Etiket: antikor

  • BioNTech aşısı için 4.doz araştırması

    BioNTech aşısı için 4.doz araştırması

    İsrail’de hükümet tarafından yapılan yeni bir araştırmada Türkiye’de de kullanılan Pfizer – BioNTech aşısının dördüncü dozunun etkinliği incelendi. Çalışmanın bulgularında aşının dördüncü dozunun uygulanmasının üzerinden bir hafta geçmesiyle birlikte antikor seviyesinin beş kat arttığı bildirildi.

    Koronavirüs ile mücadele kapsamında en yüksek aşılama oranlarından birine sahip olan İsrail’de, aşının dördüncü dozu ile ilgili yeni bir çalışma yayımlandı.

    İsrail hükümeti tarafından kamuoyuna açıklanan bir araştırmanın ön sonuçlarına göre, Türkiye’de de kullanılan Pfizer-BioNTech koronavirüs aşısının dördüncü dozunun uygulanmasından bir hafta sonra antikorlarda beş kat artış sağladığı bildirildi.

    Bulguların, dünya çapında hızla yayılan Omicron varyantının sağlık üzerindeki etkisini azaltmada dördüncü doz aşının ne kadar etkili olabileceğine dair ilk bakışlardan birini sunduğu vurgulandı.

    İsrail Başbakanı Naftali Bennett yaptığı açıklamada, ön sonuçların “dördüncü doz ile aşılanmış kişileri enfeksiyona ve şiddetli semptomlara karşı büyük ölçüde koruma olasılığının çok yüksek olduğunu” söyledi.

    İsrail bu hafta büyük bir dördündü doz kampanyası başlatan ilk ülke olurken, son aşısını en az dört ay önce olan 60 yaş ve üzerindeki herkese yeni aşı dozları sunuldu.

    Başbakan Bennett’in ofisi, kampanyanın ilk iki gününde 100 binden fazla İsraillinin dördüncü dozları için kayıt yaptırdığını veya aşılandığını söyledi.

  • Aşının uygulanma saati, antikor seviyesini etkiliyor

    Aşının uygulanma saati, antikor seviyesini etkiliyor

    ABD’de Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin ve Oxford Üniversitesi’nden bilim insanlarının, 2 bin 190 sağlık çalışanının aşılanmasına ilişkin yaptığı araştırmada öğleden sonra yapılan aşıların, sabah yapılanlara göre daha fazla antikor ürettiğini ifade etti.

    Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi resmi internet sitesinde yayımlanan makalede, “Yeni bir çalışmaya göre, SARS-CoV-2 aşısını sabaha kıyasla öğleden sonra alan kişilerde antikor düzeylerinin daha yüksek olduğu görüldü” denildi. Araştırmanın yazarlarından Prof. Elizabeth Klerman, “Gözlemsel çalışmamız, SARS-CoV-2 aşılamasının hangi saatte yapıldığının bağışıklık sisteminin nasıl etkilediğini gösterdi. Bu bulgular, aşının etkinliğini optimize etmemize olanak sağlayabilir” dedi.

    İNGİLTERE’DEKİ 2 BİN 190 SAĞLIK ÇALIŞANI İNCELENDİ

    Araştırma kapsamında İngiltere’de aşılanan 2 bin 190 sağlık çalışanının antikor verilerine bakıldı. Makalede, “Araştırmacılar, günün ilerleyen saatlerinde aşılananlar için antikor tepkilerinin genel olarak daha yüksek olduğunu buldu. Antikor yanıtları, Pfizer mRNA aşısı olanlarda, kadınlarda ve genç kişilerde, aşılamanın günün saatinin etkisine ek olarak daha yüksekti” denildi.

  • Mu varyantıyla ilgili korkutan tespit

    Mu varyantıyla ilgili korkutan tespit

    Japonya’da yapılan bir araştırmada, Covid-19’un Mu varyantının antikorlara karşı normal virüsten 9.1 kat daha dirençli olduğu tespit edildi.

    Japonya’da uzmanların yaptığı araştırma, Covid-19’un Mu varyantının aşılama yoluyla elde edilen koruyucu antikorlara karşı yüksek direnç gösterdiğini ortaya koydu

    Tokyo Üniversitesi Tıp Bilimleri Enstitüsü’nden Doçent Kei Sato liderliğindeki grup, Mu varyantının özelliklerine sahip yapay bir virüs üreterek virüsün Pfizer-BioNTech aşısı yoluyla üretilen antikorlara duyarlılığını mercek altına aldı.

    Tıp dergisi The New England Journal of Medicine’de yayınlanan çalışmanın sonucuna göre, Mu varyantının antikorlara karşı normal virüsten 9.1 kat daha dirençli olduğu tespit edildi. Farklı varyantların aşı etkinliğine olan etkisini tespit etmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu vurgulayan uzmanlar, yeni mutasyonlar hakkındaki verilerin uluslararası bilim camiası arasında paylaşılmasının da önemli olduğunun altını çizdi.

    Endişeye neden olmuştu

    Daha bulaşıcı olduğu düşünülen Mu varyantı geçtiğimiz Eylül’de Dünya Sağlık Örgütü’nün izleme listesine eklenmiş, B.1.621 olarak da bilinen mutasyonun aşılara karşı daha dirençli olduğu şüphesi dünya kamuoyunda endişeye neden olmuştu. Mu varyantının 40 üzerindeki ülkede görüldüğü kamuoyuna yansımıştı.

  • 6 ayda yüzde 50 düşüş

    6 ayda yüzde 50 düşüş

    ABD’de yapılan yeni bir araştırmada Pfizer-BioNTech aşısı ile ilgili yeni veriler yayımlandı. The Lancet’te yayımlanan ve yaklaşık 3,4 milyon kişinin incelendiği araştırmada, aşının enfeksiyona karşı koruma yeteneğinin ilk ayında yüzde 88 olduğu ancak beş ay sonra yüzde 47’ye düştüğü bildirildi. Çalışmada, aşının hastaneye yatış ve ölümü önlemedeki etkinliğinin koronavirüsün daha bulaşıcı olduğu belirtilen Delta varyantına karşı dahi en az altı ay boyunca yüzde 90’dan yüksek kaldığını açıklandı.

    Türkiye’de de kullanılan Pfizer-BioNTech koronavirüs aşısı ile ilgili yeni bir araştırma yayımlandı.

    Önemli tıp dergilerinden The Lancet’te yayımlanan çalışmada, aşının Covid-19 enfeksiyonuna karşı koruma yeteneğinin ilk ayında yüzde 88 olduğu, ardından beş ay sonra yüzde 47’ye düştüğü tespit edildi.

    ABD’nin Güney Kaliforniya bölgesindeki yaklaşık 3,4 milyon kişi üzerinde yapılan çalışmada, aşının ilk kullanıma sunulduğu Aralık 2020 ile Ağustos 2021 tarihleri arası incelenirken, aşının hastaneye yatış ve ölümü önlemedeki etkinliğinin, daha bulaşıcı olduğu tespit edilen Delta varyantına karşı bile en az altı ay boyunca yüzden 90’ın üzerinde olduğu aktarıldı.

    Çalışmada aşının Delta varyantına karşı etkinliğinin ilk ayın ardından yüzde 93 olduğu, dört ay sonra ise yüzde 53’e düştüğü bildirilirken, diğer koronavirüs varyantlarına karşı etkinlik ise yüzde 97’den yüzde 67’ye düştüğü vurgulandı.

    ‘DELTA, AŞIDAN TAMAMEN KAÇAN BİR VARYANT DEĞİL’

    Çalışma ile ilgili konuşan Kaiser Permanente Güney Kaliforniya Araştırma ve Değerlendirme Departmanından çalışma lideri Sara Tartof, “Bize göre bu, Delta’nın aşı korumasından tamamen kaçan bir varyant olmadığını gösteriyor” dedi.

    Tartof, “Öyle olsaydı, aşılamadan sonra muhtemelen yüksek koruma görmezdik, çünkü bu durumda aşılama işe yaramazdı. Düşük başlar ve düşük kalırdı” diye konuştu.

    PFİZER: AŞI VARYANTLARA KARŞI ETKİLİ

    ABD’li ilaç şirketi Pfizer’ın kıdemli başkan yardımcısı ve baş sağlık görevlisi Luis Jodar ise, “Varyantlara özel analizimiz, aşının Delta da dahil olmak üzere mevcut tüm endişe verici türlere karşı etkili olduğunu açıkça gösteriyor” dedi.

    Geçtiğimiz günlerde de ABD Stanford Üniversitesi ve Emory Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, iki doz Pfizer-BioNTech aşısı olanların bağışıklığının 7 ay sonra oldukça azaldığı tespit edilmişti.

  • Antikor araştırması: Biontech 162, Sinovac 9 kat artırdı

    Antikor araştırması: Biontech 162, Sinovac 9 kat artırdı

    Üçüncü dozda hangi aşının daha çok antikor oluşturduğu, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları üzerinde incelendi. Sinovac aşısı yaptıranların antikor değeri 9 kat; Biontech yaptıranların ise 162 kat yükseldi.

    Koronavirüs salgınıyla mücadelede sıkça tartışılan konuyla ilgili Türkiye’de bir araştırma yapıldı. Temmuz 2021’de sağlık çalışanları için üçüncü doz aşı uygulamasına gidilmiş ve bu doz için Sinovac ile Biontech seçenekleri sunulmuştu. Üçüncü dozda hangi aşının daha çok antikor oluşumu sağladığı, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli sağlık çalışanları üzerinde yapılan araştırmayla incelendi.

    138 KİŞİDE DENENDİ

    Çalışmaya toplam 84’ü erkek 53’ü kadın toplam 179 sağlık çalışanı katıldı. 138 görevli çalışmayı tamamladı. Sağlık çalışanlarının 103’ü Biontech, 35’i ise Çin aşısı Coronavac’ı tercih etti.

    Alınan ilk kan örneklerinde yapılan incelemede elde edilen en düşük antikor değer 10,9; en yüksek değer ise 5 bin 542,6 AU/ml oldu.

    Güçlendirici doz olarak Coronavac yaptıranların antikor değeri 1187,90 çıktı. Biontech yaptıran grupta ise bu değerin 17 bin 619 olduğu görüldü.

    Bu, iki dozun üzerine yapılan Coronavac’ın antikor seviyesini 9 kat, Biontech’in ise 162 kat artırdığı anlamına geliyor.

    BIONTECH’İN YAN ETKİSİ FAZLA

    İki grup arasında yan etki açısından da anlamlı fark olduğu bulundu. Sinovac aşısı yaptıran 35 sağlık çalışanının sadece 3’ü aşı sonrası yan etki olarak aşı yerinde ağrı bildirdi. Biontech grubunun yüzde 88’den fazlası ise en az bir yan etki gördüklerini aktardı. En sık görülen yan etkilerin enjeksiyon yerinde ağrı, halsizlik, kas ağrısı, baş ağrısı ve ateş olduğu bildirildi.

  • Antikor seviyeleri ortaya çıktı! 10 kat daha yüksek

    Antikor seviyeleri ortaya çıktı! 10 kat daha yüksek

    Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıktıktan sonra tüm dünyanın boğuştuğu bir salgın haline gelen koronavirüs uygulanan aşılarla kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Bununla birlikte The Lancet dergisi ülkemizde de uygulanan BioNTech ve Sinovac aşılarının antikor seviyelerini anlatan bir makale yayımladı. Söz konusu makalede BioNTech aşısı olan sağlık çalışanlarının antikor seviyesi Sinovac aşısı olanlara göre 10 kat daha yüksek çıktı.

    Dünyanın en eski ve en çok bilinen tıp dergisi The Lancet ses getirecek bir araştırmayı duyurdu. Araştırmada, Pfizer-BioNTech’in mRNA aşısı ve Sinovac’ın koronavirüs aşısı karşılaştırıldı.

    Hong Kong’da yapılan çalışmada aşıların antikor seviyeleri ölçülürken, aşılamanın etkileri incelendi. 1442 sağlık çalışanından aşılamadan önce, ikinci dozdan önce ve ikinci dozdan 21-35 gün sonra kan örnekleri alındığı ve antikorları saptamak için numuneler kullanıldığı belirtildi.

    VARYANTLARA KARŞI DAHA KORUYUCU

    Araştırmaya göre Hong Kong’da iki doz Pfizer-BioNTech aşısı yapılan sağlık çalışanlarının, Sinovac aşısı uygulanan kişilere oranla vücuttaki antikor seviyesinin 10 kat daha yüksek olduğu gözlemlendi. Araştırmacılar söz konusu sonuçların, mRNA aşılarının geleneksel yöntemlerle geliştirilen inaktif aşılara kıyasla Sars-CoV-2 ve varyantlarına karşı daha koruyucu olduğunu gösterdiğini savundu.

  • Uzmanlar araştırdı: Stres antikor düşmanı

    Uzmanlar araştırdı: Stres antikor düşmanı

    İngiltere’de bulunan Manchester Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre, vücuttaki stres ne kadar fazlaysa antikor üretme oranı o kadar düşüyor. Stresten uzak kalınması durumunda bağışıklığın bu durumdan pozitif etkileneceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Tuğçe Özer, koronavirüs aşısının daha etkili olacağını belirterek stresten uzaklaşmak adına önerilerde bulundu.

    İngiltere’de bulunan Manchester Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre Prof. Dr. Daniel Davis, stresten uzak kalınması durumunda bağışıklığın pozitif etkilenmesi sebebiyle koronavirüs aşısının daha etkili olacağını açıkladı. Araştırmayı değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Tuğçe Özer, “Vücuttaki stres ne kadar fazlaysa antikor üretme oranı o kadar düşüyor” dedi.

    “STRESSİZ KİŞİLERDE ANTİKOR ORANI YÜZDE 56’LARA KADAR ÇIKMIŞ”

    Stres seviyesi çok fazla olduğunda kronik bir rahatsızlık varmışçasına vücudun tepki gösterdiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Özer, “Manchester Üniversitesi’nde iki grup arasında bir araştırma yapılmış. Bir grupta mutlu ilişkiler süren, sağlıklı beslenen, düzenli uyku uyuyan kişiler var. Diğer grupta da düzenli uyku uyuyamayan, uykusu bölünen, beslenme düzeni bir rutine sahip olmayan kişiler. İki grubun da antikor seviyeleri ölçülüyor. Daha düzenli ve güzel bir uyku uyuyan kişilerin vücuttaki antikor üretme seviyeleri daha yüksek oluyor ve bu oran yüzde 56’lara kadar çıkıyor. Araştırmayı ülkemize göre düşündüğümüzde, aşılama yaşı 20’lere kadar indi. 20’li yaşlarda kişilerin fazla kronik rahatsızlığı olmuyor ama stres seviyesi çok fazla olduğunda kronik bir rahatsızlık varmışçasına vücut bir tepki gösterebilir” diye konuştu.

    “GENÇLER TELEFONLA YATAĞA GİRİYOR UYKU KALİTESİ DÜŞÜYOR”

    Düzenli uyku, sağlıklı ilişki ve mutlu bir ilişkinin de stres seviyesini düşürerek vücudun aşı sonrası antikor üretme olasılığını yükselteceğini ifade eden Özer şunları söyledi:

    “65 yaş üzerine de değinecek olursak, 65 yaş üzerindeki kişilerde kronik rahatsızlık olabiliyor, ama uyku seviyeleri de burada çok önemli. Kişiler düzenli uyumadıkları zaman vücudun antikor üretme oranı yeterli olmayabiliyor. Bu durumda da 65 yaş üstündeki kişilere öğlen ya da ikinci vakti birer saatlik uyku öneriyoruz. Böylelikle bağışıklık sistemleri güçleniyor. Çağımızdaki stres kaynakları sosyal medya, dijital ortam, iletişim. Uyku kalitemizi düşüren faktörler var. Son zamanlarda gençler gece yatağa girdiklerinde bile telefonu yanlarına alıyorlar. Bu uyku kalitesini olumsuz etkileyecek bir faktör. Dolayısıyla siz sabah dinlenmiş olarak uyanmıyorsunuz, gece derin deliksiz uyumuyorsunuz. Daha yüzeysel bir uyku uyuyorsunuz. Fark etmeden vücuttaki stres hormonlarınız artıyor. Olduğumuz aşının antikor üretimi sağlaması için düzenli bir uyku, çok fazla su içmek, olabildiğinde stresi en aza indirmemiz gerekiyor.”

    STRESTEN UZAKLAŞMAK ADINA BU UYARILARA DİKKAT

    Stresten uzaklaşmak adına kişinin iş yerini düzenlemesi, çalıştığı ortamda masaya bir iki tane çiçek koymasının önemli olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Tuğçe Özer, “Bunların yanında çalışma masasına mum, tütsü, esanslı bir lavanta yağı kullanmak da beyni olumlu yönde uyarır. Stres seviyesini en aza indirmekte fayda sağlar. Su içmek de burada çok etkili. Çünkü suyun mutluluk hormonunu artırdığıyla ilgili araştırmalar var. Su içtiğinizde vücudunuz aynı çikolata yemiş gibi mutluluk hormonu salgılıyor. Gece yatmadan 1 saat önce elinizdeki dijital materyallerden uzaklaşmak, yastığınıza lavanta yağı damlatmanız daha kaliteli bir uyku uyumanızı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

  • İki aşı karşılaştırıldı! Hangisi daha etkili?

    İki aşı karşılaştırıldı! Hangisi daha etkili?

    Hong Kong’da yapılan bir araştırmada, BioNTech aşısı ile Sinovac aşısı karşılaştırıldı. Hong Kong Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmanın sonucunda, BioNTech aşısı olan kişilerin kanlarındaki antikor seviyesinin Sinovac aşısı olanlara göre “önemli ölçüde daha yüksek” olduğu belirtildi. Hong Kong merkezli South China Morning Post’un haberinde, Sinovac aşısı olan kişilerin takviye olarak üçüncü doz aşıya ihtiyaç duyabileceği bildirildi.

    Hong Kong’da yapılan bir araştırmada, BioNTech koronavirüs aşısını olan kişilerin kanlarında, Sinovac aşısını olanlara kıyasla “önemli ölçüde daha yüksek” antikor seviyesi olduğu belirtildi.

    Hong Kong merkezli South China Morning Post’un haberinde, hükümet yetkilileri tarafından Hong Kong Üniversitesi’nde yaptırılan araştırmada, her iki aşıyı da olan bin kişinin antikor seviyeleri ölçüldü.

    Gazete, Hong Kong Üniversitesi’nde (HKU) epidemiyolog olan baş araştırmacı Profesör Benjamin Cowling’e atıfta bulunarak, Sinovac aşısını alan kişilerden bazılarının takviye olarak üçüncü doz aşıya ihtiyaç duyabileceğini söyledi.

    HİNDİSTAN VARYANTINDA ETKİLİ

    Daha önce İngiltere Halk Sağlığı Kurumu (PHE), tarafından aşıların Hindistan varyantı üzerindeki etkileri incelenmişti.

    Yapılan analizler ile ikinci dozun uygulanmasından 2 hafta sonra BioNTech aşısının, Hindistan varyantından kaynaklı belirtili hastalıkları önlemede yüzde 88 etkili olduğu sonucuna varılmıştı.

  • Bursa’da aşı olan profesör test sonuçlarını paylaştı

    Bursa’da aşı olan profesör test sonuçlarını paylaştı

    Bursa Uludağ Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Basut’un, koronavirüs aşısı olduktan sonra yaptırdığı testte antikor seviyesi yüksek çıktı. Çevresinde aşıya karşı olumsuz düşünceleri olanların antikor testini paylaştıktan sonra fikirlerini değiştirdiklerini belirten Prof. Dr. Basut, “Aşıdan sonra hastalığı ağır ve ölümcül geçirme ihtimaliniz neredeyse sıfır. Şu anda ülkemizde yapılan aşı, en güvenlisi” dedi.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Basut, sağlık çalışanlarının aşılanması kararının ardından Çin’den getirilen koronavirüs aşısını oldu. Prof. Dr. Basut, aşının 2’nci dozunu olduktan yaklaşık iki hafta sonra antikor testi yaptırdı. Test sonuçlarını alan Prof. Dr. Basut, vücudundaki antikor seviyesinin yükseldiğini gördü. Sosyal medya hesabından test sonucunu paylaşan Basut, herkesi aşı olması konusunda uyardı. Sağlık çalışanları aşılandığı sırada kendisine aşı yaptırdığını belirten Prof. Dr. Basut, “Pandemi başlayınca bunun çaresinin aşı olduğunu biliyorduk. Çok şükür ki aşı bulundu ve kısa sürede elde ettik. Aşılar, Türkiye’ye de geldi. Hastalarla bire bir temasta bulunan sağlıkçılar olarak öncelikle aşı olmamız gerekiyor. Sıra bana geldiğinde hiç düşünmeden aşımı yaptırdım” dedi.

    ‘AŞININ YAN ETKİSİNİ GÖRMEDİM’

    Aşının bir yan etkisini görmediğini belirten Prof. Dr. Basut, “Aşı zamanı geldiğinde herkes gibi bizim de kaygılarımız vardı. ‘Aşı olalım mı olmayalım mı, olursak hangi aşıyı olalım’ gibi. Özellikle sosyal medyada bu konuyla ilgili çok fazla bilgi kirliliği var. Ancak bunları ciddiye almadım. Ölçüm, işi bilen, bilimsel kurullarda görev alan arkadaşlarımızın verdiği bilgiler oldu. Ülkemize hangi aşı gelseydi onu yaptıracaktım. İnanıyorum ki, inaktif aşı yani şu an ülkemizde var olan aşı bunların içerisinde en güvenlisi. Yıllardır bildiğimiz bir teknonojiyle yapılan bir aşı. Yan etkisi hemen hemen hiç yok diyebiliriz. Aşıyı yaptırdığımda kol ağrısı, ateş, halsizlik gibi hiçbir şey yaşamadım. Aynı gün işime devam ettim. Ondan sonraki günlerde de herhangi bir yan etki yaşamadım. Daha sonra ikinci aşımı da yaptırdım” diye konuştu.

    ‘AŞI ÖLÜM RİSKİNİ NEREDEYSE SIFIRLADI’

    Aşıdan sonra merak edip antikor testini yaptırdığını söyleyen Prof. Dr. Basut, “Antikor testimde özellikle ‘s proteine’ karşı olan antikora baktırdım. Bunun yüksek çıkması beni rahatlattı. Çünkü vücudumuzda Covid-19’a karşı bir antikor bulunması gerekiyor. Bu antikoru oluşturmanın iki yolu var. Ya bu hastalığı geçireceksiniz ya da bu hastalığın aşısını olacaksınız. Tercih ettiğimiz yol aşı olmak. Aşı olduktan sonra belirli bir süre sonra antikor düzeyleriniz yükselmeye başlıyor. ‘Bu ne demek oluyor?’ Sizin vücudunuzun savunması bu virüsü öğrenip önlem alıyor. Antikor düzeyinin ne kadar olduğu çok önemli değil. Tabi ki yüksek antikor değerleri daha iyi olarak düşünülebilir. Ama antikorun var olması bu virüsü, vücudunuzun öğrenmiş olduğunu, karşılaştığında ne yapacağını bilmesi anlamına geliyor. Antikor oluştuğu takdirde sizin ölümcül bir hastalık geçirme ihtimaliniz neredeyse sıfır. Hastalıktan korunma ihtimali yüzde 50-70 civarında verilse de bunlar hafif hastalıklar. Hastalığı ağır ve ölümcül geçirme ihtimaliniz yok gibi bir şey” diye ifade etti.

    ‘ANTİKOR FİKİRLERİ DEĞİŞTİRDİ’

    Prof.Dr.Oğuz Basut, aşıdan sonra antikor oranını paylaştığı test sonucunun çevresindekilerin düşüncelerini değiştirdiğini belirtti. Basut, “Antikor oluştuğunu gördük. Gelen tepkiler çok olumlu oldu. Aşı olmaktan kaçan, endişeleri ve korkuları olan bir çok arkadaşım, dostum, tanıdığımın fikirleri değişti. Artık onlar da aşı olmak istiyor” diyor.

  • Anne gebelikte Covid-19 geçirdiyse, bebek antikorla doğuyor

    Anne gebelikte Covid-19 geçirdiyse, bebek antikorla doğuyor

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Anne gebelik sırasında Covid-19 geçirdiyse, bebek çok yüksek oranda koruyucu antikorla doğuyor” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, anne karnından bebeğe virüs geçtiğinin gösterilemediğini söyledi. Böyle bir durumun oluşmasında iki tip antikorun olduğunu belirten Prof. Dr. Ceyhan, “Antikorların bir tanesi küçük yapıda olduğu için bebekte onu pozitif bulmayı bekliyoruz. Bir tanesi ‘İmmünglobulin M’ dediğimiz büyük yapıda olduğu için normalde onun anneden bebeğe geçmesini beklemeyiz. Bebekte pozitif bulununca bir şüphe doğdu. Bunların çoğu bebeğin doğumdan hemen sonra virüsü aldığını ve erken antikor ürettiği şeklinde açıklandı. Dolayısıyla henüz daha antikor çok nadir bulunmasına rağmen elimizde virüsün anneden bebeğe geçtiğini gösteren bir delil yok. Burada bahsedilen antikorlar koruyucu antikor değildir. Koruyucu antikorlar normalde küçük yapıda olduğu için zaten anneden bebeğe geçiyor. Anne gebelik sırasında Covid-19 geçirdiyse, bebek zaten çok yüksek oranda koruyucu antikorlarla doğuyor. Bunlar ‘virüse yakalanmayı ne kadar azaltıyor’ bu konuda bir bilgi yok. Çünkü yenidoğan bebeklerde genellikle hastalığı çok hafif belirtilerle ya da belirtisiz geçiriyor” diye konuştu.

    ‘VAKALARIN HEPSİNDE ANTİKOR GELİŞMİYOR’

    Prof. Dr. Ceyhan, koronavirüs hastalığına 2’nci defa yakalanan ve 2’nci sefer hastalığı daha ağır seyreden vakaların olduğunu kaydederek, “Bunların oranları yaklaşık 10 binde 1’ler civarında olduğu tahmin ediliyor. Tam gerçek anlamda hastalığı geçirdikten sonra oluşan antikorlar ne kadar koruyor bunu zaman gösterecek. Hastalıkta oluşan bağışıklığın buna sadece antikor diye bakmamak lazım. Çünkü bağışıklık sisteminin farklı bölgeleri de koruyuculuk sağlıyor. Zaten vakaların hepsinde antikor gelişmiyor. Antikor pozitifliği özellikle çocuklarda daha düşük; ama yetişkinlerde biraz daha yüksek. Ancak çok sayıda da antikoru pozitifleşmeyen insan sayısı var. Bu insanlar sadece antikorla değil, ciddi oranda korunuyor. Yine de çok kuvvetli bir bağışıklık bırakmadığı kabul edildiği için bu hastalık geçirenlerin de yine aşılanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    ‘ANTİKOR SONUÇLARINDA ÇOCUKLAR İLE YETİŞKİNLER FARKLI’

    Prof. Dr. Ceyhan, antikor ile ilgili yaptıkları çalışmalar kapsamında çocuklarla yetişkinler arasında farklı sonuçlar elde ettiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:

    “Çocuklarda şunu gördük; hastalığı ağır seyredenlerde antikor cevabı daha düşük, hastalığı hafif seyredenlerde daha yüksek. Ancak yetişkinde ise, tam tersi bir durum var; hastalığı ağır seyredenlerde daha yüksek antikor, hastalığı hafif seyredenlerde daha düşük antikor olduğu söyleniyor. Bunlar neticede çok etkili faktörler değil. Antikor cevabı düşük olup, uzun süre korunan; ama yüksek antikor cevabı verip 2’nci defa hastalık geçirenler de var. Bu gibi durumlar ne aşı yapılanlarda ne hastalığı geçirenlerde sadece şuan dilek ve temenni olabilir. Bu hastalıkta koruyucu antikor düzeyini bilmiyoruz. Henüz koronavirüs ile ilgili ‘ne kadar antikorun varsa korunursun, ne kadar düzeyin altındaysa korunmazsın’ bir değer bilmiyoruz.”

    ‘DİŞ KAYBI COVİD-19 BELİRTİSİ OLABİLİR’

    Koronavirüsün en çok yaptığı bozukluklardan bir tanesinin damar olduğunu anımsatan Prof Dr. Ceyhan, “Damar pıhtılaşmayı artırıyor ve damar tıkanıklıklarına yol açıyor. Dolayısıyla dişi besleyen damarların tıkanıp diş kaybına yol açması teorik anlamda mümkün. Herhangi bir belirtinin bir hastalığın belirtisi olduğuna karar vermek için bunun belli bir sıklıkta olması ve başka durumlarda görülmemesi lazım gibi birçok faktör var. Diş kaybının Covid-19 belirtisi olduğunu söyleyecek kadar vaka yok. İleride bu vakalar artarsa, diş kaybı Covid-19 belirtisi olabilir. Çünkü damar tıkanıklığına bağlı ekstemite (doku defektleri) kayıpları ile beyin ve kalple ilgili problemlerde rapor edildi” dedi.