Etiket: ayak izi

  • Anadolu Parsı’nın ayak izine rastlanıldı

    Anadolu Parsı’nın ayak izine rastlanıldı

    Anadolu Parsı’nın hep dağlarda olduğunu ve hiçbir zaman neslinin tükenmediğini kaydeden Prof. Dr. Şağdan Başkaya, Anadolu Parsı’nın Türkiye sınırlarının yüzde 80’inde varlığını devam ettirdiğini belirtti. Başkaya, Anadolu Leoparı yerine Anadolu Parsı’ isminin kullanılması gerektiğine dikkat çekerek, “Söze Anadolu Leoparı diye başlamak istiyorum. Biz ısrarla Pars denmesinden taraftarıyız yani Türkçe ile kullanılmasından tarafız. O yüzden bakanlık birçok üniversite gibi resmi kuruluşların en azından Türkçe’sini kullanması çok doğru olur diye düşünüyorum. Yani Anadolu parsı diyebilirler pars diyebilirler Türk parsı, Türkiye parsı da deseler hoşumuza gider” ifadelerini kullandı.

    Anadolu Parsının Türkiye’nin Trakya bölgesi hariç diğer bütün bölgelerde varlığını sürdürdüğünün altını çizen Başkaya, “Hayvan iki yerde görüldü, daha öncesinde de farklı yerlerde görüldü. Bunlar eski yerdir yeni yerdir önemli değil ama bu hayvanın yıllardan beri Marmara Bölgesinin Trakya kısmı haricinde ülkemizde dolaştığını ısrarla söylüyoruz. İlk dediğimiz gün hayvanın Türkiye’de olmadığı şeklinde çok aşırı söylenmeyecek cümlelerle üstümüze gelindi. Biz ‘Bu hayvan Türkiye’de var ve yavruluyor’ diyoruz. Bunu da oturduğumuz yerden söylemiyoruz. Genellikle Kuzeydoğu Anadolu’da Bölgesinde çalışan bir ekibimiz var. Yıllardan beri de bu coğrafyada her yerde dolaşıyoruz. Hakkari’den Muğla’ya, Artvin’den Edirne’ye kadar bu ülkeye hâkim bir ekibiz. Sık sık ziyaretler yapıyoruz. Her hafta ülkenin bir tarafındayız. Bir gün Sivas’ta isek öbür gün Kastamonu’dayız. Bir gün Muğla’da isek öbür gün Kırklareli’ndeyiz. İnsanlar bizi Trabzon’da oturduğumuz yerden konuştuğumuzu zannetmesinler. Bizim de arazide foto kapanlarımız var. Herkesin kapısına kurduğu türden biz de belki çoğu sahada da izin alamadığımızdan dolayı foto kapanları resmen köylünün arazisine kuruyoruz. Ziraat arazilerine de foto kapanlar kuruyoruz çünkü pars dediğiniz hayvan çok büyük alanları geziyor. İki ilde var derken birbirinden uzak iki ilden de zikredilse iki komşu ilde olsa biz şunu söylüyoruz; eski söylediklerime bakıyorum 15 yıl öncesinde bunun 30 kadar ilimizde olduğunu söylemişiz ki bu 30 ilinde hepsinin bir yerde kümelenmediğini, İç Ege’den Akdeniz’in Batı Torosları’ndan tutun, Batı Karadeniz’e kadar uzandığından bahsettik” dedi.

    “Biz yıllar öncesinden beri bu hayvanı ayak izlerinden tespit ettik”

    Bugün foto kapan ve termal kameralar ile izledikleri Pars’ı geçmişte ayak izlerinden takip ettiklerini belirten Başkaya “Biz yıllar öncesinden beri bu hayvanı ayak izlerinden öncelikle tespit ettik. İlk tespitlerimizi onunla yaptık bugün de hala o çöpe atılmış bir yöntem değil bizim için. Her gittiğimiz yerde karda, çamurda her yerde ayak izi arıyoruz. Çok şükür ki bu hayvanın ayak izlerine çoğu gittiğimiz vilayette rastlıyoruz. Şu an ülkenin batı kısımlarında da en batı uçlarında da Marmara’nın Trakya’sı haricinde İğneada ormanlarında da dolaşıyoruz, ayak izi arıyoruz. Bursa Uludağ’da bugüne kadar rastlamadık ancak bu rastlanmayacağı manasına gelmiyor. Denizli’nin Honoz Dağı’nda dolaştığımızda ayak izine rastlıyoruz, Muğla’da ayak izine rastlamışız Antalya’da, Mersin’de, Adana’da rastlamışız bunlar sürpriz değil bizim için. Ülkenin çoğu yeri sürpriz değil” şeklinde konuştu.

    “Anadolu Parsı’nın olduğu bölgeler ava kapatılsın yaklaşımı doğru değil”

    Anadolu Parsı’nın görüldüğü açıklamalarının ardından bölgelerin ava kapatılması şeklindeki yaklaşımların doğru olmadığını kaydeden Başkaya, “Bakan beyin açıklamasından sonra çok çeşitli mecralarda şunlar dillendiriliyor. ‘Bu bölgeler ava kapatılsın’ diye bu doğru bir yaklaşım değil. Bu hayvan bugüne kadar var olan mevcut sistemle geldi bunu unutmamak lazım. Dünyanın hiçbir yerinde de zaten söylenildiği gibi bir uygulama yok, bilimsel değil söylenenler. Bugün Amerika’da Kuzey kıtayı düşündüğümüz zaman herkesin bildiği gibi jaguarla, puma yaşıyor bu coğrafyada. Özellikle Kuzey Amerika’da, ABD’de pumanın bulunduğu yerlerde bakıyorsun her türlü av devam ediyor hatta puma avı da devam ediyor. Adamlar yılda binlerce puma vuruyorlar. Buna rağmen pumanın da sayısı artıyor. Belli noktalarda puma tehditlerinden sıkıntı çekerken, bir çok noktada da artış eğiliminde. Mesela geçen yıl 27 ölümcül saldırı olmuş, 100 küsur saldırı içerisinde de bu pumalar da mecburen vurularak ortadan kaldırılmış. Baktığınız zaman orada av yasaklanmıyor avla beraber bu yürütülüyorsa yani bunun bilimsel yöntemleri neyse bizde onu yapmalıyız. Avcılığı yasaklayalım demek doğru bir yaklaşım değil. Bunlar bilimsel değiller, doğru da değiller” diye konuştu.

    “Saldırgan bir hayvan olduğu ortada”

    Anadolu Parsı’nın saldırgan bir hayvan olduğunu kaydeden Başkaya, “81 vilayetimizin neredeyse yüzde 70-80’ninde bu hayvan dolaşıyor. Şu an Trabzon’da konuşuyoruz Trabzon’un dağlarında pars var. Bunu söylemekte bir sıkıntı görmüyorum çünkü Türkiye’nin çoğu yerinde bu hayvan dolaşıyor. Pars insanlara saldırır dersek saldırdığına dair haberleri zaten uluslararası makalelerde veya yayın organlarında rastlıyoruz, görüyoruz. Afrika’dan Hindistan’a kadar saldırgan bir hayvan olduğu ortada. Ülkemizde ilk saldırı kaydı bir makalemizde bundan bahsettik bir doktorumuzun açıklamalarından yola çıkarak çok eski yıllarda olmuş durumda. Saldırabilir ama direk saldırgan bir hayvan diyerek kamuoyunu ürkütüp korkutmak istemiyoruz” diye konuştu.

  • 5 bin yıllık ayak izi: Yeri gizli tutuluyor

    5 bin yıllık ayak izi: Yeri gizli tutuluyor

    Türkiye’nin ilk ve tek UNESCO sertifikalı jeoparkı ‘Kula- Salihli UNESCO Global Jeoparkı’ içinde yapılan baraj inşaatı sırasında bulunan insan ayak izlerinin 5 bin yıllık olduğu ortaya çıktı. Zarar görmemesi için izlerin yeri gizli tutuluyor.

    Avrupa UNESCO Jeoparklar ağındaki Kula-Salihli UNESCO Global Jeoparkı’nda bulunan ve daha önce 11 bin yıllık olduğu bilinen ayak izleri ile küllerin geçmişi araştırıldı.

    Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Almanya’nın Heidelberg Üniversitesi ve Avustralya’nın Curtin Üniversitesi’nden akademisyenler ile volkanologların oluşturduğu komisyon, Sindel Mahallesi yakınlarında bulunan ayak izleri ve külleri inceledi.

    2 ayrı tarihleme metodu uygulayan bilim insanları, tespitlerini ‘Tarih öncesi insanlar tarafından görülebilen ve kaydedilen volkanik patlama’ adlı makalede yayımladı.

    Ayak izi ve küllerin yaklaşık 4 bin 700 ila 5 bin yıl arasında bir yaşa sahip olduğu tescillendi.

    Zarar verilmemesi adına ayak izlerini gizli ve saklı tuttuklarını söyleyen Jeopark Belediyeler Birliği Müdürü ve Jeofizik Mühendisi Yiğit Karakuzu, şunları söyledi:

    “Kula-Salihli UNESCO Global Jeoparkı, 2 bin 320 kilometrekare alana sahip Türkiye’nin UNESCO sertifikalı ilk ve tek jeoparkıdır. İçinde arkeolojik, kültürel ve jeolojik SİT alanlarının oluşturulduğu dünyanın 99’uncu, Avrupa’nın 58’inci jeoparkıdır. Şu an dünya üzerindeki 41 farklı ülkede, 147 jeopark bulunmakta. Türkiye’de ise tek jeopark olarak hizmet vermekteyiz. Kula-Salihli UNESCO Global Jeoparkı alanının Salihli bölgesinde en önemli arkeolojik SİT alanlarımızdan biri olan fosil ayak izleri bölgesindeyiz. Ayak izlerimiz 1960 yıllarında, Demirköprü Barajı inşaatında bir yol çalışması sırasında bulundu. O dönemde 100’e yakın ayak izi bulunmuştu. Zaman içinde ayak izleri yerlerinden alınıp çeşitli müzelerde sergilenmek üzere götürüldü. Şu an doğada görebileceğimiz ayak izleri mevcut. Yerlerini gizli ve saklı tutuyoruz. İnsanların gelerek, jeolojik mirasımıza zarar vermelerini istemiyoruz.”

    Karakuzu, ayak izi ve küllerin yaklaşık 4 bin 700 ila 5 bin yıl arasında bir yaşa sahip olduğunun tescillendiğini kaydetti.

    TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK UNESCO SERTİFİKALI PARKI

    2 bin 320 kilometrekare alana sahip Türkiye’nin UNESCO sertifikalı ilk ve tek jeoparkı olan Kula-Salihli UNESCO Global Jeoparkı içinde arkeolojik, kültürel ve jeolojik SİT alanlarını barındıran dünyanın 99’uncu, Avrupa’nın 58’inci jeoparkıdır. Dünya üzerindeki 41 farklı ülkede, 147 jeopark bulunurken, Türkiye’de ise sadece Kula-Salihli UNESCO Global Jeoparkı hizmet vermektedir.

    JEOPARK NEDİR?

    Jeopark, yeryüzü şekilleri ve jeolojik özellikleri açısından uluslararası öneme sahip, koruma, eğitim ve sürdürülebilir kalkınma faaliyetlerinin gerçekleştirildiği bütüncül bakış açısıyla yönetililen sınırları belli coğrafi alanlardır.

    Jeoparklar, jeositlerin korunup gelecek kuşaklara aktarılmasını amaçlayan birer koruma alanıdır. Jeoparklar aynı zamanda yöre halkının sosyal ve kültürel kalkınmasını hedefleyen alanlardır.

    Jeomirasın korunmasının yanında Jeoparklar doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanımı, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve doğal afetlerle ilgili risklerin azaltması gibi konularda da toplumun bilinçlenmesini ve farkındalığının artırılmasını da amaçlar.