Etiket: apne

  • “Uyku apnesi kazalara yol açabilir”

    “Uyku apnesi kazalara yol açabilir”

    En sık karşılaşılan uyku rahatsızlıklarının başında yer alan uyku apnesi hakkında önemli bilgiler veren Acıbadem Kayseri Hastanesi uzmanları, yeterli süre uyusa bile yataktan yorgun kalkanlar, gün içinde halsizlik ve uykusuzluk yaşayan kişilerde uyku apnesi sendromunun araştırılması gerektiğini ve bu hastalığı nöroloji, göğüs hastalıkları ve kulak burun boğaz hekimlerinin birlikte değerlendirdiğini söyledi.
    Uyku apnesinin kabaca 2 çeşidi bulunduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Güven Arslan, “Uyku apnesi, kişinin uyku süresi boyunca nefesinin en az 10 saniye süreyle durması şeklinde tanımlanabilir. Uyku apnesinin kabaca 2 çeşidi bulunur. Bunlar da santral ve obstrüktif olarak 2’ye ayrılır. Santral uyku apnesi, beynin direkt uyku merkezi ile ilgili olan bir sıkıntıdır. Obstrüktif uyku apnesi ise hava yollarının daralmasına veya tıkanmasına bağlı oluşan apne durumudur” dedi. Uyku apnesinin, günlük hayatı oldukça etkileyen bir sorun olduğuna işaret eden Dr. Arslan özellikle uyku kalitesinin düşmesine bağlı olarak gündüz uyku hali, dikkat eksikliği, unutkanlık, bulunulan yerde çabucak uyuyakalma gibi şikayetlerin oluşabileceğini, bu durumda hastaların nöroloji, KBB ve göğüs hastalıkları bölümlerine başvurabileceğini söyledi.

    “Sorunun beyinden mi yoksa boğaz ve burundan mı kaynaklandığı önemli”

    Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmethan Turan ise uykuda solunum durması anlamına gelen uyku apnesi teşhisi koymak için uykuda en az 10 saniye solunum durması ve her uyku periyodundan sonra apne hipopne indeksinin belli bir oranın üzerine çıkması kriterine bakıldığını dile getirdi.
    Uyurken solunum zorluğu çeken kişilerin oksijen düşmesi, oksijensiz kalma ve buna bağlı derin uykuya dalamama veya tam uykusunu alamama sorunları yaşadığına değinen Dr. Turan, “Bu hastalar daha çok solunumsal yönden incelendiğinde genelde KOAH veya astım hastalarında ya da obeziteye bağlı tabloda geliştiğini görüyoruz. Bu durumda medikal tedavi dışında ayrıca cihaz destek tedavileri de uyguluyoruz. Bu da apne hipopne indeksi belli bir derecenin üzerinde olan hastalarımıza uygulanıyor. Burada sorunun santral mi yani beyinden kaynaklı mı yoksa obstrüktif yani boğaz ya da burundan kaynaklı olduğunun ayrımını yapmak gerekiyor. Eğer santralse bu durumda cihaz ve normal astım, KOAH tedavisi yeterli oluyor. Fakat sorun obstrüktifse, hastayı göğüs hastalıkları, nöroloji ve KBB’den oluşan bir konseyde değerlendiriyoruz. Konseyde gerekli görüldüğü takdirde ise KBB hocalarımızın desteğiyle operasyon planlamasına geçiyoruz” diye konuştu.

    “Trafikte ciddi sorun ve kazalara yol açabilir”

    Tehlikeli olduğu için tüm branşlar tarafından uyku apnesinin ciddiye alınması gerektiğini söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi KBB Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Akif Somdaş, “Uyku apnesi, bütün tıbbi branşlar açısından önemli, çünkü tehlikeli bir durum. Zira gündüz yaşanan uyku hali, dikkat eksikliği gibi durumlar, tehlikeli makinelerin başında çalışırken veya trafikte çok ciddi riskler arz eder, kazalara yol açabilir. O açıdan uyku apnesi ciddi bir durumdur. KBB ile alakalı da özellikle obstrüktif yani tıkayıcı uyku apnesi, yeri itibariyle bizim düzeltebileceğimiz bir klinik tablodur.” dedi.
    Burunda tıkanıklığa bağlı gelişen uyku apnesi durumunda operasyonla bu tıkanıklığın açıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Somdaş “Burun açılmadan uyku laboratuvarına girdiğiniz zaman sonuçlar yanıltıcı olabilir. Burun açıksa ve bademcikler büyükse yine ameliyat ile bu sorunu giderebiliriz. Tıkanıklık dil kökündeyse yine dil kökündeki bademciği alarak düzeltebiliriz. Dil kökünde bademcik küçük ve dilin yapısı çok büyükse pozitif basınçlı hava veren aletlerle, maskeyle uyumak ile bir çözüm oluşturabiliriz” diye konuştu.

    “Belirtiler varsa hekime başvurun”

    Uyku apnesinin tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Somdaş şunları ifade etti: “Eğer trafikte uykunuz geliyorsa, yorgun olduğunuzu hissediyorsanız bunun sonuçları çok tehlikeli olabilir. Bu durum büyük risk taşır. Çünkü dikkat dağıldığında problem oluşur. Sabah kalktığınızda yorgun uyanıyor ve gün içerisinde yorgun hissediyorsanız, uyku problemi olduğunu düşünüyorsanız, bunun uyku apnesi açısından irdelenmesi gerekir. KBB, nöroloji ve göğüs hastalıkları branşları bu sorun ile ilgileniyor. Hepsinin ayrı ilgi alanları ve durumları var. Dolayısıyla bu şikâyetleri olanların ivedilikle bu bölümlerle görüşüp, kendi durumlarına göre tedavi alması gerekir. Bunu ciddiye alalım.”

  • Uyku apnesi hem kalbi etkiliyor hem beyni

    Uyku apnesi hem kalbi etkiliyor hem beyni

    Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Özgür İnce, uyku apnesinin hem kalbi etkilediğini, hem de beyni tetiklediğini söyledi.
    Medicana International Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Özgür İnce, uyku apnesinin oksijen için en önemli olan beyin, kalp gibi organlarda tehlikeli durumlar oluşturabileceğini belirtti. Uzm. Dr. Özgür İnce uyku esnasında düzenli şekilde nefes alıp verme fonksiyonlarını engelleyen uyku apnesinin birçok organda sorun yaşatabilmesine karşı bu sıkıntıyı çeken hastaların bir an önce uzman hekimlere başvurmasını söyledi.

    “Eğer kişide bir horlama varsa yüzde 80 altında uyku apnesi zaten var olmaktadır”
    Uyku apnesi hakkında konuşan Uzm. Dr. Özgür İnce, “Uyku apne sendromu dediğimiz horlamanın eşlik ettiği, horlamanın yanında uykuda nefes durmasının da beraberinde göründüğü bir durumdur. Horlama kozmotik bir problem olup, insanın kendisinin değil yanında olan kişinin çok rahatsızlık duyduğu bir durumdur.

    Eğer kişide bir horlama varsa yüzde 80 altında uyku apnesi zaten var olmaktadır. Uyku apnesi uykuda belirli bir sürenin üzerinde, 10 saniyenin üzerinde nefesin durmasına denir. Normal bir kişinin nefes alıp verme süresi vardır. Bir nefesi aldığınızda hemen verme süresi başlar. Bizde ikisinin arasındaki geçiş süresinden bahsediyoruz. Yoksa nefes almaya başlamayla vermenin bittiği aradaki 10 saniyeyi rutin şekilde geçebilir” diye konuştu.

    “Vücut oksijenle çalışan bir makinedir”
    Uzm. Dr. Özgür İnce, “Uykuda zaten tüm metabolizma yavaşlar. Problem bu değildir. Nefes aldıktan sonra o nefesi vermeden 10 saniye geçerse vücuttaki oksijen tükendiğinden dolayı kandaki oksijen oranı düşüyor. Vücut oksijenle çalışan bir makinedir. Oksijen düştüğü zaman öncelikle oksijene en duyarlı olan organlarımız etkileniyor.

    Başta beyin ve kalp geliyor. Bunlar ilk etkilenmeye başladığında oksijensiz kaldıklarını algılayarak bir takım refleksler yapıyorlar. Örneğin beyin oksijensiz kaldığında dinlenme, nöronlarını temizleme fonksiyonunu askıya alıyor. Uyanıkmış gibi algılıyor ve dinlenme fonksiyonunu durduruyor. Uykuda rüya evreleri bozuluyor. Derin uyku dediğimiz 4 tane uyku evresi vardır. Bu evrelerin kalitesinde ve zamanlarında bozukluklar başlıyor.

    Bunun haricinde kalpteki oksijensizlik durumu kalbi paniğe sokuyor. Kalbin asıl görevi kan pompalamaktır. Kanı sıkar vücuda gönderir, gevşer ve vücutta geri toplar. Ama kanı göndermekteki amaç başta oksijeni kanla beraber taşımak, yanında da kanın içerisindeki oksijen hariç diğer besin maddelerini oraya göndermektir. Geri toplarken de kirlenmiş kanı yani içinde toksinlerin, istenmeyen atıkların bulunduğu kısmı geri toplayıp ilgili organlara göndererek temizliğini sağlamaktır.

    Kalp oksijensiz kaldığı zaman ben daha hızlı çalışmalıyım diye algılayarak oksijenin kanda az olduğunu fark ettiği için daha hızlı çalışmasını sağlayarak çarpıntıyı ortaya çıkarıyor. Yani gece uykuda nabzınız düşecekken hasta çarpıntı yaşıyor. Yetmiyor birde o kanın hızlı sirkülasyonunu yapmak için damar içi basıncı yükseltiyor.

    Halk arasında bu damar içi basınca hipertansiyon diyoruz. Dolayısıyla hastada çok basit bir bağlantıyla uyku apnesi başladıysa bu tarif ettiğimiz nefes durmaları gecede 3-5 kere oluyorsa çok büyük problem değildir. Ama biz yaptığımız uyku apneleri testimizde bunların sayılarına bakıp şiddetine bakıyoruz. Eğer o şiddet belirli bir eşitliğin üzerindeyse o zaman bu dediğim problemler ortaya çıkıyor.

    Fenotip dediğimiz kişinin öncelikle genel fizik yapısı bizi şüphelendirebilir. Kısa boylu şişman kişilerde bu hastalığı görme ihtimalimiz diğerlerine nazaran biraz daha fazladır. Hareketsiz kişilerde, stresli çalışanlarda, alkol ve sigarayı fazla tüketenlerde biraz daha fazla görünebilmektedir. Kronik kas hastalarımızda çok fazla görünebilmektedir.

    Dolayısıyla teşhisi için hastayı bir gece uyku laboratuvarımızda yatırıyoruz. Uyku laboratuvarında sadece birkaç tane elektrik sensörü, yani birkaç küçük bant yapıştırıp hastanın kas hareketlerini, uyku evresini, mimiklerini ve oksijen seviyesini ölçüyoruz” şeklinde konuştu.