Etiket: aşı

  • Aşı haram diyen imam açığa alındı

    Aşı haram diyen imam açığa alındı

    Denizli’nin Çameli ilçesinde vatandaşlara haram olduğunu iddia ederek aşı yaptırmamaları için çağrı yaptığı öne sürülen imam, açığa alındı.

    Çameli ilçesine bağlı Taşçılar Mahallesi’nde görevli cami imamı Ö.T.’nin cemaate ve mahalleliye aşının haram olduğunu ve olmamalarını söylediği iddia edildi. Virüse inanmadığını söylediği öne sürülen imam, başlatılan soruşturma kapsamında Çameli Kaymakamlığı’nca açığa alındı.

    Konu hakkında açıklama yapan Denizli Müftüsü Mehmet Aşık, kendisinin ve ailesinin de 3’üncü doz aşıların yaptırdıklarını belirterek şunları söyledi:

    “Ülkemizde aşı uygulamasının başladığı tarihten itibaren vaaz ve hutbelerin sonunda halkımızı aşı yaptırmalarının hem dini hem de vatandaşlık görevi olduğu konusunda bilgilendiriyoruz. Cumhurbaşkanlığımız ve Sağlık Bilim Kurulu tarafından başlatılan aşı seferberliğine tüm din görevlilerimizin katılarak cami cemaatinin de katılım sağlaması konusunda gerekli duyuru ve teşvikin yapılması hususunu dile getiriyoruz.”

  • Aynı aileden aşı olmayan üç kişi, üç günde  virüse yenildi

    Aynı aileden aşı olmayan üç kişi, üç günde virüse yenildi

    Ordu’da 35 yaşındaki Mustafa Altıntaş ile annesi ve anneannesi, üç gün içinde koronavirüsten hayatını kaybetti. Aile fertlerinin aşı yaptırmadıkları öğrenildi.

    Ordu’nun Kabadüz ilçesine bağlı Başköy Mahallesi’nde yaşayan Mustafa Altıntaş (35) ile annesi Hamide Altıntaş (67) ve anneannesi Ayşe Yılmaz (84) rahatsızlanınca hastaneye gitti. Ailenin Covid-19 testleri pozitif çıktı.

    Durumu ağır olan Ayşe Yılmaz, hastanede yoğun bakıma kaldırıldı ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen 24 Ağustos’ta hayatını kaybetti.

    Durumları ağırlaşınca hastaneye kaldırılan Hamide Altıntaş 25 Ağustos’ta, oğlu Mustafa Altıntaş ise 26 Ağustos’ta yaşamını yitirdi. Ölen 3 kişi, köyde toprağa verildi.

    Kabadüz Belediye Başkanı Yener Kaya, ölen ailenin koronavirüs aşılarını yaptırmadıklarını söyledi. Bu arada, ailenin bazı fertlerinin de corona virüs karantinasında olduğu öğrenildi.

  • 1.63 milyon doz aşının kullanımını durdurdular: Yabancı madde tespit edildi

    1.63 milyon doz aşının kullanımını durdurdular: Yabancı madde tespit edildi

    Japonya Sağlık Bakanlığı, ABD’li ilaç firması Moderna tarafından geliştirilen koronavirüs aşılarının bazı dozlarında “yabancı madde” tespit edildiği gerekçesiyle 1.63 milyon dozun kullanımını durdurma kararı aldı.

    Koronavirüs vakalarında son haftalarda gözlenen rekor seviyedeki artışla gündeme gelen Japonya’da hükümet, ABD’li ilaç üreticisi Moderna tarafından geliştirilen koronavirüs aşılarının bazılarının kullanımını durdurma kararı aldı. 16 Ağustos’tan bu yana ülkedeki 8 aşı merkezinde 39 kullanılmamış aşı tüpünde “yabancı madde” tespit edildiği açıklanırken, Japonya Sağlık Bakanlığı olası risk nedeniyle aynı partide üretilen 1.63 milyon dozun kullanımının durdurulmasına karar verdi. Buna rağmen şimdiye kadar aşılara bağlı olağan dışı sağlık sorununun bildirilmediği aktarıldı.

    “MADDELERİN İÇERİĞİ HENÜZ TEPİT EDİLMEDİ”

    Moderna aşılarının ülkedeki dağıtımını üstlenen Japon ilaç firması Takeda da aşı içinde bulunan maddelerin içeriğinin henüz tespit edilmediğini duyurdu. Söz konusu aşı dozlarının aynı zaman diliminde İspanya’da üretildiği kaydedilirken, süreçle ilgili detaylı inceleme yapılacağı öğrenildi. Sağlık Bakanlığı, daha önce Moderna aşısı olan kişilerin kontrol edebilmesi için potansiyel risk taşıyan aşıların parti numaralarını da açıkladı.

    MAYIS’TA ONAYLANMIŞTI

    Japonya hükümeti, Moderna üretimi koronavirüs aşısının 18 yaş ve üstü kişilerde acil durumlarda kullanımına geçtiğimiz Mayıs ayında onay vermişti. Moderna aşıları ilk olarak Tokyo ve Osaka’da Öz Savunma Kuvvetleri (SDF) tarafından kurulan kitlesel aşılama merkezlerinde ve yerel yönetimler, şirketler ile üniversiteler tarafından yürütülen aşılama programlarında kullanılmıştı. Temmuz ayında ise Moderna aşısının 12-17 yaş arasında kullanımına izin verilmişti.

    Japonya’da koronavirüs vakalarının toplam sayısı dün itibariyle 1 milyon 368 bin 822’ye ulaşırken, salgının başlangıcından bu yana 15 bin 770 kişi hayatını kaybetti.

  • Aşılarını yaptırmayan 2 doktor koronavirüsten öldü

    Aşılarını yaptırmayan 2 doktor koronavirüsten öldü

    Koronavirüs tedavisi gören Operatör Dr. İlhami Atılgan (55) ve Patolog Dr. Murat Tad (49), Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. İki doktorun da koronavirüs aşılarını yaptırmadıkları belirtidi.

    Bir süredir Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde koronavirüse yakalandıkları için tedavi altında bulunan iki doktor Operatör Dr. İlhami Atılgan ve Patolog Dr. Murat Tad, dün gece hayatını kaybetti. İki dokktorun da koronavirüs aşılarını yaptırmadıkları belirtildi.

    BAKAN KOCA’DAN AÇIKLAMA

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “İki arkadaşımız Kovid-19’a yenildi. Operatör Dr. İlhami Atılgan 55, Patolog Dr. Murat Tad 49 yaşındaydı. Kayıtlarımızdan maalesef, iki değerli hekimin aşı olmadığını öğrendik. Meslektaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Benzer acılar artık yaşanmasın” dedi.

  • Bursa Yenişehir’de aşı çadırına vatandaşlardan ilgi

    Bursa Yenişehir’de aşı çadırına vatandaşlardan ilgi

    Bursa’nın Yenişehir ilçesinde aşılama çalışmaları sürüyor. Belediye binası önüne kurulan çadırda Covid-19 aşısı yapılıyor. Çadırlarda yapılan Covid-19 aşısına vatandaşlar ilgi gösteriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan yetkililer, “Aşılamada daha hızlı olmak ve toplumun her kesimine ulaşmak için açılan aşı çadırlarına halkımız ilgi gösteriyor. Salgında en büyük silahımız aşı ve bu hastalığı aşıyla yenebiliriz. Sırası gelen vatandaşlarımız aşılarını yaptırsınlar” dedi.

  • Bakan Koca’dan anne ve babalara 6 Eylül çağrısı

    Bakan Koca’dan anne ve babalara 6 Eylül çağrısı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, okulların 6 Eylül’de açılacağını belirterek henüz ilk doz Covid-19 aşısını yaptırmayan anne ve babalara seslendi.

    Bakan Koca, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda aşı çağrısında bulunarak  anne ve babalara şu şekilde seslendi. Koca’nın ‘Annelere 6 Eylül mesajı’ ve ‘Babalara 6 Eylül mesajı’ başlığı ile yaptığı paylaşımda, “15.5 milyon kişi ilk doz Covid-19 aşısını henüz yaptırmadı. Karar verseler, 10 günde ilk dozların hepsi tamamlanır. Aşının önemini çevrenize anlatarak bize yardımcı olun. Okullar 6 Eylül’de açılıyor. Hastalığa yakalananlar çocuklarını üzer” ifadesini kullandı.

    Sağlık Bakanlığı’nca, koronavirüs ile mücadele kapsamında ülke genelinde uygulanan toplam aşı miktarı 90 milyon dozu geçti.

    Sağlık Bakanlığının “covid19asi.saglik.gov.tr” sitesinde yer alan anlık verilere göre, 24 Ağustos saat 13.49 itibarıyla 46 milyon 531 bin 660 birinci doz, 35 milyon 582 bin 500 ikinci doz, 7 milyon 888 bin 258 üçüncü doz aşı uygulandı.

    Böylece toplam yapılan doz sayısı 90 milyon 2 bin 418 oldu.

    BAKAN KOCA’DAN TEŞEKKÜR

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Aşılarını olanlara, aşılarımızı yapanlara milyonlarca teşekkür. Toplam 90 milyon dozu geçtik. Erteleyenler de karar verdiğinde, sonuç sayılarla ifade edilemez” açıklamasında bulundu.

    https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1430138373176545307

  • Yüz yüze eğitim rehberi 81 ile gönderildi

    Yüz yüze eğitim rehberi 81 ile gönderildi

    Son dakika haberine göre Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı, yüz yüze eğitim rehberini 81 ile gönderdi.

    Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliğinde hazırlanan “Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi” il milli eğitim müdürlüklerine gönderildi.

    Buna göre, öğrencilerle aynı ev içerisinde yaşayan kişilerin, öğretmenler, eğitim personeli, kantin çalışanları ve öğrenci servisi personelinin tam doz aşılarının tamamlanmış olması önerildi.

    KOVİD-19 SALGININDA OKULLARDA ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

    Genel Kurallar

    Öğretmenler, eğitim personeli, kantin çalışanları ve öğrenci servisi personelinin tam doz aşılarının tamamlanmış olması önerilir.

    Öğrencilerle bir araya gelmesi zorunlu olan öğretmen ve okul çalışanlarının aşı olmamaları durumunda haftada iki kez PCR testi ile taranmaları istenir ve sonuçlar okul tarafından gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutulur.

    Öğrencilerle aynı ev içerisinde yaşayan kişilerin de aşılı olmaları, tam doz aşılarını tamamlamış olmaları önerilir.

    Tüm okullarda öğrenci, öğretmen ve personelin ihtiyacı olması halinde kullanabilmeleri için yeterli sayıda maske Millî Eğitim Bakanlığı tarafından temin edilir.

    Okul içerisinde, ortak alanlarda, sınıflarda, öğretmen odalarında maske atık kutularının bulundurulması ve günlük olarak boşaltılmaları sağlanmalıdır.

    Öğrenci ve personelin hasta, temaslı veya risklilik durumları Millî Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasındaki veri entegrasyonu yolu ile izlenir ve okullara gerekli bildirim yapılır.

    Seminer haftasında enfeksiyon kontrolü ve okula giriş koşullarını içeren eğitim verilir ve okul yönetimince belirlenecek görevli tarafından bu programın uygulanması ve alınacak önlemlerin takibi yapılır.

    I. Tıbbi Maske;

    a. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullardaki tüm öğrenciler okula maske ile gelmelidir ancak gelişimsel sorunu olan veya maske takmakta zorlanan çocuklar için istisna olabilir.

    i. Maskenin çocuklar için uygun boyutta olması sağlanmalıdır,

    ii. Maskelerin nemlenmesi durumunda değiştirilmesi için okul içerisinde yedek maske bulunması sağlanmalıdır,

    iii. Maske takamayan öğrenciler; gelişimsel sorunları veya tıbbi nedenler (doktor raporu ile kayıt altına alınmış olan) ile maske takamayan çocuklarda mümkün ise yüz koruyucu kullanımı sağlanmalıdır,

    iv. Çok yakın temasın gerektiği durumlarda maske ile birlikte yüz koruyucu kullanılması önerilir.

    b. Öğretmenler; aşılanma durumundan bağımsız olarak okul bahçesine girişlerinden itibaren, okulda bulundukları süre boyunca sürekli maske takmalıdır,

    i. Farklı sınıflarda ders vermeleri durumunda öğretmenlerin dersler arasında maskelerini değiştirmeleri önerilir,

    ii. Öğretmen odaları ve diğer ortak alanlarda bulunan kişilerin, aşılananlar da dâhil olmak üzere, sürekli maske takmaları sağlanmalıdır,

    iii. Yiyecek içecek tüketiminin mümkün olduğu kadar ayrı zamanlarda ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi için özen gösterilmelidir.

    c. Diğer görevliler;
    i. Okulda bulunulan süre boyunca ve her ortamda aşılanma durumundan bağımsız olarak sürekli maske takmalıdır,

    ii. Maskenin nemlenmesi durumunda yeni bir maske kullanılmalıdır.

    d. Veli ve ziyaretçiler;
    i. Salgın döneminde mümkün olduğu kadar okul bahçesi de dâhil olmak üzere okul içerisine girişlerine izin verilmemelidir,

    ii. Okul bahçesi dâhil, okula girişin gerekli olduğu durumlarda okul bahçesine giriş, bahçenin olmadığı durumlarda da en dış noktadan itibaren maske takmaları sağlanmalıdır.

    II. Sınıfların havalandırılması;
    a. Ders sırasında sınıf camları öğrenciler açısından risk yaratmayacak şekilde (her türlü düşme ve travmayı önleyecek önlemler alınarak) mümkün olduğu kadar açık kalmalı ve doğal havalandırma sağlanmalıdır,

    b. Ders aralarında mümkün olduğu kadar tüm öğrencilerin açık alana çıkmaları, sınıfın camlarının ve kapısının tamamen açılarak hava akımı yaratacak şekilde en az 10 dakika süre ile havalanması sağlanmalıdır,

    c. Okul ortak kapalı alanlarındaki camların sürekli açık kalması ve/veya mümkün olduğu kadar dış ortam havası alacak şekilde havalandırılması sağlanmalıdır,

    d. Merkezi havalandırma sistemleri bulunan binalar için;

    i. Havalandırması mümkünse %100 taze hava sirkülasyonunu sağlayacak şekilde düzenlenmelidir,

    ii. Havalandırma sistemlerinin bakımı ve filtre değişimleri zamanında yapılmalıdır,

    iii. Havalandırma mümkün olan en düşük hızla çalıştırılmalıdır,

    iv. Havalandırma sistemi çalışıyor bile olsa camları açılabilen alanlarda camların açılması sağlanmalıdır.

    III. Okul ortamında mesafe;
    a. Okul bahçesinde ve çevresinde öğrencilerin, öğretmenlerin, diğer çalışanların kalabalık gruplar oluşturması önlenmelidir,

    b. Teneffüs saatleri okul bahçesinde kalabalık oluşmaması için okulun fiziksel kapasitesi ve öğrenci mevcudu dikkate alınarak farklı zamanlara gelecek şekilde ayarlanmalıdır,

    c. Okul bahçesinde öğrenciler arasında sosyal mesafeye uygun olmasına özen gösterilmesi sağlanmalıdır,

    d. Okula giriş, çıkış ve teneffüslerde sosyal mesafenin korunması için gerekli düzenlemeler yapılabilir,

    i. Okul kapalı alanlarında farklı sınıf öğrencilerinin bir araya gelmesini en aza indirecek şekilde planlanmalıdır,

    ii. Okul giriş ve çıkış saatleri değiştirilemiyorsa, ders başlangıç zamanları ve ders araları farklı sınıf öğrencilerinin bir araya gelmesini en aza indirecek şekilde planlanmalıdır.

    e. Sınıf içerisinde öğrencilerin oturma düzeni yüzleri aynı yöne dönük olacak şekilde yapılandırılmalıdır,

    f. Öğrenciler arasındaki mesafenin belirlenmesinde okuldaki derslik ve öğrenci sayısına dikkat edilerek okul yönetimi tarafından sosyal mesafeye uygun düzenleme yapılır,

    g. Vaka hızının ve bulaş riskinin yüksek olduğu ya da vaka sayısında ani yükselme görülen bölgelerde il ve ilçe sağlık müdürlükleri koordinasyonunda gerekli tedbirler alınır,

    h. Tükürük ve sekresyon çıkışına neden olabilecek şarkı söyleme gibi yüksek sesle yapılan egzersizler mutlaka açık alanda ve öğrencilerin arasında tercihen en az 2 metre mesafe bırakılarak yapılmalıdır,

    i. Öğrencilerin evlerinde veya okul dışında egzersizler yapması özendirilmelidir,

    j. Beslenme saatlerinin okulun fiziki kapasitesi göz önüne alınarak mümkün oldukça farklı zamanlara yayılması için zaman aralıkları farklılaştırılmalı ve sınıf dışında mümkünse açık alanda, mümkün değilse okulun geniş ve tavan yüksekliği yüksek olan havalandırılabilir açık alanlarında yapmaları sağlanmalıdır. Maskeler, sadece sıvı alımı veya beslenme sırasında çıkartılmalıdır.

    IV. Ders sürelerinin sınıf boyutları ve öğrenci sayısı da dikkate alınarak 40 dakikayı
    aşmayacak şekilde planlanması uygun olacaktır.

    V. Temizlik;

    a. Okulun rutin temizliğinin sıklaştırılması önerilir,

    b. Çocukların, öğretmenlerin ve diğer okul çalışanlarının el hijyeni için su ve sabun ile el yıkama olanakları sağlanmalı ve ortak alanlara uygun sayıda el antiseptikleri konulmalıdır.

    VI. Okulun başlangıcında velilere olası hastalık durumunda bilgi paylaşabilmeleri için Bilgilendirme Formu verilir (EK.1).

    VII. Ziyaretçiler zorunlu olmadıkça okula alınmamalı, alınması gerektiğinde ise ziyaretçilerin HES kodu kontrolünde durumları “Risksiz” olmalıdır.

  • Bilim Kurulu üyesi test zorunluluğunu değerlendirdi

    Bilim Kurulu üyesi test zorunluluğunu değerlendirdi

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, öğretmenler ve okul çalışanlarına haftada 2 kez PCR testi zorunluluğu getirilmesi ile aşı yaptırmayan bu kişilerin ayda 8 kez PCR testi yaptırmak zorunda kalacağını söyledi. İlhan, “PCR testi; burnunuz acıyor, boğazınız acıyor sonra tekrar rahatsızlık hissediyorsunuz, zaman kaybı oluyor. Test yaptırmaya gittiğinizde kalabalıksa odada bulaşma riski söz konusu oluyor. Açıkçası ben olsam vatandaşlarımızın yerinde, aşımı yaptırıp, PCR zorunluluğundan kurtulurdum” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla henüz aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada en az 2 defa PCR testi yaptırmasını isteyeceklerini söyledi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, DHA’ya yaptığı açıklamada, salgın ile mücadelede şu an aşının en güçlü silah olduğunu söyledi. İlhan, “Türkiye’de yüzde 55 kadar vatandaşımızın çift doz aşı olduğunu, hedef doğrultusunda neredeyse yüzde 75’e yakın vatandaşımızın da tek doz aşısını olduğuna şahit oluyoruz. Çift doz aşısını olan vatandaşlar yüzde 70-80’lere gelirse o zaman aşılama konusunda daha çok başarı sağlayıp, pandeminin üstesinden gelmek daha kolay olacak” dedi.

    ‘RİSKİ AZALTMAK GEREKİYOR’

    Okulların açılacağına değinen Prof. Dr. İlhan, “Sürecin başından beri tüm Bilim Kurulu üyeleri okulların en geç kapanması, en erken açılmasını savunuyoruz. Gerçekten okulların bir an önce açılması gerek ilköğretim gerek üniversite gerçekten çok önemli. Bunun için de insanlar kapalı yerlerde bir araya gelecekleri için, nereden baksanız üniversiteler de dahil yarım günden fazla dersler olacağını düşündüğümüzde buradaki riskleri azaltmak gerekiyor. Bu riskleri azaltmak için işle ilgili alınabilecek önlemler var. Bunların başında ortamların temiz hava ile havalandırılması, sınıflarda seyrek oturulması, maske takılması gibi bileşenler söz konusu olmakla birlikte bir de tabi ki aşılanma var” diye konuştu.

    ‘SİNEMA VE TİYATROYA GİRİŞTE DE İSTENECEK’

    Prof. Dr. İlhan, pandemi ile mücadelede aşının en güçlü silah olduğuna dikkat çekerek, “İki doz aşısını olanlar üzerinden gidersek eğer yüzde 55’lik rakama sahibiz. Aşı olmak Türkiye’de zorunlu değil aşı olmak isteye bağlı. Bu da önemli bir yaklaşım ama aşı olmayan vatandaşlarımızın da kapalı ortamlara girdikleri için hem kendilerini hem de çevrelerini korumaları için böyle bir yaklaşım benimsenmiş durumda. Kişi aşı olmak istemiyorsa sadece aslında okullarımız, idarecilerimiz, öğretmenlerimiz için geçerli değil öğretim üyeleri, üniversite öğrencilerimiz için de geçerli hatta üniversiteler dışında sosyal alanlara girişte sinema, tiyatro, otobüs, tren, uçak yolculuğunda da kişinin aşısı söz konusu değilse yine PCR testi sonuçları istenecek” dedi.

    ‘AMAÇ KULUÇKA SÜRESİ’

    Prof. Dr. İlhan, PCR testinin neden haftada 2 kez istendiğine ilişkin, “Koronavirüs için baktığımızda bulaşma süresi ve kuluçka süresini üst üste koyduğumuzda 3 güne kadar uzayabildiğini görüyoruz. Yani bir kişi koronavirüs enfeksiyonunu aldıktan sonra daha çok 3 güne kadar PCR pozitif hale geliyor. Diyelim ki pazar günü bir şüpheli teması oldu kişinin ancak çarşamba günü PCR pozitifliği söz konusu olabiliyor. Bu nedenle okul gününü içerecek şekilde haftada 2 defa olması mantıklı. Örneğin pazartesi sabahı öğrencimiz, ilkokul öğretmenimiz ya da üniversite öğretim üyemiz testini verecek, 3 gün sonra bu sefer perşembe olacak veya pazar günü verecek bu sefer çarşamba olacak gibi düşünmek mantıklı. Bunun da tamamen amacı koronavirüs mücadelesinde 72 saatte ancak koronavirüs pozitif olabileceğini düşünüp, bunun taramasını yapmak” diye konuştu.

    ‘AŞIMI YAPTIRIR, TESTTEN KURTULURUM’

    Prof. Dr. İlhan, PCR testi zorunluluğunun aşıya teşvikte etkisinin olup olmayacağına ilişkin, “PCR testi taramada iyi bir test fakat haliyle uygulaması zor aynı zamanda belli bir süre sonra sonuç veriyor ama şu an elimizde taramadaki en doğru test. Bir yandan da sağlık sisteminin yükünün artacağını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Test ücretsiz yapılacağı için çok fazla başvuru olacak, hastanenin iş yükü artacak. Vatandaş ayda en az 8 kez PCR testi yaptırmak zorunda kalacak. 8 kez yaptırmak demek, pek çok vatandaşımız yaptırmıştır PCR testi. Burnunuz acıyor, boğazınız acıyor sonra tekrar rahatsızlık hissediyorsunuz, zaman kaybı oluyor, test yaptırmaya gittiğinizde kalabalıksa odada bulaşma riski söz konusu oluyor. Açıkçası uygulama açısından baktığımızda ben olsam vatandaşlarımızın yerinde aşımı yaptırıp PCR zorunluluğundan kurtulurdum. Konuyu böyle düşünmek gerekiyor” dedi.

  • 15 yaş üstü aşılamalar Bursa’da başladı

    15 yaş üstü aşılamalar Bursa’da başladı

    Sağlık Bakanlığınca 15 yaş üstündekiler ile kronik hastalığı bulunan 12 yaş üstündekilere Covid-19 aşı hakkı tanımlanmasının ardından Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz’ın oğlu da aşılandı. İl Sağlık Müdürü Yavuzyılmaz’ın oğlu Enes Yavuzyılmaz “Herkesin ve yaşıtlarımın aşı olmasını istiyorum” dedi.

    Osmangazi İlçe Sağlık Müdürlüğüne gelen Enes Yavuzyılmaz (16), babasıyla aşı onam formunu doldurduktan sonra aşısını yaptırdı.

    Kendilerinin, tanımlandığı gün aşılarını olduklarını belirten İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, “Öğrencilerimiz okullara gitsin istiyoruz, artık bu kısıtlamalara maruz kalmayalım. Yüz yüze eğitimin rahat bir şekilde devam edebilmesi adına da öğretmenlerimizin daha önce aşılandığı gibi öğrencilerimizin de mümkün olduğunca aşılarını yapıp onları da bağışık bir hale getirmek istiyoruz. Şu anda 12 yaş üzerinde kronik hastalığı bulunan çocuklarımızın aşı tanımlamaları yapıldı. 15-16 yaş grubunda ise e-nabız’dan kendi talepleri doğrultusunda aşı tanımlamaları yapılıyor. Ben bütün gençleri, kısıtlamalardan muaf olmak için, rahatça arkadaşlarıyla aynı ortamda eğitim hayatlarına devam edebilmeleri için aşı olmaya davet ediyorum. Bu manada bizim de tek çocuğumuz ve 16 yaşında. Onu da bu bağışıklık kervanına katmak için aşısını yaptık. Bütün arkadaşlarına da tez zamanda bizim sağlık tesislerimize müracaatlarını ve öncesinde e-nabız üzerinden aşı taleplerini oluşturup aşılarını olmalarını tavsiye ediyoruz. Herkesi, bir an önce bu illetten kurtulmak için aşıya davet ediyoruz” dedi.

    Yavuzyılmaz, kentteki aşılama çalışmalarında 17-25 yaş aralığında yüzde 50’leri aştıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “İlk doz aşı için söylüyorum bunu. Bunu yeterli kabul etmiyoruz. Mutlaka her bireyin aşı olmasını önemsiyoruz çünkü özellikle genç nüfus, en hareketli olan nüfusumuz. Dolayısıyla teması, insanlarla iletişimi en çok olan yaş grubu, genç yaş grubu. Bu manada onların daha fazla aşıya rağbet etmelerini bekliyoruz. Şu anda yüzde 51-52 seviyesindeyiz. Hızla bunu yukarı çekmek için gayret ediyoruz. Okulların açılmasına yaklaşık 15 günlük bir süre kaldı. Bu süre içinde mutlaka gençleri aşılarını olmaya davet ediyoruz. Sağlıklı ve kesintisiz bir eğitim öğretim için bunun önemli olduğunu düşünüyoruz.”
    Enes Yavuzyılmaz ise, “Okulların açılmasına az bir süre kaldı. Kalabalık ortamlara gireceği için aşı olmanın gerekliliği çok önemli. Aşının gerekliliğini anne ve babam doktor olduğu için zaten biliyordum. Tüm yaşıtlarıma da tavsiye ediyorum” diye konuştu.

  • Uzmanlar peş peşe önderdi: Mutlaka aşı olmalılar

    Uzmanlar peş peşe önderdi: Mutlaka aşı olmalılar

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın, yüz yüze eğitimin zamanında başlayabilmesi ve sürdürülebilmesi için öğretmenler ile okul çalışanlarının mutlaka aşı olması gerektiğini belirtti. Akın, “Gördüğümüz kadarıyla çocuklardaki enfeksiyonlar erişkinlerden bulaşıyor. O nedenle öğretmenlerin öğrencilerini hastalıktan korumaları için muhakkak korunmuş hale gelmeleri lazım. Aşıyla ilgili yapılan spekülasyonlara itibar etmesinler” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Akın, yüz yüze eğitimin başlayabilmesi için öğretmenlere ve okul çalışanlarına aşı çağrısında bulundu. Okuldaki eğitimin sürdürülebilmesi için personelin tamamının çaba harcaması gerektiğini belirten Akın, “Okulda çalışanların muhakkak koruyucu önlemlere itibar etmesi, aşı olması gerekiyor. Zorunlu aşı olabilir mi? Bu çok bambaşka bir konu esasında. Bu konu çok tartışılıyor. Şu anda bazı ülkelerde sağlık personeline zorunlu aşı kavramı getirildi. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Fransa’da, İtalya’da, Kuzey ülkelerinde ve Uzak Doğu’nun bazı ülkelerinde buna ait uygulamalar var ama şu andaki hedefimiz toplumdaki herkesin isteyerek, bilerek kendi toplumlarına katkı sağlamak amacıyla aşı olmalarını sağlamak. Bunlara öğretmenler ve sağlık personeli de dahil. Öğretmenlerin aşı olmasının zorunlu hale getirilmesi şu anda belki gündemde değil ama gördüğümüz kadarıyla çocuklardaki enfeksiyonlar öğretmenlerinden çalışanlardan ya da toplumdan bulaşıyor. Öğretmenler pek çok konuda öğrencilerini koruyorlar; yangınlarda, depremlerde onların rehberliklerini yapıyorlar. Hastalıktan da korumak için öğretmenlerin muhakkak korunmuş hale gelmeleri lazım. Aşıyla ilgili yapılan spekülasyonlara itibar etmesinler. Şu anda bilimsel çalışan ve doğru düşünen tüm uzmanlık dernekleri, sivil toplum örgütleri ve Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı’yla aynı şeyi söylüyor; ‘Lütfen aşınızı olun” diye konuştu.

    ‘AŞIYA TEŞVİK EDİCİ UYGULAMALARA İHTİYACIMIZ VAR’

    Aşıyı zorunlu hale getirmek yerine aşının insanlara daha iyi tanıtılması ve uygulanması konusuna önem verilmesi gerektiğini dile getiren Akın, şunları söyledi:

    “Aşının zorunlu hale gelmesi için bıçağın kemiğe dayanması lazım. Bıçak şu anda kemiğe dayandı mı; onu bilemiyorum ama hala aşılama oranlarının hızının fena gitmediğini ama bunun biraz daha hızlanması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden toplumun gönüllü olarak aşı olmaya gitmesi lazım. Muhakkak aşılama hızımızı artırmamız lazım. Daha fazla kişiye aşı yapacak fırsatları vermemiz ve bu konuda teşvik edici uygulamalara ihtiyacımız var. Öncelikle insanların teşvik edilmesi lazım. Bu teşvikin sonuçlarını gördükten sonra belki zorunlu aşı uygulamaları ile ilgili tartışmalar olabilir ama şu anda teşvik politikaları ya da teşvik uygulamalarını görelim; aşının bu insanlar üzerindeki etkisini yayalım. Aşılama hızlarını görelim, ondan sonra tekrar tartışabiliriz. Zorunlu hale geldiği zaman daha fazla tereddüt yaşayanların bunun hakkında karar vermeleri zorlaşabilir. O yüzden biz doğru bilgileri doğru zamanda, doğru yerde insanlara aktaralım.”

    ’50-60 BİNLERİ GÖRMEK SÜRPRİZ OLMAZ’

    20-25 bin civarındaki vaka sayılarının hoş olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Akın, “Daha ağustos ayındayız. Eğer bu sayılar ağustos ayında böyle olursa kışın 50-60 bin gibi rakamları görmek hiç sürpriz olmaz. O yüzden aşılama programına uyulsun. Bakanlık bu konuda elinden geleni yapıyor. Çok yaygın aşı programlarını uygulamaya çalışıyor. Bilim Kurulu’nda bununla ilgili ‘Ne yapalım, nasıl teşvik edebiliriz, nasıl yönlendirebiliriz’ gibi öneriler oluyor. Ben şu aşamada bir miktar teşvikle önemli bir grubun kabul edeceğini düşünüyorum. Şu aşamada zorunlu hale getirmenin tartışılması toplumda hoş karşılanmayabilir ama eğer aşılanmayan kişiler toplumu tehdit ederse elbette ki bazı önlemler alma ihtiyacımız olabilir” diye konuştu.