Etiket: Anayasa

  • “Türkiye’nin milli değerlere uygun yeni bir anayasaya ihtiyacı var”

    “Türkiye’nin milli değerlere uygun yeni bir anayasaya ihtiyacı var”

    “Bir ve Birlikte Hilal’e Doğru Türkiye Toplantıları” kapsamında Kırklareli Belediyesi Kültür Salonu’nda program düzenlendi. Programa MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve MYK üyeleri katıldı. Programda konuşan Yıldız, Türkiye’nin anayasa değişikliğine ihtiyaç duyduğunu ifade ederek anayasanın zaman içerisinde 19 defa değişikliğe uğradığını söyledi. Yıldız, Türkiye’nin yepyeni, sivil, geniş katılımlı, herkesi kucaklayan, milli ve manevi değerlerimizi kucaklamış, kavramış, gerekçeleriyle de Türkiye gerçeklerini yakalamış bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirterek, “Hem sistematiği bozuldu bu değişikliklerle hem dili bozuldu. Ben iki dönemdir milletvekilliği yapıyorum, yani ikinci yeminimi yaptım. Bir milletvekili yemininin içerisinde 11 defa ‘ve’ var. Yani bir paragraflık metinde 11 ‘ve’ var, anlamı bozulmuş. Aklına gelen ‘ve’ diye şeyler yüklemiş. Onun için bu anayasanın değişmesi lazım. Biz etrafımıza, topluma Milliyetçi Hareket Partisinin hazırladığı 100 maddelik 100. yıldaki anayasayı anlatmak zorundayız. Türkiye’nin yepyeni, sivil, geniş katılımlı, herkesi kucaklayan, milli ve manevi değerlerimizi kucaklamış, kavramış, gerekçeleriyle de Türkiye gerçeklerini yakalamış bir anayasaya ihtiyacı var. Bu anayasayı sayın Genel Başkanımız 2 Şubat 2021’de kamuoyuyla paylaştı. Bütün teferruatlar anlatıldı” diye konuştu.

    Hazırladıkları anayasa ile liyakat kurumu anayasal güvenceye kavuşacağını anlatan Yıldız, “Bunu bile anlatabilsek, bunların milletten, halkın iradesinden ne anladığı ortaya çıkar. Bizim hazırladığımız anayasada başkanın yanındaki başkan yardımcısı da seçimle gelecek, hükümet programı meclise sunulacak. Liyakat kurumu anayasal güvenceye kavuşacak. Yine çok tartışılan Anayasa Mahkemesine de bu kadar görev fazla geliyor, yeni bir görev tanımı yapılacak” şeklinde konuştu.

    “Anayasa Mahkemesinin üyeleri tamamen hukukçu değil”
    Yıldız, “Anayasa Mahkemesinin üyeleri tamamen hukukçu değil. Tamamı hukukçu olmayan bir mahkemenin yüce divan görevi yapması bir hukukçu olarak söylüyorum, gülünç bile değil, daha beter. Hukukçu olmayanlardan Türk Ceza Kanunu’nu uygulanmasını istiyoruz, ceza kanununun uygulanmasını istiyoruz ancak yargılamayı yapacak üye hakim değil. Böyle şey olur mu? Aylarca televizyonlarda Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki karar uyuşmazlıklarını tartıştık. Milletimiz bunları izledi. Anayasa Mahkemesi en büyük mahkeme değil, yüksek mahkemelerden biri. Yargıtay da yüksek mahkeme, Danıştay da yüksek mahkeme. Bunların arasında bir ast üst ilişkisi yok” ifadelerini kullandı.

  • Erdoğan: Anayasa’nın ilk dört maddesi ile ilgili tartışma yok

    Erdoğan: Anayasa’nın ilk dört maddesi ile ilgili tartışma yok

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da düzenlenen Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Başarı Ödülleri Töreni’de konuştu.

    HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun “Anayasa’da değişmez madde olmamalı” açıklaması siyasette tartışmalara neden olmuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anayasa tartışmalarına ilişkin, “Anayasa’nın ilk dört maddesi ile ilgili tartışma yok.” diyerek son noktayı koydu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomiye ilişkin de önemli mesajlar verdi.

    “ÇİN’DEN SONRA İKİNCİ SIRADAYIZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

    Türkiye’nin en güçlü olduğu alanların başında müteahhitlik sektörü geliyor. Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhitlik listesinde ülkemiz 43 firma ile temsil ediliyor. Firma sayısı itibarıyla Çin’den sonra ikinci sıradayız.

    Bu sene proje gelirlerinden firmalarımızın aldığı payda kısmı bir düşüş oldu. Bu düşüşü gelecek yıllarda süratle telafi edeceğimize inanıyorum. Koronavirüs salgınıyla beraber bozulan global dengelerin hala yerine oturmadığını görüyoruz. Son 70 yılın zirvelerini gören enflasyonun sorun olmaktan çıkmasının biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. Dünyanın farklı coğrafyalarında hemen her gün yeni bir çatışmayla karşılaşıyoruz.

    “İTİBARSIZLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”

    Bugüne kadar inşaat sektörünün gelişmesine her adımımız itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.

    Müteahhitlik firmalarımızın yurt dışında yazdığı başarı hikayesi görmezden gelindi. İnşaat alanında her hamle 250’den fazla alt sektörü ilgilendiriyor. Sadece ülkemizde 6 milyon insan doğrudan ve dolaylı olarak bu sektörden geçimini sağlıyor.

    Firmalarımızın yurt dışında aldığı işler hem ülkemize döviz kazandırmakta hem de Türkiye’nin marka değerini yükseltmektedir.

    Sadece ekonomimize değil ülkemizin dünya üzerindeki itibarına da büyük katkı sağlıyorsunuz. Türk dış politikası uzun yıllar içe dönüktü. Risk almayalım, kimseyi ürkütmeyelim anlayışı Türkiye’yi uzun yıllar tribünlere mahkum etti. İçe kapanıklığın faturasını halen ödüyoruz.

    “KATBEKAT ARTTI”

    2002 yılında göreve geldiğimiz dönemde ihracatımız 36 milyar dolardı. Biz bunu 7 kat artışla 256 milyar dolar çıkardık. Bugün Türk ürünlerinin girmediği hiçbir ülke kalmadı.

    Turizmde göreve geldiğimizde 13 milyon turist sayısından 56,7 milyon turist rakamına ulaştık. Son 20 yılda ekonomimiz ortalama yüzde 5,4 büyüdü. Milli gelirimiz ilk kez 1,1 trilyon doları aştı. Artık trilyonu konuşuyoruz. Uluslararası yatırımlarda 270 milyar dolar sınırına yaklaştık. Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinden göz kamaştıran bir başarı yakaladık. Ekonomik ilişkilerimizde kat be kat artış yaşandı.

    “DÜNYANIN HER YERİNDEYİZ”

    2024 Türkiye’sini 30-40 öncesinin kalıplarına mahkum etmek haksızlıktır. Dünya değişirken yeni güç merkezleri ortaya çıkarken biz de kendimizi buna adapte etmek mecburiyetindeyiz. Dünyanın her yerinde var olmalıyız.

    Dış politikamızı bölgesel ve küresel meselelerindeki tutumumuzu anlatıp da inatla çarpıtanlar olduğunun farkındayız. Biz bunlara kulak asmıyoruz. Türkiye’yi bölgesel ve küresel bir ağırlık merkezi haline getirmek için her imkanı değerlendiriyoruz.

    Türkiye’nin dış politikada kendine yeni rotalar keşfetmesi tenkit edilecek değil takdir edilecek, övgüyle karşılanacak bir çabadır.

    “BRICS’LE DİYALOG GELİŞECEK”

    Yüzümüz batıya dönük ancak doğuyu da ihmal etmeyeceğiz.

    YENİ ANAYASA TARTIŞMASI

    Darbe anayasasının yapılan tüm değişikliklere rağmen Türk demokrasisine yakışmadığını hepimiz biliyoruz. Maksimalist söylemler tartışmalara ket vurur.

    Siviller eliyle yapılmış, tamamen sivil iradenin ürünü bir anayasa, 15 Temmuz gecesi göğsünü tanklara siper eden kahraman milletimize karşı borcumuzdur. Anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili bizim açımızdan herhangi bir tartışma yoktur. Cumhur İttifakı’nın böyle bir sıkıntısı, derdi de yoktur. Biz mümkün olan en geniş toplumsal mutabakatla yeni anayasa sürecini yönetmek ve başarıyla neticelendirmek arzusundayız. Milletimizi darbe anayasasından kurtarmak, Türkiye’nin önünü açmak istiyoruz. Siyaset kurumunun da yapıcı ve mutedil yaklaşması gerektiğine inanıyoruz.

     

    NTV

  • Anayasa Mahkemesi Kararları Uygulanmalıdır !

    Anayasa Mahkemesi Kararları Uygulanmalıdır !

    Anayasa Mahkemesi, halkın oylarıyla seçilen Can Atalay’ın milletvekilliğinin TBMM’de tezkere okunarak düşürülmesine ilişkin kararın yok hükmünde olduğuna karar verdi.

    İletişim Başkanlığı’nın kuruluş ve yetkilerine ilişkin daha önce iki ayrı iptal kararının ardından son olarak “her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunma” yetkisi Anayasa Mahkemesi tarafından ifade özgürlüğüne aykırı bulunarak iptal edildi.

    Anayasa Mahkemesi’nin grev ertelemeleri, 1 Mayıs yasaklamaları, düşünce, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüklerine ilişkin verdiği hak ihlali kararları sadece bireysel kayıpların giderilmesi için bir hukuki yol değildir. İhlallerin tekrarlanmaması için gereken idari ve yasal düzenlemelerin yapılması zorunludur. Aynı gereklilik yasa ve kararnameler için verilen iptal kararlarının gerekçelerine uygun düzenlemeler yapılmasını da gerektirir.

    Ancak Anayasa Mahkemesi’nin anılan ve hak ihlallerine neden olduğu belirlenen düzenlemeler için verdiği kararları siyasi iktidar tarafından uygulanmamaktadır. Anayasal ve seçimle işbaşına gelen DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak; bu hukuksuzlaştırma ve anayasasızlaştırma çabasına son verilmesi gerektiğini ve alınan kararlara uyulmasının hukuk devletine bağlılık gereği zorunlu olduğunu hatırlatıyoruz.

  • Anayasa Mahkemesi Başkanının torunu 2. kattan düştü

    Anayasa Mahkemesi Başkanının torunu 2. kattan düştü

    Bursa’nın Mahmut Çelebi Mahallesi’ndeki evlerinde cam kenarında oyun oynayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’nın torunu K.Ö. (4), dengesini kaybederek açık olan camdan aşağı düştü. 2’inci kattan yere düşen küçük çocuk, bir süre yerde hareketsiz halde kaldı. Küçük çocuğun düştüğünü gören anne, 112 Acil Servis Merkezi’ni aradı. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapılan çocuk, ilk olarak İznik Devlet Hastanesi’ne, ardından Bursa Şehir Hastanesi’ne sevk edildi.

  • Kurtulmuş’tan yeni anayasa ziyaretleri

    Kurtulmuş’tan yeni anayasa ziyaretleri

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa görüşmeleri kapsamında Hüda-Par, DSP ve YRP genel başkanları ile görüşecek.

    Kurtulmuş’un ilk görüşmesi Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile olacak.

    Ardından DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ı kabul edecek.

    Meclis Başkanı yarın da yeni anayasa mesaisine devam edecek.

    GRUBU OLAN PARTİLERİ ZİYARET ETMİŞTİ

    Yeni anayasa çalışmaları çerçevesindeki ziyaretlerine Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerle başlayan Kurtulmuş, AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, DEM Parti ve Saadet Partisi yetkilileriyle görüşmüştü.

    KAYNAK: NTV

  • “Yeni bir Anayasa krizi çıkarmayın”

    “Yeni bir Anayasa krizi çıkarmayın”

    Cumhuriyet Halk Partisi Adalet Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, 9. Yargı Paketi’nde olacağı söylenen kadının soyadı düzenlemesi konusunda yazılı bir açıklama yaptı.
    Gökçen’in açıklaması şu şekilde:
    “Yargı paketleri ve önemli kanun teklifleri konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine birtakım basın organları muhatap alınıyor. Yasama organına getirilmeyen metin, kapalı kapılar ardında hazırlanırken hem milletvekilleri devre dışı bırakılıyor, hem de etki analizi yapılmıyor. Yani bir kanunun hangi amaçla çıkarıldığını, hangi soruna çözüm ürettiğini bilimsel veri ve ölçümlerle göstermekten kaçınan bir anlayış var karşımızda.

    İktidar, kadının soyadı hakkında Anayasa Mahkemesi kararlarını çiğneyerek bir kanun değişikliği yapmaya hazırlanıyor. Anayasa Mahkemesi, kadınların evlenmeleri halinde yalnızca kendi soyadlarını, dilerlerse eşlerinin soyadlarını kullanabileceklerini hükme bağlamıştı. Bu kararın verilmesinde ülkemizin çok değerli kadın hukukçularının, eşitlik savunucularının emeği tartışılmazdır.

    Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarına rağmen eşitliği sağlayacak bir kanun değişikliği yapılmadığı için uygulamada kendi soyadını kullanmak isteyen her kadın, eşine dava açmak zorunda kalıyor, bir de bu davanın yüküyle karşılaşıyordu. Anayasa Mahkemesi’nin son iptal kararıyla birlikte, meclise düşen görev nihayet eşitliği sağlayan bir düzenleme yapmaktır.

    Bunun yerine yeni bir skandala imza atmaya hazırlanılıyor. Anayasa Mahkemesinin yıllardır verdiği istikrarlı kararlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne açıkça yüklediği bir görev vardır. Anayasanın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama organını da bağladığı açıkça düzenlenmektedir. Şimdi iktidar, anayasanın açık hükmüne ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen kadınların bir hakkını daha elinden almaya hazırlanıyor. Kadının, kullandığı isim konusunda bile kendi tercihini yapamayacağını söyleme haddini kendilerinde buluyorlar. Üstelik bunu hiçbir bilimsel veri ortaya koymadan, çocuğun kötü etkileneceği gibi bir gerekçeyi tamamen uydurarak yapmaya girişiyorlar.

    Uyarıyoruz: zaten yargı anayasa kriziyle sarsılmışken yeni bir anayasa krizi daha çıkarmayın. Bunu kadınların haklarına saldırarak yapmayı ise hiç denemeyin!”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeni anayasa mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeni anayasa mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 156. kuruluş yıldönümü töreninde konuştu. 4 yıllık görev süresinin ardından Danıştay Başkanlığı’na tekrar seçilen Zeki Yiğit’i kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevladan kendisine üstün muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Şura-yı Devlet’ten bu yana 156 yıldır Danıştay çatısı altında görev yapan tüm hakimlerimizi ve personelimizi şükranla yad ediyorum. Görev sürelerini başarıyla tamamlayan Danıştay mensuplarına kıymetli hizmetlerinden dolayı ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Devlet geleneğimizdeki devamlılığın simgelerinden olan Danıştay, Türkiye Cumhuriyeti’nin kökü mazide olan atide bir devlet olduğunu gösteriyor” dedi.

    Bir buçuk asrı aşan tarihiyle Danıştay’ın hem ecdat yadigarı hem de gelecek nesillere bırakılması gereken bir emanet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İnşallah bu emanete hakkıyla sahip çıkmaya devam devam edeceğiz. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri olan idarenin yargısal denetimidir. Bu ilkenin hayata geçmesi ancak idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olmasına bağlıdır. Bu misyonun ülkemizdeki temsilcisi de Danıştay’dır. Danıştay’ımız, idarenin yargı yoluyla denetlenmesinin yanı sıra kamu ile vatandaş arasındaki ihtilafların çözümünde de nihai karar vericidir. Kararlarıyla alt derece mahkemelerine rehberlik eden Danıştay, anayasa ve yasaların uygulanmasını da garanti ediyor. Yüksek mahkemelerimizin her biri kendi görev alanları içerisinde adaletin en iyi hızlı ve etkin şekilde tecellisi için çalışıyor. Türk milleti adına karar verme onurunu ve mesuliyetini taşıyan yargı organlarımızın her biri ülkemizde huzurun, güvenliğin, kalkınmanın, demokrasinin ve sosyal barışın muhafazasının teminatıdır. Bu konuda en küçük bir şüphe, en küçük bir tartışma yoktur. Makamlarımızdan ve unvanlarımızdan öte 85 milyonun bir ferdi olarak hepimiz şu gerçeğe yürekten inanıyoruz. Nasıl geç gelen adalet adalet değilse, topluma güven veren ve erişilebilir adalet sistemi de bekamızın güvencesidir” ifadelerini kullandı.

    Devletin adaletle hükmettiği, adalet dağıttığı, adaletin tecellisini sağladığı müddetçe güçlü ve dimdik ayakta olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz, refah olmaz. Milleti bir arada tutan bağ zayıflamaya başlar. Bunun için adli ve idari yargı fark etmeksizin adliyenin kapısını adaletin kapısı haline getirdiğimiz ölçüde geleceğimize güvenle bakabileceğimize inanıyorum. Burada şu hususu ifade etmek durumundayım. Biz adalete büyük önem veren ama aynı zamanda yakın tarihinde pek çok adaletsizliğe şahitlik etmek zorunda kalan bir milletiz. Adaletsizlik duygusunun insanımızın gönül dünyasında nasıl kırılmaya yol açabileceğini demokrasi mücadelemiz boyunca bizzat yaşadık, gördük. 27 Mayıs darbecilerinin gerçek bir mahkemeden ziyade kötü bir tiyatroyu andıran Yassıada’da işledikleri hukuk katliamlarını unutmuyoruz. Rahmetli Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamı, üzerinden geçen 63 yıla rağmen milletimizin kalbinde bir yara olarak halen kanıyor” dedi.

    Türkiye tarihinde demokrasiye zarar veren olayların etkisinin halen devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “12 Eylül dikta rejiminin güya adaleti tesis maksadıyla bir sağdan, bir soldan darağacına gönderdiği gençlerin acısı hiç dinmedi. 28 Şubat döneminde adeta koro halinde darbecilere alkış tutanların hukuk sistemine verdikleri zararın telafisi yıllar aldı. 17-25 Aralık yargı-emniyet girişiminin faillerinin sebep oldukları sıkıntıların hala yükünü çekiyoruz. 15 Temmuz’da ödediğimiz ağır bedeller ise ortadadır. Bir gecede 253 insanımızı şehit verdiğimiz bu ihanetin merkezinde sadece eli silah tutanlar değil, üniformalı ve cübbeli örgüt militanları da vardı. Şayet darbeci alçaklar başarılı olsalardı Yassıadalar kuracaklar, kan dökecekler, yeni hukuk cinayetleri işleyeceklerdi. Tüm bu acı örneklerin bize gösterdiği gerçek şudur; adalet sistemimiz bir dönem darbecilerin, bir dönem kendini milletten üstün gören oligarşik yapıların, bir dönem de FETÖ ihanet çetesinin sultasına ve saldırılarına maruz kalmıştır. Yargının üzerine vesayetin veya paralel odakların gölgesinin düştüğü bu dönemler sona erse de toplumdaki etkileri uzun süre devam etmiştir. Son yıllarda bu mahfillere yazılı, görsel, dijital mecralarıyla medyanın ve sosyal medyanın eklendiği görülüyor” ifadelerini kullandı.

    Medyanın ve sosyal medyanın millet namına denetim vazifesi üstlenmesinin demokrasi için bir kazanç olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Ama bu hakim cübbesi giyip, mahkeme kurup sağa sola yargı dağıtma boyutuna asla varmamalıdır. Yargıyı yönlendirme, yargı mercilerimizi baskı altına alma, istemedikleri karar çıkması halinde hukukçularımızı hedefe koyma her geçen gün daha sık karşılaştığımız tehditlerden biri haline ne yazık ki dönüşüyor. Sosyal medyadaki acımasız linç kültürünün mağdur ettiği kesimlerin en başında maalesef yargı organlarımız ve mensuplarımız geliyor. Çok önemli, çok hassas ve mesuliyeti hakikaten ağır bir görevi icra eden yüksek yargı üyelerimiz, hakimlerimiz, savcılarımız ne yazık ki zaman zaman eleştiri sınırlarını aşan haksız ithamlara muhatap oluyor. Öncelikle şunu çok net söylemek isterim. Siyaset kurumu nasıl layüsel değilse, yargı da eleştirilemez değil. Yargının kararlarını beğenmeyebilir, itiraz edebilir, hoşnutsuzluğumuzu açıkça dile getirebiliriz. Buna kimse engel olamaz, olmamalıdır. Terörü övmediği, şiddeti teşvik etmediği ve hakarete varmadığı sürece insanlar fikirlerini farklı mecralarda özgürce yazabilir, paylaşabilir” açıklamasını yaptı.

    “Güçlü, tarafsız, bağımsız iyi ve seri işleyen bir adalet sistemi evlatlarımıza bırakabileceğimiz en kıymetli mirastır”

    Millet adına kamu gücünü kullananların belli sınırlar içinde bu sert tepkilere tahammül etmesi, mazur ve meşru görmesinin beklendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat yargının toptancı bir anlayışla kurumsal olarak yıpratılmasını, yargı organlarımıza ve mensuplarımıza çamur atılmasını asla kabul edemeyiz. Hukukun kendi mecrasında ilerlemesi tesellisine giden en hayırlı, en kestirme yoludur. Adli ve idari davaları hukukun meselesi olmaktan çıkartıp siyasallaştırmak, sonuç ne olursa olsun toplumdaki adalet duygusuna gölge düşürecektir. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Herkes yargıya yardımcı olmalı, işini kolaylaştırmalı, adaletin eksiksiz ve gecikmeksizin tecellisine katkı sağlamalıdır. Buradan tüm milletime şu samimi çağrıyı yapmak istiyorum; güçlü, tarafsız, bağımsız iyi ve seri işleyen bir adalet sistemi evlatlarımıza bırakabileceğimiz en kıymetli mirastır. Şayet bu konuda eksik varsa tamamlamak, sorun varsa çözmek, tıkanıklık varsa gidermek 85 milyon olarak hepimizin müşterek görevidir” diye konuştu.

    Yargının yasama ve yürütmeye müdahalesi nasıl yanlışsa, yargının siyasi tartışmaların içine çekilmesinin de o denli hatalı olduğunu dile getiren Erdoğan şunları söyledi:
    “İktidarı ve muhalefetiyle, basını ve sivil toplumuyla hep birlikte yargımızın her türlü taassuptan, menfaat eksenli gruplaşmadan ve ideolojik kamplaşmadan uzak durmasını temin etmemiz gerekiyor. Milletin maslahatı ve ülkenin selameti yerine belli zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların adalet teşkilatı dahil devlet kurumlarında yuvalanmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda hepimizin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi şarttır. Adalet terazisini ellerinde tutan hukukçularımızın da medya, sosyal medya, günlük hayattaki duruşlarıyla bu sürece olumlu katkı sunması önemlidir. Bunu başardığımızda çok daha iyi bir konumda olacağımıza inanıyorum.”
    Son 21 yılda idari yargının ve Danıştay’ın güçlendirilmesi yönünde pek çok adım attıklarını belirten Erdoğan, ”Danıştay’ın üye sayıları arttırıldı. Hakim ihtiyacı giderildi. Yüksek mahkememizin yardımcı personel sorunu çözüldü. 2002 yılında 146 olan mahkeme sayısını 221’e yükselttik. Geçtiğimiz günlerde 44 ilave idare ve vergi mahkemesi daha ihdas ettik. Ayrıca idari yargı istinaf mahkemelerine 10 ilave idari dava dairesi kurduk. Hakim ve mahkeme sayısını artırarak bu çalışmaları devam ettireceğiz. İdari yargıda istinaf kanun yolunu 2016 yılında 7 bölgede faaliyete geçirdik. Bu 2020 yılında 8’e, 2021 yılında 9’a çıkardık. Bölge idare mahkemelerinin kuruluş aşamasında 42 idari dava dairesi ve 20 vergi dava dairesi olmak üzere toplam 62 daire varken, bugün bu sayı 64’ü idari, 26’sı vergi olmak üzere 90’a ulaştı. Böylece Danıştay’ın iş yükü azaldı. Vatandaşların hukuki güvencesi arttı. Uyuşmazlıkların daha etkin yargılamayla daha hızlı çözülmesi sağlandı. İdari yargıda görev yapan hakim sayısını süreç içerisinde ihtiyaca cevap verecek şekilde 2 bin 266’ya yükselttik. İdari yargı mahkemelerimiz ve Danıştay’ımız yoğun iş yüküne rağmen kendi görev alanında adalet hizmetlerini başarıyla yürütüyor” dedi.

    “2010 yılında anayasadaki hak aramayı engelleyen bütün hükümleri kaldırdık”

    İlk derece ve istinaf mahkemelerinde 338 bin 611, Danıştay’da ise 114 bin 224 derdest dosya bulunduğunu, 2023 yılında toplam 860 bin 494 dosyanın karara bağlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
    “2009 yılından başlayarak yüksek mahkemelerimizin tamamının modern hizmet binası ihtiyacını karşıladık. Tam 36 yıl boyunca Sıhhiye’de hizmet veren Danıştay’ımız, 2012 yılında şimdiki binasına kavuştu. Geçtiğimiz yıl Danıştay’ımıza yeni bir sosyal tesis kazandırdık. İdari yargılamaların daha hızlı sonuçlandırılması ve vatandaşlarımızın hukukunun daha iyi korunması için önemli mevzuat değişiklikleri yaptık. İhtiyaçlar çerçevesinde İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda, 20’den fazla Danıştay kanununda da 16 defa değişiklik oldu. Bilgi edinme hakkı kanununun çıkarılması vatandaşı idare karşısında güçlendiren reformlardan biri olmuştur. Bilgi edinme hakkı 2010 yılında anayasal güvenceye alınmıştır. Ayrıca 2010 yılında anayasadaki hak aramayı engelleyen bütün hükümleri kaldırdık.”
    2016 senesinde Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nu kurduklarını hatırlatan Erdoğan, ”2021 yılında 4. yargı paketiyle idari makamlara yapılan başvurulara idare tarafından verilecek cevap süresini 60 günden 30 güne indirdik. Ayrıca idari yargı mercileri tarafından verilen nihai kararların gerekçesiyle birlikte en geç 30 gün içinde yazılması yönünde düzenlemeye gittik. 6 Şubat asrın felaketi sonrasında deprem bölgesindeki idari yargı faaliyetlerinin aksamaması için gerekli tüm tedbirler alınmıştır. Burada saydıklarımızın dışında vatandaşı idare karşısında idari yargının işleyişini hızlandıran, yargı mensuplarımızın hak ve imkanlarını arttıran daha pek çok düzenlemeyi son 21 yılda hayata geçirdik. Her biri sessiz devrim niteliğindeki bütün bu reform hamlelerinde gayemiz demokratik hukuk devleti ilkesinin tüm unsurlarıyla ülkemizde hakim kılınmasıydı. Bu hedefe tam olarak ulaştığımızı henüz söyleyemiyoruz. Ama hedefimize çok yaklaştığımızı da kimse inkar edemez. Önümüzde kalan yolu inşallah yılmadan, yorulmadan kararlılıkla yürüyeceğiz. Tüm engelleri aşarak kat ettiğimiz mesafenin bize cesaret aşıladığını özellikle vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.

    “Cumhuriyetimizin 100. yılının darbe ürünü bir anayasayla karşılanmış ve geçirilmiş olmasını Türkiye demokrasisine yakıştıramıyoruz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Yaptıklarımızın ve yapamadıklarımızın ışığında reform irademizi halen diri tutuyoruz. Bir gerçeğin gayet iyi farkındayız. Türkiye istikbalini ancak daha fazla demokrasi, daha fazla ekonomik refah ve bunlara paralel olarak daha fazla güvenlik üzerine inşa edebilir. Güvenlik güçlü bir demokrasinin teminatıyken, demokrasi de güvenliğin dayanağıdır. Biz son 21 yılda millete hizmet yolunda gerçekten bedel ödemiş, nice badireler atlatmış bir iktidarız. Türkiye’yi tarihinin en büyük demokrasi, kalkınma ve hukuk atılımlarıyla yine biz buluşturduk. Fakat buna rağmen ülkemize siviller tarafından hazırlanmış yeni bir anayasa kazandıramadık. Yeni ve sivil anayasa teklifimizin içerisinde işte bu anlayış vardır. Cumhuriyetimizin 100. yılının darbe ürünü bir anayasayla karşılanmış ve geçirilmiş olmasını Türkiye demokrasisine yakıştıramıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Yeni anayasa ile ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, ”Bu eksikliğin yine milli irade eliyle giderilmesi, demokrasimizin gücüne güç katacak. Türk siyasetinde yeni bir kilometre taşı olacaktır. Siyaset kurumunun ekonomik ve sosyal sorunları öne sürerek sivil anayasa ihtiyacını gündemden düşürmek istemesini doğru bulmuyoruz. Yeni anayasanın sihirli değnek gibi dokununca sorunlarımızı bir anda ortadan kaldırmayacağını elbette biliyoruz. Yeni anayasa sivil siyasetin alanını genişleterek, ekonomiden sosyal hayata ülkemizin meselelerinin çözümünü daha da hızlandıracaktır. Siyasetteki yumuşamayla birlikte farklı siyasi partiler arasındaki istişari görüşmelerin yoğunlaşması bu bakımdan önemli bir fırsat teşkil ediyor. Türk siyasetinin bu fırsatı ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz adına kalıcı bir kazanca dönüştürmesini ümit ediyoruz. Biz milletimizin beklentileri çerçevesinde üzerimize düşen yapıcı rolü oynamaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • “Yeni bir anayasa yapmanın mücadelesini vereceğiz”

    “Yeni bir anayasa yapmanın mücadelesini vereceğiz”

    Biri dizi ziyaret ve toplantıya katılmak için Sinop’a gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ilk olarak Sinop Valiliği’nin ziyaret etti. Protokol üyeleri tarafından karşılanan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Valilik Anı Defteri’ni imzalamasının ardından Vali Dr. Mustafa Özarslan’dan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Daha sonra Bakan Tunç, sırasıyla Adalet Sarayı, Sinop Barosu ve Sakarya Caddesi’nde esnafları ziyaret etti. Akabinde AK Partinin kültür merkezindeki proje tanıtım toplantısına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yaptığı açıklamada, “Sinop’umuz Karadeniz’in incisi. Türkiye’nin en güzel şehri. Karadeniz’in bütün illeri birbirinden güzel ama Sinop gerçekten coğrafyasıyla, konumuyla tartışmasız bir değere sahip. Sinop’a inşallah hep beraber sahip çıkacağız. Yakup Üçüncüoğlu başkanımız bu projeleri hızlı bir şekilde hayata geçirecek. Biz de ona destek olacağız. Sinop’un bundan sonra vakit kaybetmeyeceğine, kayıp yılları da süratli bir şekilde telafi edeceğine yürekten inanıyoruz. Sinop’ta inşallah gerçek belediyecilik başlayacak. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Gerçek belediyecilik 1994 yılında sayın cumhurbaşkanımızın İstanbul’da temellerini attığı ve sonrasında eser ve hizmet siyaseti olarak bütün yurda yayılan AK Parti iktidarıyla yayılan cumhur ittifakıyla birlikte ekol haline gelen bir belediyecilik. İnşallah Sinop bu heyecanı yakalamış ve 1 Nisan’dan itibaren de bunun uygulamasını Sinop’ta da göreceğiz” dedi.

    “Yeni bir anayasa yapmanın mücadelesini vereceğiz”
    Son 22 yıl içinde anayasada bir çok yenilik getirdiklerini belirten Bakan Tunç, “Anayasamızda gerçekleştirmiş olduğumuz sessiz devrim sayılan reformlarla hak arama yollarını genişlettik. Kadın hakları anayasamızda yoktu, çocukların korunması yoktu, özel hayatın korunması yoktu, kişisel verilerin korunması yoktu. Bilgi edinme hakkı diye bir hak anayasamızda yoktu. Bunların hepsini işte şu son dönemde 22 yıl içerisinde milletimizin onayıyla gerçekleştirdik. Bugüne kadar anayasamızda yapılan sessiz devrim sayılabilecek bu reformlar evet küçümsenmeyecek reformlar. Ülkemizin demokrasi standardını yükselten reformlar. Hükümet sistemiyle beraber cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle birlikte vatandaşlarımızın doğrudan doğruya yürütmeyi, cumhurbaşkanını seçtiği halkın idaresinin yürütmeye yansıdığı, demokrasiyi güçlendiren, cumhuriyet rejimini daha da güçlendiren yönetim reformuna da milletimizin onayıyla imza attık. Şimdi bu kazanımları koruyarak katılımcı, demokratik, sivil, temel hak ve özgürlükleri öne alan bir anlayışla yeni bir anayasayı yapmanın mücadelesini vereceğiz” şeklinde konuştu.

    “Depremde yıkılan 11 vilayetimizi yeniden ayağa kaldırmanın mücadelesini veriyoruz”
    Deprem bölgelerine yardımların devam ettiğini söyleyen Tunç, “Ülkemizi çocuklarımızın, gençlerimizin huzurlu bir geleceğe kavuşabilmesi için terörün her türlüsünden arındırarak devam edeceğiz. Bir taraftan ülkemizi geliştirirken, kalkındırırken şehirlerimizi de inşallah tabi önceliğimiz deprem bölgemiz. Depremde yıkılan 11 vilayetimizi yeniden ayağa kaldırmanın mücadelesini veriyoruz. Orada o mücadeleyi verirken diğer şehirlerimizi de ihmal etmeden oraların imarını, ihyasını da kesintisiz sürdüreceğiz. 31 Mart’a şurada 1 ay gibi kısa bir zaman kaldı. Bu süre içerisinde inşallah kapı kapı dolaşacağız. Karadeniz’in incisi olan Sinop’a yakışır güzel hizmetlerin gelmesi için herkesin kapısına giderek Yakup Üçüncüoğlu diyeceğiz. Hep beraber ona destek vereceğiz ve inşallah 1 Nisan’dan itibaren Sinop’ta yeni bir dönemi başlatacağız” ifadelerini kullandı.
    Proje tanıtım toplantısı sonrası AK Parti Sinop İl Başkanı Uğur Giresun tarafından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yöresel Sinop Bıçağı hediye edildi.
    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş, AK Parti Sinop İl Başkanı Uğur Giresun, AK Parti Sinop Belediye Başkan Adayı Yakup Üçüncüoğlu eşlik etti.

  • “Yeni bir anayasaya kavuşmamız lazım”

    “Yeni bir anayasaya kavuşmamız lazım”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Trabzon’un Akçaabat ilçesinde yapılacak Adliye Sarayı’nın temel atma törenine katıldı. Törende konuşan Bakan Tunç, “PKK’nın kalleş saldırısında askerlerimiz şehit oldu. Kahramanlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun, milletimize ve ailelerine de başsağlığı diliyorum. Onların kanlarını yerde bırakmamak için kahraman arkadaşları mücadeleye devam ediyorlar. Terörle mücadele kararlılığımızdan hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Hem terörün siyasi uzantılarıyla hem de içte ve dışta onları tutan, küresel maşalarıyla da mücadele etme kararlılığımızdan zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Diğer yandan Filistin’de maalesef insanlığın gözü önünde çocuk katliamı, sivil katliamı, savaş suçu işlenmeye devam ediyor. Tabii uluslararası kuruluşlar etkisiz kalmaya da devam ediyor. Türkiye olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya, onları desteklemeye devam edeceğiz. Dünyada haksızlıklara ses çıkarmaya, dünyada adaleti savunmaya hep devam edeceğiz” diye konuştu.

    21 yılda tarafsız ve bağımsız bir yargı için önemli adımlar atıldığını ifade eden Bakan Tunç, “Adalet mülkün temelidir, adalet haklıya hakkını vermektir. Asıl kısa ve öz tarifi. Adaletin tam anlamıyla tesis edildiği yerde insan güçlüdür. İnsanın güçlü olduğu yerde aile güçlüdür. Ailenin güçlü olduğu yerde toplum güçlüdür ve dolayısıyla topyekûn devlet olarak güçlü oluruz. Adaleti tesis etmenin en yegane yolu da hukuk devleti olmaktır. Hukuk devleti, tüm işlem ve işlemleri yargı denetimine tabii olan devlettir. Ve tarafsız ve bağımsız yargı da hukuk devletinin olmazsa olmaz şartıdır. Tarafsız ve bağımsız yargının tesisi için de son 21 yılda çok önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. Özellikle vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden en etkin, en adil şekilde yararlanabilmesinin yolunu açmak için çok önemli çalışmalar yaptık. Özellikle yargı mensuplarımızın, hakim ve savcılarımızın kürsüde uygulayacakları mevzuatı yeniledik. Çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek hale getirdik. 80 yıldan bu yana uygulanan ama artık çağın ihtiyaçlarına cevap vermeyen temel kanunlarımızın tamamını yeniledik. Artık çağın ihtiyacına cevap veren, Avrupa’nın da, dünyanın da en yeni temel mevzuatına sahip ülke Türkiye. Tabii bu mevzuatın uygulanacağı yerler, fiziki mekanlar da önemli. Bu fiziki mekanları da son yıllarda yeniledik” şeklinde konuştu.

    “Anayasada sessiz devrimlere imza atıldı”

    Anayasada sessiz devrimlere imza atıldığını kaydeden Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Reform sayılabilecek anayasa değişikliklerini hayata geçirdik. Tabii darbe anayasasının vesayetçi ruhunu tamamen ortadan kaldırmanın tümden bir değişiklik yapılmadığı müddetçe mümkün olmayacağı da açık. Ama anayasamızda reform sayılan sessiz devrim sayılan önemli değişikliklere de imza attık. Anayasamızda sıkıyönetim maddesi vardı, sıkıyönetim maddesini kaldırdık. ‘Darbeciler yargılanamaz’ diye bir madde vardı; bunu kaldırdık ve darbecilerin yargılanmasını sağladık. Tüm bu değişikliklerla özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile de demokrasimizi, cumhuriyetimizi güçlendirdik. Süreç içerisinde çok sayıda değişikliğin anayasamızda gerçekleşmiş olması, anayasanın maddeleri arasındaki yeknesaklığı da bozdu. Tabii bu yeknesaklığın bozulması birtakım sorunlara da yol açıyor. Yargı kurumlarımız arasında özellikle yorum farklarının farklı sorunlara yol açmasını da hep beraber günümüzde yaşıyoruz. O nedenle bu sorunları aşabilmemiz, özellikle darbeciler tarafından yazılmış olan bir anayasadan kurtulup, kuşatıcı, demokratik, sivil temel hak ve özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini belirleyen, insan onurunu koruyan yeni bir anayasaya kavuşmamız lazım. İnşallah 28. dönem parlamentosu bu uzlaşmayı sağlar. Demokratik bir anayasayla Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atmak Türkiye’ye yakışır ve inşallah milletimize olan borcumuzu da yerine getirmiş oluruz.”

    Hakim ve savcı adaylığının kaldırıldığını hatırlatan Bakan Tunç, “Hakim ve savcılarımızın, avukat meslektaşlarımızın özellikle güçlendirilmesi, onların tarafsız ve bağımsız yargı ilkesine uygun şekilde görevlerini yapabilmesi, daha donanımlı hale getirilmesi ile ilgili olarak da başlattığımız çalışmalar var. Bunlardan birisi de hukuk fakültelerindeki eğitimin daha da kaliteli hale getirilmesi ve bunu YÖK’le işbirliği içerisinde gerçekleştirmenin gayreti içerisindeyiz. Hukuk fakültesini bitiren genç kardeşlerimizin hakim, savcı, avukat olmak isteyen bu genç kardeşlerimizin öncelikle fakülte bittikten sonra bir ön elemeye tabi tutulmasını istiyoruz. Bu anlamda meclisimizde yasası gerçekleşti, yürürlüğe de 2024 yılından itibaren giriyor. Artık avukatlık stajına başlayabilmek için hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanmak gerekecek. Hakimlik, savcılık sınavına girebilmek için de yine bu sınavı kazanmak gerekecek. Artık bundan sonra hakim savcı adaylığı yok; onu da kaldırıyoruz. 2 yıl süren hakim, savcı adaylığı yerine 3 yıl süren hakim, savcı yardımcılığı sistemine geçtik. 3 yıl boyunca hakim ve savcı yardımcılarımız, 1 yıl Adalet Akademisi’nde eğitim görecekler. O akademide ara sınavları geçecekler ve 2 yıl boyunca da tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında çalışacaklar. Kürsüye çıkmadan önce gerek ilk derece, gerek istinat, gerek Yargıtay, tüm aşamaları tanımış, görmüş, teorisi ile uygulamasıyla daha donanımlı bir şekilde daha hazırlıklı bir şekilde kürsüye çıkarak, adaletin hizmetinde olacaklar inşallah” ifadelerini kullandı.

    Tören, konuşmaların ardından Bakan Tunç’a verilen hediyeler ile devam etti. Duaların ardından Bakan Tunç ve beraberindekilerin butona basmasıyla temel atma töreni sona erdi. Törene Bakan Tunç’un yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, AK Parti Trabzon Milletvekilleri Mustafa Şen, Vehbi Koç, Yılmaz Büyükaydın, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Sedat Çelik, Akçaabat Cumhuriyet Başsavcısı Hacı Şeref Özsöğüt, ilçe belediye başkanları, adliye personeli ve vatandaşlar katıldı.

  • “Anayasanın yenilenmesi elzemdir”

    “Anayasanın yenilenmesi elzemdir”

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütçe maratonu sürüyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün Adalet Bakanlığı’nın bütçesi görüşülüyor.

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bütçe görüşmeleri sırasında bir sunum gerçekleştirdi. Bakan Tunç, sunum sırasında yeni anayasaya yönelik açıklamalarda bulundu.

    “ANAYASANIN YENİLENMESİ ELZEMDİR”

    “Yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuz açıktır.” diyen Bakan Tunç, “Darbe döneminde hazırlanan mevcut anayasanın, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışla, hak ve özgürlükler çerçevesinde yenilenmesi elzemdir.” şeklinde konuştu.

    Mevcut anayasada bugüne kadar 19 değişiklik paketiyle, 184 değişiklik yapıldığına dikkat çeken Bakan Tunç, “Anayasamız yamalı bir bohça haline gelmiştir.” dedi.