Etiket: aşı

  • “Aşı yüksek riskli gruplara yapılabilir”

    “Aşı yüksek riskli gruplara yapılabilir”

    Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Ket Alkan, “Aşılarla 20 milyondan fazla insanın hayatı kurtuldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Eylül 2023 verilerine göre Covid-19 enfeksiyonu sebebiyle dünyada 770 milyon 700 bin kesinleşmiş olgu ve buna bağlı olarak yaklaşık 7 milyon ölüm meydana geldi. Pandemi sürecinde etkili ve güvenli aşı yaklaşık 14 milyar doz uygulanmış, ağır Covid-19’u ve ölümleri önlemede yüzde 90’dan fazla etkili olmuş. Böylece 20 milyondan fazla insanın hayatı kurtulmuştur. DSÖ Covid-19 aşı içeriği izleme komitesi; hastalığın seyri, sıklığı, dağılımı, dolaşımdaki varyantların durumu ve kullanımdaki aşıların etkinliği gibi konuları değerlendirerek yeni Covid-19 aşısı önermiştir. Hedeflenen, Covid-19 varyantlarına bağlı hastane yatış ve ölümlerini azaltmaktır” diye konuştu.

    Son korona virüs varyantı olan Eris varyantına bağlı olarak, Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde Ağustos ve Eylül ayında hastane yatışı ile ölümlerde ciddi artışlar gözlemlendiğini söyleyen Uzm. Dr. Alkan, bu artışlar genellikle risk grubundaki kişileri etkilediğinin altını çizdi. Ağır hastalık gelişme riski taşıyan kişileri korumanın en etkili yolunun aşılar olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Alkan, şu bilgileri paylaştı:
    “Yüksek gelirli veya aşı üretme kapasitesi olan ülkeler, yeni varyanta etkili mRNA aşılarını geliştirerek veya temin ederek Eylül 2023 itibarıyla riskli grupları aşılamaya başlamıştır. Yüksek gelirli ülkelerde bir önceki sezon hem orijinal suşla hem de güncellenmiş Covid-19 aşılarıyla yapılan aşılamaların ölümü, aşısızlara oranla 14 kat azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca güncellenmiş aşılarla yapılan aşılamaların ölümü azaltmada orijinal suş içeren aşılardan üç kat daha etkili olduğu öne sürülmüştür. SARS-CoV-2’nin akut hastalıktan sonra yol açtığı ölümler dışında, iyileşmiş kişilerde başta diyabet, kalp krizi, embolik olaylar ve diğer uzamış Covid-19 komplikasyonları da dikkate alındığında bu süreçte bazı ülkeler sadece risk gruplarını değil, diğer grupları da aşılamayı planlamaktadır.”

    “Riskli kişilerle yaşayanlar maske ve mesafeye dikkat etmeli”

    Risk altında yer alan bireylere değinen Uzm. Dr. Alkan, “Yeni Covid-19 aşısıyla hatırlatma dozu, yüksek öncelikli gruplar arasında kabul edilen 50 yaş üstü kişiler, ağır hastalıkları (diyabet, kalp hastalıkları, ciddi obezite) olan genç erişkinler, bağışıklığı baskılanmışlar (HIV’le yaşayan bireyler, solid organ veya kemik iliği alıcıları), gebeler, bakım hastaları ve bu gruplara bakım verenler ile sağlık çalışanları için önerilmektedir. Bu riskli kişiler ile bu kişilerle aynı evde yaşayanlar, solunum enfeksiyonlarının artış gösterdiği bu günlerde özellikle kapalı alanlarda maske, mesafe, temizlik ve havalandırma önlemlerine mutlaka uymalıdır” şeklinde konuştu.

    “Riskli grupların aşılanması önemli”

    Özellikle riskli grupların aşılanmasının önemli olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Alkan, “Yeni Covid-19 aşısının en kısa sürede kullanıma girmesine yönelik girişimler yapılmalı, yeni aşının tedarik edilemediği şartlarda ağır hastalığa ve ölüme karşı halen bir miktar koruma sağlayan eski aşılar yüksek riskli gruplarda kullanılmalı, yeni varyantlarla süren Covid-19’un yakından izlenmesi, ilgili uzmanlık dernekleriyle paylaşım yapılmalıdır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

  • Bakan Koca, aşı hakkında konuştu

    Bakan Koca, aşı hakkında konuştu

    “Sağlık çalışanları aşılandıktan sonra bu ölümler çok azaldı”

    Covid-19 salgını başladığında aşı çalışmalarının tamamını yakından takip ettiklerini ve yerli aşıyı da en kısa sürede geliştirip üretmeye çalıştıklarını dile getiren Bakan Koca, “Sonunda Turkovac da ortaya çıktı. O dönemde hızla ülke sathında bir aşılama kampanyası yürüttük ve sonuçta çok başarılı olduk. Hayatını kaybeden sağlık çalışanı haberleri çok sıktı. Sağlık çalışanları aşılandıktan sonra bu ölümler çok azaldı” ifadelerini kullandı.

    “Mutasyona göre yeni aşılar geliştirilmeye çalışılıyor”

    Salgının direncinin kırılması için aşının o dönem elzem olduğunu vurgulayan Koca, “Virüsle ilk defa karşılaşıyorduk ve bağışıklık sistemimizin virüsü tanıması gerekiyordu. Çok işe yaradı aşılama kampanyamız. Virüs bir RNA virüsü olduğu için çeşitli mutasyonlar geçirdi, virülansı yani hasta etme gücü azaldı. Ya Covid geçirdik ya aşılandık ya da her ikisi birlikte oldu ve sonuçta bünyelerimiz virüsü tanır hale geldi. Virüsün de etkisi azaldı. Mutasyona göre yeni aşılar geliştirilmeye çalışılıyor. Bu normaldir” dedi.

    “Toplu aşılamaya kesinlikle ihtiyaç duyulmayan bir dönemdeyiz”

    Koca, gelinen noktada toplu aşılama propagandası yürütüldüğünü kaydederek, “Toplu aşılamaya kesinlikle ihtiyaç duyulmayan bir dönemdeyiz. Biz gerekli olduğunda gerekeni yaptık. Kapanma gibi toplu tedbirler artık söz konusu değil. Açıkça söylüyorum: Covid-19 için mevcut kişisel tedbirler dışında yeni bir tedbir asla söz konusu değil” ifadelerine yer verdi.

    “Sağlık ve bilim pazarlamanın alanına dahil değildir”

    Türkiye’nin küresel propagandanın uygulama sahası olmayacağını belirten Koca, sözlerine şöyle devam etti:
    “Türkiye, sağlık konusunda da tam bağımsızdır. Covid-19 aşısının yeniden toplu olarak yapılmasını gerektiren, bilimin teyit ettiği bir durum yoktur. Sağlık ve bilim pazarlamanın alanına dahil değildir.”

  • Koca, Covid aşısı hakkında konuştu

    Koca, Covid aşısı hakkında konuştu

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Beştepe’de düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.

    Bir gazetecinin Eris varyantında son durumu sorması üzerine değerlendirmelerde bulunan Koca, “Covid-19 ortaya çıktığında birçok bilinmezliği içeriyordu. Hem virüs hem de hastalıklar açısından bu süreçte mücadele etmek için erken dönemde aşının geliştirilmesi gerekiyordu. Bu çerçevede inaktif olarak bilinen güvenilir kadim tekniklerle üretilen aşıyı yani Turkovac’ı geliştirmiştik. Bu süreçte artık hastalığı biliyoruz, virüsü tanıyoruz. Tüm mutasyonların etkilerini ve değişiklikleri takip ediyoruz. Bu mutasyonlarda bugüne kadar hiçbir zaman virüsün ilk çıktığı dönemdeki hasta yapıcı etkisi, yani virülansında artış olmadı. Olan mutasyonlar hasta yapma gücü daha zayıf olan mutasyonlar, bunu da dediğim gibi yakından takip ediyoruz. Bu anlamda kesinlikle Eris varyantına yönelik yeni bir tedbir gerekmiyor. Bunu en açık şekilde zaten ifade etmiştim. Hastalığı artık çok iyi tanıyoruz ve endişe edecek hiçbir durum yok” ifadelerini kullandı.

    “Küresel Covid aşısı baskısına boyun eğmemiz mümkün değil

    Bazı ülkelerde olduğu gibi yeni varyanta ilişkin Türkiye’de de aşılama programının olup olmayacağı sorusu üzerine Koca, “Bazı ülkelerin aşı baskısı ile örnek olmaya çalıştığına hepimiz şahit oluyoruz. Bazı ülkelerin aşı baskısına boyun eğmesi, bizim de aşı baskısına boyun eğeceğimiz anlamına gelmez. Küresel Covid aşısı baskısına boyun eğmemiz mümkün değil. Türkiye’nin kendi programı var ve birileri istiyor diye aşı programı başlatmayız. Biz kendi programımızı uyguluyoruz ve şu an kesinlikle Covid-19 için yeni bir aşı programı uygulamayı düşünmüyoruz. Bu kadar net” açıklamasında bulundu.

    “(Eris varyantı) Bu dönemde hasta sayısının arttığını söyleyebiliriz”

    Hasta sayısında artış olup olmadığı sorusu üzerine Koca, “Eris varyantının virülansı yani hasta etme gücü daha düşük, fakat bulaşıcılığı daha fazla. Bu dönemde hasta sayısının arttığını söyleyebiliriz. Fakat hastaneye yatış oranları oldukça düşük. Ağır hastalık yapmıyor. Daha hafif seyrediyor. Covid-19 nezle ve grip gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonuna dönüşmüş durumda. Bu beklediğimiz bir seyirdi. Paniğe gerek yok. Eski dönemi hatırlatan kısıtlama ve kapanmalar söz konusu değil. Dolayısıyla korunmak için ne yapmamız gerekiyor artık tüm vatandaşlarımız biliyor; hasta olanların kendilerini izole etmeleri, topluma çıkmamaları, riskli olan kişilerin özellikle kendilerini korumaları, onların da kalabalık ortamlardan uzak durması, illa gerekiyorsa da o durumda maske kullanmalarını öneriyoruz. Başka bir önerimiz de yok, yeni bir aşı programımız da yok. Yani toplu bir aşılama programına kesinlikle ihtiyaç yok. Fakat bu dönemde grip aşısını önemsiyoruz. Risk gruplarında olup, grip aşıları tanımlanmış olanların bir an önce aşı olmalarını öneriyoruz. Riskli grupta yer alan ve tanımlanmış kişilere grip aşıları ücretsiz olarak yapılmaktadır” diye konuştu.

    “Çocukluk çağındaki aşı programını hassasiyetle takip ediyoruz”

    Aşı programlarının Covid-19 için bulunmadığını kaydeden Koca, sözlerine şöyle devam etti:
    “Ancak bildiğiniz gibi çocukluk çağı bağışıklama aşı programımız başarıyla sürüyor ve çok önemli görüyoruz. Çocukluk çağındaki aşı programını hassasiyetle takip ediyoruz. Vatandaşlarımız bu konuda hassas davranmalı, çocuklarımızın bağışıklama programındaki aşılarını eksiksiz yaptırmalı. Bu aşılarımızı üretmek için devreye aldığımız Hıfzıssıhha Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi alt yapı inşaatımız devam ediyor. Tüm aşılarımızı yerlileştirmeyi esas alıyoruz. Ayrıca teknoloji transferiyle daha önce ilan ettiğimiz üç aşının süreci de başladı. Su çiçeği, kuduz ve Hepatit-A aşısının teknoloji transferi ile üretilmesini özellikle çocuklarımız için önemsiyoruz.”

  • “Kış mevsimi girmeden aşınızı olunuz”

    “Kış mevsimi girmeden aşınızı olunuz”

    Yaz mevsiminin bitmesi, okulların açılması ve kış mevsimine de kısa bir süre kalmasıyla birlikte grip (influenza) hastalığında artışlar yaşanmaya başladı. Grip ile ilgili uyarılarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Osman Kocabıyık, grip (influenza) hastalığından korunabilmek için özellikle riskli kişilerde aşının önemine dikkat çekerek, “Grip aşısı her yıl Ekim ayından başlanarak Şubat ayına kadar yaptırılabilir. Hastalığı oluşturan virüs DNA yapısını sık sık değiştirdiğinden hastalık geçirenler bağışıklık kazanamıyor. Bu nedenle riskli kişilerde aşının her yıl yenilenmesi gerekiyor. Bağışıklık aşıdan iki hafta sonra ortaya çıkıyor ve koruyuculuğu yüzde 70 civarındadır. Ülkemizde dört ayrı influenza virus tipi içeren inaktive (cansız) influenza aşısı bulunmaktadır. Bu aşı ölü aşı olduğundan grip hastalığına yol açmaz. Riskli gruplara, Sağlık Bakanlığının belirlemiş olduğu sıra dahilinde E-Nabızda tanımlanarak ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tanımlanmış bu riskli gruplar için grip aşısı, hastalıklarını/gebelik durumunu belirten sağlık raporuna dayanılarak her branştan hekimlerce reçete edildiğinde yılda bir defaya mahsus olmak üzere karşılanmaktadır” dedi.

    Grip hastalığının Ekim ayında başlayarak Nisan ayına kadar sürdüğünü söyleyen Uzm. Dr. Osman Kocabıyık, “Grip (influenza) genellikle yıl içerisinde Ekim ayından başlayarak Nisan ayına kadar olan dönemde sık görülen bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Her yıl dünyada yaklaşık 3-5 milyon kişiyi etkileyerek, 250-500 bin kişinin ölümüne sebep olur. İki yıldır COVID-19’dan maske mesafe ve izolasyon önlemleri nedeniyle fırsat bulamayan grip virüsleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kurallara uyumun azalmasıyla bu vakalarda yeniden artış beklenmekte ve gözlenmektedir” diye konuştu.

    “Grip hastalığı, kronik hastalığı olan kişilerde ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açmaktadır”

    Grip hastalığının özellikle kronik rahatsızlığı olan kişilerde çok daha ağır seyrettiğini ve ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açtığını belirten Kocabıyık, “Soğuk algınlığı, çeşitli virüsler tarafınca oluşturulan, daha fazla görülen hafif seyirli üst solunum yolları enfeksiyonu tablosunu tanımlamak için kullanılırken, halk arasında ise grip (influenza) hastalığı da soğuk algınlığı ile benzer tanımlama içerisinde kullanılmaktadır. Grip, ani olarak 39 derece üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, yorgunluk, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kalp hastalığı akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır seyretmekte ve ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Soğuk algınlığı, ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, halsizliğe yol açmadığı için yatak istirahatı gerektirmeyen, ayakta atlatılabilen bir hastalıktır ve grip ile karşılaştırılmamalıdır. En iyi tanı ise muayene ile konulabilir” şeklinde konuştu.

    “Gribin tedavisinde antibiyotiğin yeri yoktur, öncelikle istirahat ve destek tedavisidir”

    Grip (influenza) virüsünün damlacık yoluyla bulaştığını belirten Dr. Kocabıyık, “Öksürük ve hapşırık yoluyla virüs damlacık şeklinde yayılır. Bu damlacıkların ağız, burun ya da gözlerimize ulaşması ile hastalık bulaşır. Bu nedenle gripli bir kişi virüsü etrafa yaymamak için öksürüp hapşırırken ağzını bir mendille veya kolları ile kapatmalıdır. Ellere hapşırmak en tehlikeli olanıdır. Ellere bulaşan virüs buradan dokunulan her yere yayılır. Gripli kişi sık sık ellerini yıkamalıdır. Gribin toplumda yayılmaması için, virüsün çok saçıldığı hastalığın ilk günlerinde, okula, işe gidilmeyip evde istirahat edilmelidir” ifadelerini kullandı.

    Gribin tedavisinde antibiyotiğin yerinin olmadığını, öncelikle istirahat ve destek tedavisinin gerektiğini söyleyen Kocabıyık, “Ateş düşürücü ilaçlar, bol sıvı alımı önerilir. Ancak grip belirtileriniz varsa ve risk grubundaysanız veya çok hastaysanız, hastalığınız konusunda endişeliyseniz, sağlık uzmanınızla iletişime geçmelisiniz. Gribinizi tedavi etmek için antiviral ilaçlara ihtiyacınız olabilir. Antiviral ilaçlar hastalığı hafifletebilir ve hasta olma sürenizi kısaltabilir. Ayrıca ciddi grip komplikasyonlarını önleyebilirler. Hastalandıktan sonraki 2 gün içinde başlanıldığında genellikle en iyi sonucu verirler. Gribe yakalanmamak için sık el temizliği, sağlıklı beslenme, mevsime göre giyinme gibi kişisel önlemlerin yanı sıra özellikle risk altındaki kişiler için en etkili korunma yolu aşıdır” dedi.

  • Sağlık Bakanı Koca’dan grip aşısı uyarısı

    Sağlık Bakanı Koca’dan grip aşısı uyarısı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 2023 yılı grip aşısı uygulamasını 15 Eylül itibarıyla başlattıklarını duyurdu.

    Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yılın bu dönemlerinde sık rastlanan grip salgınlarının etkilerini azaltmak, hastalığın hafif geçirilmesini sağlamak ve halk sağlığını korumak amacıyla 2023 yılı grip aşısı uygulamasını 15 Eylül itibarıyla başlattıklarını belirterek, “65 yaş üzeri büyüklerle sağlık koşulları açısından risk grubuna girenler, kronik hastalığı olanlar grip aşılarını ücretsiz olabilir. Lütfen ihmal etmeyelim.” ifadelerini kullandı.

  • İsrail’de Covid-19’un yeni varyantı

    İsrail’de Covid-19’un yeni varyantı

    İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (KAN), Tel Aviv Sourasky Tıp Merkezi yetkililerinin konuya ilişkin açıklamasına yer verdi.

    Haberde, İsrail’de tespit edilen yeni varyantın, ABD, İngiltere ve Danimarka’dan sonra dünya üzerinde tespit edilen 4’üncü vaka olduğu ifade edildi.

    Haberde, yeni varyantın taşıdığı çok sayıda mutasyonla, aşıları etkisiz bırakabileceği ve bu nedenle de Dünya Sağlık Örgütü’nü (DSÖ) endişelendirdiği kaydedildi.

    DSÖ, 17 Ağustos’ta yaptığı açıklamada adı BA.2.86 olarak açıklanan varyantın durumunu, taşıdığı çok sayıda mutasyon nedeniyle “gözlem altındaki varyant” olarak güncellemişti.

  • Covid aşışı olmadığı için kovulan işçiye müjde

    Covid aşışı olmadığı için kovulan işçiye müjde

    Bir şirkette Tıbbi İlaç Mümessili olarak çalışan genç, aşı solmadığı gerekçesiyle kovuldu. Hakkını aramak için İş MAhkemesi’nin kapısını çalan mağdur genç, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. Maddesine dayanak gösterilerek aşı olması için 3 gün müddet verildiğini ve aşı olmadığı takdirde iş akdinin geçerli sebeple feshedileceğinin bildirildiğini, o tarihte Covid’e yakalandığını bildirdi. Aşı olması için en az üç ay geçmesi gerektiğini, bütün bunlar olmasa dahi işverenin aşı olmayı zorunlu tutarak aksi durumdan dolayı işten çıkarma yapmasının herhangi bir hukuki dayanağının olmadığını öne sürdü. Karantinası biter bitmez işinin başına döndüğünü ancak iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek işe iadesi talep etti. Davalı şirket avukatı ise işverenin pandemi nedeni ile İnsan Kaynakları Müdürlüğü aracılığı ile tüm çalışanlarından ve davacıdan aşı yaptırmalarını talep ettiğini, davacının aşıya karşı olduğunu davalı şirketin İnsan Kaynakları Müdürüne telefon ile bildirdiğini öne sürerek davanın reddini istedi. Mahkeme, davanın kabulüne karar verdi. Davalı şirket kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi emsal nitelikte bir karara imza attı.

    Kararda şöyle denildi: “Covid-19 geçirmiş risk gruplarına 21/07/2021 tarihli genelge ile üç ay sonra aşı uygulandığı, diğer bir deyişle karantina bitiminden sonra 3 ay içerisinde aşı yapılmasının mümkün bulunmadığı belirtilmiştir. Davacının iş bu süreç içerisinde aşı olmadığı gerekçesi ile işten çıkarıldığı dolayısı ile fesih işleminin hukuka uygun yapılmadığı, bununla birlikte aşı olmadığı iddia edilen davacıya alternatif çalışma yöntemlerinin sağlanmadığı ortadadır. Yıllık ücretli izin kullanması teklifinde bulunulmadığı, uyarı ve ihtarname dışında alternatif çözüm yollarına gidilmeksizin iş sözleşmesinin salt bu nedenle feshedildiği arnlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı bu hususta sözlü olarak davacıya farklı çalışma sistemlerinin önerildiğini söylemiş ise de sözlü olarak alternatifler arandığını destekler dosyada delil de olmadığı, tüm bu nedenlerle feshin geçersiz olduğu ve işe iade kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir. İlk derece mahkemesi kararının, maddi vakıa, usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf sebep ve gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.”

    Öte yandan davalı şirket avukatı kararı Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay’ın dosyayı onaması durumunda karar emsal teşkil edecek.

  • Anne sütü bebeklerin ilk aşısıdır

    Anne sütü bebeklerin ilk aşısıdır

    Tüm dünyada emzirme ve anne sütü ile ilgili farkındalık çalışmaları için 1-7 Ağustos Emzirme Haftası boyunca etkinlikler düzenlenmektedir.
    Emzirme haftası ile ilgili olarak tüm sağlık kuruluşlarının çalışmalar ve eğitimleri de sürüyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanları ise konu ile ilgili bilgilendirmede bulunarak şu ifadelere yer verdi:

    “Amaç; geleceğimiz olan çocuklarımızın, kendileri için en ideal besin olan anne sütü ile beslenmelerini sağlayarak sağlıklı nesiller yetişmesine katkıda bulunmaktır. Anne sütü, bebeklere ihtiyacı olan tüm besin ögelerini tek başına 6 ay boyunca sağlar. Sindirimi kolaydır ve anne sütü ile beslenen bebeklerin başka bir ek besine veya suya ihtiyaçları yoktur. Doğumu izleyen ilk 18 aylık dönemde bebeğin beslenme tarzı çocuğun daha sonraki fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimi açısından çok büyük önem taşır diyen Dr. Küçük, “Bir bebeğin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için ideal beslenme yöntemi emzirmedir. Emzirme aynı zamanda çocuğun ilk aşısı sayılmaktadır; anne sütünden bebeğin sistemine önemli antikorlar geçer ve hastalıklara karşı direncini yükseltir. Çocukların daha zeki olmasını sağlar, annenin de meme ve rahim kanseri riskini azaltır. Her bebek için en iyi, en doğal ve en taze besin. Her zaman, temiz ve mikropsuz. Daima hazır ve bedava. Özel harcama gerektirmez. Tamamıyla ve kolaylıkla sindirilir. İshal, karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür. Bebeklerin daha zeki olmasını sağlar. Bebekle anne arasında özel sevgi bağı kurulmasını sağlar. Emzirme, annenin sağlığını korur, meme ve rahim kanseri olma riskini azaltır.”

    “Anne sütünün yetmediği bebek yok”

    Anne sütü hormonlarının beyin tarafından salgılandığını bu yüzden “sütüm yetmiyor” kaygısı ile süt miktarının azalmasına sebep olunmaması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, “Her annenin sütü, bebeği için yeterlidir. Sütü yetmiyor diye değil ya emzirme süresi ile ilgili bir sıkıntı ya emzirme sıklığı ile ilgili ya da yanlış emzirme durumu yaşanıyordur. Bu yüzden mutlaka bir uzman desteği alınabilir. Hiçbir anne sütünün bebeği için yeterli olmama gibi bir durum yok. Fakat anne sütü hormonları beyinden salgılanıyor. Anne benim sütüm yetmiyor psikolojisine girince süt miktarı azalabiliyor. O yüzden bu süreçte annenin özgüvenini kazanmak önemli. Bebeklerin doğumdan hemen sonra emzirmeye başlatılması, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 6. aydan sonra uygun besinlerle beraber emzirmenin 2 yaşına kadar sürdürülmesi elzemdir” ifadelerini kullandı.

  • Hepatitten korunmak için aşı yaptırın

    Hepatitten korunmak için aşı yaptırın

    Sivas Numune Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan Dr. Zeynep Banu Ramazanoğlu, her yıl dünyada 1 milyon 400 bin kişinin ölümüne neden olan hepatit hakkında bilgiler verdi. Karaciğer yetmezliğinin önüne geçilmesi için hepatit aşılarının önemine dikkat çeken Ramazanoğu, “Karaciğeri tutabilen birçok virüs olmakla birlikte hepatit virüsü diye bahsettiklerimiz başlıca hepatit A,B,C,D ve E olmak üzere 5 çeşittir. Bu virüslerden, B, C ve B varlığında D virüsleri kronik hepatit, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanserine yol açabilmekteyken, A ve E virüslerinde kronikleşme beklenmese de akut karaciğer yetmezliği gibi ciddi klinik tablolara yol açabilmektedir” dedi.

    Her gün çoğu tespit edilemeyen 8 bin yeni hepatit enfeksiyonu gözlemlendiğini belirten Ramazanoğlu, “Karaciğer, vücutta olmazsa olmaz işlevler gören, son döneme kadar bu işlevlerini yerine getirmeye çalışan bir organdır. Bu nedenlerle, viral hepatitler çoğunlukla sessiz seyreder. Her gün çoğu tespit edilemeyen yaklaşık 8 bin yeni hepatit enfeksiyonu gözlenmektedir. Her yıl bir milyondan fazla hepatite bağlı ölüm ve her 10 saniyede bir yeni kronik enfeksiyon gelişmektedir. Dünyada yılda 1 milyon 400 bin insanın bu virüs tiplerine bağlı hastalıklardan öldüğü rapor edilmiştir. Önlenebilir virüsler için bu oranlar ciddi anlamda yüksektir” diye konuştu.

    Hepatit virüslerinin bulaş yollarını bilmenin hepatitten korunmak için ilk adım olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ramazanoğlu, “A ve E virüsü kontamine su ve gıdalardan feko-oral yolla bulaşırken, B ve C virüsleri cinsel yolla, kan nakliyle, vücut sıvılarıyla ve anneden bebeğe bulaşır. Temiz su, temiz gıda, temiz eller hepatit bulaşını önlemek için önemlidir. Bunlara ek olarak, hijyenik olmayan kanamalı işlemlerden kaçınılması, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınılması ve gebelerin ilk dönemde mutlaka hepatit testlerinin taranması gerekmektedir” dedi.

    Hepatit virüs aşısının çocukluk çağında aşı takviminde olduğunu belirten Uzm. Dr. Ramazanoğlu “Hepatit virüslerinden A ve B için aşı bulunmaktadır ve çocukluk çağı aşı takvimimizde yer almaktadır. Hepatit B aşısı, hepatit D virüsüne karşı da korur. Hepatit C için etkin aşı mevcut değilse de, yüksek etkin tedavisi bulunmaktadır. Hepatit virüslerine maruz kalmadan önce aşıların yapılması hepatitten korunmak için, kronik hepatit geliştiğinde ise tedaviye uyum göstermek karaciğer yetmezliği gelişmesini önlemek için elzemdir. Hepatit aşılarını yaptırmak isteyen vatandaşlarımız, aile hekimlerine ya da enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine başvurarak planlama yaptırabilir. Unutmayalım bir karaciğerimiz, bir hayatımız var. Hepatit virüsleri önce karaciğerimizi sonra hayatımızı bitirmesin” ifadelerine yer verdi.

     

  • “Hepatit A aşısı” açıklaması

    “Hepatit A aşısı” açıklaması

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Kabine Toplantısı’nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    İlaç fiyatlarındaki artışa yönelik soru üzerine Koca, “İlaç fiyatlarında yapılan, kur güncellemesidir. Yılda bir kez kur güncellemesi yapılıyordu. Bir önceki yılın kurunun yüzde 60’ı şeklinde bir uygulamamız var. Ancak son iki yıldır yerli üreticimizi korumak ve ilaç temininde sorun yaşamamak için biz bunu 6 ayda bir güncellemeye karar verdik. O nedenle ocakta avro kurunun Türk lirası karşılığını 10,75 olarak güncellemiştik. Avro karşılığı TL kurunu şimdi 14,1 olarak güncelledik. İlaç alırken avroyu 14,1 lira kabul ediyoruz. Bugün bildiğiniz gibi avro kuru reel sektörde 30’larda.” değerlendirmesinde bulundu.

    Hepatit A aşısının stokta bulunmadığına dair iddiaların hatırlatılması üzerine ise Koca, şunları kaydetti:

    “Bu kesinlikle doğru değil. Stoklarımızda 200 bin adet aşı bulunuyor. Ayrıca 400 bin adet aşı da depolarımıza girecek. Bildiğiniz gibi üç aşıyı yerlileştirmek için teknoloji transferi yapacağız. Bu üç aşıdan biri Hepatit A aşısı. Hıfzıssıhha’da üretilecek aşıların dışında üç aşı için teknoloji transferi yoluyla üç yeni üretim merkezi kurulacak. Su çiçeği, kuduz ve Hepatit A bu yöntemle yerlileşecek. Bu aşamaya çok yakınız. O zamana kadar da stokta yeterli aşımız var. Bu konuda herhangi bir sorun yok. Endişe etmeyelim.”