Etiket: Alpaslan Türkkan

  • Hayatını kaybeden hekim ve sağlık çalışanları anıldı

    Hayatını kaybeden hekim ve sağlık çalışanları anıldı

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan’ın yaptığı açıklama şöyle:

    Ülkemizde COVID-19 nedeniyle 214’ü doktor olmak üzere 554 sağlık çalışanı hayatını kaybetmiş halen de hastalanmakta/yaşamını yitirmektedir. 1 Nisan 2020’de COVID-19 nedeniyle görevi başındayken kaybettiğimiz ilk hekim Dr. Cemil Taşçıoğlu idi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) 72. Büyük Kongresi Taşçıoğlu’nun ve kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anısına 1 Nisan, “COVID-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Anma Günü” olarak kabul etmiştir.

    İlk kez 17 Mart’ta, bir eczacı sağlık çalışanımızı yitirmiştik. Ne yazık ki yöneticiler pandemi bitmiş gibi davranmasına karşın halen hekimler, sağlık emekçileri, yurttaşlar yaşamını yitirmektedir. Bunda salgını koruyucu hekimliğin öncelendiği birinci basamak yerine kinci ve üçüncü basamaklarda karşılamanın etkisi çok büyüktür. Salgının ikinci ve üçüncü basamakta karşılanması nedeniyle sağlık çalışanları büyük bir riskle karşı karşıya kalmıştır.

    Sağlık çalışanlarını, hekimleri koruyamayan “salgınla mücadele politikası” toplumu da koruyamaz. Koruyamamıştır da… Gerçekten çok uzak olduğunu belirttiğimiz resmi sayılar bu güne dek Türkiye’de 15 milyona yakın yurttaşımızın hastalandığını, yaklaşık 100 binini yitirdiğimizi söylüyor.

    “DOĞRULARI SÖYLEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

    Bugün Türkiye’nin dört bir yanında yitirdiğimiz sağlık çalışanlarını anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Onların anılarını yaşatmaya, salgınla doğru temelde mücadele etmeye devam edeceğiz, buna söz veriyoruz. Bu salgını bilimsel ilkelerle yönet(e)meyenlere karşın yaşamlarını yitirme pahasına mücadele eden tüm meslektaşlarımıza, sağlığa emek verenlere verebileceğimiz en güçlü söz: Toplum sağlığını onlara bırakmayacağımız, bilimin gereklerini yapacağımız, doğruları söylemekten asla vazgeçmeyeceğimizdir.

    “GİTMİYORUZ GİTMEYECEĞİZ”

    “COVID-19’un Meslek Hastalığı Sayılması” için illiyet bağı isteyenler; pandemi sürecinde istediğimiz 120 gün yıpranma payını bize çok görenler; “giderlerse gitsinler”, “gidişleri olsun da dönüşleri olmasın” diyebilecek kadar minnetsiz olanlar bilsinler ki: Gitmiyoruz, gitmeyeceğiz… Kaybettiklerimizin haklarını sormak; emek verenlerimizin haklarını korumak için gitmiyoruz, kalıyoruz! Topluma sözümüz var, hekimlere sözümüz var: Gitmeyeceğiz. Sizin, bizim, hepimizin sağlığı için, emeğimiz için söyleyecek sözümüz yapacak işimiz var…

    “HAKKIMIZ OLANI VERİN”

    Tükeniyoruz “Çığlıklarımıza kulak tıkayanlar bilmelidir ki, bu toplumun parçası olan bizler yalnızca haklarımızı istiyoruz, toplumun sağlık hakkını korumak istiyoruz! COVID-19’un sağlık çalışanlarında meslek hastalığı sayılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz. Hakkımız olan yıpranma payının uygulanmasını istiyoruz. Hayatımızı korumamıza yardım edecek çalışma koşulları istiyoruz. Hedef göstermeye, itibarsızlaştırmaya, toplumla karşı karşıya getirmeye çalışmayı bırakın, hakkımız olanı verin.

    Pandemide yitirdiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anıları önünde bir kez daha saygı ile eğiliyoruz. Onlara, topluma sağlıklı bir gelecek için mücadele sözümüzü hatırlatıyor, anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz. Anıları, sağlık hakkı mücadelemizde bize ışık olacaktır.

    Bizler gitmiyoruz, gitmeyeceğiz.

    Yitirdiklerimizi Unutmayacağız! Unutturmayacağız! Unutulmayacaklar!

  • Vaka sayısı her geçen gün artıyor

    Vaka sayısı her geçen gün artıyor

    AYŞE NUR BÜYÜKHAN – Omicron varyantının Türkiye’de ortaya çıkmasının ardından vaka sayıları ülke genelince ciddi bir artış gösterdi. Bursa’daysa açıklanan son bilgiye göre kentte haftalık vaka sayısı 100 bin kişide 159,71 olarak kayıtlara geçti. Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan kentteki vaka yoğunluğu konusunda kendileriyle bir bilgi paylaşılmadığını yalnızca hastanelerde yoğunluk gözlendiğini ifade etti.

    Tüm dünyada etkisini gösteren Omicron varyantı Türkiye’de de vakaların artmasına yol açtı. Son 2 haftada vaka sayıları 2 katın üzerine çıktı. Ancak vaka sayılarındaki bu artış yoğun bakım hasta oranlarına yansımadı.

    Test sonucu pozitif vatandaşların oranlarının Bursa’da da gözle görülür seviyede arttığını söyleyen Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, kentteki son durumla ilgili tabip odasında bir veri bulunmadığını da kaydetti. Türkkan “Yurt dışındaki kısıtlama ülkemizde uygulanır mı?” sorusuna da “Yeterli veri yok” yanıtını verdi.

  • ‘Vakalar arttı, yoğun bakımlar doldu, okullarda risk var’

    ‘Vakalar arttı, yoğun bakımlar doldu, okullarda risk var’

    Bursa’da Covid-19 vakalarının artmasıyla birlikte yoğun bakımların dolduğunu belirten Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, okullardaki tehlikeye dikkat çekti. SÖZCÜ’ye konuşan Türkkan, “Okullar 6 Eylül günü açılmadan bir gün önce 12-15 yaş grubuna aşı tanımlandı. Bunu gecikmiş bir karar olarak görüyoruz. Önümüzdeki günlerde okullardaki yüksek bulaş riskinin süreceğini söyleyebiliriz” dedi.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, Bursa’da vaka sayısının arttığını, yoğun bakımların dolduğunu söyledi. Sözcü’den Halil Ataş‘a konuşan BTO Başkanı Türkkan şu açıklamalarda bulundu. (>>> Halil Ataş’ın yazısı)

    “BİR GÜN ÖNCE AŞI TANIMLANDI”

    Türkkan, “Okullar 6 Eylül günü açılmadan bir gün önce 12-15 yaş grubuna aşı tanımlandı. Oysa bu yaş grubunun aşıları tamamlanarak okullardaki bulaş riski azaltılmalıydı. Aşı etkinliğinin başlaması için geçmesi gereken süreç de göz önüne alındığında önümüzdeki günlerde okullardaki yüksek bulaş riskinin süreceğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

    “ÇOCUKLARI HATTA YENİDOĞANLARI ETKİLİYOR, AĞIR HASTALIĞA NEDEN OLUYOR”

    BTO Başkanı Alpaslan Türkkan şöyle konuştu;

    “Pandemi başlangıcında Covid-19’un çocuklardaki sağlık etkisinin görece daha az olması bu yaş grubunda korunma önlemlerini zayıflattı ve toplumda ‘çocuklara bir şey olmaz’ biçiminde bir kanı oluşturdu. Ancak yeni varyantlarla birlikte hastalığın özellikleri de değişti.

    Hastalığın etkilediği yaş gruplarında, hastalığın neden olduğu yakınmalarda ve kliniğinde değişiklik oldu. Günümüzde Covid-19’un çocukları ve hatta yenidoğanları etkilediğini, ağır hastalığa neden olduğunu görüyoruz.”

    “YOĞUN BAKIMLARDA DOLULUK ORANLARI ARTTI”

    Varyant virüslerin kolay bulaşması ile Bursa’da hasta sayılarında artışların yaşandığını dile getiren Türkkan, “Buna ek olarak yoğun bakımlardaki doluluk oranlarıda arttı. Pandemiden tek çıkış yolumuz olan aşıya yönelik olarak; bilimsel olmayan, bilimsel verinin eksik/hatalı yorumlanması ile oluşan söylemler yaygınlaştı. Sürecin açık ve şeffaf yönetilememesi, planlama yapılmadan günü kurtaran açıklamalarla halka bilgi verilmesi kafa karışıklıklarına ve güven kaybına neden oldu. Bu durum da aşı tereddüdüne ve koşut olarak aşılama oranlarının düşük kalmasına yol açtı” ifadelerini kullandı.

    “BULAŞ KAYGIMIZI İLETTİK HENÜZ YANIT ALAMADIK”

    Türkkan, “Bursa Tabip Odası olarak okullarda olası bulaşa yönelik kaygılıyız. Bu kaygımızı on beş gün önce İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile paylaştık ve Bursa’daki okullarla ilgili aldıkları önlemleri, bilgi edinme yasası kapsamında, sorduk. Henüz bir yanıt alamadık, yanıtı bekliyoruz” dedi.

  • Türkkan “Covid-19 aşıları nerede?” akımı başlattı

    Türkkan “Covid-19 aşıları nerede?” akımı başlattı

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, “COVID-19 aşıları nerede?” sorusuyla yeni bir akım başlattı.

    Doç. Dr. Türkkan, Prof. Dr. Kayıhan Pala’yı etiketleyerek “”Covid-19 aşıları nerede?” diye sordu. Pala da, Gazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’u etiketledi, “Sevgili @esenol Hocam, soruyorlar ben yanıtını bulamadım, #COVID19 aşısı olmak isteyen çok sayıda yurttaşımız var, siz biliyor musunuz #AşıNerede?” ifadelerini kullandı.

    Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol da “Sevgili @osmanelbekhocam soruyorlar ben yanıtını bulamadım #COVID19 aşısı olmak isteyen çok sayıda yurttaşımız var, siz biliyor musunuz? # Aşılar Nerede” diyerek, Türk Tabipleri Birliği (TTB) İzleme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek’e sordu.

    Elbek, Sevgili @ciyavuz hocam soruyorlar ben yanıtını bulamadım #COVID19 aşısı olmak isteyen çok sayıda yurttaşımız var, siz biliyor musunuz?
    #AşıNerede” diyerek, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz’u etiketledi.

    Yavuz da, “Sevgili @alpaslanturkkan hocam soruyorlar ben yanıtını bulamadım #COVID19 aşısı olmak isteyen çok sayıda yurttaşımız var, siz biliyor musunuz?
    #AşıNerede Ayrıca #tursitlerhepimizigörsün” ifadelerini kullandı.

    Yavuz, “Sevgili @sinanadyaman9 hocam soruyorlar ben yanıtını bulamadım #COVID19 aşısı olmak isteyen çok sayıda yurttaşımız var, siz biliyor musunuz?
    #AşıNerede” Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sinan Adıyaman’a sordu.

    Adıyaman da topu TTB eski Başkanı Raşit Tükel’e atarak, “Sevgili @rasittukel hocam soruyorlar ben yanıtını bulamadım #COVID19 aşısı olmak isteyen çok sayıda yurttaşımız var, siz biliyor musunuz?
    #AşıNerede” dedi.
    Raşit Tükel ise İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip’i etiketlediği Tweetinde, “Sevgili @rasittukel hocam soruyorlar ben yanıtını bulamadım #COVID19 aşısı olmak isteyen çok sayıda yurttaşımız var, siz biliyor musunuz?” ifadelerini kullanırken, Saip de TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya aynı soruyu yöneltti.

  • Bursa’da doktora Tabipler Odası’ndan haciz şoku

    Bursa’da doktora Tabipler Odası’ndan haciz şoku

    Bursa’da özel bir hastanede çalışan göz doktoru Üzeyir Özlük’e, 14 Mart Tıp Bayramı’nda, Bursa Tabipler Odası’ndan üyelik aidatlarını ödemediği için icra tebligatı gönderildi. Sosyal medya hesabından tebligatın fotoğrafını paylaşan Dr. Özlük, “Oda benim görüşlerimi yansıtmıyor. Özel hastanelerde çalışan hekimlerin, üye olma zorunluluğu kaldırılmalı” dedi. Bursa Tabipler Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan ise üyeliğin yasal zorunluluk olduğunu bildirdi.

    Özel bir hastanede görev yapan göz doktoru Op. Dr. Üzeyir Özlük, üyesi olduğu Bursa Tabipler Odası’na yıllık aidatlarını yatırmadı. Bursa Tabipler Odası da faiz ve masraflar hariç toplam 1129,37 TL aidat için icra takibi başlattı. 14 Mart Tıp Bayramı’nda gönderilen tebligat, Dr. Türkkan’ın çalıştığı hastanenin yönetimi tarafından teslim alındı. Tebligatın fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşan Özlük, “Oda’nın son yıllarda yaptığı açıklamalar benim düşüncemi yansıtmıyor. Ancak hastanede çalışabilmek için Oda’ya mecburen üye oldum ve çıkamıyorum” dedi.

    ‘ÜYELİK GÖNÜLLÜLÜK ESASINA GÖRE OLMALI’

    Tabipler Odası’na isteğe bağlı üyelik sisteminin getirilmesini savunun Dr. Özlük, yaptığı açıklamada, “Özelde çalışan bütün hekimler, yasa gereği Tabipler Odası’na üye olma mecburiyetinde. Dolayısıyla ben de üyeyim. Son birkaç yıldır, belli sebeplerle aidatımı ödeyemedim. Tabipler Odası bizimle iletişime geçebilirdi. Pandemi ve ‘14 Mart Tıp Bayramı’ gibi özel kabul ettiğimiz süreçlerde haciz işlemi bize ulaştı. Hastane yönetimi bildirdi. Sosyal medya hesabımda bunu paylaşma ihtiyacı duydum. TabiplerOdası’na ‘üye olma’ şartı kamuda çalışan hekimlerimize yok. Özel hastanelerde doktorlar, çalışabilmek için üye olmak zorunda. Üyeliğin gönüllülük esasına göre yapılması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

    ‘TIBBİ KONULARLA İLGİLENİLMELİ’

    Tabipler Odası’nın mesleki sorunların dışında kalan konularla ilgilendiğini iddia eden Dr. Özlük, “Hekimlerin özlük hakları gündeme getirilmeli. Sağlık çalışanlarının sorunlarının çözümü için çalışma yapılmalı. Haklarımı savunmadıklarını düşünüyorum. Mesleğimizi yapabilmek için üyelik mecburiyetinin kaldırılmasını savunuyorum. Üyelik, gönüllülük esasına göre olmalı” dedi.

    ‘KANUNİ ZORUNLULUK NEDENİYLE ÖDEYECEĞİM’

    Dr. Özlük, aidat borcunu icra kararının kaldırılması için mecburen ödeyeceğini vurgulayarak, “Tabipler Odası’na hekimler olarak sahip çıkmamız gerekir. Ancak Tabipler Odası’nın da genel politika dışında bizim haklarımızı savunması gerekir. O zaman meslek kuruluşumun yanında olurum. Kanunen borcu ödeyeceğim. Ancak kamuda ve özel hastanede çalışan doktorların meslek odası üyeliği konusunda eşit şartlarda olması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    ‘AİDAT ÖDEMEK YASAL ZORUNLULUK’

    Bursa Tabipler Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada aidat ödemenin yasal zorunluluk olduğunu belirterek, şunları söyledi:

    “Tabipler Odası’nın ‘aidatı almıyorum’, doktorların da ‘vermiyorum’ deme hakkı yok. Aidatını ödemeyen doktorlara defalarca posta, telefon ve dijital iletişim araçları ile ulaşılıyor. Yılda aidatını ödemeyen bir doktor 8 defa uyarılıyor ve bilgi veriliyor. Uzun süre borcunu ödemeyen doktorlar için de avukatlar devreye giriyor. 14 Mart Tıp Bayramı’nda doktora giden haciz tebligatının kasıtlı olduğunu asla düşünmüyorum. Özel hastanelerde çalışan doktorlardan yıllık 520 TL, kamuda çalışanlardan ise 320 TL üye aidatı almak zorundayız. Odaya kayıt yaptırmak da yasalarla zorunlu bir durum. Bizler, hekim arkadaşlarımızın daha iyi şartlarda çalışması, özlük haklarının düzeltilmesi için mücadele veriyoruz.”

  • Bursa’da sağlıkçılar isyan etti: Artık sabrımız kalmadı, tükendik, ölüyoruz!

    Bursa’da sağlıkçılar isyan etti: Artık sabrımız kalmadı, tükendik, ölüyoruz!

    Bursa Tabip Odası, Bursa Diş Hekimleri Odası, Bursa Veteriner Hekimler Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını andı.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, yaptığı açıklamada 30 Aralık itibarıyla 310 sağlık çalışanını hayatını kaybettiğini belirterek, salgının yönetilemediğini belirtti.

    Ortaklaşa yapılan açıklama şöyle:

    “Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü tarihten çok önce, sağlık emek ve meslek örgütleri olarak halkımızın sağlığı için, sağlık çalışanlarının sağlığı için salgını yöneten otoritelere uyarılarda bulunduk. Bu uyarılar, bilimin, aklın yolunu gösteren, alınması gereken acil önlemleri içeriyordu. Ama bu önerilerimiz dinlemedi; sonuç olarak geldiğimiz noktada hem halkımızın hem de sağlık çalışanlarının hayatı tehlikeye atıldı. Siyasi ve ekonomik kaygılarla alındığını düşündüğümüz yanlış kararlar ve göze alınamayan doğru kararlar yüzünden binlerce insanımızı, yüzlerce sağlık çalışanımızı kaybettik. Kaybetmeye de devam ediyoruz.

    Sağlık Bakanı’nın ekranlarda her gün açıkladığı sayıların her biri bir candı; anneydi, babaydı, çocuktu, eşti, dosttu. Bu canlarımızı maalesef yanlış pandemi yönetimi nedeniyle kaybettik. Oysa bu ölümlerin önemli bir bölümü önlenebilir ölümlerdi. Yurttaşların en temel anayasal hakkı olan ve devletlerin korumakla yükümlü olduğu “yaşam hakkı” göz göre göre ihlal edildi.

    Meslek örgütleri olarak salgının en başından beri sürekli şeffaflık istedik ama hiçbir bilgi bizlerle ve yurttaşlarla paylaşılmadı. Halkın sağlığından ziyade ekonomik çıkarların ön planda tutulduğuna şahit olduk. Bilim insanlarının önerilerine ve kararlarına kulak tıkayarak salgından da politik başarı hikâyesi çıkarmaya çalışıldığını gözlemledik. Salgın konusunda doğruları söyleyen kim varsa terörist ilan edilerek, itibarsızlaştırma operasyonuna maruz bırakıldığını gözlemledik. Geldiğimiz noktada maalesef haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşıyoruz.

    Kişisel Koruyucu Malzemelerin herkes için ücretsiz ve adil olarak karşılanması ve devlet kurumları tarafından dağıtılması gerektiğini söylediğimiz halde ne yurttaşlarımız ne de sağlık çalışanları maskeye ulaşabildi. Sonuçta yurttaşlarımız ve sağlık çalışanları kişisel koruyucu malzemeleri çok daha yüksek fiyatlarla piyasadan temin etmek zorunda kaldılar. Yaşanan kaos bizi maalesef haklı çıkardı.

    Aylar öncesinden grip aşısı konusunda uyarılarda bulunup, gerekli çalışmaların ivedilikle yapılmasını önerdik. Grip salgınıyla birlikte yaşanacak COVID-19 salgının yıkıcı bir etki yapacağı biliniyordu. Tüm topluma grip aşısı uygulanması gerekliyken, temin edilen aşı sayısı risk gruplarının hiçbirine yetmedi. Sağlık çalışanlarının bir kısmı bile grip aşısına ulaşamadı. Yurttaşlarımız, yaşanan bu kaosun içinde aşı bulabilmek için Aile Sağlığı Merkezleri, eczaneler, hastaneler arasında dolaştı durdu. Yaratılan bu belirsizlik ve çaresizlik ortamı yurttaşlarımıza sağlık sorunu, sağlık çalışanlarına da şiddet olarak geri döndü.

    COVID-19 hastalığının sağlık çalışanları için bir meslek hastalığı sayılması için defalarca istekte bulunarak konuyu TBMM’ne taşıdık. Maalesef bu kadar önemli bir konuda bile yeterli çabanın gösterilmediğine, tüm sağlık çalışanlarının direnme gücüne darbe vuracak bir şekilde yasa teklifinin komisyonda bekletildiğine şahit olduk. Bir an önce çıkarılması gereken bu yasayı görmezden gelerek, aklımızla alay edercesine, bir sayfalık yazıyla kamuoyunun ve bizlerin yanıltılmaya çalışıldığını izledik.

    2020 yılını geride bıraktığımız bu günlerde merkezi otoriteye ve tüm kamuoyuna bir kez daha sesleniyoruz. Pandemi gibi insanlığı tehdit eden korkunç felaketlerle, ekonomik çıkarları ve siyasi kaygıları önceleyerek değil, yurttaşların ve en başta sağlık çalışanlarının hayatta kalmasını sağlayarak mücadele edilebilir. Sağlık çalışanları ölümlerinde dünya birincisi olmaktan utanç duyulması gereken bir noktadayız. Salgın yönetiminde aklın, bilimin ve sağlık meslek örgütlerinin önerilerine kulak verilmesini istiyoruz. Bundan sonraki süreçte önlenebilir her ölümün sorumlusunun kim olduğunu çok daha fazla seslendireceğiz. Yaşam hakkımızın ihlaline karşı sessiz kalmamakta kararlı olduğumuzun herkesçe bilinmesini istiyoruz.

    Pandeminin başından bu yana yaşamını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Yitirdiğimiz tüm sağlık çalışanlarını bir kez daha saygıyla anıyoruz. Onlar hastalarının sağlığı için kendi canlarını hiçe sayarken, önlenebilir sebepler yüzünden hayatlarını kaybettiler. Sağlık çalışanlarını ve vatandaşlarımızı kaybettiğimiz, yanlış sağlık politikaları sonucu ölümlerle ve tükenmişlikle geçen bir yılı geride bırakıyoruz. Tükenmememiz için, ölmememiz için yeni yılda otoritenin pandemi politikasında zihniyet değişikliğinin kaçınılmaz olduğunu ısrarla vurguluyoruz.

    Sağlık emek, meslek örgütleri ve tüm sağlık çalışanları adına, “Artık Yeter Daha Fazla Eksilmek İstemiyoruz” diyoruz. Bizler yaşamak, yaşatmak istiyoruz!”

  • BTO Başkanı Türkkan’dan bilgi kirliliği uyarısı

    BTO Başkanı Türkkan’dan bilgi kirliliği uyarısı

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, COVID ilaçları ve aşıları ile ilgili spekülasyonlara açıklık getirdi. Türkkan, sosyal medyada paylaşılan ve insanlara aşıya karşı sözde uyarıda bulunan video ve mesajlara inanılmamasını istedi.

    “COVID-19 pandemi sürecinde, aşının konuşulduğu günlerdeyiz. Klinik çalışmaları yürütülen 50’den fazla aşı var ve aşıyı üreten ülke, üretim teknolojisi boyutları da dahil olmak üzere halk tarafından tartışılıyor. Tartışma toplumun her kesiminde gündemde önemli yer tutuyor” ifadelerini kullanan Başkan Alpaslan Türkkan, “Sosyal medya ya da WhatsApp mesajlarında “bir doktor arkadaşımın paylaşımı” başlığında bilimsel olmayan bilgilerin paylaşılması yaygın biçimde görülüyor. Bilgi kirliliği inanılmaz düzeye erişti. Öyle ki aşı reddi hatta Covid-19 hastalığının aslında olmadığı iddia edilebiliyor. Oysaki konu, özellikle aşı, üst düzey tıbbi-teknik bilgi gerektiriyor. Ancak bu konularda yetkin olmayan kişilerin yorum yaptığı, üstelik gerçek ve bilimle örtüşmeyen çok iddialı söylemler hararetli biçimde savunulabiliyor. Ne yazık ki, her meslekte örnekleri olduğu gibi, kimi tıp fakültesini bitirmiş ancak hekim olamamış kişilerin de bu süreçte kulaktan dolma bilgi ile halkın sağlığını olumsuz etkileyen söylemlerde bulunduğunu üzülerek görüyoruz. Bu konudaki bireysel yetersizlikleri konunun daha da içinden çıkılmaz hale dönüşmesine neden oluyor. Oysa tarih, bilgi ve bilimden uzaklaştıkça toplumların yaşadıkları sorunların derinleşerek arttığının, çeşitlendiğinin ve büyük acılar yaşandığının örnekleri ile doludur” dedi.

    ÇİÇEK HASTALIĞINI AŞI SAYESİNDE YENDİK

    Aşının, ilk uygulandığu MÖ 500’lü yıllardan beri insanlar tarafından yaygın biçimde kullanıldığını belirten Türkkan, böylece milyonlarca ölümün ve sakatlığın önlendiğini vurguladı. 20. yüzyılda 500 milyon kişinin ölümüne neden olduğu tahmin edilen Çiçek hastalığının günümüzde görülmemesinin tek nedeninin aşı olduğunu altını çizen Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, “İnsanlık, hastalığa yakalanan yetişkinlerin yüzde 20-60’ını, çocukların ise yüzde 80’ini öldüren bu hastalıktan aşı sayesinde kurtulduğunu unutmamalıdır” diye konuştu.

    İNGİLİZ, FRANSIZ VE AMERİKALILARA AŞI VERMİŞTİK

    “Anadolu’da ilk aşı üretimi Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış ve sürekli geliştirilmiştir” diyen Başkan Türkkan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde çok sayıda yurtsever hekim ve veteriner hekimin özveriyle görev yaptığını ve aşı üretimine katıldığını belirterek şunları söyledi: “İstanbul işgal altındayken bile Telkihhane’de üretilen çiçek aşısından Fransız, İngiliz ve Amerikalılara 220 bin doz aşı verilmiştir. Kurtuluş savaşı boyunca zor koşullar altında hayvan ve insan aşıları üretilmeye devam edilmiştir. Üstelik bunu sağlamak için aşı merkezi iller arasında taşınmak zorunda kalmıştır. İstanbul’un işgali sonrasında aşı merkezi önce Eskişehir, daha sonra da Kırşehir’e taşınmıştır. Afyon’da, Kastamonu’da da aşı üretimi yapılmıştır.”

    REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA ENSTİTÜSÜ AÇIK OLSAYDI…

    27 Mayıs 1928 tarihinde o zamanki adıyla Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlı Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi’nın kurulduğuna değinen Bursa Tabip Odası Başkanı Türkkan, aşı üretiminin 1998’de durdurulduğunu 2011 yılında ise bu kuruluşun kapatıldığını hatırlattı. Türkkan şöyle devam ett: “Kapatılmamış olsaydı belki de dünya, Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün ürettiği aşıyı konuşuyor ve satın alabilmek için sıraya giriyor olacaktı. Ne yazık ki sağlık yöneticileri Enstitünün değerini anlayamadılar. Yöneticilerin bu süreci doğru değerlendirmesini ve stratejik tıbbi bir ürün olan aşının üretimine yeniden başlanması için çaba tüketilmesini diliyorum.”

    BİLGİ KİRLİLİĞİ SAĞLIĞIMIZI DA ETKİLİYOR

    Alpaslan Türkkan, bugün yoğun biçimde maruz kalınan bilgi kirliliğinin insanların sağlıklarını yitirmesine yol açabildiğini belirterek, “Sıkklıkla aşı olup olmayacağım, olursam hangi aşıyı tercih ettiğim/edeceğim soruluyor. Normal koşullarda bu soruları yadırgardım, ancak ben bu sorularda kirletilmiş bilgi içindeki insanların çaresizliğini, çözüm arayışını görüyorum. Bu nedenle COVID-19 aşıları ile ilgili olarak toplumu aydınlatma görevimizi görmezden gelemeyiz” dedi.

    AŞILARIN FAZ-3 ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Türkkan, aşı konusunda madde madde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

    “Durumu maddeler halinde sıralayayım:

    1. Öncelikle aşının yüzyıllar boyu insanlığa hizmet ettiğini, sağlıklı ve refah içinde yaşamasını sağladığını biliyoruz.
    2. Aşı üretimi gelişmiş teknoloji ve güncel bilimsel bilgi ile gerçekleştirilir.
    3. Dünyada çok sayıda COVID-19 aşısının klinik çalışması sürdürülmektedir.
    4. Türkiye’ye büyük olasılıkla ve en fazla miktarda Faz 3 çalışması süren inaktif SinoVac aşısı gelecektir.
    5. Aşının ilk iki faz çalışması sonuçları olumludur, Faz 3 çalışması sonucu yayınlanmamıştır.

    Ben ne yapacağım?;

    1. Faz 3 çalışması sonucu bilimsel olarak yayınlandıktan, güvenilir ve koruyucu olduğu belgelendikten,
    2. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) laboratuvarları aşıyı güvenilir ve Türkiye standartlarına uygun bulup kullanım izni verildikten sonra yeniden halkı bilgilendiren bir açıklama yapacağım.”
  • Bursa’daki günlük vaka sayısını açıkladı

    Bursa’daki günlük vaka sayısını açıkladı

    Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, salgın sürecini ve Bursa’daki son durumu değerlendirdi.

    Nilüfer Kent Konseyinin sosyal medya canlı yayınına katılan Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, sıkıntılı günlerin yaşandığını belirterek Bursa’da günlük 4 bin vakanın tespit edildiğini söyledi.

    Bugün hastanelerde yatakların dolu olduğunu söyleyen Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, “Şu an aciller dolu. Normalde acilde hasta yatmaz ama Bursa Şehir Hastanesinde 90 kişi acilde yatıyordu. Yer olmadığı için yatakların boşalmasını beklediler. Bu durum Bursa’ya özgü değil, çoğu yerin böyle olduğu bilgisi geliyor bizlere” dedi.

    Bursa’da günlük 4 binin üzerinde vaka tespit edildiğini belirten Türkkan, “Bursa kötü durumda ve süreci yönetmede büyük zafiyet var” dedi. Filyasyon ekiplerinin durumuna da değinen Türkkan, “Sağlık Bakanı Bursa’ya geldiğinde filyasyon ekibi sayısının artmasını istedi ve bu sayı artırıldı. Bu ekiplerin tecrübeli olması gerek peki tecrübeli mi? Ekibin içerisinde temizlik işçisinin olduğunu biliyoruz. Bu şekilde olmaz. Verilen ilaçlara karşı bir direnç oluşuyor. Sosyal medyada birtakım bilgiler dolaşıyor ilaçlar hakkında. insanlar bu bilgileri dikkate alıyor ve verilen ilaçlara karşı direnç oluşturuyorlar” dedi.

    Aşı çalışmalarına da değinen Türkkan, “Çin’den gelen aşıyı konuşabiliriz. Diğer yerlerde çalışması yapılan aşıların bize ulaşması çok zor ya da azınlık bir kitle bu aşıyı kullanacak. Aşı ile ilgili bilimsel çalışmaların sonuçlanmasını beklemek gerek. Şimdiden ‘aşı olmam, olurum’ demek doğru değil. ‘Aşı olmayacağım’ kampanyası yapılıyor. Burada bilimi dinlemek gerek” dedi.

    Sağlık çalışanlarının bu süreçte özverili çalıştığına vurgu yapan Türkkan, “Sağlık çalışanlarını çok fazla yıprattılar. Ek ödenek dediler, keşke yapmasaydılar. Büyük bir adaletsizlik oldu. Birlikte çalışanlar arasında çok farklı ücret ücret dağılımı oldu. Sağlıkçılar 3 gün alkışlandı sonra unutulup şiddet görmeye devam etti. Bu durum sağlıkçılarda büyük bir moral bozukluğuna sebep oldu. Bu yetmezmiş gibi bir de siyasilerin bu konu hakkında söylemleri oldu” dedi.

    “İKİ GÜN KAPAMAYLA BU SÜREÇ YÖNETİLEMEZ”

    Tam kapanma olsaydı salgının seyrinin değişebileceğini ifade eden Türkkan, “65 yaş üstü ve 20 yaş altı evde ama arada kalan insanlar çalışabiliyor. Bu insanlar fabrikalarda çalışıyor, dışarıda durabiliyor, evlerine de virüs taşıyabilir. AVM açılacak ama kafeler kapatılacak, bu süreç böyle yönetilemez. Biz daha vaka ile hasta arasındaki farkı çözemedik. Doğru ve bilimsel bir şekilde kapanma olsaydı süreç iyi yönetilebilirdi. Doğru bir önlem alınmış olsaydı ben yüz yüze eğitimi tercih ederdim. 2 gün kapanmayla, 3 gün kapanmayla bu süreç yürütülmez. Tam kapanma 14 gün dahi olsa hastalığın seyri değişebilirdi” dedi.

    Kovid-19 tedavisinde yapılan çalışmalara da değinen Türkkan, “Plazma tedavisi uygulanan vakalar var ama bilimsel veri yok. Çünkü hastalık hakkında net bilgimiz yok. Hastalığa yakalananların %80’i belirti göstermeden geçiriyor ve bunlar çok tehlikeli, herkese bulaştırma riski var. Bu hastalığı tanımaya çalışıyoruz daha. Baldır ağrısıyla gelip teşhis koyduğumuz hastalar var. Tedavide birtakım değişiklikler yapılıyor. Hastalık çok yeni, plazma çalışması da böyle.”

    “BİLMEDİĞİMİZ BAŞKA BİR SALGIN MI VAR?”

    Ölüm verilerini araştırmak için yapmak istedikleri çalışmaya Sağlık Bakanlığının izin vermediğini söyleyen Türkkan, “Ancak biz bu çalışmayı yapacağız. Çünkü yıllar arasında ölüm oranlarına baktığımızda çok ciddi farklar var. Geçen yıl kasım ayında bin 276 kişi, bu yıl ise 2 bin 994 kişi vefat etti. 2020 yılının kasım ayında 2019’a göre 1718 fazla ölüm kayıtlara geçti. Bizlere başka sebeplerden ölüm deniliyor, bizim bilmediğimiz başka bir salgın mı var? Güvenilir veriye ulaşmak lazım, bilimden uzaklaşmamak gerek. Tabip odası bu zamana kadar ne söylediyse doğu çıkmıştır. Doğru söylemeye çalışıyoruz” dedi.

  • “Bursa’da günlük vaka sayısı 5 bin”

    “Bursa’da günlük vaka sayısı 5 bin”

    Son bir ay içindec koronavirüsü hasta sayısı resmi rakamlara göre önce günde 2 bini ardından günde 6 bini ölü sayıları ise önce 100’ü sonra 140’ları aştı. Ancak Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, yalnızca Bursa’da günlük vaka sayısının 5 bin olduğunu açıkladı.

    Sözcü’den Halil Ataş’ın haberine göre, sadece Bursa’da günlük vaka sayısının 5 binlerde olduğunu söyleyen Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, salgındaki son durumu ‘freni patlamış kamyona’ benzettti.

    1 Haziran itibarıyla ilan edilen normalleşme döneminin kontrolsüz ve bilimsel gerçeklere uymadan ilan edildiğini ifade eden Türkkan, Sağlık Bakanlığı’nın ise filyasyon çalışmalarına geç başladığını savundu. Türkkan, “Sağlık Bakanlığı filyasyona salgından bir ay sonra başladı.  Bugün patladı dedikleri 5 bin rakamları daha da yukarı çıkacak” dedi.

    Salgında Bursa’da son durumu ‘felaket’ deyimi ile niteleyen Türkkan;

    “Hastanelerde yer yok. Her ne kadar hastane yoğun bakım doluluk oranı yüzde 85 olduğu söylense de, bunun böyle olmadığını biliyoruz” ifadelerini kullandı. Türkkan, vilayette yoğun bakımda yatmak için hastaların sıra beklediğini anlattı: Yoğun bakım yatağı dediğiniz yatak birtakım özellikleri içerir. Şimdi siz yoğun bakım yataklarının arasına teknik özelliği olmayan boş yataklar koyarsanız doluluk oranı yüzde 85 diyebilirsiniz. Ancak bizler ve Bursa’daki sağlık çalışanları, buna inanmıyor dolu çünkü. Tüm acillerde, Yüksek İhtisas Hastanesi ve Şehir Hastanesi acilinde hasta yatıyor şu an. Hasta klinikte yatar. Yoğun bakımda yatmak için bekleyen hastalar var.”

     

  • Sağlık Bakanlığı’nın genelgesine Bursa’dan tepki

    Sağlık Bakanlığı’nın genelgesine Bursa’dan tepki

    Bursa Tabip Odası, Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 81 il valiliğine gönderilen genelge ile ilgili açıklama yaptı.

    Sağlık Bakanlığı’nın gönderdiği genelge ile hiçbir sağlık personelinin ‘her ne sebeple olursa olsun’ salgın döneminde görevinden istifa edemeyeceği ve emeklilik işlemlerinin sınırlandırılacağını bildiren açıklaması, sağlık meslek örgütleri tarafından tepkiyle karşılandı. Pandemi mücadelesinde ön saflarda yer alan sağlık çalışanlarının yıpranma noktasına geldiğini söyleyen Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, yaptığı açıklamada şunları söyledi;

    COVID-19 pandemisiyle şu günlerde Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı son tebliğle bir kere daha sarsıldık. Başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık emekçileri salgının başladığı ilk günden beri kelimenin tam anlamıyla “canlarını dişlerine takarak” mücadelenin en ön saflarında yer almaktadır.

    Daha önceki basın açıklamaları ve bildirilerimizde vurguladığımız gibi fizik ve ruh sağlığımız giderek yıpranıp tükenme noktasına sürüklenmektedir.

    Yerelde Sağlık müdürlüğü, İl Pandemi kurulu ve İl Hıfzısıhha Kurulu’na yaptığımız paydaşlık başvurularına tıkanan resmi kulaklara, TTB’nin aynı yöndeki çağrılarını duymazdan gelen Sağlık Bakanlığı da eşlik etmektedir.

    Yurttaşlarımıza ve siz değerli basın mensuplarına sesleniyoruz:

    – Sağlık çalışanlarına verileceği söylenen ek ödemeler zaman geçirmeksizin ve ayrım yapılmaksızın tüm sağlık çalışanlarına dağıtılmalıdır.

    – Aile hekimlerinin hastalanmaları halinde kesilmiş olan maaş ödemeleri geriye dönük olarak hesaplanıp derhal iade edilmelidir.

    – Sağlık çalışanları, bu ülkenin tüm yurttaşları gibi onurlu insanlardır. Zor zamanda maaş ödemesi, nöbet ücreti gibi konuları asla düşünmeden görevlerinin başına geçmekte bir an bile tereddüt etmeyen sağlık çalışanları, emeklerinin karşılığını istemeyi de bir yurttaşlık görevi ve sorumluluğu olarak kabul eder ve haklarını almak için sonuna kadar direnmeyi de bilirler.

    – Bilinmesini isteriz ki; bıçak kemiğe dayanmış, yolun sonuna gelinmiştir. Bursa’daki covid-19 vakaları, Sağlık Bakanı’nın da açıklamak zorunda kaldığı gibi patlama yapmıştır. Zaten zor şartlarda götürülmeye çalışılan sistem pek yakında çökme noktasına ulaşacaktır. Bu noktada, Bursa Tabip Odası’nın sürece resmi makamlarca dahil edilmemesini halk sağlığını tehdit eden bir durum olarak değerlendirdiğimizi yeniden vurgulamak istiyoruz.

    – Pandeminin hala meslek hastalığı olarak değerlendirilmemesini anlamlandırmakta güçlük çekiyoruz. Hayatını hastalarına şifa vermek uğruna kaybeden sağlık çalışanlarına özlük haklarının “meslek hastalığı” tanısı koyarak teslim edilmesi hepimizin ortak talebidir. Sağlık Bakanı’nı bu konuda gerekli yasanın çıkarılması için göreve davet ediyoruz.

    – Sağlıkta şiddeti bitirmeye yönelik olarak çıkarılan son yasanın “pansuman” kabilinden önlemler içerdiğinin anlaşılmasından sonra, şiddet hız kesmeden artmaya devam etmiştir. Bu konuda da yeni ve radikal değişiklikler içeren bir “Sağlıkta Şiddetin Engellenmesi” yasasının vakit geçirilmeden çıkarılmasını yeniden talep ediyoruz.

    – Son tebligat ile getirilen izin, istifa ve emeklilik yasaklaması anayasa ve yasalarımıza aykırı, mobbing olarak değerlendirilebilecek ve çalışanın özlük haklarını ihlal anlamına gelebilecek bir açıklamadır. Eğer, alınan bu karar büyük bir salgın patlamasının itirafı ve çaresizliği anlamına geliyorsa, Sağlık Bakanı bunu da kamuoyu önünde dürüstçe ilan etmelidir. Tamamen ve keyfi ve süre belirtmeksizin yapılan bu kısıtlamayı kabul etmeyeceğimizi belirtmek istiyoruz.

    Bursa Tabip Odası, geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının yanında olmaya devam edecektir.