Etiket: atatürk üniversitesi

  • Emekli Hemşirelere Hizmet Teşekkür Plaketi

    Emekli Hemşirelere Hizmet Teşekkür Plaketi

    Hemşireler Hatice Kaya, Asiye Bakırcı onuruna verilen veda yemeğine Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Akın Erdal, Servis Doktorları Prof. Dr. Meltem Melikoğulları, Prof. Dr. Hülya Uz Keser, Doç. Dr. Ayhan Kul, Doç.Dr. Fatih Baygutalp, servis hemşireleri, servis çalışanları katıldı.

    Veda yemeğinde üstün hizmetlerinden dolayı hemşire Kaya ve Bakırcı’ya teşekkür eden Bölüm Başkanı Prof. Dr. Akın Erdal, ‘Ülkemizin her köşesinde insan hayatının kutsallığında ödün vermeksizin, sonsuz sabır, her türlü özveri, gayret ve sevgi ile mesleğini icra etmeye çalışan fedakar hemşirelerimizin mesleğinin temelinde insan sevgisi ve şefkati ile görevlerini devlet memuru disiplinliği, çalışma ve hasta hakları sorumluluğu bilincinde özverili bir şekilde hizmetlerini tamamlayarak emekliliklerini hak ederek bizlere bu gün veda eden mesai arkadaşlarımız, sağlık sistemimizin vazgeçilmez unsurlarından birisi olan değerli hemşirelerimiz Hatice Kaya’ya ve Asiye Bakırcı’ya emeklilik hayatlarında aileleri, sevdikleri ile birlikte sağlık ve mutluluklar dileriz. Hastanemize vermiş oldukları üstün gayret ve hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.’ dedi.

    Prof. Dr. Erdal, Prof. Dr. Melikoğulları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Sorumlu Hemşiresi Hatice Kaya, Fizik Tedavi Romatoloji Hemşiresi Asiye Bakırcı’ya hizmetlerinden dolayı teşekkür plaketi verdi.

  • Tekin, üniversiteler için konuştu

    Tekin, üniversiteler için konuştu

    “Entegrasyon ve koordinasyonu sağlamak zorundayız”

    Öğretmen atamalarında mülakatla ilgili söylediklerinin çok tartışıldığını belirten Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, üniversite yönetimlerine ve akademik kadrolara seslenerek, “Lise öğrencisinden beklediğimiz kazanımlar neler? Bunların eğitim fakültelerinden, öğretmenlik başvurusu yapan, bize başvuru yapan arkadaşlardan, bunların incelenmesini özellikle istirham ediyorum. Biz istihdam ettiğimiz çocuklarımızın ve gençlerimizin bizim müfredatımızı bilmesini istiyoruz. Bundan daha doğal bir hakkımız yok. Alanı zaten siz öğretiyorsunuz. Ama biz de ne öğretmesi gerektiğini, çocuklara nasıl öğretmesi gerektiğini istemek durumundayız öğretmenden. Yani çok somut bir örnek vereceğim size, bu kopukluğun giderilmesi lazım. 2006 yılı yanlış hatırlamıyorsam bitişik eğik el yazısı müfredata konuldu. Yani hükümet politikası olarak biz çocuklarımızın bitişik el yazısı öğrenmesini, el yazısı yazmasını istiyoruz dedi. Ben 2013 yılında müsteşar oldum yani bu kararın alınmasından yedi sekiz yıl sonra. Hala istihdam ettiğimiz sınıf öğretmenin sizce bitişik eğik el yazısı öğretmek konusunda herhangi bir lisans dersi almıyor olması sizce normal midir? Üniversitelerimiz bu anlamda Bakanlığın politikalarını izlemezse, mezun ettiği kişileri bu anlamda donanımlı hale getirmezse, bu entegrasyonu, bu koordinasyonu nasıl sağlayacağız?” dedi.

    “Koordinasyon eksikliğini hep birlikte giderelim”

    Üniversitelerin akademik kadrolarına ve yönetimlerine çağrıda bulunan Bakan Tekin, “Dolayısıyla sizden istirhamım. Lütfen yeni müfredat revizyonu gündemde. Muhtemelen Kasım sonu itibariyle kamuoyuyla da paylaşılmış olacak. Lütfen öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programındaki öğretim üyesi arkadaşlarımız, fakülte yöneticilerimiz müfredatımızı, programlarımızı neyi murat ettiğimizi, neyi amaçladığımızı izleyerek gençlerimizi bu şekilde yetiştirin. Biz de biraz önce konuşmanın başında ben anlatmaya çalıştığım o koordinasyon eksikliğini hep beraber gidermiş olalım. Bakın burası ciddi bir eksiklik. Daha ileri gidersek eğer bu bir koordinasyon eksikliği değilse o başka tür anlamlar ifade eder, üniversitelerin politikalarla uyumlu çalışmak istemediği biçiminde yorumlanır. Ki bu da çok hepimizi biraz önce dile getirdiğim eleştirilerin hepsini haklı çıkartır. Buna da sebep olmamamız gerekir” şeklinde konuştu.

    “Hepimizin üzerine önemli görevler düşüyor”

    Çocuğun eğitiminde birçok faktörün etken olduğunu anlatan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin şöyle devam etti, “Çocuğuna başkasının hakkına saygı duymayı göstermeyen, annesine ve babasına saygı göstermeyi öğretmeyen, yeme içme alışkanlıklar, eli yüzünü yıkama alışkanlığı vermeyen aileler üstüne düşeni yapmamış demektir. Sokakta gördüğü bir çocuğu yaptığı bir yanlışı uyarmayan, sahip çıkmayan toplum üstüne düşeni yapmıyor demektir. Kendisine emanet edilen öğrenciyi düzgün yetiştirmeyen Milli Eğitim Bakanlığı üstüne düşeni yapmıyor demektir. Kendisine emanet edilen lisans, ön lisansa öğrencisini doğru dürüst eğitmeyen üniversiteler, Yükseköğretim kurumları üstüne düşeni yapmıyor demektir. Dolayısıyla diyorum ki gelin Türkiye Yüzyılı’nı başlatıcı hep beraber toplumsal bir seferberlik yılı ilan edelim. Başkalarını suçlamayalım. Hepimiz önce kendi üstümüze düşeni yapmakla başlayalım. Çocuklarınızı okula göndermeden önce evinizdeyken, okul öncesi eğitim kurumlara henüz başlamadan öğretebileceğiniz şeyler var. Okula başladıktan sonra çocuklarımıza verebileceğiniz şeyler var.”

    “Üniversitelerden beklentilerimiz var”

    Bakanlık olarak üstlerine düşeni yapacaklarını ve yapmaya çalıştıklarını hatırlatan Bakan Tekin, ”Bu konuda çok uzun, üzerinde konuşulması gereken detaylı bir konu. Ama üniversitelerden ne bekliyorum onu söyleyeyim. Öncelikle bir kere Bakanlık olarak ilgi alanımıza giren konu öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programları. Üniversitelerimizden istirhamım bu konuda biraz daha özen göstermeleri, öğretmenlik alan bilgilerindeki ortalamalara baktığımızda lisans programlarından mezun olan çocuklarımızın ortalamalarının çok da yüzümüzü güldürmediğini görüyoruz. Aynı şekilde öğretmenlik uygulamalarında yarım yamalak yerine getiren üniversitelerimiz maalesef çocuklarımızı bu anlamda iyi yetişmelerine engel olurlar. Dolayısıyla benim üniversitelerden istirham bu. Şimdi öğretmenliğe kaynak teşkil eden lisans programlarından bizim beklentilerimiz. Birincisi alan uzmanı arkadaşlar yetiştirsin. İkincisi ve daha benim önemsediğim kısım da şu. Madem bu arkadaşların Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam edilmesini istiyoruz. Bu arada bu salondaki öğretmenlik hayali kuran öğretmen olmak isteyen arkadaşlar da öğüdüm olsun, aynı zamanda ilgili fakültelerde öğretim istirhamım olsun, Milli Eğitim Bakanlığının kendince bir eğitim öğretim politikası var ve bunun somut belgeleri tarihte bir tarafından alınmış kamuoyunda müfredat diye bilinen bizim programlarımızda internet sitesinde mevcut. Bunlar mutlaka dikkate alınmalıdır” şeklinde konuştu.

    “Hepimiz kendimizi sorgulamak zorundayız”

    Bakan Tekin, eğitimle alakalı kurumlar arasında tam birliktelik ve beraberlik olmasını gerektiğini vurgulayarak, “Yıllarını akademiye vermiş bir kişi olarak, akademiden beklentilerim bir kopukluk, sadece Milli Eğitim Bakanlığı da değil, diğer kamu kurumları ve üniversiteler arasında var. Bakın aylarımızı veriyoruz bir akademisyen olarak bir makale hazırlıyoruz. Ortalama Türkiye’de bilimsel makalelerin en nitelikli dergide yayınlansa dahi okunma oranlarının ne olduğunu ben size söylemeyeyim, siz daha iyi biliyorsunuz. Ortalama bir bilimsel makale okuma oranı bu kadar düşükse bizim de kendimizi bir sorguya çekmemiz gerekiyor. Niye yazdığınız makaleler az okunuyor? Neden yazdığınız makalelerdeki önerilerimiz, ilgili kamu kurumları ya da paydaşlar tarafından dikkate alınmıyor? Burada da başka bir koordinasyon eksikliği var. Şimdi biraz icra tarafında olduğum için biraz da bu taraftan bir şey söyleyeyim size. Mesela biz sosyal bilimciyiz. Uluslararası endeksli yayın göndermek istediğinizde, veri yani nicel göstergelerle beslenmiş makaleler istiyorlar sizlerden. Ama bizim Türkiye’de de kamu kurumları veri paylaşma konusunda biraz cimri. Aynı şekilde şu anda kamu kurumlarımızda, bakanlıklarda ciddi bir Ar-Ge desteği verebilecek, Ar-Ge derken bu eskiden görevler almış, kamu bürokratlarının verildiği, merkezden değil, politikalarda bilimsel anlamda analiz eden raporlayan günlerin eksikliğini hissediyoruz kamu kurumlarında” dedi.

    “Akademik çalışmaların özetini yayınlamak lazım”

    Bütün bakanlıkların, bütün kamu kurumlarının ve üniversitelerin bire bir ilişki içerisinde çalışması gerektiğini vurgulayan Bakan Tekin şöyle devam etti:

    ”Bu kamu kurumlarının bakanlıkların çalışmalarında bir bilimsel temel bakış açısı ortaya çıkmış olur. Hem de akademyadaki yazı, literatür, akademik çalışmalar hem veriyle beslenmiş olur, hem de icracılar tarafından kullanılacak hale gelir. Kendileri akademik yayın yaparlar, yaptıkları akademik yayınlar, nicel göstergeler ve analizlerle beslendiği için uluslararası endeksli dergilerde yayınlanma oranı yayınlanma ihtimali artacaktır. Böyle bir faydası da olmuş olacak. Bir de daha önce bir dönem rektörlük yaptım biliyorsunuz, bir arzum var size burada söyleyeyim. Eğer kendisi işlev görürse akademik dergilerimizi lütfen popüler özetlerinde yer alan başka yayınlar çıkartalım. Üniversitelerimiz akademik çalışmaları popüler birkaç sayfa özetle, toplumu ilgilendiren kamuoyunu ilgilendiren kısımlarıyla popüler dergiler popüler yayınlar veya popüler bir şekilde web sayfalarına konulabilirse ilgili arkadaşların dikkatini çekmiş olur böyle bir faydası olmuş olur.”

  • Necip Fazıl Kısakürek sempozyumu yapılacak

    Necip Fazıl Kısakürek sempozyumu yapılacak

    Cihannüma Derneği koordinesinde Erzurum Valiliği, Atatürk Üniversitesi, Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Yakutiye Belediyesi, Palandöken Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte gerçekleştirilen Eğitim ve Gençlik Temalı, Vefatının 40. Yılında Necip Fazıl Kısakürek sempozyumu Atatürk Üniversitesi Nene Hatun Kültür ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilecek.
    Cihannüma mefkuresinin öncü şahsiyetlerini anma amacıyla planlanan ve ilki geçen yıl Diyarbakır’da Sezai Karakoç ile başlayan sempozyumlar dizisinin ikincisi olacak sempozyumda Necip Fazıl üzerine çalışmaları olan ülkenin önde gelen akademisyen ve yazarları tebliğlerini sunacaklar.

    Sempozyum 20-21 Ekim tarihlerinde biri değerlendirme oturumu olmak üzere 8 oturumda gerçekleştirilecek. Sempozyumda 50’nin üzerinde akademisyen ve yazar bilimsel sunumlarını yapacaklar.

    Sempozyumun açılış programına Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin de katılacak.

    Programa Yazarlar Birliği Onursal Başkanı D. Mehmet Doğan, Yazarlar Birliği Başkanı ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Prof. Dr. Erdoğan Erbay, Prof. Dr. Rıdvan Canım, Prof. Dr. İbrahim Kavaz ve Ali Haydar Haksal, Metin Önal Mengüşoğlu, Erol Erdoğan, Duran Boz, Ali Bal gibi Edebiyat alanında Türkiye’nin önde gelen akademisyen ve yazarları bildirileriyle katılacak.

  • Atatürk Üni̇versi̇tesi̇ 5 alanda dünya sıralamasında

    Atatürk Üni̇versi̇tesi̇ 5 alanda dünya sıralamasında

    Ortadoğu Teknik üniversitesi (ODTÜ) Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı tarafından, dünyadaki üniversitelerin başarılarına göre sıralandığı ‘URAP 2019-2020 Alan Sıralaması’ açıklandı. Buna göre Atatürk Üniversitesi, 5 farklı bilim alanında dünya sıralamasına girme başarısı gösterdi.

    En dikkat çekici başarısını Farmakoloji alanında gösteren Atatürk Üniversitesi, yapılan dünya sıralamasında 287. sırada yer alırken bu alanda Türkiye birincisi oldu. Kimya Bilimleri alanında da dünyada 707’nci sırayı alma başarısı gösteren Atatürk Üniversitesinin sıralamaya girdiği diğer alanlar ise; mühendislik, tıp ve biyoloji bilimleri oldu.

    Üniversitelerin akademik performanslarının değerlendirildiği URAP sıralamasında, bu yıl en başarılı üniversiteler 61 farklı bilim alanına göre listelendi. Makale ve atıf konusunda en güvenilir kaynaklardan biri olarak gösterilen InCites verisinin kullanıldığı sıralamada, 100 ülkede yer alan üniversitelerin son 5 yıldaki akademik performansları değerlendirildi.

    Üniversitelerin; makale, toplam doküman ve atıflarının ilgili alan içindeki etkisinin ve uluslararası iş birliği oranının alan sıralaması ölçütü olarak kullanıldığı değerlendirmede Türk üniversiteleri 36 bilim alanında yer aldı. En az bir alan sıralamasında bulunan Türk üniversitelerinin sayısı ise 37 olarak belirlenirken Türkiye listede en fazla üniversitesi bulunan ülkeler arasında 18’inci sıraya yerleşti.

    “Farmakoloji Alanında Dünyada İlk 300’deyiz”

    Atatürk Üniversitesinin son yıllarda yapmış olduğu atılımlar sayesinde araştırma alt yapısının sürekli olarak geliştiğini söyleyen Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı, “Dünya ile rekabet eden üniversitemiz, bu yıl da URAP tarafından gerçekleştirilen alan sıralamasında dünya üniversiteleri arasındaki yerini aldı. Özellikle Farmakoloji alanında dünyada ilk 300 üniversite arasında yer almamız oldukça sevindirici. Yine kimya, mühendislik, tıp ve biyoloji alanlarında da sıralamadaki yerimizi aldık. Göreve geldiğimiz günden itibaren Yeni YÖK vizyonu çerçevesinde üniversitemizde oluşturduğumuz araştırma alt yapısı, bizi ilerleyen yıllarda daha yüksek seviyelere getirecektir. Ülke yükseköğretiminde gerçekleşen yapısal reformların geri dönüşünü alıyor olmaktan gurur duyuyoruz. Yine de elde edilen başarılarla yetinmeyip tüm ülke üniversiteleri olarak daha çok çalışmalı ve ülkemizin adını bu sıralamalarda daha yukarıya taşımalıyız. Bu vesileyle, diğer üniversitelerimizi de elde ettikleri başarılardan dolayı kutluyor, dünya sıralamasında yer almayı başaran 5 bilim dalımızda emek gösteren hocalarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.