Etiket: arı

  • Arıcıların kabusu: ‘Amerikan yavru çürüğü’

    Arıcıların kabusu: ‘Amerikan yavru çürüğü’

    Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın bir arı kovanını kısa sürede yok edip, çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi.

    “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor”

    Doç. Dr. Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdikleri bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa, bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi.

    “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor”

    Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan ‘Varroa’ paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolünün yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu, bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati, bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunu belirtmeleri gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip, bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesle aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu.

  • Mersin’de ‘Narenciye Balı Hasat Şenliği’ düzenlendi

    Mersin’de ‘Narenciye Balı Hasat Şenliği’ düzenlendi

    Merkez Mezitli ilçesine bağlı Kuyuluk mevkiinde düzenlenen etkinliğe katılan Vali Ali Hamza Pehlivan, arıcı maskesi giyerek Barbaros Yeşilgün’e ait kovanlarda sağım yaptı, kavanozlara bal doldurdu.
    Arıcılara hayırlı ve bereketli sezon dileyen Pehlivan, Mersin’in, Çukurova’nın bereketli topraklarına sahip olduğunu, çeşitli ürünler yetiştirildiğini ve tarımsal faaliyetler yapıldığını söyledi. Bunlar arasında arıcılığın da önemli yer tuttuğunu ifade eden Pehlivan, “İlimiz genelinde yaklaşık 327 bin arı kovanımız var. Bu arı kovanı sayısıyla Türkiye genelinde ilimiz 4. sırada. Türkiye genelinde toplamda yıllık yaklaşık 115 bin ton bal üretiliyor. Bu toplam üretimin 3 bin 500 tonu da ilimizde arıcılarımız tarafından gerçekleştiriliyor” dedi.

    “Arıcılar birliğimiz var ve yaklaşık 4 bin üyesi bulunuyor”

    Mersin’in ikliminin, coğrafi şartlarının ve bitki örtüsünün arıcılık için uygun olduğunu vurgulayan Pehlivan, özellikle nisan ve mayıs aylarında arıların portakal, limon, mandalina gibi bitkilerden elde ettiği polenlerden oluşan narenciye balının ayrı bir yeri olduğunu dile getirdi. Mersin’in bitki örtüsü itibariyle narenciye bitkilerinin yanında kekik, defne okaliptüs gibi aromatik bitkilerin olmasının ayrı bir nektar kaynağı teşkil ettiğine dikkat çeken Pehlivan, “Çam ve diğer endemik bitkiler de arının üretmiş olduğu balın kalitesini arttıran nektar kaynağı teşkil eden bitkiler arasında yer alıyor. Dolayısıyla bölgemizde hem mevsim itibariyle hem bitki örtüsü itibariyle kaliteli bir bal üretiliyor. Nitekim ilimizde organik bal sertifikasını almış olan üreticilerimiz de var. 2003 yılından beri faaliyetini yürüten arıcılar birliğimiz var ve yaklaşık 4 bin üyesi bulunuyor. Mevsimine göre düşük rakımlarda, narenciye balı. Bir iki ay sonra sandal balı ve yayla mevsimi geldiğinde de yayla balı, kır balı üretimini gerçekleştiriyor” diye konuştu.

    Mersin'de 'Narenciye Balı Hasat Şenliği' düzenlendi

    “Çerçevelerin balla dolu olduğunu görmekten mutlu oldum”

    Arıcılara verilen teşviklerden yararlanılmasıyla ilgili çeşitli projeler gerçekleştirdiklerini anlatan Pehlivan, şöyle konuştu: “Bundan sonra da bu projelerimizi arttırmaya yapmaya devam edeceğiz. Burada bir emek var, arıcılarımızın alın teri var. Bugün çerçevelerin balla dolu olduğunu görmekten mutlu oldum. Hani arının ürettiği bal insanın ağzının tatlandıran bir ürün. İnşallah üreticilerimizin de ağzının tadı hiç bozulmaz, bu verimli üretim bereketli kazançlara dönüşür, dönüşecektir. Bütün üreticilerimize bu hasat döneminin hayırlı olmasını, bereketli olmasını, bereketli kazançlara vesile olmasını, emeklerinin karşılığını almalarına vesile olmasını diliyorum. Birçok alanda olduğu bu arıcılık alanında yaptıkları üretimle hem ilimizin ekonomisine, hem ailelerinin ekonomisine hem de ülkemizin ekonomisine yapmış oldukları katkılardan dolayı da teşekkür ediyorum.”

    Kurt: “İnşallah sandal ve kırbalı hasadından da umutluyuz”

    Mersin Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Adem Kurt da Mersinli arıcılar olarak ‘bismillah dediklerini’ ifade etti. Limon ve portakal çiçeklerinden oluşan yılın ilk narenciye balı hasadını yaptıklarını ve üretim yolculuklarının başladığını belirten Kurt, “Düşünün ülke genelinde birçok yer kar, kış kıyamet altındayken, biz Mersin’imizde geçenlerde polen hasadımızı ve akabinde bugün narenciye balı hasadımızı yaptık. Yaklaşık bir ay sonra da sandal balı hasadımızla bu yolculuğumuza devam edeceğiz. 32 bin 500- 3 bin rakımlarda Toroslar’da kırbalı hasatlarımızla yaz yolculuğumuzu tamamlayıp tekrar kış yolculuğuna başlamış olacağız. 2024 yılı narenciye balı hasadı açısından gerçekten güzel, verimli bir yıldı. İnşallah sandal ve kırbalı hasadından da umutluyuz. Bahar yağmurlarından umutluyuz. Daha da iyi olacağını umut ediyoruz. İnşallah bereketli bir yıl olur” dedi.
    Etkinliğin gerçekleştirildiği alanda katılımcılara sıkma ayran da ikram edildi.

  • Kış uykusuna yatmayan arılar telef oldu

    Kış uykusuna yatmayan arılar telef oldu

    12 yaşından bu yana arıcılık yapan Diyarbakır Arıcılar Birliği Başkan Yardımcısı Mehmet Bayram, kış mevsiminin soğuk ve yağışlı geçmemesinden dolayı arıların kış uykusuna yatmayarak olumsuz etkilendiklerini söyledi. Bayram, arıların telef olmasındaki en büyük etkenin küresel ısınma olduğunu söyledi. Bayram, “Diyarbakır’da arıların telef olmasında en büyük etken; küresel ısınma ve tarımda kullanılan zirai ilaçlardır. Diyarbakır’daki arı ölümlerindeki en büyük nedenlerden ikisi bunlardır. Son 3 yıldır Diyarbakır’da iklim değişikliğinden dolayı yüzde 30 arımız telef olmaktadır. Küresel ısınmada arılar maalesef kış uykusuna yatamamaktadır. Özellikle son 3 yıldır bu kendini belli etmekte. Arılar kış uykusuna yatamadıkları için yorgun ve bitkin düşüyorlar. Kış aylarında Diyarbakır’da yavrulama dönemi olmadığından dolayı arılar sıcak havada dışarı çıkıp telef olur” dedi.

    Bilinçsiz zirai ilaçlamaların da arılara çok büyük zararlar verdiğini dile getiren Bayram, “Diyarbakır’daki arıcılar mayıs ayının sonlarında yaylaya çıkar. Ağustos ayının sonundaysa tekrar Diyarbakır’a dönerler. O mevsimlerde de mecburen pamuk tarlalarına yakın bir yere arıları bırakmak zorunda kalıyorlar. Pamuk tarlalarında da zirai ilaçlar bilinçsiz bir şekilde kullanıldığı için maalesef çok büyük zarar görmekteyiz. Bu ilacı gündüz değil de gece saatlerinde kullanırlarsa arılara çok daha az bir zarar vermiş olurlar. Ama özellikle arıların çalışma saatinde zirai ilaçlar kullanıldığı için arılar çok büyük zarar görmektedir” ifadelerine yer verdi.

  • Arı kovanları ayılar tarafından parçalandı

    Arı kovanları ayılar tarafından parçalandı

    Gönen’in Kocapınar kırsal mahallesinde arıcılık yapan Tahsin Savaç, yaklaşık 25 yıldır bu mesleği icra etmekte. Ancak son günlerde yaşanan olaylar, onun ve diğer arıcıların huzurunu kaçırdı. Son iki gün içinde, mahallesindeki merada bulunan arı kovanları ayılar tarafından saldırıya uğrayarak parçalanan Savaç, “Ayılar kovanlarımızı parçalayarak büyük zarar veriyorlar. Bu durum bizi derinden etkiliyor. Yetkililerden bu konuda acil önlemler almasını ve çözüm bulmalarını bekliyoruz” şeklinde konuştu.
    Ayılar tarafından parçalanan 14 arı kovanı kullanılamaz hale gelirken, bölgede çok sayıda ayının ayak izlerine rastlanması, arıcıları endişelendirdi.

    Bir kez zarar verdikleri kovanlara tekrar gelmeleri durumunda, bal üreticileri büyük kayıplarla karşı karşıya kalabilir. Bal yetiştiricileri yerel yetkililerin bu konuya duyarlı bir şekilde yaklaşarak çözüm bulmalarını bekliyor.

  • Arılar geçen yıla oranla yüzde 50 verim düşürdü

    Arılar geçen yıla oranla yüzde 50 verim düşürdü

    Kaman ilçesi Tepeköy’de arıcılık yapan ve şehirdeki işini bırakarak 2015 yılında köye yerleşen Hacı Çelik (44), arıların ülke genelinde oluşan virüs etkisiyle bal üretimini düşürdüğünü ve üreticiden alınan balların evlerde donmasının tüketici için sorun olmadığını söyledi. Çelik, “Bal içerisinde bulunan etken maddelerin zamanla özelliklerinin değişmesi nedeniyle değişim gösterir ve bal, soğuk havanında etkisiyle donmaya gider. Tüketici, marketlerden alınan balların donmadığı şikayetiyle üreticiye geliyor. Bizler doğadan arının petek özleriyle getirdiği balları ham bal olarak veririz. Marketlerden alınan ballar ise belirli ısı işlemlerine tabi tutulur. Bu durum balların kalite oranlarını da etkilemez” dedi.

    Arıların bal üretimi düştü

    Arılarda meydana gelen varroa virüsü nedeniyle verimin yüzde 50 oranında düşüş gösterdiğini aktaran Çelik açıklamasında, “Virüs etkisiyle çok büyük oranda verim kaybı var. Yağmurların uzun süre yağması ve soğuk hava arıcılığı etkiledi. Geçtiğimiz yıl yüksek verim alırken bu yıl o oranda verim alamadık” diye konuştu.

  • Arılar kış uykusunda arıcılar nöbette

    Arılar kış uykusunda arıcılar nöbette

    İlçede arıcılık yapan binlerce vatandaş, yaz aylarında yaylaya götürdükleri arılarını kış aylarında ise ilçe merkez ve köylerinde kışlaklara bırakarak geçimini sağlıyor. Doğal bal üreten arıcılar, gezginci arıcılar gibi bölge bölge dolaşamadıkları için arılarının çoğunu kış soğuklarında kaybediyor.

    Soğuk havada kar altında kalan bal arıları her yıl olduğu gibi bu yılda kış aylarının sert geçmesinden dolayı telef oluyor. Arıcılar, kış aylarında bal arılarının ölümlerinin önüne geçmek için karla mücadele ediyor. Kovanların önünü kapatmaması için küreklerle kar temizleyen arıcılar, seslerden uyanan bal arılarının tekrar yuvalarına dönmesi için yoğun çaba sarf ediyor.

    Arıcılardan Metin Ataman, yıllardır arıcılıkla uğraştıklarını ancak her yıl kış aylarında çok zarar gördüklerini söyledi. Bölgenin kış aylarında sert geçtiğini belirten Ataman, “Arıcılarımız, arı dolu kovanlarını kışlaklara bırakıyor. Mart ayına kadar hiç ellemiyor. Kış uykusundaki arılar kar yağışı ve soğuklar nedeniyle telef oluyor” dedi.

    Cemrelerin düşmesine kadar herhangi bir müdahalede bulunmadıklarını ifade eden Ataman, “Bu yüzden sadece kovan önlerini temizliyoruz. Çıkan arılar tekrar yuvalarına dönsün diye. Maalesef arılar uyuyor, arıcılar uyumuyor. Doğal bal üretimi olduğu için bölgemizdeki arıcılarımızın çoğu arılarını burada bırakıyor. Haliyle kış ayları arıcılar için kabus gibi geçiyor” şeklinde konuştu.

  • Köye inen ayı, kovanlara saldırdı

    Köye inen ayı, kovanlara saldırdı

    Olay, Devrek ilçesine bağlı Ahmetoğlu köyünde yaşandı. Muharrem Sarıçam ve ailesinin evlerinin yakınlarına kurduğu 65 kadar kovan, köye inen ayının saldırısına uğradı. Ayının parçaladığı kovanlar kullanılamaz hale geldi. Dedesinden günümüze arıcılıkla uğraştıklarını anlatan 59 yaşındaki Muharrem Sarıçam, “Maden emeklisiyim. Köyde ikamet ediyorum. Dedemden bu güne arıcılık yapıyoruz.

    Bu seneye kadar hiç ayı saldırısı görmedik. Bu sene ayılarla baş edemiyoruz. Yaklaşık 65 kovan arım vardı. Şu anda 30’un altına düştü. Yaklaşık 2 ay önce saldırdı. Ben de bir kaza geçirmiştim. Gerekli tedbiri alamadım. Arkadaşların aldığı bilgilere göre çok ayı saldırısı var. Mutlaka tedbirlerini alsınlar. TARSİM’e de mutlaka sigortasını yaptırsınlar” diye konuştu.

     

  • Kara kışın ortasında bakım yapıyorlar

    Kara kışın ortasında bakım yapıyorlar

    Kurak ve yağışsız geçen kara kışın ortasında adeta bahar havasının hüküm sürdüğü Erzincan’da arılar da kuraklıktan etkilendi. Sıcak havada kovanlarından çıkan arılara yiyecek takviyesi yapılıyor.
    Erzincan bu sene ülke genelinde etkili olan kuraklığı en yüksek oranda yaşayan illerden birisi. Barajlarda su seviyesinin oldukça düştüğü Erzincan’da dağların zirvelerinde bile kardan eser yok.
    Hava sıcaklığının gündüzleri 10 dereceyi geçtiği Erzincan’da kovandan çıkmaması gereken arılar bahar aylarındaki gibi kovanlarını terk etmeye başladı.

    Normal zamanda kar altında kalması gereken kovanların ısınması sonucu içindeki arılar kümelenmek yerine dışarı çıkıp uçuşmaya başlayınca kovanının içindeki besinleri bitme noktasına geldi.
    Arıcılar bu durumu yıllardır yaşamadıklarını belirtip kovanlarında kümelenmeyen arıların yiyecek ihtiyacı için Ocak ayının sonuna doğru kovanları açıp arı keki koyuyor.
    Yıllardan beri arıcılıkla uğraşan Mustafa Koç, mevsimlerin bu yılki gibi hiçbir zaman olmadığını belirterek, “Erzincan’da ocak ayının sonlarına geldik ortalık kupkuru, dağların tepelerinde tozarak dahi yok. Geçen sene mevsim çok güzeldi, kar yağışı çok iyiydi. Her mevsim kendini yaşattı ve çok bereketli de bir yıl oldu. Ama bu sene bu şekilde devam ederse tarımın bütün kesimlerinde olduğu gibi arıcılıkta da özellikle bizim bölgemizde çok sıkıntılar olacak susuzluk başta olmak üzere” dedi.
    Koç, “Arılar şu anda normalde kışlama modunda. Şu anda uyuyor olması, kümelenmiş olması lazım. Donmasını engellemek için ana arıyı aralarına alıp küme halinde olmaları lazım ama arılar çalışıyor. Epeydir, çalışıyor. Hiç kış moduna girmediler. Bu da ister istemez arıları yemleme ihtiyacı doğuruyor. Ama bu şekilde devam ederse yazın da yemleme moduna gireceğiz. Yani bal falan olma ihtimali çok az bu şartlarda. Mevsimin bu şekilde gitmesi arıların bakımını da güçleştiriyor, var olmasını da güçleştirecek” diye konuştu.

  • Kemer’de arı üreticilerine kovan desteği

    Kemer’de arı üreticilerine kovan desteği

    Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, arıcılığın geliştirilmesi ve sürdürülebilirliği için üreticilere destek olmaya devam ediyor.

    İlçelerde arıcılık faaliyetlerinde bulunan üreticilere kovan, arıcılık kıyafeti gibi yardımlarda bulunan Antalya Büyükşehir Belediyesi bu kapsamda Kemer ilçesinde 33 arı üreticisine 99 adet arı kovanı hibe etti.

  • Ayılar köyde 50 arı kovanını parçaladı

    Ayılar köyde 50 arı kovanını parçaladı

    Kastamonu’da son aylarda artan ayı saldırılarına bir yenisi daha eklendi. Ağlı ilçesine bağlı Bereketli köyüne inen ayılar, 50 arı kovanını parçalayıp peteklerdeki balları yedi, arıları da telef etti. Daha önce de Bereketli köyüne ve köye bağlı 5 mahalledeki mezarlara musallat olan ayılar, yeni defnedilmiş 7 mezarı açmaya çalışmıştı. Ayılar, geçtiğimiz hafta da girdikleri kümeste 2 horoz ve tavuğu telef etti. Bölgede 2 büyükbaş hayvana da saldıran ayılar, vatandaşların korkulu rüyası haline geldi. Köylüler, ayı sorunun çözülmesi için yetkililerden çözüm beklediklerini kaydetti.

    “Arıları telef edip, kovandaki balları da yedi”

    Ayıların köylerinde bir üreticiye ait arı kovanlarını parçaladığını kaydeden köy sakinlerinden Cahit Ergin, “Görüldüğü üzere ayılar, arılarımızı telef etti. Kümeslerimizi yıkıp, tavuklarımızı da yedi. Kovanları dağıtıp ballarımızı da yedi. Diğer mahallede oturan bir arkadaşımızın da arılarını telef etti. Köy mezarlığımız var, mezarlığa geldi. Mezarı koruma teline kadar eşti. Mağduriyetimiz meydanda, zararımız çok. Bugün bir kovan arının, balı, kasası ve arısıyla birlikte ne kadara mal olduğu belli” dedi.

    “Ayı, köyümüzü her gün ziyaret ediyor, ayı ile baya bir komşu olduk”

    Ayıların her gün köylerini ziyaret ettiğini belirten Cahit Ergin, “Bizler bir hafta boyunca ayı ile kovalamaca oynadık. Biz eve gidiyoruz, o arkamızdan geliyor. Biz geliyoruz, ondan sonra ayı kaçıyor. Ayının nereden geldiğini tespit etmek ve bize zarar vermesini engellemek için elimizden gelen tedbiri almaya çalışıyoruz. Ne kadar tedbir alsak da tabii ki bizler 7 gün 24 saat burada nöbet tutamıyoruz. İster istemez evimize gidiyoruz, geceleri yatıyoruz. Bizler de evimizde yatarken ortalık sessizken köyümüze gelip kovanları parçalıyor ve bizleri bu duruma düşürdü. Her gün ayı köyümüze geliyor, artık bizlere alıştı. Köyümüzü her gün ziyaret ediyor, bir hafta boyunca 7 gün boyunca buradaydı. Akşam gidip sabah geliyordu, sabah gidip akşam geliyordu. Ayı bizimle komşu gibi oldu. Biraz yiyecekleri kısıtlanınca köyümüze ara ara gelmeye başladı. Çünkü aklında kalan bir tat var. Onu tekrar yemeye geliyor. Bir şeyler bulduğunda da yiyor. Zararımız çok, yaklaşık 500 bin liraya yakın zararımız bulunuyor. Burada 50 kovan arı bulunuyor. Çerçevesini, kovanını, içindeki peteği, arısı, balını da hesapladığınızda çok fazla masraf ortaya çıkıyor” diye konuştu.

    “Komşularımıza misafirliğe gidip gelemez olduk”

    Komşularına misafirliğe gidemediğini belirten Ergin, “Bizler, mahallemizde duramıyoruz. Evimize giremiyoruz. Komşulara gidip gelme şansımız hiç yok. Onlar bize gelemiyor, bizler onlara gidemiyoruz. Mağduriyetimiz çok fazla. Akşam belirli bir saatten sonra dışarıya çıkma şansımız hiç olmuyor. Kendimizi nasıl koruyacağız bilemiyoruz, bizlere duyarlı büyüklerimiz yardımda bulunursa seviniriz. Bizi bu işkenceden kurtarsınlar. Kovanların iyi olanlarını, güzel olanlarını, beğendiklerini burada oturup yemiş. Beğenmediklerini ise kovanları parçalayıp çerçevelerini dışarıya atmış. Kovanların içerisinde bal peteklerinin bir kısmı duruyor. Ne kadar daha zararımız olur, kahrımızdan bazı çerçeveleri de çıkartıp kovanlara açıp içerisine bakmış değiliz” şeklinde konuştu.