Etiket: aşı

  • Rusya’dan yeni aşı müjdesi! 2 haftaya piyasada

    Rusya’dan yeni aşı müjdesi! 2 haftaya piyasada

    Son dakika: Rusya Sağlık Bakanı Mihail Muraşko, dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tescil edildiğini açıkladığı koronavirüs aşısının iki haftaya kadar piyasaya çıkacağını duyurdu.

    Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlediği basın toplantısında konuşan Rusya Sağlık Bakanı Muraşko, aşının ilk olarak Rusya’da tüketiciye sunulacağını, daha sonraki aşamada ihraç edileceğini belirtti. Koronavirüs aşısının Rusya dışında üretiminin de mümkün olacağını belirten Sağlık Bakanı, Rusya Doğrudan Yatırım Fonu’nun, bu aşının teknolojisinin ihracı ve yabancı ülkelerde üretimi konusunda çeşitli yabancı ülke yetkilileriyle görüşmeler sürdürdüğünü kaydetti.

    AŞI, GÖNÜLLÜ OLARAK YAPILACAK

    Rusya’da koronavirüs aşısını yaptırmanın zorunlu olmayacağını, gönüllülük esasına dayanacağını söyleyen Muraşko, diğer taraftan bu aşıyı özellikle sağlık çalışanlarının ve kronik hastalıkları olanların yaptırmasını tavsiye etti.

    1 MİLYAR DOZDAN FAZLA AŞI SİPARİŞİ ALINDI

    Rusya Doğrudan Yatırım Fonu Başkanı Kiril Dmitriyev de konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Rusya’nın aşı konusunda dünyada 20’den fazla ülkeden, 1 milyar dozdan fazla aşı siparişi aldığını söyledi.

  • Trump aşı için tarih verdi! Son Dakika açıklaması

    Trump aşı için tarih verdi! Son Dakika açıklaması

    ABD Başkanı Donald Trump koronavirüs aşısı ile ilgili son dakika bir açıklama yaptı. Tüm dünyanın koronavirüs salgınını bitirmesi için beklediği aşı haberi ile ilgili tarihi ABD Başkanı Trump tarih vererek açıkladı.

    Trump koronavirüs aşısının 3 Kasım ABD Başkanlık seçimlerinde hazır olacağını ifade etti.

  • Ankara’dan aşı için tarih geldi

    Ankara’dan aşı için tarih geldi

    Ankara’da Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Tutku Taşkınoğlu, “Aşı dememiz için Faz-3 çalışmasının bitirilmesi gerekiyor. Ben 2021 bahar ayında aşının hazırlanmış olabileceğini tahmin ediyorum. En az 6 ay kadar Faz-3 çalışmalarını sürdürecek ve sonuçlarını toplayıp deneylerini yapacaklar” dedi.

    Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Taşkınoğlu, koronavirüse karşı yürütülen aşı çalışmalarında öne çıkan 4 çalışma olduğunu söyledi. Bu kapsamda Faz-2’nin bitirildiği ve Faz-3’e başlanılan çalışmalar olduğunu belirten Taşkınoğlu, Faz-1 ve Faz-2’de dozlama ile antikor oluşumu olup olmadığının görüldüğünü kaydetti. Etkinlik çalışmalarının henüz yapılmadığını kaydeden Taşkınoğlu, “Bu aşıyı yaptıktan sonra ‘ne kadar etkin olacak, ne kadar koruyuculuk sağlayacak, bu süre ne kadar sürecek’ bunlar daha yapılmadı. Bunun için çok geniş kapsamlı çalışma yapmaları gerekiyor. Şu an için gördüğümüz kadarıyla Faz-1 ve Faz-2’de gayet başarılı olduklarını ilan ettiler, yayınladılar ve gayet de güzel gözüküyorlar. Dünya çapında 100, Türkiye’de de 8’den fazla aşı ile ilgilenen kurum var. Ancak en etkin ve ileride olan bu 4 aşının olduğunu biliyoruz. Faz-3’te biz ‘aşının koruduğundan eminiz’ demelerini bekliyoruz. Aşının bulunacağı tarihi söylemek için şu an çok erken ve en az 6 aylık bir süreç var. Aşı çalışmalarını yürütenler de aynı şeyi söylüyor” diye konuştu.

    ‘BU DURUM OLDUKÇA ÖNEMLİ’

    Şimdiye kadar koronavirüs için aşılarda antikor üretiminin B hücreleri üzerinden kontrol edildiğini kaydeden Taşkınoğlu, şunları söyledi:

    “Koronavirüs için ilginç bir şekilde T hücreleri üzerinden de bir antikor gelişimi söz konusu. T hücreleri ile birlikte T hücrelerini aktive ettiği antikor üretimi de var. Bu aşılar için bu durum ‘oluyor mu olmuyor mu’ henüz bilmiyoruz. Bu durum oldukça önemlidir. Eğer gerçekten bu virüs ile biz savaşırken T hücreleri üzerinden savaşıyorsak, B hücrelerinin antikor oluşturması çok da işimize yaramayabilir. Onun için bu konuda biraz daha etkin sonuç elde etmemiz gerekiyor. T hücreleri iki şekilde işe yarıyorlar. İlki, virüsün bulaştığı hücreyi öldürerek, durdurarak etki gösteriyor. Diğeri ise virüsü durduğunu söylediğimiz B hücreleri üzerinden oluşan antikorun aktive olmasını sağlıyor. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda virüsün hücreye girdikten sonra durdurabilen T hücrelerini iyileşen hastaların yüzde 100 oluşturduğuna dair elimizde veri var. Virüsün hücreye girmeden antikor oluşturarak durduran T hücreleri ise yüzde 75 oranında olduğu gözüküyor. Veri çok kısıtlı çünkü T hücreleri üzerinde çalışma yapmak çok zor. Bu veri eksik, bu veriyi tamamlamak gerekiyor. Bu veriyi de geniş çaplı çalışmalar yaptığımızda tamamlayabileceğiz. O zaman hem B hücreleri üzerinden hem de T hücreleri üzerinden geliştirilen aşının antikor gelişim sağladığı söylenebilecek ve koruyuculuğunu hala ‘olabilir’ cümlesi ile bitecek.”

    ‘EN AZ 6 AY FAZ-3 ÇALIŞMALARI SÜRECEK’

    Aşı çalışmalarının 6 ay ya da 1 yılda olamayacağını söyleyen Dr. Tutku Taşkınoğlu, bir aşının geliştirilmesinin yıllar alabileceğini vurguladı. HIV, SARS ya da MERS virüsleri için hala aşı bulunamadığını hatırlatan Taşkınoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “O yüzden ‘aşı bulacağız, yüzde 100 yapacağız’ dememiz çok zor. ‘Aşı buldum, antikor geliştirdim’ demek de yetmiyor. ‘Bu antikor gerçekten koruyucu mu, koruyucu değil mi?’ ondan emin olmamız gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) koronavirüs aşısı hakkındaki açıklamasını bu sebeple söylediğini düşünüyorum. ‘Çok güvenmeyin, siz kendinizi korumaya devam edin’ demek istediklerini tahmin ediyorum. Faz-3 çalışmalarına çok yeni başlandı. Faz-3 çalışmaları çok önemli çalışmalardır. Asıl burada göreceğiz. Faz-3 çalışmasında virüsle karşılaşan kitleler olacak. Virüsle karşılaşan kitleler gerçekten ‘korunuyor mu, korunmuyor mu’ onu göreceğiz. Kalabalık nüfuslarda ne kadar etkili olduğunu o zaman fark edeceğiz. Aşı dememiz için Faz-3 çalışmasının bitirilmesi gerekiyor. DSÖ’nün bunu söyleyeme çalıştığını düşünüyorum. Ben 2021 bahar ayında aşının hazırlanmış olabileceğini tahmin ediyorum. En az 6 ay kadar Faz-3 çalışmalarını sürdüreceklerini ve sonuçlarını toplayıp deneylerini yapacaklar. Daha sonra üretim fazına geçebileceklerini, bunun içinde önümüzde en az 6-7 ay olduğunu düşünüyorum.”

  • Rusya aşının klinik denemelerini tamamladı

    Rusya aşının klinik denemelerini tamamladı

    Rusya Sağlık Bakanı Mikhail Murashko, Gamaleya Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Bilimsel Araştırma Enstitüsü’nün geliştirdiği koronavirüs (Covid-19) aşısının klinik denemelerinin tamamlandığını açıkladı.

    Rus haber ajansı TASS’ta yer alan habere göre, Bakan Murashko basına yaptığı açıklamada, Gamaleya Enstitüsü’nün geliştirdiği koronavirüs aşısının klinik denemelerinin tamamlandığını belirterek, “Gamaleya Enstitüsü’nün geliştirdiği koronavirüs aşısının klinik denemeleri tamamlandı, kayıt prosedürü için belgeler hazırlanıyor” ifadelerini kullandı.

    Murashko ayrıca, Viroloji ve Biyoteknoloji Devlet Araştırma Merkezi Vektör tarafından geliştirilen başka bir aşının da klinik deneme aşamasında olduğunu vurguladı. Murashko, buna ek olarak, gelecek 1,5- 2 ay içerisinde 2 aşının daha geliştiricilerinin, gönüllüler üzerinde klinik denemelere başlanması için başvuru yapacağını beklediklerini aktardı.

  • Türkiye’de ilk kez insan üzerinde aşı denenecek

    Türkiye’de ilk kez insan üzerinde aşı denenecek

    Türkiye’de ilk kez bir Kovid-19 aşı adayı, insanlarda denenmeye başlanacak. 10 yıl önce, başka bir proje için geliştirilen yapay akciğer modeli ile azot tankında dondurularak bekletilen akciğere özel bağışıklık hücrelerinin ‘uyandırılarak’, Kovid aşısı araştırmasında kullanılması, projede hızla yol kat edilmesini sağladı. Böylece, hem ilk sonuçları, hem de etkinliği açısından dünya devlerinin Kovid-19 aşısında elde ettiği başarıya Ankara’da da ulaşıldı. Her şey yolunda giderse yıl sonunda hazır olması hedeflenen yerli Kovid aşısı, burundan uygulanacak ve dünyada ilk kez bir aşının ek içeriğinin belirli bir süreliğine de olsa tedaviyi destekleyici özelliği de olacak.

    Sanayi Bakanlığı’nın, Kovid 19 salgınının Çin’de ortaya çıkmasının ardından Şubat ayı sonlarında Türkiye’de aşı geliştirmek için özel sektör ve üniversitelere çağrı yapması ve Sağlık Bakanlığı’nın da yönlendirmesiyle yerli koronavirüs aşısı geliştirmek üzere bir bilim ordusu kuran Nanografi A.Ş. ve aşı ekibi, 5 aydır büyük bir gizlilik içinde yürüttükleri aşı çalışmalarının detaylarını ilk kez Demirören Haber Ajansı (DHA) ile paylaştı. Kamu ve özel sektör desteği ile üç üniversiteden bilim insanlarının geliştirdiği aşının gönüllü insan denemeleri için gerekli başvuruları da yapıldı. ODTÜ, Ankara Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi gibi Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden kimya, genetik, biyokimya ve tıp alanlarında her biri önemli çalışmalara imza atmış akademisyenlerden oluşan 40 kişilik ekip, Kovid 19’a çare olacak aşıyı geliştirmek için gece gündüz çalıştı, hayvan ve bağışıklık hücresi deneylerini tamamladı. Çalışma sonuçlarını içeren dosyalar ve detaylı raporlarla etik kurul onayı için başvurusu yapılan aşı çalışmasında, maymun denemeleri ile eş zamanlı olarak insan denemeleri de yürütülecek.

    “10 YILDIR UYUYAN YAPAY AKCİĞER HÜCRELERİNİ UYANDIRDIK”

    Yerli Kovid aşısı ekibinde akciğere özgü insan bağışıklık hücreleri deneylerini yürüten Ankara Üniversitesi Tıp Fakütesi İç Hastalıkları Bölümü Fizyopatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuray Yazıhan, çalışmanın temellerinin ODTÜ Kimya Bölümü laboratuvarlarında atıldığını anlattı. Yazıhan, “Aşının ilk formülasyonu orada yapıldı ve onların dizaynı seçildi. Bağışıklık sistemi konusunda daha önce de çalışmalarım olduğu için belli malzemeler zaten elimizde vardı. Yaklaşık 10 yıl önce Almanya ile ortak yürüttüğümüz bir projemiz vardı. Bu proje kapsamında akciğer hücrelerinin hipoksik yani oksijensiz kalırsa, enfeksiyon geçirirse ya da astım gibi alerjik reaksiyonlarla karşılaşırsa nasıl tepki vereceğini çözebilmek için yapay bir akciğer modeli çalışmıştık. Alveol dediğimiz akciğerlerin nefes aldığı bölümleri, laboratuvar ortamında yapay olarak geliştirmiştik. Kovid aşısı için yola çıktığımızda, o modeller elimizde hazırdı” diye konuştu.

    Ayrıca akciğere özel makrofaj denilen vücuttaki yabancı maddelerin yok edilmesini sağlayan bağışıklık hücreleriyle de çalıştıktan sonra azot tankında dondurarak sakladıklarını anlatan Prof. Dr. Yazıhan, “Yaklaşık 10 yıldır uyuyan bu hücrelerimizi yeniden uyandırdık ve geliştirdiğimiz aşının akciğerdeki etkilerini hem yapay alveol modelimiz, hem de bu hücreler üzerinden anlamaya çalıştık. Bu da çalışmada çok hızlı yol almamızı sağladı. Hayvan çalışmaları ile beraber hücre çalışmalarını da gerçekleştirmiş olduk” dedi.

    “VİRÜSLE BULAŞTIĞI YERDE SAVAŞMAYA BAŞLAYACAĞIZ”

    Geliştirilen aşının dünyadaki örneklerden farklı olarak enjeksiyonla değil nazal yolla yani burundan verilecek şekilde dizayn edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Yazıhan, “Nazal aşılar genellikle çok tercih edilmiyor. Ama bu virüsü düşündüğünüzde, enfeksiyonun ilk bulaşma yolu nazal sistem. Burada da mukoza dediğimiz bir yapı var. Aslında bağışıklığımız için de çok kritik mukoza yapısı. Hem bir bariyer görevi görüyor hem de hastalık için ortam oluşturuyor. Bizim yaptığımız çalışmayı dünyadaki benzerlerinden ayıran ve kritik olan kısmı, aşı formülasyonunu hangi maddeler içinde verdiğimiz ve nasıl uyguladığımızla ilgili. Çünkü aşıda en önemli nokta, doğru ve güçlü bir bağışıklık yanıt oluşturmanız ve aşı uyguladığınız kişiye bir zarar vermemeniz. Tüm bunların ince ayarlarını biz buradaki çalışmamızda yaptık. Akciğere özel makrofaj dediğimiz, insan bağışıklık hücreleriyle de çalıştık. Yani sadece hayvanda tek tip hücre ile değil, hem hayvan çalışmasını hem de insan bağışıklık hücreleri üzerindeki çalışmayı bir arada yürüttük ve bu nedenle de sonuca yaklaşmak açısından oldukça zaman kazandık” şeklinde konuştu.

    “DÜNYADAKİ AŞILARA GÖRE BİZİM AŞIMIZIN POTANSİYELİ DAHA YÜKSEK”

    Bağışıklığı uyaran aşı formülasyonlarının yanına ek maddeler olarak konulan adjuvanların da vücutta aşırı yanıt oluşturmadan bağışıklığı doğru yönlendirebilmesini sağladıklarının altını çizen Prof. Dr. Yazıhan, “Bu açıdan baktığımızda, insan denemelerinde de olumlu sonuçlar alabileceğimizi ve diğer aşılara nazaran bizim aşımızın potansiyelinin daha yüksek olabileceğini düşünüyorum. Sonuçların başarısı açısından şu anda gündemde de olan uluslararası aşı çalışmaları ile aynı noktadayız diyebilirim. Hatta nazal aşı olması itibariyle alternatifimiz yok. Nazal aşı zor bir aşı ama diğer yandan da hem uygulama alanı virüsle mücadele açısından çok uygun, hem de enjeksiyon gibi farklı uygulama yöntemlerine nazaran etkinliği daha yüksek. Deney hayvanlarımızdaki sonuçlarımız böyle. Sıçan çalışmalarını tamamlamış durumdayız. Herhangi bir yan etki de görmedik. Bu, çok önemli. Böyle olduğu için de artık maymun çalışmalarına başlayabiliyoruz. Klinik çalışmalara yani gönüllü insan denemelerine geçebilmemiz için etik kurulu başvurularımızı, dosyalarımızı, raporlarımızı ilgili yetkililere sunduk. Süreç olumlu devam ederse insan çalışmalarına hazırız” ifadelerini kullandı.

    HAYVAN DENEYLERİNDEKİ İLK SONUÇLAR

    Hayvan deneylerinde elde ettikleri sonuçlara göre, geliştirdikleri aşının yaklaşık bir yıl koruma sağladığı yönünde sonuçlar aldıklarını söyleyen Prof. Dr. Yazıhan, “Tabii ki sıçanların yaşam ömrü ile insanların yaşam ömrü çok farklı. Onların haftalık dönemine göre süreyi hesaplıyoruz. Mesela sıçanlarda gebelik süresi 3 hafta, insanda 9 ay. Yani onlarda yapacağınız 3 haftalık bir çalışma aslında bizim 9 ayımıza denk geliyor. Bu hayvanlara iki dozlu aşılama yaptığımızda, yaklaşık 2 ila 4 hafta etkisinin devam ettiğini gördük ki bu da bir yıllık bir süre demek kabaca. Bu da gayet iyi bir sonuç. Ama bu bir öngörü sonuçta. Asıl sonuçları insan çalışmaları yapıldığı zaman göreceğiz” dedi.

    “İLK KEZ BİR AŞININ TEDAVİYİ DESTEKLEYİCİ ÖZELLİĞİ DE OLACAK”

    Koronavirüste bağışıklık sisteminin virüsle savaşırken aşırı çalışması sonucu vücuda da zarar verebildiğine işaret eden Prof. Dr. Yazıhan, “Hücresel düzeyde lenfosit dediğimiz, daha uzun dönem kalıcı bağışıklık sağlayan hücrelerde azalmalar görüyoruz Kovid’de. Bunun önüne geçebilmek için immünmodülasyon denilen (bağışıklık sistemini düzenlemeye yönelik) bir sistemin doğru yönlendirilmesi önemli. Bizim şu an çalıştığımız aşının bu özelliği de olacak. Asıl amaç bağışıklık hücreleri içerisinde yer alan T hücrelerini aşı ile doğru yönlendirebilmek. Aksi taktirde bu T hücreleri, vücuda zarar veren bir sistem halini alabiliyor. Eğer siz bu T hücrelerini doğru yönlendirebilirseniz, hem hastalıkla savaşabiliyorsunuz hem de bu bağışıklık hücrelerinin bu savaşı daha sonra tekrar hatırlamasını sağlıyorsunuz ki aynı etkenle karşılaştığında ne yapacağını bilsin. Bu aşının etkinliğini biz hem doğal katil hücrelerinde, hem T hücrelerinde, hem de makrofajda denedik. Aslında aşılardan tedavi edici bir etki beklemeyiz normal şartlarda. Ama bu yönüyle bizim aşımızın çok uzun süreli olmasa da böyle bir etkisi de söz konusu olacak. O zaman aşının destekleyici içeriğini hastalığın erken dönemlerinde immünoterapi tedavilerine ek olarak kullanma imkanı da doğacak. Dünyadaki çalışmalara baktığımızda, denek hayvanları ve hücre kültürü sonuçlarımızın onlarla yarışabilecek düzeyde olduğunu ve en az onlar kadar etkili bir aşı geliştirdiğimizi görüyoruz” şeklinde konuştu.

    “AŞININ FORMÜLÜ BU LABORATUVARDAN ÇIKTI”

    ODTÜ Kimya Bölümü’nden Doç. Dr. Görkem Günbaş ise aslında başka bir araştırma için aldıkları fonla kurdukları laboratuvarda, Kovid aşısı çalışmalarına katkıda bulunmak için ekibiyle beraber yola çıktıklarını anlatarak “Biz burada daha çok aşının fikir bazında öncül çalışmalarını yaptık. Temel mantığımız, virüsün kendisi olmadan üzerinde olan bir yapıyı, enjeksiyonla değil nazal yolla vererek vücudu Kovid spesifik bir antikor üretmeye ikna edebilir miyiz şeklinde oldu. Bu ana fikirle geliştirdiğimiz ana formülasyonun çıkış noktası bu laboratuvar oldu” dedi.

    “HEM BAĞIŞIKLIĞI ARTIRIYOR HEM DE YAN ETKİSİ YOK”

    Doç. Dr. Günbaş’ın laboratuvarında biyokimya alt grubunun takım lideri olarak çalışan Moleküler Biyoloji Uzmanı Dr. Ahmet Çağlar Özketen ise Dünya Sağlık Örgütü’nün listesinde Kovid aşıları için 4 senaryonun önde olduğunu belirtti ve “Birincisi zayıflatılmış virüs aşıları, ikincisi mRNA bazlı aşılar, üçüncüsü ‘virus like particle’ dediğimiz virüs benzeri parçacıklar içeren aşılar ve dördüncüsü de ‘subunit vaxcine’ dediğimiz virüs elementlerinin yani virüsün belli protein veya DNA ya da RNA parçalarını içeren aşılar. Bizimkisi bu sonuncu gruba giriyor. Subunit aşılar genelde daha az yan etkili olması yönünden tercih ediliyor. Aşı formülümüzde, virüsün insandaki ACE 2 reseptörüne bağlanma bölgesini modifiye ederek çıkardığımız bir protein var. Buradaki ana hikaye, adjuvan formülasyonunuz yani aşıya eklediğiniz katkı maddeleri oluyor. Bir de biz nazal uygulamayı seçtiğimiz için, hem bağışıklığı artırıcı hem de istenmeyen yan etkileri ortadan kaldıran bir formül denedik. Bununla alakalı hayvan deneylerinde olumlu sonuçlar aldık. Herkes belirli ülkelerle anlaşma yapıp onların tesislerini kullanıp büyük dozajlarda ürün üretmeye çalışıyor. DSÖ’nün tahminine göre 2021 ortalarında aşı çıkacak ama belirli bir süre de sırf aşının ülkemize gelmesi için beklemek söz konusu olabilir. O yüzden maliyetli de olsa yerli aşı çalışmalarına geçmek çok önemli” şeklinde bilgi verdi.

    “YIL SONUNA HAZIR ETMEYİ HEDEFLİYORUZ”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın salgınla mücadelede bilimsel araştırmaların desteklenmesi için özel sektöre de çağrı yapması sonucu harekete geçen Ahlatcı Holding bünyesindeki Nanografi A.Ş.’nin, Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatcı’nın sınırsız desteği ile bu aşı çalışmasındaki başarıya ulaştığını anlatan şirketin Genel Müdürü Dr. Osman Coşkun, biyoteknoloji grubu ile DNA konusunda yaklaşık 3-4 yıldır başarılı olan bir çalışma yürüttüklerini ve aynı ekiple Kovid 19 aşı geliştirme konusunda neler yapılabileceğini görüştüklerini anlatarak “ODTÜ, Ankara Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi’nden bilim insanları ile akademik işbirliği yaptık. İhtiyacımız olan tüm ürünlerin, proteinlerin daha önceden elimizde hazır olması çok büyük avantaj oldu. Kovid aşısı olarak şu anda tüm küresel ilaç firmalarının geldiği noktaya ulaştık diyebiliriz. Bundan sonraki süreçte yapacağımız çalışmalarla inşallah yıl sonu itibariyle bu aşı çalışmasını tamamlamayı hedefliyoruz” dedi.

    PATENTLERLE KORUMA ALTINA ALINDI

    Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası otorite kuruluşların (FDA, EMA vb) tavsiye ettiği protokol ve uygulamalar ışığında gerçekleştirilen AR-GE çalışması sayesinde aşı kliniğe girerse referans kabul edilen protokolleri de sağladığı için üretim safhasından sonra ihracatının da kolayca gerçekleşmesi sağlanacak. Çalışma boyunca kullanılan özgün malzemelerin patent başvuruları ile koruma altına alındığını ve yakında uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanmak üzere makalelerin de uzmanlar tarafından hazırlandığı çalışmaya dair bilgiler veren Dr. Coşkun, “Tamamen yerli ve milli olarak yürütülen bu çalışmada üretim aşamasında da hiçbir ithal bağımlılığımız olmayacak. Patentleri ile çalışmada kullanılan malzemeler ve proteinler ile tamamen bize ait olan bir aşı üreteceğiz” dedi.

    SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI İLE SAĞLIK BAKANLIĞI DESTEKLEDİ

    Firma olarak asıl ilgi alanlarının nanoteknoloji ve biyoteknoloji olduğuna dikkat çeken Dr. Coşkun, “Şubat ayında dünyada Kovid pandemi süreci başlayınca bizim bu konuda çalışma yapmamız için Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın teşviki ve Sağlık Bakanımızın da desteğiyle girişimlerimize başladık. Bütün süreci, olabildiğince gizlilik içerisinde yürüttük. Bu yaptığımız çalışma, üniversite, özel sektör ve kamu işbirliğinin çok güzel bir örneği oldu. ODTÜ Teknokent’te bizim merkezimiz bulunuyor. ODTÜ akademisyenleri ile çalışma yaptık, genetik konusunda özellikle. Sonra da Ankara Üniversitesi’nden yine kıymetli hocalarımıza çalıştık ve Gazi Üniversitesi bunlar arasında yer aldı. Özel sektör olarak ise Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Ahmet Ahlatcı’nın bize sınırsız desteği oldu. ekibimizin ihtiyacı olan tüm ürünleri, dünyanın neresinde oluşa olsun en hızlı şekilde temin etme imkanı sağladı. Kamu olarak da özellikle TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) ve TİTCK (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) Başkanlıkları bize çok güzel yol gösterdiler. Kısa zamanda bu noktaya gelmemizde vesile oldular” ifadelerini kullandı.

  • Rusya aşıyı Türkler üzerinde deneyecek

    Rusya aşıyı Türkler üzerinde deneyecek

    Koronavirüse (Covid-19) karşı aşı geliştirme çalışmalarını sürdürdüğünü açıklayan Rusya, deneylerin üçüncü etabında aşının Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Afrika ülkelerinden toplam 100 kişi üzerinde deneneceğini açıkladı.

    Rusya’da koronavirüs aşısının Gamalei Enstitüsü tarafından geliştirilmekte olduğunu ve çalışmaların ilk etabının tamamlandığını söyleyen Rusya Doğrudan Yatırım Fonu Genel Müdürü Kiril Dmitriyev, deneylerin Ağustos ayındaki üçüncü etabına Türkiye gibi ülkelerden de katılımın olacağını söyledi. Etapta Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Afrika ülkelerinden 100 kişide aşının deneneceği ifade edildi.

    Şu anda devam eden ikinci etap çalışmalarının 3 Ağustos’ta tamamlanacağını belirten Dmitriyev, Rusya’da yakın zamanda ülke nüfusunun üçte birini kapsayan yaklaşık 50 milyon kişiye aşı yapılacağını söyledi.

    AĞUSTOS’TAN İTİBAREN SERİ ÜRETİME GEÇİLMESİ BEKLENİYOR

    Aşı çalışmalarının Ağustos ayında tamamlanmasının planlandığını belirten Dmitriyev, Ağustos ayından itibaren seri üretime geçilmesinin planlandığını da ifade etti.

    Rusya’nın Türkiye ve diğer ülkelerle iş birliği sonucunda bu aşının yıl sonuna kadar 200 milyon ton civarında üretilmesinin planlandığını söyleyen Dmitriyev, bunun 30 milyon dozunun Rusya’da, kalan dozların ise diğer ülkelerde üretilmesinin planlandığını dile getirdi.

  • İngiltere, Rusya’yı aşı çalmakla suçladı

    İngiltere, Rusya’yı aşı çalmakla suçladı

    İngiltere, Rus istihbaratını yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısını geliştirme çalışmaları yürüten kuruluşların bilgilerini çalmakla suçladı.

    İngiltere Siber Güvenlik Merkezinin (NCSC) yayımladığı, küresel kuruluşlara karşı yürütülen siber saldırılara ilişkin tavsiye belgesinde, Kovid-19 aşısını geliştirme çalışmaları yürüten kuruluşlara karşı Rus istihbarat servisiyle ilişkilendirilen tehdit gruplarınca siber saldırılar düzenlendiği bildirildi.

    Belgede, “The Dukes” ve “Cozy Bear” isimleriyle de bilinen APT29 adlı gruptan yapılan saldırıların Rus istihbarat servisiyle ilişkilendirildiği belirtildi.

    Saldırıların araştırmaları engellemeye yönelik olmadığı ifade edilen belgede, saldırılarla aşı çalışmalarına ilişkin bilgilerin çalınmak istendiği kaydedildi.

    Belgede, aşı çalışması yürüten kuruluşlara yönelik saldırıların Rus istihbaratınca düzenlendiğinin Kanada İletişim Güvenliği Kurumu (CSE), ABD İç Güvenlik Bakanlığı (DHS), ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından da teyit edildiği aktarıldı.

    NCSC Operasyon Müdürü Paul Chichester, yaptığı açıklamada, hayati öneme sahip aşı çalışmalarına karşı yürütülen siber saldırıları kınadı.

    Chichester, kritik varlıkların korunmasında kararlı olduklarını ve sağlık sektörünü korumayı öncelediklerini kaydetti.

  • 2 ülke insan üzerinde aşı denemelerine başladı

    2 ülke insan üzerinde aşı denemelerine başladı

    Avustralya ve Kanada’da iki yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşı adayının insanlar üzerinde test edilmeye başlandığı bildirildi.

    “Clinicaltrialsarena.com” internet sitesinde yer alan haberlere göre, Avustralya’da Queensland Üniversitesi, Kanada’da biyolojik ilaç firması Medicago, Kovid-19’a karşı bağışıklık sağlamayı amaçlayan aşı adaylarının birinci aşama klinik denemelerine başladı.

    Avustralya’da Queensland Üniversitesi araştırmacılarının, İngiliz Milletler Topluluğu Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Kurumu (CSIRO) ve biyoteknoloji şirketi CSL ve ilaç şirketleri Patheon ve Cytiva işbirliğinde geliştirdiği aşı adayının testlerine, klinik hizmetler sağlayan Nucleus Network şirketinin Brisbane şehrindeki kliniğinde start verildi.

    18 ila 55 yaşlarındaki 120 sağlıklı gönüllünün katıldığı denemede deneklere ilk dozlar uygulandı.

    Katılımcıların deney ve kontrol grubuna ayrıldıkları denemede deneylerin bir kısmına placebo niteliğinde etkisiz dozlar uygulanarak asıl aşının uygulandığı deneklerle karşılaştırma yapılacak.

    Aşının güvenliğinin sınandığı birinci aşama denemenin üç ay içinde sonuçlandırılması hedefleniyor. Deneme başarılı olursa aşı ikinci aşamada daha geniş bir denek grubu üzerinde test edilecek.

    Merkezi İngiltere’de bulunan Salgın Hastalıklara Hazırlık İçin Yenilik Koalisyonu (CEPI) ocak ayında Queensland Üniversitesi’ne Kovid-19’a karşı bir acil müdahale aşısı geliştirmesi için 3,1 milyon dolar fon sağlamıştı.

    Projeye, Queensland Eyalet yönetimi 6,9 milyon dolar, federal hükümet 3,4 milyon dolar, hayır kuruluşları ve diğer bağışçılar ise 10 milyon dolar mali katkı yaptı.

    Avustralya’da bu ay başında Güney Avustralya eyaletinin başkenti Adelaide’da bir başka aşı adayı için klinik denemelere başlanmıştı.

    Kanada’da bitki temelli bir aşı test edilmeye başlandı

    Kanada’da ise ilaç firması Medicago ve biyoteknoloji şirketi Dynavax iş birliği ile geliştirdiği aşı adayı, Quebec eyaletinde insanlar üzerinde test edilmeye başlandı.

    Aşı adayı, Medicago’nun bitkisel kaynaklardan ürettiği “Koronavirüs Benzeri Madde” (CoVLP) ile Dynavax’ın başka aşılarda da kullanılan “CpG 1018” adlı güçlendirici bileşeni içeriyor.

    Güçlendirici bileşen, aşının ana maddesi olan antikor üreten antijenin bağışıklık etkisini arttırmayı hedefliyor.

    18 ila 55 yaşları arasındaki 180 sağlıklı gönüllünün katıldığı birinci aşama denemede deneklere üç farklı dozda aşı uygulanacak.

    Deneme aşının güvenliğinin yanı sıra, deneklerin doz toleransını ve aşı adayının bağışıklık etkisini değerlendirmeyi amaçlıyor.

    Klinik denemeler 3 aşamada yapılıyor

    Potansiyel bir aşının yaygın kullanılabilmesi için üç aşamada insanlar üzerinde test edilmesi gerekiyor. Birinci aşama klinik denemelerde az sayıdaki sağlıklı denek üzerinde aşının güvenli olup olmadığı ve olası yan etkileri araştırılıyor.

    İkinci aşamada, güvenilirliği doğrulanan aşının etkinliği 100’den fazla denek üzerinde test ediliyor.

    Üçüncü ve son aşamada ise aynı işlem, birkaç bin denekle tekrarlanıyor. Tüm bu süreç, aylar ve hatta yıllar alabiliyor.

    23 aşının klinik denemeleri sürüyor

    Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 14 Temmuz itibarıyla Kovid-19’a karşı 140 aşı adayı geliştirme, 23 aşı adayı ise klinik deneme safhasında bulunuyor.

    Çin’de ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını 200’den fazla ülke ve bölgeye yayılarak salgına dönüştü. Dünya genelinde vaka sayısı 13 milyonu aşarken, 576 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

  • Ibuprofen, koronavirüs tedavisinde denenecek

    Ibuprofen, koronavirüs tedavisinde denenecek

    İngiltere’de London’s Guy’s and St Thomas’ Hastanesi ve King’s College’dan bir araştırma ekibi, Ibuprofen’i Covid-19 hastalarının tedavisinde deneyecek.

    Araştırmacılar, normal olarak anti-imflamatuar ve ağrı kesici olarak kullanılan bu ilacın, Covid-19 hastalarının solunum problemlerini tedavi etmede işe yarayacağına inanıyor. Düşük maliyetli bu tedavinin hastaları solunum cihazından kurtaracağını umut ediyorlar.

    BBC’den Michelle Roberts’ın haberine göre, Liberate adı verilen deneme kapsamında hastaların yarısına normal tedavinin yanı sıra Ibuprofen de verilecek. Tedavi denemesinde insanların genelde aldığı tabletler değil, özel ibuprofen formülasyonu kullanılacak. İlacın kapsül şekli normal olarak eklem iltihabı için kullanılıyor.

    Hayvanlar üzerideki denemeler; bu ilacın, koronavirüsün en ağır komplikasyonlarından biri olan Akut Solunum Sıkıntısı Sendromunu (ARDS) tedavi edebileceğini gösteriyor.

    King’s College London’dan araştırma ekibin üyesi Prof. Mitul Mehta, “Bulguların beklediğimiz etkilerle eşleştiğini göstermek için bir deneme yapmamız gerekiyor” dedi.

    Pandeminin başlarında bu ilacın hafif koronavirüs belirtilerinde kullanılmasının olumsuz etkileri olacağına dair kaygılar ortaya çıkmıştı. Ancak İnsan İlaçları Komisyonu yaptığı değerlendirmede, bu ilacın da parasetamol gibi koronavirüs semptomlarında güvenle kullanılabileceğini açıklamıştı.

  • Bilim kurulu üyesi aşı için tarih verdi

    Bilim kurulu üyesi aşı için tarih verdi

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, koronavirüsün bulaşıcılığı konusundaki yeni bilgiler doğrultusunda sosyal mesafe uyarılarını güncellediklerini bildirdi. Virüsle ilgili bilgilerinin arttıkça virüsün bulaştırıcılığının biraz daha fazla olduğunu gördüklerini belirten Prof. Dr. Kara, “O nedenle de bu 1 metre mesafe doğru; ama daha kısa süre tutmamız lazım. Bu da öksürmeden, hapşırmadan. 1 metreden kısa mesafede 2 dakika kadar karşınızdakiyle karşılaşırsanız riskin yüksek olduğunu söyleyelim. Aramızdaki mesafeyi 1 metrenin altına indirmeyelim ve dışarıdayken de maske takalım” dedi.

    Haziran’da azalma olması öngörülüyor

    Prof. Dr. Kara, Haziran ayında koronavirüs tedbirlerinde bir miktar azalma olacağını işaret ederek “Ama daha biz bu virüsün her şeyini görüp tam netleştirene kadar, gerçekten ısıdan, güneşten ne kadar etkileniyor, toplum içerisindeki yayılımı ne kadar, o anki vaka sayımız ne, bunu tam kesinleştirene kadar önümüzdeki dönemde de kurallarımızın büyük kısmına uyarak devam edeceğimizi söylememiz lazım. Deniz ve havuz suyuyla bulaşmaz, onu çok net olarak söyleyelim. Bugün hiç öyle bir bilgimiz yok, bulaşmasını da çok fazla beklemiyoruz” görüşünü dile getirdi.

    ‘Geçen yaz gibi bir yaz olmayacak’

    Prof. Dr. Kara, virüsün kanda çok fazla bulunmadığı için kan taşıyan sivrisinekler ile geçme ihtimali olmadığını belirtti. Prof. Dr. Kara “Virüsün en azından sıcaktan etkilendiğini gösteren ilk veriler yayımlandı. Bulaşma sıcaklığını gösteren veriler daha önceden yayımlanmıştı. Sıcaklardan çok ciddi olmasa da bir miktar etkilenmesi mutlaka olacaktır. Ama bu yaz herkes tüm önlemlere bire bir devam edecek. Geçen yaz gibi bir yaz olacağını düşünmeyelim. Bu ‘bitecek’ anlamına gelmesin, öyle bir yanılgıya girmeyelim. Aktivitesi devam edecek; ama bulaştırıcılığı şu anki kadar olmayacak. Ama bunun anlamı şu; sahillerde geçen yaz ki gibi iç içe geçmek gibi bir şey olmayacak. Bir miktar rahatlamamız olacaktır sadece” dedi.

    Aşı için tarih verdi

    Prof. Dr. Kara, Covid-19 aşısının yakın gelecekte mümkün görülmediğini belirterek, “Ancak 2021 yılının ocak ayında aşının ulaşılabilir olması bekleniyor. Bu yönde çok ciddi çalışmalar var; ama genel anlamda yaygın olarak uygulanabilirliği herhalde önümüzdeki bahar aylarını bulabilir. Ocak ayında bir aşı çıkarsa öncelikle riskin daha yüksek olduğu gruplarda, sonrasında genel bir gidişata bakarak virüs nasıl seyredecek ona göre bir karar vermek gerekecek” diye konuştu.