Etiket: ameliyatsız

  • Ameliyatsız mitral kapak yetmezliği

    Ameliyatsız mitral kapak yetmezliği

    Ameliyatsız mitral kapak yetmezliği tamiri (Mitraklip) işlemi, Denizli’de  Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Doğu Kılıç, Doç. Dr. İpek Büber ve Dr. Öğretim Üyesi Işık Tekin tarafından yapıldı.

    Mitraklip hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Doğu Kılıç, “Mitraklip özellikle kalp yetmezliği hastalarında mitral kapağın kaçağı durumunda uygulanan minimal girişimsel bir tedavi metodudur. Mitraklip metodu tümüyle anjiyo yöntemiyle uygulanmaktadır.

    Kalp kapak cerrahisi yapılamayacak hastalarda alternatif bir tedavi yöntemidir. Sıklıkla ileri düzeyde mitral yetersizlik olan kalp yetersizliği hastalarına uygulanmaktadır. Romatizmal kalp hastalığı nedeni ile mitral kapak yetmezliği olanlara uygulanmamaktadır. Mitraklip yöntemi, yaklaşık olarak 1 buçuk saat süren bir işlemdir. Bu girişimsel yöntem sonrasında hastalar, kısa sürede günlük aktivitelerine geri dönebilmektedir. Herkese mitraklip yapılması doğru bir yaklaşım değildir. Esas olarak ameliyatı kaldıramayacağı düşünülen, yüksek riskli hastalarda, ağır kalp yetersizliği olan, ileri yaşta olan, böbreklerinde ve diğer organlarında ciddi sorunları bulunan, büyük bir cerrahiyle iyileşme sürecini atlatamayacak düşkün hastalar mitraklip için ideal hastalardır” dedi.

    Mitraklip sonrası hastanın hayatında yaşanacak olumlu gelişmelere de değinen Kılıç, “İşlem sonrasında hastanın öncelikle kalbe bağlı nefes alamama, nefes düzensizliği yakınmalarında azalma meydana gelir. Hastaların hareket kapasitelerinin artması beklenmektedir. İşlem, kalp çalışırken yapılır. Yani, hastanın kalp-akciğer pompasına bağlanmasına gerek yoktur. Bu nedenle, ameliyatsız bir yöntemdir. Her girişimsel işlemin olduğu gibi Mitraklip işleminin de riskleri vardır. En korkulan komplikasyonları felç, kalp krizi ve ölümdür ve her 100 kişiden 5’inde gelişir” şeklinde konuştu.

  • Boyun fıtığı ameliyatsız tedavi edilebiliyor

    Boyun fıtığı ameliyatsız tedavi edilebiliyor

    Omurga yapısından bahseden Yenerkol, “Omurga vücudumuzun dik durmasını sağlayan, omur denilen 33 kemiğin oluşturduğu bir yapıdır. Omurganın ortasında bulunan kanalda, beynimizin uzantısı olan omurilik geçer. Omurilikten ayrılan sinirler, omurganın kenarlarında bulunan deliklerden geçerek bütün vücudumuzu ağ gibi sarar. Omurların arasında disk dediğimiz, kıkırdak bir doku vardır. Diskler omurlardaki baskıyı karşılar, amortisör görevini üstlenir“ dedi.

    Fıtık nasıl oluşuyor

    Yapılan ters ve zorlayıcı hareketler veya yaşın ilerlemesiyle disk içeriğinin bozulması disklerde hasara yol açabiliyor. Bu hasarlarla gelişen boyun fıtığının oluşumundan bahseden Yenerkol, “Diskin dış tabakasında hasara bağlı olarak yırtıklar oluşabilir ve disk içerisindeki doku bu yırtıklardan dışarıya çıkabilir. Bu doku omuriliğin ve sinirlerin bulunduğu boşluğa taşar ve oluşturduğu baskıya bağlı yakınmalar oluşur. Boynumuzda 7 adet omur bulunur. Eğer diskte oluşan hasar boynumuzda gelişirse ve boyundaki omurilik bölgesi veya sinirlerde baskı oluşturursa, boyun fıtığı dediğimiz durum gelişir” diye konuştu.

    Duruş bozuklukları boyun fıtığı riskini arttırıyor

    Duruş bozukluklarının boyun fıtığı riskini arttırdığına dikkat çeken Yenerkol, “Boyun fıtığı vücudunu çok kullanan kişilerde daha sıklıkla ortaya çıkar. Ters hareketler, ağır yük kaldırma, itme hareketinin sık yapılması boyun fıtığı riskini arttırır. Ayrıca uzun süre başını eğerek çalışma, duruş bozuklukları yine boyun fıtığı riskini arttıran durumlardır. Boyun fıtığında öncelikle boyun ağrısı oluşur. Bu ağrı başın arkasına, omuzlara, kürek kemiklerine ve kollara doğru yayılabilir. Büyük fıtıklarda kollarda uyuşma ve güç kaybı da oluşabilir“ ifadelerini kullandı.

    Boyun ağrıları boyun fıtığı habercisi olabilir

    Boyun fıtığının belirtilerinden bahseden Dr. Beyhan Yenerkol, boyun ağrılarının boyun fıtıklarının habercisi olduğuna dikkat çekti. Yenerkol, bu belirtileri, “Boyun ağrısı şiddetli, geçmeyen kola yayılan ağrı şeklinde görülür. Sırt, kol ve omuzlarda ağrı, el becerilerinde azalma, kol ve parmaklarda uyuşmalar ve karıncalanma, duyu kaybı, elektriklenme, kol ve el kaslarında güç kaybı, reflekslerde zayıflama, kolda incelme“ şeklinde sıraladı.

    Robotik Antalgic Trak tedavisi ile boyun fıtıklarına ameliyatsız çözüm

    Robotik Trak tedavisi ile boyun fıtıklarında ameliyatsız çözüme dikkat çeken Dr. Beyhan Yenerkol, şunları söyledi:
    “Traksiyon yüzlerce yıldır kullanılan en eski ameliyatsız tedavi yöntemlerinden biridir. Benzerlerinden farklı olarak Antaljik Trak, çok çeşitli pozisyonlarda omurga üzerindeki baskıyı kaldırarak diskin içinde bir vakum etkisi oluşturur. Böylece sıvı içeriğini kaybetmiş diskle beraber kas, ve bağ dokuların da normal anatomik yapılarına geri dönmesine yardımcı olarak, fıtıklar, sıkışmış sinirler, sinir köküne baskıları kaldırmak suretiyle iyileşme sağlar. Antalgic Trak, dünyanın ilk eklem hareketlerini arttırıcı omurga dekompresyon sistemidir. Cihaz ile fıtığı yerine sokmak için bel yavaş yavaş çekilir. Böylece fıtığın içeri girmesi sağlanmış olur. En büyük avantajı haftada 2 ya da 3 kez uygulanıyor olması ve seans süresinin kısa olmasıdır. Yani fıtığı olan çalışan bir kişinin her gün uzun süre tedavi gerektiren bir yönteme başvurması gerekmiyor. Hasta 15 dakika süren bir işlemle 10 gün civarında iyileşebilmektedir.”