Etiket: almanya

  • Almanya’da camiye saldırı

    Almanya’da camiye saldırı

    Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletindeki Sontheim beldesindeki Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Fatih Camisi’nin duvarlarına sprey boyayla haç çizildi, yazılar yazıldı, tabelası karalandı.

    Almanya’da bir camiye saldırı düzenlendi.

    Sontheim DİTİB Fatih Camisi Dernek Başkanı Ali Özdemir, gece camilerinin duvarında 8 noktaya sprey boyayla haç çizildiğini, tabela ile duvarlarının boyandığını söyledi. Özdemir, durumun sabah camiye gelen cemaat tarafından fark edildiğini ifade etti.

    Saldırıdan büyük üzüntü duyduğunu belirten Özdemir, “30 yıldır Sontheim’da insanlara saygı duyduk ve her zaman saygılı muamele gördük. Şeffaf bir teşkilatız, Sontheim’ın bir parçasıyız ve kapımız herkese açık. Özellikle herkesin barış içinde birlikte yaşamalarını istiyoruz. 2019 yılında da pencerelerimiz ateşli silahla hasar görmüş, ancak olayın failleri bulunamamıştı. Bu saldırıyı yapanların bir an önce yakalanmasını talep ediyoruz.” dedi.

    Olayı fark eder etmez polise intikal ettirdiklerini aktaran Özdemir, polisin camide inceleme yapıp soruşturma başlattığını söyledi.

  • Almanya’da dikkat çeken reklam: Türk komşuluk ilişkilerine vurgu yaptı

    Almanya’da dikkat çeken reklam: Türk komşuluk ilişkilerine vurgu yaptı

    Almanya ‘nın ünlü bir market zinciri, yeni yıl için hazırladığı reklam filminde koronavirüs salgını ve yalnızlık temasını işlerken Türk komşuluk ilişkilerine vurgu yaptı.

    Senaryoya göre, yalnız yaşayan bir Alman olan ve çevresine mesafeli duruşuyla dikkat çeken Schmidt, Türk ailenin kendisine ikram ettiği baklavayı reddediyor.

    Ardından koronavirüse yakalandığı öğrenilen Schmidt için Türk aile yemek hazırlıyor, hasta adam kendisi için hazırlanan yemekleri ve baklavayı gördükten sonra ise duygulanıyor. Reklam filmi Türkçe olarak “Dünyada en güzel şey dost edinmek” sözleriyle bitiyor.

    https://www.dailymotion.com/video/x7y5379

  • Almanya’da 25 günlük tam kapanma başladı

    Almanya’da 25 günlük tam kapanma başladı

    Almanya’da Başbakan Angela Merkel ile eyalet başbakanlarının, Kovid-19 salgınında günlük vaka sayısındaki artışın önüne geçmek amacıyla pazar günü aldıkları yeni kısıtlayıcı tedbirler yürürlüğe girdi.

    Başkent Berlin’de ünlü alışveriş caddesi Kürfüstendamm’da temel ihtiyaç malzemeleri satmayan mağazalar kapalı tutuldu.

    Kısıtlamaların başladığı ilk günde başkentte sokakların boş olduğu görüldü.

    Brandenburg eyaletinde yaşayan ve Berlin’e çalışmak için gelen Paul Hellmann, aptığı açıklamada, belirli bir süre sıkı tedbirlerin alınmasını doğru bulduğunu belirterek, “Brandenburg’da saat 22.00’den itibaren sokağa çıkma yasağı var. Bunun kesinlikle iyi yönleri de var. Daha önce yaptığımız her şeyi yaparsak salgını kontrol altına alamayız.” dedi.

    Andreas Neumann ise tedbirleri doğru bulduğunu ifade ederek, “(Tedbirler) Alınması lazım. Herkes bu kısıtlamalara uyduğunda sonsuza kadar uygulanmaz. (Kısıtlamaları) Ben doğru buluyorum, başka bir seçeneğimiz yok.” değerlendirmesinde bulundu.

    10 Ocak’a kadar yürürlükte kalacak önlemler kapsamında temel ihtiyaç malzemelerinin satıldığı iş yerleri dışında tüm mağazalar kapalı tutulacak. Gıda ürünleri satan marketlerin yanı sıra bankalar, oto tamirhaneleri, gözlükçüler, benzin istasyonları, eczaneler ve postaneler gibi işletmeler açık kalacak.

    Okullar ve kreşler kapatılacak. Son sınıfta eğitim gören öğrenciler için uzaktan eğitim gibi ayrı düzenlemeler yapılabilecek.

    Tiyatro, sinema, opera ve konser salonları kapalı olacak, spor salonları, yüzme havuzları, eğlence alanları, berberler, masaj ve kozmetik salonları ile dövmeciler hizmet vermeyecek.

    En fazla iki hane halkının bir araya gelmesine izin verilecek ancak toplanan kişilerin sayısı 5 ile sınırlandırılacak. 14 yaş altı çocuklar sınırlandırma kapsamına girmeyecek.

    Bar ve restoran gibi işletmeler sadece paket servisi yapabilecek.​​​​​​​

  • Bundesbank: Alman ekonomisi ikinci dalga ve kısıtlamalar nedeniyle gerileyecek

    Bundesbank: Alman ekonomisi ikinci dalga ve kısıtlamalar nedeniyle gerileyecek

    Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında ikinci dalga ve ekonomide yeni kısıtlamalar nedeniyle Alman ekonomisinde bir düşüş beklendiğini duyurdu.

    Bundesbank’ın ekonomiye yönelik aralık ayı raporunda, Alman ekonomisinde toparlanmanın Kovid-19 salgınının yayılmasını önlemeye yönelik kasımda uygulanmaya başlanan yeni kısıtlamalardan dolayı kesintiye uğradığı belirtildi.

    Raporda, “Almanya’da 2020 sonbaharında ekonomik durum son zamanlarda önemli ölçüde artan Kovid-19 vaka oranına göre şekillenecek.” denildi.

    Alman ekonomisinde son aylardaki olası gevşemenin bahar aylarına göre “nispeten hafif” kalacağı vurgulanan raporda, bunun kısıtlamaların genişletilmesi durumunda da geçerli olacağı kaydedildi.

    Raporda, 2021’nin baharından itibaren Kovid-19’de karşı aşı gibi tıbbi gelişmeler ile alınan tedbirlerin gevşetileceği ve bunun da ekonomik toparlanmaya ivme kazandıracağı belirtildi.

    Alman ekonomisi, ikinci çeyrekte yüzde 9,3 küçülmesinin ardından hanehalkı tüketimi, yatırımlar ve ihracattaki artışın etkisiyle bu yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 8,2 genişlemişti.

    Almanya Başbakanı Angela Merkel, dün düzenlediği basın toplantısında, Kovid-19 salgınının kontrol altına alınamaması nedeniyle ülke çapında 10 Ocak’a kadar geçerli olacak geniş kısıtlamalar getirildiğini duyurmuştu.

  • Almanya’dan, ırkçılıkla mücadele için 1 milyar avrodan fazla kaynak

    Almanya’dan, ırkçılıkla mücadele için 1 milyar avrodan fazla kaynak

    Alman hükümeti, aşırı sağ ve ırkçılıkla mücadele için 2021-2024 yıllarında 1 milyar avrodan fazla kaynak ayıracak.

    Alman Hükümet Sözcü Yardımcısı Martina Fietz, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, bakanlar kurulunun ardından bugün Başbakan Angela Merkel başkanlığında hükümetin aşırı sağ ve ırkçılıkla mücadele komisyonunun toplandığını belirtti.

    Fietz, martta oluşturulan ve bugün 3. toplantısını gerçekleştiren komisyonda aşırı sağ, ırkçılık ve Yahudi düşmanlığıyla mücadele edilmesi amacıyla yaklaşık 90 somut tedbirin yer aldığı bir listenin oluşturduğunu ifade etti.

    Hükümetin 2021-2024 yıllarında ırkçılık ve aşırı sağla mücadele için 1 milyar avrodan fazla kaynak ayıracağını vurgulayan Fietz, gelecek yılın bütçesinde ırkçılıkla mücadele için ek olarak 150 milyon avro ayrılmasının öngörüldüğünü de kaydetti.

    Fietz, hükümetin aşırı sağ, ırkçılık ve antisemitizm ile mücadeleyi ve özgürlükçü demokratik temel düzenin korunmasını önemli toplumsal görev olarak gördüğünü ifade etti.

    Fietz söz konusu listenin gelecek hafta kabul edilmesi için bakanlar kuruluna iletileceği bilgisini paylaştı.

    İçişleri Bakanı Steve Alter de listede 89 somut tedbirin yer aldığını, aşırı sağ ve ırkçılıkla mücadelede başlatılan yolun kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti.

    Aşırı sağ ve ırkçılıkla mücadelede alınacak tedbirler

    Bu bağlamda, aşırı sağ ve ırkçılıkla mücadeleye ilişkin sivil toplumun ve devlet kurumlarının önleyici faaliyetleri desteklenecek ve bu yönde yeni programlar başlatılacak.

    Bu faaliyetlerin ve programların etkili olup olmadığını takip etmek için bir “Federal Kaliteyi Koruma Enstitüsü” oluşturulacak.

    Irkçılık ile Yahudi ve Müslüman düşmanlığıyla ilgili yürütülen araştırmalar desteklenecek.

    Devlet kurumlarında daha fazla göçmen kökenlinin işe alınması için kampanyalar düzenlenecek, işe alım süreçleri incelenecek.

    Kamu çalışanları ırkçılık ve Yahudi düşmanlığı konularında duyarlı hale getirilmesi için eğitilecek.

  • Almanya’dan Akdeniz’de Türk gemisine baskın

    Almanya’dan Akdeniz’de Türk gemisine baskın

    Yunan bir komutan tarafından sevk ve idaresi gerçekleştirilen İrini Harekatı’nda görevli bir Alman fırtakeyni, Türkiye’den Libya’ya gıda ve boya gibi muhtelif maddeler taşıyan Türk bandıralı gemiyi Doğu Akdeniz’de durdurarak, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde saatlerce aradı.

    Edinilen bilgiye göre, Türk bandıralı ROSELINA-A gemisi, taşıdığı insani yardım malzemeleri ile İstanbul’dan demir alarak Libya’ya hareket etti. Gemi, dün gece Yunanistan Deniz Kuvvetlerinden bir komutanın sevk ve idaresinde yapılan İrini Harekatı’nda görevli Alman fırtakeyni tarafından Mora yarımadasının güneybatısında uluslararası hukuka aykırı bir şekilde durduruldu.

    HELİKOPTERDEN İNİŞ YAPTILAR

    Deniz hukukuna göre, gemilerde arama yapabilmek üzere gemiye personelin çıkması için bayrak devletinin rızasının alınması gerekmesine rağmen, Türkiye’den böyle bir izin almadan Hamburg Fırkateyni’nin personeli gemiye helikopterden iniş yaptı. Personelin gemiye helikopterden inişi ve Hamburg Fırkateyni’nin ROSELINA-A gemisi çevresindeki hareketleri de gemi personeli tarafından cep telefonuyla anbean kaydedildi.

    İNSANİ YARDIMDAN BAŞKA BİR ŞEY BULAMADILAR

    Geminin süratini düşürterek, yolundan engelleyen askerler Türkiye’den izin almadan, yapılanın hukuki olmadığı yönünde yapılan tüm ikazlara uymayarak gemideki tüm konteynerleri açarak aradı. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren aramanın ardından gemide insani yardım malzemesi, bisküvi gibi gıda maddeleri, boya gibi maddeler dışında bir şey olmadığını anlayan askerler gemiden ayrıldı.

    HUKUKA AYKIRI

    Gemi Misrata Limanı’na doğru seyrine devam ederken, Türkiye’nin konuyla ilgili uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunacağı öğrenildi. Güvenlik kaynakları da konuya ilişkin yaptıkları değerlendirmede, İrini hareketi unsurlarının bayrak devletinin rızası olmadan gemiye çıkmasını hukuka aykırı bir davranış olarak nitelendirdi. Yaşanan skandal nedeniyle geminin saatlerce Akdeniz’de ağır deniz şartlarında maruz bırakıldığını belirten kaynaklar, olay nedeniyle açık denizlerin serbestisi ilkesinin de açık olarak ihlal edildiğini vurguladı.

    TARTIŞMALI HAREKAT: İRİNİ

    İrini Harekatı, Birleşmiş Milletlerin (BM) Libya’ya yönelik silah ambargosunun denetlenmesi için Avrupa Birliği (AB) tarafından Akdeniz’de başlatılan tartışmalı bir operasyon olma özelliği taşıyor. 2292 No’lu BM Güvenlik Konseyi kararında meşru hükümet Milli Mutabakat Hükümeti ile istişare ve izin zorunlu kılınmış olmasına rağmen başlatılan İrini Harekatı, taraflı ve yasa dışı bir operasyon olarak tepki çekiyor. Bazı Avrupa ülkelerinin, AB fonlarından yararlanabilmek için operasyona ses çıkarmazken, daha cesur davranan bazı ülkeler ise tepkilerini koyarak operasyondan çekiliyor.

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı yorumu! Çin mi Alman mı?

    Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı yorumu! Çin mi Alman mı?

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, pandeminin tek bir aşı ile değil, ancak etkinliği ve güvenliğinden emin olunan birkaç farklı aşı ile sonlandırılabileceğini söyledi. Prof. Dr. Yavuz, “Bir ülkenin aşısı iyi, diğeri kötü tartışmaları çok anlamsız. Biz, her iki aşı çalışmasına da dahil olduk. Herhangi bir yan etkiyle karşılaşmadık. Her aşının avantajları dezavantajları var. Önemli olan etkinlik ve güvenlik sonuçları. Dolayısıyla bir aşı mükemmel, öteki kötü demek çok yersiz. Klinik çalışmalardaki etkinliği çıktıktan sonra her aşı kullanılabilir. Araştırmalara dair sonuçlar da şeffaf bir şekilde paylaşılıyor. Zaten böyle bir salgında tek bir aşıyı bütün ülkeye yapabilme şansınız olmaz. Onun için çeşit çeşit aşılarımızın olması lazım” dedi.

    Tüm dünyanın heyecanla beklediği koronavirüs aşısında, ipi göğüsleyen birkaç aşı adayından biri olan ve Almanya’da Prof. Dr. Uğur Şahin ile eşi Prof. Dr. Özlem Türeci’nin geliştirdiği BioNTech firmasına ait aşıyla ilgili açıklanan son veriler akademi dünyası kadar tüm kamuoyunda heyecanla karşılandı. Bu haberin ardından özellikle sosyal medyada “Çin aşısı mı Alman aşısı mı?” tartışmaları da ağırlık kazanırken, bilim insanları aşılara duyulan güven ya da güvensizliğin ülkelere göre değil ortaya konan klinik araştırma sonuçlarına göre olması gerektiğini vurguluyor.

    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, kendi merkezlerinde de Alman BioNTech aşısı ile Çinli Sinovac firmasının Faz 3 klinik araştırmalarının halen devam ettiğini vurgulayarak, “Biz her iki aşı çalışmasına da girdik. İkisi de devam ediyor ve ikisinde de şimdiye dek major bir yan etki görmedik. İlk aşıları yaptık, ikişer doz oluyor ikisi de. İkinci dozlara başlayacağız. Zaten birisinin (BioNTech) ara analiz sonuçları açıklandı. Diğerinin de (Sinovac) yakın zamanda açıklanacak. Duyduğum sonuç açıkçası beni bu süreçte en çok sevindiren haber oldu. Umut geldi içime diyeyim, çok sevindirdi gerçekten beni. Diliyorum ki öbür aşıda da böyle bir sonuç elde edeceğiz” dedi.

    “BAŞARILI BİR AŞIDA PLASEBO GRUBUNDAN DAHA FAZLA HASTA ÇIKAR”

    Alman BioNTech-ABD Pfizer ortaklığı ile sonuçları bu hafta duyurulan aşının Faz 3 araştırmalarıyla ilgili değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Yavuz, “Yüzde 90’ın üzerinde etkinliği açıklandı. Eğer gerçekten son analizde de bu şekilde çıkarsa ve özellikle de her yaş grubunda böyle bir sonuç çıkarsa gerçekten müthiş bir şey olacak. Bu, bizim tahminlerimizden de daha kısa süre içerisinde bu hastalığın kontrol edilmesinde büyük bir aşama kaydedilmiş olunacak demektir. Bu nedenle Faz 3’e dair bu ilk veriler bize umut aşıladı. Faz 3 çalışmalarında amaç, aşının hastalıktan koruyup korumadığını anlamak. Dolayısıyla bir gruba aşı yapıyorsunuz, bir gruba da plasebo yani boş aşı yapıyorsunuz. Aşı ya da plasebo yapılan gruptan belli sayıda insanın hastalanması beklenir. Aşının başarılı denebilmesi için ise bu hastalanan insanların da daha çok plasebo grubundan, yani aşı olmayan gruptan çıkması beklenir. Burada hedeflenen aslında, en az yüzde 50 plasebo grubundan daha fazla hasta insan çıkmasıydı. Fakat burada çok daha büyük bir başarı görüldü ara analizlerde. Plasebo grubundan yüzde 90’larda bir oran çıktı” diye konuştu.

    “SALGININ HIZI ARA ANALİZİ DE HIZLANDIRDI”

    Bu ara analizlerin aslında aşılanan 40 binden fazla gönüllü içerisinde 35 kişide hastalık görüldüğünde yapılmasının planlandığını, ancak salgının tüm dünyada çok hızlı ilerlemesi nedeniyle gönüllülerden 94’ünün hastalandığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunun da Faz 3 araştırmalarının beklenenden de önce bitirilebileceği anlamına geldiğini söyleyerek şu bilgileri verdi:

    “Bu hastalanan 94 kişinin büyük çoğunluğunun (yüzde 90’dan fazlası) plasebo grubundan olduğu tespit edildi. Yani aşı olanların (beklenenden) çok daha az hastalandığı, boş aşı grubundekilerin çok daha fazla hastalandığı tespit edildi. Ara analiz de aslında daha fazla vaka ile yapılmış olundu. Faz 3 çalışmasının sonlandırılması 140 veya 160 hastaya ulaşıldığında yapılacaktı. Bu da 40 bin kişi içinden bu sayıya ulaşmanın çok uzun sürmeyeceğinin de bir işareti. Çünkü tüm dünyada şu anda çok fazla aktivasyon var, bu çalışma Almanya, Amerika ve Türkiye’de de yapılıyor örneğin ve bu üç ülkede de salgın ciddi tırmanışta tekrar. O nedenle kısa sürede de sonuçlanma noktasına ulaşacağını düşünüyoruz. Bu sayıya ulaştığında son analiz yapılacak. Aşılananlardan kaçı hastalanmış, aşılanmayanlardan kaçı hastalanmış, aşılanmayanlar da ne kadar çok (şiddetli) hastalanmışlar. Yani o yüzde 90’dan fazla koruyuculuk şeklinde bahsedilen sonuç, aslında bunu anlatıyor bize. Bu ara analizde de hedeflenenden daha fazla hasta üzerinden yapıldığı için, çok daha kıymetli. Sona yaklaşmış gibi görünüyor.”

    “HER AŞININ AVANTAJI VE DEZAVANTAJI VAR”

    BioNTech firmasının geliştirdiği mRNA tabanlı aşının lojistikle ilgili dezavantajlarına da işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunun da iyi bir planlama ile çözülebileceğine inandığını belirterek, şöyle konuştu:

    “BioNTech aşısının dezavantajı eksi 70 derecenin altında saklanması gerekliliği. Tabii ki o imkan da çok fazla yerde yok. Eğer Türkiye’ye de yeterli miktarda bu aşıdan gelebilirse eksi 70-85 derecede buzdolaplarının bulunabileceği yerlerden, gün içinde aşılamanın yapıldığı yerlere transportu gerçekleşecek. Örneğin Faz 3 çalışması için bize gelen aşıları, çözdükten sonra 6 saat içinde yapmamız gerekiyordu burada. Aşı piyasaya çıktıktan sonra gene aynı formülasyondaki bir aşı gelirse, onu da 6 saat içinde yapmak gerekecek. Bunlar da uygun planlama ile halledilebilecek şeyler aslında. Çünkü bu aşının avantajı, kısa sürede çok fazla üretebiliyorsunuz. Yani virüsü çoğaltmanıza gerek kalmadan bu aşıdan bir sürü yapabiliyorsunuz. Öbür aşılarda (inaktif virüs aşıları) virüsü çoğaltmanız gerekiyor ki bu da zor bir süreç. Ama o aşıların avantajı ne? Normal, 4 derecede de saklayabiliyorsunuz. Zaten herhalde karma bir aşı uygulaması olacak diye düşünüyorum. Yani herkes bir çeşit aşıyla değil, ikinci aşıda da umarım iyi sonuçlar alınırsa, olanağı olan yerlerde biri, yani eksi 85 derecede korunması gereken aşı (BioNTech); olmayan yerlerde ise belki öbür aşı (Sinovac) uygulanacak. Önemli olan aşının etkili çıkması. Bunları çözebileceğimizi düşünüyorum.”

    “ÇİN AŞISI DEYİP ELEŞTİRMEK YERSİZ, ÖNEMLİ OLAN ARAŞTIRMA SONUÇLARI”

    Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Çin’in geliştirdiği ve Faz 3 çalışmaları tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de süren inaktif virüs aşısı ile ilgili olumsuz polemiklerin de yersiz olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Çin, aşıda çok gelişmiş bir ülke. Dolayısıyla önemli olan, klinik çalışmada nasıl bir sonuç alınacağı. Yoksa orası yapmış, öteki ülke yapmış, bu tartışmalar çok gereksiz. Hangi aşı etkili çıkarsa, güvenle yapılabilir. Her iki aşı türünün de avantajları ve dezavantajları var. Bir aşı mükemmel de öteki kötü gibi bir şey yok. Klinik çalışmaların sonuçlarıdır önemli olan. Etkili (ve güvenli) çıktıktan sonra her aşı kullanılabilir. Biz mesela inaktif virüs aşılarını influenzada çok rahatlıkla kullanıyoruz. Güvenli aşılardır bunlar. Önemli olan Faz 3’de de etkili çıkması. O nedenle kimse endişe etmesin. Zaten sonuçlar çıktıkça da paylaşılıyor, hepsi çok şeffaf bir şekilde görülüyor, sonuçları gizlenebilecek gibi de değil. Tek bir aşıyı bütün ülkeye yapabilme şansınız olmaz. Onun için çeşit çeşit aşılarımızı olması gerekli.”

    “GÖNÜLLÜYE ARABA DA ÇARPSA, ÇALIŞMA BİR SÜRELİĞİNE DURDURULABİLİR”

    Faz 3 çalışmasının Faz 1 ve 2’ye ek olarak etkinliğin yanı sıra güvenlik değerlendirmelerinin de tekrar detaylı araştırılması anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Yavuz, çalışmanın durdurulmasının söz konusu olabileceğini ancak tekrar devamına da karar verilebileceğini söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı:

    “Gönüllülerde herhangi bir olay gelişirse, çalışmalar durdurulabilir. Ara verip ‘Neden oldu bu’ diye bakmanız gerekir. O gönüllüye araba da çarpsa çalışmayı durdurup bunun aşıya bağlı bir yan etki sebebiyle oluşup oluşmadığını belirlemeniz gerekir. Nitekim Sinovac aşısında da geçtiğimiz günlerde (Brezilya’da) bir kayıp yaşandı ve çalışma durduruldu; çalışmaya dahil olan gönüllülerden birinin intihar sonucu öldüğü anlaşılınca bize de bildirildi ve dolayısıyla çalışma tekrar başladı. Daha önce başka bir aşı çalışmasında da ölüm olmuştu ama o kişinin de aşıya bağlı kaybedilmediği ortaya çıktı, tekrar başladı çalışma. Bu çalışmaların doğası bu. Burada sürpriz bir şey yok. Çalışma durduruldu, çok büyük bir olay/skandalmış gibi bir hava yaratılması gereksiz. Bu araştırmaların özelliği budur. Bu nedenle yapılır zaten. Durup bakarsınız, ne olmuş anlarsınız, sorun yoksa devam edersiniz.”

  • Merkel’den Biden’a tebrik mesajı

    Merkel’den Biden’a tebrik mesajı

    Almanya Başbakanı Angela Merkel, bu dönemin büyük zorluklarının üstesinden gelinmesi için ABD ve Almanya’nın birlikte durması gerektiğini söyledi.

    Merkel, Başbakanlıkta yaptığı açıklamada, ABD’nin 46’ncı başkanı seçilen Joe Biden’ı ve ülkenin seçilmiş ilk kadın Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i tebrik etti.

    Biden’ın iç ve dış politikada tecrübeli bir isim olduğunu, Avrupa ve Almanya’yı iyi tanıdığını ifade eden Merkel, Biden ile geçmişte iyi görüşmeler yaptığını belirtti.

    Merkel, ABD ve Almanya’nın NATO’da müttefik olduğunu ve ortak değerleri paylaştığını aktararak “Zamanımızın büyük zorluklarının üstesinden gelmek için ABD ve Almanya birlikte durmalı.” ifadesini kullandı.

    Bu bağlamda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, küresel ısınma ve terörizme karşı mücadeleyi ve serbest ticarete ilişkin çabaları anımsatan Merkel, 21. yüzyıldaki bu ortaklıkta Almanya ve Avrupa’nın daha fazla sorumluluk alması gerektiğini bildiklerini belirtti.

    Merkel, “Amerika bizim en önemli müttefikimizdir ve bu böyle kalacaktır. Ancak bizden haklı olarak kendi güvenliğimiz için daha fazla çaba sarf etmemiz isteniyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    İki Almanya’nın birleşmesinde ABD’nin rolüne de işarete eden Merkel, “Özellikle Amerikalıların güveni olmasıydı bu mümkün olmazdı. Bunun için her zaman minnettar olacağım.” diye konuştu.

  • Koronavirüs önlemlerini protesto ettiler

    Koronavirüs önlemlerini protesto ettiler

    Almanya’nın Leipzig kentinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile mücadele kapsamında alınan önlemlere karşı protesto gösterisi düzenlendi.

    Gösteri sırasında koronavirüs önlemlerini protesto eden göstericilerle aşırı sol gruplar karşı karşıya geldi.

    Polis kentin farklı noktalarında düzenlenen gösteriler nedeniyle yoğun güvenlik önlemi aldı.

     

  • Almanya’da 341 Türk koronadan hayatını kaybetti

    Almanya’da 341 Türk koronadan hayatını kaybetti

    Almanya’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle yaşamını yitiren Türklerin sayısının 314’e yükseldiği bildirildi.

    Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, Twitter’dan yaptığı açıklamada, son dönemde Kovid-19 sebebiyle yaşanan can kayıplarının Almanya’daki Türk vatandaşları arasında yeniden artışa geçtiğini belirtti.

    Aydın, Almanya’da virüs nedeniyle ölen Türklerin sayısının bugün itibarıyla 314’e yükseldiğini ifade etti.

    Almanya’da Kovid-19 salgınına karşı alınan tedbirlerin sıkılaştırıldığına işaret eden Aydın, “Hepimizin bu önlemlere azami ölçüde riayet etmeyi sürdürmesi kendi sağlığımız açısından da önem taşımaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Aydın, vaka sayılarındaki artışın, tedbirlere sıkı sıkıya uyulması hususunda bir uyarı işareti olduğunu kaydetti.