Etiket: arı

  • Arıların geleceğini tehdit ediyor

    Arıların geleceğini tehdit ediyor

    Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Yarsan, “Baz istasyonlarıyla ya da yüksek gerilim hatlarıyla farklı bir şekilde oluşacak elektromanyetik alan, arı sağlığı üzerinde olumsuz etki meydana getirir” dedi.
    9 milyon 224 bin 881 adet arılı kovana sahip olan Türkiye, bal üretiminde dünyada ikinci sırada yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülkede geçtiğimiz yıl 114 bin 889 ton bal üretimi gerçekleşirken, iklim değişikliği sonucu hava sıcaklığının değişkenlik göstermesi ve kentlerin büyümesi sonucu değişen elektromanyetik alanlar arıları tehdit ediyor.

    Amerika Birleşik Devletleri merkezli “Journal of Experimental Biology” ve “Prooceeding of the National Academy of Science” dergilerinde yayımlanan araştırmalara göre bal arılarının kovan ve besinlerini bulmalarında onlara yol gösteren bir manyetik etkileşim söz konusu. Arıların her gün takip ettiği elektromanyetik dalgaların değişmesi, arının besinini ve kovanını bulmada problem oluşturuyor.

    Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Yarsan, arı varlığının korunması noktasında İHA muhabirine değerlendirmede bulundu. Arıların sağlığı gözetilmediği takdirde toplu arı ölümleri ve kolonilerin sönme durumu ile karşı karşıya kaldıklarını anlatan Prof. Dr. Yarsan, zirai ilaçlama yapılırken arılar noktasında dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

    “Zirai mücadele yapılırken arıların sağlığına dikkat edilmeli”
    Arılarda toplu ölümlere ve kayıplara neden olacak faktörlere değinen Prof. Dr. Yarsan, şunları kaydetti:
    “Bunları ortadan kaldıracak hususları özelikle ifade etmek gerekir. Bunların başında zirai mücadele ilaçları gelir. Pestisit adını verdiğimiz ilaçlar bilinçsiz kullanılırsa, arılığa yakın bir bölgede bu türden bir ilaçlama yapılırsa ve zamanlama doğru ayarlanmazsa. Örneğin Çukurova, Bursa ya da Aydın’da olacak şekilde yakın zamanda toplu arı ölümleri meydana gelmiştir.

    Bu anlamda pestisitler son derece önemli. Pestisitlerden kaynaklanacak çok önemli zehirlenmeler ve ölüm olayları şekillenmiş arılarda. 2018 yılından itibaren de yasaklanmıştır pestisitlerin kullanılması.” Yarsan, arı hastalıklarında uygulanan ilaçların da bilinçli kullanılması gerektiğini aktardı. Yarsan, arılarda önemli bir hastalık olan varroaya karşı kullanılan ilaçlar için Türkiye’de yapılan çalışmada yüzde 69 oranında dirençlilik tespiti yapıldığını vurguladı.

    Arılara “yalancı bahar” tehdidi
    İklim değişikliğinin arılar konusunda da olumsuz yanları olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yarsan, “15 derecenin altına indiği zaman hava sıcaklığı kış uykusu adını verdiğimiz fizyolojik bir duruma geçerler. Yani kendilerini kapatırlar. Sıcaklık ‘yalancı’ olarak 15 derecenin üzerine çıkarsa hızlı bir şekilde sanki bahar gelmişçesine ‘yalancı bahar’ havasıyla kovanlarından dışarı çıkar polen ve nektar toplamak için. Ama ağaçlar da çiçeklenmediği için poleni bulamadıkları için arılar açısından olumsuz bir durum ortaya çıkar.

    Dolayısıyla iklim değişikliği ya da aşırı şekilde yağışların olması ‘lösema’ adını verdiğimiz bağırsak sistemiyle ilgili hastalıkları beraberinde getirir. Dolayısıyla bunlar iklim değişikliğinin arılar üzerindeki olumsuz faktörleridir” dedi. Prof. Dr. Yarsan, iklim değişikliği haricinde sel, yangın, fırtına, deprem gibi afetlerin de arılarda önemli olumsuz etkiler meydana getirdiğini ifade etti.

    “Elektromanyetik alan arı sağlığını olumsuz etkiliyor”
    Prof. Dr. Yarsan, elektromanyetik alanların arılar üzerinde ciddi etki oluşturduğunu belirterek, “Elektromanyetik bir alanın oluşması, baz istasyonlarıyla ya da yüksek gerilim hatlarıyla, cep telefonlarıyla farklı bir şekilde oluşacak elektromanyetik alan arı sağlığı üzerinde olumsuz etki meydana getirir. Arı çıktığı zaman kovanından kendine özgü hareketlerle ortamın polarizer ışığı, güneşi ve o ortamda bulunan elektromanyetiği takip ederek hedefi niteliğinde olan poleni ya da nektarı toplar” ifadelerini kullandı.

    Prof. Dr. Yarsan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “İşçi arı yaklaşık 13 kilometrelik bir alanda faaliyet gösterir. Elektromanyetik bir alan burada kırılması söz konusuysa arı hedef niteliğindeki bu söylediğimiz ürünleri, gıda maddesini toplayamaz. Topladı, geri kovana dönerken kovanı bulamaz. Elektromanyetik alan, arının fizyolojik ve davranış şekillerinde bozulmaya neden olur.”

    Söz konusu durumun kraliçe arı üzerinde de olumsuz etkiye neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yarsan, kuluçka üzerinde ve yumurtadan çıkma oranı üzerinde olumsuzluklar meydana getireceğini dile getirdi. Yarsan, “Peki gıda maddesini getiremedi kovana. O zaman da protein konusunda bir eksiklik söz konusu olur. Protein de arının çeşitli bağışık ile ilgili mekanizmalarında kullandığı bir yapıdır.

    Hemolenfinin yüzde 1 ile 10’unu oluşturur. Elektromanyetik bir alan var ve arı besini getiremedi kovana, hemolenfindeki protein oranı söylediğimiz miktarların altına inerse o zaman arıda doku hasarıyla ilgili olaylarda olumsuzluklar gelişebilir” diye konuştu.
    Prof. Dr. Yarsan, bu olumsuzlukların başında enzim fonksiyonları ve bağışıklık sistemi olduğunu da vurguladı.

  • Arı yetiştiriciliği projesi

    Arı yetiştiriciliği projesi

    Erzurum’un Oltu ilçesinde ana arı yetiştiriciliği projesi başladı.
    Oltu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve yüzde 80’inin Tarım Bakanlığı, yüzde 20’sinin arıcılar tarafından finanse edildiği Ana Arı Yetiştiriciliği Projesi, ilçedeki arıcılığın gelişimine katkı sağlamayı hedefliyor. Toplam bütçesi 1 milyon 250 bin TL olan projenin 1 milyon TL’si Tarım Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından, 250 bin TL’si ise arıcılar tarafından karşılandı.

    Proje kapsamında, 18 çiftçiye Tarım ve Orman Bakanlığı onayı ile 10 gün süreli “Ana Arı Yetiştiriciliği Eğitimi” verilerek 17 kursiyere sertifika verildi. Oltu’da toplam 255 arıcı ve 13 bin arı kovanı bulunurken yıllık bal üretimi ise ortalama 130 ton civarında olduğu belirtildi. Bal üretimi ile ilçe ekonomisine yıllık yaklaşık 65 milyon TL katkı sağlanıyor.

    Proje ile birlikte arıcılar, kendi ihtiyaçları olan ana arıları üretebilecek ve Oltu ile çevresindeki arıcıların taleplerini karşılayabilecekler. Yeni genç ana arılarla üretim yapma imkanı bulan arıcıların bal üretiminde artış yaşanması, aynı zamanda arı koloni kayıplarında da ciddi bir azalma bekleniyor. Böylece arıcılar, daha karlı ve sürdürülebilir bir arıcılık yapma imkânına kavuşacak.

    Proje kapsamında 12 arıcıya 24 adet Damızlık Ana Arılı Koloni (Kafkas Irkı), 600 adet Ahşap Ana Arı Çiftleştirme Kovanı, 12 adet Ana Arı Üretim Seti (Janter), 24 adet Ahşap Arı Kovanı, 480 kilogram Fondan Şeker Arı Yemi, 600 kilogram Temel Petek dağıtıldı.
    Proje ile Oltu, arıcılıkta önemli bir merkez olma yolunda ilerliyor ve bölgedeki tarımsal faaliyetlerin güçlenmesine katkı sunuyor.

    Düzenlenen programa İl Tarım ve Orman Müdürü Alpaslan Kelger, Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, Oltu Belediye Başkanı Adem Çelebi, Oltu İlçe Tarım ve Orman Müdürü Temel Aslan ve AK Parti Oltu ilçe Başkan Yardımcısı Davut Bektaş ile arıcılar katıldı.

  • Samsun’a ‘ana arı üretim yeri izni’ verildi

    Samsun’a ‘ana arı üretim yeri izni’ verildi

    Samsun İli Arı Yetiştiricileri Birliği’nin müracaatı üzerine birliğe ait, Bafra Ağıllar mevkisinde bulunan ana arı üretim yerine Tarım ve Orman Bakanlığı ile il müdürlüğünün yaptığı değerlendirme ve kontroller sonrası ana arı üretim yeri izni verildi. Birlik Başkanı Rasim Kaplan’ı makamında kabul eden Samsun Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, ana arı üretim yeri izin belgesini kendisine takdim etti.

    Ana arı üretim yeri izin belgesini takdim ettikten sonra açıklamalarda bulunan İbrahim Sağlam, “Müdürlüğümüz ve DOKAP iş birliği ile birlikte yürüttüğümüz Ana Arı Üretim Projesi kapsamında şu ana kadar 2 bin 250 adet ana arı üretimi gerçekleştirildi. Üretilen ana arılar, ilimiz üreticilerine dağıtılarak damızlık olarak kullanılmaları sağlanıyor. Böylece üreticiler kendi ana arılarını üretmeye başladılar. Proje kapsamında 600 adet ana arı üretimi kapasiteli ana arı üretim yeri, izin belgesini almaya 19 Eylül tarihinde hak kazanmıştır” dedi.

    Belge takdiminde Hayvan Sağlığı ve Yetiştiriciliği Şube Müdürü Rukiye Pınar ve teknik personel de hazır bulundu.

  • Bal yediği sırada diline arı sokan adam hayatını kaybetti

    Bal yediği sırada diline arı sokan adam hayatını kaybetti

    Olay, 20 Eylül Cuma günü Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı kırsal Kemerli köyünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Burhan Gündüz (54) arkadaşıyla birlikte ağaçlık alanda gezindiği sırada arıların ağaç kovuğunda yuva yaptığını fark etti. Arıların ürettiği balın tadına bakmak isteyen Gündüz, ağaç kovuğundan bal aldı. Aldığı balın tadına baktığı sırada balın içine gizlenmiş arı, Gündüz’ün diline soktu.

    Gündüz’ün fenalaşması üzerine arkadaşları tarafından sağlık ekiplerine haber verildi. Ambulansla Mazıdağı Devlet Hastanesine kaldırılan Gündüz, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

  • Muğla Büyükşehir’den yangından etkilenen arıcılara destek

    Muğla Büyükşehir’den yangından etkilenen arıcılara destek

    Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın talimatı ile soğutma çalışmaları devam ederken yangın bölgesine giden Büyükşehir ekipleri 710 arı kovanının yangında zarar gördüğünü tespit etti. Geçim kaynağı arıcılık ve bal olan üreticiler için hemen devreye giren Büyükşehir Belediyesi çıtalı kovan ve arıcılık ekipmanı desteği vererek üreticilerin zararını bir nebze olsa azaltmayı hedefliyor.

    Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras dünyanın ve Türkiye’nin en önemli çam balı üretim merkezi olan Muğla’da yangınlardan etkilenen üreticilere destek olacaklarını söyledi ve bu tür yangınların yaşanmaması için tüm vatandaşları daha dikkatli olmaya davet etti. Başkan Aras; orman varlığı ile Türkiye’nin en şanslı illerinden biri olan Muğla’da yaşanan orman yangınlarında ağaçları ve canlı yaşamının olumsuz etkilendiğini, aynı zamanda ekmeğini bu ormanların nimetlerinden çıkaran üreticilerin de bu yangınlarda kovanlarını, arılarını kaybettiğini söyledi. Başkan Aras, yangınlardan etkilenen arıcılara kovan ve arıcılık malzemesi desteği sağlayacaklarını belirterek, yangın sonrası sahada olan Muğla Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin gerekli incelemeleri yaparak üreticiler ile görüşerek hasar tespit çalışması yaptıklarını ifade etti.

  • Ormanda görev yapan personele arılar saldırdı

    Ormanda görev yapan personele arılar saldırdı

    Mudurnu ilçesine bağlı Avdullar köyünün ormanlık alanında Bolu Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı orman işçileri ağaçlara damga işlemi yapmaya başladı. Ekiplerin çalışma yürüttüğü esnada toprağın altından yabani arı yuvası çıktı.

    Orman işçileri S.A. ve B.F’ye yaban arıları saldırdı. Arılardan kaçmaya çalışan işçilerin vücudunun farklı yerlerinden arı soktu. İhbar üzerine bölgeye sağlık ekipleri sevk edildi. Orman işçileri ambulansla hastaneye kaldırıldı. Mudurnu İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırılan işçiler, gözlem altına alındı.

  • Arı zehrinin fiyatı dudak uçuklatıyor

    Arı zehrinin fiyatı dudak uçuklatıyor

    Ardahan’da şarküteri işi yapan Kadir Özer dede mesleğini seçerek arıcılık yapmaya başladı. Özer, 2006 yılında çalışmak üzere İstanbul’a gitti. Özer, 11 yıl çalıştığı İstanbul’da restoranlarda çalışıp şeflik yaptı. Daha sonra memleketine dönerek dede mesleği olan arıcılık yapmayı tercih etti. İlk önce 10 kovanla başladığı arıcılıkta şimdi ise yaklaşık 300 kovana sahip olan Özer, sadece bal üretmekle yetinmeyerek, propolis, polen, arı sütü, apilarni, arı ekmeği ve son olarak da arı zehri üretiyor.
    Arıcılıktan daha fazla gelir elde etmenin yollarını ararken arı zehri üretimini öğrenen Özer, özellikle kozmetik ve sağlık sektöründe birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaya başlanan arı zehrinin gramını da yurt içine 100 dolardan satarken işlerini büyüttü ve yurt dışına açıldı. Meraklı arıcı, arılara zarar verilmeden zehrini kovanlardan toplamak için arıcılık gen merkezinden elektrik cihazını alarak kovanlara yerleştirdi. Kovanlara yerleştirilen özel aparat sayesinde elektrik verilen arıların cama zehri bırakmasıyla elde edilen arı zehri, daha sonra camdan kazınarak saklanıyor. Bu aparat sayesinde arılar zarar görmeden zehirlerini cama bırakmış oluyor. Kendi arılarıyla da yetinmeyen Özer, arıcılardan hem arı zehri toplamaya hem de arı zehri üretimini öğretmeye de başladı.

    Arı zehrinin çok değerli bir ürün olduğunu ve çok az toplanabildiğini dile getiren Özer, bu yüzden gramla satıldığını belirterek, ”Katma değerli bir ürün. Bölgemizde arıcılık getirisi olan bir meslek değil aslında. Ondan dolayı sadece arıcılık yaptığımızda kazanç elde edemiyoruz. Bu nedenle katma değeri olan bir ürüne yöneldik. Onun için de arı zehri üretmeye karar verdik. Çünkü arı zehri hem kozmetik sektöründe hem de sağlık sektöründe kullanılıyor. Bu nedenle de çok zor üretilen bir ürün olduğu için fiyatı da çok yüksek. Arılardan bir çok ürün elde ediliyor ama en değerlisi arı zehridir” dedi.

    Arı zehrinin fiyatıyla altından daha değerli olduğunu söyleyen Özer, ”zehrin kilogramı pazarda 100 bin doları buluyor. Bunun sebebi, bu zehrin özellikle kimya sanayi, ilaç sanayi ve kozmetik alanında kullanılıyor olmasıdır. İnsan sağlığından tutun kişisel bakıma kadar bir çok alanda kullanılıyor ve her geçen gün de farklı alanlarda deneyler yapılıyor. Arı zehri üzerine makaleler yazılıp uluslararası çalışmalar yapılıyor. Labaratuvarlarda deneyler yapılıyor” dedi.
    Ardahan Arıcılar Birliği Başkanı İlhan Evliyaoğlu, arı zehrinin önemi ve değerine değinerek, arıcıları bu sektöre yöneltmek istediklerini söyledi. Evliyaoğlu, ”Mevsimsel olarak bal hasadı yıldan yıla farklılık gösteriyor. Her yıl bal alınmıyor ve buradaki amacımız arılardan bal elde etmenin yanı sıra polen, propolis, arı sütü, arı ekmeği ve arı zehri üretmek lazım. Mevsimsel olarak her sezon bal elde etmek mümkün değil. Arı zehri elde etmek gerçekten çok basit ve arı zehri hem sağlık sektöründe hem de kozmetik sektöründe kullanılan bir ürün. Ve bu nedenle de çok kıymetli” dedi.

  • Karslı ‘Arı Adam’, binlerce arıyla savaşlara dikkat çekti

    Karslı ‘Arı Adam’, binlerce arıyla savaşlara dikkat çekti

    Ressam Yücel Üzeyir, çalışmasıyla küresel sanat sahnesine yaptığı eserle çağrıda bulundu. Ayrıca, “Arı Adamın Sanat Manifestosu: Savaşın ve Çevre Tahribatının Acı Yüzü”nü de gözler önüne serdi.
    Kars’ın Susuz ilçesi Doyumlu köyünde yaşayan ve halk arasında “Arı Adam” olarak bilinen Üzeyir, bu kez arı kovanlarının önünde dünyadaki savaşlara dikkat çekmek için bir resim yaptı.

    Üzeyir’in eserinde, arıların taşıdığı bal damlası hayatın tatlılığı ve kırılganlığını simgelerken, damla içindeki ağlayan kız çocuğu savaşların masum çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerini ve doğanın acımasız tahribatını simgelerken, bu soyut çalışma ile tatlılık ve acı arasındaki ince dengeye vurgu yaptı.
    Ressam Yücel Üzeyir, “Arının ağzındaki bal damlasında ağlayan çocuk, Bu eserimde Gazze’deki çocukların çektiği acılara ve savaşların doğa üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekmek istiyorum. Eserim bir damla bal içerisinde ağlayan bir çocuk ve onu çevreleyen arılar ile savaşın masum çocuklar ve doğa üzerindeki acımasız etkisini simgeliyor” dedi.
    Sanatçı Yücel Üzeyir, “Bu soyut çalışmam, tatlılık ve acı arasındaki ince dengeyi gözler önüne seriyor. Savaş, sadece insanları değil, doğayı da yok ediyor. Bombalar, hayvanların ve bitkilerin yaşam alanlarını tahrip ediyor. Bu eser, sanatın sadece estetik bir değer taşımadığını, aynı zamanda güçlü bir mesaj iletebileceğini de kanıtlıyor. Sanatın gücüyle, daha barışçıl ve sürdürülebilir bir dünya için savaşın yıkıcı etkilerini durdurmak adına çocuklar ve doğa için bir sanat manifestosu olarak bu eserim çağrıdır” diye konuştu.

    Üzeyir, arı kovanlarının önünde binlerce arıyı çıplak vücuduna alarak sanatını sergiledi. Arılarla olan bu yakın teması, doğa ile insan arasındaki derin bağı ve arıların kırılgan dengesini gözler önüne seriyor.
    Üzeyir’in performansı, sanatın sadece estetik bir değer taşımadığını, aynı zamanda güçlü bir mesaj iletebileceğini de kanıtlıyor. Üzeyir, vücudundaki binlerce arıyla peteklerin önünde kameralarca kaydedildi.

  • Olumsuz hava bal verimini etkiledi

    Olumsuz hava bal verimini etkiledi

    Bu yıl ülke genelinde olduğu gibi Çankırı’da da bal mevsiminde etkili olan yüksek sıcaklıklar ve ani yağışlar, arıların gelişim ve beslenmesini olumsuz etkiledi. Geçen yıl yaklaşık 450 ton bal üretiminin yapıldığı Çankırı’da, yüksek hava sıcaklığı sebebiyle kovandan ayrılamayan arılar, ani sağanak yağışlar sebebiyle de nektarlı bitkilerden faydalanamadı. Yaşanan durum sebebiyle bal üretimi büyük ölçüde düştü. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Çankırı İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, bal üreticilerine arı beslenmesine daha erken başlamasını tavsiye etti.

    “Sıcaklıklar ve ani yağışlar sebebiyle üretimimiz kısmen etkilendi”

    Çankırı İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, “İlimizde yaklaşık 56 bin adet arı kovanı vardır. Geçen seneki değerlere göre, 450 ton bal üretimi yapan bir iliz. Bu sene ülke genelinde olduğu gibi ilimizde de mevsim normallerinin çok üzerinde bir sıcaklık yaşadık. Bu sıcaklıklar ve ani yağışlar sebebiyle üretimimiz kısmen etkilendi. Arı yetiştiricilerimizi ana arının yenilenmesi konusunda uyarıyoruz. Geçmiş yıllardan farklı olarak bu sene bitki fenolojisinin aşırı sıcaklıklara göre biraz daha erken çiçeklenme dönemi bitmesi sebebiyle arıların beslenmesine erken başlamalarına tavsiye ediyorum. Geçmiş yılara göre çok verimli olmasa da yetiştiricinin çalışmasının kazancını alacak kadar üretim yapmalarını düşünüyoruz. Aşırı yağışlarda ve yüksek sıcaklıklarda arı çalışamıyor. Yetiştiricilerimiz bu üretimi bilinçli olarak yaptıkları sürece özel bir durum olmadığı sürece iklim şartları ne olursa olsun kazanacaklarına inanıyorum” dedi.

    “Balın en verimli olduğu dönemde yağmurların yağmasından dolayı iyi bir verim elde edemedik”

    Havaların yağışlı geçmesinden dolayı verim elde edemediğini belirten arıcılıkla uğraşan Salih Sağlam, “Bu seneye kadar arılıktan yüzümüzü somurtarak dönmemiştik. Bu sene Haziran ayının yağışlı geçmesi bizi dibe vurdurdu. Bazı kaynaklara göre, bal mevsimi yılda 10-15 gündür. Bu günler içerisinde yağmur yağarsa çiçeklerde ballar yıkanıp toprakla buluşuyor. Dolayısıyla arı da nektar bulamıyor. Balın en verimli olduğu dönemde yağmurların yağmasından dolayı iyi bir verim elde edemedik. Geçtiğimiz senelerde çektiğimiz çitalar doluydu, fakat bu sene arılarımın çoğu bal katına dahi çıkmadı. Dışarıdan bal gelmediği için ana arı yumurta atmadı. Kovanın nüfusu çoğalmadı. Yıldan yıla bizim verimimiz düşüyor. İnşallah bir dahaki seneye verim elde ederiz” diye konuştu.

  • Aşırı sıcaklara karşı arıları koruyun

    Aşırı sıcaklara karşı arıları koruyun

    Geçtiğimiz yıllarda yaşanan aşırı sıcaklarda pek çok kolonide bulunan arılar aşırı sıcak nedeniyle felç geçirerek telef oldu.

    40 yıldır arıcılık ile uğraşan Cemal Gümüş benzer sıkıntıların yaşanmaması için meslektaşlarına uyarıda bulunarak gerekli tedbiri almasını istedi. Gümüş, “Bölgemizde hava sıcaklığı neredeyse 39-40 derece olarak ölçülmeye başladı. 37 derecenin üzerindeki sıcaklık arılar için tehlikelidir. Arıcılarımızın kovanlarını ilk etapta havalan durmalarını kontrol etsin. Ardından tüm kovanların kireçlenerek örtü tahtası yerine kullanılan malzemeyi izolasyon görevi gören malzemelerle değiştirsinler. Burada en önemli husus kovanın havalandırma sistemi mutlaka sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamaktır. Arılar sıcakla birlikte havasız kaldığında maalesef telef oluyor. Bunun yanında kovanların üstünün de güneş ışığını geri yansıtacak şekilde mutlaka kireçlenmesini tavsiye ediyoruz. Ayrıca içerisinde yoğun arı olan kovanlara (8-9 çerçeve) ikinci kat ballık eklenmesini tavsiye ediyoruz. Bu sistem sayesinde arıların daha rahat nefes alması serin havaya ulaşması sağlanacaktır. Özellikle serin ve yüksek yerleri tercih ediniz. Arılar da tıpkı insanlar gibi stres oluşturmayan rahat ve huzurlu ortamlarda daha verimlidir. Arıcılık bir süreçtir. Bir işçi arının ömrü de ortalama 35-40 gündür. Eğer arıları aşırı sıcaklardan korunamaz isek arı kendiliğinden yavru üretimini durdurup yavru üretim sürecini sekteye uğratır” diyerek tüm arıcı meslektaşlarının sıcaklara karşı tedbiri olmasını istedi.