Etiket: artış

  • Dünya nüfusu tehlike altında

    Dünya nüfusu tehlike altında

    DSÖ Tropikal Hastalıklar Birim Başkanı Velayudhan, dünya nüfusunun yarısının, sivrisinek ısırığıyla bulaşan ve şiddetli grip benzeri semptomlara neden olan viral hastalık ‘dang humması’ riski altında olduğunu duyurdu.

    Velayudhan, “Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı dang virüsü riski altındadır ve bu virüs yaklaşık 129 ülkeyi etkilemektedir. Daha yüksek ortalama sıcaklıklar, yağışlar ve daha uzun kuraklık dönemleriyle belirginleşen iklim değişikliği, dünya çapında rekor sayıda dang enfeksiyonuna yol açabilir. Bazı durumlarda, özellikle de ikincil enfeksiyon olarak adlandırdığımız ikinci kez enfeksiyona yakalandığınızda, bu ciddi dang hastalığına yol açabilir ve ölümcül de olabilir. 2000 yılında yaklaşık yarım milyon vakamız vardı ve 2022’de 4.2 milyondan fazla vaka kaydettik, bu da gerçekten sekiz katlık bir artışı gösteriyor” dedi.

    Velayudhan, sivrisineklerin hem kuraklıkta, hem de sağanak yağış ve selin meydana geldiği durumlarda hayatta kalabildiğine dikkat çekerek, dang virüsü riskinin her koşulda artış gösterdiğini belirtti.

    DSÖ’den söz konusu hastalığa ilişkin yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

    Dang hummasının spesifik bir tedavisi yoktur ve doğrudan bir ilaç müdahalesi de mevcut değildir. Hastalık genellikle ateş ve ağrıyı tedavi eden ilaçlarla tedavi edilir. Bir dang humması testinin güvenilir bir sonuç vermesi iki ila üç gün sürer.”

     

  • İş kazaları artıyor, uzmanlar uyarıyor

    İş kazaları artıyor, uzmanlar uyarıyor

    İşçi ölümlerinde dünyada üçüncü Avrupa’da birinci ülke olan Türkiye’de, iş kazaları tüm çabalara rağmen önlenemiyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) raporuna göre Türkiye’de 2022 yılında en az 1843 kişinin hayatını kaybettiği iş kazalarında bu yılın ilk 3 ayında ise 463 kişi öldü. Aynı rapora göre 2023 yılının ilk üç ayında ise iş kazalarından ölen sayısı 463 kişi oldu. 2016 yılında çalışırken ölen sayısı 1970 kişi olurken, 3 yıl boyunca alınan tedbir, yürütülen sıkı denetim ve kontrollerle iş kazalarında ölen sayısı 2019 yılında 1147’ye kadar düşürüldü. 2020 yılından itibaren yeniden artmaya başlayan iş kazalarında ölü sayısı, 2020 yılında 1231 kişiye, 2021 yılında 1382 kişiye ulaştı. İş kazalarının önlenebilir olmasına rağmen her yıl ölü sayısı artarken, ağır bilanço nedeniyle İş Sağlığı ve Güvenliği (İGS) uzmanları da harekete geçti. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kuralların insan hayatında trafik kuralları kadar etkili bir kültür olarak yer alması gerektiğini belirten uzmanları alınan basit tedbirlerin işçilerin hayatını kurtarabileceğini belirtti. Sıfır iş kazası sloganıyla yola çıktıklarını anlatan İSG uzmanları iş kazalarının azalması için yoğun çaba sarf ettiklerini, işçilerin, yöneticilerin ve iş verenlerin de kendilerine destek olması gerektiğini vurguladı.

    İş verenlere çağrı

    A Sınıfı İSG Uzm. Mehmet Zafer Arısoy, iş verenlere çağrıda bulunarak, “İş kazalarının önlenebilir olduğu dillendirildikçe işçiler de işveren de kurallara uyuyor. Çünkü bunun hem manevi yükünü, hem de maddi yükünü taşımak istemiyor. Bundan dolayı işverenlerde iş kanununa uyma yönünde bir tavır görüyoruz” dedi. İş kazalarının kayıt altına alınmasıyla, toplu korunma ve kişisel koruyucu donanımlarının da kullanılmasıyla iş kazalarının azalabileceğini aktaran A Sınıfı İSG Uzm. Mehmet Zafer Arısoy, “İş kazaları artmış gibi görünüyor olsa da bunun sebebi hizmet alan iş yerlerinin artması ve kazaların kayıt altına alınmasıdır. Daha önceden kayda alınmıyordu. Kayıt altına alınmasıyla da bu yükseliş yerini düşüşe bırakacaktır. Teknolojiye uyum sağlanmaya ve kişisel koruyucu donanımlar ve toplu önemler alınmaya başladı. Bu malzemelerin, kişisel koruyucu donanımlarının üretimi artmış bulunmakla birlikte işveren kolay ulaşabilmektedir. İş güvenliği uzmanı olarak ta 6331 Sayılı İş Kanunu ve yönetmeliklerini de işverenle birlikte yapmaktayız” ifadelerini kullandı

    “Uzmanlar sahada ve aktif”

    Arısoy, iş güvenliği uzmanlarının ise sıfır kaza sloganıyla her an sahada aktif olarak görev aldığını da hatırlatarak, “Bu bir kültür meselesi ben iş kazalarının düşeceğini umuyorum ama sayısal olarak ölümlü iş kazalarında dünyada 3. Avrupa’da da 1. Sıradayız ve biz hala bunu koruyoruz. Bunu düşürmek sıfır iş kazası sloganını yerine getirmek düsturumuz. Elimizden geleni yapıyoruz. İş güvenliği Uzmanları bilfiil aktif olarak sahadalar. İş sahasında bulunmaları arttıkça inanıyorum ki iş kazaları azalacaktır” ifadelerine yer verdi.

    İşçilere çağrı

    İşçilerin çalışma ortamında alınan tüm önlemlere gerekli ilgiyi göstermeleri halinde hiçbir şekilde zarar görmeyeceklerini aktaran Arısoy, işçilere yaptığı çağrıda ise, “Çalışan işçi kardeşlerimiz bizim için değil, ya da yasalar gerektirdiği için değil, kendi canlarını, ailelerini düşünerek bu iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymaları, toplu önlemlere ve kişisel koruyucu donanımlara dikkat etmeleri gerekiyor. Bunlara dikkat ederlerse burunlarının dahi kanamayacağını söyleyebilirim” dedi.

    En çok yaşanan iş kazaları

    İSG Uzm. Müslüm Miraç Haykır ise en çok yaşanan iş kazalarının yüksekten düşme ve elektrik çarpmaları olduğunu kaydederek, bu kazaların da dikey yaşam halatları, yatay yaşam halatları, düşüş durdurucular gibi ekipman ve malzemelerle önüne geçilebileceğini ifade etti. İGS Uzmanı Haykır, “İş kazalarının yüzde 99’u engellenebilir. Ülkemizde işverenlerin iş güvenliğine biraz daha sağduyulu yaklaşıp uygun olan gerekli ekipmanları kullandırtması ve takip etmesi iş kazalarının önüne geçecektir” dedi.

    İş güvenliği kuralları kültüre dönüşmeli

    Kuralların sadece iş yerinde değil hayatın her bölümünde yer alması gerektiğini ve eğitimlerin üniversitede olduğu gibi ortaokul, ilkokullarda da yer alması gerektiğini savunan İSG Eğitici Asbest Söküm Uzm. Çetin Özdemir, “Her ne kadar iş anlamında görülse de, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri içerisine girildiği zaman, hayatımızda yer alması gereken çok önemli bir kültür olduğunu söyleyebiliriz. Aslında iş sağlığı ve güvenliği hayatımızda trafik kuralları gibi yer alması gereken bir kültürdür. Bu kültürün toplumun bütün kesimlerine yansıtılması lazım. Şuan üniversitelerde iş sağlığı ve güvenliği ders konusu olarak okutulmakta bu çok güzel bir yaklaşım. Bunun ortaöğretime ilköğretime kadar indirilmesi, her vatandaşın bu konuya duyarlı hale gelmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

    “Yetkili olduğumuza dair bir kimlik kartı verilmeli”

    Uzmanların kartları olmadığı için çalıştıkları her hangi bir kurumda veya her hangi bir sosyal aktivitelerde kendilerini ifade etmek adına zorlandıklarını belirterek, koruma kalkanlarının genişletilmesi için bakanlığa çağrıda bulunan Özdemir, “Bakanlığımızdan talep ettiğimiz şeyler biraz bizim korunma kalkanımızın genişletilmesidir. Bunların başında bir kimlik kartımız olmalıdır. Her hangi bir yerde kendimizi ifade etmek için belirli sürelerde vize edilmek üzere bizim bir kimlik kartımızın olması gerekir. Ben dışarıda bir sosyal tesiste kendimi ifade edemiyorum veya bir iş yerine gittiğim zaman sözlü olarak ifade etmek zorunda kalıyorum dolayısıyla yetkili olduğumuza dair bir kimlik kartı verilmelidir” diye konuştu.

  • TCMB’nin rezervleri artıyor

    TCMB’nin rezervleri artıyor

    TCMB’nin net uluslararası rezervlerindeki artış geçen hafta hız keserken, brüt rezervlerdeki artış sürdü.

    Yayımlanan haftalık verilere göre 14 Temmuz’da sona eren haftada net uluslararası rezervler 81 milyon dolar artışla 13.25 milyar dolar, toplam rezerv 2.65 milyar dolar artışla 113.06 milyar dolar oldu.

    TCMB’nin tarihi dip seviyelere inen döviz rezervi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından kur seviyesi belirleme amaçlı rezerv satışlarına son verilmesiyle yükselişe geçti.

    TCMB geçen bir yılda devreye aldığı önlemlerle ihracatçı ve turizmcilerin satmak zorunda olduğu dövizleri rezervine kattığı için yılda 100 milyar dolara yakın rezerv biriktiriyor. Seçimler öncesi bu tutarın tamamı hatta bazen daha fazlası piyasaya satılıyor ve TL’nin değer kaybı engelleniyordu.

    TCMB net rezervlerinin 2 Haziran’da -5.7 milyar dolara inerek 2002 yılında başlayan veri serisinin en düşük değerini almasından bu yana geçen altı haftada 18.9 milyar dolar toparlandı. Ancak artış hızı önceki haftalara kıyasla keskin azaldı.

    TCMB’nin altın rezervinin değeri 14 Temmuz haftasında 1.1 milyar dolar artışla 41.68 milyar dolar olurken, brüt döviz rezervi 1.55 milyar dolar artışla 71.38 milyar dolar oldu. Böylece altın ve brüt döviz rezervinden oluşan toplam rezervler geçen hafta 2.65 milyar dolar artışla 113.06 milyar dolar oldu.

    Brüt rezervlerde altı haftada kaydedilen artış 13.28 milyar dolar oldu.

     

  • Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kene vakaları arttı

    Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kene vakaları arttı

    Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanların yaz aylarında tarlalarda sık çalışmasıyla yılan ısırması, akrep sokması, kene teması gibi şikayetlerle hastaneye başvurularının çok olduğunu belirten Uzm. Dr. Hividar Altan, özellikle Siirt’te vatandaşlar bağ, bahçe tarla işiyle uğraşmakta ve doğal olarak temas artmakta olduğunu söyledi.

    Vatandaşların bağ, bahçe gibi bir yere gittiği zaman uzun kollu, paçası uzun kıyafetler giymesi gerekmekte olduğunu dile getiren Dr. Altan, “Giydiği kıyafetin paçasını çorabın altına sokması gerekiyor. Çünkü kene, aşağıdan yukarıya yürüyerek çıkan bir canlıdır. İş bitiminde eve dönüldüğünde yapılması gereken ilk iş kıyafetlerin çıkarılıp kendimizi baştan aşağı tırnağa kadar incelemek. Ve herhangi bir temasın olmadığını görmek. Çünkü kene klinik vermeden günlerce orada yapışıp kalabilmekte” dedi.

    “Yılan ve akrep sokmalarında halkta genelde bilinen şey ısırılan yeri hızlıca sarılıp bantlanıp ya da yaraya diş macunu, yoğurt gibi bir maddeyi koyup var olan mikrobun çıkarılması amaçlanmakta ama aslında bu tıbben çok yanlış bir uygulama” diyen Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Yapmanız gereken ısırılan bölgeyi sıkmak değil. O bölgeyi soğuk sabunlu bir suyla yıkamak sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde antivenom dediğimiz akrep ve yılan sokmalarının antikoru dediğimiz belli durumlarda serum bulunmakta ve hekimlerimiz tarafından uygunluk durumuna göre biz bu tedaviyi uygulamaktayız. Takibi ve tedavisi doktorlar tarafından yapılmaktadır.”
    Yılan ısırmaları, akrep sokmaları ve kene temasında meydana gelen bulgular ve neler yapılması gerektiğine değinen Altan, öncelikle ısırmanın ve temasın olduğu yerde kızarma, kaşıntı, ağrı gibi yakınmaların olabileceğini dile getirdi.

    Hastaların büyük bir kısmında bu yakınmaların olup, zamanla geçmekte ancak bazı zehirlerin fazla olduğu, çok zehirli akrep ve yılan sokmalarında bu kızarıklık şişme kola kadar ilerler ya da bacağı ısırmışsa daha yukarıya uzva kadar ilerleyebilmekte olduğuna dikkat çeken Altan, “Bu tür durumlarda muhakkak hekim desteği alınmalı. Bu tür durumlarda hekimler uygun tedavi ve takip planlamakta ve uygun adımı atmaktadır. Kişiye düşen şey ise oradaki ağrıyı ve kızarıklığı takip etmek. Ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olup olmadığını takip edilmeli. Özellikle kene temasında ilk iki hafta hastanın kendisini takip etmesi ve ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olması veya vücutta kızarıklık gibi bir durumda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor” diye konuştu.

     

  • Kene ve akrep vakalarında artış

    Kene ve akrep vakalarında artış

    Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hividar Altan, “Sıcakların artmasıyla özellikle Siirt dahil Güneydoğu Anadolu Bölgesinde akrep sokması, kene teması, yılan sokması gibi vakalar sıklıkla artmaktadır” dedi.

    Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanların yaz aylarında tarlalarda sık çalışmasıyla yılan ısırması, akrep sokması, kene teması gibi şikayetlerle hastaneye başvurularının çok olduğunu belirten Uzm. Dr. Hividar Altan, özellikle Siirt’te vatandaşlar bağ, bahçe tarla işiyle uğraşmakta ve doğal olarak temas artmakta olduğunu söyledi.

    Vatandaşların bağ, bahçe gibi bir yere gittiği zaman uzun kollu, paçası uzun kıyafetler giymesi gerekmekte olduğunu dile getiren Dr. Altan, “Giydiği kıyafetin paçasını çorabın altına sokması gerekiyor. Çünkü kene, aşağıdan yukarıya yürüyerek çıkan bir canlıdır. İş bitiminde eve dönüldüğünde yapılması gereken ilk iş kıyafetlerin çıkarılıp kendimizi baştan aşağı tırnağa kadar incelemek. Ve herhangi bir temasın olmadığını görmek.

    Çünkü kene klinik vermeden günlerce orada yapışıp kalabilmekte” dedi.
    “Yılan ve akrep sokmalarında halkta genelde bilinen şey ısırılan yeri hızlıca sarılıp bantlanıp ya da yaraya diş macunu, yoğurt gibi bir maddeyi koyup var olan mikrobun çıkarılması amaçlanmakta ama aslında bu tıbben çok yanlış bir uygulama” diyen Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yapmanız gereken ısırılan bölgeyi sıkmak değil. O bölgeyi soğuk sabunlu bir suyla yıkamak sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde antivenom dediğimiz akrep ve yılan sokmalarının antikoru dediğimiz belli durumlarda serum bulunmakta ve hekimlerimiz tarafından uygunluk durumuna göre biz bu tedaviyi uygulamaktayız. Takibi ve tedavisi doktorlar tarafından yapılmaktadır.”

    Yılan ısırmaları, akrep sokmaları ve kene temasında meydana gelen bulgular ve neler yapılması gerektiğine değinen Altan, öncelikle ısırmanın ve temasın olduğu yerde kızarma, kaşıntı, ağrı gibi yakınmaların olabileceğini dile getirdi.

    Hastaların büyük bir kısmında bu yakınmaların olup, zamanla geçmekte ancak bazı zehirlerin fazla olduğu, çok zehirli akrep ve yılan sokmalarında bu kızarıklık şişme kola kadar ilerler ya da bacağı ısırmışsa daha yukarıya uzva kadar ilerleyebilmekte olduğuna dikkat çeken Altan, “Bu tür durumlarda muhakkak hekim desteği alınmalı.

    Bu tür durumlarda hekimler uygun tedavi ve takip planlamakta ve uygun adımı atmaktadır. Kişiye düşen şey ise oradaki ağrıyı ve kızarıklığı takip etmek. Ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olup olmadığını takip edilmeli. Özellikle kene temasında ilk iki hafta hastanın kendisini takip etmesi ve ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olması veya vücutta kızarıklık gibi bir durumda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor” diye konuştu.

  • İspanya’da hava sıcaklığı 44.8 derece

    İspanya’da hava sıcaklığı 44.8 derece

    Avrupa’da 40 dereceyi aşan sıcaklıklar hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Termometrelerin 45 dereceye yaklaştığı İspanya’da yazın başından bu yana 3’üncü sıcak hava dalgası etkili olmaya başladı. Meteoroloji servisinden yapılan açıklamada, ülkenin güneyindeki Endülüs Özerk Bölgesi’ne bağlı Andujar kasabasında termometreler 44.8’i, Jaen kentinde ise 44.7’yi gösterdi.

    Ülkede aşırı sıcakların etkili olmasıyla başlayan La Palma Adası’ndaki orman yangınlarında 4 bin 500 hektar alan küle döndü, 4 bin 255 kişi ise bölgeden tahliye edildi.

    İtalya’da sıcaklık artıyor

    Sardinya ve Sicilya adalarında termometrelerin dün 43 dereceyi gördüğü İtalya’da aşırı sıcaklar 10 gün boyunca etkili olacak. Sardinya’da bugün öğlen saatlerinde sıcaklığın 46 dereceye ulaşması bekleniyor.

    İtalya Sağlık Bakanlığı, bölgesel hükümetlere devlet hastanelerinin acil servislerinde sıcak havaya bağlı sağlık sorunları bulunanlara hızlı müdahale amacıyla bir kod oluşturmasını önerdi. Bakanlık, gerekli durumlarda doktorların çalışma saatlerinin arttırılabileceğini açıkladı.
    Avrupa’da geçtiğimiz yıl rekor sıcaklıklar nedeniyle 61 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti.

  • Sivrisinek ısırmalarına karşı uyarı

    Sivrisinek ısırmalarına karşı uyarı

    Manisa Büyükşehir Belediyesi, ilaçlama çalışmaları ve denetimlerle sivrisineklerin üremesini önlemek için aktif çaba gösteriyor. Bu süreçte özellikle özel mülk statüsünde yer alan bahçeli sitelerdeki su kovaları, balkonlardaki saksı altlıkları ve atık lastiklerin sivrisineklerin üreme alanlarını oluşturduğu belirlendi.

    Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzmanı Dr. Mert Deringöz, son dönemlerde sivrisinek ısırığı nedeniyle acil servislerde artan başvurular olduğunu ifade ederek, Asya kaplan sivrisineğinin vücutta daha şiddetli tepkilere yol açtığını ve alerjik reaksiyonlara neden olabileceğini söyledi. Ancak panik yapmaya gerek olmadığını, temizlik ve soğuk uygulamalarla başa çıkılabileceğini belirtti.

    Bununla birlikte, Manisa’da sivrisinek popülasyonunda artışın, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi faktörlere bağlı olduğu ve vatandaşların da bu konuda destek olmalarının önemine vurgu yapıldı.

  • Artan sivrisinekler hastanelere başvuruları artırdı

    Artan sivrisinekler hastanelere başvuruları artırdı

    Manisa’da da görülmeye başlanan Asya kaplan sivrisineği ısırması sonucu acil servislere yapılan başvurularda artış yaşanması dikkat çekti. Yeni bir tür olması nedeniyle vücudun diğer sivrisineklere göre anormal bir tepki verdiği söyleyen Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Mert Deringöz, panik yapılacak bir durum olmadığını belirtirken, Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanı Erhan İnce üreme alanlarının yüzde 82’sinin insan kaynaklı olduğunu ve vatandaşların lastikler, bidonlar, kovalar ve saksı altları gibi durgun su alanlarına dikkat etmesi konusunda uyarılarda bulundu.

    Türkiye’de son dönemlerde oldukça yaygın görülmeye başlanan Asya kaplan sivrisineği Manisa’da da vatandaşların korkulu rüyası oldu. Diğer sivrisineklere göre uzun süreli kaşıntıların sürmesi ve büyük şişliklerin görülmesi nedeniyle panik olan vatandaşlar acil servislere akın etti. Son 1 aydır Manisa’daki acil servislerde yoğunluğa neden olan sivrisinek ısırmalarıyla ilgili Manisa Büyükşehir Belediyesi de harekete geçti.

    Özel mülk statüsünde yer alan bahçeli siteler içerisinde bulunan su kovaları, balkonlardaki saksıların altlıkları, yol kenarına atılan otomobil veya kamyon lastikleri ise sineklerin üreme kaynaklarının yüzde 82’sini oluşturuyor. Havaların ısınmasıyla birlikte ilaçlama çalışmalarına hız veren Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanlığına bağlı ekipler, sivrisineklerin üremesine imkan sağlayan ortamların ortadan kaldırılması için denetimlerine devam ediyor.

    Ekipler tarafından yapılan denetimlerde bir site bahçesi içerisinde bulunan sulama amacıyla doldurulmuş su kovalarında milyonlarca sivrisinek larvasına rastlandı. Vatandaşlara gerekli uyarıları yapan ekipler kovaları boşaltarak sivrisinek oluşumunu engelledi. Yapılan ilaçlama çalışması ve denetimde atık lastiği kontrol eden ekipler, lastiğin içinde su biriktiğini ve bu suyun içinde sivrisinek larvasına rastladı. Atık lastiğin içindeki suyu boşaltan ve sivrisinek oluşumunu engelleyen ekipler daha sonra ilaçlama çalışması yaparak vatandaşları bu konuda dikkatli olmaları konusunda uyardı.

    “Sivrisinek oluşum alanlarının yüzde 82’si insan kaynaklı”
    Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanı Erhan İnce, “Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanlığı olarak 17 ilçemizde hizmet veriyoruz. Son günlerde gelen sivrisinek şikayetleri üzerine biz de alan kontrollerimizi yapıyoruz. Tespit ettiğimiz üzere bir adet kovanın içerisinde binlerce sivrisinek larvası gördük.

    Yapılan araştırmalara göre sivrisinek oluşum alanlarının yüzde 82’si insan kaynaklı. Burada tespit ettiğimiz durumlar gibi atık lastikler, bidonlar, kovalar ve saksı altları gibi durgun su alanlarında vatandaşlarımızın dikkat etmesi gerekiyor. Buralar sivrisinekler için bir üreme alanı. Toplum sağlığı tehlikeye atan bu vektörlerle mücadelemiz devam etmektedir. Son zamanlarda küresel ısınma ve iklim değişikliğine bağlı olarak popülasyon artışı da gözlenmektedir. Maalesef ki üreme alanlarının yüzde 82’si insan eliyle oluştuğunu düşünürsek vatandaşlarımızın da desteğine ihtiyacımız var. Vatandaşlarımızdan ricamız bizim bu çalışmalarımıza destek olmaları” dedi.

    “Son 1 aydır sivrisinek ısırığı sebebiyle acil servislere başvurular arttı”
    Son zamanlarda acil servislere sivrisinek ısırığıyla ilgili başvuruların arttığını söyleyen Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzmanı Dr. Mert Deringöz, “Son dönemlerde, özellikle son 1 aydır genel olarak tüm acil servislerde sinek ısırığı sebebiyle başvurular çok arttı. Özellikle çocuklarda çok fazla artış gördük. Genelde başvuru şikayetleri geçmeyen uzun süreli kaşıntılar, buna bağlı yaralar ve vücutta döküntü olarak geliyor. Ekstra nadir de olsa alerjik reaksiyonlar görebiliyoruz” diye konuştu.

    “Yeni bir tür olduğu için de genelde vücudun verdiği tepkiler anormal oluyor
    Asya kaplan sivrisineğinin yeni bir tür olduğu için vücuttaki tepkilerin anormal olduğunu söyleyen Dr. Deringöz, “Önceki yıllara göre sivrisinek türünde bir değişiklik var. Asya kaplan sivrisinek türündeki popülasyon özellikle Türkiye ve Yunanistan bölgesinde artış gösterdi. Bunlar biraz da istilacı bir sivrisinek türü. Çok fazla popülasyonlar arttı. Yeni bir tür olduğu için de genelde vücudun verdiği tepkiler anormal oluyor. Sivrisinek gelir vücuda konar işini bitirir.

    O sırada biz bir şey hissetmeyiz. Sivrisinek bölgeyi uyuşturmak için bazı maddeler, enzimler enjekte ediyor. Enzimlerin içindeki proteinlere de vücut tepki gösterir. O da şişlik, kızarık, kaşıntı olarak kendini gösterir. Sık sık ısırıldığımız sivrisinek türüne karşı az tepki göstermeyi vücudumuz öğreniyorken, yeni bir tür sivrisinek ısırığına daha şiddetli bir tepki vermeye başlıyor. Bu da daha büyük kaşıntılar, daha büyük lezyonlar ve ya bazen daha ciddi alerjik reaksiyonlar gösterebiliyor. İnsanlar da bu yüzden daha sık acil servise gelmeye başladılar” şeklinde konuştu.

    Alerjik reaksiyonlar dışında panik yapmaya gerek olmadığını söyleyen Deringöz, “Öncelikle sivrisinek ısırığından korkulacak bir durum olmadığını bilmemiz lazım. Endişe ve panik çok fazla görüyoruz. Öncelikle soğuk kanlı olmak gerekir. Sivrisinek ısırığında ilk başta bol sabunlu suyla o bölgeyi temizlemek gerekir ki sivrisineğin taşıdığı başka zararlı maddeler ve ya patojenleri vücudumuza almayalım. İkinci olarak kaşımak kaçınmamız gereken bir davranış.

    Çünkü kaşımaya bağlı olarak yara açabiliyoruz. O bölgeyi tahriş edebiliyoruz. Cilt enfeksiyonları ya da daha ağır enfeksiyonlara sebep olabiliyor. Kaşımak yerine soğuk uygulama çok işe yarar. Soğuk su altında bekletmek ya da havluya sarılmış bir buz aküsüyle hem kaşıntıyı alacaktır hem de şişliği giderecektir. Bu da işe yaramazsa kolonyayla o bölgeyi ovalamak kaşıntı ve şişliği azaltır. Karbonatı az miktarda suyla sulandırıp macun haline getirip bölgeye sürmek kaşıntıyı azaltır. Bunlarla da geçmiyorsa kaşıntı giderici antihistaminik dediğimiz ilaç grubunu kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Geçmeyen şişlik, kaşıntı ve kaşıntıya bağlı mikrop kapması durumunda vatandaşların hastanelere başvurabileceğini belirten Deringöz, “Sivrisinek ısırığına bağlı ek durumlar var. Kişinin sineğe alerjisi olabilir, sineğin proteinlerine karşı alerjisi olabilir. Bu durumlarda vücutta yaygın döküntü başladığı zaman, boğazda şişlik, nefes almakta ve yutkunmakta güçlük, nefes darlığı, hırıltılı soluma başladığı zaman acil servislere gelmek gerekiyor.

    Hızlı müdahaleyle toparlamamız gerekiyor. Normalde sivrisinek ısırığında 2 santimetreye kadar bir lezyon görürüz. Vücut anormal bir tepki verdiğinde bu 10 santimetreye kadar çıkabiliyor. Normal de 20 dakikada bu lezyon çıkıp 2 gün içerisinde geçecekken 10 santimetreye ulaşan lezyonların ortaya çıkması 2 saati bulabiliyor. Geçmesi de 4 günün üzerinde süre alabiliyor. Böyle zamanlarda lezyon büyük olduğu için kaşıntıyla da yara açılabiliyor. O bölgeye mikrop bindirip cilt enfeksiyonuna çevirebiliyor.

    Kişi buna bağlı olarak büyük bir lezyon üzerinde ısı artışı, boyun, koltuk altı, kasık bölgelerinde şişlik, ateş görürse acil servis olmasa bile enfeksiyon hastalıkları, aile hekimliğine, cildiye gibi kliniklere başvuru yapması gerekir. Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda çok baktık. Uzun süreli dönemlerde acil servislere de başvurabilirler” dedi.

  • Sıcaklar tarlalarda yangın riskini artırıyor

    Sıcaklar tarlalarda yangın riskini artırıyor

    Bir yanda sararmış buğday tarlalarının hasadı yapılırken, diğer yanda ise kavurucu sıcaklar etkili olmaya devam ediyor. Edirne’de hava sıcaklığının 43 dereceye kadar çıkması insanları olduğu gibi buğday hasadını da etkiliyor. Geçtiğimiz haftalarda şehir merkezi ve ilçelerde hasada hazır birçok buğday tarlasında dikkatsizlik ve sıcak hava nedeniyle yangın çıktı. Hasada hazır tarlalarda çıkan yangınlar, üreticiyi endişelendiriyor. Uzmanlar aşırı sıcaklıklarda yapılan hububat hasadında yangın riskine karşı üreticilerin hem gerekli önlemleri alması hem de dikkatli olması gerektiğini belirtiyor. Özellikle yol kenarındaki tarlalar risk altında bulunuyor.

    Trakya Üniversitesi Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya, hasat döneminde sıcak havadan etkilenmemek için yapılması gerekenleri anlattı. Sıcak havanın buğday tarlalarında çıkan yangınları tetiklediğini ve büyük tehlike oluşturduğunu söyleyen Trakya Üniversitesi Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya, yangına neden olan en önemli sebeplerden bir tanesinin tarlada bulunan ve mercek etkisi oluşturarak tutuşmaya neden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kaya, çevreden geçen traktörlerden veya yol kenarlarında olan birtakım materyallerden, insanların çevreye gelişi güzel attığı izmaritlerden kaynaklı da yangın çıkabildiğine değindi. Üreticilere ürünlerinin sigorta yaptırması konusunda çağrıda bulunan Prof. Dr. Kaya, yangınların hem ülke açısından hem de ekonomik kayıplar noktasında büyük zarara yol açtığını belirtti.

    “Yangınların çoğu insan kaynaklı”

    Biçilmiş ürünlerin yanında halihazırda biçilmemiş ürünlerde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaya, “Biçilmiş ürünlerde saman da aslında ekonomiden sayılıyor. Geçen seneki fiyatlara baktığımız zaman neredeyse çiftçi tarladan aldığı ürün kadar samandan da bir ekonomik değer elde etti. Hatta saman da ithal ediyoruz. Bu yangınların çoğu insan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Özellikle tarlanın kenarlarından geçen traktörler, gayriihtiyari olsun egzoz gazları. Öncelikle vatandaşlarımızın duyarlı olması lazım. Bir diğer önemli noktalardan bir tanesi yine izmarit ve benzeri şeyler atılması, dikkatsizlik. Bu anlamda da yangınlara sebep oluyor. Buna karşı çiftçi hazırlıklı olmalı ve önlemini almalı. Sadece çiftçilerimiz değil, kırsal kesimde yaşayan ve bu tür tarlaların yanlarından geçen herkes dikkatli olmalıdır” ifadelerine yer verdi.

    “Yol kenarlarında cam ve metal kaynaklı atıklar çok fazla oluyor”

    Özellikle yol kenarlarında tarlası olan üreticilerin erken hasat edip, yeteri kadar nemli değilse sadece bir biçerdöver tablosu gibi o kısmı tamamen hasat etmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kaya, yol kenarlarında cam ve metal kaynaklı atıkların çok fazla olduğunu ve hasat sonunda tarlalarda tedbirin arttırılması gerektiğini ifade etti.

    Kurak geçen bir kışın ardından gelen yağışların tarlalara yaradığını ve kuruyan otların neredeyse insan boyuna ulaştığını belirten Prof. Dr. Kaya, sıcak havanın da etkisiyle çoğalan kuru otların potansiyel yangın tehlikesi olduğunu söyledi.

  • Çiğ süt tavsiye fiyatı artırıldı

    Çiğ süt tavsiye fiyatı artırıldı

    Ulusal Süt Konseyi (USK) çiğ süt tavsiye fiyatının, 1 Ağustos’tan itibaren geçerli olmak üzere, üreticinin eline litre başına net 11,5 lira geçecek şekilde belirlenmesine karar verdi.

    Konsey tarafından yapılan duyuruda, “1 Ağustos 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yüzde 3,6 yağ ve yüzde 3,2 protein içeriğine sahip çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatı üreticinin eline litre başına net geçecek şekilde (çiğ süt desteği hariç) 11,5 lira olarak belirlenmiştir. Soğutma, nakliye ve diğer cari giderler üretici tarafından karşılandığı takdirde bu giderler üreticiye ilave olarak ödenecektir. Baz alınan yağ ve protein oranlarındaki her bir dizyem (0,1’lik değişim) için 17 Kuruş fark uygulanacaktır.” ifadeleri kullanıldı.