Etiket: Anadolu

  • Anadolu’nun pizzası: “Yağ somunu”

    Anadolu’nun pizzası: “Yağ somunu”

    Konya’da geleneksel bir tat olan tereyağlı yağ somunu, vatandaşlar tarafından özellikle kahvaltılarda ilgi görmeye devam ediyor. 4’üncü kuşak olan babasının mesleğini devam ettiren ve fırıncılığa merak üzerine başlayan 28 yaşındaki Sami Ortaabacı, erken saatlerde fırına gelip yağ somununun hamurunu hazırlayarak, hamurları tek tek açıyor. Vatandaşların isteğine göre pastırmalı, sucuklu, kavurmalı, küflü peynirli, ballı, peynirli gibi 15 farklı çeşitte hazırlanan yağ somunları fırına atılarak pişirmeye bırakılıyor.

    “Osmanlı’nın askerlere verdiği yemekti ve günümüze kadar uzandı”

    Konya’da yemek kültüründe geleneksel bir tat olan yağ somununun hazırlık aşamasını anlatan Sami Ortaabacı, “Yağ somunu Osmanlı’dan günümüze o dönemlerde Osmanlı’nın askerlere verdiği yemekti ve günümüze kadar uzanan ve şimdi de çeşitlendirilen lezzet. Yağ somununda kaşar peynir, küflü peynir, kavurma ve sucuklu çeşitler bulunuyor. Bunun yanında da müşterilerin isteğine göre kavurmalı sucuklu, atom sebzeli gibi birçok çeşitleri mevcut. Konya’nın kültüründe sabah namazı hazır olan bir kahvaltı türüdür. Ustalarımız sabah erken geliyor. Hamurumuzu yapıyor. Hamur belli bir dinlenme sürecinden sonra basma aşamasına geçiliyor. Basıldıktan sonra da biz de müşterimizin isteğine göre, çeşitlerine göre yapıyoruz” dedi.

    “Şehir dışından etli ekmek için geliyordu artık yağ somunu için de geliyor”

    Yağ somununun lezzetiyle damaklarda eşsiz tat bıraktığını anlatan Sami Ortaabacı, “Yağ somunu şu anda her yaş grubuna hitap ediyor. Önceden Konya’da yapımı daha azdı. Şu anda sanayi olsun çarşı olsun mahalle arası fırınları olsun her yerde yağ somunu yapılıyor. Genç yaştan büyük yaşlara kadar herkes yağ somununu tercih ediyor. Şehir dışından etli ekmek için geliyorlardı artık yağ somunu için de geliyorlar. Biz de sanayi bölgesinde olduğumuz için sanayi de ustası, çırağı, elemanları da herkes yağ somununu yiyor. Gelenler özellikle etli ekmekten sonra direk yağ somununu istiyor. Yağ somunu Türkiye’de meşhur oldu. Çeşit de bol olduğu için yağ somununa ilgi yüksek. Kış ayları geliyor, kış aylarında ilgi daha da yüksek oluyor” şeklinde konuştu.

    “En çok yerli pizza olarak Konya’nın yağ somununu tercih ediyorlar”

    Yağ somununu son zamanlarda gençlerin de tercih ettiğini belirten Ortaabacı, “Yağ somunlarında çeşit olarak bazı vatandaşlar sucuk, kavurma, küflü peynir, kaşar gibi malzemeleri bazen çiğ olarak yerken zorlanabiliyorlar. Ama fırınımızda pişiyor, hiçbir şekilde rahatsız etmeden çok rahatlıkla yiyebilirler. Çeşit olarak da zaten küflü peynir, kaşar, sucuk, kavurma, sebzeli, ballı, çikolatalı çeşitlerimiz de var. Herkesin damak zevkine göre, isteğine göre yağ somunları yapıyoruz. Gençlerimiz şu anda en çok yerli pizza olarak Konya’nın yağ somununu tercih ediyor. Fiyatlara değinecek olursak peynirli yağ somunu 70 lira, kavurmalı yağ somunu 90 lira, sucuklu yağ somunu 80 lira, karışık atom dediğimiz bütün malzemelerin olduğu şekilde ise 100 lira” diye konuştu.

  • TCG Anadolu yeniden Tuzla’da

    TCG Anadolu yeniden Tuzla’da

    Dünyanın ilk silahlı insansız hava aracı (SİHA) gemisi TCG Anadolu 10 Nisan 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla Tuzla’da gerçekleşen törenle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilmişti. 4 ay sonra bugün TCG Anadolu Tuzla Tersanesi’ne demirledi. Türkiye’nin de en büyük askeri gemisi olan TCG Anadolu havadan dron ile görüntülendi.

     

  • Anadolu’nun kerpiç evleri

    Anadolu’nun kerpiç evleri

    Ankara Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneği, Diyarbakır Fotono21 Fotoğraf Derneği ve Kayseri Ulusal Fotoğraf Amatörleri Derneğinin fotoğraf sanatına katkı ve kalıcı bir belgesel çalışmasını ortaya çıkarmak adına başlatılan bu projenin odak noktasının, geleneksel kerpiç evlerin önemini vurgulamak, bu evlerin kültürel ve çevresel etkilerini fotoğraf yoluyla anlatmak olacağı belirtildi. Fotono21 Fotoğraf Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kılıçoğlu, kerpiç mimarisinin eski mimari olmasına rağmen günümüzde halen varlığını sürdürdüğünü, sağlamlığı, kışları sıcak, yazları ise serin tuttuğu için günümüzde de tercih edildiğini söyledi. İdil Fotoğraf Topluluğu ile bu evleri kayıt altına almak için fotoğrafladıklarını belirten Kılıçoğlu, “Bazı bölgelerde ticari amaçlarla kullanılmakla beraber özellikle bölgemizde ihtiyaçlara karşılık verdiği için halen yapımına ve kullanımına devam edilmektedir, bizde bu durumu belgelemek için çekimlerimize devam ediyoruz. Diyarbakır’ın Silvan Bismil ve Ergani ilçelerinde bulunan kerpiç evler ile kerpiç yapıların çekimlerini tamamladık. Şanlıurfa ve Şırnak’ta bulunan bir kısım kerpiç evleri de bu hafta yaptığımız gezi ile çekebildik. Bölgemizde bulunan kerpiç evlerin çekimlerine devam ederek arşiv oluşturmaya devam edeceğiz” dedi.

    “Kerpiç evler, geçmişten günümüze uzanan bir mirası temsil eder”

    İnsanlık tarihinin erken dönemlerinde, yerleşik toplumların kerpiçi ilk mimari yapı malzemesi olarak kullandıklarını dile getiren Kılıçoğlu, “Kerpiç, doğal malzemeler olan çamur, kum ve saman gibi bileşenlerin karıştırılmasıyla elde edilen bir malzemedir. Kerpiç yapımı, genellikle toprak karışımının kalıplara dökülüp güneşte kurutulmasıyla başlar. Bu şekilde elde edilen kerpiçler, daha sonra yapı malzemesi olarak kullanılmak üzere istiflenir. Dünyanın birçok bölgesinde kırsal konut malzemesinin kerpiç olduğu bilinmektedir. Kerpiçe dayalı yapı geleneğinin en büyük tarihi verilerinin Mezopotamya, İran ve Orta Asya’da üretildiği araştırmalarla ortaya konmuştur. Kerpiç evler, geçmişten günümüze uzanan bir mirası temsil eder. Bu evler, doğal malzemelerden yapılmış, sürdürülebilir, enerji verimli ve çevreye dost bir yaşam alanı sunar. Kerpiç evlerin, toprak ile insan arasında sağladığı organik bağ ve doğal yapılarıyla uyumlu mimarisi, bu evleri eşsiz kılar” diye konuştu.

    “Amaç kerpiç evlerin tanıtım ve korunmasını sağlamak”

    Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneği kerpiç evler proje sorumlusu Murat Berkyürek, projenin amacının, kerpiç evlerin tanıtımını ve korunmasını sağlamak için farkındalık oluşturmak olduğunu söyledi. Berkyürek, “Kerpiç evler, geçmişten günümüze kadar uzanan teknikleri ile çok değişime uğramadan sürdürülebilmiştir. Bu evler, yerel kültürün bir parçasıdır ve birçok kültürel mirası içinde barındırmaktadır. Kerpiç evler, sadece estetik ve tarihsel değerlere sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilir bir yaşam tarzını teşvik eder. Doğal malzemeler kullanarak yapılan bu evler, enerji tasarrufu sağlar ve çevreye minimum etkiyle yaşamayı mümkün kılar. Kerpiç evler, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynayabilir ve çevresel sürdürülebilirliği teşvik edebilir. Bu proje ile kerpiç evlerin tarih ve mimarisinin belgelenmesinin yanı sıra, günümüz insanlarının kerpiç evlere ilgi duymaları ve bu kültürel mirasa sahip çıkmaları hedeflenmektedir” şeklinde konuştu.

    Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneği Başkanı Sevgi Köylü Haliloğlu, kerpiç evlerin gelecek nesillere aktarılması için üç derneğin üyeleri olarak farklı illerden farklı bakış açılarıyla bu projede birlikte çalıştıklarını söyledi. Haliloğlu, “Gelecekte, bu evlerin korunması ve restore edilmesi için akademik çalışmalara kaynak teşkil edecek görüntüleri elde etmeyi planlıyoruz. Kerpiç evlerin sahip olduğu değerleri fark ettirmek ve toplumda bilinç oluşturmak için bu projeyi hayata geçirdik” dedi.

    Bilimsel çalışmalar sürüyor

    Ulusal Fotoğraf Amatörleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nimet Gönenç Çınaroğlu ise Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nur Urfalıoğlu’nun, 10. Uluslararası Kerpiç Konferansının (KERPIC’2023) bu yıl Dicle Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından Diyarbakır’da yapılacağını söyledi. Çınaroğlu, “Bu bilgi ile Fotono21 Derneği Başkanı Mehmet Kılıçoğlu ve Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneği Koordinatörü Murat Berkyürek ile neler yapabileceğimiz konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Yaklaşık kırk yıldır kerpiç üzerine çalışan Konferans Başkanı Prof. Dr. Bilge Işık ve Konferans Sekreteri Doç. Dr. Şefika Ergin, Öğretim Görevlisi Aysel Tarım ile görüşüp gerekli izinleri aldıktan sonra Diyarbakır, Ankara ve Kayseri olarak ekiplerimizi oluşturduk. ‘Anadolu’da Kerpiç Evler’ projesi için gezi rotaları belirlendi. UFAD olarak Anadolu’da Kerpiç Evler projesi için 16 üyemiz katkı sağlamaktadır. Koordinatörümüz Y. Mimar Akgül Zor tarafından gideceğimiz bölgeler ve kerpiç mimarilerin türleri tespit edilmektedir. Bu proje ile Anadolu’dan, bugüne kadar gelen önemli miraslardan biri olan ancak unutulmaya yüz tutmuş binlerce yıllık bu mimari yöntemi, bugün yeniden canlandırmak karbon salınımı az, düşük enerjiyle üretilen ve sağlıklı bir iç iklime sahip yapıları bize sunan kerpiç mimariyi fotoğraflar ile belgelemek ve gelecek nesillere aktarmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • TCG Anadolu gemisi için kuyruk oluştu

    TCG Anadolu gemisi için kuyruk oluştu

    Genç yaşlı çocuk demeden binlerce kişi Sarayburnu Limanı’na demirleyen TCG Anadolu’yu görmek için Sarayburnu’na akın etti.

    Rüzgarlı havaya aldanmadan uzun bekleme sürelerini göze alan vatandaşlar sahil hattında hem balık tuttu hem sıra beklediler. O anlar havadan görüntülendi. Sahil boyunca uzayan kalabalığın en net görüntüsü drona yansıdı.

    TCG Anadolu, 17-23 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da ziyaret edilebilecek.

  • Anadolu’nun ilk camilerinden

    Anadolu’nun ilk camilerinden

    Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Tokat’ta, 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Danişmend Gazi tarafından yaptırılan Anadolu’nun ilk Türk Camilerinden Garipler Camisi 9 asırdır ayakta olmasıyla dikkat çekiyor. Caminin kitabesinde, Melik Danişmend Gazi tarafından 11. yüzyılın son çeyreğinde (1080-1090) inşa ettirildiği bilgisi yer alıyor.

    Semerkant Mahallesi’nde bulunan Garipler Camii, minaresinde yer alan yeşil sırlı tuğlalardan dolayı halk arasında Yeşil Minareli Camii olarak da biliniyor. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu’daki en eski cami olma özelliği bulunan Garipler cami günümüze kadar yaşanan büyük depremlerden etkilenmemesiyle de adından söz ettiriyor.


    “Bu güne kadar oluşan depremlerin hiç birisinden etkilenmemiştir”

    Garipler Cami imamı Adem İşbilir, caminin birçok büyük depreme tanıklık ettiğini belirterek “Tokat Garipler Cami Tokat Fatihi Melik Ahmet Gazi tarafından 1076-1080 yılları arasında yapılmış bir camidir. Anadolu’nun fethinden sonra Türklerin yapmış olduğu ilk camidir. Caminin diğer bir özelliği ise kitabesi üzerinde bulunan tek mihraplı camimizdir. Garipler Camii tarih içerisinde farklı isimler ile de anılmıştır.

    Caminin asırlardır ayakta duruyor, tek bir tuğlası yerinden oynamadı. Bildiğiniz üzere Tokat’ta fay hattı üzerinde bulunuyor ve birinci derece deprem bölgesidir. Fakat Garipler Cami yapıldığı günden bu güne kadar oluşan depremlerin hiç birisinden etkilenmemiştir. Garipler Cami asırlardır ayaktadır ve camide herhangi bir bozulma veya deforme gibi durumlar söz konusu değildir” dedi.

  • Anadolu’nun koyun ihtiyacı Sivas’tan karşılanıyor

    Anadolu’nun koyun ihtiyacı Sivas’tan karşılanıyor

    Sivas’ın Ulaş ilçesinde, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TİGEM) bağlı Ulaş Tarım İşletmesi Müdürlüğü bünyesinde bulundurduğu 18 bin Kangal Akkaraman koyunu ile dikkat çekiyor. Büyük özveriyle bakımı yapılan her 100 koyundan 51’i ikiz doğuruyor. Diğer koyun ırklarından farklı olarak iki kaburga kemiği fazla olan Kangal Akkaraman koyunu bütün iklim şartlarına adapte olup, uyum sağlayabiliyor.

    Toplamda 18 bin koyun yetiştirilen Ulaş Tarım İşletmesi Müdürlüğü, Sivas bölgesinin yüzde 30, İç Anadolu bölgesinin de yüzde 10 koyun ihtiyacını karşılayabiliyor. 72 bin dekar arazide yaylımı yapılan koyunlar dron ile havanda da görüntülendi.

    “Diğer koyunlara göre biraz daha iri”

    Ulaş Tarım İşletmesi Müdürlüğü Hayvancılık Şefi ve Ziraat Mühendisi olan Fatih Şimşek, Kangal Akkaraman koyunu hakkında bilgiler verdi. Şimşek, “Hâlihazırda 9 bin koyun anamız var. Koç katımındayız. TİGEM’in kuruluş amacı damızlık yetiştiriciliği. Irkımız Kangal Akkaraman. Eski Akkaraman lokal tipi olan bir ırktır. Geçen sene itibariyle bakanlık tarafından tamamen Kangal ırkı olarak geçiyor artık literatürde. Diğer koyunlara göre biraz daha iri. Bir kaburganın fazla olduğu söyleniyor. Bazılarında görülüyor bazılarında görülmüyor. Diğer koyunlara göre bu ırk daha yüksek. Canlı ağırlığı daha fazla. İkizlik oranı normalde 18-20 iken bizde 35-40 arasıdır. Biz biraz daha iyi bakıyoruz. En büyük özelliklerinden biri bütün iklim şartlarına adapte olup, uyum sağlayabilir. Her yerde beslenmesi uygun olan bir ırk. Halihazırda 9 bin tane ana toplamda 18 bin tane hayvanımız mevcut. Bu hayvanları biz yılda 3 bin – 3 bin 500 dişi tohu dediğimiz, geçen seneki kuzularını İç Anadolu; Sivas ve bölgesine satmaktayız. Bin bin 500 tane de erkeği koç olarak satıyoruz” dedi.

    “Yüzde 51 oranında ikizlik elde ettik”

    Şimşek, yüzde 51 oranında ikizlik elde ettiklerini söyleyerek, “Yüzde 51 oranında ikizlik elde ettik. 100 koyunun 51 tanesi ikiz doğuruyor. İyi bir bakım ve besleme yapılması durumunda güzel bir ikizlik elde ediyorsunuz. 300 başa bir çoban çalıştırıyoruz. 600-650 başlık sürülerimiz var. Damızlık birliği dediğimiz mevkilerimiz var. Her mevkide ayrı ayrı ahılar olur. 9 bin baş hayvan dediğimiz hepsi bir arada değil. Farklı farklı yerlerde 72 bin dekar olan arazide yayıyoruz. Sivas bölgesinin yüzde 30, İç Anadolu bölgesinin de yüzde 10 civarında bir karşıladığımız oluyor. Damızlık birliklerine hayvan satıyoruz. Konya, Nevşehir, Sivas, Kırıkkale ve Kırşehir, yüzer baş iki yüzer baş ihtiyaçlar doğrultusunda dağıtımını yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Tatil uyarısı: Virüs Anadolu’ya taşınıyor

    Tatil uyarısı: Virüs Anadolu’ya taşınıyor

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, okulların tatil olmasıyla birlikte büyük kentlerden Anadolu’ya bir insan hareketliliği oluştuğunu belirterek, “Bu hareketlilikte İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden Anadolu’ya virüs taşınıyor. Giderken yanlarında virüsü de götürüyorlar maalesef. Aslında virüsün eli ayağı yok. Kendisi gelip de bize bulaşmıyor. Bir insan bize bulaştırıyor. Bu dönemde insan hareketliliğini minimuma indirmemiz lazım” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu. Eğitim ve öğretimde verilen aranın ardından virüsün büyük kentlerden Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayıldığını söyleyen Prof. Dr. Özlü, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat çekti.

    KÜÇÜK KENTLERE TAŞINIYOR

    Virüsün çok kolay bulaştığını kaydeden Prof. Dr. Özlü, “Okulların tatil olması ile büyük kentlerden Anadolu’ya, yani küçük kentlere bir insan hareketliliği oluşuyor.

    İnsanlar çocuklarının okulların tatile girdiği tarihlerde tatil planlaması yapıyorlar. Ya memleketlerine, eşine, dostuna gidiyor ya da turistik tesislere, kış turizmi gibi alanlara gidiyorlar. Bu hareketlilikte İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden Anadolu’ya, küçük kentlere ve hatta kırsal alanlara virüsün taşınması anlamına geliyor. Giderken yanlarında virüsü de götürüyorlar maalesef. Aslında virüsün eli ayağı yok. Kendisi gelip de bize bulaşmıyor.

    CENAZELERE DİKKAT

    Bir insan bize bulaştırıyor. Dolayısıyla bu insan hareketliliği gerek toplu taşımada, gerek aile içi bir araya gelmelerde, gerek kalabalık toplantılarda, nişan, söz gibi törensel faaliyetler de özellikle tatil zamanlarında planlanıyor. Bazen cenazeler taziyeler oluyor. Öyle durumlarda hani bir bakıyorsunuz birdenbire bir pozitif kişi varsa eğer etrafa bulaşıyor ve yeni vaka ortaya çıkıyor” dedi.

    Virüsün çok kolay bulaştığını belirten Prof. Dr. Özlü, “Çok dikkatli olmak lazım. Bu dönemde insan hareketliliğini minimuma indirmemiz lazım. Kapalı ortamlarda hane halkı dışında insanlarla bir arada olmak, birlikte yemek içmek, oturup kalkmak, uzun süre birlikte vakit geçirmek riskli. Onun için bu tatil sürecinde bunlara dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mutlaka ve mutlaka eskiden beri söylediğimiz sosyal mesafenin korunması, maskenin sosyal alanlarda takılması önemli. Bunlara dikkat edersek en az hasarla bu süreci atlatabiliriz” diye konuştu.

  • Altınovaya Yeni̇ Anadolu Li̇sesi̇ Bi̇nası Yapılacak

    Yalova’nın Altınova ilçesinde yıkılan sağlık ocağının yerine Anadolu Lisesi için 16 derslikli yeni bina yapılacak.

    Sağlık ocağının yeni hizmet binasına taşınmasının ardından eski bina yıkıldı. Sağlık Bakanlığı’ndan İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü’ne tahsis edilen araziye yeni Anadolu Lisesi binası yapılacak. Yeni okul binasının 16 derslikli olacağını bildiren Millî Eğitim Müdürü Zeki Sitar, zeminin üstünde 3 katlı okul binası, spor solunu, konferans salonu, mescidin de bulunacağını, 2022-2023 eğitim öğretim döneminde binanın tamamlanmasının planlandığını ifade etti. Zeki Sitar, “İlçemiz eğitimine büyük katkı sağlayacak bu projeyle derslik başına düşen öğrenci sayısının asgariye indirilmesi, eğitim kalitesinin arttırılması ve öğrencilerimizin daha iyi şartlarda eğitim görmeleri sağlayacaktır” diye konuştu.

    Mevcut Anadolu Lisesi binasında öğrencilerin zor şartlarda eğitim gördüğünü söyleyen Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, “Yeni bina için teşebbüste bulunduk. Yeni okul binası ihtiyacımızı bakanlığımıza bildirdik. Eski sağlık ocağımızın olduğu yere yeni Anadolu Lisesi binamızı yapacağız. Her zaman öğrencilerimizin, gençlerimizin yanında olduk. Onlara en iyi şartları oluşturmak için var gücümüzle çalışıyoruz” diye konuştu.

    İlçenin eğitim ve öğretim alanında önemli bir projeye daha imza atıldığını dile getiren Altınova Kaymakamı Regaip Ahmet Özyiğit, “Öğrencilerimizin iyi yetişmesi için ne lazımsa yapıyoruz. İlçe olarak eğitim için seferber olmuş durumdayız. Her zaman öğrencilerin, okulların hizmetinde olan belediye başkanımıza, eğitim gönüllülerimize eğitime verdikleri hizmetlerden dolayı teşekkür ederim” dedi.