Etiket: amerika

  • “Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de hadım cezasının uygulanması gerekiyor”

    “Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de hadım cezasının uygulanması gerekiyor”

    Buket Aydın’a konuk olan Avukat Buket Nurşah Tekışık, ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ ile hadım tartışmalarına değindi. 6284 sayılı kanunun etkin uygulanması konusundaki eksikliğe değinen Tekışık, “6284 sayılı kanun, kadına şiddete dair alınan bir tedbirdir. Bir kadın takibe uğradığını ya da sosyal medyadan tehdit aldığını belirttiğinde, onun için koruma getiriliyor. Bu gibi durumlarda kişi mahkemeye başvururken veya kolluktan yardım isterken gizlilik kararı getirebiliyor. Yani TC kimlik numarasını gizleyebiliyor veya şiddet gören kadın kendi adresini belirtmek istemiyorsa Aile Mahkemesi’nden gizlilik kararı talep edebiliyor” diye konuştu.

    “Bazı kesimler idamın geri getirilmesini istiyor”
    Tekışık, “Ülkede idam cezası yok. İdam cezası 2004 yılında kaldırıldı. Bazı kesimler idamın geri getirilmesini istiyor. İdam neye göre geri gelsin? 2004 yılında idam kaldırıldı çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun değildi ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş süreci vardı. İdam cezasının geri gelmesi demek, çok fazla açığın olması demek. Özellikle çocuklara karşı işlenen suçlar ve cinsel suçlar için idam istiyorlar ama bunun ne ölçüde genişleyeceğini ne siyasiler bilebilir ne de Türk halkı bilebilir. Bu yüzden idam cezasını geri getirmek, kontrol edilemez bir süreci başlatabilir. Hadım cezası, Amerika’da aktif olarak uygulanabilen bir yöntem. Cerrahi hadım ve kimyasal hadım olarak ikiye ayrılmış durumda. Cerrahi hadımda, kişinin cinsel organları alınıyor. Kimyasal hadımda ise belirli iğnelerle kişinin cinsel dürtüleri azaltılıyor. Bence Türkiye’de de kimyasal hadım aktif olarak kullanılabilir. Çünkü son dönemde cinsel suçların arttığını görüyoruz ve bu tür suçlar için çözüm olabileceğini düşünüyorum. Tabii ki cerrahi hadım yerine kimyasal hadım tercih edilmeli. Cerrahi hadım, birçok ülkede ciddi karışıklıklara yol açabilir ve daha geri kalmış bir yöntem olarak değerlendiriliyor. Amerika’da bile daha çok kimyasal hadım tercih ediliyor. Bence infaz kanunları bir an önce düzenlenmeli ve cinsel suçlar için hadım cezası uygulanmalıdır. Cinsel suçlara karşı en azından kimyasal hadımın uygulanması gerektiğini savunuyorum” diye konuştu.

    “Bu sıkıntılar yalnızca Türkiye’de yaşanıyormuş gibi görünüyor ancak dünya genelinde de benzer olaylar yaşanıyor”
    İstismarda sadece bir kişinin suçlu olmadığını, aile ortamının da bu sıkıntının parçası olduğunun altını çizen Tekışık, “Bu tür vakalarda anne rolü de sorgulanmalı. Nasıl bir anne böyle durumda sessiz kalır? Bu vakaları izlerken ben dehşete düşüyorum. Bu sorunlar yalnızca Türkiye’de yaşanıyormuş gibi görünüyor ancak dünya genelinde de benzer olaylar yaşanıyor. Türkiye’nin her bölgesinde bu tür vakalar meydana geliyor. Örneğin, Tekirdağ’da yaşanan olay, Karadeniz’de ya da Güneydoğu’da da yaşanabiliyor. Bu sorunlara çözüm bulmak için ne yapılabilir? Herkes sağcılar, solcular, iktidar ve muhalefet olarak ayrılıyor. Hayır, Türk toplumu olarak bu meseleye bakmalıyız. Ben anne değilim ama bir gün anne olursam, çocuğumu yalnızca mahalleye ya da adalet sistemine bırakmak istemem. Bugün babalar bile kız çocuklarını severken çekingen davranıyor. Çocuk farklı bir şey hisseder mi diye endişeleniyorlar. Türkiye’de herkesin kendi çekirdek ailesini savunması gerektiğini görüyoruz. Çocuklar, sosyal medya platformlarında pornografik içeriklerle tehdit ediliyor. Ancak hâlâ çaresiz kız çocukları görüyoruz, anne babalarından korkuyorlar. Anne babaların çocuklarına dostane şekilde yaklaşması, onlara arkadaşça davranmaları gerekiyor. Ne yazık ki toplumda şiddete karşı duyarsızlık artıyor” ifadelerini kullandı.

    “Cinayetlerin hepsi sistematiktir”
    Şiddet gören kadının yapması gerekenleri anlatan Buket, “Öncelikle bunu sevgi gösterisi olarak görmemek gerekiyor. Örneğin, eşim yapar gibi anlayışı bırakmaları gerekiyor. Cinayetlerin hepsi sistematiktir. Normal cinayetlerde ya bir ilişki ya da bir boşanma davası vardır. Tokatla başlayan ilişkiyi kesinlikle devam ettirmesinler. Kadın sığınma evlerine sığınabilirler. Kesinlikle telefonlarında KADES uygulamasının olması gerekiyor. Uygulamada o tuşa basıldığı anda konumunuz tespit edilerek en yakın ekip size yönlendiriliyor. Çalışmama gibi ihtimali kesinlikle yok. Muhakkak her kadının, her kız çocuğunun telefonunda KADES uygulamasının olması gerekiyor. Daha sonrasında küçük tokatta ‘dur’ dediğinizde orada o adam şiddet göstermekten vazgeçecek. Sen ‘dur’ diyerek orada onu sensizlikle cezalandırdın, şikayetçi olmasanız bile lütfen darp raporlarınızı muhakkak alın. ‘Kocam cezaevine girer, ekonomik olarak özgürlüğüm gider’ diye asla düşünmeyin. Darp raporunuz elinizde olduğu sürece daha sonrasında da şikayet edebilirsiniz. Şikayetinizden sakın vazgeçmeyin çünkü o adam size bir kere şiddet uyguladığında onun arkası kesinlikle gelecek” sözlerini kullandı.

  • Amerikalı kadın Bayburt’ta Müslüman oldu

    Amerikalı kadın Bayburt’ta Müslüman oldu

    Amerika vatandaşı Kendra Dawn Warnick, Bayburt İl Müftülüğünde gerçekleştirilen ihtida töreniyle Müslüman oldu. Kendra Dawn Warnick, İslamiyet’ten etkilendiğini söyleyerek Müslüman olmaya karar verdiğini belirterek Kelime-i Şehadet getirdi. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan merasimde, İl Müftüsü Bayram Danacı, Dawn Warnick’e İslamiyet hakkında bilgiler verdi, ardından Danacı, Warnick’e Kelime-i Şehadeti tekrar ettirdi. Müslüman olan Warnick ise Kübra ismini aldı.
    Müftü Danacı, Allah katında en güzel amellerden birinin bir insanı İslam ile buluşturmak olduğunu belirterek, “Siz şimdi İslam’a göre hayatınızda bütün günahlardan arınmış, tertemiz yepyeni bir sayfa açtınız. Müslüman olduğunuz andan itibaren geçmiş günahlarınızı Allah Teâlâ’nın bağışladığını yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bildirmekte ve Peygamber Efendimiz müjdelemektedir. Biliniz ki insanların günahlarını sadece yüce Allah affeder. Sadece ona yönelerek tövbe edilmeli ve bağışlanma dilenmelidir. Siz, İslam’ı hak din olarak kabul ettiniz ve Müslüman oldunuz. Bizler de burada ikrarınıza şahit olduk. Mübarek olsun” dedi.

    İl Müftüsü Danacı, Kendra Dawn’a Warnick’e İhtida Belgesi, Kur’an-ı Kerim Meali ve Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından çeşitli kitaplar hediye etti.

  • Kenevirden üretilen çantalar Amerika’da

    Kenevirden üretilen çantalar Amerika’da

    Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Kenevir ve İpek Dokuma Atölyesi’nde kenevir ipliğini kullanarak kadınlar tarafından el dokuma kumaşlar üretiliyor. Kenevir ve ipek dokumacılığı üzerine eğitim almalarının ardından atölyede çalışmaya başlayan kadınlar, bu kumaşları ceketten gömleğe, elbiseden pantolona birçok ürüne dönüştürüyor. Kenevirden üretilen kıyafetler ile diğer ürünler organik olması ve dayanıklılığı nedeniyle birçok kişi tarafından tercih ediliyor. Ürün yelpazesinin oldukça geniş olduğu atölyedeki üretimde çantalarda ‘First Lady’ modeli öne çıkıyor.
    Amerika’da ikamet eden bir iş insanı Büyükşehir Belediyesi yetkililerine ulaşılarak çantaları Amerika’da satışa sunulmak istediğini belirtti. Yapılan görüşmeler sonrasında talep doğrultusunda özel bir konseptle hazırlanan çantalar Amerika’ya gönderilerek burada satışa sunuldu.
    Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, kenevirin kent için önemli bir tarım ürünü olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılında Vezirköprü ilçemizi ‘Türkiye’nin Kenevir Ekim Merkezi’ olarak ilan etmesiyle birlikte kentimizde kenevir ile ilgili yapılan çalışmalar daha da hız kazandı. Kenevir üretiminin artırılması için şehrimizde tüm kurumlarımızın çalışmaları aralıksız sürüyor. Biz de Büyükşehir Belediyesi olarak Kenevir ve İpek Dokuma Atölyesi’nde tamamen kadınlardan oluşan ekibimiz ile kenevir ipinden dokuma ürünleri üretiyoruz. El emeği ürünlere yoğun bir ilgi var. Kadınlarımızın istihdama kazandırıldığı atölyemizde geleneksel keten dokumacılığını yaşatmaya devam ediyoruz. Atölyemiz ayrıca çalışan kadınlarımızın hem ekonomik hem de sosyal olarak güçlenmesine katkı sağlıyor” diye konuştu.

  • Yaren Leylek Amerika’nın gündeminde

    Yaren Leylek Amerika’nın gündeminde

    Başkan Özkan, Eskikaraağaç Leylek Köyü, Adem Amca ile Yaren Leylek hikayesini konu alacak yazı dizisi için ilçeye gelen New York Times Türkiye Büro Şefi Ben Hubbard ile Muhabir Şafak Timur Özkan ile görüştü. Dünyaca ünlü Amerikalı basın kuruluşu New York Times Türkiye Büro Şefi Ben Hubbard, muhabir Şafak Timur ve Foto Muhabiri Ivor Prickett ile birlikte Karacabey’e gelerek Adem Amca ve Yaren hikayesini araştırdı. Ekip hikayenin yaşandığı leylek köyünde Adem Yılmaz başta olmak üzere diğer köy halkıyla da röportajlar gerçekleştirdi.

    “Adem Amca ve Yaren Leylek bölge için bir marka”

    Konu çerçevesinde Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan ile de bir araya gelen Hubbard ve ekibi, Eskikaraağaç başta olmak üzere doğa üzerine yapılan projeler ve farkındalık çalışmaları hakkında görüştü. Başkan Özkan bu ziyaretten büyük mutluluk duyduğunu belirterek, ilçeye dair çeşitli çalışmaları kendilerine aktardı. Özkan konuşmasında, Adem Amca ve Yaren Leylek’in artık bölge için bir marka değeri haline geldiğini ifade ederek, “Şu an Eskikaraağaç Köyü’ne Adem Amca ve Yaren Leylek’i görmeye yüzlerce turist geliyor. Bu hem ilçemiz hem de Eskikaraağaç adına çok büyük avantaj. Adem Amca ve Yaren Leylek hem kırsal kalkınmaya, hem doğaya dikkat çekmeye hem de ekoturizme öncülük eden bir hikaye oldu” dedi.

  • KAEÜ öğrencisi Amerika’dan altın madalya ile döndü

    KAEÜ öğrencisi Amerika’dan altın madalya ile döndü

    Amerika açık Taekwando Turnuvası’nda Spor Bilimleri Fakültesi’nden Merve Dinçel Kavurat; kadınlar 53 kiloda altın madalya kazandı. Aynı turnuvada yapılan oylama da Merve Dinçel Kavurat, Amerika Açık Taekwando Turnuvası’nda en ‘iyi kadın sporcu’ ödülünü aldı.

    KAEÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil şampiyonada altın madalya kazanan öğrenci Kavurat’ı tebrik ederek başarılarının devamını diledi. Üniversitenin dünya çapında elde ettiği bu başarının ardında azimli bir çalışma ve güçlü bir spor altyapısı olan fakültenin katkılarına dikkat çeken Rektör Karahocagil; spor alanında ülkemizi daha ileri noktalara taşımak adına Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nin her türlü desteği vereceğini belirtti.

  • ABD ve Meksika sınır geçişlerinin açık tutulması konusunda anlaştı

    ABD ve Meksika sınır geçişlerinin açık tutulması konusunda anlaştı

    Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu. Meksika ve ABD’nin sınır geçişlerinin açık tutulması konusunda anlaştıklarını söyleyen Obrador, “Anlaşmaya varıldı, demiryolu geçişleri ve sınır köprüleri durumu normalleştirmek için açılmaya başlandı. Sınır köprülerinde her geçen gün daha fazla hareketlilik var” dedi.

    ABD Başkanı Joe Biden ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu aktaran Obrador, “Kendisi bize, Meksika’ya karşı çok saygılı” ifadelerini kullanarak, Biden’ın düzensiz göçün yoksulluk kaynaklı olduğunu anladığını belirtti.

    Biden hükümeti, gelecek yılki ABD’deki başkanlık seçimlerinde önemli bir konu olan düzensiz göçle mücadele için bu ayın başlarında iki önemli demiryolu köprüsü de dahil olmak üzere birkaç geçiş noktasını geçici olarak kapatmıştı.

  • “İsrail katliamında sorumlu Amerika’dır”

    “İsrail katliamında sorumlu Amerika’dır”

    ABD’nin dün BM Güvenlik Konseyi’nde oylamaya sunulan Gazze Şeridi’nde acil insani ateşkes çağrısı yapan karar tasarısını veto etmesine Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, sert tepki gösterdi. Abbas yaptığı açıklamada, ABD’nin veto kararını şiddetle kınadığını belirterek, ABD’nin kararını “saldırgan ve etik dışı” olarak nitelendirdi.

    ABD’nin tutumunu “tüm insani değerlerin ve ilkelerin açık bir ihlali” olarak tanımlayan Abbas, Gazze Şeridi’ndeki Filistinli çocuk, kadın ve yaşlıların İsrail güçleri tarafından katledilmesinden ABD’yi sorumlu tuttu. ABD’nin kararının İsrail işgalini ve İsrail’in Filistin halkına yönelik acımasız saldırganlığını destekleyen utanç verici politikasının bir tezahürü olduğunu aktaran Abbas, Filistin’in bu gelişme karşısında sağlam bir duruş sergileyeceğini vurguladı.

    “ABD’nin bu politikası, soykırım, etnik temizlik ve savaş suçlarına ortak olmasına neden olmaktadır”
    Abbas, “ABD’nin bu politikası, İsrail işgal güçlerinin Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’te Filistinlilere karşı işlediği soykırım, etnik temizlik ve savaş suçlarına ortak olmasına neden olmaktadır” ifadelerini kullanarak, bu politikanın dünya için bir tehlike haline geldiğini ve uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturduğunu aktardı.

    ABD’nin veto kararı ile uluslararası topluma meydan okuduğunu ifade eden Abbas, ABD’nin İsrail’e Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını sürdürmesi için yeşil ışık yaktığını açıkladı. Abbas, uluslararası toplumu İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında, özellikle de Gazze’de işlediği soykırımı durdurmak ve bu ciddi krizin tüm dünyayı tehdit eden bir din savaşına dönüşmesini engellemek için çözüm aramaya çağırdı.

    Abbas ayrıca, Gazze Şeridi’nde acil insani ateşkes çağrısı yapan karar tasarısına destek veren BM Güvenlik Konseyi üyelerine teşekkür etti.

    ABD veto etti, İngiltere çekimser kaldı
    Dün Gazze Şeridi’nde acil insani ateşkes çağrısı yapan karar tasarısı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde oylamaya sunulmuş, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye dahil 80’i aşkın ülke tarafından desteklenen tasarı, ABD tarafından veto edilmişti. İngiltere’nin “çekimser” oy kullandığı oylamada, 13 üye “evet” oyu vermiş, konseyin daimi üyesi ABD’nin “hayır” oyu kullanması nedeniyle karar taslağı kabul edilmemişti.

  • “İsrail’in Amerikalı dayılarına da güvenmemesi lazım”

    “İsrail’in Amerikalı dayılarına da güvenmemesi lazım”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partinin genel merkezinde, Siyaset ve Liderlik Okulu’nun 19. Dönem Eğitim ve Öğretim Yılı Açılış Töreni’ne katıldı. Siyaset ve Liderlik Okulu’nu gezerek bilgi alan Bahçeli, okulda öğretim göreceklerle bir araya gelerek sohbet etti.

    Bahçeli, daha sonra burada basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Gazze ve İsrail arasındaki faaliyetlerden üzüntü duyduklarını ifade ederek, “Şu ana kadar 3 bine yakın Gazze’de yıkım olmuştur. 3 bini aşan bir sayıda evler oturulamaz hale gelmiştir. 700’ün üzerinde çocuğumuz Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Ayrıca 428 hanımefendi de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Şu an Gazze, insanlık dışı bir muamele ile karşı karşıya bırakılmıştır. Su yok, elektrik yok. Her türlü imkanlardan mahrum bırakılmıştır. Dünya bu olayları da seyretmektedir. Bu seyri geçmişle mukayese ettiğimiz zaman, 927 yıldan bu yana başlatılmış bir Haçlı Seferi’nin yeni bir ruhu doğuyor. Bu dikkati çekici bir konudur. Dünya ülkelerinin büyük bir kısmı İsrail’i teşvik ediyor, tahrik ediyor, lobiler faaliyete geçiyor, basınlar onları destekliyor, öbür taraftan da birçok mazlum inim inim inliyor. Burada Türkiye yine tarihi şuuruyla hareket ederek bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’nin lideri konumundaki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan meselenin üstüne ağırlıkla gidiyor ve çok yönlü bir dış politika, kurumlarıyla da ilişkiler içinde bir an evvel ateşkesin başarılması, huzurun ve barışın sağlanması için bütün ülkeleri davet ediyor. Bu faaliyetlerinde de önemli ölçüde destek bulmaya başlamıştır. Çünkü herkes, gerçeği görmüştür. İnsanlık dışı muamelenin farkına varmıştır. Böylelikle bir çıkış yolu ararken, buradaki Türkiye’nin öncülüğünü de hissederek buna çözüm yolu aramaya başlamıştır. Bu arada, üç uçak dolusu insani yardımı Mısır üzerinden Gazze’ye ulaştırma başarısını da elde etmiştir. Böylelikle yok olmaya yöneltilmiş bir topluluğun tekrar ayakta durmasını temin etmek için fedakarca bir gayretin içine girmiştir. MHP olarak Cumhurbaşkanımızın ve çalışma arkadaşlarının çok yönlü diplomatik faaliyetlerini her aşamada, her türlü fedakarlığı yaparak, tartışmasız desteklediğimizi ilan etmek istiyorum. Türkiye yalnız değildir, Recep Tayyip Erdoğan yalnız değildir. Türkiye’nin etrafında önemli bir çember, barış ve huzur için oluşmaktadır. Küresel güçleri, emperyalist ruhun ortadan kaldırılması için dünyada da önemli bir uyanış başlamış olacaktır” değerlendirmesini yaptı.

    Filistin’in 1947’den bu yana İsrail’e kaybettiği toprakların haritasını kameralara gösteren Bahçeli, “Burada 1967 yılı esas alınarak, Doğu Kudüs başkent olmak üzere Filistin devletinin kurularak buradaki toplumun iki devletli bir yapıya kavuşmasını temin etmek gerekmektedir. Türkiye’nin bakış açısı budur, kararlılığı budur. Önce ateşkesi keselim, tahribatı önleyelim, oradaki çocuklarımızın defni dahi yapılamıyor. Oradaki ekmek sıkıntısı, elektrik sıkıntısı aldı başını gidiyor. Türkiye’de her gün bir sıkıntıdan bahsedenler buralarda sessiz kalıyor. Bu gerçeği bilerek hareket etmek lazım” dedi.

    Sadece İsrail, Filistin, Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan’ın yer aldığı bir haritayı eline alarak konuşan Bahçeli, “Bu bölgede barışın, huzurun, istikrarın, güvenliğin sağlanabilmesi için ve 1947’den bu yana geçen 73 yıl içindeki olayları göz önüne alarak burada İsrail’in etrafında barış ve huzurun oluşması lazım. Bunun için benim düşüncem şudur: Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Filistin dahil olmak üzere barış, huzur, güvenlik, siyasi birliğinin kısa süre içinde tesisi yolunda faaliyet göstererek Türkiye’nin yine uluslararası ilişkilerde önderlik yapma düşüncesine sahip olmasını arzuluyorum. Başarılır, başarılmaz ama böyle bir samimiyetle bu barışı sağlayabilmenin yolu, buradaki komşu ülkelerin barış, huzur ve güvenlik içinde Filistin’e ve İsrail’e sahip çıkmasına bağlıdır. Onun için bu düşüncemi de sizinle paylaşmış oldum” diye konuştu.

    Filistin’in kurtulması için ne yapılması gerektiğini değerlendiren MHP lideri Bahçeli, “İsrail’in aklını başına alması lazım. Amerikalı dayılarına da güvenmemesi lazım. Türkiye’nin etrafında kenetlenerek bu sıkıntıları aşabilmenin bir yolunu bulabilmesi lazım. Sorun ne Türkiye’dedir ne dünyadadır. Amerika ile İsrail arasındadır. Sorunu çözecekse onlar çözecek” ifadelerini kullandı.

  • “Amerika ile aramızda güvenlik sorunu var”

    “Amerika ile aramızda güvenlik sorunu var”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu Kapanış Töreni’nde bir konuşma yaptı.
    Türk milleti olarak Afrika halkları ile kökleri 10. yüzyıla uzanan güçlü bağların bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıtanın farklı şehirlerinde inşa edilen asırlık camiler, kütüphaneler, hanlar, limanlar aramızdaki kadim dostluğun nişanelerinden sadece bazılarıdır. Nice Afrika kökenli Osmanlı vatandaşının Cihan Harbi’nden vatan müdafaasına katılarak atalarımızla omuz omuza çarpıştığını biliyoruz. İşgalcilere karşı verdiğimiz İstiklal Harbi’mizin özgürlük mücadelelerinde Afrika halklarına cesaret ve ilham aşıladığı bir başka tarihi hakikattir. Bu köklü geçmişimize rağmen ilişkilerimizde bir dönem adeta fetret devri yaşadık. Şüphesiz bunda ülkemizin ve kıtanın içinde bulunduğu şartlar etkili oldu. Uzun yıllar süren savaşlardan yorgun düşen ülkemiz cumhuriyetimizin ilk yıllarında daha çok iç meseleleri ile uğraştı, yaralarını sarmaya çalıştı. Ancak bu dönemde dahi Türkiye, Afrika’ya ve Afrika halklarına asla sırtını dönmedi. Başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere kıtadaki özgürlük hareketlerini dönemin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir şekilde destekledik. Bir şekilde Afrika halkları ile irtibatlarımızı korumaya gayret ettik” dedi.

    2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde ilişkilerin yeterince gelişmediği ülkelere öncelik verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlardan birinin de Afrika olduğunu belirtti. İlk olarak 2003 yılında Afrika ile ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisini uygulamaya koyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005 senesini Türkiye’de Afrika Yılı ilan ederek kıta ile ilişkilerde yeni bir sayfa açtıklarını hatırlattı.

    “Tüm Afrika’daki büyükelçilik sayımızı 44’e çıkardık”
    Kıtaya yönelik kibirli bakış açılarını ellerinin tersiyle ittiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afrikalı kardeşlerimizle göz hizasında ilişki kurmaya duygudaşlık geliştirmeye birbirimizi daha çok anlamaya ihtimam gösterdik. Tarihinde sömürgecilik lekesi bulunmayan bir millet olarak hiç bir ayrım yapmadan Afrika halklarını bağrımıza bastık. Afrika açılımı ile ivme kazanan iş birliğimizi 2008 yılında Afrika Birliği’nin stratejik ortağı olarak bütüncül bir yapıya kavuşturduk. Düzenlediğimiz üç Türkiye Afrika Ortaklık Zirvesi ile ülkemizin ciddiyetini, kıta ile işbirliğimize atfettiğimiz önemi açıkça ortaya koyduk. Afrika, Türk milletinin kalbinde olduğu kadar ülkemizin dış politikasında da özel bir yere sahiptir. Afrika’nın benim gözümdeki ve gönlümdeki yeri ise çok müstesnadır. Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde Kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdim. Her ziyaretimde Afrika’nın zengin kültürünü, insanlarının samimiyetini, yokluk ve yoksulluk içinde olsalar bile Afrikalı kardeşlerimizin metanetini, gülen yüzlerinde çiçekler açan Afrikalı çocukların yaşama sevincini yakından görme imkanı bulduk. Afrikalı muhataplarımın söylediği şu sözün ne kadar doğru olduğunu ben de bizzat tecrübe ettim. Evet bir kez Afrika’ya giden her zaman gitmek istermiş. Biz de ne Afrika’dan ne Afrikalı kardeşlerimizden ne de kıtanın büyüleyici atmosferinden asla kopmadık, kopamadık. Tüm Afrika’daki büyükelçilik sayımızı 44’e çıkardık. Ankara’da 38 Afrika ülkesinin büyükelçisine ev sahipliği yapmaktan ayrıca gurur duyuyoruz. Ticaret müşavirliklerimizin sayısı yakında 31’e ulaşacak. Toplam 48 Afrika ülkesiyle iş konseyleri kurduk. Ticari ve ekonomik iş birliği anlaşmamız olan ülke sayısı 48’i buldu. Yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması olan ülke sayısı 32’ye çıktı. Ticaretten yatırıma, kültürden eğitime, Afrika ile her alanda ilişkilerimizin günden güne geliştiğini büyük bir mutlulukla müşahede ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “1 milyon ton tahılın kıtaya ulaştırılması için görüşmelerimiz sürüyor”
    Kıtayla 2003 yılında 5.4 milyar dolar olan ticaret hacminin geçtiğimiz yıl itibariyle 41 milyar dolara yaklaştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğrudan yatırımların toplam değeri 10 milyar doları aştı. Firmalarımız enerjiden inşaata, tarımdan beyaz eşyaya farklı alanlarda iş yaparak Afrika’nın alt ve üst yapı eksikliklerinin giderilmesine çok önemli vazifeler üstleniyor. Şirketlerimiz iş gücü ihtiyaçlarının büyük bölümünü yerelden üstlenerek Afrika ülkelerinde istihdama ve üretime destek oluyor. Savunma sanayi Türkiye’nin son yıllarda en büyük atılım yaptığı alanlar arasında geliyor. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk 3 ülkesinden biriyiz. Akıncı ile yakaladığımız ivmeyi Kızılelma ile bir üst lige yaşıyoruz. Savaş gemisi teknolojisinde de kendi gemisini tasarlayan, geliştiren, inşa ve idame edebilen 10 ülke arasındayız. Barış ve güvenliğin kalkınmanın temel şartı olduğu şiarı ile bu alandaki tecrübemizi Afrikalı kardeşlerimiz ile paylaşmaya hazırız. Afrika coğrafyasının başarısını kendi başarımız olarak addediyoruz. Afrika Birliği’nin G20 üyeliğine en başından beri tam destek verdik. Bu çerçevede Yeni Delhi’de yapılan son G20 zirvesinde Afrika Birliğinin üye olmasını memnuniyetle karşıladık. Aziz kardeşim Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Assoumani Azali’yi dönem başkanlığında gerçekleşen bu değerli üyelik için tebrik ediyorum. Afrika kıtasının küresel sistemde hak ettiği yerini alması için bundan sonrada her türlü katkıyı sağlayacağımızın bilinmesini istiyorum. Küresel ve bölgesel ölçekte maalesef üzücü gelişmelere şahit oluyoruz. Afrikalı bazı liderlerin Ukrayna – Rusya arasındaki savaşın barışçıl yöntemlerle sona erdirilmesi yönünde başlattığı girişime önem veriyorum. Biz de savaşın ilk gününden beri barış için çalıştık, çalışıyoruz” diye konuştu.

    Karadeniz girişimi ile gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçtiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, girişimin uygulanma döneminde 33 milyon ton tahılı boğazlardan güvenle taşınmasını temin ettiklerini ifade etti. Ancak tüm samimi çabalara rağmen Afrikalıların tahıldan arzu ettikleri miktarda faydalanamadığını bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konudaki rahatsızlığımızı çeşitli vesilelerle muhataplarımıza ilettik. Eski kolonyal alışkanlıklar ne yazık ki burada da devreye giriyor. Afrikalı kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar batılı zengin ülkeler tarafından yeterince dikkate alınmadı. Tahılın Afrika ülkelerine daha adil ve daha etkin dağıtımına bilhassa önem veriyoruz. Karadeniz girişiminin uzatılmaması ile bazı Afrika ülkelerinin endişelerinin arttığının farkındayız. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile temaslarımızda bu kaygıların giderilmesi için neler yapabileceğimizi değerlendirdik, değerlendiriyoruz, ilk etapta 1 milyon ton tahılın kıtaya ulaştırılması için görüşmelerimiz sürüyor” dedi.

    “Filistinlilere yapılan insani yardımların kesilmesi ise yeni bir utanç lekesi olarak bu kararı alanların alnına yapışmıştır”
    Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz etkilerini yaşarken İsrail ile Filistin arasında meydana gelen hadiseler herkesi derinden sarstığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerginliğin daha da artarak bölgeye yayılması ihtimalinden endişeliyiz. Camilerin, hastanelerin ve sivil yerleşim yerlerinin bombalanması gibi saldırıları kabul etmediğimizi ve asla etmeyeceğimizi açıkça söylüyorum. Gazze’deki insani durumu kötüleştiren ablukanın bölgeyi provokasyonlara açık hassas bir duruma getirdiği malumdur. Buradan sizlerin aracılığıyla tüm dünyaya sesleniyorum, 360 kilometrekareye sıkışmış 2 milyon insanın elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir. Gazze halkının toptan cezalandırılması daha fazla sorunu büyütecek, daha fazla gerilime, daha fazla gözyaşına sebep olacak. İsrail yönetimimin Refah Kapısı’ndan insani yardımı geçişlerini izin vermesi gerekiyor. El Ariş Havalimanına içerisinde ilaç, dayanıklı gıda, konserve, çocuk bezi, su, tıbbi malzemelerin de bulunduğu bir insani yardım uçağımızı bu sabah gönderdik. Çatışmalar başladığından beri bölgeye intikal eden ilk yardım kargosunu götüren uçağımız bugün saat 12.00 itibarıyla havalimanına indi. AFAD Başkanlığımız yeni yardım malzemelerinin bölgeye sevki ile ilgili hazırlıklarını sürdürüyor. Biz bunu yaparken Birleşik Arap Emirlikleri aynı şekilde bunu yaparken, Katar bu tür yardımları yaparken, aynı şekilde Suudi Arabistan bunları yaparken ama bir de bakıyoruz ki Amerika buraya uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İngiltere uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İnsan hakları evrensel beyannamesinde acaba bunlar var mı? Şu anda Gazze’de yer ile yeksan edilen kadın, çocuk, anne ne var ne yok hepsi yok ediliyor. Bundan kimse dertlenmiyor ama biz dertleniyoruz. Eğer İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine zerre kadar saygınız varsa o zaman kusura bakmasınlar herkes acaba biz buraya ne gibi yardımda bulunabiliriz bunu konuşması lazım. Ama bunların böyle bir derdi yok. Şimdi kardeş Mısır makamlarıyla Gazze yardım ulaştıramaya devam edeceğiz. Milyonlarca insan açlık tehlikesi ile karşı karşıyayken Filistinlilere yapılan insani yardımların kesilmesi ise yeni bir utanç lekesi olarak bu kararı alanların alnına yapışmıştır” diye konuştu.

    “Gazze şu an itibariyle mazlumdur, mağdurdur”
    Tüm tarafları akli selim hareket ederek önce ateşkesi sonra kalıcı barışı görüşmeye çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım ki şu anda Mısır’a yolda gidiyor. Gerekse MİT Başkanım, rehinelerin salıverilmesi başta olmak üzere krize çıkış yolu bulabilmek için temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Ancak kimi aktörlerin sükuneti tesis etme yerine ateşe benzin döken provokatif tavırları hem bizim çabalarımızı sekteye uğratmakta hem de krizi derinleştirmektedir. Gazze şu an itibariyle mazlumdur, mağdurdur. Ama İsrail’in öyle bir mazlum durumu söz konusu değildir. Tabi NATO’da beraber olduğumuz Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgeye uçak gemilerini göndermesi maalesef barışa, sükunete, diyaloğa, diplomasiye ve taraflar arasında tansiyonun düşürülmesine hiçbir katkı sağlamıyor. Şimdi çok daha önemlisi Amerika’nın Dışişleri Bakanı, benim Dışişleri Bakanım ile görüşme yapıyor. ‘İsrail’e Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi sıfatıyla yaklaşıyorum’ diyor. Bu nasıl bir politikacı, bu nasıl bir yaklaşım? Bunu söylediğin zaman sana karşındakiler de şunu söylerse. Ben de bölgeye bir Müslüman sıfatıyla yaklaşıyorum derse ne diyeceksin? Yahudi öbür tarafta Türk şu bu demiyoruz. Ya karşındakine insan sıfatıyla yaklaşacaksın. Çocukların halini görmüyor musun, o şehit edilen halini görmüyor musun, annelerinin babalarının ne hale geldiğini görmüyor musun? Ben seninle dışişleri bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi olarak konuşuyorum diyor. Biz bugüne kadar hiç böyle yaklaşmadık. Ülkemdeki İsrail Büyükelçilikleri her türlü koruma altına aldık. Çünkü bu tür dönemlerde her şey olabilir. Biz ülkemizdeki bizim güvencimiz altında olması gerekir diyerek güvence altında tuttuk” diye konuştu.

    “Amerika ile aramızda güvenlik sorunu var”
    Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’nin terör operasyonlarıyla ile ilgili yaptığı açıklamaları eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika başkanının dün Suriye konusunda yaptığı açıklamadaki yaklaşımı biz de kendilerinin bölgelerindeki faaliyetleri için ifade ediyoruz. Yani Amerika’nın PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetler Türkiye’nin milli güvenliği için olağanüstü bir tehdit mahiyetini sahiptir. Biz Amerika ile NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. Peki bizim SİHA’mızı Amerika düşürdü mü düşürdü. Biz seninle NOTA’da nasıl beraberiz ya. Nasıl böyle bir şey yapabilirsin? Aramızda güvenlik sorunu var. Söz konusu açıklama müttefiklik ve stratejik ortaklık ruhuyla bağdaşmadığı gibi Suriye’yi bölmeye çalışan terör örgütlerine cesaret vermektedir. Ülkemize yönelik terör tehdidini terör örgütünü arkasında kimin olduğunu bakmaksınız kaynağında ortadan kaldırmakta kararlıyız. DEAŞ’la göğüs göğse çarpışan şehitler verme pahasına bu terör örgütünü hezimete uğratan tek NOTA müttefiki olarak olarak bize karşı oynanan bu tiyatroyu sadece acı bir tebessümle karşılaşıyorum. Tiyatro oynayanları kendi senaryolarıyla baş başa bırakıp kendi milli güvenliğimizin gerektirdiği adımları atmayı sürdüreceğiz. Son gelişmeler 1967 sınırlarında başkenti doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip bağımsız egemen bir Filistin devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğini bir kez daha göstermiştir” diye konuştu.

  • Erdoğan’dan: “ABD’ye ne işin var senin İsrail’de?”

    Erdoğan’dan: “ABD’ye ne işin var senin İsrail’de?”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen Türkiye Gençlik Vakfı Teşkilat Buluşması’nda konuştu. Seçim sürecinde sığınmacıların hedef gösterildiği provokasyonların olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunlara rağmen her iki seçimde de milletimizin teveccühüne mazhar olmayı başardık. Siz bize sandıkta sahip çıktınız biz de sizin için çalışmaya hizmet etmeye davam edeceğiz. Önümüzdeki 5 seneyi cumhurbaşkanlığındaki ustalık dönemimiz olarak görüyoruz. Bu dönemimizde hedefimiz Türkiye Yüzyılı’nın inşasıdır. Son 21 yılda bunun alt yapısını zaten kurmuştuk. Ulaşımdan savunmaya, eğitimden sağlığa her alanda ülkemizin eksikliklerini büyük ölçüde tamamlamıştık. Şimdi bunu Türkiye Yüzyılı şiarı ile yeni bir safhaya taşıyoruz. Seçimlerden sonra Kabinemizi bu vizyona göre oluşturduk, bakan yardımcılarımızı ve bürokratlarımızı buna göre tayin ettik. Milletvekili ve parti yönetimimizi buna göre belirledik. Hamlelerimizi bu vizyona ulaşma hedefiyle planlıyoruz. Ne yapıyorsak Türkiye Yüzyılının hayata geçirilmesi için yapıyor, tüm adımlarımızı buna göre yapıyoruz” dedi.

    “Gençler milletimizin ümididir derken hamaset yapmıyoruz hakikati dile getiriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençler geleceğimizin teminatıdır diyorsak Türkiye’nin teminatı sizler olduğunuz için bunu söylüyoruz. En büyük zenginliğimiz gençler derken popülist beklentilerle değil, tüm kalbimizle inandığımız için dillendiriyoruz. Sizlere baktığımızda sizlerin pırıl pırıl parıldayan şu gözlerinizde neyi görüyorsak onu dilimizle de onu ifade diyoruz. Ne 40 yılı aşan siyasi hayatımız ne de 21 yıllık iktidar dönemimizde kibirle kesinlikle yaklaşmadık. Gençlerimize birilerinin dediği gibi tıpış tıpış gidip şunu yapacaksınız böyle davranacaksınız asla demedik. İçinde debelendiği dipsiz karanlığa gençleri de çekmeye çalışan kifayetsiz muhterisler gibi olmadık. Seçim döneminde gençlerin demokrat dedesi lafıyla ortada dolaşanların iş gençlere güvenip görev vermeye gelinde nasıl sırra kadem bastıklarının hepimiz şahidiyiz. Gençlerin sırtından geçinen bu tufeylilerin ne ülke gibi ne millet gibi ne de gençlerin meseleleri gibi gündemlerinin olmadığı aşikardır. Bunların tek dertleri gayri ahlaki yollarla getirildikleri koltuklarını korumaktır. Gördünüz otobüsün üzerinden koltuk atıyor öbürü koltuğu bırakmamak için yapmadık işler. Bizim böyle derdimiz yok. Hayatın her alnında gençlerimize alan açmanın, destek olmanın onların dinamizmini, heyecanını, şevkini ülkenin ve milletin hayrına yönlendirmenin mücadelesini verdik” açıklamasını yaptı.

    “Daima sizlerin yanında olduk”

    Derslik sayısını 343 binden 620 bine, üniversite sayısını 76 dan 208 e, yüksek öğrenim yurt yatak kapasitesini 182 binden 950 bine, gençlik merkezi sayısını 9’dan 469 ‘a toplam spor tesisi sayısını bin 575’ten 4 bin 350’ ye, Araştırma Geliştirme Merkezi sayısını 0’dan bin 298’e , tasarım merkezi sayısını 0’dan 326’ya, TEKNOPARK sayısını 2’den 100’e çıkartarak gençlerin yanında olduklarını söyleyen Erdoğan, “TÜBİTAK burs programlarımızla 2023 yılında 26 bin 632 lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencisine 730 milyon lira destek aktardık. Star programı ile bugüne kadar 6 bin 60 öğrenci, 3 bin 200 projede görev aldı. Bireysel genç girişimci desteğimizle toplam 2 bin 140 şirket kuruldu” dedi.

    “Aile ve gençlik bankasının kuruluşuna dair kanun teklifini Cumhur İttifakı olarak yakında meclise sunacağız”

    Örgün eğitimdeki gençlere vaat ettikleri cep telefonu ve bilgisayar desteği ile ücretsiz 10 gb’lık internet sözlerini tuttuklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

    “Aile ve gençlik bankasının kuruluşuna dair kanun teklifini de Cumhur İttifakı olarak yakında meclise sunacağız. Deprem bölgesini pilot bölge belirlediğimiz bankayla, depremzede gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız. Türkiye Yüzyılının mimarı olacağına inandığımız siz genç kardeşlerimizi için tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Okuyan, araştıran, sorgulayan, araştıran, bilime, sanata, spora, kültüre meraklı milli ve manevi değerlere sahip gençlerimizin hayallerini gerçekleştirmelerinin önünde hiçbir engel bırakmıyoruz.”

    “İmkan verince neleri başardıklarını görüyoruz”

    Önceki hafta en sonuncusunu İzmir’de düzenlenen, TEKNOFEST’e ülke gençliğinin nasıl büyük hedefleri olduğunu bir kez daha gördüklerini söyleyen Erdoğan, “1 milyon 200 bine yakın genç TEKNOFEST’i gezdi, ziyaret etti. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına bir selam mahiyetinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de tertiplenen festivali çoğu genç toplam 4,6 milyon insanımız ziyaret etti. İmkan verildiğinde bu ülkenin gençlerinin neleri başaracağına şahitlik ettik. Şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Uluslararası Uzay Kongresi’nin 77’ncisine inşallah 2026 yılında Antalya’da ev sahipliği yapacağız” dedi.

    ABD’ye SİHA tepkisi

    ABD’ye SİHA tepkisini bir kez daha yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemiz son dönemde oldukça sancılı ve sıkıntı günler geçiriyoruz. Bugün itibariyle Rusya-Ukrayna savaşı 595 gününü geride bıraktı. Neredeyse 600 gündür iki komşumuz arasında çatışmalar sürüyor. Suriyeli kardeşlerimiz 12 yıldır barışa, huzura ve sükunete hasret bir şekilde; bir kısmı içeride, bir kısmı başka ülkelerdir. Ama gerçekten zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışıyor. Bir tarafta bölücü Terör örgütünün saldırıları, diğer tarafta rejimin aralıksız bombardımanıyla milyonlarca mazlum hayatta kalma mücadelesidir. Diğer komşumuz Irak, Amerikan işgalinden beri etnik köken ve mezhep temelli gerilimlerden kendini kurtaramadı. Yemen’den Libya’ya birçok kardeş coğrafyada maalesef istikrarsızlık, çatışma ve gerilim var” açıklamasını yaptı.

    “Nerede bir zulüm varsa durdurmaya, nerede kanayan bir yara varsa merhem olmaya çalışıyoruz”

    Türkiye’nin tamamıyla tarihi, beşeri, coğrafi ve dini bağlarının olduğu bu topraklardaki hadiselerden doğrudan etkilendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nerede bir zulüm varsa durdurmaya, nerede kanayan bir yara varsa merhem olmaya çalışıyoruz. Gönül coğrafyamızın tamamındaki olaylara ve gelişmelere bu zaviyeden bakıyoruz. Kim olursa olsun mazluma sahip çıkıyoruz. Düşenin elinden tutup kaldırmayı, Mazlumlara, mağdurlara ve tüm insanlığa karşı öncelikli vazifemiz olarak görüyoruz. Asırlardır adalet ve hakkaniyet sapmamış bir millet olarak İsrail-Filistin geriliminde de tavrımız bu yöndedir. Üç gündür gerek bölge gerek dünya liderleriyle görüşüyoruz, konuşmalar yapıyoruz. Çocuk, kadın vs. ama düşünün, şu an itibariyle Gazze’de su yok, ekmek yok, gıda yok. Bütün bunlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ters, nerede Batı? Herhangi bir bu noktada aldıkları tedbir var mı? Bu da yok. Şimdi ne diyorlar? Amerika uçak gemisi gönderiyor şimdi ikinci uçak gemisi de gelir. Amerika nere; Akdeniz, İsrail-Filistin nere? Ne işin var senin orada. Amerika gibi bir ülkeye barışı tesis mi yakışır, yoksa oraya benzinle, körükle gitmek mi yakışır? Amerika’dan beklenen nedir? Bu.. ama düşünün. Türkiye’ye ait Suriye’de bir SİHA’yı terörle mücadele ederken düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. Biz seninle NATO’yla beraber değil miyiz? NATO’da beraber olduğun Türkiye’nin SİHA’sını terörle mücadele eden bu ülkenin SİHA’sını nasıl düşürürsünüz? ‘Görmedim, bilmedim, farkında değilim’ Bunu nasıl söylersin? Bakın biz kriz, ilk patlak verdiğinde tüm tarafları itidalle hareket etmeye çalıştık. Telefon diplomasisiyle çatışmalara, diyalog yoluyla çözüm bulmaya geldik. Bugüne kadar devlet ve hükümet başkanı seviyesinde on üç liderle telefon görüşmem oldu” diye konuştu.

    “Sisi ile bu konuyu görüştük, aynı şekilde Muhammed Bin Zayed ile görüştük, Katar Emiriyle görüştük”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Dışişleri Bakanımız bir taraftan MİT Başkanımız bir taraftan muhataplarıyla irtibata geçerek görüşmelere devam ediyor. Neler yapabiliriz? Bunun üzerinde durduk. Düşünün, Mısır’ın Refah Kapısını bombaladılar. Buradan insani yardım gönderme noktasında adım atalım bunun çalışmasını, yapalım dedik. Sayın Sisi ile bu konuyu görüştük. Bugün aynı şekilde Muhammed Bin Zayed ile görüştük. Katar Emiriyle görüştük. Birlikte beraber neler yapabiliriz bunları konuştuk. Atacağımız adımlar var. Bu insanlar susuz, bu insanlar gıdasız İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde bunlara yönelik atılması gereken adımları gerektiren görevler var. Ama bunların asla öyle bir derdi yok, ama bizim var.”

    “Hamaset peşine düşmeden, tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdindeyiz”

    Sivillere yönelik eylemleri tasvip etmediklerini açık ve net bir şekilde ifade ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamaset peşine düşmeden, tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdindeyiz. Bugünde aynı yerde duruyoruz. Orantısız şiddettin, daha fazla şiddete, daha fazla acıya, daha fazla yıkıma, daha fazla istikrarsızlığa sebep olacağı söylüyoruz. Gazze’de yaşananlar tam olarak budur. Gazzeli kardeşlerime yönelik katliam derecesine varan saldırıların hiçbir izahı olamaz. Toplam 360 kilometre karelik dar bir alanda yaşayan 2 milyon Gazzeli’nin elektriğini, suyunu, akaryakıtını, gıdasını kesmek ne insanidir, ne vicdanidir ne de bunun savaş hukukunda yer vardır. Sene 1947 ve sene 2023 sürekli olarak İsrail buraları işgal ederek ne yaptı? Şu andaki ufacık bir yere Filistin’i mahkum etti. Olması gereken ne? 67 sınırları içerisine Filistin’i kavuşturmaktır” şeklinde konuştu.

    Sonuncu ne kadar sen yakıcı olursa olsun hiçbir eylemin böyle bir zulmü haklı kılmayacağının altını çizen Erdoğan, “Devletler ile örgütleri ayıran en temel özellik; uluslararası hukuka ve insani değerlere olan bağlılıktır. Örgütlerden farklı olarak devletler, savaş hukukuyla insan haklarına riayet etmekle mükelleftir. Bu çizginin giderek kaybolduğunu görüyoruz. İçinde binlerce askerin, uçağın, silahın olduğu uçak gemisinin göndererek ne yapmak istiyorsunuz? Filistin halkına yönelik insani yardımları durdurarak ne yapmak istiyorsunuz? Gazze’de yaşanan insani trajediye kör ve sağır kesilerek barışa hizmet edilmeyeceği açıktır. Biz bu çatışmaların, bu saldırıların daha fazla büyümesini ve Allah korusun bölgemize yayılmasını istemiyoruz. Bölgede söz ve etki sahibi tüm aktörleri körü körüne birilerini desteklemek yerine gerilimi düşürmek için çaba harcamaya çağırıyoruz. Türkiye olarak Gazzeli kardeşlerimize, insani yardım malzemesi ulaştırmak için de çabalarımızı yoğunlaştırdık” değerlendirmesinde bulundu.