Etiket: analiz

  • Kaliteli toprak için ekipler harekete geçti

    Kaliteli toprak için ekipler harekete geçti

    Bolu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, çiftçilerin tarlalarından getirdiği toprak numunelerini inceleyerek, toprağın nasıl verimli olması gerektiği yönünde üreticilere bilgi vermeye devam ediyor.

    Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan ücretsiz toprak analiziyle tarımsal verimliliğin artırılması hedefleniyor. Laboratuvar ortamında incelenen toprak ve su analizleriyle, üreticilerin toprağı verimli kullanması yönünde bilgilendirmeler yapılıyor.

    Konu hakkında açıklama yapan İl Tarım ve Orman Müdürü İzzet Murat, “Hizmet binamızın geçici süreyle taşınması ve taşınılan bina içerisinde laboratuvar kurulmasına uygun alan ve altyapı bulunmaması sebebiyle bir süredir ara verilen toprak ve su analiz faaliyetleri devam edecektir.

    Bu süreç içerisinde üreticilerimizin mağduriyetine mahal verilmeyerek; numuneler yine İl Özel İdaremizin destekleri ile belirlenen ücret doğrultusunda İl Müdürlüğümüz tarafından Bakanlığımıza bağlı Ankara Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsüne ulaştırılacak ve gelen analiz sonuçlarına göre konu uzmanı mühendis arkadaşlarımız tarafından analiz ve tavsiye raporları hazırlanarak üreticilerimize sunulacaktır.

    Bu süreç içerisinde üreticilerimiz herhangi bir ekstra işlem gerçekleştirmeyecek olup; üreticilerimiz her zaman olduğu gibi numunelerini Müdürlüğümüze ulaştıracaktır. Üreticilerimizi analizlerini yaptırarak toprağını ve cebini korumaya davet ediyorum. Üreten Bolu’muzun değerli üreticilerine duyurulur” dedi.

  • Tarım ve Orman Bakanlığından iddialarına yalanlama

    Tarım ve Orman Bakanlığından iddialarına yalanlama

    Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan açıklama, “Bazı basın ve yayın kuruluşlarında, Bakanlığımız tarafından taşraya gönderilen talimata göre pide, börek, lahmacun gibi ürünlerden artık numune alınmayacağı ve bu ürünlerde hiçbir analiz yapılmayacağı şeklindeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır” denildi.

    Açıklamada, yıllık numune alma denetim programına göre toplu tüketim yerlerinde hem yemek harcında hem de son üründen numune alındığı vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
    “Son ürün haline getirilmemiş ve hazırlanmasında sebze, kırmızı et, kanatlı eti, balık vb. bileşenler kullanılabilen pide, börek, lahmacun gibi ürünlerin harçlarından numune alınması zaman zaman yanlış değerlendirmelere sebep olmaktadır. Pide, lahmacun, börek vb. ürünler et ürünleri kapsamında değil yemek kategorisinde yer alan ürünlerdir. Bu ürünlere bitkisel (sebze, meyve) ve hayvansal (kırmızı et, kanatlı eti, balık vb.) bileşenler katılabilmektedir. Hatta tüketici taleplerine göre farklı bileşenler de kullanılabilmektedir. Bu nedenle henüz hazırlık aşamasında olan bir gıda için değerlendirme yapmak yanlış uygulamalara neden olabilmektedir. Söz konusu talimat; toplu tüketim yerlerinde pide, lahmacun, börek gibi ürünlerin harcında kanatlı eti hariç tek tırnaklı ve domuz eti aranmasına dair kontrollere devam edilmesi, son üründe ise tek tırnaklı ve domuz eti dahil tüm kontrollerin yapılması yönündedir. Toplu tüketim yerlerinde tüketicilere sunulan her türlü gıda maddelerinin bileşenlerinin kontrol görevlilerimize ve talep etmeleri halinde tüketicilere bildirilmesi zorunludur. Tüketici sağlığının en üst düzeyde korunmasına yönelik Bakanlığımızca her türlü kontroller aksatılmadan devam edecektir.”

  • Çiftçilerin toprakları ücretsiz analiz edildi

    Çiftçilerin toprakları ücretsiz analiz edildi

    27 Mart tarihinde kurulan, 11 Nisan’da yetki belgesini alarak hizmet vermeye başlayan Nilüfer Tarımsal Analiz Laboratuvarı, toprak, bitki, sulama suyu ve yetiştirme ortamlarının analizlerinde yetkili olarak çalışmalarını sürdürüyor. Nilüfer Belediyesi Fusilli projesi çerçevesinde Nilüfer Ziraat Odası ortaklığında Çatalağıl Mahallesi’nde 22 çiftçinin toprakları bir kereye mahsus olmak üzere ücretsiz analiz edildi. Ağırlıklı olarak zeytin ve incir bahçeleri olmak üzere toplamda 16 kırsal mahalleden 405 arazide ücretsiz analizler tamamlandı. Bundan sonra analiz yaptırmak isteyen kamu kurumlarına yüzde 15, çiftçi belgesi getirenlere de yüzde 25 indirim uygulanacak. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in katılımlarıyla Çatalağıl Mahallesi’ndeki çiftçilere analiz raporları dağıtılarak bilgilendirme yapıldı.

    Ortak hizmet protokolü dahilinde Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile birlikte işletilen laboratuvarda son teknoloji cihazlarla analizler yapılıyor. Analizler sonucunda toprakların toksik etkiye maruz kalmasının engellenerek, canlılığın ve verimliğinin devamı hedefleniyor. Bitkilerin ihtiyacı olan besin element eksikliği veya fazlalığının da belirlendiği analizlerde, sulama sularının da sakıncalı olup olmadığını tespit ediliyor. Toprakta yapılacak gübreleme faaliyetlerinin de bilimsel yapılmasını sağlayan analizler, çiftçinin ekonomik kayıplarının da azaltılmasını planlıyor. Toprak analizi ile daha kaliteli ve verimli tarım yapılabiliyor.

    Çiftçilerle bir araya gelen Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Biz bu çalışmaya mart ayında başladık ve 11 Nisan tarihinde yetki belgesini almış oldu. Laboratuvarımızda üç ziraat mühendisi çalışıyor. Burada amacımız çiftçilerimiz toprak, bitki ve sulama suyu analizleri ile beraber yetiştirdikleri ürünlerle ilgili çalışmalar yapılıyor. Çiftçilerimiz analizler sonucunda daha az gübre kullanması gerekiyorsa, bunu sağlayarak verimliği arttırmayı maksat ediniyor. Çiftçimiz daha çok kazanç sağladıkları ve bunu bilimsel veriler çerçevesinde yürütmelerini arzu ediyoruz” dedi.
    Bu analizlerin Fusilli projesi çerçevesinde bir defaya mahsus ücretsiz yapıldığını anlatan Erdem, “Nilüfer Ziraat Odası’nın katkılarıyla bu yerleri belirledik. Bu analizleri bugün için ücretsiz yaptık. Daha sonra çiftçi belgesi olanlar başvuru yaptığında yüzde 25, kamu kurumlarına yüzde 15 indirimli yapılacak. Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile Nilüfer Ziraat Odası ile birlikte organize ediyoruz. Her yıl bazı özel seçilen ürünlerin de ücretsiz analizlerini yaparak vatandaşlarımızı bilgilendireceğiz” diye konuştu.

    Nilüfer Ziraat Odası Başkanı Şenol Aybey de girdi maliyetlerini en aşağı çekmek için çalıştıklarını ifade ederek, “Bunun en başında gübre geliyor. Gübrenin doğru kullanılması çok önemli. Her yerde laboratuvarlar var ama buralara çiftçimizi çekemiyoruz. Belediye Başkanı Turgay Erdem’e rica ettik ve özellikle zeytin bahçelerinden topraklar alınarak ücretsiz analizleri yapıldı. Çiftçi dağıtılan raporlara bakarak gereksiz yere fosfor ya da potasyum atmayacak. Hangi elemente ihtiyaç varsa çiftçi onu kullanacak” ifadelerini kullandı.


    Nilüfer Tarımsal Analiz Laboratuvarı Sorumlu Müdürü Dr. Saliha Dorak da çiftçiye dağıtılan analiz sonuçlarını yorumlayarak bilgilendirme yaptı.

  • BTÜ’de deprem analizi konuşuldu

    BTÜ’de deprem analizi konuşuldu

    Seminerde İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Prof. Dr. Alper İlki, İngiltere Southampton Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mehdi Kashani ve Dr. EvangeliaGeorgantzia konuşmacı olarak yer aldılar. Seminere, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Rektör Yardımcısı Beyhan Bayhan, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar ve çok sayıda oda üyesi inşaat mühendisi katıldı.

    BTÜ’nün düzenlediği, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlik, Şube Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar selamlama konuşması ile başladı. Kayalar konuşmasında “Ülkemizin ve kentimizin güncel gündemi ne olursa biz İnşaat Mühendisleri Odası’nın bundan böyle ana gündemi deprem ve afete dirençli kentler olmalıdır. Vatandaşımızın sağlıklı kentlerde yaşayabilmesi için bizlerin mesleki sorumlulukları var. Taşıdığımız bu sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirebilmemiz için meslek içi bilgi paylaşımların çok değerli olduğuna inanıyoruz. Bugünkü bilgi paylaşımını gerçekleştirecek olan değerli hocalarımıza yönetimimiz ve sizler adına teşekkür ediyorum. Toplumun refah ve kalkınması için durmadan çalışmaya devam edeceğiz ve etmeliyiz de. 6 Şubat depremlerinden etkilenen vatandaşlarımız nasıl bir umuda tutunuyorlarsa, bizler de bilimin yol göstericiliğine ve vicdani muhakememize tutunacağız ve güveneceğiz.” dedi.


    İMO Şube Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar’dan sonra kürsüye çıkan BTÜ Rektörü Naci Çağlar ise şunları söyledi: “Ben öncelikle Kahramanmaraş depreminde kaybettiğimiz 50 binin üzerindeki insanımız nedeniyle vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum. Tedavisi devam edenlere de Allah’tan acil şifalar diliyorum. Biz Üniversite olarak, sizlerin de bildiği gibi depremin hemen ardından 9 kişilik bir ekiple deprem bölgesine gittik. Bir değerlendirme raporu yayınladık. Yayınladığımız raporu hem akademik odalarımızla hem de basınımızla paylaştık. Hala da katkı vermeye devam ediyoruz. Hem Büyükşehir Belediyesi hem Valimiz, hem AFAD, hem diğer ihtiyaç olan tüm alanlarda destek verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bu çerçevede birçok şey yapılıyor. Bugün aramızda İngiltere Southampton Üniversitesinden iki misafirimiz var. Kendilerini Üniversitemizde, “TÜBİTAK Bilim İnsanları İletişim Programı”nda iki hafta misafir edeceğiz. Üniversitemizde hocalarımıza ve öğrencilerimize de seri seminerler yapıyorlar.

    Bugün de burada bize kendi tecrübelerini paylaşacaklar. Bu seminer organizasyonumuza destek veren sayın başkana İMO Şube Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar’a teşekkür ederim.”

    Kahramanmaraş merkezli depremler konuşuldu

    Programın devamında BTÜ Öğretim Üyesi Dr. Sedef Kocakaplan’ın moderatörlüğünde Kahramanmaraş merkezli depremler konuşuldu. Seminerde, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Alper İlki, İngiltere Southampton Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mehdi Kashani ve Dr. Evangelia Georgantzia depremler üzerine sunumlarını gerçekleşti. Kahramanmaraş merkezli depremlerin incelendiği seminerde, gelecekte inşa edilecek yapıların güvenliği konu edildi.


    Rektör Çağlar’dan sonra seminerin moderatörü Sedef Kocakaplan sözü ilk konuşmacı olan Prof. Dr. Alper İlki’ye söz verdi. İlki, Kahramanmaraş depremlerinde yapıların depreme karşı gösterdiği performans hakkında paylaşımlarda bulundu. Yaşanılan depremleri çok büyük depremler olarak tanımlayan İlki, bu depremlerin Gölcük ve ya Düzce gibi daha önceki depremlere benzemediğini söyledi. Diğer depremlerden farklı olarak, 6 Şubat 2023 günü yaşanılan depremlerde her bir binanın ağırlığının iki katı kadar ağırlığa maruz kaldıklarının altını çizdi. Konuşmasına, önceki depremler ile ilgili istatistiki verileri aktararak devam eden İlki, bu verileri arasındaki farkları dinleyiciler ile paylaştı. Meydana gelen hasarını tümünü zemine bağlaamamak gerektiğini ifade eden Prof. Dr. İlki, ancak zeminin de sorunlu olduğu belli bazı yerlerin bulunduğuna da dikkat çekti.

    Birey olarak deprem yaşama ihtimalinin trafik kazası geçirme ihtimalinden çok daha fazla olduğunu kaydeden İlki, “yeni binaları daha iyi yapmalıyız” diyerek konuşmasına son verdi.

    Southampton Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mohammad Mehdi Kashani ise seminerdeki sunumunda yapı donatılarında oluşan korozyona dikkat çekti. Yapılarda zamana, iklim şartlarına ve diğer nedenlerle bağlı yıpranmaların oluştuğunu aktaran Kashani, bu yıpranmaların binaların depreme karşı olması gereken dirençlerini azalttığını bildirdi.

    Misafir öğretim üyesi Dr. EvangeliaGeorgantzia’da yapılardaki ağırlığın önemli olduğunu kaydetti. Bina temelindeki yükün hafif olmasının, binanın dayanımını da arttıracağı yönündeki görüşünü paylaşan Georgantzia, bunu sağlamak için alüminyum gibi hafif metallerin donatılarda daha çok yer almasının gerektiğine değindi. Bu yönde yürüttükleri çalışmalar sonucunda elde ettikleri verileri paylaşan Georgantzia, yakın zamanda alüminyumun yapı donatılarında daha çok yer alacağına söyleyerek sunumunu sona erdirdi.

  • Nilüfer’in hava ve su analiz raporları

    Nilüfer’in hava ve su analiz raporları

    Nilüfer Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü tarafından yürütülen “2022 Yılı Hava ve Su Kirliliği İzleme Çalışmaları”na ilişkin rapor, Nilüfer Barış Meclisi’nde düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız ile Nilüfer Belediyesi Halk Sağlığı Danışmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın yer aldığı basın toplantısı geniş katılımla gerçekleşti. Toplantıda analiz sonuçlarını açıklayan Prof. Dr. Kayıhan Pala, dış ortam ve iç ortam hava kirliliğinin, çeşitli hastalıklara ve ölümlere yol açtığına vurgu yaparak, “Temel olarak endüstri ve kötü kentleşmeden kaynaklanan dış ortam hava kirliliği, kanser ölümlerinin önde gelen çevre ile alakalı sebebidir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan araştırmada, Türkiye’de 2018 yılında 72 ilde 44 bin 617 kişinin Partiküller madde 2,5 (PM2.5) kirliliği sebebiyle erken öldüğü tahmin edilmiştir. Aynı araştırmanın belirtilerine göre Bursa’da 2 bin 822 kişi uzun süreli PM2.5 kirliliğine bağlı olarak 2018 yılında hayatını erken kaybetmiştir” dedi.


    Bursa’nın, Türkiye genelinde havası en kirli illerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Pala, Türkiye’deki sınır değerlerin Dünya Sağlık Örgütü değerlerinin çok üstünde olduğuna da dikkat çekti. Türkiye’de SO2 (g/m3) sınır değerinin 125 olduğunu, bu sınır değerin Dünya Sağlık Örgütü’nde ise 40 olarak belirlendiğini söyleyen Prof. Dr. Kayıhan Pala, “En önemli sağlık sorunlarına yol açan hava kirleticilerinden biri olmasına mukabil, ülkemizde halen PM2.5 için belirlenmiş herhangi bir ulusal sınır değer yoktur. Partikül maddelerden yalnızca PM10 için ulusal sınır değer belirlenmiştir” diye konuştu.


    Nilüfer’in hava kalitesini de değerlendiren Pala, “12 ay boyunca PM10 derişimleri hem Dünya Sağlık Örgütü rehber değerinin hem de ulusal sınır değerin üzerindedir. PM2.5 derişimleri ise Dünya Sağlık Örgütü rehber değerlerinin üzerindedir. SO2 derişimleri ise ulusal sınır değerin ve Dünya Sağlık Örgütü rehber değerinin altındadır. NO2 derişimleri 9 ay boyunca ulusal sınır değerin, 12 ay boyunca da Dünya Sağlık Örgütü rehber değerlerinin üzerindedir, 12 ay boyunca O3 derişimleri ulusal sınır değerin ve Dünya Sağlık Örgütü rehber değerinin altındadır. Bu keşifler Nilüfer’deki partikül maddelerden ve azot oksitlerinden kaynaklanan hava kirliliğini açık olarak göstermektedir” şeklinde konuştu.

    Bursa’da ‘Marmara Temiz Hava Merkezi Hava Kalitesi İzleme Ağı’ çerçevesinde 2022 yılında dokuz hava kalitesi ölçüm istasyonu bulunduğunu belirten Pala, “Ancak ölçümü yapılan kirleticilerin bulundukları istasyonların coğrafi dağılımı Bursa’nın tümü için bilgi vermekten uzaktır. Özellikle kent merkezindeki organize sanayi bölgeleri gibi kirletici kaynakların kirliliğini izlemek üzere istasyonlar kurulmamış olması önemli bir eksikliktir” dedi.

    Bursa’nın doğusundan batısına kadar kentin tamamının çok ciddi bir kirlilikle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Pala, “Bursa’da partiküller madde açısından çok ciddi kirlilik var. Ancak bu konuda ciddi bir adım atılmış değil. Bursa’da hava kirliliği özellikle son yıllarda çok ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Örneğin yasal düzenlemelere göre 24 saatlik ortalama PM10 ulusal sınır değeri yılda en çok 35 gün aşılabilir olmasına mukabil, Bursa’da yüzlerce kez aşılmaktadır. Bu konu bilim insanları ve meslek odaları tarafından birçok kez gündeme getirilmiş olmasına mukabil, halen etkin bir önlem alınmadığı anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.


    Pala, hava kirliliği ile mücadele için yapılması gerekenleri de şöyle açıkladı:

    “Bursa’da hava kirliliğine yol açan kirlilik kaynakları bilimsel yöntemlerle ortaya konulmalı ve kirliliği kaynakta yok etmek üzere bilimsel eylem planları hazırlanmalı, uygulamaya konulmalı, izlenmeli ve denetlenmelidir. Ayrıca, Bursa’da kentsel alanda suyu en fazla sanayi tüketiyor. Siz, sanayinin tüketimine sınır getirmeden, her gün çok fazla miktarda su tüketecek sanayi tesislerine izin verirken, evde musluğu damlatmayın diyerek bu sorunu çözemezsiniz. Hem iklim krizini dikkate alacaksınız hem su kaynaklarını kimin tükettiğini dikkate alacaksınız ki bu kentte yaşayanlar doğru düzgün suya erişebilsin. Burada ciddi bir sıkıntı var. 2022’de çok ciddi bir kuraklık ve su eksikliği var. Gelecek 3-5 yıl içinde barajların doluluk oranları bugünleri aratacak şekilde eksilebilir. Su kaynaklarını nasıl kullanacağımıza çok dikkat etmemiz gerekir. Evliya Çelebi’nin yıllar önce söylediği gibi Bursa, sudan ibaret bir kent değil, Bursa maalesef su yoksulu bir kent. Kentsel alanda birinci sırada su tüketimini endüstri yapıyor. Bursa ve Türkiye genelinde birinci sırada tarım ve bahçe sulama var. Bahçe sulamadan vazgeçsek, endüstriyi kontrol altına alabilsek Türkiye’de su sorununu büyük ölçüde çözme ihtimalimiz var.”


    Pala, yeterli ve güvenli suya erişememenin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna vurgu yaparak, kentlerde güvenli içme suyu sağlamanın en önemli yolunun tüm adımları içeren ‘Su Güvenlik Planı’ oluşturulması olduğunu da kaydetti. Bursa’da kişi başına düşen içme suyu tüketiminin Türkiye ortalamasının altında olduğuna da dikkat çeken Pala, “Türkiye’de 2020 yılında belediyeler tarafından içme ve kullanma suyu şebekesine kişi başına günde ortalama 228 litre su çekilirken, Bursa’da Türkiye ortalamasının altında, 199 litre su çekilebilmiştir. İlçelere göre dağlımda da kişi başı 185 litre ile Nilüfer ilk sırada yer alırken, 106 litre ile Gürsu ilçesi en alt sırada yer alıyor. Bu rakamlar su kullanımının sosyo ekonomik duruma göre çeşitlilik gösterdiğini ortaya koyuyor” dedi.

    Nilüfer Belediyesi’nin 2002 yılından bu yana su analizleri yaptığını belirten Pala, Nilüfer Belediyesi sınırları içerisinde belirlenen noktalardan kentsel alandaki 42 mahalleden ayda bir ve kırsal alandaki 22 mahalleden iki ayda bir olmak üzere periyodik olarak su örneği alındığını ve suda klor düzeyine bakıldığını belirtti. Pala, “Nilüfer’de kentsel alanda alınan su örneklerinin tamamı bakteriyolojik açıdan temiz bulunmuştur. Kentsel alanda şebeke suyunda klor düzeyi düşük bulunan su örneği oranı yüzde 2’dir” dedi.


    Pala, kırsal mahallelerde bulunan hayrat çeşmelerinden alınan su numunelerinin ise yüzde 84,9’unun bakteriyolojik açıdan kirli bulunduğunu belirterek vatandaşları uyardı. Üretilen suyun bir bağımsız gözetim grubu tarafından denetleniyor olması gerektiğine dikkat çeken Pala, “Bunu, yıllardır öneriyoruz. BUSKİ, üniversiteler ve yerel yönetimlerin iş birliğiyle bağımsız bir grup kursun. O bağımsız grup, akredite bir laboratuar aracılığıyla sürekli izlesin ve sürekli topluma bilgi versin. Böyle olunca toplumun güveni yüksek düzeye erişecektir” dedi.

    Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Bursa’da arıtma tesisinden çıkan su yüzde 100 güvenli. Yıllardır hiçbir problem yok. Ama o su, Görükle’nin en uç sokağındaki bir eve gelene kadar bu süreçte hangi depodan geçiyor, hangi dağıtım ağı bunu sağlıyor, bütün bunların açıklıkla izlenebileceği bir mekanizmanın kurulmasına ihtiyaç var. Burada Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ve yerel yönetimlere önemli bir işlev düşüyor” ifadelerini kullandı.

  • Mineral Analiz Laboratuvarı çiftçinin yanında

    Mineral Analiz Laboratuvarı çiftçinin yanında

    Tarımsal üretimi artırmak ve çiftçiyi şuurlu üretime teşvik etmek için yıllardır tarım konusunda farkındalık oluşturacak önemli projeleri hayata geçiren Nilüfer Belediyesi, bu çalışmalara Mineral Analiz Laboratuvarı ile önemli bir halka daha ekledi. Nilüfer Belediyesi, Bursa Ulutek Teknopark’ta oluşturduğu Mineral Analiz Laboratuvarı’nı hayata geçirdi.

    Laboratuvarın işletmesi, ortak hizmet hedefiyle ile kullandırılması için Nilüfer Belediyesi Halk Evi’nde düzenlenen protokol töreni ile S.S. Nilüfer Tarımsal kalkınma Kooperatifi’ne devredildi. 10 yıl geçerli olacak olan protokolü, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Nilüfer Ziraat Odası Başkanı Şenol Aybey, NİLKOOP Başkanı Mehmet Ali Yumurtacı, NİLKOOP Başkan Yardımcısı Arca Atay ile NİLKOOP Yönetim Kurulu Üyesi Emre Karagöz imzaladı.

    İmza töreninin ardından konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, yıllardır doğru tarım teknikleri ile sağlıklı gıdaya ulaşım için önemli çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Bursa Uludağ Üniversitesi iş birliğiyle Nilüfer’deki tarım alanlarında toprak analizleri yaptık. Çiftçilere yönelik yeni bir projenin ilk adımını attık. Hedefimiz, çiftçilerimizin girdi maliyetlerini azaltarak, yüksek verim ve gelir elde etmelerini sağlamak.

    Bu laboratuvarımızla çiftçilerimizin üretimlerinde yüksek verim elde etmelerine destek olmak istiyoruz. Üretimlerinde en büyük girdilerin başında gübre geliyor. Uzmanlar tarafından yapılacak olan analizler sonucunda çiftçilerimiz, hangi toprağın hangi gübreye ne kadar ihtiyacı olduğunu ve kullandıkları sulama suyunun niteliğini öğrenmiş olacak. Böylece girdi maliyetleri azalacak” diye konuştu.


    “Toprağı korumak, çiftçiyi korumakla başlar” diyen Nilüfer Ziraat Odası Başkanı Şenol Aybey de, yapılacak olan analizlerin önemine değindi. Toprak, su ve bitki analizlerinin yapılmasının, çiftçinin girdi maliyetlerinin azalması noktasında destek olacağını ifade eden Aybey, “Çiftçiye girdilerinde yardımcı olursanız, çiftçi kendi toprağını korumasını iyi bilir. Nilüfer Belediyesi’ne böyle bir projeyi yaptığı için teşekkür ediyorum.

    Bu analizler, çiftçimizin verim alması noktasında çok etkili olacak. Gübrelerde son yıllarda fahiş fiyat artışları oldu. Bu da çiftçimizin gelirlerini azalttı. Çiftçilerimiz, analizlerini yaptırarak girdi maliyetlerini düşürebilir” dedi. Çiftçilerin analiz yaptırmaları için teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen Aybey “Çiftçiyi ikna edemezsek elimiz boş olur. Tarımla ilgili her konuda Ziraat Odası olarak destek vermeye hazırız” dedi.


    Nilüfer Ziraat Odası iş birliği ile NİLKOOP tarafından işletilecek olan Mineral Analiz Laboratuvarı’nda; Nilüferde yapılan tarımsal faaliyetler sonucu bitki besin maddesi, organik toprak kalitesinde iyi veya kötü yönde yaşanan değişimler tespit edilecek. Ayrıca bu çalışmayla toprak verimliliğinin sürdürülebilmesi için, öncelikle tarım alanların özelliklerinin en iyi şekilde tanımlanması, bunun için de toprakların fiziksel, kimyasal, biyolojik özelliklerinin analiz edilerek belirlenmesi ve toprak yapısına göre pazar değeri yüksek olan ürün deseninin oluşturulması sağlanacak.


    Bu projeyle şuursuz gübre kullanımının önüne geçilerek, kaynak israfının önlenmesi, doğa ve toprak kirliliğine engel olunması da hedefleniyor. Cihaz, alet ve ekipmanları tamamlanan laboratuvarda, arazide drenaj sorunlarının tespiti ve çözüm önerileri de sunulacak.