Etiket: antika

  • 32 yıldır antika halıları yeniliyor

    32 yıldır antika halıları yeniliyor

    Bursalı İlknur Temel (53) ev hanımıyken eşine yardım için başladığı halı tamirciliğinde usta oldu. 32 yıldır halı tamirciliği yapan Temel, yurt içi ve yurt dışından gelen antika halıları el işçiliği ile tamir ederek sahiplerine teslim ediyor. Halı tamirinin el işçiliği ile yapılmasından dolayı uzun sürdüğünü söyleyen Temel, günde 18 saat çalıştığını belirterek, yoğunluk olduğu zamanlar bazen eve de iş götürdüğünü ifade etti. Ayrıca antika halı merakı olduğunu ve evinde 70 ila 80 halıdan oluşan halı koleksiyonu bulunduğunu söyleyen Temel, “Hepsini ayrı ayrı seviyorum, kullanıyorum. Bazen 10 tane üst üste serip basıyorum” dedi.

    “Türkiye’nin ilk kadın halı tamircisiyim”

    Halı tamirciliğinin fiziksel olarak ağır bir iş olmamasına rağmen hep erkekler tarafından yapıldığını söyleyen İlknur Temel, “32 yıldır bu işi yapıyoruz. Evlendikten sonra öğrendim, Türkiye’nin ilk kadın halı tamircisiyim. Eşimin mesleği bu ben de ondan öğrendim. Evlendikten sonra beraber tamir yapmaya başladık şimdi bütün tamirler bana kaldı. Daha çok ben yapıyorum. Ağır bir iş değil ama hep erkekler yapmış. 32 yıldır aynı şekilde halının neye ihtiyacı varsa yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Dünyanın her yerinden antika halı geliyor

    Ağırlıklı olarak antika ve değerli halıların tamirini yaptığını ifadde eden Temel, “Daha çok saçak tamiri yapıyoruz. Bursa ve çevre illerden gelen halılar var. Yurt dışında dünyanın her yerinden tamir için antika halılar geliyor. Traşlama, eskitme halı, boyama, renk ve şekil değiştirmeler yapıyoruz. Biz çalışmayı çok seviyoruz. Allah sağlık verirse devam edeceğiz” dedi.
    Günde 18 saat çalışıyor

    Halı tamiri uzun sürdüğü için yoğunluk olduğu günler çalışmaya evde de devam ettiğini kaydeden Temel, “Günün 18 saati burada çalışıyoruz. İşlerin yetişmesi gerekiyorsa eve de iş getiriyoruz. Çünkü çok zaman alıyor. Küçük bir iğne ile hepsi tek tek elde yapılıyor. Bazı tamirler bir ay sürüyor” şeklinde konuştu.

    “70 ila 80 arası halım var, bazen 10 tane üst üste serip basıyorum”

    Kendi evlerinde halı koleksiyonu yaptıklarını vurgulayan Temel, “Biz antikaları çok seviyoruz. Halı koleksiyonum var, evimde 70 ila 80 arası halım var. Hepsini ayrı ayrı seviyorum, kullanıyorum. Bazen 10 tane üst üste serip basıyorum. Bir hafta sonra kaldırıp diğer halılarımı seriyorum. Yırtık ta olsa kullanıyorum. Hepsi benim sevdiğim beğendiğim halılar. Uşak halılarını çok seviyorum. Hereke halılarını çok beğeniyorum” diye konuştu.

  • Antikacı değil, çorbacı

    Antikacı değil, çorbacı

    Konya’da küçük yaşlarda dedesinin 1968 model klasik motosikletine olan hayranlığı ile nostaljik malzemelere merak salan 46 yaşındaki Ramazan Bademci, Türkiye’nin çeşitli bölgelerine gittiği gezilerde topladığı eşyalarla çorbacı dükkanını zamanla adeta bir klasik malzemeciye çevirdi. İş yerine gelen ve içeri girdiklerinde şaşkınlıklarını gizleyemedikleri dükkanda 100 yıl öncesinden günümüze kadar kullanılan aralarında çıra, lüküs lamba, gaz lambası, pürmüz, tüfek, terazi, telefon, radyo, saat ve klasik motosikletlerinde bulunduğu birçok eşya sergileniyor.

    “İnsanlar burada çorba içmeyi unuttular ve geçmişi hatırladılar”

    Dedesinin motosikletine olan hayranlığı ile klasik ürünlere merak salan Ramazan Bademci, “Geçmişe baktığımız zaman bizim kuşağımızdaki en güzel güzel günlerimiz bilye, gazoz kapağı veya seksektir bu şekilde devam eden bir serüven. O yıllarda dedem babaannem ve ben ikisinin ortasında yaşım ilerledikçe depo üstüne bindiğim zamanlar yani kısacası benim çocukluğum bu motosiklet üzerinde geçti. Bu benim hastalığım farklı bir duygu. Sektörümüzden dolayı hemen hemen Türkiye’nin birçok yerini gezdim. Hep birikim yaptık bu yönde 9 yılda bizi farklı bir yöne itekledi. Burada Türkiye’nin her yerinden ve geçmişten bir ürün var. Bunu da yaşamak gerekiyor, bunu da aşıladığımı düşünüyorum ben. Burada müşterilerimizin sadece çorba içmeye gelmesini istemedik. Bu çorbacıya geldikleri zaman nostalji ve geçmişini yani gaz lambasında nasıl ders yaptıklarını veya gemici fenerleriyle komşuya gezmeye gittiklerini bunları yaşamasını istedik. İnsanlar burada çorba içmeyi unuttular ve geçmişi hatırladılar” dedi.

    “Tabip matarası diye bilinen şahadet şerbetliği bile var elimde”

    Bir çok zaman geçmişi olan ürünleri anlatan Ramazan Bademci, “Elimde 170 yıllık Gale tüfeğinden tutun tabip matarası diye bilinen şahadet şerbetliği bile var elimde. Çoğu yerde bulunmayan ürünleri ben burada topladım. Müşterilerimiz bazen gelip şu ürün satılık mı diye soruyorlar ama burada satılık bir ürün yok. Satılık sadece ben varım burada, onu da alırsanız başınıza bela olur diye esprisini yapıyoruz. Burada satılık bir ürün yok. Allah’ım ömür verdiği sürece bizim misafirlerimiz onlara bu nostalji ortamını sunacağız” şeklinde konuştu.
    Bademci, “Ben evde 3 veya 4 saat vakit geçiriyorum. Bazen çocuklarımı dahi görmüyorum ama buraya gelince müşterilerimi görünce huzur buluyorum. Burada gezerken ürünleri seyrederken komple geriye gidiyorum. Ben çok rahatım ki Konya’nın Karatay ilçesine böyle bir yer kazandırdım diye. Misafirlerimiz buraya sadece çorba içmeye değil, kahvemizi çayımızı içmeye de gelebilir ama herkesin buradaki geçmişi görmelerini öneriyorum ben sadece bunu istiyorum” dedi.

    “Birkaç tane müze gezdik müzede görmediğim birkaç parçayı burada gördüm”

    İş yerindeki malzemelerden en çok eski motosikletlerin dikkatini çektiğini anlatan Mustafa Kuştaş, “İçerinin ambiyansı zaten çok eskileri hatırlatıyor. Bizim dedemizin ve babamızın çağındaki ürünleri önümüze getiriyor. Bize o zamanları hissettiriyor. İçeride en çok dikkatimi çeken ürün ise eski motosikletler var. Bizim ilgi alanımız olduğu için Ramazan abi burada bunlara emek veriyor. Hatta bazen çalıştırıp bizi gezdirdiği bile oluyor. Biz geldik mi burada mutlu oluyoruz” ifadelerini kullandı.

    Müşterilerden Hasan Hüseyin Işık, “Biz buraya tavsiye üzerine geldik. Antalya’nın Alanya ilçesinden buraya gezmeye geldik ve buraya da uğradık. Ortamı beğendim hoş otantik baba tarafından biraz avcılık olduğu için benim dikkatimi içerideki tüfekler çekti. Eski dönemlere ait olması o zaman ki işlemelerin olması Anadolu’nun hatıralarını yansıttı ve geçmişte yaptığımız savaşları aklıma getirdi. Onun dışında birkaç tane müze gezdik müzede görmediğim birkaç parçayı burada gördüm. Burada koleksiyon mu yapılıyor bilmiyorum ama baya dikkat çekici bir yer” ifadelerini kullandı.
    Çorba içmeye gelen Ali Rıza Acıbadem ise “Yıllardır burayı tercih ediyorum gayet güzel ve nezih bir ortam nostaljik bir ortam. Buraya gelince biraz eskiye dönüyoruz. Bir çok eski zamana ait ürünler var hepsi birbirinden güzel” diye konuştu.

  • Bit pazarından antika dükkanına

    Bit pazarından antika dükkanına

    İzmir’in tarihi semti Tepecik, ilk antika dükkanına kavuştu. Bit pazarı esnaflığından gelen iki ortağın kurduğu iş yerinde antika müzayedeleri başlarken, işletmede aileler ve vatandaşlar da kumda kahve içerek antikalarla dolu dükkanda nostaljik anlar yaşıyorlar.İzmir’in Konak ilçesinde bulunan ve adı genellikle asayiş olaylarıyla anılan Tepecik semti, ilk antika dükkanına kavuştu.

    Yenidoğan Mahallesi’nde bulunan antika dükkanı, içerisinde bulunan tarihi eşyalarla 20’inci yüzyıldan kalma her dönemi yeniden yaşatırken antika meraklılarının da ilgisini çekiyor. Yine Tepecik semtinde bulunan bit pazarında, çocukluğundan beri ikinci el eşya satan iki kafadarın girişimiyle kurulan iş yeri, aynı zamanda bir kafe hizmeti vererek, ağırladığı müşterilerine nostaljik anlar yaşatıyor.

    “Tepecik deyince insanların aklına artık kötü şeyler gelmeyecek; tarih gelecek”
    İş yeri ortaklarından Murat Abar, Tepecik semtine değer katmak için bu girişimde bulunduklarını söyleyerek, burada müzayedeler yaptıklarını söyledi. Abar, “Burası İzmir’in en eski yerleşim yerlerinden birisi. Tepecik’i İstanbul’daki Balat gibi yapmak lazım. Tepecik’in artık güzelleşme zamanı geldi. Tepecik deyince insanların aklına başka şeyler geliyor. Bizim iş yerimizde en değerli parçamız insanlar.

    Biz bu semtin değerini ön plana çıkarmak için Kemeraltı yerine burayı tercih ettik. Burada Büyükada’dan gelen, Madam Nora’nın orijinal parçası olan 120 yıllık bir konsolumuz var. Taş plaklarımız ve antika tablolarımız, vazolarımız var. Aslan başlı koltuk takımımız var geçtiğimiz yıl 210 bin liraya satılan. Burada her biri çok değerli ürünler var ve bunları tek tek anlatmak kolay değil. Biz düğmeye bastık; bundan sonra burası gelişecek. Tepecik deyince insanların aklına artık kötü şeyler gelmeyecek; tarih gelecek. Burası en az bir Bornova kadar gelişmiş olacak” açıklamasında bulundu.

    “İnsanlar bile buraya antika merakı için geliyorlar”
    İzmir’in her yerinden, hatta İzmir dışından da gelen antika meraklılarını ağırladıklarını söyleyen iş yeri ortaklarından Murat Açıl ise, “Ortağım Murat Abar’ın fikriyle burada bir girişimde bulunduk. 45 yıldan beri Tepecik Pazaryeri’ndeyiz. Çocukluğumuzdan beri buradayız. Gayemiz bu semti ayağa kaldırıp gelişimine katkı sağlamak.

    İsteseydik bu iş yerini İzmir’in en gelişmiş semtlerinden birinde de açabilirdik. Büyüdüğümüz yere faydalı olabilmek amacıyla bu antika dükkanını buraya açtık. Şu anda insanlarda büyük bir antika merakı da var. Türkiye’nin her yerinde yapılıyor ancak burada yok. Biz de bu ilki gerçekleştirmek istedik.

    İnsanlar buraları da görsünler, tanışırlar. İnsanlar Tepecik’in güzel bir yer olduğunu görsünler. Burada hafta sonları bit pazarı kuruluyor. İzmir’in en eski yerleşim yerlerinden birisi bu semt ama adı hep kötü olaylarla anılıyordu. Şimdi İzmir’in her yerinden hatta İzmir dışından insanlar bile buraya antika merakı için geliyorlar. Tepecik güzel şeylerle anılsın istiyoruz” sözlerine yer verdi.

  • Antika dükkanındaki soygun kamerada

    Antika dükkanındaki soygun kamerada

    Olay, gece geç saatlerde Siverek İspahi Pazarı’nda meydana geldi. Saniye saniye görüntülere yansıyan hırsızlık olayında yüzünü bez parçasıyla kapatan bir kişi, pazarın üst kısımlarından ortadaki direk yardımıyla İspahi Pazarı’na indi. Elinin yetiştiği tüm güvenlik kameralarına çorap geçiren hırsız, yine de kameralara yakalanmaktan kurtulamadı.

    Rahat tavırlarla pazarda dolaşan hırsız, 2 antika kılıç ile bir jeneratörü çalarak kaçtı. Hırsızlık anı pazardaki zarar görmeyen güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.
    Olayla ilgili polis geniş çaplı çalışma başlattı.

  • Tarih’i eser merakı koleksiyoner yaptı

    Tarih’i eser merakı koleksiyoner yaptı

    Zonguldak‘ın Ereğli ilçesinde yaklaşık 5 yıldır lisanslı koleksiyonerlik yapan Eyüp Aydın, elindeki antikaları sergiliyor. Tarihi eser kaçakçılığını önlemek için de mücadele veren Aydın, “Kaçak yapılan işlerin yapana da, vatana da, millete de hayrının olmadığı konusunda bilgilendiriyorum. Hasbelkader bulmuşlarsa da resmi yollardan gerekirse müzeye yönlendiriyorum” dedi.

    İstanbul’da çalışırken kültür varlıklarına merak saran Eyüp Aydın, bu süre zarfında tarihi eserleri araştırırken hem de koleksiyonerlerle tanıştı. Kültür varlıklarına olan merakı üzerine Kdz. Ereğli ilçesindeki Müze Müdürlüğü’nden resmi olarak koleksiyoner belgesi de alan Aydın, bir taraftan da envanterine kaydettiği antikaları sergiliyor. Tarihi eser kaçakçılığına karşı mücadele veren Eyüp Aydın, kültür varlıklarının resmi yollardan kazandırılması için çalıştığını anlattı. Değerli taşlar ve değerli madenleri de tanıtılması için iş yerinde sergileyen Aydın, “Kültür varlıkları ile ilgilendim, üniversitelerdeki arkeologlarla tanışma fırsatı buldum.

    Bölgemizle alakalı tarihi araştırdım. Çok güzel tarihimiz olduğunu öğrendim. Ancak emekli olana kadar İstanbul’u terk edemedim. Bu süreçte koleksiyonerler tanıdım. Ürünleri tanımaya çalıştım, başta objeler ve tarihi paralar olmak üzere. Bunları öğrendikten sonra Türkiye’de amatörce veya resmi çalışarak rastgele bir şeyler bulanları resmi koleksiyonerlerle buluşturdum.

    Zaman içerisinde emekli olduktan sonra memleketime taşındım. Baktım ki piyasada adına defineci dediğimiz kişileri tanıdıkça onları da bilinçlendirdim, bilgilendirdim. Kdz. Ereğli Müze Müdürlüğüne başvuruda bulunarak joleksiyoner belgemi aldım. Bulunan ürünleri resmi yoldan aldım. Kaçakçılığı önleme konusunda elimden gelen gayreti gösterdim.

    Bu hususta iki unsur var. Birincisi antika, ikincisi tarihi eser. Bunlar bizim kültür varlıklarımız. Bunları sahiplenme, ülkemizin kültürüne kazandırma konusunda küçük çaplı da olsa gayret gösteriyorum. Gelen ürünleri alıyorum, envanterime kayıt ediyorum.

    Yanıma gelen arkadaşlarımı bilinçlendiriyorum. Diyorum ki ‘Sadece gayrimüslimlerin sakladıklarını aramayın, ülkemizde değerli madenler ve değerli taşlar da var. Sahada gezerken onları da değerlendirin’ diyerek vitrinime numune koydum.

    Bu altın madenidir, bakır madenidir, kurşun madenidir diye numunelerle kendilerini bilinçlendiriyorum. ‘Bir Uzun Mehmet de siz olun’ diyorum.

    Ben beş yıldır yaklaşık Ereğli’deyim. Kaçak kazılar Ereğli ilçemizde olmuyor. Kaçak yapılan işlerin yapana da, vatana da, millete de hayrının olmadığı konusunda bilgilendiriyorum. Hasbelkader bulmuşlarsa da resmi yollardan gerekirse müzeye yönlendiriyorum. Böylelikle kültür varlıklarımıza ve ilçemize sahip çıkmaya çalışıyorum” dedi.
    Aydın, envanterindeki ürünlerin sayısının sergi açmak için yeterli olması halinde sergi de açarak ziyaretçileri ağırlayacağını sözlerine ekledi.

  • Tarihi çarşıda antikacı topluyor, cam ustası restore ediyor

    Tarihi çarşıda antikacı topluyor, cam ustası restore ediyor

    Cumhuriyet tarihinin ilk külliye projesi olan Ahi Evran Külliyesi Zanaatkarlar Çarşısı’nda Antikacı Yavuz Selim Köksal, Türkiye’de farklı bölgelerden topladığı antika eşyaları Kırşehir’de satışa sunuyor. Sattığı antika ürünlerin yanı sıra Köksal, cam ustaları marifetiyle de işlem görmüş eşyaları aslına uygun restore ettiriyor. Yaklaşık 800 yıllık Ahilik geleneğinin yaşatılması için hayata geçirilen Ahi Evran Külliyesi içindeki Zanaatkarlar Çarşısı’nda 32 meslek grubu esnafı faaliyet gösteriyor. Çarşının Ahi Çarşısıyla birleşik olması da ticari faaliyet merkezinin şehirde yer değiştirmesine neden oldu.

    Çarşı içerisinde cam işlemeciliği yapan Ahmet Çiçek, değerli eşyaların orijinaline uygun şekilde yapılarak yeniden satışa sunulmasının keyfini yaşadıklarını ve tarihi misyona uygun şekilde de imece usulünü hayata geçirdiklerini söyledi. Çiçek, açıklamasında, “Antika toplama noktasında destekleşiyoruz. Antika ürünler geldikten sonra bizler, aslına uygun restore ediyoruz. Esnaflar birbirleriyle etkileşim halinde” dedi.
    Hacı Çelik adlı balcı ise şehrin ilk antikacısının iş yerinin merakla izlendiğini ve çarşı içerisinde bulunan bütün esnafın etkileşim halinde olduğunu aktardı.

  • 45 yıldır antika eşya topluyor

    45 yıldır antika eşya topluyor

    Samsun’un Asarcık ilçesinde yaşayan antika tutkunu 58 yaşındaki Cemil Benice, 45 yıldır topladığı antika eşyaları üç depoda muhafaza ediyor. Çocukluğundan beri antika eşya toplayıp biriktiren Benice, Türkiye’deki antika meraklıların da ilgisini geçiyor.

    Elindeki antika ürünlerin sayısını kendisinin de bilmediğini belirten Cemil Benice, “Çocukluk yaşında önce antika para koleksiyonuyla başladığım bu merakım, yıllar sonra depoları doldurdu. Kağnı tekerinden kağnı arabalarına, Osmanlı sandığından Ermeni sandığına, kömürlü ütüden lambalı radyoya her türlü antika ürün elimde mevcut. Bu ürünleri duyanlar ilçeye gelerek beni ziyaret ediyor. Antika tutkunu vatandaşların Türkiye’nin dört bir yanından gelip ilgi göstermesi beni de mutlu ediyor” dedi.


    Öte yandan Cemil Benice’nin antika eşyalarının arasına yuva yapan kuş ve yavruları dikkat çekiyor.

     

  • Klasik aracı hurda halden yollara döndürdü

    Klasik aracı hurda halden yollara döndürdü

    Tepebaşı ilçesi Uluönder Mahallesi’nde yaşayan antika düşkünü Günay Uras’ın 1950 model aracı görenlerin dikkatini çekiyor. 73 yaşında olan aracını köyde terk edilmiş halde bulan Uras, tamirat için aylarca uğraştığı sanayide yaklaşık 20 bin Euro harcadı. Araçla aynı yaşta olduğunu belirten antika meraklısı, çocukluğunda hayallerini süsleyen araca yarım asırdan daha fazla bir süre sonra kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. Trafikte neredeyse herkesin aracına ilgiyle baktığını söyleyen Günay Uras, otomobilinin ülke genelinde sadece 4 tane olduğunu belirtti.

    “Sinyalleri özellikle çok dikkat çekici ve orijinal”

    73 yaşındaki aracıyla karşılaşma ve tamirat sürecini anlatan Günay Uras, “Bu aracın hikâyesi şöyle; bir arkadaşım Amerika’ya gidiyor, Eskişehir’den, 15 sene bu araba arkadaşımın köyünde kalıyor. Ben onu gördüğümde hurda halindeydi, aracı sanayide ustalarımızda Allah razı olsun, onların yardımlarıyla ve masraf ederek toparladık. Kendisi 1950 model bir araç, 1939-50 yılları arasında Almanya’da imal edilmiş. Sinyalleri özellikle çok dikkat çekici ve orijinal, gece sinyalleri çok güzel yanıyor, yandan çıkma yerleri var. Eski insanlar tanır bu sinyalleri bilirler yani. Köyde kapalı bir alanda muhafaza edildiği için bütün parçaları orijinal fakat çürümeler vardı. Çürüyen parçaların birçoğunu yurt dışından aldırdım, buradaki sanayideki ustalarımızla birlikte toparladık” dedi.

    “Tamiratına toplamda 20 bin Euro harcadım”

    Otomobilinden ülke genelinde sadece 4 adet olduğunun altını çizen antika meraklısı Günay Uras, tamiratı için 20 bin Euro harcadığı aracının kendisine verdiği hissi anlattı. Trafikte seyrederken diğer sürücülerin antika otomobiline ilgi duyduğunu belirten Uras şöyle devam etti:

    “Bu araçtan Türkiye’de sadece 4 tane olduğu söyleniyor, bulunduğu şehirlerin; Ankara, İstanbul, Bolu ve Eskişehir olduğunu duydum. Ben bu aracı çoktan beridir istiyordum zaten antikaları da çok düşkünüm evimde de bir sürü antika var. Buna sahip olunca çok mutlu oldum yalnız tamir ettirene kadar bir sene neredeyse sanayi çarşısında yattım. Tamiratına toplamda 20 bin Euro harcadım. Arkadaşım araç için ücret vermedim sadece vergilerini falan ödedim çünkü o aracının çürümesini istemedi. Hissi çok güzel özellikle direksiyona geçtiğiniz zaman anlıyorsunuz bunu. Örneğin, fren yaptığında önünün aşağı inip kalkması ya da sinyallerinin yanından çıkması ve orijinal olması. Bu anlattıklarım gerçekten benim için tarif edilmez bir duygu. Şu anda arkamda bulunan aracım 73 yaşında. Trafikte bu aracı gördüğünde herkes tebessüm ediyor, özellikle çocuklar parmaklarıyla gösteriyorlar. Fotoğraf çekilenler aracımla çok oluyor, belki biraz abartılı olacak ama polisler beni durdurduklarında ehliyet ya da ruhsat sormuyorlar sadece aracımda fotoğraf çektirip bana iyi yolculuklar diliyorlar. Aracım benimle aynı yaşta neredeyse binebildiğimiz kadar bineceğim, keyfini süreceğim.”

  • Antika meraklıları Kartepe’de

    Antika meraklıları Kartepe’de

    Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman’ın kadınların ticari hayat içerisinde yer alması için hayata geçirdiği Hanımeli Pazarına antika pazarı da faaliyet gösterecek. Kocaeli Pazarcılar Odası ile yapılan görüşmeler sonucunda Kartepe Kent Çarşısı’nda çarşamba günleri kurulan Hanımeli Pazarı ile birlikte antika pazarı da kurulacak.

    Antika pazarı, birçok türden kıymetli ürünü antika meraklılarıyla bir araya getirecek. Antika tarım aletlerinden, sanatla ilgili ürünlere, çeşitli koleksiyon parçalarından ev eşyalarına kadar birçok ürünün yer alacağı pazarda birbirinden kıymetli ürünler antika meraklıları ve koleksiyonerlerle buluşacak.

  • Türk antika dünyası, Bursa’da buluştu

    Türk antika dünyası, Bursa’da buluştu

    Bursa’nın Nilüfer ilçesi İhsaniye Mahallesi’nde bulunan İhsaniye Kapalı Pazaryeri’nde farklı şehirlerden gelen 200’den fazla esnaf, binlerce antika ürününü sergiliyor. Her ayın 3. haftasının pazar günü kurulan antika pazarına vatandaşlar, Türkiye’nin farklı şehirlerden günübirlik gelerek antika eşyalar satın alıyor.


    Bursa Antikacılar ve Antika Sevenler Derneği Başkanı Erdal Sadıç, “Türkiye’nin bir çok şehri ve ilçelerinden pazarımıza gelen antikacı esnaflarımız var. Ve ayrıca koleksiyonerler de var. Pazarımızdaki satıcılar bu kalabalıktan gayet memnunlar. Bu pazara antika satmaya gelende memnun, antika almaya gelende memnun. Bir sonraki antika pazarımız ise 21 Mayıs pazar günü olacak, tüm herkesi bekleriz” dedi.


    Antika pazarı içinde Samsun’dan geldiğini belirten Türkan Özmen, “Daha öncesinde Ankara ve İstanbul’da ama gerçekten bu pazarın ferahlığını daha çok memnun etti. Özellikle antika porselenlere daha çok bir ilgim var. Sabah Zonguldak’tan çıktık, 4 buçuk saatlik yoldan geldik” dedi.


    Antika pazarında tezgah açan Mustafa Yüksel, “Her ayın 3.pazar gününde antika pazarımız kuruluyor. Sabah saat 8 buçuktan sonra müşterilerimiz gelmeye başlıyor.

    Tabi geceden de gelen müşterilerimiz var. Elimizden geldiği kadarda burada vatandaşlarımıza hoşgörülü davranıyoruz. Alıp almamaları önemli değil. Ramazan ayının sonuna yaklaştık ancak katılım çok fazla” dedi.