Etiket: ateş kara

  • Turkovac ölümü önlemede etkili mi? Açıklama geldi

    Turkovac ölümü önlemede etkili mi? Açıklama geldi

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Türkiye’nin ilk yerli aşısı Turkovac’ın ölümü önlemede çok etkili olduğunu, yoğun bakıma gitmeyi önlediğini söyledi.

    Türkiye’nin yerli aşısı Turkovac’ın Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 36 bin metrekarelik laboratuvarda üretimi sürüyor. Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Turkovac aşısının, ölümü ve yoğun bakıma gitmeyi önlediğini belirterek, “Aşımızda diğer inaktif aşılara karşı daha iyi koruyucu nitelikte olan bazı veriler ortaya çıktı” dedi.

    Turkovac aşısının üretiminin kolay olmadığını, testlerin zorlu bir süreçten yoğun bir emekle geçtiğini belirten Prof. Dr. Ateş Kara şunları söyledi.

    “Bizim hem klinik hem de uygulamalarda gördüğümüz şöyle bir verimiz var; Turkovac aşısı, ölümü önlemede çok etkili, yoğun bakıma gitmeyi önlüyor. Hastaneye başvuruyu önlemede de etkinliği çok yüksek. Diğer inaktif aşılara karşı da karşılaştırmalar yapmıştık. Aşımızda diğer inaktif aşılara karşı daha iyi koruyucu nitelikte olan bazı veriler ortaya çıktı. Bu bir avantaj. Biz hem buradan hem diğer sonuçlardan Turkovac aşısının koruyucu olduğunu gördük. Koronavirüs konusunda şimdiye kadar olan basamaklardaki aşı sürecini tamamladık. Bundan sonraki süreci de hızla geliştirebiliriz. Turkovac ile hem kazanılan tecrübe hem aşının elde edilmesindeki sürecin kısaltılması hem de aşının başarıları çok büyük adımlar olarak gerçekleştirildi. Geldiğimiz nokta hepimiz için çok büyük başarı ve çalışmadır.”

    OMİCRON VARYANTINA KARŞI ETKİLİ

    Turkovac aşısının Omicron varyantına karşı etkisine değinen Prof. Dr. Ateş Kara, “Omicron için farklı aşıya şu an acil ihtiyaç var mı? Hayır. Mevcut aşıların ve Turkovac aşımızın da Omicron varyantına karşı etkili olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

    Seri üretimin yapıldığı tesiste Türkiye Biyoteknoloji Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Rabia Çakır Koç, enstitü doktorlarından Şükran Yılmaz ve Musa Alkan ile Turkovac üreticisi firmanın Genel Müdür Yardımcısı Doktor Nilay Ünal da kendi branşlarında yerli aşıya sundukları katkılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

  • 6 kişide görülmüştü! Bilim Kurulu üyesinden açıklama

    6 kişide görülmüştü! Bilim Kurulu üyesinden açıklama

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Omicron varyantının hücreye girmesinin daha kolay olabildiğini ancak Güney Afrika’dan gelen verilere göre hastalığın çok ağır seyretmediğini söyledi.

    Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Kara, Türkiye’de 6 kişide görülen Omicron varyantıyla ilgili açıklamada bulundu. Kara, şu anda Türkiye’de ve dünyada Delta varyantının hakim olduğunu hatırlatarak, “Delta, Wuhan’da çıkan ilk virüsün ardından çok ciddi mutasyonlar göstermişti. Bu mutasyonların bir kısmı da özellikle hücrelerimize giriş için virüsün kullandığı çıkıntı proteinindeydi. Burada ise yaklaşık 30’un üzerinde ‘spike proteini’ dediğimiz bu çıkıntı proteininde yine mutasyonlar var. Bu mutasyonların bir kısmı bağlanmayı bir kısmı da vücudumuzun, savunma sistemimizin korunmak için geliştirdiği antikorların bağlandığı noktayı etkiliyor. Çıkıntı proteini aslında geldiği zaman karşısındaki reseptöre bağlanıyor. Bizim antikorlarımız da çıkıntı proteinlerinin kenar kısımlarına bağlanarak onun karşıya bağlanmasını engelliyordu. Ama şimdi var olan bu yeni varyantta bu çıkıntının üzerindeki yer alan kısımlar bir miktar değişiklik gösterdi. O nedenle bizim antikorlarımız, vücudumuzun geliştirdiği savunma mekanizmaları buraya çok etkili bağlanamıyor. Bu nedenle de bu virüsün daha kolay hücrelerimize girmesi söz konusu olabilir. Böyle bir özelliği var” dedi.

    Prof. Dr. Kara, şu anda virüsün hasta etme şiddeti konusunda ellerinde çok fazla detay olmadığını belirterek, “Güney Afrika’dan gelen veriler hastalığın sanki çok ağır seyretmediğini; yine ateş ve boğaz ağrısı yaptığını, kas ve halsizlik yaptığını belirtiyor ama hastalık yapacak kadar ağır olmadığını, çok küçük bir grupta yoğun bakım ve hastalık yaptığı gösteriyor” diye konuştu.

  • ‘Omicron’ varyantı ile ilgili ilk veriler geldi

    ‘Omicron’ varyantı ile ilgili ilk veriler geldi

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kaya, koronavirüsün yeni ortaya çıkan ‘Omicron’ varyantında gelen ilk verilere göre, klinik tablonun çok ağır seyretmediğini söyledi. Kara, “Benim gözlemim, bu varyant Türkiye’de ilave bir kapanmayı gerektirecek gibi görünmüyor” dedi.

    Prof. Dr. Ateş Kara, yaptığı açıklamada, ‘Omicron’ varyantı ile ilgili Güney Afrika’dan ilk verilerin geldiğini söyleyerek, “Bu varyantın orada tespit edilmesi ve açıklanması kasım ayının 24-25’inde oldu. Özellikle Güney Afrika’da kasım ayının başından itibaren vaka sayılarında bir artış var ve bu artıştan da ‘Omicron’ varyantı sorumlu gibi görünüyor. Eğer durum böyleyse bu şu anlam taşıyabilir; ‘Omicron varyantı biraz daha kolay bulaşıyor, biraz daha kolay yayılıyor’ ifadesinin altını doldurabilir. Diğer taraftan da özellikle gençlerde ve aşılı kişilerde ‘Omicron’ varyantının tespit edilebildiğini görüyoruz fakat ‘ne kadar süre önce aşı olanlar ‘Omicron varyantı oluyorlar’ ya da ‘Aşının özellikle koruma döneminde olanlar mı omicron varyantını alıyor’ bunlar yeni yeni ortaya çıkıyor” diye konuştu.

    ‘İLK VERİLERE GÖRE ŞİDDETLİ DEĞİL’

    Prof. Dr. Kara, aşının etkinliğinin zaman içinde azaldığını ve kişilerin tekrar hastalık için hassas hale geldiğini bildiklerini dile getirerek, “Eğer bu süreç içerisinde alınıyorsa o zaman ‘Omicron’ varyantı bizi biraz daha az korkutur ama aşının koruma dönemi içerisinde gelişiyorsa ve hızlı yayılma ihtimali olursa o zaman bunun gündelik yaşamı ve sağlık hizmetlerini ne kadar etkileyeceğine bakmak lazım. Güney Afrika’dan gelen ilk veriler hastalığın çok şiddetli olmadığını, ‘Omicron’ varyantında kliniğin çok ağır seyretmediğini gösteriyor. Eğer durum böyleyse ilave önlemler olabilir; ama hastane yükü, hastanede yatan kişi sayısı çok yükselmeyecekse böyle bir ilave önleme de gerek olmayacaktır. Benim gözlemim bu varyant Türkiye’de ilave bir kapanmayı gerektirecek gibi görünmüyor ama bu hem Avrupa’daki hem dünya genelindeki gidişata ve bu varyantın ülkemize girip girmemesine bağlı olarak değişecek. Girmeyeceğini söylemek çok iyimserlik olur çünkü dünyada hareketliliğin çok fazla olduğunu biliyoruz. Bizim ülkemizde de tespit edilme olasılığı var. O yönden de şu anda Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli taramalar düzenli olarak yapılıyor” dedi.

    ‘AŞILARIN ETKİNLİĞİNİN AZALDIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ’

    Prof. Dr. Kara, mevcut aşıların mutasyonlara karşı etkisine de değinerek, “Laboratuvar çalışmaları devam ediyor. Laboratuvar ortamında var olan antikorların virüsü ne kadar durdurduğu ya da öldürdüğünü henüz şu anda araştırıyoruz. Yurt dışında da araştırılıyor bizim ülkemizde de. O bakımdan çok veri gelmedi ama ön verilere baktığımızda aşıların etkinliğinin bir miktar azaldığını söyleyebiliriz. mRNA sadece tek bir kısmı hedef alıyor ve çok güçlü bir antikor oluşturuyor ama tek bir noktayı hedef alıyor yani sadece bir noktaya bakarak gidiyor. İnaktif aşılarda ise birden fazla nokta var ama en güçlü olduğu kısım yine mRNA’daki kısım. Etkilenen bölge direkt olarak mRNA aşısının hedef aldığı noktalardan birisi. O bakımdan oradaki etkilenme biraz daha fazla; inaktif aşılardaki etkilenme biraz daha az olabilir ama bunu görmemiz, gerçek yaşamdaki ve laboratuvar ortamındaki verilerle ortaya koymamız lazım. Daha o yönde henüz bilgimiz tam değil” diye konuştu.

  • 2 doz BioNTech olan herkesi ilgilendiriyor

    2 doz BioNTech olan herkesi ilgilendiriyor

    TÜSEB Aşı Enstitüsü Başkanlığı görevine getirilen Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kara, ilk yerli Covid-19 aşısı Turkovac ile ilgili yürütülecek yeni faz çalışmalarının detaylarını anlatarak, “Yakın bir dönemde iki doz BioNTech aşısı olan kişilere 6 aydan sonra yapılacak hatırlatma dozu olarak Turkovac’ı uygulayacağımız bir çalışma başlatılacak.” dedi.

    Prof. Dr. Kara, Turkovac aşısında da çok yakın bir zamanda iki doz BioNTech aşısı olan vatandaşlarda, “hatırlatma dozu” olarak Turkovac’ın etkisinin araştırılacağı yeni bir faz çalışması başlatılacağını, bunun için de 300 ila 400 gönüllüye ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Prof. Dr. Kara, Turkovac’ın, çocuklar için de faz çalışmalarının planlandığını belirtti. Prof. Dr. Kara, yerli Aşı Enstitüsünde dünyada henüz geliştirilmemiş Kırım Kongo aşısı gibi yeni aşıların geliştirilmesi üzerine de çalışılacağını ifade etti.

    “HEDEFLERİMİZDEN BİRİ DÜNYADA OLMAYAN YENİ AŞILARIN GELİŞTİRİLMESİ”

    Prof. Dr. Kara, Aşı Enstitüsü’nün hedeflerini özetleyerek “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nın alt birimlerinden bir tanesi de Aşı Enstitüsü. Türkiye’deki özellikle bulaşıcı hastalıkların nasıl bulaştıkları, bu hastalıkların yükü, ülkemizin ihtiyacı, bu ihtiyaçların neler olabileceğinin belirlenmesi (hem belki hastalıkların öldürücülüğü yönünden, hem de hastalığın yaygınlığı ve toplum üzerindeki etkileri yönünden) ve ona yönelik belki dünyada geliştirilmemiş yeni aşıların geliştirilmesi de amaçlanıyor. Örneğin Kırım Kongo aşısı gibi. Ya da dünyada geliştirilmiş ama ülkemizde üretilmesi ya da daha gelişmiş bir aşı olarak üretilmesi de amaçlarımızdan bir tanesi. Aşı Enstitüsü olarak Türkiye’nin aşı ihtiyacının hem belirlenmesi hem de bunun mümkün olduğu kadar yerli imkanlarla gerçekleştirilmesi, yabancı ülkelerdeki aşı üreticileri ile de ortaklıklar ve birlikteliklerin yönlendirilmesi, çevremize ve çevre ülkelere yönelik olarak da aşı ihtiyacının en uygun şekilde karşılanması da hedeflerimiz arasında yer alıyor” dedi.

    İKİ DOZ BIONTECH OLANLARA ÜÇÜNCÜ DOZ TURKOVAC ÇALIŞMASI BAŞLAYACAK

    Türkiye’nin ilk yerli Kovid aşısı olarak piyasaya çıkmak üzere olan Turkovac aşısı ile ilgili çalışmalarda gelinen son noktayı da anlatan Prof. Dr. Kara, şu önemli bilgileri verdi:

    Faz 3 çalışmalarının 1’nci ve 2’nci basamakları tamamlandı. Bitme noktasında diyebilirim. Bu şu anlama geliyor yakın dönemde ülkemizde kullanılabilir bir aşı haline gelecek. Şu anda Turkovac ile ilgili iki aşı çalışmamız yoğun olarak devam ediyor. Biri daha evvel hiç aşı olmamış kişilerin ilk defa Turkovac ile aşılanması. Bir de inaktif aşı olarak Sinovac aşısı ile 2 dozunu olmuş kişilere, aradan geçen süre 3 aydan fazla ise hatırlatma dozu olarak Turkovac’ın uygulandığı ve buna bağlı aşı yanıtının değerlendirildiği diğer çalışmamız yürüyor. Bu çalışmada gönüllü sayımız 1500’ün üzerinde şu anda. Ama planımız, 3 bin ila 4 bin gibi bir gönüllü sayısına ulaşmak. Yakın bir dönemde ise iki doz BioNTech aşısı olan kişilere 6 aydan sonra yapılacak hatırlatma dozu olarak Turkovac’ı uygulayacağımız bir çalışma başlatılacak. O çalışma da şu anda etik komiteden izin alma aşamasında. Bu hafta ya da önümüzdeki hafta içerisinde çıkması bekleniyor iznin. Buradaki gönüllü sayımızın 300 ila 400 civarında olmasını planlıyoruz. Çünkü bu çalışmada direkt laboratuvardaki sonuçlara göre değerlendirme yapılacak. O nedenle sayının biraz daha az olması uygun. Amaç bu aşımızı öncelikle TÜSEB olarak Türkiye’deki üreticiler veya aşı geliştiricilerle öncelikle ülkemizin ihtiyacına yönelik sunmak elbette ama sonuç olarak tüm dünyaya da sunulmasını hedefliyoruz.

    “TURKOVAC İÇİN ÇOCUK ÇALIŞMALARI DA PLANLANIYOR”

    Turkovac aşısının çocuklardaki çalışmasının da planlandığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Kara, “Sonuç olarak dünya genelinde 12 yaş üzerindeki çocuklarda aşı uygulamaları var. Amerika Birleşik Devletleri 6-11 yaş arasındaki çocuklarda da aşı uygulamasını getirdi. Bizim bir aşımızın da her şeyi ile tam olabilmesi için, çocuk çalışmalarının ve çocuklardaki etkinliğine yönelik verilerinin olması gerekiyor. O yönden planlamalar yapılmaya başlandı. Yakın bir dönem içerisinde Turkovac’ın çocuk çalışmaları da gündeme gelecek. Bunun için de gönüllülerimizden, vatandaşlarımızdan destek isteyeceğiz” dedi.

    AŞI ÇALIŞMALARI DSÖ, FDA VEYA EMA ONAYLARI İÇİN DE ÇOK TİTİZ YÜRÜTÜLÜYOR

    Türkiye’de yeni bir aşının aşı geliştirilme ve uygulanma kurallarının dünya standartlarının da üzerinde çok net ve çok sıkı bir şekilde yürütüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Kara, “Türkiye’de bir aşının uygulanabilir olması için dünya ortalamalarının da üzerinde olması gerekiyor. Bu Turkovac için de, Turkovac’tan sonra Türkiye’de geliştirilecek diğer tüm aşılar için de geçerli. Belki bunlar Koronavirüs aşısı olacak, belki grip aşısı, belki kuduz aşısı ya da bir başka aşı. Bu da aşılarımızın dünyada da kullanılabilir bir şekilde ortaya çıkacağı anlamına geliyor. Aşı çalışmaları ve sayılarımızın planları da bu yönde yapılıyor. Biz, kendi vatandaşımıza aşıyı sunmadan önce de dünya otoritelerinin istediği şartların çok üzerinde koşullarda bunu yapıyoruz. kendi ülke kurallarımız zaten çok sıkı. Toplumumuzun, bu çalışmalara destek vermesi bu yüzden çok önemli. Çünkü bizim gönüllü çalışmalarında yeterli sayılara ulaşmamız gerekiyor bu verileri dünyaya sunabilmek için. Şu an bir çalışmamızda 1000-1500 kişi ile bunu gösterdik ama ne yazık ki yeterli değil. Bu rakamın 3 bin, 4 bin, 5 bin civarında olması gerekiyor. Böylece Dünya Sağlık Örgütü, FDA veya Avrupa İlaç Ajansı EMA onaylarını da alabilelim.

    “TÜRKİYE VERİLERİ DÜNYADA DA KABUL GÖRDÜ”

    Sinovac aşısının DSÖ onayının daha çok Türkiye’de yürütülen faz çalışmaları sayesinde alınabildiğine de işaret eden Prof. Dr. Kara, sözlerini şöyle sürdürdü: “DSÖ kullanım onayını verdi ama EMA firmadan birkaç belge daha istedi. Ama firma bu konuda belki çok istekli davranmadı. Açıkçası Türkiye’den giden verilerle DSÖ bu aşı için onay verdi. Çünkü Türkiye’deki klinik araştırmayı gerçekleştiren ekiplerimiz, hocalarımız, gerçekten çok titiz davrandılar. O veriler zaten DSÖ tarafından uygun ve yeterli görüldü. Benzer şekilde şimdi bizim Turkovac aşı çalışmalarını yapan ve bundan sonraki gelecek aşıların da araştırma ve çalışmalarını yürüten hocalarımız da çok kıymetli ve verilerine dünyanın güvendiği isimler. O nedenle halkımızdan bizim ricamız, lütfen aşı çalışmalarımıza gönüllü olarak destek versinler. Gönüllü olarak hem Turkovac hem de bundan sonraki diğer aşı çalışmaları için tereddüt etmeden gönüllü olsunlar.”

  • Bilim Kurulu Üyesi ‘rahatlama’ için tarih verdi

    Bilim Kurulu Üyesi ‘rahatlama’ için tarih verdi

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, “Planladığımız şekilde devam edebilirsek mart sonu, nisan gibi genel anlamda bir yüksek aşılamaya ulaşıp, toplum içerisinde kayıplarımızın azaldığı, hastane yükümüzün azaldığı bir dönemi görebiliriz. Yaz aylarında genel bir rahatlamamız olabilir; ama bu virüsün mevsimsel özellik kazanma ihtimalini, diğer ülkelerde de var olacağını düşündüğümüzde, önümüzdeki kış için tekrar bizim hazırlıklı olmamız gerektiği, belki o dönemde bir doz veya iki doz aşıyı özellikle riski olanların olması gerektiğini söylemek gerekecek” dedi.

    ​Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, DHA’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’de aşılamanın başarılı gittiğini belirterek, Türkiye’nin istediği miktarlardaki aşıyı, planladığı süre içerisinde getirebilirse gelen aşıları hızlıca uygulayabileceğini kaydetti. Kara, “Büyüklerimiz özellikle risk grubunda olanlar da aşıyı kabul ediyorlar ve aşıyı oluyorlar. Bu bizim açımızdan çok büyük bir avantaj. Bu, virüs dolaşımda olsa bile hastalık yapmasını ve hastaneye yatışları önleyecek. ‘3’üncü bir pik yaşanabilir mi’ veya ‘vakalarda tekrar bir yükselme olabilir mi’ bu hem bu şehirlerdeki mutasyonlu virüsün oranına bağlı olarak değişecektir” diye konuştu.

    ‘AŞIYI KABUL ORANIMIZ YÜKSEK’

    Türkiye’de 2 milyonun üzerinde aşılamanın yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Kara, “Bizim aşıyı kabul oranımız çok yüksek; Türkiye aşıyı kabul eden bir kültüre sahip. Zaten çocukluk çağında çok ciddi bir alt yapımız vardı. Biz hiçbir aksama olmadan pandemi döneminde bile yaklaşık 1 milyon 400 bin çocuğumuzu 13 defa eksiksiz aşılayabildik. Böyle bir özelliğe sahip olunca bundan sonraki gelen aşılamada da bakanlığın da alt yapısıyla kısa sürede büyük bir başarı elde edildi. Bununla beraber dünyanın birkaç haftada ulaştığı rakamlara Türkiye neredeyse birkaç günde ulaşabildi. Vatandaşımızın da burada düzenli, istekli olması, randevusunu alıp uygulamaya gitmesi büyük bir başarıyı getirdi. Buradaki en önemli basamak ise aşılama süreci içerisinde de aşıların devamlılığının olması. Bizim kendi aşımızı üretiyor olmamız büyük bir avantaj. Ancak Türkiye şu anda planladığı şekilde kalan aşıları da temin edebilirse 50 milyon doza yakın olarak inaktif aşı ve ciddi oranda mRNA aşısıyla aşılamada çok ciddi bir başarıyı elde edecek gibi görünüyor” dedi.

    ‘YAZ AYLARINDA GENEL BİR RAHATLAMA OLABİLİR’

    İnaktif aşıda ‘1’inci dozdan sonra korunuruz’ diye düşünmemek gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kara, 2’nci doz uygulandıktan 7-10 gün kadar sonra korunmanın başlayacağını söyledi. Mevcut koronavirüse karşı toplumda aşılama yüzde 60’lara ulaştığında rahatlama olacağını; ama mutant virüste bunun değişeceğini belirten Kara, “Mutant virüsün daha kolay bulaşan virüs olduğunu düşündüğümüz zaman yani karşımızdakinin daha hızlı hareket edip, koşabildiği bir durumda bizim rakamımız da yüzde 60 değil, yüzde 75’e 80’e çıkması gerekecek. Planladığımız şekilde devam edebilirsek mart sonu, nisan gibi genel anlamda bir yüksek aşılamaya ulaşıp, toplum içerisinde kayıplarımızın azaldığı, hastane yükümüzün azaldığı bir dönemi görebiliriz. Yerli aşılarımızın da üretim zamanlarını değerlendirdiğimizde yaz aylarında genel bir rahatlamamız olabilir; ama bu virüsün mevsimsel özellik kazanma ihtimalini, diğer ülkelerde de var olacağını düşündüğümüzde önümüzdeki kış için tekrar bizim hazırlıklı olmamız gerektiği, belki o dönemde bir doz veya iki doz aşıyı özellikle riski olanların olması gerektiğini söylemek gerekecek” ifadelerini kullandı.

    ‘AŞI OLAN VİRÜSÜ ALSA DA AĞIR HASTA OLMUYOR’

    Prof. Dr. Kara, ‘her aşı olan kişi korunacaktır’ anlamına gelmeyeceğini belirterek, “Bugünkü verilerle baktığımızda oranımız yüksek; ama bu yüzde 100 değil yüzde 90, yüzde 80 olabilir. Yani aşı olan kişi hala virüsü alabilir ama biz şunu biliyoruz; eğer aşılandıysanız inaktif aşı için aşının koruyuculuk süresi 6 ayla, 7- 8 ay. Bu süre içerisinde virüsü alsanız da hastalık boyutunda hastaneye yatacak ya da yoğun bakıma yatacak kadar ağır hasta olmuyorsunuz. Ama virüsü alabiliyorsunuz, bir başkasına bulaştırabiliyorsunuz öyle gibi görünüyor; ama burada kesin bir rakam söylemek zor. Ülkeler arasındaki çalışmalarda oranlar ve rakamlar farklı kesin bir şey söylemek çok zor” dedi.

  • Mutasyonlu virüse karşı çift maske uyarısı

    Mutasyonlu virüse karşı çift maske uyarısı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, mutasyonlu virüse karşı çift maske uyarısı yaptı. Kara, “Eskiden aynı ortam içerisinde bulunan 10 kişiden 3’üne bulaşıyorsa şu an 6-7’sine bulaşabiliyor. Önceden mesafemiz 1 metre ise şimdi bunu en az 1,5 metre, karşılıklı durma süremiz 10 dakika ise şimdi bunu mutlaka 2-3 dakikalara indirmemiz lazım. Kapalı bir ortamda maske sayısını 2 yapabiliriz” dedi.

    ​Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, DHA’ya yaptığı açıklamada, mutasyonlu virüsün Türkiye’de yayılma oranına ilişkin değerlendirmede bulundu. Koronavirüsün mutasyon geçirmesini beklediklerini belirten Kara, “Genellikle mutasyonun lehte olmasını bekliyoruz. Ama bu sefer birden fazla mutasyon geçirip İngiltere’deki suşu ortaya çıkartmış vaziyette. Özelliği, bizim vücudumuzdaki hücrelere daha kolay bağlanabilir hale geldi. Bunun da anlamı şu; daha az sayıdaki virüs daha kolay bağlanabiliyor, böyle olunca da daha kolay hastalık tablosunu veya bizde çoğalarak bir başkasına bulaşmaya neden oluyor. Bu yüzden bu dönemde bizim maskeye, mesafeye biraz daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

    ‘KAPALI ORTAMDA 2 MASKE’

    Prof. Dr. Kara, bu mutasyon serisiyle İngiltere’den gelen dünyaya yayılmış olan suşun çok daha kısa sürede, çok daha uzak mesafeden bulaşa neden olabildiğine dikkat çekti. Kara, “Eskiden aynı ortam içerisinde bulunan 10 kişi varken bunlardan 3’üne bulaşıyorsa şu an 6-7’sine bulaşabiliyor. Mutasyonlu virüsün daha kolay bulaştığını biliyoruz. Böyle olunca da korunmak için bizim biraz daha dikkatli olmamız lazım. Önceden mesafemiz 1 metre ise şimdi bunu en az 1,5 metre, önceden karşılıklı durma süremiz diyelim ki 10 dakika ise şimdi bunu mutlaka 2-3 dakikalara indirmemiz lazım. Ama özellikle kapalı bir ortamdayız, havalandırması az olan bir ortamdayız ve süre de biraz uzayacaksa o zaman maske sayısını 2 maske yapabiliriz ya da Almanya’nın önerdiği filtre özelliği daha sıkı olan havadaki partikülleri bile tutabilen maskeyi tercih etmek öyle bir ortamda gerekebilir” ifadelerini kullandı.

    Prof. Dr. Kara, Türkiye’de şu anda mutasyonlu virüs vakasında sayının az olduğunu ifade ederek, “Ama bu oran yükselirse sokakta karşılaşma ihtimalimiz olan virüs artık daha kolay bulaşan virüs türüne doğru dönerse, o zaman bizim de maskede, mesafede daha dikkatli olmamız, belki iki kat maskeyi dışarıda da takmamız gerekecek” diye konuştu.

    ‘MUTASYONDA ANİ YÜKSELİŞ YOK’

    Prof. Dr. Kara, Türkiye’deki mutasyonla ilgili değişikliklerin çok yakından takip edildiğini ifade ederek, “Mutasyonun görüldüğü illerde rakamlarımızda çok ani yükseliş yok. Bu da şunu gösteriyor; bizim vatandaşlarımızın maske ve mesafeye mümkün olduğu kadar uyduğunu, aynı zamanda filyasyon ekiplerinin çok iyi çalıştığını, kovid pozitif vakaları çok erken tespit edip temaslılarına hızlı ulaştığımızı gösteriyor” dedi.

    ‘RAHATLAMA İÇİNDE OLMAMAMIZ LAZIM’

    Prof. Dr. Kara, aşının ilk dozuyla korunmanın tam başlamayacağını da belirterek, “İkinci dozu olduktan sonra 7 ile 10 gün sonrasında bizim korunmamızın başlayacağını biliyoruz. O bakımdan bugün ‘aşı oldum rahatız’ diye bir hareket içerisinde veya ‘vaka sayılarımız azalıyor’ diyerek bir rahatlama içerisinde olmamamız lazım. İngiltere’de bunu çok net olarak gördük. Rakamların düştüğünü gördüklerinde maskeye, mesafeye daha az dikkat etmeleri çok ciddi bir 3’üncü dalga yaşamalarına neden oldu. Burada tek dikkat etmemiz gereken maskemizi düzgün şekilde takmak” değerlendirmesinde bulundu.

  • Bilim Kurulu Üyesi aşıda randevu sistemini anlattı

    Bilim Kurulu Üyesi aşıda randevu sistemini anlattı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, analiz çalışmaları tamamlanan Covid-19 aşılarının uygulamasında randevu sistemini anlattı. Prof. Dr. Kara, “Öncelikle e-Nabız üzerinden veya sağlık kayıt sistemleri üzerinden aşı sırasının sizde olup olmadığını değerlendireceksiniz. Eğer yaşınız 65 yaşın üstündeyse sıranız geldiyse aşı olabileceğinizle ilgili bilgi çıkacak. Aşı sıranızın geldiğini gördükten sonra sistem üstünden randevu alacaksınız” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, analiz çalışmaları tamamlanan Çin menşeili aşıların yaygın uygulanmasına başlanacağını belirtti. Prof. Dr. Kara, hastaneler, aile sağlığı merkezleri dahil tüm sağlık kuruluşlarında yapılacak aşı uygulamasında randevu sistemini anlatarak, “Öncelikle e-Nabız üzerinden veya sağlık kayıt sistemleri üzerinden aşı sırasının sizde olup olmadığını değerlendireceksiniz. Eğer yaşınız 65 yaşın üstündeyse sıranız geldiyse aşı olabileceğinizle ilgili bilgi çıkacak. Ama bu arada diyelim ki siz temaslısınız, o zaman ‘şu anda temaslısınız, 10 gün içerisinde temasınız kalktığında tekrar sorgulayın’ denilecek. Tekrar sorguladığınızda aşı sıranızın geldiğini gördükten sonra bu sefer sistem üstünden randevu alacaksınız. İnternetten olabilir, cep telefonunuzdaki aplikasyondan olabilir ya da telefonla arayarak alabilirsiniz” diye konuştu.

    ‘BİR SONRAKİ RANDEVU OLUŞTURULUYOR’

    Sistemi anlatan Prof. Dr. Kara, “İşlem olarak size şöyle sorulacak; ‘aşı sıranız gelmiş nerede aşı olmak istersiniz; hastane mi, sağlık merkezi mi yoksa aile sağlığı merkezinde mi olmak isterseniz?’ Onu seçeceksiniz. Seçtiğinizde de size o tarihe uygun aşı randevusu verilecek ve o saat içerisinde gittiğinizde aşı olduktan sonra 15 dakika merkezde bekleyeceksiniz. Ondan sonra telefonunuzdaki aplikasyonda sizin aşınızın gerçekleştirildiği ve bir sonraki aşı için de randevunuz oluşturuluyor. Sonrasında da sistem otomatik olarak ertesi gün ‘herhangi bir şikayetiniz oldu mu olmadı mı, herhangi bir problem yaşadınız mı yaşamadınız mı’ onu sorgulayacak. Böylece biz şunu da görmüş olacağız; şu ana kadar 100 kişi, 1000 kişi, 500 bin kişi aşı oldu, ateşi olan olmadı. Bunu görmek hepimizin içinin rahat olması, hepimizin en azından daha güvenli hareket etmesini de sağlayacak” ifadelerini kullandı.

    ‘AŞININ UYGULANMASI BÜYÜK BİR AVANTAJ’

    Prof. Dr. Kara, aşının etkinliğine ilişkin tartışmalara da değinerek, “Eğer siz aşı oluyorsanız yüzde 78 oranında bu virüsü almıyorsunuz veya bu virüsle ilgili herhangi bir semptom geliştirmiyorsunuz; ama hastaneye yatma, yoğun bakıma yatmayı önlemede çok çok başarılı. Bizim her aşı uyguladığımız kişide ‘aşı tamamen etkili olacaktır’ diye bir beklentimizin olmaması lazım. Bir de bazı nedenlerle bazı kişilerin aşılara cevap vermeme ihtimali de var. Ama burada elde edilen veri çok kıymetli ve çok değerli. Ne bakımdan çok değerli? Hastaneye yatmıyorsunuz, özellikle yoğun bakıma yatmada nerede ise tamamen koruyucu o bakımdan bu aşının uygulanması büyük bir avantaj sağlayacak” dedi.

    ‘HANGİ AŞI VARSA SIRADAKİ KİŞİYE UYGULANACAK’

    Prof. Dr. Kara, Çin aşısının dışında Biontech’in mRNA aşısının gelmesinin planlandığını kaydederek, “Aynı şekilde Türkiye’de testleri değerlendirilecek,14 günlük bir süreç geçecek. Ondan sonra da sıralama hangi gruptaysa o gruptan o aşıların uygulaması başlayacaktır. Bugün elde ettiğimiz veriler bu aşıların güvenlik verilerinin oldukça iyi olduğu. Bizim araştırmacılarımızın açıkladıkları verilere baktığımızda inaktif aşı için güvenlikleri, etkinliği çok iyi. Brezilya’nın açıkladığı verilere bakınca güvenlik tarafı çok çok iyi, etkinlik tarafında da en azından iyi olduğunu görüyoruz. Hafif hastalığı önlemede yüzde 78 etkinlik çok iyi; ama ağır hastalık, hastaneye yatma, yoğun bakıma yatmayı etkilemede ise çok çok başarılı. Böyle verileri görünce şuna karar vermek lazım; hangi aşıya ben hangi anda ulaşıyorsam onu sıradaki gruba uygulamam lazım” diye konuştu.

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden kan sulandırıcı uyarısı

    Bilim Kurulu Üyesi’nden kan sulandırıcı uyarısı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, koronavirüs tedavisinde kullanılan kan sulandırıcı ürünlerin bilinçsiz kullanımında vücuda zarar verebileceğine dikkati çekti. Kara, “Bu ilaçlardan elimizde reçetemiz olmadan, doktor önerisi olmadan mutlaka uzak durmamız gerekiyor. Kendi kendimize karar verip kullanabileceğimiz ilaçlar değil bunlar” dedi.

    Sağlık Bakanlığı’nca, koronavirüs tedavisinde kullanılan kan sulandırıcı ürünlere dünyada talebin arttığı belirtildi. Türkiye’deki ürünlerin bir kısmının koronavirüs tedavisi için hastanelere yönlendirildiği belirtilerek, “Bu durum serbest eczanelerimiz aracılığıyla hastalarımıza sunulan ürünlerin miktarında, zaman zaman azalmaya yol açabilmektedir” denildi. Ayrıca, kan sulandırıcı ürünlerin piyasada bulunabildiği belirtildi. Uzmanlar, koronavirüs tedavisinde kullanılan kan sulandırıcı ürünleri doktor önerisi ve takibi dışında kullanmanın büyük sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkati çekti.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, kan sulandırıcı ürünlerin kullanımına ilişkin DHA’ya açıklama yaptı. Kara, herhangi bir ilacın dahi doktor kontrolü dışında dozunu artırınca vücuda zarar verebileceğini belirterek, “Size tedavi amaçlı verdiğiniz ilacı iki katı alırsanız size zarar verebilir. Bu bakımdan doz ana belirleyici. Bu ilaçları gerekmedikçe asla kullanmamak lazım. Kanamaya da neden olabilirler. Kanı sulandırıyor, akışkanlığını artıyor, amacı bu; ama biraz fazla verirseniz kanamaya neden olabilir. Bu çizgiyi bizim, sizin belirlemeniz mümkün değil. Mutlaka sizi izleyen doktorun önermesi ve önerdiği miktarı önerdiği şekilde almanız gerekir” dedi.

    ‘ASLA KULLANMAMALIYIZ’

    Kara, bu tür ilaçların kullanım süresinin uzatılmasıyla da riskin oluşabileceğini belirterek, “Ağrı kesiciyi biz çok rahat kullanıyoruz, bunu bile siz bir tablet yerine 2 tablet alırsanız, almanız gerek süre 6 saatte 1 ise siz 2 saatte bir alırsanız çok ciddi yan etkileri, hatta kayıplara neden olabilecek yan etkileri olabilir. Doktor önerisi olmadan, eczacı arkadaşlara danışıp nasıl kullanılacağından emin olmadan bu ilaçları asla ve asla kullanmamamız gerekir” diye konuştu.

    ‘KENDİ KENDİMİZE KARAR VERİP KULLANABİLECEĞİZ İLAÇLAR DEĞİL’

    Kara, gerekmedikçe kan sulandırıcı ilaçların kullanılmaması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

    “Kan sulandırıcıları kullanırken şöyle riskler olabilir, gerekmediği sürece dışarıdan böyle ilaçları kullanmamız fayda sağlar mı, hayır. Bugün aşıları tartışıyoruz diyoruz ki ‘istenmeyen etkisi olabilir mi’, aşı ile karşılaştırdığımızda kat kat değil yüzlerce kat riski var. Bu ilaçları elimizde reçetemiz olmadan, doktor önerisi olmadan herhangi bir şekilde bize ‘şu şekilde kullanın’ denilmeden mutlaka uzak durmamız gerekiyor. Kendi kendimize karar verip kullanabileceğimiz ilaçlar değil bunlar. Bazen bu ilaçların bir de başka ilaçlar ile etkileşmesi vardır. ‘A’ ilacını alıyorsanız belki de sizin kullandığınız kan sulandırıcının etkisi 2 katına çıkacak, belki de yarıya üşecek. Onun için bunu bir sağlık profesyonelinin, bu işi bilen kişinin değerlendirmesi sizin aldığınız başka bir ilaç varsa onunla etkileşir mi, o etkileşim ne tarafa doğru olur, etkiyi azaltacak tarafa mı, azaltmayacak tarafa mı doğru olur bunu mutlaka değerlendirmek gerek. Bazen siz istenmeyen etkileri hemen fark etmezsiniz. Mesela çok hafif mide kanaması yapar, çok hafiftir fark etmezsiniz, midenizde bağırsağınızda. Ama öyle bir düzeye gelir ki, kan seviyeniz öyle bir düşer ki sizin herhangi bir sağlık kuruluşunda tedavi olabilme şansınız kalmaz. O nedenle de tüm ilaçları doktor önerisi olmadan kullanmayalım, bir eczacı arkadaşımızdan nasıl kullanılacağı konusunda destek alıp kullanalım.”

  • Çocuklara aşı yapılacak mı? Bilim Kurulu Üyesi açıkladı

    Çocuklara aşı yapılacak mı? Bilim Kurulu Üyesi açıkladı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, koronavirüs aşısını yetişkinlerdeki uygulamasını gördükten sonra çocuklara da sunmak için çalışma yapacaklarını belirtti. Prof. Dr. Kara, “Bugün elimizdeki veriler aşının güvenli olduğunu gösteriyor. Ama 1-2 ay içinde kesinlikle güvenli olduklarını göreceğiz. O zaman çocuk çalışmaları yapacağız. Aşıyı çocuklara sunmamız için daha kesin ve daha net ayağımızın yere basması lazım. Şu anda tek ayağım çok kuvvetli yere basıyor, diğeri hemen hemen bastı; ama ikisi de tam bastıktan sonra çocuklara yapacağız” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, inaktif aşıyla, sağlık çalışanları, 65 yaş ve üzeri ile kritik görevdeki kişilerden başlayarak 18 yaş üzerindeki uygun tüm vatandaşların aşılanacağını belirtti. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, 18 yaş altına ise aşı uygulamasının nasıl yapılacağını anlattı. Prof. Dr. Kara, çocukların yetişkinlere oranla daha az koronavirüs geçirdiğini belirterek, “Çocuklar da doğal olarak bu mikroorganizmayı alıyorlar; ama koronavirüs az sayıda geliştiriyorlar. Yetişkin birinin alması ile bir çocuğun almasında böyle bir fark var. Hastalanması, klinik bulgunun ortaya çıkması, şikayetinin ortaya çıkması çocuklarda biraz daha az. O bakımdan çocukların bugün için koronavirüse daha az yakalandığını biliyoruz” dedi.

    ‘ÇOCUKLARA AŞI YAPACAĞIMIZ ZAMAN İKİ KERE DÜŞÜNÜYORUZ’

    Çocukların da koronavirüse karşı aşılanması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Kara, “Ama bugün baktığımız zaman ‘hemen acil mi’ dersek çok acil değil, daha az hastalandıkları için. Ama aşılanmaları gerekir mi, gerekir. Çocukta kararı biz veriyoruz ya da anne-baba veriyor. Bu nedenle de bizim çocuğa yapabileceğimiz aşı için çok daha kesin ve emin olmamız lazım. Bir çocuk en az 80 yıllık bir dönem yaşayacak daha. Çocuklarda aşı uygulayacağımız zaman en azından iki kere düşünüyoruz. ‘Bu aşı gerekli mi, bu aşı güvenli mi, ben bu aşıyı yaparsam çocuğa bir şey olur mu’ benim bunların hepsi için içimin çok rahat olması lazım ki çocuğa aşıyı yapayım” diye konuştu.

    ‘HACETTEPE OLARAK ÇOCUK ÇALIŞMALARI YAPACAĞIZ’

    Prof. Dr. Kara, verilere göre inaktif aşının güvenli olduğunu kaydederek, “Evet bu aşı güvenli, verilerimiz ortaya çıkıyor. Faz-3 çalışmaları daha tam tamamlanmadı. Diyelim ki aşıyı 6 ay uyguladık, hiçbir şey olmadı, bundan sonra bir şeyin olma ihtimali çok düşük, hatta yok kabul edilebilir düzeyde. O zaman bu kadar güvenliyse çocuğa da yapabilirim. Ama şuna da bakarım; acaba çocuğun savunma sistemi bir büyüğün verdiği cevabı verir mi? Bu sefer de çocuk çalışmaları yapılacak. Bugün için elimizdeki veriler aşının güvenli olduğunu gösteriyor. Ama 1-2 ay içinde kesinlikle güvenli olduklarını göreceğim. O zaman da diyeceğiz ki; artık çocuk çalışmalarını yapalım. Biz de Hacettepe olarak çocuk çalışmaları yapmayı planlıyoruz, çocuklarımıza böyle bir aşıyı mutlaka sunmalıyız. Bizim bu aşıyı çocuklara sunmamız için daha kesin ve daha net ayağımızın yere basması lazım. Şu anda tek ayağım çok kuvvetli yere basıyor, diğeri hemen hemen bastı; ama ikisi de tam bastıktan sonra diyeceğim ki, ‘çocuklarda da güvenli yapalım ve onun cevabını görelim’” değerlendirmesinde bulundu.

    ‘HİÇBİR AŞI ÖNCE ÇOCUKTA DENENMEZ’

    Prof. Dr. Kara, aşının yetişkinde güvenlik tarafının çok ön planda olduğunu, çocuklarda da o güvenilirliği gördükten sonra koruyacağına bakılacağını belirterek, şunları kaydetti:

    “Yetişkinde güvenlik tarafı çok ön planda. Çocukta o güveni gördükten sonra, ‘acaba ne kadar koruyacak, bu koruma daha yüksek olur mu yoksa yetişkine göre biraz düşük olur mu’ onu görüp, değerlendirip ondan sonra, ‘çocuklarda bu aşıyı uygulayalım’ demek lazım. Çocuklardaki aşı çalışmasında, çocukta ne kadar koruyacak onu tespit edeceğiz. Yetişkinlerden neyi biliyoruz; bu aşı güvenli, bu aşı koruyor. Çocuktaki çalışmada artık şuna bakacağız; yetişkindeki ağrı yüz kişide 3 kişide oluyor; ama çocukta belki daha fazla belki daha az olacak. Bizim bunu görmemiz lazım. Bir de ne kadar koruduğunu göreceğiz. Çocuklardaki çalışmanın bizim için kıymeti o olacak. Bir aşı laboratuvarda çalışılır, sonra hayvanlarda çalışılır. Sonra faz-1 faz-2 genç yetişkinlerde yapılır, ondan sonra biraz daha büyük sayıdaki yetişkinde çalışma yapılır, emin olunur sonra çocuğa geçilir. Yani direkt hiçbir aşı önce çocukta denenmez.”

  • “Virüsün canlı kalma süresi 10 kat arttı”

    “Virüsün canlı kalma süresi 10 kat arttı”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, kış aylarında koronavirüs tedbirlerine çok daha sıkı uyulması gerektiğini belirterek, “Diyelim ki bende virüs var. Ben masamda konuşurken, öksürürken çıkarttığım virüs önceden 1 dakika bile canlı kalamazken belki şimdi 10 dakika canlı kalıyor olabilir” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Türkiye’de koronavirüs hasta sayılarında azalma olduğunu; ancak kış aylarında mesafe, maske kurallarına özellikle çok daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Kara, “Biz sıcaklıktan ve güneş ışığından bu virüsün etkilendiğini söylemiştik. Eskiden masa üstünde belki 1-2 dakikada hatta 30 saniyede güneş varsa etkinliğini kaybediyordu. Şimdi bu süre mevsimin kışa dönmesi havanın soğuması nedeniyle belki 5 dakikaya çıkıyor. Diyelim ki bende virüs var. Ben masamda konuşurken, öksürürken çıkarttığım virüs önceden 1 dakika bile canlı kalamazken belki şimdi 10 dakika canlı kalıyor olabilir. O nedenle size ait olmayan başkasına ait olan ortamlarda, dışardayken mutlaka ve mutlaka el hijyenimize bizim bu dönemde daha fazla dikkat etmemiz lazım. Su ve sabunla el yıkamayı ya da el antiseptiği kullanmayı biraz artırmamız gerekiyor” diye konuştu.

    ‘YILBAŞINI TELEFONLA KUTLAYIN’

    Prof. Dr. Kara, yılbaşının yaklaştığını hatırlatarak, “Yılbaşında birileriyle görüşmek istiyorsanız ‘lütfen bunu seneye yapalım’ deyin. Bu virüsün yaşayabildiği tek konağı insan ve karşılaştığın her insanda da virüsün olma ihtimali var. Şikayeti olmadan herhangi bir bulgusu olmadan da olma ihtimali var. O kişinin virüssüz olma ihtimalinden eminsen, kesinlikle ‘virüsü yok’ diyorsan ‘buna garanti veriyorum’ dersen kabul görüşülebilir. Ama değilse lütfen bu dönemde biraz mesafe ile ve telefonla yılbaşı akşamını kutlayacak şekilde hareket etmeye çalışalım” dedi.

    Okullarda bu dönemin online olarak devam edeceğini vurgulayan Prof. Dr. Kara, “Ara tatilde rakamlara bakılır, şartlara bakılır ve bence o zaman basamak basamak okulların açılması tartışılabilir; ama bugün için baktığımızda bizim ivedilikle rakamların düşmesini sağlamamız lazım” ifadelerini kullandı.