Etiket: aşırı

  • Aşırı sıcaklar geri geliyor

    Aşırı sıcaklar geri geliyor

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü, doğu ve güneydoğu kesimlerinde görülen sıcak hava dalgasının bugünden itibaren, diğer bölgelerde de etkili olacağı tahmininde bulundu.

    Hava sıcaklıklarının İç Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Orta ve Doğu Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da önümüzdeki hafta boyunca mevsim normallerinin 6 ila 10 derece üzerinde seyretmesi bekleniyor.

    Önümüzdeki günlerde bazı illerimizdeki günlük en yüksek hava sıcaklıklarının şu aralıklarda olacağı tahmin ediliyor;

    Ankara : 33-38
    İstanbul : 28-34
    İzmir : 32-34
    Kayseri : 37-40
    Adana : 38-45

    Hatay : 36-42
    Mersin : 36-43
    Kahramanmaraş: 38-45
    Osmaniye : 38-45
    Konya : 38-40

    Hatay : 36-42
    Mersin : 36-43
    Kahramanmaraş: 38-45
    Osmaniye : 38-45
    Konya : 38-40

    Hatay : 36-42
    Mersin : 36-43
    Kahramanmaraş: 38-45
    Osmaniye : 38-45
    Konya : 38-40

    Hakkâri : 34-37
    Diyarbakır : 43-44
    Gaziantep : 39-43
    Adıyaman : 39-44
    Şanlıurfa : 41-45

    Batman : 43-45
    Şırnak : 39-40
    Kilis : 42-46

    Meteoroloji’den yapılan uyarıda, “Sıcak hava dalgası nedeniyle kronik rahatsızlığı olanlar, yaşlılarımız ve çocuklarımız başta olmak üzere vatandaşlarımızın günün en sıcak saatleri olan 11 ile 16 saatleri arasında dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.” denildi.

     

  • Aşırı süratli araç ağaca çarptı

    Aşırı süratli araç ağaca çarptı

    Kaza gece saatlerinde Etimesgut ilçesi Devlet Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre aşırı süratli olduğu iddia edilen araç, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu ağaca çarptı.

    Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kazada araç sürücüsü B.İ. ile yolcular S.B., D.K. ve A.C.P. yaralandı. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralılar hastaneye kaldırıldı. Yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilen kazada otomobil hurdaya döndü. Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.

  • Meksika’da aşırı sıcaklar can aldı

    Meksika’da aşırı sıcaklar can aldı

    CNN’in haberine göre, Meksika Sağlık Bakanlığı, iklim değişimine bağlı ortaya çıkan aşırı sıcaklıklar nedeniyle ülkedeki can kayıplarına ilişkin rapor yayımladı.

    Rapora göre, haziranın sonlarında Meksika’da termometreler yaklaşık 45 santigrat dereceyi gösterirken, normalin üstünde seyreden sıcaklardan 19 Mart-22 Temmuz arasında 249 kişi öldü.

    En fazla can kaybı 100 kişi ile Nuevo Leon eyaletinde görülürken, ölümlerin yüzde 92,4’ü sıcak çarpması, geri kalanı ise susuzluktan kaynaklandı.

    Hükümet, sıcaklardan korunmak için gün içinde sık sık en az iki litre su içilmesini ve özellikle saat 11.00 ile 15.00 arasında dışarı çıkmamayı tavsiye ediyor.

    Geçen sene aynı aylarda, Meksika genelinde aşırı sıcaklardan 38 kişi hayatını kaybetmişti. Ulusal Meteoroloji Servisi (SMN), sıcaklığın 40 dereceyi aştığı Meksika’da, “son yılların en bunaltıcı günlerinin yaşandığı” bilgisini paylaşmıştı.

    Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) de sıcak hava dalgasında devam eden artış görüldüğünü ve dünyanın daha yoğun sıcaklık dalgalarına hazır olması gerektiğini açıklamıştı.

  • Aşırı sıcak uyarısı

    Aşırı sıcak uyarısı

    Gelecek 20 yılın daha zorlu geçeceği uyarısında bulunan uzmanlar, artan sıcaklıkların sel ve taşkınlar gibi doğal afetlerin sayısını artıracağını vurguladı.

    Şu anda yaşanan sıcak hava dalgasının etkisiyle bazı bölgelerde sıcaklık 44.1 dereceye kadar çıkmış durumda ve gelecek yılın daha da sıcak olacağı ön görülüyor. Bu nedenle, sıcak hava dalgalarının ciddi bir tehdit olduğu ve önlem alınması gerektiği vurgulanıyor.

  • Aşırı terlemeye neden olabilir

    Aşırı terlemeye neden olabilir

    Afrika sıcakları yurdu etkisi altına aldı. Sıcaklıkların birçok noktada 40 dereceyi aşacağı uyarısı yapılırken, sıcaklar aşırı terleme (hiperhidroz) yaşayan kişilerin kabusu olabiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, “Hormonal bozukluklar ve tiroid hastalıkları aşırı terlemeye neden olabilir. Aşırı terleme teşhisinde tedaviye başlamadan önce duruma yol açan sistemik bir hastalık olup olmadığı araştırılmalıdır” dedi.

    Hiperhidroz adı verilen aşırı terleme, kişinin terlemesinin beden ısısını düzenleme görevini aşarak koltuk altı, el ayak tabanları ve hatta tüm vücutta normalden fazla safhaya ulaşması olarak tanımlanıyor. Konuyla ilgili konuşan Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, “Aşırı terleme koltuk altlarının terlemesinde kötü kokunun yanı sıra, giysilerin ıslanması giysilerde lekelenmelere neden olabiliyor. Elleri terleyen kişiler basit bir tokalaşmada bile çekingen davranabiliyor. Ayak terlemeleri ise sağlık sorunlarına, hem de koku nedeniyle kişinin psikolojisini olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.

    “9 ay boyunca engellenebiliyor”
    Hormonal bozuklukların ve tiroid hastalıklarının aşırı terlemeye neden olabileceğini belirten Beykent Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, “Aşırı terleme teşhisinde tedaviye başlamadan önce duruma yol açan sistemik bir hastalık olup olmadığı araştırılmalıdır.

    Botoks tedavisiyle koltuk altına, avuç içine, ayak tabanlarına botoks iğneleri uygulanıyor ve terleme kişiden kişiye değişecek ölçüde 9 ay boyunca engellenebiliyor. Botoks tedavisi hastane ortamında yapılmalıdır. Kolay ve basit bir uygulamadır. Bu yöntem ömür boyu sonuç vermese de kişinin uzun süre rahat etmesine neden olmaktadır” şeklinde konuştu.

     

  • Aşırı terlemeye son

    Aşırı terlemeye son

    Sadece yaz aylarında değil kış aylarında da görülebilen bölgesel terleme, pek çok kişinin kıyafet tercihini buna bağlı olarak da sosyal hayatını olumsuz etkiliyor. Kişilerin yaşam kalitesini düşüren bölgesel terleme, cerrahi dışı yöntemlerle minimum riskle tedavi edilebiliyor. Özellikle yaz sıcaklarının başlamadığı bahar aylarında uygulanan yöntemlerle kişiler hem sosyal hayatında hem özel hayatında pozitif olabiliyor. Üstelik tedaviler 15 dakika içinde minimal riskle yapılabiliyor. Dermatoloji Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Şillan Naycı, bölgesel terleme ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

    Yaz sıcaklarında, psikolojik baskı altındayken, stresin yoğun yaşandığı zamanlarda, kapalı ortamlarda terlemenin normal olduğunu söyleyen Dermatoloji Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Şillan Naycı, “Ancak bazı kişilerde nedeni belirsiz terleme de olabilir. Tüm bu durumlar kişilerde özgüven sorunlarına bile neden olabilmektedir. Bazı durumlarda denenen bazı yöntemler de fayda göstermeyebilir. Tüm çözüm önerileri denendiyse kısa sürede aşırı terleme sorunu tedavi edilebilir” dedi.

    En sık el, ayak ve koltukaltına yapılıyor

    Cerrahi dışı yöntemlerle pek çok tedavi bulunduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Şillan Naycı, şöyle devam etti: “Kişide istenmeyen aşırı terleme problemi, kolaylıkla tedavi edilebilen bir sorundur. Cerrahi dışı uygulanan en etkili ve kolay tedavi yöntemi botoks uygulamasıdır. Uygulanan ‘Botulinum Toksini’ ile sinir uçlarındaki sinir iletimini durdurmak hedeflenir. Bu sayede ter bezleri uyarılmıyor ve terlemenin önüne geçilmiş olunur. El, ayak, koltukaltı gibi bölgesel terleme alanlarında çok sık uygulanan terleme botoksu kırışıklık botoksundan farklı olarak kas içine değil deri altına uygulanmaktadır”

    Terden ağrısız kurtulabilirsiniz

    Terleme botoksunun ağrılı olup olmadığı sorusu karşısında Şillan Naycı, “Enjeksiyonla uygulandığı için bazı hasta grupları ağrı ve acı sorusunu sorar. Ancak işlem ağrısız bir işlemdir. Çünkü öncelikle uygulama yapılacak bölge belirlenir ve işlemin 20 dakika kadar öncesinde topikal anestezik krem uygulanır. Yeterli uyuşukluk sağlandıktan sonra işlem yapılacak alan antiseptik solüsyon ile temizlenir. Uygulama alanında, enjeksiyon yapılacak noktalar yaklaşık 1 cm’lik aralıklar ile işaret kalemi ile belirlenir. Hazırlanan Botulinum Toksini küçük enjektörler ile deri altına uygulanır. İşlem yaklaşık 15 dakika kadar kısa sürmektedir” dedi.

    Etkisi kişiden kişiye değişiyor

    İşlemin kalıcılık süresinin kişiden kişiye değiştiğini de aktaran Naycı, “Bununla birlikte 6 ay gibi bir süre terleme problemi ortadan kalkmaktadır. Ancak bazı kişilerde işlemin etkisinin 1 yıla kadar uzayabildiğini görülebilmektedir. Sağlık Bakanlığı onayı ile kullanılan, çeşitli testlerden geçmiş belirli Botulinum Toksin tiplerini güvenilir bir şekilde uygulanılmaktadır. Enjeksiyon şeklinde uygulanan bir işlem olduğu için, enjeksiyon yerlerinde tamamen geçici olan kızarıklık ve morluklar ortaya çıkabilmektedir. Fakat bu etkiler kısa sürede geçmektedir. İşlem yapılan gün bölgeye suyla temas olmamalı ve hijyen kuralları hekimin belirlediği şekilde uygulanmalıdır. Ayrıca işlem yapılan bölgeye herhangi bir kozmetik ürün kullanılmamalıdır. Örneğin bölge koltukaltıysa su ve sabun değdirilmemeli, deodorant ya da parfüm gibi ürünlerden uzak durulmalıdır. İşlem bitiminde hastalar rahatlıkla evlerine ya da işlerine geri dönebilmektedir. Terleme Botoksu, hem etkinliği hem de kolay uygulanabilirliği ile çok sık tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Yaz sıcakları kendini göstermeden, özellikle bahar aylarında uygulanacak botoks ile yaşam kalitesini artırmak mümkün olabilmektedir” şeklinde konuştu.

    4 ile 7 gün arasında etkisini gösterir

    “Botoksun terleyen bölgeler üzerindeki etkisini tam olarak görmek için yaklaşık 1 hafta (4-7 gün ) kadar beklemek gerekmektedir” diyerek sözlerine devam eden Naycı son olarak, “Ortalama 2 hafta sonra da hastalar kontrole çağırılır ve onlara bir terleme testi uygulanır. Buna göre de kontrol botoks dozu uygulanır. Hamileler, emziren anneler, enjeksiyonun uygulanacağı alanda enfeksiyonu ya da açık yarası olanlar, kas zayıflığıyla seyreden nörolojik hastalığı bulunanlar, bazı ilaçları kullanan romatoid artritli hastalara terleme botoksu önerilmemektedir. Bu kişiler dışındaki hastalara, hekim değerlendirmesiyle terleme botoksu rahatlıkla yapılabilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

  • ’’Dezenfektanların aşırı kullanımı astım şikayetlerini artırabilir’’

    ’’Dezenfektanların aşırı kullanımı astım şikayetlerini artırabilir’’

    5 Mayıs Dünya Astım Günü nedeniyle Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu ve Doç. Dr. Ömür Aydın, koronavirüs salgının astım hastalığı ile ilişkisi ve astım hastalığı ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktalara değindi.

    Bu yılki teması ’’Astım Ataklarına Son’’ olan 5 Mayıs Dünya Astım Günü nedeniyle Kronik Havayolu Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı (GARD) Türkiye Koordinatorü Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu ve Türk Toraks Derneği Astım ve Allerji Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Ömür Aydın, koronavirüsün salgının astım hastalığı ilişkisini değerlendirirken, astım hastalığı belirtisi ve tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu. Astım hastalığı hakkında farkındalık oluşturmak için yapılan açıklamada, hastalıkla ilgili ülkemizde her türlü tedavinin olduğuna vurgu yapıldı.

    Tüm dünyayı etkileyen COVID 19 pandemisinin astımla ilişkisini değerlendiren Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu, ’’ Bilindiği gibi koronavirüs solunum yolunda tutulum ve onun oluşturduğu yakınmalarla seyretmektedir. Benzer şekilde astım da solunum yollarının bir hastalığıdır. Astımlı hastaların bu olağanüstü dönemi olabildiğince az etkilenerek geçirmeleri için ’Uluslararası Astım Rehberleri’nin bazı önerileri olmuştur’’ dedi.

    ’’Dezenfektanların aşırı kullanımı astım şikayetlerini artırabilir, bu noktada dikkatli olunmalıdır’’

    ’Uluslararası Astım Rehberleri’nin önerilerini açıklayan Prof. Dr. Gemicioğlu, ’’Astımlı hastalar; kortizon da içeren spreylerini kullanmaya devam etmeli, gerekirse kortizonun iğne veya hap formlarını almalıdırlar. Virüsü diğer hastalara ve sağlık çalışanlarına yayma riskini azaltmak için nebülizatör denilen ve astım ilaçlarını buhar formuna dönüştüren cihazların kullanımından ve solunum fonksiyon testi yapımından kaçınılmalıdır. Tüm toplumda olduğu gibi astımlı hastalar da hijyen stratejileri ve kişisel koruyucu ekipman kullanımı hakkında; Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımızın enfeksiyon kontrolü önerilerine uymalıdırlar. Dezenfektanların aşırı kullanımının astım şikayetlerini artırabileceği akılda tutulmalı ve bu noktada dikkatli olunmalıdır’’ şeklinde konuştu.

    Astım nasıl bir hastalıktır ve belirtileri nelerdir?

    Astım hastalığının belirtileri ve tedavisine değinen Prof. Dr. Gemicioğlu, ’’Astım, akciğeriçi havayollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan müzmin (kronik) bir akciğer hastalığıdır. Astım tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı/hışıltı/ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir. Dünyada yaklaşık 335 milyon, ülkemizde de yaklaşık olarak 4 milyon astım hastası bulunmaktadır. Astımın görülme sıklığı yıllar içinde giderek artmaktadır. Astım tedavisinin amacı hastalığın kontrol altına alınmasıdır. Uygun ilaç tedavisinin verilmesi ile astım belirtileri kontrol altına alınabilmektedir. Astım tedavisi ulusal ve uluslararası uzmanlarca hazırlanan bazı rehberlerin önerilerine göre yapılmaktadır. Rehberler 2019 yılında güncellenmiştir. Uluslararası ve ulusal astım rehberindeki en önemli yenilik nefes açıcı ilaçların artık astım tedavisinde tek başına kullanılmaması, mutlaka asıl tedavi edici ilaç olan inhaler kortizon ile birlikte alınmasıdır’’ diye konuştu.

    ’’Ülkemizde bu hastalığın tedavisi ile ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunmaktadır’’

    Prof. Dr. Gemicioğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ’’Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bu hastalığın tedavisi ile ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunmaktadır. Uygun ilaç tedavisiyle astımlılar iş ve okul dâhil günlük yaşamlarına, hastalık nedeni ile herhangi bir kısıtlanma olmadan devam edebilirler. Astım ilaçlarının büyük bir kısmı soluk alma yolu (inhalasyon) ile kullanılan ilaçlardır ve bu yolla daha az yan etki ile direk hava yollarında istenen tedavi edici etkiyi oluştururlar. Özel cihazlarla verilirler. Tedaviye başlanırken bu özel cihazların kullanım şekli mutlaka hastalara gösterilmelidir’’.

    Astımlı hastayı bekleyen riskler

    Astımlı hastayı bekleyen riskler konusunda bilgilendirmeler yapan Doç. Dr. Ömür Aydın, ’’Astım tedavisinin hedeflerinden biri gelecek risklerin önlenmesidir ki bu kapsamda kastedilen astım ataklarının ve solunum fonksiyon kayıplarının önlenmesidir. Bilindiği üzere astım hastalığı ataklar ile seyretmektedir. Sigara dumanı, çamaşır suyu, allerjenler, viral enfeksiyonlar, stres gibi tetikleyici faktörlerle karşılaşmak, ve/veya verilen tedaviye hastanın uyumsuzluğu bu atakların başlıca nedenleridir. Hızlı tanı ve uygun tedavi ile çoğu astım atağı başarı ile yönetilebilir. Ancak sık ve ağır atak geçiren, atak nedeni ile sık acil başvurusu ve hastane/yoğun bakım yatışı öyküsü olan astım hastalarında ataklar ölümcül seyredebilir. Bu nedenle atak oluşmadan önlenmesi önem taşımaktadır. Astımın doğru tedavisi, hastalık kontrolünü, atakların önlenmesini ve bu da astıma bağlı ölümlerin önlenmesini getirecektir. Astım ataklarının bir diğer sonucu hastanın her atak sonrasında solunum fonksiyonlarında küçük kayıpların olmasıdır ki uzun dönemde bu durum hastalara artmış nefes darlığı olarak yansıyacaktır. Tüm bu nedenlerle astımlı hastalar atak geçirmeden korunmalıdır ve bu amaçla hem tetikleyicilerden korunma hem de tedavi uyumsuzluğuna yönelik girişimlerde bulunulmalıdır’’ açıklamasında bulundu.

    ’’Astım tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır’’

    Astım hastalığının takibinin nasıl olacağına ilişkin konuşan Doç. Dr. Aydın, ’’Diğer bütün kronik hastalıklar gibi astım da düzenli hekim kontrolü gerektirir. Bu kontroller hastalığın kontrol altına alınmasını, atakların önlenmesini, tedavinin düzgün sürdürülmesini ve ilaçların yan etkilerinden hastaların korunmasını sağlar. Hastalara verilecek yazılı eylem planı bu konuda hekimlere ve hastalara faydalı olacaktır. Sonuç olarak, astım tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Bu kontrolün sağlanmasında astımı arttıran faktörlerin belirlenmesi, bu faktörlerden korunmanın sağlanması ve düzenli takip altında tedavinin sürdürülmesi önem taşımaktadır. Hastaların ilaçlarını doktorunun önerdiği şekilde kullanmasının, sigarayı bırakmanın ve obez hastaların kilo vermesinin, sağlıklı ve dengeli beslenmenin, düzenli egzersiz yapmanın, solunan ortam havasını temiz tutmanın astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Astımlı hastalar yaşamlarını uygun tedavi ile nefes darlığı, hışıltı, öksürük gibi yakınmaları hissetmeden ve aktiviteleri kısıtlanmadan astımsız biri gibi sürdürebilir’’ ifadelerini kullandı.

    Doç. Dr. Aydın sözlerini şöyle tamamladı: ’’Sağlık Bakanlığı, Türk Toraks Derneği ve Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği işbirliği ile hazırlanan bu basın bildirisi ile daha önceki yıllarda Mayıs ayının ilk Salı günü olarak belirlenen ancak bundan sonra 5 Mayıs olarak kararlaştırılan Dünya Astım Günü etkinliklerinin bir parçası olarak, astım hastalığı hakkında bilgilendirme yapmak istedik. Sağlık Bakanlığı ve Türk Toraks Derneği ve Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği olarak, GARD Türkiye çerçevesinde, tüm hekimleri, kamu yetkililerini, ulusal örgütleri ve ulusal ve yerel medyayı birlikte çalışmaya davet ediyoruz’’.