Etiket: ayasofya camii

  • Bursa’da Ayasofya Camii bahçesinde darp edildi

    Bursa’da Ayasofya Camii bahçesinde darp edildi

    Bursa’nın İznik ilçesinde tarihi Ayasofya Camii bahçesinde 3 kişi tarafından darp edilen şahıs ağır yaralandı.

    Bursa’nın İznik ilçesine önceki akşam Ayasofya Camii bahçesinde iddiaya göre tartışma sonucu İbrahim A. ile Ahmet Y., Alican Ö. ve Emrah D. arasında kavga çıktı.

    3 kişi tarafından darp edilen ve ağır yaralanan İbrahim A. hastaneye kaldırıldı. Hastaneye kaldırılan ve durumu ağır olan İbrahim A., daha sonra Bursa’ya sevk edildi.

    Polis ekipleri 3 kişi tarafından öldüresiye darp edilen İbrahim A.’ya saldıran 3 kişiyi yakalayarak gözaltına alındı.

  • Ayasofya’da bayram namazı

    Ayasofya’da bayram namazı

    Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde 86 yıl sonra ilk bayram namazı, caminin içini ve çevresini dolduran binlerce vatandaşın katılımıyla eda edildi.

    İstanbul’un fethine kadar 916 yıl kilise, 1453’ten 1934’te alınan kararla müze oluncaya dek cami olarak kullanılan, 86 yıl müze olarak hizmet veren ve geçen hafta cuma namazıyla birlikte yeniden ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde, ilk bayram namazı heyecanı yaşandı.

    Kurban Bayramı namazını Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde kılmak isteyen, İstanbul’un yanı sıra başka kentlerden ve yurt dışından gelenler, Ayasofya Meydanı’nı doldurdu. Camiye giden çeşitli bölgelerde kurulan güvenlik noktalarında da yoğunluk oluştuğu gözlendi.

    Namaz için belirlenen alanlar, bayram namazı vaktinden önce doldu. Fatih Belediyesi ekipleri vatandaşlara namaz öncesinde ücretsiz olarak tek kullanımlık seccade, dezenfektan, maske ve su dağıttı. Mobil araçlar üzerine kurulan dev ekranlarla arka saflarda yer alan kişilerin alanı görmesi de sağlandı.

    Vatandaşlar, belediye tarafından sosyal mesafe kuralı gereği bölümlendirilen yerlere ve ibadetlerin rahat bir ortamda yerine getirilmesi amacıyla Ayasofya Meydanı’na serilen hasırların üzerine, yanlarında getirdikleri seccadeleri sererek bayram namazını kıldı.

    Bayram namazı öncesinde İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı tarafından dua okundu.

    86 yıl sonra Ayasofya’da, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ilk bayram namazını kıldırdı.

    Namazın ardından tekbirler getirildi. Ayasofya’da, 86 yıl sonra ilk Kurban Bayramı hutbesini okuyan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın yine elinde kılıçla minbere çıkması dikkat çekti.

    Osmanlı’dan kalan bu geleneğe göre cuma ve bayram hutbeleri için minbere kılıçla çıkan eski cami imamları, kılıcı sağ ele alırsa, “kullanma” niyetini ortaya koyuyor ve düşmanı korkutmayı amaçlıyor. Hutbelerde ise kılıç sol ele alınıyor. Bu da, dosta güven verme amacını taşıyor.

    Erbaş, bayram hutbesinde “Sizleri bayram süresince kurban kesiminde, ziyaretleşmede, bilhassa trafikte anlayışlı ve sabırlı olmaya davet ediyorum.Yüce Rabbimiz, bizleri her türlü kaza ve beladan muhafaza buyursun. Salgın hastalıklardan, savaş ve acılardan halâs eylesin.Nice bereketli bayramlarda buluştursun. Allah’ın selamı, rahmeti, ikram ve inayeti üzerimize olsun” dedi.

    Camideki ilk bayram namazına özel hatıra madalyonu dağıtıldı

    Öte yandan Fatih Belediyesi, Kurban Bayramı namazı için Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’ne gelen vatandaşlara, bugüne özel hazırlanan gümüş kaplamalı hatıra madalyonu ile üzerine Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi işlenmiş bez çanta armağan etti. Ayrıca, namazdan çıkan vatandaşlara çorba ikramı da yapıldı.

  • Sümela Manastırı ve Ayasofya Camii ziyarete açılıyor

    Sümela Manastırı ve Ayasofya Camii ziyarete açılıyor

    Trabzon’da restorasyon çalışmaları tamamlanan Sümela Manastırı ve Ayasofya Camii, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla düzenlenecek törenlerle yarın ziyarete açılacak.

    Türkiye’nin ‘inanç turizmi’ açısından önemli merkezlerinden biri olan Trabzon’un Maçka ilçesindeki tarihi Sümela Manastırı ile 2013 yılında müzeden camiye dönüştürülen Ayasofya Camisi’nde başlatılan restorasyon çalışmaları tamamlandı. Bölge turizmine büyük katkı sunan tarihi mekanlar, Bakan Ersoy’un katılımıyla yarın düzenlenecek törenlerle ziyarete açılacak.

    AYASOFYA CEMAATİYLE BULUŞACAK

    İstanbul’da Ayasofya’nın ibadete açılmasının ardından Trabzon’da, 7 yıl önce müzeden camiye dönüştürülerek restorasyonu başlatılan Ayasofya-i Sağir Cami-i Şerifi de ibadete açılmış olacak. Cami, 2 yıl süren çalışmaların ardından cemaatiyle buluşacak. Caminin ibadete açık alanında bulunan freskler, özel bir sistemle namaz vaktinde otomatik olarak örtüldükten sonra, namaz bitiminde tekrar ziyaretçilere açılacak.

    SÜMELA MANASTIRI AÇILIŞA HAZIR

    Maçka ilçesi Altındere Vadisi’nde bulunan, Türkiye’nin önemli tarihi, turistik ve inanç mekanlarından olan, her yıl yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği tarihi Sümela Manastırı’nda da 4 yıl süren restorasyon çalışmalarında sona gelindi. Manastırda endüstriyel dağcılar, kaya düşmesine karşı yamaçları çelik ağlarla ördü.

    SÜMELA’DA KONTROLLÜ ZİYARET

    Koronavirüs salgını nedeniyle 18 Mart’ta ziyarete kapatılan tarihi manastırın, normalleşme adımları kapsamında bir bölümü 1 Haziran’da yeniden açılmıştı. Manastır, yarın düzenlenecek törenin ardından koronavirüs tedbirleri göz önünde bulundurularak ziyaretçilerini ağırlayacak.

    ‘HAYIRLI OLSUN’

    Giresun’dan gezi amaçlı Trabzon’a gelen Yusuf Öner, Ayasofya ve Sümela Manastırı’nın ziyarete açılmasının sevindirici olduğunu söyleyerek, “Restorasyon biraz uzun sürdü ama yeninden Ayasofya’nın ibadete, Sümela Manastırı’nın da ziyarete açılması güzel bir şey. Bilseydik yarın gelirdik. Ama olsun, hayırlısı olsun” dedi.

    ‘TARİHİ KORUYORUZ”

    Kent sakinlerinden Muhammet Göktürk, tarihi değerlere sahip çıkılıp, korunduğunu kaydederek, “Allah’ımıza çok şükür bu günleri bize gösterdi. Burası ve İstanbul’daki Ayasofya’yı açtık. Bunlar bizim milli değerlerimizdir. Bu günleri bize yaşatanlara şükran borçluyuz. Hiç kimseye ayrım gözetmiyoruz. Bu değerleri görüldüğü gibi koruyoruz. Aynı anlayışı başka insanlardan da görmek istiyoruz” diye konuştu.

    Niğde’den Karadeniz turuna çıkan ve Ayasofya Camii’ni ziyarete gelen Burcu Aygüneş de çok heyecanlı olduklarını ifade ederek, emeği geçenlere teşekkür etti.

    SÜMELA MANASTIRI

    Trabzon’un Maçka ilçesinde Karadağ’ın Altındere Vadisi’ne bakan eteğinde, yaklaşık 300 metre yükseklikteki ormanlık alanda kayaların oyulmasıyla yapılan Sümela Manastırı, halk arasında ‘Meryem Ana’ adıyla da biliniyor. Hakkında çeşitli rivayetler de bulunan ve kuruluşu bilimsel verilere göre 13’üncü yüzyıla uzanan tarihi manastırda, hizmet birimleri, misafirhane, mutfak ve ayazmanın dışında toplam 72 oda bulunuyor. 4 yıl önce başlatılan restorasyon çalışmalarında riskli kayaların temizliği yapılan manastırın kapılarının ziyarete açılmasıyla turist yoğunluğu yaşanması bekleniyor. Manastırda 2010 yılında binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ayini, Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmişti.

    AYASOFYA CAMİ

    Ayasofya, yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. 1868 yılında harap durumda olan caminin Bursalı Rıza Efendi’nin teşvikleriyle yeni baştan onarıldığı bilinmektedir. Bina, 1’inci Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla depo, hastane ve son olarak yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesi’nin işbirliği ile restore edilerek 1964 yılından sonra müze olarak ziyarete açılmıştır. Geç Bizans kiliselerinin güzel bir örneği olan yapı, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Yapı ana kubbenin etrafında değişik tonozlarla örtülmüş, çatı farklı yükseklikler verilerek kiremitle kaplanmıştır. Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. 2012 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilen, freskleri asma tavan ve özel perdelerle kapatılan Ayasofya, 2013 yılında kılınan cuma namazıyla resmen ibadete açılmıştı.

     

  • Diyanet İşleri Başkanı, ‘Atatürk’e lanet etti’ iddiasını yanıtladı

    Diyanet İşleri Başkanı, ‘Atatürk’e lanet etti’ iddiasını yanıtladı

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş, Ayasofya hutbesinde kullanmış olduğu ifadelerin “Atatürk’e lanet” olarak eleştirilmesiyle ilgili açıklama geldi.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş. Ahmet Hakan’ın “Atatürk’e lanet ettiğiniz şeklinde bir eleştiriyle karşı karşıyasınız. Bu konuda ne söylemek istersiniz?” sorusuna cevap verdi.

    İşte Hakan’ın yazısının ilgili kısmı:

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş’ın Ayasofya hutbesinde şöyle bir cümle geçti:

    “Fatih Sultan Mehmet Han, gözbebeği olan bu muhteşem mabedi kıyamete kadar cami olmak kaydıyla vakfedip müminlere emanet bırakmıştır. Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır. Dokunanı yakar. Vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar”.*

    İşte hutbede geçen bu bölüm nedeniyle özellikle CHP ve İYİ Parti’den isimler, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş’a büyük tepki gösterdiler.

    Mesela CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Ali Erbaş ant olsun ki, o koltukta oturup Atatürk’e lanet okumanın bedelini ödeyeceksin” dedi. Mesela CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “Türkiye’nin hiçbir memuru Atatürk’e hakaret edemez. Hele Atatürk sayesinde işgalden kurtarılan Ayasofya’da bunu yapmak sadece ahlak değil akıl bozukluğudur” dedi. Mesela CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, “Atatürk’e lanet, vatana ihanettir” dedi. Mesela İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bugün Atatürk’e lanet okuyarak, birilerine selam çakmış olabilir. Ama unutulmamalı ki gün gelir bunun siyasi ve hukuki sonuçları olur” dedi. Mesela İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, “Atatürk’e dil uzatan Ali Erbaş Fatih’in vakfiyesinde ne yazdığını bile bilmiyor. İstifa istifa!” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş, yaptığı yazılı açıklama ile eleştirilere yanıt verdi:

    Merhaba Ahmet Bey.

    Ayasofya hutbemde temas ettiğim “Vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar; vâkıfın şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” ifadesiyle ilgili şu açıklamayı yapabilirim:

    Genel olarak vakfiyelerin sonu, vâkıfın bedduasıyla biter.

    “Bu vakfımı kimler amacı dışında kullanırsa Allah’ın, meleklerin, peygamberlerin, tüm Müslümanların laneti onların üzerine olsun” şeklinde.

    Ben de hutbede buna atıfta bulundum.

    Sadece Ayasofya’yı değil tüm vakıf mallarını kastettim.

    Geçmişi değil, bundan sonrasını kastettim. “Uğramıştır” demedim, “Çiğnerse lanete uğrar” dedim.

    Atatürk 82 sene önce vefat etti. Vefat eden insanlara dua edilir, beddua değil. Geçen geçmiştir, Allah Teala da “tilke ümmetün kad halet, lehâ mâ kesebet ve leküm mâ kesebtüm” (Onlar gelip geçen bir ümmettiler. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz) (Bakara 141) ayetiyle bizi uyarmaktadır.

    Biz geçmişe takılmadan geleceğe bakmalıyız.

    Kaldı ki Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi hususunda Atatürk’ün dahlinin olup olmadığı da tarihçiler arasında tartışmalı bir konudur.

    Velhasıl bizim millet olarak vakıf mallarını koruma konusunda çok titiz olmamız gerekir. Bunu sağlamanın tek yolu kanunlarla korkutarak olmamalı. Farklı yollarla vicdanlar harekete geçirilmeli ve inanç ilkeleri de devreye sokulmalı.

    Diyanet İşleri Başkanı olarak bunu Müslümanlara hatırlatmak benim görevim. Ben görevimi yapıyorum.

    Ama birileri benim görevim gereği hatırlattığım hususlar üzerinden bilerek ya da bilmeyerek tefrika çıkarıyor.

    Bizim inancımızda vâkıfın (vakfedenin) vasiyeti nass hükmündedir. Ona uymak gerekir.

    Bunu Müslümanlara Diyanet İşleri Başkanının camide, hutbede hatırlatması son derece normal bir davranıştır, polemik konusu yapmak iyi niyetli bir tavır değildir.

    Allah yar ve yardımcımız olsun.

  • Bursa’da II. Murat türbesinde şükür duası edildi

    Bursa’da II. Murat türbesinde şükür duası edildi

    Bursa’da, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması dolayısıyla Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murat’ın türbesinde şükür duası edildi.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından, Muradiye Külliyesi’nde düzenlenen etkinlikte, 86 yıl sonra ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi için şükredildi.

    Ayasofya’nın İstanbul’un fethinin en önemli nişanesi olduğunu belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Aktaş, “Şükürler olsun Ayasofya, şimdi aslına rücu ediyor ve ilk cuma namazı ile birlikte cami olarak kullanılmaya başlandı. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere emeği geçen tüm devlet büyüklerimize yürekten teşekkür ederim.” ifadesini kullandı.

    Aktaş, “Sultan II. Murat öyle bir evlat yetiştirdi ki kutlu fetih ona nasip oldu. Bu vesileyle bu toprakları bizlere vatan yapan ecdadımızı, büyüklerimizi, şehitlerimizi, tüm Allah dostlarını, evliyaları rahmetle ve minnetle anıyorum.” dedi.

  • Ayasofya’da 350 bin kişiyle Cuma Namazı

    Ayasofya’da 350 bin kişiyle Cuma Namazı

    Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde 86 yıl sonra ilk cuma namazı caminin içi ve çevresini dolduran binlerce vatandaşın katılımıyla kılındı.

    Ayasofya’da tarihi gün… 86 yıl sonra ilk namaz kılındı.

    86 yıl sonra kılınan ilk namaz öncesi 4 minareden 4 müezzin tarafından öğle ezanı okundu.

    Minarelerden yükselen selaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatiha Suresi’ni ve Bakara Suresi’nin ilk 5 ayetini okudu.

    Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde, 86 yıl sonra cuma namazını kılmak ve tarihi ana tanıklık etmek için çeşitli illerden İstanbul’a gelen çok sayıda vatandaş da alanın dolması nedeniyle cuma namazını Yenikapı etkinlik alanında kıldı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “(Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin açılışı) 350 bin kişi bugün cuma namazına iştirak etmiş.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bundan sonra içeride ve dışarıda Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yapacağı restorasyon çalışmaları var. Bu restorasyon çalışmalarıyla beraber Ayasofyamızı inşallah çok daha farklı, çok daha anlamlı bir yapıya kavuşturmuş olacağız.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Artık burası aslına döndü, camiydi tekrar cami oldu. Şimdi ilanihaye inşallah cami olarak tüm inananlara hizmete devam eder.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “(Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi) Tüm insanlığın bir kültür mirası olarak her dinden insanların gelip gezebileceği bir yer.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cuma namazından sonra Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesini ziyaret etti.

    Ayasofya’da ‘Kılıç’ geleneğiyle Cuma hutbesi

  • Ayasofya’da ‘Kılıç’ geleneğiyle Cuma hutbesi

    Ayasofya’da ‘Kılıç’ geleneğiyle Cuma hutbesi

    Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde, 86 yıl sonra ilk hutbeyi okuyan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Milletimizin derin bir yürek yarasına dönüşen hasreti sona eriyor. Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun.” dedi.

    Erbaş, “Ayasofya: Fethin nişanesi, Fatih’in emaneti” başlıklı hutbesini okumak için minbere kılıçla çıktı.

    Kılıçlı hutbe ne anlama geliyor?

    Erbaş, hutbeye elinde kılıçla çıktı. Türk tarihinde kılıç kuşanmanın ayrı bir önemi vardır. Merasimler düzenlenir, o an bir bakıma ölümsüzleştirilir. Tarihteki Türk devletlerinde ve Osmanlı İmparatorluğunda bu anın anlamı daha da bir özeldir. Padişahların kılıç kuşanma merasimleri, onların yönetimi devraldıkları, hükümdarlıklarını ilan ettikleri anlamına geliyor. “Eski Camide hutbede kılıç taşımanın, hatta kılıcı hangi elle tutulacağı dahi özel anlam taşıyor. Sağ ele alınan kılıç, ‘kullanma’ niyetini ortaya koyuyor ve düşmanı korkutmayı amaçlıyor. Hutbelerde kılıç sol ele alınıyor. Bu da, dosta güven verme amacını taşıyor.”

    CUMA HUTBESİ

    Allah’ın lütfu ve inayeti ile cumanın huzuru ve bereketinin Müslümanların üzerine olmasını dileyen Erbaş, bu mübarek vakitte, bu mukaddes mekanda tarihi bir ana şahitlik edildiğini belirtti.

    Erbaş, “Ayasofya-i Cami-i Şerifi Kurban Bayramı’nın gölgesinin üzerimize düştüğü, hac aylarından mübarek Zilhicce’nin üçüncü günü olan bugün yeniden cemaatine kavuşuyor. Milletimizin derin bir yürek yarasına dönüşen hasreti sona eriyor. Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun.” diye konuştu.

    Bugünün, Ayasofya’nın kubbelerinde yeniden tekbir, tehlil ve salavatların yankılandığı, minarelerinden ezan ve selaların yükseldiği gün olduğuna işaret eden Erbaş, şöyle konuştu:

    “Bugün, bundan 70 sene önce hemen karşımızdaki Sultanahmet Camisi minarelerinin 16 şerefesinden 16 müezzinin Allah’u ekber sadalarıyla yeri göğü inlettiği, 18 yıl ayrılıktan sonra minarelerimizin ezanlara kavuştuğu anın bir benzerini yaşadığımız gündür. Bugün, müminlerin sevinç gözyaşları içinde kıyama durduğu, huşuyla rükua vardığı ve şükürle secdeye kapandığı gündür. Bugün, şeref ve tevazu günüdür. Bizleri böyle onurlu bir güne kavuşturan, yeryüzünün en mukaddes mekanları olan camilerde buluşturan ve ulu mabet Ayasofya’da huzuruna kabul eden Cenab-ı Hakk’a sonsuz hamdüsenalar olsun.

    ‘Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır ve o asker, ne güzel askerdir.’ buyurarak fethi müjdeleyen Habib-i Kibriya Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun. Bu müjdeye nail olma aşkıyla yollara düşen, İstanbul’un manevi mimarı Ebu Eyyub el-Ensari Hazretleri başta olmak üzere, ashab-ı kirama ve onların kutlu izinden gidenlere selam olsun. Fetih, tasallut değil ihyadır; yıkım değil imardır inancıyla Anadolu kapılarını milletimize açan Sultan Alparslan’a ve bu toprakları vatan kılarak bize emanet eden şehitlerimize, gazilerimize, coğrafyamızı imanla yoğuran tüm gönül sultanlarına selam olsun. Fetih sevdasını Sultan Mehmet’in gönlüne nakış nakış işleyen, 1 Haziran 1453 Cuma günü Ayasofya’da ilk cuma namazını kıldıran ilim ve hikmet tabibi Akşemseddin Hazretleri’ne selam olsun.”

    “Fatih Sultan Mehmet Han’a selam olsun”

    Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, hutbesinde şunları kaydetti:

    “Artık bir işe karar verdin mi Allah’a güven. Doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever’ ayet-i celilesine gönülden bağlanan o genç ve dirayetli padişaha; tarih, edebiyat, bilim ve sanat dehasına, çağının en gelişmiş teknolojisini üreten, gemilerini karadan yürüten, Allah’ın izni ve inayetiyle İstanbul’u fethe mazhar olan, sonra da bu aziz şehrin tek bir taşına bile zarar gelmesine izin vermeyen, cennetmekan Fatih Sultan Mehmet Han’a selam olsun. Ayasofya’yı minarelerle süsleyen, asırlarca ayakta kalmasını sağlayan güçlendirmeleri yapan, mimarların piri, büyük sanatkar Mimar Sinan’a selam olsun. Dünyanın yedi iklim dört bucağında Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasını özlemle bekleyen ve sevinçle kutlayan bütün mümin kardeşlerimize selam olsun. Ayasofya’nın ezanına, kametine, vaazına, hutbesine, duasına, tilavetine, ilmi faaliyetlerine, saf saf dizilmiş muazzez cemaatine kavuşması için dünden bugüne canla başla emek veren büyüklerimize selam olsun. Ayasofya’yı ‘kendi öz evimizde ruh ve mukaddesat odamız’ diye tarif eden ve ‘Ayasofya mutlaka açılacak, bekleyin gençler, biraz daha rahmet yağsın. Her yağmurun arkasında bir sel vardır. O selin üzerinde bir saman çöpü olsam, daha ne isterim. O, aziz bir kitap gibi açılacak’ diyerek umut ve sabır aşılayan ilim ve fikir insanlarımıza, irfan ve ihsan öncülerimize selam olsun. Rahmet olsun cümlesine.”

    “İnsanlık tarihinin en kıymetli ilim, hikmet ve ibadet mekanlarından birisi”

    Ayasofya’nın, 15 asrı aşan ömrüyle insanlık tarihinin en kıymetli ilim, hikmet ve ibadet mekanlarından birisi olduğunu dile getiren Erbaş, “Bu kadim mabed, Alemlerin Rabbi olan Allah’a kulluğun ve teslimiyetin muhteşem bir ifadesidir.” dedi.

    Fatih Sultan Mehmet Han’ın, gözbebeği olan bu muhteşem mabedi kıyamete kadar cami olmak kaydıyla vakfedip müminlere emanet bıraktığını anlatan Erbaş, “Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar. Dolayısıyla o günden bugüne Ayasofya, sadece ülkemizin değil, aynı zamanda ümmet-i Muhammed’in harim-i ismetidir. Ayasofya, İslam’ın engin merhametinin bir kez daha dünyaya ilan edildiği yerdir. Fetihten sonra Ayasofya’ya sığınıp, haklarında verilecek hükmü endişe içinde bekleyen ahaliye Fatih, ‘Bu andan itibaren özgürlüğünüz ve hayatınız hakkında korkmayınız! Kimsenin malı yağma edilmeyecek, kimse zulme uğramayacak, hiç kimse dininden dolayı cezalandırılmayacaktır.’ demiştir ve öyle de yapmıştır. İşte bu vesileyle Ayasofya, inanca saygının ve birlikte yaşama ahlakının sembolü olmuştur.” ifadesini kullandı.

    “Ayasofya’nın ibadete açılması, yeryüzünün bütün mahzun mescitlerinin can suyuna kavuşmasıdır”

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya’nın ibadete açılmasının, tarihi müktesebatına vefanın gereği olarak, beş asır boyunca müminleri bağrına basan mukaddes bir caminin, asli vasfına dönüştürülmesi olduğunu söyledi.

    Ayasofya’nın ibadete açılmasının, temeli tevhid, tuğlası ilim, harcı erdem olan İslam medeniyetinin bütün zorluklara rağmen yükselmeye devam edişinin ispatı olduğunu anlatan Erbaş, “Ayasofya’nın ibadete açılması, başta Mescid-i Aksa olmak üzere, yeryüzünün bütün mahzun mescitlerinin ve mazlum müminlerinin can suyuna kavuşmasıdır. Ayasofya’nın ibadete açılması, iman ve vatan sevdasını her şeyin üstünde tutan aziz milletimizin, köklerinden aldığı manevi güçle sağlam bir istikbali inşa etme azmidir.” dedi.

    Erbaş, medeniyetlerinde camilerin, birlik, dirlik, kardeşlik, inanç ve sükunetlerinin kaynağı olduğunu vurgulayarak, “Yüce Rabbimiz, cami ve mescitleri imar edenler hakkında şöyle buyurmaktadır. ‘Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yolda oldukları umulanlar bunlardır.” diye konuştu.

    Hutbesinde, “Minareleri suskun, minberi yalnız, kubbesi sessiz, bahçesi ıssız bir camiden daha mahzun ne olabilir?” diye soran Erbaş, “Bugün, tehlikeli bir şekilde tırmanan İslam düşmanlığı sebebiyle dünyanın çeşitli bölgelerinde saldırıya uğrayan, kapılarına kilit vurulan, hatta bombalanıp yıkılan camiler vardır. Mazlum ve mahzun yüz milyonlarca Müslüman zulme uğramaktadır. Günümüz dünyasına Fatih Sultan Mehmet’in beş asır önce Ayasofya’da sergilediği bu muhteşem davranışı örnek gösteriyor, tüm insanlığı, İslam karşıtı söylem ve eylemler başta olmak üzere her türlü zulme ‘dur’ demeye davet ediyorum.” diye konuştu.

    Erbaş, Ayasofya’nın ifade ettiği manayı, yüce bir gaye ve mukaddes bir emanet bilen müminler olarak, bugün kendilerine düşen en büyük görevin, tüm yeryüzünde merhamet ve müsamahanın, barış, huzur ve iyiliğin egemen olması için gayret göstermek olduğunu söyledi. İsmi barış, kurtuluş, selam olan İslam’ın hem son Peygamberinin ve tüm enbiya-i kiramın gönderiliş amacının da bu olduğunu aktaran Erbaş, şöyle devam etti:

    “O zaman bize düşen, yeryüzünde daima iyilik, hak ve adalet egemen olsun diye gece gündüz çalışmaktır. Devasa sorunların girdabında çaresizliği yaşayan insanlığın, kurtuluş umudu olmaktır. Zulüm ve haksızlığın, gözyaşı ve çaresizliğin kuşattığı coğrafyalarda adaletin teminatı olmaktır. ‘Ey Müslüman! İslam’ı öyle güzel, öyle sahih anla, yaşa ve anlat ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin’ çağrısına uyarak yeni bir diriliş başlatmalıyız. Biz inanıyoruz ki, Hz. Ali’nin ifadesiyle ‘İnsanlar ya dinde kardeş ya da yaratılışta eştir.’ Biz inanıyoruz ki, yeryüzü hepimizin ortak evidir. Biz inanıyoruz ki, inancı, ırkı, rengi, toprağı ne olursa olsun, bu evin bir ferdi olan herkes, güven içerisinde, evrensel değerler ve ahlaki ilkeler çerçevesinde özgür ve insanca yaşama hakkına sahiptir.”

    Diyanet işleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya’nın kubbesi altında tüm insanlığı adalete, barışa, merhamete ve hakkaniyete davet ettiklerini aktararak, “İnsan olma şerefini koruyan, bizi eşref-i mahlukat yapan evrensel değerleri ve ahlaki ilkeleri ayakta tutmaya çağırıyoruz. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı her canın dokunulmaz olduğunu ilan eden son ve hak dinin müntesibi olarak, insanlığı can, din, akıl, mal ve neslin muhafazası için yardımlaşmaya ve dayanışmaya çağırıyoruz. Zira bugün, kalbimizle fıtratımızı, aklımızla vicdanımızı bütünleştirmeye, insanı insanla buluşturmaya, insanı tabiatla barıştırmaya her zamankinden daha çok muhtacız.” dedi.

    “Ayasofya Camii’nin kapıları, Allah’ın bütün kullarına açık olacaktır”

    Hutbesinin sonunda “Bu şerefli mekandan bütün dünyaya seslenmek istiyorum.” diyen Erbaş, şunları kaydetti:

    “Ey insanlar, Ayasofya Camii’nin kapıları, tıpkı Süleymaniye, Selimiye, Sultanahmet ve diğer camilerimiz gibi, hiçbir ayrım gözetmeksizin Allah’ın bütün kullarına açık olacaktır. Ayasofya Camii’nin manevi atmosferinde inanca, ibadete, tarihe ve tefekküre uzanan yolculuk inşallah kesintisiz devam edecektir. Cenab-ı Hak, şanlı tarihimizde mümtaz bir yeri, gönüllerimizde müstesna bir değeri olan Ayasofya Camii’ne hakkıyla hizmet etmeyi bizlere nasip eylesin. Ayasofya gibi serapa ihtişam olan bir cami-i şerife hakkıyla ihtiram göstermeyi bizlere lütfeylesin. Kültürümüzün ve kimliğimizin korunmasında, Ayasofya Camimizin yeniden ibadete açılmasında emeği geçen bütün devlet büyüklerimizi, dua eden, sevincimizi paylaşan herkesi, sevdiği ve razı olduğu kullar zümresine ilhak eylesin.”

  • “İznik Ayasofya Camii, tekrar müze olsun” önergesi

    “İznik Ayasofya Camii, tekrar müze olsun” önergesi

    Bursa Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Sözcüsü Osman Ayradilli, “İznik Ayasofya Cami ibadetten çok İznik turizmine hizmet etmelidir. Turizme kazandırmak için ibadetler başka camilerde yerine getirilirken, müze olarak buranın tekrar kullanıma açılması gerekiyor” dedi.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin temmuz ayı meclis toplantısı, dün Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş başkanlığında yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Alinur Aktaş, “Fatih Sultan Mehmet Han’ın bize emaneti olan Ayasofya’nın yıllar sonra tekrar ibadete açılması, ilk cuma namazı ile taçlanmış olacak. Bu olumlu gelişmenin hem Türkiye hem de İslam alemi için hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi.

    ‘İZNİK AYASOFYA CAMİ, MÜZE OLSUN’

    Toplantıda söz alan CHP Grup Sözcüsü Osman Ayradilli, İznik Ayasofya Cami’nin tekrar müzeye dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Aydilli konuşmasında şunları söyledi:

    “İznik konsülünün toplandığı çok değerli bir mekan olan İznik Ayasofya Camii ibadetten çok İznik turizmine hizmet etmelidir. Turizme kazandırmak için ibadetler başka camilerde yerine getirilirken, müze olarak buranın tekrar kullanıma açılması gerekiyor. Rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Fatih Sultan Mehmet Vakfı’na tapusu çıkarılan Ayasofya açılıyorsa, İznik Ayasofya küçük bir yer. İznik turizmini canlandırmak için tekrar müze olmalı.”

  • Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla Yunanistan’da yas ilan edildi

    Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla Yunanistan’da yas ilan edildi

    İstanbul’da Ayasofya Camii dualar ve Cuma namazı ile kapılarını ibadete açarken, Yunanistan’da 1 gün yas ilan edildi.

    Yunan Kilisesi Başpiskoposu tarafından yapılan çağrıda, “Bugün tüm Hristiyanlık için bir yas günüdür” ifadeleri kullanıldı. Başpiskopos Ieronymos, “Ayasofya inancımızın sembolu ve evrensel bir kültür anıtıdır” şeklinde konuştu.

    Yunanistan genelinde ilan edilen yas nedeniyle, öğle vakti tüm kiliselerden çan çalınacağı ve kiliselerdeki bayrakların yarıya indirileceği ifade edildi.

    Başpiskoposun akşam saatlerinde Atina’da özel bir ayine katılacağı ve Meryem Ana’nın şerefine Akathist ilahisini söyleyeceği ifade edildi. Yunan geleneklerinde, aynı ayinin 1453’te Bizans İmparatorluğu’nun düşüşünden hemen önce Ayasofya’da yapıladığına inanılıyor.

    Atina ve Selanik’te dini ve milliyetçi grupların günün ilerleyen saatlerinde gösteriler düzenlemesi bekleniyor.

  • Salgını yok sayan Ayasofya koşusu

    Salgını yok sayan Ayasofya koşusu

    Bugün kılınacak cuma namazıyla birlikte ibadete açılacak olan Ayasofya çevresinde saatlerdir bekleyen kalabalık,  polisin bariyerlerini yıkarak Ayasofya Camii’ne doğru koştu.

    Sabah saatlerinde Ayasofya etrafında artan kalabalık bu bariyerlerin önlerinde toplandı. Çemberlitaş mevkiinde bariyerleri aşan kalabalık, Ayasofya’ya doğru koşmaya başladı.

    https://youtu.be/Zpt26Nz4xwI

    Çatladıkapı girişinden gelen vatandaşlara görevlilerce dezenfektan, maske ve tek kullanımlık seccade verilse de ortaya çıkan görüntüler koronavirüs salgını dolayısıyla endişe yarattı.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kalabalık olacağını söyleyerek dün vatandaşlara uyarıda bulunmuştu. Ancak ne yazık ki bu uyarılara pek fazla uyulmadığı görüldü.