Etiket: aşı

  • Birçok ülke uyguluyor: Aşı olana para ve hediye

    Birçok ülke uyguluyor: Aşı olana para ve hediye

    Dünyada aşılama çalışmaları hızla devam ederken, ülkeler vatandaşlarının aşı olmalarını teşvik etmek için bazı kampanyalar yürütüyor. Kimi ülkeler vatandaşlarına aşı olmaları için para verirken, kimi ülkelerde teşvik için hediye çekleri dağıtılıyor. ABD Başkanı Biden, ülkesinde yapılan bir kampanyadan örnek vererek, kampanya sonucunda aşılamanın arttığına dikkat çekti. Öte yandan İngiltere’de Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ülkenin önde gelen gıda ve seyahat işletmelerinden bazılarının gençleri aşıya teşvik etmek için bazı imkanlar sunduğu duyuruldu

    İngiltere’de, Sağlık Bakanlığı ve özel sektörün ortak çalışması kapsamında, gençlere kullandıkları bazı uygulamalarda indirim ve teşvikler sunuluyor. Uber, Bolt, Deliveroo ve Pizza Pilgrims’in, Covid-19 aşısı olan müşterilere indirim ve teşvik sunan işletmeler arasında yer aldığı belirtildi. Açıklamada, “Uber, Ağustos ayında tüm kullanıcılara hatırlatıcı göndererek aşı yaptırmaya teşvik edecek ve aşı olan gençler için indirimli yolculuk ve Uber Eats’te indirimli yemek imkanı sunacak. Bu kampanya, bu yılın başlarında aşı merkezlerine ücretsiz geziler sunan daha önceki Uber kampanyasının devamıdır. Bolt, aşı merkezlerine ücretsiz yolculuk hizmeti verecek” denildi.

    Ayrıca, tartışılan diğer teşvikler arasında, kuponlar, indirim kodları, sosyal medya yarışmaları ve restoranlar için promosyon tekliflerinin yer alabileceği ifade edilirken, hükümetin zamanı gelince bu ortaklıklar hakkında daha fazla ayrıntı vereceği belirtildi.

    Sağlık Bakanı Sajid Javid ise ülkedeki gençlerin üçte ikisinden fazlasının ilk doz aşısını yaptırmış olmasından memnuniyet duyduğunu ifade ederek, aşı girişimini desteklemek için adım atan tüm işletmelere teşekkür etti ve insanları bundan yararlanmaya çağırdı.

    ABD’DE AŞI OLAN HERKESE 100 DOLAR

    ABD Başkanı Joe Biden, daha fazla kişiyi aşılatma ve Delta varyantının yayılmasıyla mücadeleye ilişkin geçen günlerde yaptığı açıklamada, tüm eyalet ve yerel yönetimlere, Amerikan Kurtarma Planı (American Rescue Plan) da dahil olmak üzere aldıkları fonu tam aşılanan herkese 100 dolar vermeleri için kullanma çağrısında bulunmuştu.

    Başkan Biden açıklamasında, Şubat ayında bir market zincirinin aşı olmaları halinde çalışanlara 100 dolar teklif ettiğini ve bunun da işe yaradığını belirterek, “Çalışanları arasında aşılama oranları yüzde 50’den yüzde 75’e yükseldi. New Mexico, Ohio ve Colorado gibi eyaletler, aşılama oranlarını artırmaya yardımcı olan benzer teşvik programları sunuyor” dedi. Biden ayrıca, Federal Hükümet çalışanlarından aşı olduklarını göstermeleri isteneceğini, aşı olmayanların ise nerede çalışırsa çalışsın maske takma, haftalık test, sosyal mesafe ve iş seyahati kısıtlaması gibi kurallara tabi olacağını açıklamıştı. New York City Belediye Başkanı Bill de Blasio, Başkan Biden’ın çağrısı üzerine New York şehrinde aşı olanların 100 dolar teşvik alabileceğini açıklamıştı.

    YUNANİSTAN’DAN AŞI OLAN GENÇLERE 150 EURO HEDİYE ÇEKİ

    Yunanistan’da Haziran ayında hükümet, aşılanan kişi sayısını artırmak için teşvik olarak ilk doz aşısını yaptıran 18-25 yaş arası gençlere 150 euroluk hediye çeki vereceğini açıklamıştı. Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in ‘Özgürlük Kartı’ (Freedom Pass) olarak adlandırdığı hediye çekinin, uçak ve feribot biletleri, otel rezervasyonları, müzik, tiyatro, arkeolojik alanlar gibi seyahat ve eğlence sektörü için geçerli olacağı açıklanmıştı.

    SIRBİSTAN’DA 3 BİN DİNAR ÖDEME

    Sırbistan’da Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ise Mayıs ayında yaptığı açıklamada, ay sonuna kadar Covid aşısı olan 16 yaş üstü herkese 3 bin dinar (yaklaşık 25 euro) yardım yapılacağını belirtmişti.

  • Bakan Koca’dan çağrı: Randevusuz gelmeyin

    Bakan Koca’dan çağrı: Randevusuz gelmeyin

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, BioNTech aşısının üretiminde yaşanan aksama nedeniyle Türkiye’ye sevkiyatta birkaç gün azalma olacağını duyurdu.

    Sosyal medya hesabı Twitter üzerinde aşı randevusu alacak olan vatandaşlara çağrı yapan Bakan Koca, randevusuz aşı olmaya gidilmemesini gerektiğini söyledi.

    Bakan Koca Çin’den gelen Sinovac aşılarıyla ilgili herhangi  bir aksama olmadığını da açıklandı.

  • Bursa’da akademisyenden küçükbaş hayvanlar için yeni aşı

    Bursa’da akademisyenden küçükbaş hayvanlar için yeni aşı

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ’ın özel sektör iş birliğiyle yürüttüğü aşı geliştirme çalışmaları neticesinde yeni bir ürün daha ortaya çıkarıldı.

    Koyun çiçeği ve küçük ruminant vebası (PPR) hastalıklarından korunmak için ayrı ayrı uygulanan aşıların tek bir aşı olarak formüle edilmesine yönelik Ar-Ge çalışmaları tamamlandı.

    Elde edilen veriler ışığında bakanlık tarafından onaylanan kombine viral aşıya firma tarafından üretim ruhsatı alındı.

    GMP (iyi üretim uygulamaları) şartlarında üretilerek yurt dışı satışı da yapılan ürün ile aşı uygulamasında kolaylık sağlandığına işaret eden Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, lojistik ve aşılama maliyeti gibi alanlarda da önemli tasarruf imkanı elde edildiğini vurguladı.

    Yeşilbağ, ayrıca BUÜ Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı laboratuvarlarında aşı geliştirme, moleküler epidemiyoloji, aşı suşu elde etmeve antiviral ilaç faaliyeti konularında projeler yürütüldüğünü bilgisini de paylaştı.

  • Aşı yaptırmayanların sayısını açıkladı

    Aşı yaptırmayanların sayısını açıkladı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün toplam 1 milyon 367 bin 872 doz aşı uygulandığını, ilk doz aşısını henüz yaptırmayanların sayısının 22 milyon 344 bin 407’ye indiğini açıkladı.

    Sağlık Bakanı Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, aşılama çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

    AŞI OLMAYANLARIN SON SAYISI AÇIKLANDI

    Bakan Koca, “Aşıda 26 Temmuz: Toplam 1 milyon 367 bin 872 doz aşı uygulandı. İlk doz aşısını yaptıranların sayısı 244 bin 868. İkinci doz aşısını yaptıranların sayısı 910 bin 136. Üçüncü doz aşısını yaptıranların sayısı 212 bin 868. İlk doz aşısını henüz yaptırmayanların sayısı 22 milyon 344 bin 407’e indi” dedi.

    https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1419924555351662592

    22 MİLYON KİŞİ NEDEN AŞI OLMUYOR?

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın henüz ilk doz aşısını olmamış 22 milyonu aşkın kişi olduğunu söylemesinin ardından akıllara, “Bu kişiler neden aşı olmak istemiyor” sorusu geldi. 3’ü Bilim Kurulu üyesi 4 profesör bu soruyu yanıtladı… İşte aşı karşıtlarının kullandığı en yaygın 10 bahane…

    Pandemiyle mücadelede en büyük zorluk aşı karşıtlığı. Bu durum aşılama hızının düşmesine ve dolayısıyla salgının daha da uzamasına neden oluyor. Türkiye’de hala 22.2 milyon kişi aşısını olmadı.

    Hürriyet gazetesinden Meltem Özgenç, bilim insanları Prof. Dr. Sema Kultufan Turan, Prof. Dr. Necmettin Ünal, Prof. Dr. Levent Akın ve Prof. Dr. Tevfik Özlü’ye 22 milyon insanın neden aşı olmadığını sordu.

    “AŞI KARŞITLARINA İNANIYORLAR”

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Kultufan Turan: Ülkede aşı karşıtı olan pek çok insan var. Bilimsel bir dayanakları yok ama konuşup toplumu sıkıntıya sokuyor ve şüpheye düşürüyorlar. Aşı ile korunmanın çok önemli olduğunu yoğun bakım ihtiyacının azalmasından anlayabiliyoruz. Ancak kişisel önlemleri bırakırsak, bu pandemi sürecinden kurtulmamız mümkün olmayacak.

    “RANT İÇİN KAFA KARIŞTIRIYORLAR”

    Ankara Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal: Bu konuyu iki ayrı başlıkta incelemek lazım. Aşı karşıtlığının propagandasını yapanlar ve aşı karşıtı olmayan ama bunlardan etkilenip kafası karışıp kararsız olanlar. Aşı karşıtı olanlar ‘Covid-19 diye bir hastalık yok’ diyorlar. ‘RNA virüsüne karşı aşı olamaz’ tezini savunuyorlar. Aşının etkisiz olduğunu söylüyorlar. ‘Aşının çok fazla komplikasyonu var’ diyorlar. Bu insanların sayısı az ama bu az sayıdaki kişiler içinde maalesef doktorlar da var.

    İlk önce burayı çözümlememiz gerekiyor. Bu 100-150 kadar kişi niye aşı karşıtı kampanyalar yapıyorlar? 23 milyon bunlardan niye etkileniyor? Bu işi çözmek istiyorsak öncelikle gayrı bilimsel, gayrı kanuni, gayrı ahlaki halk sağlığına zarar verenlerin, bundan ne çıkarları olduğunu net olarak ortaya koymak lazım. Çoğu rant, popülaritesini arttırmak, müşteri profilini genişletmek ya da ilaç dışı maddelerin pazarlanmasını yapmak için aşı karşıtlığı yapıyor. Bunlar kendi rantları için halkın kafasını karıştırıyorlar.,

    “KOMPLO TEORİLERİ CAZİP GELİYOR”

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın: Bu kişiler komplo teorilerinin etkisi altında kalıyorlar. Yok aşı kısırlık yapıyor, çip takıyorlar, yabancı ajanlar devrede, aşı olanların beyninde hasar oluyor, kalp hastalığına neden oluyor gibi say say bitmeyen bilimsellikten uzak tevatürlere inanmak istiyorlar. Bu hastalıkla mücadele etmenin en önemli yolu aşı olmak. Sıkıntılı günlere dönmemek için maske, mesafe, hijyen ve aşı kurallarını uygulamalıyız. Uygulamalıyız ki virüs bulaşacak yer bulamasın ve kaybolsun. Ancak vaka sayıları hızla artıyor. Bu da tedbirlerin yeterince uygulanmadığını gösteriyor. Kurban bayramının etkisini de henüz görmedik.

    “‘GENCİM, COVID’İ YENERİM’ DİYEN VAR”

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü: Aşı olmak istemeyenleri iki kategoride ele almak lazım. Bunların bir kısmı aşı karşıtlığı denilen bir kategori. Burada bir güvensizlik söz konusu. Aşı ile zarar görebileceklerini düşünüyorlar. Kanıta, bilgiye dayanmaksızın komplo teorilerine dayanıyorlar. Bu bizde çok fazla değil.

    Türkiye’de diğer aşılara bakacak olursak aşılanma oranı çok yüksek. COVID-19 aşısının düşük oranda olmasının nedeni tereddütlerin olması. Örneğin hangi aşıyı olsam, Türk aşısı çıkınca onu mu olsam, alerjim var dokunur mu, gibi sorular var insanların kafasında. Bu da bazı kişilerin aşıya mesafeli olmasına neden oluyor. Bu tereddütlerin artık ortadan kalkması lazım. Çünkü dünya nüfusunun yüzde 30’u aşılanmış durumda.

    Burada yapılması gereken bilgilendirme ve aşının etkinliği ile ilgili verilerin paylaşılması. Bir başka grup da kendilerini güvende hissedenler. ‘Ben topluma karışmıyorum, bana bir şey olmaz ya da gencim hasta olsam da yenebilirim’ diye düşünenler var. İhmalkar olanlar da bulunuyor. Aşı olmak istiyor ama fırsat bulup bir türlü aşılamaya gitmeyenler var. İkinci doz aşısını olmayanların bu kişilerden oluştuğunu düşünüyorum. Eğitim ve sosyal durum da etkili tabii ki. Hala dünyanın düz olduğuna inanan bir kesim var sonuçta. Her bir kategoriye yaklaşım farklı olmalı.

    İŞTE EN YAYGIN 10 BAHANE

    • COVID-19’a inanmıyorlar.
    • Aşının etkisiz olduğunu düşünüyorlar.
    •  Yan etkilerden korkuyorlar.
    • Aşıyla çip takıldığını düşünüyorlar.
    • Aşının kısırlık yaptığına inanıyorlar.
    • Yabancı ajanların devrede olduğunu söyleyen var.
    • Türk aşısını bekliyorlar.
    • Alerji yapabilir diye korkuyorlar.
    • İhmalkar olanlar var.
    • “Bana bir şey olmaz” diyorlar.
  • 3. doz gerekli mi değil mi? Uğur Şahin’den açıklama

    3. doz gerekli mi değil mi? Uğur Şahin’den açıklama

    Dünyada onaylanan ilk Covid-19 aşısını Pfizer ile birlikte geliştiren BioNTech’in CEO’su Prof. Uğur Şahin, aşılarının Delta varyantı üzerindeki etkisi ve üçüncü doz aşı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Şahin, üçüncü doz aşının kullanılıp kullanılmaması konusunda halka tavsiye vermeyeceğini, hükümetlerin kendi kararlarını vereceklerini belirtti.

    BioNTech CEO’su Türk bilim insanı Prof. Uğur Şahin, dünyada baskın tür haline gelen koronavirüsün Delta varyantına karşı aşıları ile ilgili araştırma ve üçüncü doz aşı ile ilgili Wall Street Journal’a açıklamalarda bulundu.

    ‘ÜÇÜNCÜ DOZA İHTİYAÇ DUYULMAYABİLİR’

    Uğur Şahin, “Bazı kişiler arasında aşılamadan yedi ay sonra antikor seviyeleri düşse bile, aşı çoğu ağır hastalığa karşı korunmaya devam ediyor ve henüz üçüncü doza ihtiyaç duyulmayabilir” diye konuştu.

    Şahin, her ülke hükümetinin bu konuda kendi kararını vermesi gerektiğini dile getirirken, “Ülkeler, kırılgan ve riskli gruptaki insanlara ekstra doz aşı verip vermeme konusunda kararı kendileri almalı” dedi.

    ‘BU TARTIŞMA BİZSİZ DEVAM ETMELİ’

    Hükümetlerin artık bağışıklığı artırmak için üçüncü bir aşı uygulamak isteyip istemediklerine kendilerinin karar vereceğini vurgulayan Uğur Şahin, güçlendirici olarak bilinen üçüncü doz aşının kullanılıp kullanılmaması konusunda halka tavsiye vermeyeceğini, verileri yalnızca gerçek hayattan geldikleri gibi yorumlayacağını söyledi.

    Şahin Wall Street Journal’a, “Bu tartışma bizsiz devam etmeli. Biz sadece veri sağlayacağız ve hükümetlerin bize ne istediklerini söylemeleri gerekecek” dedi.

    İSRAİL’DEKİ ARAŞTIRMADA SONUÇ NE ÇIKMIŞTI?

    Öte yandan Şahin, geçtiğimiz hafta İsrail’de aşılarının Delta varyantına karşı normale göre daha düşük koruma sağlaması ile ilgili Sağlık Bakanlığı açıklamasını da değerlendirdi. Şahin, İsrail’de ortaya çıkan verileri doğrulayarak, “Aşının koronavirüse karşı bağışıklığı düşüyor” dedi.

    İsrail Sağlık Bakanlığı tarafından geçen hafta yayınlanan araştırmada, BioNTech/Pfizer koronavirüs aşısının Delta varyantına karşı etkisinin koronavirüsün orijinal haline kıyasla daha düşük olduğu belirtilmişti.

    Sağlık Bakanlığı, Delta varyantı vakaları üzerinde yapılan çalışmada iki doz BioNTech – Pfizer koronavirüs aşısının enfeksiyon riskini azaltmada yüzde 39, semptomatik hastalık riskini azaltmada yüzde 40 etkili olduğunu açıklamıştı.

    Bununla birlikte araştırmada, aşının hastalığı ağır geçirme oranını ise yüzde 91 oranında engellediği bildirilmişti.

  • İki dozdaki süre değişikliğinde bayram etkisi

    İki dozdaki süre değişikliğinde bayram etkisi

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, Biontech aşısında iki doz arasındaki sürenin 3 haftaya çekilmesinde bayram tatili etkisinin olduğunu söyledi. Özkan, “Bayramda seyahate, memlekete gidenler oldu. Riski biraz daha azaltmak, hastalanırsak da hastalığı hafif geçirmek amacıyla isteyenler, 3’üncü haftada 2’nci doz Biontech’lerini olsunlar” dedi.

    Sağlık Bakanlığı, Biontech aşısında iki doz arasındaki süreyi 4 haftadan 3’e çekti. Sinovac tercih edenler ise aşısının iki dozunu da 4 hafta arayla olabiliyor. Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Özkan, bilimsel olarak iki doz arasının Biontech’te en az 3 hafta, Sinovac’ta ise 4 hafta olabildiğini söyledi. Özkan, “Aslında her aşının iki dozu arasında belirli tarifleme miktarı vardır. Sinovac için ‘4 hafta’ diyoruz, Biontech için ‘en az 3 hafta’ diyoruz. Bu, ‘en az’ kavramları dışında da iki dozun arası daha uzun da tutulabilir. Biontech için en az 3, Sinovac için en az 4 hafta. Faz çalışmalarında Sinovac için en az 4 hafta olarak belirlendi” dedi.

    ‘RİSKİ AZALTMAK İÇİN’

    Yeni durumda Biontech’te sürenin 3 haftaya çekildiğini hatırlatan Özkan “Bunun bize faydası; bayramda inanılmaz bir hareketlilik olacak, bayramdan önce seyahate, memlekete gidenler var. Burada riski biraz daha azaltmak, hastalanırsak da hastalığı hafif geçirmek amacıyla isteyenler, 3’üncü haftada 2’nci doz Biontech’lerini olsunlar. 3 haftaya çekilmesinin nedeni, hareketlik arttığı için korunmayı artırmak. ‘Biontech’i 4’üncü, 5’inci haftada yaptırsanız etkisi yok’ diye bir şey yok. Bu, Biontech için en az 3 hafta; bilimsel doğru bu şekilde. Tatile gidenler oldu, memlekete gidenler de oldu, hafta sonu çıkanlar da var. Bayram boyunca da aşılama devam edecek. Bence 3’üncü haftada 2’nci dozlarını olmaları, kendilerini korumaları için faydalı olacaktır” diye konuştu.

    ‘DÖNÜŞTE ÇOK DİKKATLİ OLMALIYIZ’

    Prof. Dr. Özkan, bayram tatili dönüşünde dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin şöyle konuştu:

    “Kalabalık gördüğümüz, 2 metre mesafeyi kuramadığımız her yerde maske ve hijyene çok dikkat etmek gerekiyor. Mümkün olduğu kadar ziyaretlerimizde el öpme yapmamamız gerekiyor. Temastan uzak şekilde bayramlaşmayı, yeme içmede maskeyi sırayla çıkarmayı, açık havada çıkarmaya, kapalı alanda çıkarmamaya çalışma yöntemlerini kullanacağız. Bayram tatilinden döndükten sonra bir yerden virüsü aldıysak 5-14 günde çıkacak. Döndükten sonra orada dikkatli olduğumuzdan daha çok bu tarafta da dikkatli olmalıyız. Döndüğümüzde toplu yerlere gitmemeye çalışmalıyız, gitmemiz gerekiyorsa maske ve mesafe kuralına uyarak gitmeliyiz.”

    ‘TATİL DÖNÜŞÜ SEMPTOMLARI KONTROL EDELİM’

    Prof. Dr. Özkan, tatil dönüşünde aşı sırası gelenlere aşılarını yaptırmaları çağrısında da bulunarak, “Aşılarımızı da randevumuz doğrultusunda yaptırmamız gerekiyor. Bu fırsatı değerlendirmek lazım, aşıyı bulamayan insanlar var. Sağlık personelimiz deli gibi çalıştı ve çok emek verdiler; bu emeklerimiz boşa gitmesin. Biraz daha sabredelim ve aşımızı olalım. Döndüğümüzde bunlara daha özel dikkat edelim çünkü bulaşma olmuş olabilir, biz de hiç belirti olmayıp taşıyor olabiliriz. Belirtileri de kendimizde iyi takip etmemiz gerekir. Tatil dönüşünde ateş, eklem ağrısı, boğaz ağrısı ve burun akıntısı gibi şikayetlerimiz olup olmadığını izleyerek, olursa en yakın sağlık kuruluşlarına başvurmalarını öneriyorum” dedi.

  • Deltaya karşı çift doz aşı şart

    Deltaya karşı çift doz aşı şart

    Uzmanlar, koronavirüsle mücadelede son dönemde Türkiye’de de görülen delta varyantına karşı başarı için çift doz aşılamanın şart olduğunu belirtti. Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, “Delta varyantı oranı yavaş yavaş artıyor. Şu an aşılarımızı olup yeterli bağışıklığı sağlayıp sonbahara o şekilde girmek zorundayız. Yoksa tekrar en başa, o yasaklı, kısıtlı, işimizden, okulumuzdan ayrı günlere geri döneriz” dedi. Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık ise “2’nci doz aşınızı yaptırmazsanız delta varyantına karşı kendinizi güvende hissedemezsiniz” diye konuştu.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Türkiye’nin en büyük pandemi merkezlerinden Feriha Öz Acil Durum Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, Türkiye’nin yeni bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Prof. Dr. Yiyit, “Ülkemizde biliyorsunuz hakim virüs alfa (İngiltere) varyantıydı. BioNTech tek dozunun buna karşı yeterli bir koruma sağladığını söylüyorduk o dönem. Sinovac için yine iki doz diyorduk. Ama şimdi delta varyantında iş değişti. İki doz BioNTech olunması ve Sinovac için de 3’üncü doz aşı olunması noktasına geldik. Sonbaharda ülkemizde de hakim virüs olacak gibi görünüyor Delta varyantı. Çünkü etrafımızdaki ülkelerde hızlı bir tırmanış başladı. Özellikle Rusya, İran gibi ülkelerde şu anda delta varyantı baskın durumda. Belli ki bu bizim ülkemiz için de geçerli bir tehlike” dedi.

    ‘YATAN HASTALARDA DELTA ORANLARI ARTIYOR, ÇOĞU AŞISIZ’

    Türkiye’de de delta varyantı sayısında artış yaşandığını belirten Prof. Dr. Yiyit, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bizim kendi hastanemizde yatan hastaların yüzde 10’u delta varyantı ile enfekte olan hastalar. Bunların çoğunluğunun genelde aşısız grup olduğunu görüyoruz. İkinci grup ise aşısını olmuş ama henüz aşı takvimini tamamlamamış kişiler. Yani bir dozu olduktan sonra hastalığa yakalanmışlar ya da ikinci dozu olup henüz üzerinden yeterli vakit geçmemiş olan grup. İki doz aşı olup da hastalığı kapan çok az bir grup var. Bunlar da genelde inaktif virüs aşısı olup henüz 3’üncü dozunu yaptırmamış olanlar. Bu rakamlar aslında şunu gösteriyor; eğer biz bunu tehlike olarak görmek istemiyorsak, tekrar o film başa sarsın istemiyorsak, bir an önce Bilim Kurulu’nun da önerileriyle şekillenmiş olan aşı takvimimizi tamamlamamız gerekiyor. Şu an aşılarımızı olup yeterli bağışıklığı sağlayıp sonbahara o şekilde girmek zorundayız. Yoksa tekrar en başa dönüp o yasaklı, kısıtlı, işimizden, okulumuzdan ayrı günlere geri döneriz.”

    ‘EKSİK BIRAKILMIŞ AŞI TAKVİMİ YENİ MUTASYONLARA DAVETİYE ÇIKARIR’

    Türkiye’de delta varyantının hakim olma ihtimaline karşın aşı takvimini güncellediklerini belirten Prof. Dr. Yiyit, “Eskiden aşıların arasını açmıştık. Hedefimiz, bir an evvel insanları tek doz aşı ile karşılaştırmaktı çünkü alfa varyantının hızını kesmek için yeterli gibi görünüyordu. Ama delta varyantı hayatımıza girince, hızlıca en az iki doz aşı olmamız gerektiği ortaya çıktı. Bu haftaki Bilim Kurulu toplantısından sonra iki doz arası süre kısaltıldı ve (BioNTech için) 3 haftaya indirildi. BioNTech faz çalışmaları da 3 hafta arayla olunabileceğini söylüyordu. Bir an önce insanların iki doz aşısını yapıp korunabilir hale gelmesini istiyoruz. Yine aynı şekilde inaktif aşı için de 3’üncü dozlar açıldı. Ama onda ilk iki doz arası yine 4 haftalık süre geçerli. Üçüncü doz için de ikinci dozdan sonra 3 aylık bir süre geçmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık da delta varyantının yeni dalgalara sebebiyet verme ihtimali olduğunu belirtti. 1 Temmuz’da kısıtlamaların kaldırıldığını belirten Prof. Dr. Balık, “Toplumun bir kısmı da tedbirleri bir kenara bıraktı. Bu da vakaların istenildiği kadar azalmasına engel oldu. Ayrıca hep söylediğimiz gibi vaka sayısının durağanlaşması da vaka sayısının artacağını önceden bildirmesi bakımından önemlidir. Şu an hem bu oldu. Hem de buna ilaveten delta varyantı da ülkemize girdi. Delta varyantının girmesiyle beraber bizi önemli bir riskin beklediğini hep söyleyegelmiştik. Çünkü delta varyantı aşılama oranları oldukça yüksek olan ülkelerde bile aşısızlar arasında önemli bir dalga yaptı. Örneğin İngiltere’de en son günlük vaka sayıları 50 bine kadar çıktı ki aşılama oranları İngiltere’de bizden çok daha yüksek. Delta varyantı özellikle aşısız olan ve ikinci doz aşısını olmayan kişiler arasında bir dalgaya sebebiyet verdi. Bu da birçok ülkenin tedbir almasına sebep oldu. Fransa, İspanya, Hollanda, Yunanistan gibi ülkelerde tekrar kapanmaya gidilmeye başlandı. Ve 2 doz aşı olma zorunluluğu getirildi birçok ortama girişlerde. Dolayısıyla ciddi bir tablo ile karşı karşıyayız” dedi.

    ‘OKULLARI AÇMA KONUSUNDA ZORLANABİLİRİZ’

    Prof. Dr. Balık, delta varyantının Türkiye’de de görüldüğüne vurgu yaparak, “Özellikle bayram hareketliliği ile birlikte tedbirlere eğer uymazsak yine turizm mevsimi rehaveti nedeniyle de deltaya bağlı olarak bizi önümüzdeki günlerde yeni bir dalga bekliyor olabilir. Eğer biz tedbirlere uymazsak sonbaharda okullarımızı gönül rahatlığı ile yüz yüze eğitime açma konusunda zorlanmak durumunda kalacağız” dedi.

    ‘DELTAYA KARŞI TEDBİR VE AŞI’

    Deltanın neden olabileceği dalgayı engellemek için iki şey yapılması gerektiğini kaydeden Balık, “Birincisi tedbirlere uymaya muhakkak devam etmemiz gerekiyor. Delta varyantı çok kolay bulaştığı için sosyal mesafeyi 2 metreye çıkarmamız gerekiyor. Kalabalıklara girmememiz gerekiyor. Maske, mesafe ve hijyene delta varyantından dolayı devam etmemiz şart. İkincisi aşılama elimizde önemli bir silah. Ama aşıda deltaya karşı başarılı olabilmek için mutlaka çift doz aşı yapmak zorundayız. Çift doz aşılı iseniz deltaya karşı ağır enfeksiyon ve ölüm görülme ihtimali tüm Covid ölümleri içinde yüzde 1’in altında. Bu, aşının ne kadar yüksek oranda etkili olmaya devam ettiğini gösteriyor. Nitekim dünyadan rakamlar da bunu gösteriyor. Şu ana kadar delta yayılmaya başladıktan sonra ve aşılama başladıktan sonra ağır enfeksiyonların ve ölümlerin yüzde 99’dan fazlasının aşısız olanlar arasında olduğu görülüyor. Demek ki aşı delta varyantına karşı da elimizde önemli bir silah; ama çift doz olmak kaydıyla” diye konuştu.

    ‘2’NCİ DOZ OLMAZSANIZ GÜVENDE DEĞİLSİNİZ’

    Prof. Dr. Balık, son zamanlarda 2’nci doz aşısını yaptırmaktan imtina eden, korkan kişilerin oranında bir artış gözlemlediklerine dikkat çekerek, “Bunun nedeni de özellikle Biontech aşısının 2’nci dozunun ağır geçirildiği, daha fazla yan etki yaptığı ile ilgili birtakım söylentiler. Bu 2’nci doz yan etkileri kesinlikle tolere edilebilir. Bu nedenle kişilerin ‘aşı beni çarptı, yatağa düşürdü’ gibi söylentilerden etkilenmeden mutlaka 2’nci doz aşısını yaptırması gerekir. 2’nci doz aşınızı yaptırmazsanız delta varyantına karşı kendinizi de güvende hissedemezsiniz. Ayrıca 2 doz aşınızı olsanız bile maske, mesafe ve temizlik kuralına uymaya devam etmemiz gerekiyor. Çünkü aşılar ağır hastalığı ve ölümü engelliyor. Ama enfeksiyonu alıp başkalarına bulaştırmamızı engellemiyor” diye konuştu.

     

  • Bilim Kurulu önerdi! Aşı olmayana kısıtlama yolda

    Bilim Kurulu önerdi! Aşı olmayana kısıtlama yolda

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu, maç, tiyatro, sinema, alışveriş merkezi, kalabalık ve kapalı ortamlarda yapılan toplantı, düğün, kına, konser, kongre gibi etkinliklere aşı olmayanların alınmamasını önerdi. Önerinin, Kabine Toplantısı’nda değerlendirileceği öğrenildi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında 14 Temmuz Çarşamba günü yapılan Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı’nda vaka sayılarının seyri, aşı programı ve Kurban Bayram tedbirleri görüşüldü. Toplantıda özellikle Doğu ve Güneydoğu illerindeki aşılama oranının düşük kalması konusu masaya yatırıldı.

    Bilim Kurulu üyelerinin, aşılama oranını artırmak için önerilerini sunduğu belirtildi. Toplantı sonunda maç, tiyatro, sinema ve AVM’lerin yanında kalabalık ve kapalı ortamlarda yapılan toplantı, düğün, kına, konser, kongre, dernek toplantısı gibi etkinliklere aşı olmayanların alınmaması önerisi öne çıktı. Covid-19 ile mücadelede çok önemli olan aşılamanın daha da yaygınlaşması için önemli olduğu değerlendirilen bu önerinin Kabine Toplantısı’nda değerlendirileceği kaydedildi.

    Öte yandan Günlük Covid-19 Tablosu’na göre 1 doz aşı uygulanan sayısı 38 milyon 765 bin 635 ile yüzde 62,2’nci doz uygulanan sayısı 19 milyon 904 bin 709 ile yüzde 32,3’üncü doz uygulanan sayısı ise 3 milyon 574 bin 478’e ulaştı. Toplumsal bağışıklığın sağlanması için iki doz aşı uygulama oranının yüzde 70 seviyesinde olması gerektiği belirtildi.

    YURT DIŞINDA BENZER ÖRNEKLER VAR

    Bazı ülkelerde de aşılanma oranını artırmak için benzer uygulamalara gidildiği belirtildi. İsrail’de mart ayında ‘Yeşil Geçiş’ uygulaması başlatıldı. Buna göre aşılanmış ya da hastalığı atlatmış kişiler ‘Yeşil Geçiş’ adı verilen aşı kimliği restoranlara, kafelere, spor merkezlerine girebildi. Danimarka da nisan ayında ‘Coronapas’ uygulaması başlatıldı. Bu aşı kimliğini aşılanmış, hastalığı atlatmış ya da son 72 saat içinde PCR testi sonucu negatif kişiler alabiliyor ve kafelerin ve restoranların kapalı bölümlerine kabul ediliyor, futbol maçlarını stadyumda izleyebiliyor. Danimarka’da da aşılamanın 16 yaşa kadar inmesiyle birlikte ‘Coronapas’ın kaldırılması konuşuluyor. Avusturya ve İsviçre’de de aşılanmış, hastalığı atlatmış ya da test sonucu negatif kişilere yönelik benzer uygulamalar başlatıldı.

  • Covid-19’u ağır geçiren gençlerde görüldü

    Covid-19’u ağır geçiren gençlerde görüldü

    The Lancet adlı tıp dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, gençler de Covid-19 karşı en az 50 yaş üstündeki hastalar kadar risk altında bulunuyor. 70 bini aşkın kişinin incelendiği araştırma, 19 ile 49 yaş arasındaki hastanede tedavi edilen Covid-19 hastalarının yüzde 40’ının böbrekleri, akciğerleri veya diğer organları ile ilgili sorunlar yaşadığını ortaya koydu. Bilim insanları, ileride ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek bu durumun önlenmesi için aşı olma çağrısı yaptı.

    İngiltere’de yapılan yeni çalışma, 2020’de Covid’in ilk dalgasında 302 hastanede tedavi gören her yaştan 73 bin 197 yetişkini inceledi. Çalışmayı yöneten Profesör Calum Semple, ” Veriler, Covid’in grip kadar basit olmadığı gerçeğini güçlendiriyor ve genç yetişkinlerin bile önemli komplikasyonlar yaşadığını gösteriyor” dedi.

    İngiltere’deki yedi üniversite ve Sağlık ve Sosyal Bakım ve Halk Sağlığı Departmanı’ndaki araştırmacılar tarafından yürütülen çalışma, Covid-19 için hastanede tedaviye ihtiyaç duyanlarda meydana gelen “komplikasyon” sayısına baktı.

    EN YAYGINI BÖBREK HASARI

    Genel olarak, tüm yetişkin hastaların yaklaşık yarısı hastanede kaldıkları süre boyunca en az bir komplikasyon yaşadı. En yaygın olanı ise, böbrek hasarıydı, onu akciğer ve kalp hastalıkları izledi.

    Bununla birlikte, en fazla komplikasyon sayısı 50 yaşın üzerindekilerde görüldü ve hastaların yüzde 51’i en az bir sorun bildirdi. Ancak daha genç yaş gruplarında da yaygın sorunlar görüldü.

    30-39 yaşındakilerin yüzde 37’si ve 40-49 yaşındakilerin yüzde 44’ü, en az bir komplikasyona sahipti.

    COVİD-19 ORGANLARA NASIL ZARAR VERİYOR?

    Diğer taraftan doktorlar, ağır bir Covid hastalığının organ hasarına nasıl yol açtığını henüz tam olarak bilmiyorlar. Ancak, bazı durumlarda vücudun kendi bağışıklık sisteminin iltihaplanmaya neden olan bir yanıtı tetikleyebileceği ve sağlıklı dokuya zarar verebileceği düşünülüyor.

    The Lancet adlı tıp dergisinde yayınlanan çalışma, önceden var olan rahatsızlıkları olanların komplikasyon bildirme olasılığının daha yüksek olduğunu, ancak daha önce sağlıklı olan genç bireylerde bile riskin yüksek olduğunu buldu.

    Araştırma, pandeminin ilk dalgasında 17 Ocak ve 4 Ağustos 2020 tarihleri arasında, yani aşılar bulunmadan ve virüsün yeni varyantları tespit edilmeden önce gerçekleştirildi.

    ŞİDDETLİ HASTALIĞI ÖNLEMEK İÇİN AŞI ŞART

    Çalışmanın yazarları, verilerin, hastaneye başvuru sırasında daha şiddetli Covid semptomları olan kişilerin ciddi sağlık sorunları yaşama olasılıklarının daha yüksek olduğunu öne sürerek, bu son dalgada aşıların hastalığın şiddetini azaltmadaki önemini gösterdiğini söyledi.

    UZUN COVİD’E DÖNÜŞEBİLİR

    Öte yandan araştırma, yalnızca hastanede kalış sırasındaki kısa vadeli komplikasyonlara bakmak için tasarlandı, ancak bazı organ hasarlarının devam edebileceğine ve uzun Covid olarak bilinen bir form haline gelebileceğine dair kanıtlar var.

    İskoçya’da yer alan Edinburgh Üniversitesi’nde kıdemli klinik öğretim görevlisi ve yoğun bakım tıbbı danışmanı Dr Annemarie Docherty, “Böbrekleriniz veya kalbinizle ilgili bu tür sorunların daha uzun vadeli komplikasyonlara dönüşebileceğini diğer bulaşıcı hastalıklardan biliyoruz. Bence bunun Covid-19 ile aynı olabileceğini beklemek mantıklı” diye konuştu.

  • Ağustos ayını işaret etti: Yüzde 70’e ulaşırsak hastalığı yeneriz

    Ağustos ayını işaret etti: Yüzde 70’e ulaşırsak hastalığı yeneriz

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, “Aşı vücudumuza yararlı ve bizim çocukluk çağından itibaren kullandığımız koruma stratejisidir. Türkiye, ağustos ortasına kadar aşıda yüzde 70’e ulaşırsa biz bu hastalığı yeneceğiz” dedi.

    Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, aşı hakkı olan herkese aşılanmasını önerdiklerini belirtirken, özellikle 16 ile 30 yaş arası gençlerde aşılama oranının düşük olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Özkan, aşının çocukluk çağından itibaren kullanılan koruma stratejisi olduğunu vurgulayarak, “Şu anda 16 yaşa kadar aşılamamız indi. Bu yaş üzerinden itibaren herkesin aşılanmasını öneriyoruz. 16-30 yaş arasında belirgin bir aşılama hızında düşüklüğümüz var. Mutlaka bunu artırmak için farkındalığımızı, çabamızı artırmamız gerekiyor. İki doz aşı olan Türkiye’de şu anda yüzde 25 civarında. Bizim beklentimiz bu sayının yüzde 70’lere ulaşması. Gençlerimizin aşılanacağını düşünüyorum. Gençlerle konuştuğumuzda; gençler dinamikler, kendilerinin bu hastalığa yakalanmayacağını ya da hafif geçireceklerini düşünüyorlar ama aşı her zaman en iyi koruyucudur. Onun için gençlerimize iki doz aşılarını olmayı öneriyorum. Benim 21 ve 27 yaşındaki oğullarım da aşılandılar. Aşılansak da maske ve mesafe ve el hijyeni kurallarına uymamız gerekiyor” diye konuştu.

    ‘GENÇLER SADECE KENDİLERİNİ DÜŞÜNMESİN’

    Prof. Dr. Seçil Özkan, konser ve benzeri toplu alanlarda beraber olmanın arttığına dikkat çekerek, “Şu anda tamamen yasaksızız. Aşının koruyuculuğu da belli bir düzeyde. Hele hele bulaşı engellemesi daha düşük. Hastalığı hafif geçirmemizi sağlıyor, ölümleri azaltıyor, engelliyor; ama bulaşı çok iyi engellemiyor. Yine de bunun olamaması için maske ve mesafeye uymalıyız. Gençler aşılanmadıkları zaman sadece kendilerini düşünmesinler. ‘Ben gencim hastalığı hafif geçiririm’ diye düşünmesinler. Aşı vücudumuza yararlı ve bizim çocukluk çağından itibaren kullandığımız bir koruma stratejisidir. Bu yüzden aşılamayı öneriyorum ve ‘ha gayret’ diyorum. Eğer Türkiye, Ağustos ortasına kadar yüzde 70’e ulaşırsa biz bu hastalığı yeneceğiz. Çok kalabalık yerlere girdiğimizde yine maske ve mesafeye dikkat etmemiz gerekecek” dedi.