Etiket: Ankara

  • Kedi asılarak öldürüldü

    Kedi asılarak öldürüldü

    Olay, Şereflikoçhisar ilçesinde meydana geldi.

    Vatandaşlar, Mescit Camii yakınlarında bir kedinin iple asıldığını gördü. Gördükleri manzara karşısında şoke olan vatandaşlar, durumu polise haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri kediyi olduğu yerden alırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Acılı aile: “Katile yardım edenler de ceza alsın”

    Acılı aile: “Katile yardım edenler de ceza alsın”

    Ankara’nın Sinan ilçesinde 13 Şubat’ta arkadaşı tarafından bıçakla öldürülen lise öğrencisi Hüseyin Ünal’ın acılı ailesi, Ünal’ın öldürüldüğü Tuna Parkı’nda bir araya gelerek katil zanlısının gereken cezayı alması için yetkililere seslendi. Mahalle sakinleri, Hüseyin Ünal’ın arkadaşları ve sevenlerinin bir araya geldiği parkta, Ünal’ın ailesi ve avukatı basın açıklaması yaptı.

    “O kişi kışın banklarda üşümesin diye ona tişört ve kazak verdi”

    Anne Nazire Ünal, oğlunun merhametli ve yardımsever bir çocuk olduğunu söyledi. Oğlunun katil zanlısının bankta kaldığını ve o üşümesin diye evden kıyafet ve battaniye götürdüğünü sözlerine ekleyen anne Ünal, “Kuzumun katili olan kişi geçen sene sokakta kalıyordu. O kişi oğlumu aradığında kuzum benden battaniye istedi. Oğlum ona battaniye verdi. Kuzum o kişi kışın banklarda üşümesin diye ona tişört ve kazak verdi. Yardım ettiğinin karşılığını böyle buldu. Önce Allah’ın sonra devletin adaletini istiyorum. Kuzumun kanı yerde kalmasın başka Hüseyinler gitmesin. Başka annelerin ciğeri yanmasın, benim kuzum geri gelmez. Sessiz kalırsak başka Hüseyinlerde gider sessiz kalmayalım. Biliyorum ki benim Hüseyin’im geri gelmeyecek ama sessiz kalınmasın. Allah rızası için adalet istiyorum. Gücüm bitti, nefesimi kestiler. Nefesimi aldılar benden” ifadelerini kullandı.

    “Gençler bu tehdit altında”

    Abi Nasip Ünal ise kardeşinin canice katledildiğini ifade ederek, “Suçsuz ve habersizdi. Kimseye bir zararı yoktu. Görüldüğü gibi seveni de çoktu. Adalet istiyoruz, layık olan adaleti istiyoruz. Babam görme engelli aynı zamanda kalp hastası. Durumlara dayanamadı, kendisi şu an buraya katılacak gücü olmadığı için gelemedi. Adaletin olacağına kalben inanıyoruz ama fiilen de görmek istiyoruz. Annemizin de dediği gibi gençler bu tehdit altında. Bir kıvılcım olsun, bir yangın çıksın zalimliğin son bulması adına. Hüseyin’imiz geri gelmeyecek ama diğer Hüseyinlere vesile olsun istiyoruz. Herkesin üzerine vazife düşüyor, herkes vazifesini layığıyla yaparsa adalet yerini bulacaktır. En azından zalimlerin cesaretini kırmamız gerekiyor. Masumlara da cesaret vermemiz gerekiyor. Acımız büyük, başka canlar yanmasın masumlar zarar görmesin” diye konuştu.

    “Hüseyin, kumpasa düşürüldüğünden habersiz kendisini arayıp çağıran 2 arkadaşının yanına gitmişti”

    Avukat Hilal Kurt ise olayın nasıl yaşandığıyla ilgili şu sözleri söyledi: “Olaydan bir gün önce sınıfta katil zanlısı kız arkadaşıyla beraber Hüseyin’e karşı tehditler savurup sebepsiz yere tartışma çıkarmıştır. Ancak okul ortamında hazırlıksız olduğu için devamını getirememiştir. Hüseyin bu sebepten olay günü okula gitmemiştir. Ancak Katil zanlısı, Hüseyin’i öldürmeyi planlamış, cebine bıçağı saklamış ve ortak arkadaşlarından birine Hüseyin’i arattırarak söz konusu vahşetin gerçekleştiği yere gelmesini sağlamıştır. Hüseyin, kumpasa düşürüldüğünden habersiz kendisini arayıp çağıran 2 arkadaşının yanına gelmiş. Ancak bu iki arkadaş Hüseyin’in gerisinde, takip mesafelerini koruyarak adeta onun kaçmasını engellemeye yönelik duruşlar sergilemişlerdir. Hüseyin, Olay yerine geldiğinde karşısında katil zanlısını ve diğer şüpheli kişiyi görmüştür. Hüseyin tartışmak istemediğini söylemesine rağmen, katil zanlısı kavga istiyorum ben diye bağırmış ve kamera kayıtlarından da açıkça görüleceği üzere Hüseyin’e saldırmıştır. Katil zanlısı yaklaşarak Hüseyin’in ensesinden tutmuş, kafasını kafasına dayayıp cebinden çıkartmış olduğu suç aletiyle Hüseyin’i defalarca bıçaklayarak ölümüne sebep olmuştur. Hüseyin, kanlar içinde yerde acı çekerken katil zanlısı ve yanındaki diğer şüpheli kişiler ardına bile bakmadan kaçmışlardır. Hüseyin, kaldırıldığı hastanede vermiş olduğu yaşam mücadelesini yaklaşık 44 saat sonra kaybetmiştir. Önemle belirtmek isteriz ki; iddialar katil zanlısının uyuşturucu madde kullanmakta olduğu, söz konusu vahşetin gerçekleştiği sırada failin madde etkisi altında olduğu yönündedir.”

    Aile, Hüseyin’e pusu kurarak katil zanlısına yardım edenlerin de ceza almasını istiyor

    Avukat Kurt, kamera görüntülerinde Hüseyin’in öldürülmesine sebep olan 4 sınıf arkadaşı olaya dahil olmasına rağmen sadece bir kişinin tutuklandığını belirterek, “Katil zanlısının azmettiricisi olduğundan şüphelenilen ve olaydan bir gün önce yaşanılan tartışmada katil zanlısıyla birlikte olan kız arkadaşının dosyada sadece bilgi sahibi olarak kollukça ifadesinin alınmış olması tarafımızca anlaşılamamaktadır. Ayrıca tutanaklara ve güvenlik kamera kayıtlarına göre olaya yakın mesafede bulunan ve olayı izleyen bir başka erkeğin ve kızın bulunduğu tespit edilmiş ancak bu iki kişinin kimlikleri belirlenememiştir. Alınan ifadeler sonrası kasten yaralamadan soruşturma başlatılmış ve sadece katil zanlısı hakkında tutuklama kararı verilmiştir. Ancak iddianamenin planlayarak ve tasarlayarak kasten öldürme suçundan düzenlenmesi gerekmekte olduğu gibi yardım eden diğer tüm şüphelilerin de tutuklanması gerekmektedir” dedi.
    Öte yandan Avukat Kurt, olayın gerçekleştiği parkın isminin ‘Hüseyin Ünal Parkı’ olarak değiştirilmesi için gerekli mücadelenin verileceğini söyledi.

  • Sağlık raporu almak istedi, hayatının şokunu yaşadı!

    Sağlık raporu almak istedi, hayatının şokunu yaşadı!

    Ankara’da yaşayan Dilan Melis Güvenç, 2020 yılında kimliğini kaybetti. Kimliğini kaybetmesinin ardından Güvenç, nüfus müdürlüğüne giderek talep oluşturdu ve yeni kimliğini aldı. 3 yıl aradan sonra 2023 Eylül ayında ehliyet için sağlık raporu almaya giden Güvenç, ‘uyuşturucu kullandığın için sağlık raporu alamazsın’ yanıtıyla karşılaştı. Aile hekiminin söylemesi üzerine sağlık kayıtlarına e-nabız üzerinden ulaşan Güvenç, uyuşturucu kullanımı ile ilgili hastane kayıtlarının kendisine ait olmadığını ve kimliğinin kullanıldığını iddia etti. Konuyla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunan Güvenç, kimlik bilgileri kullanılarak Ankara’da bir eğlence mekanında bir kişinin sigorta girişi yapılarak çalıştığını öğrendi. Kimlik bilgilerinin çalınmasından dolayı bu işlemlerin gerçekleştiğini iddia eden Güvenç, sağlık raporu alamaması sebebiyle herhangi bir işe de giremediğini söyledi.

    “Eski kimliğim halen bende”

    Dilan Melis Güvenç (23), 2020 yılında kimliğini kaybettiğini söyleyerek, “Direkt nüfus müdürlüğüne gittim. Orada kayıp talebimi oluşturup yeni kimliğimi aldım. Bir hafta sonra eski kimliğimi buldum. O kimlik de halen bende duruyor. Yeni kimliğimi de şu an kullanıyorum. Onun haricinde herhangi bir kimlik kaybım yok” dedi.

    “Adıma 8-10 hastanede acil kaydı açılmış”

    Yazın ehliyet almaya karar verdiğinde sağlık raporu gerekmesi sebebiyle aile hekimini ziyaret ettiğini belirten Güvenç, yaşanan olayı şöyle anlattı:
    “Doktorum sağlık kayıtlarımı kontrol ettiğinde bana ehliyet için sağlık raporu veremeyeceğini çünkü madde kullandığımı söyledi. Bunun nasıl olabileceğini sordum. Kendisi kayıtları açıp kontrol edebileceğimi söyledi. e-nabız’dan kayıtları kontrol ettim. Dediği gibi Ankara içinde 8-10 farklı hastanede benim adıma açılmış çoğunluğu acil kaydı açılmış. Hatta Hacettepe Üniversitesinde bir gün yoğun bakımda yatıldığına dair belgeyle karşılaştım. İlk önce uyuşturucu tahlillerinin çıktığı Etlik Şehir Hastanesine gittim. Oraya gittiğimde polisle görüştüm, adli vaka olup olmadığını kontrol ettiler. Adli vaka olmadığını görünce de en yakın karakola müracaat etmemi söylediler. Oraya gittiğimde de Emniyet Genel Müdürlüğünün sisteminde benim geçmiş sorgularıma baktıklarında bir ay kadar önce karakolda ifade verdiğimi, benim böyle bir ifadem olup olmadığını sordular. Ben de kendilerine böyle bir tanıklığımın olmadığını söyledim. Dosya numarası ile o karakolu ziyaret ettim. O karakolda da kamera kayıtlarına ulaştık, birlikte izledik. Benim kimliğimi kullanarak ifade veren kişiyi de gördüm. Polis bana kamera kayıtlarını veremeyeceği için savcılığa yönlendirdi. Bu sayede savcılığa giderek suç duyurusunda bulundum.”

    “3’er gün olmak üzere aynı gece mekanında farklı vakit aralıklarında sigortamın bulunduğunu gördüm”

    Savcılık soruşturmasının ardından e-devlet üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) dökümünü incelediğini söyleyen Güvenç, “SGK kayıtlarımı kontrol ettiğimde 3’er gün olmak üzere aynı gece mekanında farklı vakit aralıklarında sigortamın bulunduğunu gördüm. Herhangi öyle bir yerde çalışmışlığım olmadığı için bu bilgilerle tekrar ek nüsha sunmak için savcılığa gittim. Bu süreçte birkaç hastane kaydı daha oldu. Yine tekrar savcılığa gittim. Bundan bir hafta önceye kadar hiçbir haber yoktu. Soruşturmam hala devam ediyordu. Bir hafta önce Çankaya’daki polis karakolundan bir polis memuru beni aradı. Dedi ki ‘bir durum var, bununla ilgili ifade vermeniz gerekiyor.’ Karakola gittiğimde bir kızın Çankaya’da bulunan gece mekanında benim kimlik fotokopimi kullanarak çalıştığı, kendi beyanına göre de benim adıma düzenlenmiş senetle tutulduğunun iddia edildiğini söyledi. Bu kişiyi tanıyıp tanımadığım, daha önce bir tanışıklığım olup olmadığı soruldu. Ben de böyle birisini tanımadığımı, daha önceden soruşturmamın devam ettiğini aktardım, bu şekilde ifademi verdim” diye konuştu.

    “Savcılıktan yardım talep ediyorum”

    Şu anda soruşturmanın devam ettiğini ve herhangi bir gelişme olmadığını ifade eden Güvenç, “Hem kolluk kuvvetlerinden hem savcılıktan hem de avukatlardan yardım talep ediyorum. Bu konu hakkında ne yapabileceğimi de bilmiyorum. Ehliyetimi de alamadım. Şu anda sağlık raporu alamamam sebebiyle herhangi bir işte de çalışamıyorum. Herkese bu konuda çok dikkatli olması gerektiğini, değil kimlik, kimlik fotokopisi olsa bile çok dikkatli şekilde muhafaza edilmesi gerektiğini söylüyorum” dedi.

  • 2 ilde uyuşturucu operasyonu

    2 ilde uyuşturucu operasyonu

    Ankara İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, uyuşturucu madde üretip satan 14 şüpheliyi belirledi. 3 ay süren teknik ve fiziki takibin ardından harekete geçen ekipler, Ankara ve Aksaray’da gerçekleştirdikleri eş zamanlı operasyonda şahıslardan 12’sini yakalayarak gözaltına aldı. Firari 2 şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışmaların ise sürdürüldüğü aktarıldı. 16 farklı adreste icra edilen operasyonda ele geçirilenler ise şöyle:
    “3 bin 200 gram uyuşturucu uyarıcı madde, 28 adet uyuşturucu içme aparatı, 14 adet telefon, 1 adet muşta, 9 bin 890 lira suçtan elde edildiği değerlendirilen para”.

  • Oğlunu rehin alan uyuşturucu bağımlısından polise tehdit

    Oğlunu rehin alan uyuşturucu bağımlısından polise tehdit

    Olay, Çubuk ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, gece 23.00 sıralarında ilçe emniyet müdürlüğüne giden S.Y. isimli kadın, velayeti kendisinde olan 7 yaşındaki oğlu M.E.V.’nin boşandığı H.V. tarafından alıkonulduğunu ihbar etti.

    Şikayet üzerine harekete geçen polis ekipleri baba ile oğlun bulundukları evi tespit etti. Oğlunu rehin alan saldırgan baba olay yerindeki polisleri, “Kapıyı açarsanız size ve çocuğuma sıkarım” diyerek tehdit etti. Çevre güvenliğini sağlayan ekipler, H.V.’nin arkadaşı ve kardeşinin de dahil edildiği ikna çalışmalarına başladı. Uzun süreli ikna çalışmalarının sonuç vermemesi üzerine H.V.’nin arkadaşı E.Ç.’nin eve gönderilmesi kararı verildi. Arkadaşını içeri aldığı sırada polislere ateş eden H.V., Polis Özel Harekat ekiplerince kolundan ve bacağından vurularak etkisiz hale getirildi. Saldırgan şahıs tedavisi için hastaneye sevk edilirken, olay yerinde bulunan kardeşi A.K. ve arkadaşı E.Ç. ile polislerden yaralanan kimsenin olmadığı öğrenildi. Olay sırasında herhangi bir fiziki yara almadığı belirlenen mağdur çocuğun durumunun iyi olduğu belirtildi. Yaralanan saldırgan baba ise tedavi edilmek üzere hastaneye nakledildi.

    Yüklü miktarda uyuşturucu ele geçirildi

    Psikolojik problemleri ve uyuşturucu madde bağımlısı olduğu öğrenilen H.V.’nin bulunduğu evde yapılan aramalarda kendisine ait tabanca ile çok miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi. Olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü olarak devam ettiği aktarıldı.

    “Ailesi ile problemler yaşadıktan sonra olmuş bu olay”

    Olayla ilgili konuşan çevre esnafından Hüseyin Bilir, “Saldırganı tanıyorum, müşterimdi. Çocuğuyla sürekli alışverişe gelirdi. Hiç umduğum bir şey değildi bu olay. Herkes gibi ben de şaşırdım. Ailesi ile problemler yaşadıktan sonra olmuş bu olay. Eşiyle de ayrılmış. Olay anında buradaydım, olanları gördüm. Sabah geldiğimde üzücü olayların yaşandığını duydum. Polisler buradaydı. Çocuk son günlerde hep babası ile buralardaydı” dedi.

    “Psikolojik sorunları varmış”

    Olayın diğer tanıklarından Mustafa Çaylı ise, “Olay saatlerce sürdü. Polis ekipleri geldi. Burada yaşayan ağabey, çocuğunu rehin almış. Saldırgan iki hafta önce eşinden boşanmış. Psikolojik sorunları varmış. Operasyon çok uzun sürdü. Silah sesleri duyduk. Çok korktuk” ifadelerini kullandı.

  • Ankara’da bir baba 7 yaşındaki oğlunu silahla rehin aldı

    Ankara’da bir baba 7 yaşındaki oğlunu silahla rehin aldı

    Olay saat 18.00 sıralarında Çubuk ilçesi Cumhuriyet Mahallesi Fidanlık Sokak’ta bulunan 5 katlı binanın 2. katındaki dairede meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre 2 hafta önce eşinden boşanan, bunula beraber psikolojik sorunları ve madde bağımlılığı olan H.V. (35) velayeti annesinde bulunan 7 yaşındaki oğlu M.E.V.’yi evinde silahla rehin aldı.

    Anne S.Y.’nin ihbarı üzerine olay yerine Polis Özel Harekat (PÖH), sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Baba H.V., polis ekipleri ve yakınları tarafından 12 saat boyunca ikna edilmeye çalışıldı. İkna çalışmaları sonuç vermeyince PÖH ekiplerinin düzenlediği operasyonla küçük çocuk kurtarıldı. Küçük çocuk, kontrol amaçlı hastaneye götürüldü. Operasyon esnasında polise silahla karşılık veren baba, omzundan ve bacağından vurularak etkisiz hale getirildi. Aile yakınları ve akrabaları sinir krizi geçirdi. H.V., sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından Çubuk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Okul arkadaşını bıçakla öldürdü

    Okul arkadaşını bıçakla öldürdü

    13 Şubat’ta Sincan’da meydana gelen olayda, 17 yaşındaki lise üçüncü sınıf öğrencisi Hüseyin Ünal, önceki gün tartışma yaşadığı okul arkadaşı E.N.D.’nin (17) bıçaklı saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Olayla ilgili gözaltına alınan E.N.D. tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Y.B. (17) ise savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Öldürülen gencin ise olayın yaşanacağı parka gittiği esnadaki görüntüleri ortaya çıktı. Söz konusu görüntülerde, Ünal’ın beraberindeki iki kişiyle birlikte tuzağa düşürüldüğünden habersiz davet edildiği parka gittiği anlar görüldü. Çocuklarını kaybeden anne Nazire Ünal ile görme engelli baba İlhami Ünal ise saldırganın en ağır cezayla yargılanmasını talep etti.

    “Ağır bir sonuç olabileceğini aklıma dahi getirmek istemedim”

    Evladının bıçaklandığını duyunca bilincinin kaybolduğunu söyleyen baba İlhami Ünal, “Olayı ilk ben duydum. Polisler beni aradı. Bıçaklanma olayının olduğunu söylediler. O anda şehir dışındaydım. Ne yapacağımı bilemedim. Bilincimi kaybettim. Bıçaklandığını ve kan kaybettiğini düşündüm. Daha da ağır bir sonuç olabileceğini aklıma dahi getirmek istemedim. Hastanenin yoğun bakım servisine gittim ve oğluma seslendim. Ben iki defa geldim yanına, artık sende kalk yürüyerek yanıma gel dedim” dedi.

    “Oğlumla en son konuştuğumda kontörünün bittiğini söylemişti”

    Oğluyla konuştuğu son cümlelerden bahseden Baba Ünal, “Benim çocuklarım kimseye bir şey anlatmaz. Çünkü meseleleri o kadar büyük görmezler. Oğlumla en son konuştuğumda kontörünün bittiğini söylemişti. Ben de tarifesini değiştirmiştim. Sonraki günler de bu tarifeyle idare etmesini sonra değiştireceğimizi söylemiştim” diye konuştu.

    “Aşçı olmak istediğini söylüyordu”

    Oğlunun ileride aşçı olmak istediğini dile getiren kederli baba, “Hüseyin’in hayalleri, düşünceleri hep ileriye dönüktü. Çevresini düşünür, insanlara yardım ederdi hep. Hüzünlü ortamları sevmez, hemen neşe getirirdi. Kavgayı, husumeti bilmezdi. Onu hep böyle yetiştirmeye çalıştım. İleride üniversiteyi bitirip aşçı olmak istediğini söylüyordu. 11 yaşından itibaren yemek yapıyordu ve hepsi de çok lezzetliydi. Hayali buydu. Benim oğlum hakkın rahmetine kavuştu ama başka Hüseyinlerin canı yanmasın. Katilin yaşı küçük diye cezasında indirime gidilmesin. Bu olay kasıtlı. Benim oğlum ne ilkti ne de son olacak. Sözün bittiği yerdeyim. Bu olay burada kalmasın. Hüseyinlerin kurtulması için bir şeyler yapılmalı” ifadelerini kullandı.

    “Oğlumun kanı son damlasına kadar akmış”

    Ünal’ın acılı annesi Nazire Ünal, tarifsiz bir acı yaşadıklarını söyleyerek, “Tarifi olmayan bir durum. Şu anda bile içim parçalanıyor. O sırada işteydim. Duyduğumda dünyam başıma yıkıldı. Hastaneye gittiğimde oğlum ameliyattaydı. Doktorlar ümit vermedi ama operasyonun iyi geçtiğini söyledi. Oğlumun kanı son damlasına kadar akmış, beynine oksijen gitmemiş. Uzun süre yerde kalmış ve müdahale eden olmamış” dedi.

    “Benim çocuğumun başına gidip fotoğrafını çekmişler”

    Anne Ünal, olaydan sonra ihmallerin olduğunu ve kimsenin yardım etmediğini ileri sürerek, “Oğlum ayağa kalkar diye beklerken yanıma biri geldi. ‘Ben her şeyi gördüm. Yanına kimse yoktu. Sesi çıkmıyordu. Ailene haber vereyim gelsinler dedim, sadece bir hırıltı sesi geldi. Sağlık ocağına haber verdim gelmediler. Gelmezseniz sizi şikayet ederim dedim. Bir hemşire geldi müdahale dahi edemedi. Ben yarasına baskı yaptım ama diğer yarayı göremedim’ dedi bana. Benim çocuğumun başına gidip fotoğrafını çekmişler. Kimse yardım etmemiş. İnsanlık bu kadar mı öldü” diye konuştu.

    “En samimi arkadaşını ikna edip, onun aracılığıyla dışarıya çıkarmışlar”

    Oğlunun daime güler yüzlü bir mizaca sahip olduğunu belirten Anne Ünal, “Hüseyin, hiçbir zaman arkadaşlarını şikayet etmezdi. Hep ben sorardım bir sıkıntı var mı diye. Saz çalardı, ney üflerdi. Enstrümanlarını okula götürüp arkadaşlarını eğlendirirdi. Güler yüzlüydü, güldürüp eğlendirirdi. Hüseyin o gün tartışmayı sürdürmemiş. Küçücük bir sözü saldırgana ağır gelmiş. Çocuğum o gün sağlık raporu aldı ve okula gitmedi. En samimi arkadaşını ikna edip, onun aracılığıyla dışarıya çıkarmışlar” ifadelerine yer verdi.

    “Çocuğumun kanı yerde kalsın istemiyorum”

    Saldırganın en ağır biçimde yargılanmasını dile getiren anne Ünal, “Bu bilinçli yapılan bir şey. Çocuğumun kanı yerde kalsın istemiyorum. Sessiz kalırsam çok anneler benim gibi perişan olur. Adalet istiyorum. Saldırgan aftan yararlanmak için madde etkisi altındaydım demesin. Park görevlisi olayı görmüş, ‘Küçük bir sataşma’ diyor. Sağlık ocağının güvenlik kamerasını nasıl olmaz. Benim oğlum yükselmek, iyi yerlere gelmek istiyordu. Herkesin gönlünü kazanan bir çocuktu” dedi.

    “Oğlumun daha önce yardım ettiği kişiyle onu öldüren kişi aynı”

    Anne Ünal, oğlunun olaydan birkaç ay önce kendisine saldıracağından habersiz E.N.D.’ye yardım ettiğini ileri sürdü. Oğlunun, E.N.D.’ye üşümemesi için yardım ettiğini söyleyen anne Ünal, şunları dedi:

    “Hüseyin arkadaşlarını eve getirmezdi. Bir gün bana, ‘Arkadaşımı babası dışarıya atmış, eve getirebilir miyim’ diye sordu. Ben de kabul etmeyince, ‘Hırka ve battaniye götüreyim soğukta üşümesin’ dedi. Dayanamadım, al eve getir dedim ama kabul etmedi. Sabaha kadar o çocuğu orada bırakmadı. Sonra haber aldım ki, o çocuk Hüseyin’i öldüren kişiymiş”

  • Ankara’da 45 bin kişilik yapılan stadyumun çalışmaları havadan görüntülendi

    Ankara’da 45 bin kişilik yapılan stadyumun çalışmaları havadan görüntülendi

    82 yıllık tarihi Ankara 19 Mayıs Stadyumu, çürük raporunun açıklanmasının ardından yerine yeni bir stadyum yapılması için 4 Ağustos 2018’de yıkılmıştı. Yıkımın ardından 45 bin kişilik olması planlanan Ankara stadyumunun yapım çalışmaları son hız devam ediyor. 2025-2026 sezonuna yetişmesi planlanan stadyum depreme karşı dayanıklı şekilde inşa ediliyor. UEFA kriterlerine uygun yapılan stadyumun çevresinde bulunan ulaşım imkanları nedeniyle taraftarın gelişini kolaylaştırıyor. Planlamalara göre stadyumda ticari alanlar, mağazalar, restoranlar, müze, konferans salonu yer alacak. Ayrıca stadyumda farklı branşlarda okçuluk, tekvando, boks, eskrim, dans, atıcılık, karate, judo, masa tenisi, kick boks, muay thai gibi sporlarda yer alıyor. Stadyuma 695 adet açık otopark ve 460 adet aracın olacağı şekilde otopark bulunacak. Stadyumda yer alan teknolojik özellikler ise zeminin kötüleşmemesini sağlayacak.

    Yapımı devam eden stadyum, Türkiye ile İtalya’nın ortaklaşa düzenleyeceği 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2032) için İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir, Konya, Antalya, Gaziantep ve Trabzon’dan statlar yer alıyor. Yapımı devam eden stadyumla ilgili proje müdürü Cem Saraçlar  açıklamalarda bulundu.
    Projenin 45 bin kişilik kapasiteye sahip bir stadyum olduğunu belirten Saraçlar, “Aslında sadece stadyum olarak bakmak doğru değil. Burada spor kompleksi var. Bu yapının içinde 160 bin metrekarede birçok spor disiplini bulunmakta. Örnek olarak boks, tekvando, güreş gibi branşlar bu bina içinde bulunacak. Yaşayan bir bina olacak. Binanın kriterleri, UEFA kriterlerine uygun bir şekilde yapılıyor” diye konuştu.

    “Şu anda emniyetli bir zemin üzerinde yapıyı yükseltiyoruz”
    Stadyumun depreme dayanıklı olduğunu vurgulayan Cem Saraçlar, “Bu binanın temelinde yaklaşık 30 metre derinliğinde zemin iyileştirme çalışması yapıldı. 5 bin 500 adet kazık uygulaması yapıldı. Bu projemizin en önemli safhalarından biridir. Bizim için çok ciddi bir zaman aldı. Şu anda emniyetli bir zemin üzerinde yapıyı yükseltiyoruz” ifadelerini kullandı.
    Saraçlar, inşaat işlerinin hızlı bir şekilde devam ettiğini hedeflerinin 2025-2026 sezonuna projeyi yetiştirmek olduğunu bildirdi. Proje takvimine uygun gittiğini belirten Saraçlar, “Kaba inşaat aşamasındayız. Diğer inşaat çalışmalarımız da devam ediyor. Onlar da kısa süre içinde sahada imalatlara başlayacaklar” dedi.
    Stadyumun zeminiyle ilgili de konuşan Cem Saraçlar, “Projeyi genel olarak incelediğimizde üst düzey teknoloji kullanılmış. Özellikle çim sahanın korunması ve geliştirilmesi adına gerek UV cihazları olsun gerekse fan cihazları başlangıçta düşünülmüş bir proje” diye konuştu.

    “Projemizin en büyük avantajı birçok ulaşım ağının tam merkezinde”
    Stadyumun UEFA kriterlerine uygun olarak yapılmış bir yapı olduğunu ifade eden Saraçlar, “Bütün uluslararası ve ulusal normlara uygun bir bina. Özelikle çim saha ile öngörülen bütün üst düzey teknolojikler projede yer alıyor, kullanılacaktır. Projemizin en büyük avantajı ise birçok ulaşım ağının tam merkezinde. Metro istasyonları, hızlı trenler, banliyö trenleri yürüme mesafesinde bulunuyor. Bu da projemizi daha aktif ve canlı tutulabilecek bir yapı haline dönüştürüyor. Özellikle bu gibi spor alanlarına toplu taşıma araçları ile ulaşmanın şehircilik anlamında daha doğru olduğu görüşü vardır. O açıdan bakıldığında stadın konumu çevresindeki imkanlar çok uygun gözüküyor” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Maden sahasındaki çalışmalar devam ediyor

    Maden sahasındaki çalışmalar devam ediyor

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından yapılan açıklamada, İliç ilçesindeki madende meydana gelen toprak kaymasının hemen ardından bölgeye sevk ettiği 8 teknik ekibin çalışmalarını büyük bir titizlikle sürdürdüğü belirtildi.

    Ekiplerin her gün 9 ayrı noktadan aldığı numuneler 3 ayrı laboratuvarda analize gönderildiği, bugüne kadar herhangi bir olumsuzluğa rastlanılmadığı açıklandı. Su ve toprağın yanı sıra bölgedeki hava kalitesinin de, 2’si tesis yakınında, 4’ü İliç’te olmak üzere toplam 6 hava kalitesi izleme istasyonunda sürekli takip edildiği, hava kalitesinde de siyanür kaynaklı bir olumsuzluğun tespit edilmediği bildirildi.

    Bölgedeki toprak kayması sonucu akan malzemenin geçici olarak depolanacağı alanların belirlendiği, mevcut alanda sızdırmazlık şartlarının sağlandığı, bölgeye akan malzemenin hazırlanan alana transferinin başladığı belirtildi.

  • Millet Bahçelerinin inşaatı devam ediyor

    Millet Bahçelerinin inşaatı devam ediyor

    Pursaklar’da kültürden sanata, eğitimden spora, teknolojiden bilime birçok alanda vatandaşlara hizmet veren Pursaklar Belediyesi ilçeye yeni bir nefes, yeni bir soluk katacak olan Pursaklar Millet Bahçesi ve Gümüşoluk Millet Bahçesi yapım çalışmalarına büyük bir hızla devam ediyor.

    “Bu iki güzide Millet Bahçemiz Ankara’nın akciğerleri olacak”

    Tüm Ankara’ya nefes aldıracak yeni Millet Bahçelerinin yapım çalışmalarına devam ettiklerini belirten Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, “7’den 70’e her bir hemşehrimize hitap edecek olan Pursaklar Millet Bahçesi ve Gümüoşoluk Millet Bahçesi’nde çalışmalarımız devam ediyor. Bu iki güzide Millet Bahçemiz Ankara’nın akciğerleri olacak. Tamamlandıkları zaman sadece Pursaklar’ın değil Ankara’nın cazibe merkezi olacak” diye konuştu.