Etiket: aşı

  • İsrail Kovid-19 aşısı satın almak için Pfizer ile anlaşma imzaladı

    İsrail Kovid-19 aşısı satın almak için Pfizer ile anlaşma imzaladı

    Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin’in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in Kovid-19’a karşı geliştirmekte olduğu potansiyel aşıyı satın almak isteyen İsrail, Amerikalı şirketle anlaştı.

    Başbakan Binyamin Netanyahu düzenlediği basın toplantısında, Kovid-19 aşısı satın almak için Pfizer ile anlaşma imzaladıklarını belirtti.

    Netanyahu, Pfizer’den 8 milyon dozluk aşı alacaklarını ve bunun da 4 milyon İsraillinin virüse karşı aşılanmasını sağlayacağını ifade etti.

    Potansiyel Kovid-19 aşısının gelecek yıl ocak ayından itibaren İsrail’e ulaşmaya başlayacağını dile getiren Netanyahu, ilerleyen aylarda gelecek aşı miktarının artacağını kaydetti.

    “Tünelin sonunda ışık göründü” diyen Netanyahu, başka kaynaklardan da aşı getirmek için çalıştıklarını sözlerine ekledi.

    Pfizer ile BioNTech’in Kovid-19’a karşı geliştirdiği potansiyel aşının virüse karşı yüzde 90’dan fazla etkili olduğu duyurulmuştu.

  • “Kesinlikle eminiz, virüsü bu aşı bitirecek”

    “Kesinlikle eminiz, virüsü bu aşı bitirecek”

    Tüm dünyada bir milyon 270 bini aşkın kişinin ölümüne yol açan yeni tip koronavirüs (Covid-19 pandemisine karşı geliştirilen aşılar arasında en çok umut vaat eden ve yüzde 90’dan fazla koruma sağladığı açıklanan Pfizer/BioNTech aşısının arkasındaki isim Profesör Doktor Uğur Şahin, aşının pandemiyi bitireceğinden emin olduğunu ve Covid-19’a karşı en az bir yıl koruma sağlayacağını açıkladı. Bununla birlikte Şahin, aşının virüsün bulaşmasını engelleyeceğini ve asemptomatik vakalarda da sonuç vereceğini söyledi.

    “KORONAVİRÜSÜN BAŞINI EZEREK SALGINI SONLANDIRACAĞINDAN EMİNİM”

    Yüzde 90’dan fazla koruma sağladığı açıklanan Pfizer/BioNTech aşısının arkasındaki Türk bilim insanı Uğur Şahin, İngiliz The Guardian gazetesine özel bir röportaj verdi. Eşi Profesör Doktor Özlem Türeci ile birlikte aşıyı geliştiren ve BioNTech’in CEO’su olan Şahin geliştirdikleri aşının koronavirüsün başını ezerek, 2020’de dünyayı esir alan salgına son vereceğinden emin olduğunu açıkladı.

    YÜZDE 90’DAN FAZLA KORUMA SAĞLADIĞI GÖRÜLDÜ

    ABD’li ilaç şirketi Pfizer’dan tarafından Pazartesi günü yapılan açıklamada, Alman BioNTech firmasıyla geliştirilen deneysel koronavirüs aşısının, klinik denemelerin son aşamasında başarılı olduğu duyuruldu. 43 binden fazla gönüllüyle yapılan çalışmanın ara verilerinde de aşının yüzde 90’dan fazla etkili olduğu görüldü. Bir milyon 290 binin aşkın kişinin ölümüne neden olan pandemiye karşı geliştirilen aşı çalışmalarında bir kilometre taşı olarak görülen sonuçlar tüm dünyada büyük yankı uyandırdı.

    Deneme sonuçları henüz tüm detaylarıyla açıklanmadığı için aşının asemptomatik vakalarda etkili olup olmadığı sorusu belirsizliğini koruyor. Ancak, bu konuda iyimser olduğu belirten BioNTech’in CEO’su “Soru, salgını bu aşı ile durdurabilir miyiz ise, cevabım şu: Evet, çünkü sadece semptomatik enfeksiyonlardan korunmanın bile dramatik bir etkisi olacağına inanıyorum. Deneme çalışmalarının sonuçları açıklanıncaya değin aşının bağışıklık sisteminde yeterince güçlü bir tepki tetikleyip tetiklemeyeceğinden emin değildik.Artık geliştirdiğimiz bu aşının virüsü yeneceğinden kesinlikle eminiz” ifadelerini kullandı.

    “AŞI KORONAVİRÜSE KARŞI EN AZ BİR YIL KORUMA SAĞLAYACAK”

    Bununla birlikte 55 yaşındaki bilim insanı, üç hafta arayla iki enjeksiyonla uygulanan aşıyı alanların en az bir yıl koronavirüse karşı bağışıklık kazanacağını umduğunu açıkladı.

    AŞININ HER YIL YENİLENMESİ GEREKEBİLİR

    Şahin, “Şu ana kadar sadece koronavirüse karşı kazanılan bağıklığın süresine ilişkin dolaylı ipuçlarımız var. Covid-19 hastaları üzerinde yapılan araştırmalar, güçlü bir T hücresi bağışıklık tepkisine sahip olanların altı ay sonra hala bu güce sahip olduğunu göstermiştir. En az bir yıl güvende olabileceğimizi hayal edebiliyorum. Ancak Covid-19 aşılarının her yıl ‘yenilenmesi gerekebileceğini göz ardı edemeyeyiz” ifadelerini kullandı.

    “VİRÜSÜN BULAŞMASINI DURDURABİLECEĞİNE İNANIYORUM”

    Öte yandan Şahin, BioNTech/Pfizer aşısının mevcut denemeleri, virüsün bulaşmasını önlediğini resmen kanıtlamasa da, aşının virüsün bulaşmasını durduracağına inandığını söyledi.

    AŞI BİRDEN FAZLA ŞEKİLDE VİRÜSE SALDIRIYOR: VİRÜS HÜCRELERE GİRDİĞİNDE T HÜCRESİ TEPKİSİ TETİKLENİYOR

    Bilim dünyasında aşı çalışmaları için ilk kez kullanılan mRNA yöntemi sayesinde, geleneksel olanlara göre kendi aşısının “birden fazla şekilde” koronavirüse saldırdığını belirten Şahin, ” Aşı, Covid-19’un hücrelerimize erişimini engelliyor. Ancak virüs içeri girmeyi başarsa bile, T hücreleri devreye girerek hücreleri virüsü etkisiz hale getirerek ortadan kaldırır. Bu iki savunma hamlesini mükemmelleştirmek için bağışıklık sistemini çok iyi eğittik. Artık virüsün kendisini bu mekanizmalara karşı savunamayacağını biliyoruz” dedi.

    YENİ YÖNTEM AŞININ BULUNMA SÜRECİNİ HIZLANDIRDI

    Şahin, ayrıca geleneksel aşılarda virüsten genetik bilginin alınıp insan hücresinde çoğaltıldığını, mRNA olarak bilinen yöntemde ise sadece virüsün genetik kodunun yeterli olduğunu açıkladı.

    “PROJEMİZ İÇİN TÜM SOKAKLAR BOŞTU”

    Bilim insanı, böylece ortağı Pfizer’ın geniş piyasalar için aşı üretimi deneyimi ive ilaçlarla ilgili düzenlemeleri yapan sağlık yetkililerinin hızlı yanıtı sayesinde aşı geliştirme sürecinin sadece 10 ay sürdüğünü ifade ederek, “Neredeyse hiç beklemedik. Londra’nın bir ucundan diğer ucuna gitmek istediğinizi ve her yerde trafik sıkışıklığı olduğunu hayal edin. Yarım güne ihtiyacınız olur. Ancak, projemiz için tüm sokaklar boştu. Yeni bir teknoloji ve ortaklarımızın desteği sayesinde yıllar içinde geliştirilebilecek bir aşıyı aylar içinde hazırladık” açıklamasını yaptı.

    AŞIYLA İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ SORULARIN YANITLARI YAKIN ZAMANDA ORTAYA ÇIKACAK

    Diğer taraftan Şahin, aşının etkinliğine dair diğer bazı önemli soruların ancak önümüzdeki haftalarda ve gelecek aylarda cevaplanacağını söyledi. Aşının asemptomatik vakaları durdurup durdurmayacağının kesin olarak belirlenmesinin bir yılı bulabileceğini ifade eden Şahin, çeşitli yaş gruplarında farklı düzeylerde koruma sağlayıp sağlamadığına dair daha fazla bilgilerin ise yaklaşık üç hafta içinde netleşeğini bildirdi. Bununla birlikte ara denemeler, aşının farklı etnik gruplardan insanlar üzerinde nasıl çalıştığını henüz tam olarak ortaya koymadı.

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı yorumu! Çin mi Alman mı?

    Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı yorumu! Çin mi Alman mı?

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, pandeminin tek bir aşı ile değil, ancak etkinliği ve güvenliğinden emin olunan birkaç farklı aşı ile sonlandırılabileceğini söyledi. Prof. Dr. Yavuz, “Bir ülkenin aşısı iyi, diğeri kötü tartışmaları çok anlamsız. Biz, her iki aşı çalışmasına da dahil olduk. Herhangi bir yan etkiyle karşılaşmadık. Her aşının avantajları dezavantajları var. Önemli olan etkinlik ve güvenlik sonuçları. Dolayısıyla bir aşı mükemmel, öteki kötü demek çok yersiz. Klinik çalışmalardaki etkinliği çıktıktan sonra her aşı kullanılabilir. Araştırmalara dair sonuçlar da şeffaf bir şekilde paylaşılıyor. Zaten böyle bir salgında tek bir aşıyı bütün ülkeye yapabilme şansınız olmaz. Onun için çeşit çeşit aşılarımızın olması lazım” dedi.

    Tüm dünyanın heyecanla beklediği koronavirüs aşısında, ipi göğüsleyen birkaç aşı adayından biri olan ve Almanya’da Prof. Dr. Uğur Şahin ile eşi Prof. Dr. Özlem Türeci’nin geliştirdiği BioNTech firmasına ait aşıyla ilgili açıklanan son veriler akademi dünyası kadar tüm kamuoyunda heyecanla karşılandı. Bu haberin ardından özellikle sosyal medyada “Çin aşısı mı Alman aşısı mı?” tartışmaları da ağırlık kazanırken, bilim insanları aşılara duyulan güven ya da güvensizliğin ülkelere göre değil ortaya konan klinik araştırma sonuçlarına göre olması gerektiğini vurguluyor.

    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, kendi merkezlerinde de Alman BioNTech aşısı ile Çinli Sinovac firmasının Faz 3 klinik araştırmalarının halen devam ettiğini vurgulayarak, “Biz her iki aşı çalışmasına da girdik. İkisi de devam ediyor ve ikisinde de şimdiye dek major bir yan etki görmedik. İlk aşıları yaptık, ikişer doz oluyor ikisi de. İkinci dozlara başlayacağız. Zaten birisinin (BioNTech) ara analiz sonuçları açıklandı. Diğerinin de (Sinovac) yakın zamanda açıklanacak. Duyduğum sonuç açıkçası beni bu süreçte en çok sevindiren haber oldu. Umut geldi içime diyeyim, çok sevindirdi gerçekten beni. Diliyorum ki öbür aşıda da böyle bir sonuç elde edeceğiz” dedi.

    “BAŞARILI BİR AŞIDA PLASEBO GRUBUNDAN DAHA FAZLA HASTA ÇIKAR”

    Alman BioNTech-ABD Pfizer ortaklığı ile sonuçları bu hafta duyurulan aşının Faz 3 araştırmalarıyla ilgili değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Yavuz, “Yüzde 90’ın üzerinde etkinliği açıklandı. Eğer gerçekten son analizde de bu şekilde çıkarsa ve özellikle de her yaş grubunda böyle bir sonuç çıkarsa gerçekten müthiş bir şey olacak. Bu, bizim tahminlerimizden de daha kısa süre içerisinde bu hastalığın kontrol edilmesinde büyük bir aşama kaydedilmiş olunacak demektir. Bu nedenle Faz 3’e dair bu ilk veriler bize umut aşıladı. Faz 3 çalışmalarında amaç, aşının hastalıktan koruyup korumadığını anlamak. Dolayısıyla bir gruba aşı yapıyorsunuz, bir gruba da plasebo yani boş aşı yapıyorsunuz. Aşı ya da plasebo yapılan gruptan belli sayıda insanın hastalanması beklenir. Aşının başarılı denebilmesi için ise bu hastalanan insanların da daha çok plasebo grubundan, yani aşı olmayan gruptan çıkması beklenir. Burada hedeflenen aslında, en az yüzde 50 plasebo grubundan daha fazla hasta insan çıkmasıydı. Fakat burada çok daha büyük bir başarı görüldü ara analizlerde. Plasebo grubundan yüzde 90’larda bir oran çıktı” diye konuştu.

    “SALGININ HIZI ARA ANALİZİ DE HIZLANDIRDI”

    Bu ara analizlerin aslında aşılanan 40 binden fazla gönüllü içerisinde 35 kişide hastalık görüldüğünde yapılmasının planlandığını, ancak salgının tüm dünyada çok hızlı ilerlemesi nedeniyle gönüllülerden 94’ünün hastalandığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunun da Faz 3 araştırmalarının beklenenden de önce bitirilebileceği anlamına geldiğini söyleyerek şu bilgileri verdi:

    “Bu hastalanan 94 kişinin büyük çoğunluğunun (yüzde 90’dan fazlası) plasebo grubundan olduğu tespit edildi. Yani aşı olanların (beklenenden) çok daha az hastalandığı, boş aşı grubundekilerin çok daha fazla hastalandığı tespit edildi. Ara analiz de aslında daha fazla vaka ile yapılmış olundu. Faz 3 çalışmasının sonlandırılması 140 veya 160 hastaya ulaşıldığında yapılacaktı. Bu da 40 bin kişi içinden bu sayıya ulaşmanın çok uzun sürmeyeceğinin de bir işareti. Çünkü tüm dünyada şu anda çok fazla aktivasyon var, bu çalışma Almanya, Amerika ve Türkiye’de de yapılıyor örneğin ve bu üç ülkede de salgın ciddi tırmanışta tekrar. O nedenle kısa sürede de sonuçlanma noktasına ulaşacağını düşünüyoruz. Bu sayıya ulaştığında son analiz yapılacak. Aşılananlardan kaçı hastalanmış, aşılanmayanlardan kaçı hastalanmış, aşılanmayanlar da ne kadar çok (şiddetli) hastalanmışlar. Yani o yüzde 90’dan fazla koruyuculuk şeklinde bahsedilen sonuç, aslında bunu anlatıyor bize. Bu ara analizde de hedeflenenden daha fazla hasta üzerinden yapıldığı için, çok daha kıymetli. Sona yaklaşmış gibi görünüyor.”

    “HER AŞININ AVANTAJI VE DEZAVANTAJI VAR”

    BioNTech firmasının geliştirdiği mRNA tabanlı aşının lojistikle ilgili dezavantajlarına da işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunun da iyi bir planlama ile çözülebileceğine inandığını belirterek, şöyle konuştu:

    “BioNTech aşısının dezavantajı eksi 70 derecenin altında saklanması gerekliliği. Tabii ki o imkan da çok fazla yerde yok. Eğer Türkiye’ye de yeterli miktarda bu aşıdan gelebilirse eksi 70-85 derecede buzdolaplarının bulunabileceği yerlerden, gün içinde aşılamanın yapıldığı yerlere transportu gerçekleşecek. Örneğin Faz 3 çalışması için bize gelen aşıları, çözdükten sonra 6 saat içinde yapmamız gerekiyordu burada. Aşı piyasaya çıktıktan sonra gene aynı formülasyondaki bir aşı gelirse, onu da 6 saat içinde yapmak gerekecek. Bunlar da uygun planlama ile halledilebilecek şeyler aslında. Çünkü bu aşının avantajı, kısa sürede çok fazla üretebiliyorsunuz. Yani virüsü çoğaltmanıza gerek kalmadan bu aşıdan bir sürü yapabiliyorsunuz. Öbür aşılarda (inaktif virüs aşıları) virüsü çoğaltmanız gerekiyor ki bu da zor bir süreç. Ama o aşıların avantajı ne? Normal, 4 derecede de saklayabiliyorsunuz. Zaten herhalde karma bir aşı uygulaması olacak diye düşünüyorum. Yani herkes bir çeşit aşıyla değil, ikinci aşıda da umarım iyi sonuçlar alınırsa, olanağı olan yerlerde biri, yani eksi 85 derecede korunması gereken aşı (BioNTech); olmayan yerlerde ise belki öbür aşı (Sinovac) uygulanacak. Önemli olan aşının etkili çıkması. Bunları çözebileceğimizi düşünüyorum.”

    “ÇİN AŞISI DEYİP ELEŞTİRMEK YERSİZ, ÖNEMLİ OLAN ARAŞTIRMA SONUÇLARI”

    Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Çin’in geliştirdiği ve Faz 3 çalışmaları tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de süren inaktif virüs aşısı ile ilgili olumsuz polemiklerin de yersiz olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Çin, aşıda çok gelişmiş bir ülke. Dolayısıyla önemli olan, klinik çalışmada nasıl bir sonuç alınacağı. Yoksa orası yapmış, öteki ülke yapmış, bu tartışmalar çok gereksiz. Hangi aşı etkili çıkarsa, güvenle yapılabilir. Her iki aşı türünün de avantajları ve dezavantajları var. Bir aşı mükemmel de öteki kötü gibi bir şey yok. Klinik çalışmaların sonuçlarıdır önemli olan. Etkili (ve güvenli) çıktıktan sonra her aşı kullanılabilir. Biz mesela inaktif virüs aşılarını influenzada çok rahatlıkla kullanıyoruz. Güvenli aşılardır bunlar. Önemli olan Faz 3’de de etkili çıkması. O nedenle kimse endişe etmesin. Zaten sonuçlar çıktıkça da paylaşılıyor, hepsi çok şeffaf bir şekilde görülüyor, sonuçları gizlenebilecek gibi de değil. Tek bir aşıyı bütün ülkeye yapabilme şansınız olmaz. Onun için çeşit çeşit aşılarımızı olması gerekli.”

    “GÖNÜLLÜYE ARABA DA ÇARPSA, ÇALIŞMA BİR SÜRELİĞİNE DURDURULABİLİR”

    Faz 3 çalışmasının Faz 1 ve 2’ye ek olarak etkinliğin yanı sıra güvenlik değerlendirmelerinin de tekrar detaylı araştırılması anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Yavuz, çalışmanın durdurulmasının söz konusu olabileceğini ancak tekrar devamına da karar verilebileceğini söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı:

    “Gönüllülerde herhangi bir olay gelişirse, çalışmalar durdurulabilir. Ara verip ‘Neden oldu bu’ diye bakmanız gerekir. O gönüllüye araba da çarpsa çalışmayı durdurup bunun aşıya bağlı bir yan etki sebebiyle oluşup oluşmadığını belirlemeniz gerekir. Nitekim Sinovac aşısında da geçtiğimiz günlerde (Brezilya’da) bir kayıp yaşandı ve çalışma durduruldu; çalışmaya dahil olan gönüllülerden birinin intihar sonucu öldüğü anlaşılınca bize de bildirildi ve dolayısıyla çalışma tekrar başladı. Daha önce başka bir aşı çalışmasında da ölüm olmuştu ama o kişinin de aşıya bağlı kaybedilmediği ortaya çıktı, tekrar başladı çalışma. Bu çalışmaların doğası bu. Burada sürpriz bir şey yok. Çalışma durduruldu, çok büyük bir olay/skandalmış gibi bir hava yaratılması gereksiz. Bu araştırmaların özelliği budur. Bu nedenle yapılır zaten. Durup bakarsınız, ne olmuş anlarsınız, sorun yoksa devam edersiniz.”

  • Ne zamana kadar maske takmaya devam edilecek?

    Ne zamana kadar maske takmaya devam edilecek?

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Nüfusun yüzde 60’ı aşılanmadan hiç kimse maskesini çıkarıp, mesafeye dikkat etmeden dolaşamayacak. Toplumsal korunma sağlanıncaya kadar bu önlemler devam edecektir” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, henüz koronavirüs geçirerek ortaya çıkacak bağışıklığın ne kadar devam ettiğinin bilinmediğini, hastalık geçirerek toplum bağışıklığı oluşması ve bu yolla salgının bitmesinin şimdiye kadar görülmüş bir durum olmadığını belirtti. Prof. Dr. Ceyhan, hiçbir hastalığın şimdiye kadar toplumda bağışıklık geliştirerek sonuçlanmadığını söyleyerek, “Genellikle ya virüsün mutasyonu ya da etkin bir aşı bulundu. Yoksa insanların hasta olmasını bekleyip, ‘sürü’ ya da ‘toplumsal bağışıklık’ denilen durumun oluşması ilk olarak insancıl değildir. Her gün 80 kişi civarında kişi hayatını kaybediyor. Bu kaybedilen kişiler bizlerin yakınları olabilir. Dolayısıyla hiçbir ülke dikkat ederseniz, ‘ben toplumsal bağışıklık stratejisi uyguluyorum, bu yolla salgını kontrol edeceğim’ demiyor, diyemez zaten. Kaldı ki, bu durumun garantisi de yoktur” diye konuştu.

    ‘BU HASTALIK FARKLI BULAŞIYOR’

    Prof. Dr. Ceyhan, gerçekten antikor gelişmesinin bağışıklık kazanıldığını göstermediğini kaydederek, “Antikoru pozitif insanlar da hastalığı geçirebiliyor. Bu, antikorun miktarına, fonksiyonuna göre değişir. Hastalığı geçirerek, bağışık hale gelmek hiç kimsenin isteyeceği ya da hedefleyeceği bir şey değildir. İnsanlar maalesef bu hastalığı grip ile karıştırıyor. Gripte gerçekten her hastalanan belli oranda kişiye bulaştırır. Ancak koronavirüste durumun böyle olmadığını anlattık. Bu hastalık farklı bulaşıyor. Örneğin 100 tane virüs almış kişinin 40 tanesi hiç bulaştırmıyor. 40 tanesi 1-2 kişiye bulaştırıyor. 20 tanesi de süper bulaştırıcı olup, birdenbire yüzlerce kişiye bulaştırabiliyor. Dolayısıyla siz bu bağışık hale gelen insanların ‘ne kadarı bulaşıcı özelliği olmayan kişi’, ‘ne kadarı süper bulaştırıcı’ bilemezsiniz. Bu tedbirleri sürekli almak durumundasınız” dedi.

    ‘BUNLAR OLACAK ŞEY DEĞİL’

    Prof. Dr. Ceyhan, grip gibi insanlar bu hastalığı geçirdikçe bulaşıcılığının azalacağı görüşünün doğru olmadığına vurgu yaparak, “Bir hastalığın toplumsal bağışıklıkla bitmesi için kaç kişinin bağışık hale gelmesi hesabı oldukça basittir. Hesap yapıldığında ortalama 0,7 gibi bir değer çıkar. Bu da toplumun en az yüzde 70’i bağışık hale gelirse salgın durur anlamına gelir. ‘Toplumun yüzde 40’ı bağışıklık kazanırsa salgın durur’ şeklinde açıklamalar doğru değil, bunlar olacak bir şey değil. Dolayısıyla şu an en iyi hesapla bulaşıcılık kat sayısını 2 aldığınızda yani ‘1 kişi 2 kişiye bulaştırır’ diye kabul ettiğinizde toplumun en az yüzde 50’sinin bağışık hale gelmesi gerekir” dedi.

    ‘YÜZDE 60 AŞILANMADAN MASKE ÇIKMAYACAK’

    Prof. Dr. Ceyhan, gelecek yılın başlarında bir ya da birkaç aşının piyasaya çıkabileceğine işaret ederek, “Aşının etkisi bireysel ve toplumsal korunmadır. Bireysel korunmada mesela yüzde 90 etkili bir aşı çıktı, yüzde 90 sizi koruyor. O aşı aile hekimlerine verildi, gittiniz aşılandınız, o aşı sizi o oranda korur. Ama nüfusun yüzde 60’ı aşılanmadan hiç kimse maskesini çıkarıp, mesafeye dikkat etmeden dolaşamayacak. Görüyorum ki, insanların birçoğu yanlış anlamış; aşıyı yaptırıp, artık ne maskeye ihtiyacı olacağını ne de mesafeye ihtiyacı olacağını düşünüyor. Bu yanlıştır. Toplumsal korunma sağlanıncaya kadar bu önlemler devam edecektir. Peki, toplumsal korunma için mesela yüzde 60 oranında kişinin bağışık hale gelmesi lazım yüzde 90 etkili bir aşıysa, yüzde 66’sını aşılamanız lazım. Bunun iki doz olduğunu düşünürseniz, ortalama 130-140 milyon civarında aşının elde olması lazım. Türkiye’ye bu kadar miktarda aşının gelmesi de birkaç seneyi bulur” diye konuştu.

  • Rusya’nın Covid-19 aşısında yüzde 92 olumlu etki

    Rusya’nın Covid-19 aşısında yüzde 92 olumlu etki

    Rusya’nın yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirmekte olduğu “Sputnik V” adlı potansiyel aşının virüse karşı yüzde 92 etkili olduğu öne sürüldü.

    Rusya Doğrudan Yatırım Fonu’ndan yapılan yazılı açıklamada, Gamaleya Ulusal Epidemioloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen aşıya dair bazı bilgiler paylaşıldı.

    Aşının geliştirme sürecine 40 bin gönüllünün katıldığı bilgisine yer verilen açıklamada, “20 bin kişiye ilk doz, 16 bin kişi ise ilk ve ikinci dozla aşılandı. Analizlere göre aşının Kovid-19’a karşı etkinlik oranı yüzde 92 düzeyinde.” denildi.

    Aşının, klinik deneylere katılan gönüllüler dışında, sağlık çalışanları ve risk grubundaki insanlardan oluşan ilave 10 bin kişi üzerinde daha denendiğine işaret edilen açıklamada, “Söz konusu gönüllülerde de aşının etkinlik oranı yüzde 90’dan fazla olarak tespit edilmiştir.” ifadesine yer verildi.

    Rusya’daki Gamaleya Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen ilk Rus Kovid-19 aşısı, 11 Ağustos’ta tescil edilmişti.

    TÜRKİYE MESAJI

    Rusya Sağlık Bakanı Mihail Muraşko, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Rusya Sağlık Bakanlığı internet sitesinden yapılan açıklamada, Corona virüs aşısının geliştirilmesi için Türkiye ile istişarelerin sürdüğü belirtilerek, “Türkiye Sağlık Bakanı yerel yasaların gerektirdiği gibi toksikoloji araştırmalarının tamamlanması ardından Sputnik V aşısının Türk ilaç üretim tesislerinde üretimini organize etmekle ilgilendiğini belirtti” denildi.

  • Pfizer’in geliştirdiği korona aşısının fiyatı belli oldu

    Pfizer’in geliştirdiği korona aşısının fiyatı belli oldu

    BioNTech ve Pfizer tarafından geliştirilen koronavirüs (Covid-19) aşısının piyasa değerinin altında olacağı duyuruldu. Gelen son dakika haberine göre, ABD ile yapılan anlaşmada bir doz aşının 19,5 dolar (159 TL) olacağı ifade edildi.

    Koronavirüs aşısını geliştiren Prof. Dr. Uğur Şahin’in kurucusu olduğu BioNTech ve ABD merkezli ilaç şirketi Pfizer’in, gelen olumlu verilerinin ardından bu ay içinde ABD’ye koronavirüs aşısı için onay başvurusunu sunacakları belirtildi. Pfizer, ABD hükümeti ile Temmuz ayında 1,95 milyar dolarlık anlaşma imzaladı. İki doz halinde uygulanan bu aşının ABD’deki fiyatlandırılmasında doz başına 159 TL, iki dozunun ise 318 TL olacağı bildirildi.

    ALMANYA AŞIYI 2021’İN İLK ÇEYREĞİNDE BEKLİYOR

    Almanya Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, aşının 2021’in ilk çeyreğinden önce alınmayacağı ifade edildi. Açıklamada, “Olumlu bir risk-fayda oranının teyit edilebileceği varsayılırsa, ilk onayların en erken 2021’in ilk çeyreğinde gelmesi bekleniyor” denildi.

  • Pfizer’den aşı açıklaması: Yüzde 90 etki gösterdi

    Pfizer’den aşı açıklaması: Yüzde 90 etki gösterdi

    Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin’in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirmekte olduğu potansiyel aşının virüse karşı yüzde 90’dan fazla etkili olduğu bildirildi.

    Şirketler tarafından yapılan ortak açıklamada, Kovid-19’a karşı BNT162b1 adlı aşı adayının yüzde 90’dan fazla etkili olduğu belirtildi.

    Aşı adayının 6 ülkede 43 bin 538 kişi üzerinde test edildiği belirtilen açıklamada, denemelerde şimdiye kadar ciddi bir güvenlik endişesi ortaya çıkmadığı vurgulandı.

    Açıklamada, bu ayın sonunda acil durum onayı için ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne başvurulmasının planladığı ifade edilerek, bulgunun, herhangi bir Kovid-19 aşısının, ticari olarak ruhsatlandırmadan önceki son aşama olan 3. aşama denemelerindeki ilk bağımsız analizinin sonucu olduğu belirtildi.

    Açıklamada görüşlerine yer verilen BioNTech Üst Yöneticisi (CEO) ve Kurucu Ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, küresel olarak aşının 3. aşama çalışmalarının ilk ara analizinin, aşının “Kovid-19’u etkili bir şekilde önleyebileceğine dair kanıt sağladığını” belirterek, “Bu inovasyon, bilim ve küresel iş birliği çabaları için bir zaferdir.” ifadesini kullandı.

    Şahin, “10 ay önce söz konusu aşıyı bulma yolculuğuna çıktığımızda başarmayı arzuladığımız şey buydu. Özellikle bugün, hepimiz salgında ikinci bir dalganın ortasındayken ve birçoğumuz kısıtlamalara maruz kalırken, bu salgını sona erdirme ve hepimiz için normallik duygusunu yeniden kazanma yolunda bu dönüm noktasının ne kadar önemli olduğunu daha fazla anlıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

    Pfizer Başkanı Albert Bourla da söz konusu gelişmeyi bilim ve insanlık için harika bir gün olarak nitelendirdi.

    BioNTech, daha önce yaptığı açıklamada, 2020 sonuna kadar küresel olarak 100 milyon ve 2021 sonuna kadar yaklaşık 1,3 milyar doz aşı daha üretmeyi planlandığını duyurmuştu.

    Pfizer ve BioNTech, söz konusu aşının tedariki için ABD, Avrupa Birliği, İngiltere, Kanada ve Japonya ile anlaşma imzalamıştı. Şirketler, ABD hükümetine bu yıldan itibaren 100 milyon doz aşı sağlamak için 1,95 milyar dolarlık bir sözleşme imzalamıştı.

  • Rusya’nın geliştirdiği aşıdan da olumlu haber geldi

    Rusya’nın geliştirdiği aşıdan da olumlu haber geldi

    Rusya Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre COVID-19’a karşı geliştirilen Sputnik V aşısının yüzde 90’dan fazla etkili olduğu belirtildi.

    Rusya Sağlık Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitüsü müdürü Oksana Drapkina yaptığı açıklamada, “Sputnik V aşısını yaptığımız toplu aşılama programı kapsamındaki vatandaşlarımızın gösterdiği etkileri yakından izliyoruz” ifadelerini kullanırken Drapkina, “Gözlemlerimize göre, aşının etkisi de % 90’dan fazla. Başka bir etkili aşının ortaya çıkması herkes için iyi bir haber olur” şeklinde konuştu.

    ABD’li Pfizer ve Alman ortağı BioNTech SE, geçtiğimiz saatlerde ürettikleri deneysel aşısının, araştırmadan elde edilen ilk verilere dayanarak COVID-19’u önlemede %90’dan fazla etkili olduğunu açıklamıştı.

  • Bursa’da tedirgin eden olay! Bir anda fenalaşıp ölüyorlar

    Bursa’da tedirgin eden olay! Bir anda fenalaşıp ölüyorlar

    Bursa’nın Karacabey ilçesinde 100 bin lira kredi çekerek koyun alan köylü çift, koyunların aniden fenalaşıp öldüğünü gördü. Küpe takılmasının ardından yaşanan bu olay sonrası şoke olan çift, küpelenen 100 koyundan 18’inin hayatını kaybettiğini söyledi. Konuyla ilgili yardım bekleyen köy halkının başvurusu üzerine Tarım İlçe Müdürlüğü, ani hayvan ölümleriyle ilgili inceleme başlattı.

    Karacabey’in Danişment Mahallesi’nde yaşayan Ali Osman ve Medine Kılıç çifti, 5 yıl önce hayvancılık yapmaya karar verdi. 2 çocukları bulunan çift, 100 bin lira banka kredisi kullanarak, 40 olan koyun sayısını 80’e çıkardı. İddiaya göre, yetkililerce takılan küpelerden 14 gün sonra koyunlar, hastalanmaya başladı. Bu koyunlardan 12’si telef oldu. Kılıç, koyunlarından 1’inin yere düşerek, hareketsiz yattığı anları ise cep telefonu kamerasıyla görüntüledi.

    VETERİNER, ‘TETANOS’ DEMİŞ

    Koyun bakmaya 2015 yılında başladıklarını belirten Medine Kılıç, “Bu sene kendimize 40 tane damızlık bıraktık. 40 tane de banka kredisiyle koyun aldık. Yetkililer gelip, kulak küpesi takacaklarını söylediler. Küpeler takıldıktan 14 gün sonra hayvanlarımızdan 1’inin bacakları tutulmaya başladı. Akşamüstü 2, gece yarısı 3 koyun bu şekilde hasta oldu. Gece yarısı veteriner çağırdık. Veteriner gelene kadar hayvanlar şişti, karınları şişti, ağızları kilitlendi. Ağızlarına bir yudum su dahi akıtamadık. Veteriner geldi, kontrollerini yaptı. Takılan kulak küpelerinden dolayı hayvanların tetanos olduğunu söyledi. Biz kulak küpelerini kestik. Bu yüzden suçlu duruma düştüğümü söylediler. 7-8 bin lira ceza ödemememiz gerektiğini söylediler. Ben ona itiraz ettim. Bizim koyunlarımız hala ölmeye devam ediyor” dedi.

    ‘HAYVANLARIM TEKER TEKER ÖLMEYE DEVAM EDİYOR’

    Koyun sayısını artırmak için 100 bin lira kredi çektiğini belirten Medine Kılıç, ödemelerinin mayıs ayında başlayacağını söyledi. Koyunları öldüğü için kredi ödemekte zorlanacağını dile getirip, yardım isteyen Kılıç, “Üniversiteden hocalar geldi. Onlar da hayvanların tetanos olduğunu söylediler. Tetanos aşısını yapmamıza rağmen hala hayvanlarım elimde teker teker ölmeye devam ediyor. Bizim şu ana kadar 12 hayvanımız öldü, 1’i can çekişiyor. Yetkililerden yardım bekliyoruz. Hayvanlarım gebeydi. Kuzularını satıp borcumu ödeyecektim. Banka gelip benden borcunu isteyecek ama benim hayvanlarım elimden teker teker gittikten sonra ne yapabilirim? Ben hayvancılıkla geçimimi sağlıyorum. Mayıs ayında ilk ödemem, ağustos ayında ikinci ödemem var ama hayvanlarım bu şekilde öldüğü için hiçbirini ödeyemeyeceğim” diye konuştu.

    ‘AŞISINI TEMİN ETMEKTE ZORLUK ÇEKİYORUZ’

    Ailenin mağduriyetini gidermek ve ölümlerin önüne geçebilmek için çalışma yürüttüklerini belirten Bursa Damızlık Keçi Yetiştiriciler Birliği Yönetim Kurulu üyesi Birol Demir ise “Yaşanan bu hadisenin bize ulaşması biraz geç olduğu için Bursa Uludağ Üniversitesi’nden hocalarımızla geldik. Bu olayın tetanos olduğunu öngördüler. Buna yapılan tedavi bize geç ulaştığı için yeterli bir şekilde faydalı olamadık. Ölümler devam ediyor. Bunun aşısını temin etmekte zorluk çekiyoruz. Bu konuda yardım edilirse başarılı olma şansımız var” dedi.

    İNCELEME BAŞLATILDI

    Öte yandan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri, Medine Kılıç’ın iddiası üzerine inceleme başlattı. Yetkililer, telef olan koyunlardan doku örneği alarak, İstanbul Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü’ne gönderdi. Burada yapılacak analizler sonucu koyunların telef olma nedeninin belirleneceği öğrenildi. Ayrıca Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü’ne bağlı veteriner hekimlerin 2 gün aralıkla Kılıç’ın hayvanlarının kontrollerini yaptığı belirtildi.

  • ABD aşısı Türkiye’de gönüllülere uygulandı

    ABD aşısı Türkiye’de gönüllülere uygulandı

    Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Alman BioNTech firmasının yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirdiği aşı adayının, faz 3 çalışmaları kapsamındaki ilk aşısı, Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesinde yapıldı.

    Salgına karşı geliştirilen aşının faz 1 ve faz 2 aşamalarının başarılı olmasının ardından, faz 3 çalışmalarına geçildi.

    İlk aşı, İbni Sina Hastanesinde görev yapan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmettin Ünal ile Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Attar’a uygulandı.

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, burada yaptığı açıklamada, dünyada aşıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi.

    Amerika ve Almanya ile faz 3 çalışmalarına başlayan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu ifade eden Balık, “Beklediğimizin çok üzerinde gönüllü talep oldu. Kotamız 60 kişilikti, 500’ün üzerinde başvuru oldu. İlk başvuranları sıralamaya aldık. Doğal olarak çoğunluğu hekimdi. Vatandaşlarımız da fazla başvuruda bulundu.” dedi.

    Türkiye’de aşıya yeterince önem verilmediğinin altını çizen Balık, “Koronavirüs hassasiyetinden sonra aşıya talep ciddi şekilde arttı. Koronavirüsün belki de bize bıraktığı en güzel şeylerden birisi aşı karşıtlarının toplumda giderek azalması olacak.” değerlendirmesinde bulundu.

    Aşının yaklaşık 2 ay sonra ruhsat alacağını ve piyasaya çıkmaya başlayacağını duyuran Balık, “Tüm dünya nüfusuna yetecek aşının piyasada olmasını beklemek hayalcilik olur. Bir yılı geçecek bir süre… Aşılarla elde edilecek bağışıklığa bel bağlamamız mümkün değil. O nedenle mutlaka 3 kurala dikkat etmemiz gerekiyor. Maske, mesafe, el hijyeni ve son zamanlarda özellikle büyük şehirlerimizde kalabalıktan uzak durmak gerekiyor.” diye konuştu.

    Aşıyla yapılan klinik çalışmaların çok zahmetli olduğunu vurgulayan Balık, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Klinik aşamalar çeşitli fazlardan geçiyor. Öncelikle hayvan deneyleri yapılıyor. Daha sonra az sayıda kişiyle deneme yapılıyor. İlacın ya da aşının güvenliği ve doz bulma çalışmaları yapılıyor. Bu aşamlardan da geçtikten sonra aşı ya da ilaç daha büyük deneklere ulaşıyor. Bu çalışma da çok fazla kişide denenmiş oldu. Aşı yapılan kişinin Kovid-19 geçirmemiş olması gerekiyor. Hem PCR testi hem de antikor testi yapılıyor.”

    Gönüllüler arasında yer alan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmettin Ünal da aşıyla ilgili korkulacak bir durum olmadığını aktardı.

    Aşının son derece bilimsel ve etik değerlere bağlı olarak yapıldığına dikkati çeken Ünal, şunları kaydetti:

    “Aşının zararlı etkilerinin olup olmadığı, hayvanlardan başlanarak adım adım değerlendiriliyor. Hiçbir aşının yan etkisi sıfır olamaz. Kabul edilebilir olduğu için bu kadar geniş gruplara yapılıyor. İlk aşı olacak kişilerden biri, ben olacağım. Bu aşı bugüne kadar 37 bin kişiye yapıldı. Bunlarda ciddi bir yan etki oluşmadı, diye açıklandı.”