Etiket: aşı

  • Oxford’un geliştirdiği Kovid-19 aşı adayının 3. aşama klinik denemeleri başladı

    Oxford’un geliştirdiği Kovid-19 aşı adayının 3. aşama klinik denemeleri başladı

    İngiltere’de Oxford Üniversitesinin İngiliz-İsveç ilaç şirketi AstraZeneca iş birliğinde geliştirdiği potansiyel yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısının üçüncü aşama klinik denemelerine ABD’de başlandığı bildirildi.

    “Clinical Trials Arena” internet sitesinde yer alan habere göre, “AZD1222” adlı aşı adayı 18 yaş üstü 30 bin denek üzerinde test edilecek.

    ABD Biyomedikal İleri Geliştirme İdaresi (BARDA) ve Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsünün (NIAID) desteğiyle gerçekleştirilen deneme, aşı adayının güvenlik, etkinlik ve bağışıklık etkisini kitlesel ölçekte sınamayı hedefliyor.

    İnsanlarda basit soğuk algınlığına yol açan bir adenovirüsün zayıflatılmış ve kendini çoğaltamayan versiyonunu içeren aşı adayı, Kovid-19’un insan hücrelerine tutunmasını sağlayan çivi proteininin yapay şekilde ifade kazanmasını ve vücudun buna karşı koruyucu antikorlar üreterek gerçek virüse bağışıklık kazanmasını amaçlıyor.

    Aşı adayının birinci ve ikinci aşama klinik denemeleri İngiltere ve Güney Afrika’da yürütülmüş, Brezilya’da 5 bin deneğin katıldığı üçüncü aşama klinik denemelere başlanmıştı.

    Klinik denemeler 3 aşamada yapılıyor

    Bir aşının yaygın olarak kullanılabilmesi için 3 aşamada insanlar üzerinde test edilmesi gerekiyor.

    Klinik denemelerin ilk aşamasında, az sayıdaki gönüllü sağlıklı denek üzerinde aşının güvenli olup olmadığı ve olası yan etkileri araştırılıyor. İkinci aşamada, güvenilirliği doğrulanan aşının etkinliği 100’den fazla denek üzerinde test ediliyor. Üçüncü ve son aşamada ise aynı işlem, binlerce denekle tekrarlanıyor. Tüm bu süreç, aylar ve hatta yıllar alabiliyor.

    33 aşı adayı, klinik deneme aşamasında

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 28 Ağustos itibarıyla dünya genelinde Kovid-19’a karşı 33 aşı adayı klinik deneme, 143 aşı adayı ise klinik öncesi değerlendirme aşamasında bulunuyor.

    Çin’de ortaya çıkan Kovid-19, 200’den fazla ülke ve bölgeye yayılarak salgına dönüştü. Dünya genelinde vaka sayısı 26 milyona yaklaşırken, 861 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

  • Covid-19 tedavisi için test edilen ilaç başarısız oldu

    Covid-19 tedavisi için test edilen ilaç başarısız oldu

    Fransız ilaç üreticisi Sanofi, koronavirüs tedavisinde kullanılmak üzere test edilen Kevzara ilacının başarısız olduğunu açıkladı.

    Çin’de başlayan koronavirüs salgını için aşı geliştirme çalışmaları devam ederken bir yandan da hastalığa yakalananları tedavi etmek için yöntemler deneniyor.

    Fransa merkezli ilaç ve aşı devi Sanofi uzun süredir Covid-19 tedavisi için denenen bir ilacın başarısız olduğu bilgisini paylaştı.

    Halihazırda 2 aşı denemesi yapan Sanofi, romatoid artrit tedavisinde kullanılan Kevzara ilacını da hastalığa yakalananların tedavisi için test ediyordu.

    Regeneron’la beraber geliştirilen Kevzara için yapılan testlerin başarısız olduğu ve ilacın yeni testlere sokulmayacağı aktarıldı.

    Şirketin CEO’su Paul Hudson yaz aylarındaki gelişmeler neticesinde geliştirilen aşıya güvenlerinin artırdığını söyledi.

  • Rusya toplu aşılama tarihini açıkladı! Zorunlu olmayacak

    Rusya toplu aşılama tarihini açıkladı! Zorunlu olmayacak

    Rusya’da koronavirüse (Covid-19) karşı geliştirildiği Sputnik V aşının halka Kasım-Aralık aylarında vurulacağı duyuruldu.

    Rusya Sağlık Bakanı Mihail Muraşko, koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı geliştirilen Sputnik V aşının Kasım-Aralık aylarında halka vurulmaya başlanacağını bildirdi. Bakan Muraşko, aşıların Rusya’nın farklı bölgelerine olan sevkiyatın Eylül ayında başlanacağını belirtti.

    AŞI ZORUNLU DEĞİL, İSTEĞE BAĞLI

    Moskova yönetimi, koronavirüse karşı aşı yaptırmanın zorunlu olmadığını, isteğe bağlı olduğunu açıkladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Sözcüsü Dmitri Peskov, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, aşının yapılmasının isteğe bağlı olacağını söylerken, kendisi koronavirüse yakalanıp hastalığı atlatmış olduğu için aşı olmayacağını ifade etmişti. Putin, 11 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, Rusya’da, dünyada koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini açıklamıştı.

  • Putin’den ikinci aşı müjdesi!

    Putin’den ikinci aşı müjdesi!

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Rusya’nın Eylül ayında ikinci bir Kovid-19 aşısını açıklayacağını duyurdu. Putin, “Eylül ayında başka bir aşı daha hazır olacak. Aşı, Novosibirsk’teki Vector Enstitüsü tarafından geliştiriliyor” dedi.

    Başkent Moskova’daki Gamaleya Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen ve “Sputnik V” adı verilen Kovid-19 aşısı, Ağustos ayının başında Rusya tarafından tescil edilmişti. Bizzat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından açıklanan aşı, dünyada tescil edilen ilk Kovid-19 aşısı olarak kayıtlara geçmişti.

    İKİNCİ AŞI MÜJDESİ

    Bugün Rossiya 24 televizyonuna açıklama yapan Putin, Eylül ayında Kovid-19’a karşı ikinci bir aşı açıklayacağını duyurdu. Putin, “Eylül ayında başka bir aşı daha hazır olacak. Aşı, Novosibirsk’teki Vector Enstitüsü tarafından geliştiriliyor” dedi. Putin, yeni aşının ilk açıklanan “Sputnik V” ile rekabet edebilecek seviyede olduğunu belirtti.

    KIZININ DURUMU HAKKINDA BİLGİ VERDİ

    Rus lider, ilk açıklanan “Sputnik V” aşısının kızı üzerinde de denendiğini açıklamıştı. Putin yaptığı açıklamada bu duruma değinerek, kızının sağlığının gayet iyi olduğunu ve normal hayatına devam ettiğini söyledi. Rusya lideri şöyle devam etti: “Her şey yolunda. Daha biraz önce onunla telefonda konuştum. Tanrıya şükür kendini iyi hissediyor. Kızımın kanında virüse karşı antikor oluştu.”

    SAĞLIK BAKANI MURASHKO: 3 AŞI DAHA TESCİL EDİLECEK

    Rusya Sağlık Bakanı Mikhail Murashko, yaptığı açıklamada, “Şu anda 3 aşı daha tescil sürecinde” ifadelerini kullandı. Ayrıca, aşıların üretiminin Rusya’da yapılacağını söyleyen Murashko, aşı çalışmasının hem iç hem dış gelişme olduğunu ifade etti.

  • Türkiye’de gönüllü aşı denemeleri Eylül’de başlıyor

    Türkiye’de gönüllü aşı denemeleri Eylül’de başlıyor

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kovid-19’a karşı Çin ile Almanya ve ABD’nin ortak yürüttüğü iki ayrı aşı çalışmasının son aşaması olan Faz 3 gönüllü insan denemelerinin Türkiye’de 10’a yakın merkezde yapılacağını söyledi.

    Prof. Dr. Yavuz, geçtiğimiz hafta sosyal medya gündemine de oturan aşılarda gönüllü denemelerine yönelik tartışmalarla ilgili, “Kobay mı olacağız, gönüllüler parayla mı çalışmaya katılacak, kimler çalışmaya dahil edilecek, Faz 3 denemeleri hayati riskler yaratıyor mu?” gibi vatandaşların merak ettiği tüm soruların yanıtlarını verdi.

    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, tüm dünyanın merakla beklediği Kovid aşılarındaki son gelişmeleri ve Türkiye’de de çok merkezli olarak yürütülecek Faz 3 gönüllü insan denemeleri hakkında DHA’ya önemli bilgiler verdi. Etik kurul ve Sağlık bakanlığı onaylarından geçen Çin ve Almanya-ABD ortak çalışması olan iki farklı aşı adayı için İstanbul Tıp Fakültesi’nin de aralarında bulunduğu 10’a yakın merkezde, faz 3 gönüllü insan denemeleri yürütülecek. Dünyada 10’dan fazla Kovid aşısı çalışmasında sona yaklaşıldığını vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “İnsanlarda etkili olduğunun ve olası yan etkilerinin tekrar değerlendirildiği son aşama olan Faz 3’e gelen aşı çalışmaları bunlar. Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakanın da açıkladığı iki tane aşı çalışmasının ise Faz 3 denemelerine Türkiye’den de gönüllü insanlar dahil edilecek. Çalışmalara başlamak üzereyiz. Eylül ayı gibi, çok yakın bir tarihte başlayacağız” dedi.

    “GÖNÜLLÜLERE ÜCRET ÖDENMESİ YA DA BASKI SÖZ KONUSU OLAMAZ”

    Aşı çalışmalarında son aşama olan Faz 3’e gelmeden, yani aşı adayının klinik olarak binlerce gönüllüde denenmesinden önce, çok ciddi klinik öncesi (preklinik) çalışmaların yürütüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Şimşek, şunları söyledi:

    “Bunun öncelikle bir laboratuvar ayağı var. Hangi molekülü kullanacağız, nasıl kullanacağız, hücre dizilerinde etkili oluyor mu gibi. Laboratuvar çalışmaları yapıldıktan sonra hayvan deneyleri aşaması var. Bunlar, insandan önceki aşamalar. Burada işte toksik etkilerinin olmadığı, hastalığa karşı kısmen etkili olup olmadığı, işe yarayıp yaramadığı gibi bazı temel soruların yanıtları aranır. Klinik çalışmalar bundan sonra başlar. Bunda da Faz 1 dediğimiz aşama, aşının güvenliğiyle ilgili kısmı. İnsanlarda, küçük gönüllü gruplarında yapılan, aşı etkili mi değil mi, güvenli mi, bunlar değerlendirilir. Faz 1’de esas güvenlik sorusunun yanıtı alınır. İstenen sonuçlar elde edilirse de Faz 2’ye geçilir. Tüm bu aşamalarda çalışmaya dahil edilen insanlarda gönüllülük esastır. Kimseye bir ücret ödemesi, zorlama yapılması mümkün değildir. İsteyen katılır, istemeyen katılmaz. Katılan insanların da tüm tetkikleri, yakın tıbbi gözlemleri ve tıbbi bakımları da uzmanların kontrolündedir.”

    “FAZ 1’DE GÜVENLİK VE ETKİNLİK, FAZ 2’DE HEDEF KİTLE BELİRLENİR”

    Ortalama 10-20 kadar gönüllünün dahil edildiği Faz 1’de “Bu aşı güvenlidir, hastalığa karşı etkinliği vardır, insanlarda umulmadık, beklenmeyen yan etkiler çıkmıyor” yönünde sonuçlar elde edilirse Faz 2 aşamasına geçildiğini anlatan Prof. Dr. Yavuz, şöyle devam etti:

    “Bu aşamada yüzlerle ifade edilebilecek sınırlı sayıda gönüllü insan çalışmaya alınıyor. Bu noktada da aslında aşılama için hedeflenen nüfus, aşı kimlere yapılmalı, yaşlılar mı, risk grubundakiler mi vs, o özellikteki gönüllüler de çalışmaya dahil edilerek, vücut aşıya ne kadar cevap veriyor, koruyucu antikorlar oluşuyor mu bu insanlarda, bunların çalışması da yapılıyor Tabii ki yine güvenlik çalışmalarına da devam ediliyor. Yani istemediğimiz bir etki, en basiti kolunda ağrıdan tutun ateşin çıkması vb her türlü parametreye bakılıyor. Faz 1 ve 2 aşamaları aşıyı geliştiren ülke neresiyse orada gerçekleştiriliyor. Şu an Çin ve Almanya-ABD ortak yapımı aşı adayları bu aşamaları kendi ülkelerinde geçti. Aşı çalışması bu aşamaları geçerse eğer, Faz 3 aşamasında hem aşıyı geliştiren ülkede, hem de vakaların görüldüğü diğer ülkelerde çok merkezli çalışmalar başlıyor. Mesela Avrupa’da, Amerika’da, Güney Amerika’da şu anda çok yoğun devam ediyor Faz 3 aşaması. Faz 3’de gönüllü insan sayısı artık 10-30 binlere çıkarılıyor. Burada da aşı verilen gönüllülerin yanı sıra kontrol grubu dediğimiz hiçbir şey verilmeyen bir grup da dahil ediliyor.”

    FAZ 3’DE, BİR ÖNCEKİ AŞAMALARIN SAĞLAMASI BÜYÜK İNSAN GRUPLARINDA YAPILIYOR

    Prof. Dr. Yavuz, “Aşı çalışmalarının Faz 3 aşamasında, kime aşı veriliyor, kim kontrol grubunda (yani placebo -etkisiz aşı- alıyor), çalışmanın başında bunu uzmanlar da gönüllüler de bilmiyor. Kodlarla her şey kaydediliyor. Çalışmanın sonunda bu kodlar açıldığında uzmanlar sonuçları daha güvenli değerlendirebiliyor. Çünkü “Kontrollü Çift Kör Çalışma” olarak bilinen bu çalışma şekli sayesinde, aşı verilen gönüllülerde gözlenen farkların, gerçekten aşı ile ilgili olup olmadığı her iki grubun kıyaslanmasıyla anlaşılıyor.” dedi.

    Prof. Dr. Yavuz, Faz 3’de aşı uygulanan gönüllülerin hastalanıp hastalanmayacağı, aşının yan etki düzeyi gibi kriterlerin gözlendiğini anlatarak “Her ne kadar hem hayvan deneylerinde, hem iki aşamalı Faz çalışmalarında bu güvenlik sorusuna cevap verilmiş olsa da Faz 3’te de aşının güvenliği mutlaka yeniden değerlendirilir” şeklinde konuştu.

    TÜRKİYE’DEN 10 MERKEZDE YAPILACAK

    Faz 3 çalışmasında gönüllü denemelerine katılan insanların aşı olduktan sonra hastalanıyor mu hastalanmıyor mu bunların yakından takip edildiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, şu bilgileri verdi: “Burada, aşı olanların, olmayanlara göre daha az hastalanması beklenir. Ama bu da büyük oranda bir fark olmalıdır ancak o zaman anlamlı olur. Yani diyelim ki aşı olanlar yüzde 10 daha az hastalanıyor, bu yetersiz bir etkidir. Faz 3 çalışmaları sadece bir ülke ya da bir merkezde değil, çok sayıda ülkede (aşıyı geliştiren ülke de dahil) ve farklı pekçok merkezde yapılır. Türkiye’de de 10’a yakın merkez var bu çalışmaların başlatılacağı. Her merkezin alması gereken belli bir gönüllü sayısı var. Bu sayılar tutturulana kadar, örneğin bizim yapacağımız çalışma kısmı bir ay belki sürecek. Ama tabii tüm dünyadan verilerin toplanması, etkili oldu mu olmadı mı onların değerlendirmesi daha uzun sürecek. Biz gönüllüleri alacağız ama örneğin bir yıl boyunca takip edeceğiz. Burada da bu aşının kullanılmış olması, bu ülkedeki insan gruplarında da çalışmanın yapılmış olması, neresinden bakarsanız bakın avantaj. Sonuçta genetik yapı farkları olabiliyor, aşıya yanıt farkları olabiliyor, bu anlamda bu ülkenin insanıyla da bu aşıların çalışılmış olması avantaj.

    “KRİTERLER BELLİ, BU BİR AŞILAMA DEĞİL DENEME AŞAMASI”

    Bu çalışmalara alınacak olan insan gruplarının kriterleri de önceden bellidir. Vatandaşlarımız bu çalışmaların yürütüleceği merkezlere ‘Hadi burada aşı yapılıyor, gidelim de olalım’ diye başvurmasın. Bunu da özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü bu, bir aşılama değil deneme aşaması. Hangi yollarla gönüllü çağrılarının yapılacağı, çalışmaya hangi özellikteki insan gruplarının dahil edileceği, aşı çalışmasının protokollerinde önceden bellidir ve merkezler bu kriterlere göre insanları çalışmaya dahil eder. Gönüllülere ulaşmak anlamında farklı kanallarımız var, onlar üzerinden yürütülür bu süreç.”

    “EN ÇOK SAĞLIK ÇALIŞANLARI GÖNÜLLÜ OLMAK İSTİYOR”

    Birçok insanın aşı çalışmalarında gönüllü olmak istediğini de vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, özellikle risk grubundaki sağlık çalışanlarının buna çok istekli olduğunu söyleyerek gönüllü insan denemelerinin “kobay olarak kullanılıyoruz” şeklinde yorumlanmasının çok büyük bir hata olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ben açıkçası kobay olarak düşünmem kendimi. Aşı çalışmalarına katılmaktan mutluluk da duyarım. Kovid için bir çare bulunması gerekiyor. Bu çarenin bir parçası olmak çok iyi bir şey bence. Aşı ile ilgili modern tıbbın inanılmaz bir deneyimi var. Büyük bir zarar verecek bir şey asla olmayacağını söyleyebiliriz. Sonuçta bu aşılar eğer gerçekten etkili bulunursa, insanlık için çok önemli bir şey yapılmış olacak. Zaten bizler de bu kadar işimizin içinde, bu çalışmalarda yer alıyorsak bunun için. Sonuçta gerçekten çok katastrofik bir durumla karşı karşıyayız. Gönüllülerden çalışmanın protokolüne uygun olanları detaylıca aydınlatılır, onam formları alınır ve çalışmaya öyle dahil edilir.”

    “HER FİRMA İSTEDİĞİ GİBİ GELİP BURADA AŞI DENEMESİ YAPAMAZ”

    “Bir firmanın çalıştığı bir aşı var ve bu geldi, ülkemizde istediği gibi bu çalışmaları yapıyor” gibi bir algının da çok yanlış olduğunu anlatan Prof. Dr. Yavuz, gönüllü insan denemelerinin ülkemizde yürütülebilmesi için çok ciddi izin aşamalarından geçildiğini, her türlü detayı değerlendiren etik kurul uzmanlarının izin için gelen dosyada kimsenin aklına gelmeyecek binlerce sorunun cevabını araştırdığını ve uygun bulunursa onay verildiğini belirtti. Prof. Dr. Yavuz, “Yani bu etiktir, çalışılabilir şeklinde etik kurul onaylarını almak zorundalar. Daha sonra da Bakanlık izinleri alınır. İşte Türkiye’de bu aşamayı geçmiş iki aşı adayı için Eylül ayı gibi gönüllü insan deneylerine başlanacak.” dedi.

  • İlk koronavirüs aşısı onda denenmişti! Etkilerini paylaştı

    İlk koronavirüs aşısı onda denenmişti! Etkilerini paylaştı

    Koronavirüs aşısının denendiği ilk kişi olan 44 yaşındaki Jennifer Haller aşının etkilerini paylaştı. Koronavirüs aşısının ilk denemesinin 16 Mart’ta yapıldığı ilk insan olan Jennifer Haller, “Kendimi harika hissediyorum, bende yan etki olmadı” dedi.

    ABD’nin Seattle kentinde yaşayan Jennifer Haller, ABD’de aşı enjekte edilen ilk kişi olmuştu. Haller basına yaptığı açıklamada “Şimdi geriye dönüp baktığımda, bunun gerçekten ne kadar önemli olduğunu anlıyorum” dedi.

    TEKRAR GÖNÜLLÜ OLABİLECEĞİNİ SÖYLEDİ

    Jennifer Haller, aşının yapıldığı bölgede hafif omuz ağrısı dışında hiçbir yan etkisi olmadığını söyledi. Haller, “Kendimi harika hissediyorum, bende yan etki olmadı” dedi. Haller tekrar gönüllü olup olmayacaklarını sorulduğunda Haller, “Evet, kesinlikle” dedi.

  • Rusya Kovid-19 aşısını alacak ilk ülkeyi açıkladı

    Rusya Kovid-19 aşısını alacak ilk ülkeyi açıkladı

    Rusya’da geliştirilen koronavirüs (Covid-19) aşısı Sputnik V’yi ilk alacak ülkenin Belarus olacağı duyuruldu.

    Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko’nun basın ofisinden yapılan açıklamada, Lukaşenko ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, aşıyı ilk Belarus’un alacağına karar verildiği ifade edildi. Basın ofisinden yapılan açıklamada, “İki devlet başkanı Belarus vatandaşlarının gönüllü olarak üçüncü aşamada aşıyı alacakları kararı verildi. Böylelikle Belarus, Rusya’nın aşısını ithal edecek ilk ülke olacak” denildi.

  • İtalya kendi geliştirdiği aşıyı insanlar üzerinde denemeye başladı

    İtalya kendi geliştirdiği aşıyı insanlar üzerinde denemeye başladı

    İtalya, kendi geliştirdiği Kovid-19 aşısının gönüllü İtalyanlar üzerinde klinik deneylerine bugün başladı.

    Roma’daki Lazzaro Spallanzani Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Sağlık Direktörü Francesco Vaia, basına yaptığı açıklamada, “Grad-CoV2” adını verdikleri aşının gönüllüler üzerindeki denemelerinin ilk aşamasına başladıklarını belirtti.

    Vaia, “Bu aşamada, verilen dozun hastaya yan etkisi olup olmadığına bakılacak ve söz konusu dozun organizma içinde nötralize edilmesi gereken antikorlar üretebilme kapasitesi var mı ve viral replikasyonu durdurabiliyor mu, bunlar gözlemlenecek.” dedi.

    Francesco Vaia, aşının sonucunu öğrenmek için doz verilen deneklerin 12 hafta boyunca gözleneceğini, söz konusu çalışmanın toplamda 24 hafta süreceğini kaydetti.

    Vaia, aşı deneylerini, ikinci ve üçüncü aşamada, virüsün yüksek şekilde yayıldığı Brezilya ve Meksika gibi yerlerde denemek istediklerini belirterek, “Her şey yolunda gider, bu denemeyi yıl içinde bitirirsek, şimdi hızlı ve başarılı olursak, bahara kadar ticari düzeyde kullanabileceğimiz aşıya sahip olabiliriz.” ifadesini kullandı.

    Araştırma Bakanlığı Lazio Bölgesel Yönetimi ve Ulusal Araştırmalar Merkezi’nin 8 milyon avro kaynak ayırdığı aşı çalışmasına şu ana kadar 90 gönüllünün kayıt yaptırdığı öğrenildi.

    Bugün ilk dozu alan gönüllünün 50 yaşında bir erkek olduğu ve yakın zamanda işi nedeniyle Basra Körfezi’ne gideceği için aşının üzerinde denenmesine izin verdiği basına yansıdı.

    Yeni vaka sayıları iki gündür 1000’in üzerinde

    İtalya’da Kovid-19 salgınında günlük yeni vaka sayıları, iki gündür 1000’in üzerinde seyrediyor. Ülkede, dün 1210, önceki gün ise 1071 yeni vaka kaydedildi.

    La Repubblica gazetesinin haberinde, yeni vakaların yarısının tatilden dönenler olduğu, bu nedenle yoğun nüfuslu Lazio ve Lombardiya bölgelerinde vakalarda hızlı artış görüldüğü aktarıldı.

    Yeni vakaların önemli bir bölümünün kaynak noktası olduğu belirtilen, popüler tatil beldesi Sardinya Adası’ndan dönenlere de liman ve havaalanlarında zorunlu test yapılmaya başlandı.

    İtalya’da Kovid-19 nedeniyle şubat ayından bu yana 35 bin 437 kişi yaşamını yitirdi.

  • Almanya’nın gönüllü aşı denemeleri İstanbul’da da yapılacak

    Almanya’nın gönüllü aşı denemeleri İstanbul’da da yapılacak

    Dünyanın merakla beklediği ve artık son aşamaya en çok yaklaşan Kovid-19 aşı çalışmalarından biri olan BioNTech ve Pfizer’ın ortak geliştirdiği Kovid-19 aşısının, Faz 3 insan denemelerinin bir ayağı da Türkiye’de, İstanbul Tıp Fakültesi koordinasyonunda yürütülecek. İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek,  yaptığı açıklamada her şey yolunda giderse aşının Kasım ayı gibi piyasada olacağını vurgulayarak, çalışmanın bir paydaşı olarak Türkiye’nin aşıya erişimde bir sıkıntı yaşamayacağını söyledi.

    Koronavirüs salgının başladığı Aralık ayından bu yana başta Çin olmak üzere, Almanya, Amerika, İngiltere ve Rusya hastalığa karşı aşı yarışında en çok gündemde olan ülkeler oldu. Kovid-19 aşısında sona en yakın çalışmalardan biri olarak görülen ve başında Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin’in bulunduğu Alman firması BioNTech ile Pfizer’ın ortak geliştirdiği “BNT162ö adlı aşı için piyasaya çıkmadan önceki son aşama olan 30 bin kişilik Faz 3 denemelerine Temmuz ayında başlanmıştı. Denemelerin hem ülke, hem küresel bazda çok merkezli yürütüldüğü bu aşamada, çalışmaya dahil edilen ülkelerden biri de Türkiye oldu. İstanbul Tıp Fakültesi koordinasyonunda yürütülecek gönüllü denemeleri için etik kurul onayının çıkmak üzere olduğunu ve Sağlık Bakanlığı’ndan da onayların alınmasından sonra önümüzdeki günlerde gönüllü çağrısına başlanacağı müjdesini veren İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, dünyada yürütülen aşılardaki son durum hakkında da açıklamalarda bulundu.

    “VAKA SAYILARI O DÖNEM DÜŞÜK OLDUĞU İÇİN ÇALIŞMAYA DAHİL EDİLMEDİK”

    Prof. Dr. Tükek, “Aşı çalışmalarında en önde gibi gözüken ülkelere baktığımız zaman Amerika’da aşı çalışmalarının başladığını duyduk. Daha sonra İngiltere’den Oxford Üniversitesi’nin böyle bir çalışması olduğunu, daha sonra Çin ve Rusya’nın bu işte ilerlediğini gördük. Almanya ve İsviçre de yine böyle bir çalışma içerisine girdiğini duyurdu. Biz, İsviçre, Almanya ve İngiltere’deki çalışmaları çok yakinen takip ediyoruz. İngiltere’nin geliştirmiş olduğu aşı ‘adenovirüs’ dediğimiz, başka virüs üzerinden gerçekleştirilen antijenik yapıya bağlı olarak ortaya çıkan bir aşılama tekniği. Bu teknikte tabii savunma hücreleri olan antikor üretimi bir miktar daha zayıf olmakla birlikte, daha güvenli ve daha hızlı üretim yapılabilen bir teknik. Onların da 30 bin kişilik Faz 3 çalışmasına başladıklarını biliyorum. Bir firma üzerinden bu çalışmayı yürütüyorlar. Biz o dönem Oxford Üniversitesi’ne Türkiye olarak Faz 3 çalışmalarına dahil olmak istediğimizi belirttiğimizde, ülkemizdeki vaka sayıları düşük olduğu için, daha yüksek vakaların görüldüğü ülkelerde başlayacaklarını bildirdiler ve Amerika, Brezilya, İngiltere ve Güney Afrika gibi o dönemde yoğun vaka sayılarının olduğu 4 ülkede başladılar Faz 3 denemelerine. Tahmin ediyorum Eylül-Ekim gibi bu çalışmaların sonuçları alınacak ve güzel sonuçlar çıkarsa ki Faz1 ve Faz 2’deki sonuçları iyiydi, kısa bir süre içerisinde piyasaya sunulacak” dedi.

    “İDEALE EN YAKIN AŞI, HAFIZA HÜCRESİ OLUŞTURAN AŞI OLACAK”

    En ideal aşının aslında bellek hücreleri oluşturabilen aşılar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tükek, “Eğer antikor üretmeyi sağlayan bellek (hafıza) hücreleri oluşmuşsa, o antijenik yapı (enfeksiyon nedeni) tekrar vücuda girdiğinde; mesela bu sefer aşı değil de virüs direkt vücuda girdiğinde, bu hafıza hücreleri canlanır ve vücutta inanılmaz düzeyde bir antikor üretimi başlar. Yani aslında bir süre sonra ölçtüğünüzde çok düşük olan (ve hastalıkla savaşmaya yeterli gelmeyecek) antikor düzeyleri, virüs vücuda girdiği andan itibaren birden bire artıyor. İşte bu bellek hücrelerinin devreye girebilmesi için, T lenfosit dediğimiz savaşçı hücrelerle etkileşime geçmesi gerekiyor antijenik yapının yani aşının. Eğer T lenfositleri bir antijenik stümülasyon, yani aşılama sonrası devreye girerse, bellek hücre oluşumu gerçekleşir. Bunun sonucu olarak vücut ikinci kez o antijenle (virüs, bakteri, parazit gibi hastalık oluşturan etkenler) karşılaştığında oluşacak antikor düzeyindeki artış, inanılmaz boyutta oluyor ve insanı gerçekten hastalıktan koruyan antikor düzeyine ulaşılıyor. O yüzden T lenfositleri ile etkileşime geçen aşılar gerçekten çok kıymetli olacak” diye konuştu.

    “ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE GÖNÜLLÜ DENEMELERİNE BAŞLIYORUZ”

    Şu ana kadar yürütülen aşı çalışmaları içerisinde Almanya’nın geliştirdiği aşıda bu etkilerin gözlendiğini vurgulayan Prof. Dr. Tükek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Almanya’daki bu aşı çalışmalarını yürüten şirketin başında bizim de tanıdığımız, çok kıymetli Uğur (Şahin) hocamız var. Zaten kendisi ile zaman zaman da görüşmelerimiz, bilimsel toplantılarımız oluyor. Şu an etik kuruldan çıkmak üzere, hatta bugünlerde çıkmış da olabilir. Bu aşının Faz 3 gönüllü insan denemelerinin bir ayağını da burada, İstanbul Tıp Fakültesi koordinasyonunda yapacağız. Bu çalışma için tabii yine gönüllüler toplanacak ve gönüllülük esasına göre Türkiye’den zannedersem 100 kişi dahil edilecek. Bu kişilere aşı burada uygulanacak, sonra veriler toplanacak ve nihayetinde tahmin ediyorum Kasım ayı gibi bu verilerden sonuçlar alınacak. Ekim-Kasım gibi nihai üretime geçip geçmeyeceğine karar verecekler. İstanbul Tıp Fakültesi’nde bu aşı çalışmasını yürüten bir grup olacak. Gönüllülere çalışma protokolüne göre aşı yapıldıktan sonra, ki bu protokoller dünyanın her yerinde aynıdır, belli periyotlarla bu kişiler görülecek ve belli zamanlarda kan almak suretiyle antikor düzeylerine bakılacak ve alt çalışmaları yapılacak. Bunlar tabii tek merkezde, muhtemelen Almanya’nın göstermiş olduğu bir laboratuvarda sonuçları değerlendirilerek bize bildirilecek”

    “GÖNÜLLÜLERDE YAŞ VE HASTALIK GİBİ ÇEŞİTLİ SINIFLAMALAR YAPILACAK”

    Gerekli izinlerin alınmasının ardından çeşitli mecralardan gönüllü çağrısına çıkılacağını anlatan ve gönüllülerin yaş grupları, altta yatan risk faktörleri, hastalık durumlarına göre belli kriterler gözetilerek seçileceğini belirten Prof. Dr. Tufan Tükek, şu bilgileri verdi: “65 yaş altı, 65 yaş üstü, 50- 65 arası ve 50 yaş altı gibi birtakım sınıflamalar yapılacak. Komorbiditesi (altta yatan hastalığı) olanlar, olmayanlar şeklinde gruplandırılacak. Bunların hepsi çalışma dizaynında bellidir zaten. Ben bir an önce aşı olayım diyen insanlar zaten ağırlıklı olarak bu çalışmalara başvuruyor. Bu kişiler çalışma boyunca uzmanların gözetiminde olacak. Başka hastalıkları var mı, çalışmaya uygun mu diye başta bir kontrolden tabii ki geçiriyorlar ve çeşitli kan testleri ve diğer testler yapılıyor. Çalışmaya uygun olanlarda aşılamalara başlanacak. Tek doz mu, çift doz mu, bir kısmına tek doz bir kısmına çift doz yapılmak suretiyle antikor düzeyleri ölçülecek. Pik antikor düzeyine kaçıncı günde ulaşılmış, antikor düzeyi ne kadar süre sonra düşmeye başlıyor, birinci ikinci ayda bunlar düşüyor mu, sıfırın altına iniyor mu ya da belli bir seviyede kalıyor mu, onlara bakacağız. Bir de lenfosit alt gruplarında bir etkileşim ortaya çıkartıyor mu, T lenfositleri, B lenfositler üzerine etkileşimleri nasıl, bellek hücre oluşturuyorlar mı şeklinde bilimsel birtakım argümanlar var bu konuda. Aşı hakkında fikir sahibi oluyoruz bu çalışmalar sayesinde. Kime tek doz yapacağız, kime çift doz yapacağız şeklinde gerçekten elimizde bir doküman oluyor bu 30-40-50 bin kişilik Faz 3 denemeleri sonrasında”

    “HEPSİ UZMAN GÖZETİMİNDE OLACAK, RİSK YOK DENECEK KADAR AZ”

    Aşı çalışmalarına katılan gönüllülerde ciddi bir yan etki beklemediklerini de vurgulayan Prof. Dr. Tükek, “Çünkü bunlar dediğim gibi büyük çaplı insan çalışmalarından önce çok sayıda denemelerden geçiyor. Burada verilen zaten basit bir antijenik yapı. Tabii immün sistemi uyardıkları için ateş ortaya çıkabilir, lokal reaksiyonlar meydana gelebilir. Çok çok nadiren de aşırı duyarlılık reaksiyonları ortaya çıkabilir, ancak bu insanlar uzman gözetiminde olacağı için bunun da tedavisi hemen gerçekleştirilebiliyor. Aslında bir yıl izlemek lazım bu kişileri. Bir yıl sonunda ne oluyor, antikor düzeyi iyice düşüyor mu, bir yıl içerisinde kişi tekrar enfekte oluyor mu, hepsini gözleyerek karar vermek lazım. Ama şu anki pandeminin yaratmış olduğu ciddi sorunlar nedeniyle bunlar zamana bırakıldı. Bunlar aşılanma sistemleri sonrasında tekrar değerlendirilecek” dedi.

    “ÇALIŞMANIN PARÇASI OLMAK AŞIYI TÜRKİYE’YE GETİRECEK BİR ÖN KOŞUL ASLINDA”

    “Aşı çalışmalarının bir parçası olmak, sonuçta o aşının Türkiye’ye gelmesi için bir ön koşul sayılabilir” diyen Prof. Dr Tufan Tükek “Dünyadaki aşıların hepsinin aynı anda ya da hepsinin başarılı olacağı gibi bir ön kural yok. Bunlardan bir iki tanesi bile başarıya ulaşsa bizim için iyi sayılabilir. Dünyadaki bu aşılar başarılı olduğunda Türkiye’nin aşıya erişiminde bir sıkıntı olacağı endişesi yersiz. Dediğim gibi zaten bir ya da iki tanesinin partneriyiz. Çalışma grubu içerisinde bulunuyoruz. Ayrıca ülkemizde de aşı çalışmaları sürüyor. Bizim çalışmalar belki biraz daha geç sonuçlanacak ama sonuçta nihayetlenecek” ifadelerini kullandı.

    “AĞIR HASTA ORANINI YÜZDE 3’TEN YÜZDE 1’E BİLE DÜŞÜRSE YETER”

    RNA virüslerinde yüzde yüz başarı elde edilemeyebileceğine de değinen Prof. Dr. Tükek, sözlerini şöyle noktaladı: “Yani aşı, hastalığı tamamen ortadan kaldıramayabilir. Ama zaten bizim için solunum yolu virüslerinde başarı kriteri, ağır hastalarda azalma sağlayıp sağlamadığıdır. Kovid aşıları ağır vakaları yüzde 3’ten yüzde 1’e düşürürse bu aşı başarılı demektir. Bu bile çok sayıda insanın hayatını kurtaracak. Onun dışında zaten üst solunum yolu enfeksiyonu gibi geçirilen diğer hastalıklar sınıfına girecektir. Yani mevsimsel grip gibi hafif atlatılabilecek duruma gelecektir”

  • Avusturalya’da koronavirüs aşısı halka bedava dağıtılacak

    Avusturalya’da koronavirüs aşısı halka bedava dağıtılacak

    Avustralya Başbakanı Morrison, Oxford Üniversitesi ve AstraZeneca’nın birlikte geliştirdiği koronavirüs (Covid-19) aşısına erişmek için anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Morrison, Avustralya’nın potansiyel aşıyı üretip halka bedava dağıtacağını söyledi.

    Avustralya Başbakanı Scott Morrison, İsveç-İngiltere merkezli AstraZeneca ile Oxford Üniversitesi’nin birlikte geliştirdiği potansiyel aşı için anlaşmaya varıldığını açıkladı. Morrisson aşı çalışmaları başarılı tamamlandığı takdirde aşının 25 milyon nüfuslu ülkeye ücretsiz sunulacağını belirtti.