Etiket: ayasofya

  • İki Ayasofya, iki farklı uygulama

    İki Ayasofya, iki farklı uygulama

    Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinin ardından kılıç hakkı olarak camiye çevrilen daha sonra müze yapılan İstanbul’daki Asasofya için tartışmalar devam ederken, büyük dedesi Orhan Gazi’nin İznik’i fethinin ardından camiye çevirdiği daha sonra uzun zaman müze olarak kullanılan İznik Ayasofya, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün oluru ile 2011 yılından bu yana cami olarak kullanılıyor. İsimleri de hikayeleri de aynı iki Ayasofya için uygulanan farklı prosedürler kamuoyunda dikkat çekiyor.

    İstanbul’un fethinden sonra kiliseden camiye dönüştürülen, 1934’ten beri müze statüsünde olan Ayasofya’yla ilgili tartışmalar sürüyor. Son kararı Danıştay’ın vereceği tarihi yapının ibadete açılıp açılmayacağı merak konusu olurken, Orhan Gazi’nin 1331 yılında Bursa’nın İznik ilçesini fethi sonrası kiliseden camiye dönüştürdüğü, 2007 yılında müze olup Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ’olur’u ile 2011 yılında camiye çevrilen İznik Ayasofya’da 9 yıldır Müslümanlar namaz kılıyor.

    İznik ilçe merkezinde, kentin tam ortasında ve iki ana ekseni oluşturan doğu-batı ve kuzey-güney yollarının kesiştiği yerin güneydoğu köşesinde bulunan İznik Ayasofya, İstanbul’daki Ayasofya’nın İbadete açılması tartışmaları ile birlikte yeniden gündeme geldi.

    Pandemi süresi boyunca ibadete ara verilen İznik Ayasofya Orhan Camii’nde ilk Cuma namazı için bir araya gelen vatandaşların bir kısmı İstanbul Ayasofya’nın ibadete açılmasını desteklerken diğer bir düşünce de öncelikli olarak Ayasofya’nın hemen yanında bulunan Sultanahmet Camii’nin doldurması yönünde görüş bildiriyorlar.

    Türkiye’de İstanbul’da 2, Trabzon ve İznik’te birer olmak üzere toplam 4 Ayasofya Camii bulunuyor. M.S 325’te İmparator Konstantinus, İstanbul’u (Bizantion) Bizans’ın Başkenti ilan ettiğinde Hıristiyanlığın ilkelerini belirleyecek ilk evrensel konsili de İznik’te (Nikaia) topladı. Bu sırada Ayasofya henüz inşa edilmemişti. Kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte 4.- 8. yüzyıllar arasında inşa edildiği tahmin edilen bazilika planlı Ayasofya Kilisesi, özellikle 787 yılında İznik’te toplanan 7. Ruhani Konsil ile ünlü. Ayasofya’da toplanan, 350 piskopos ve çok sayıda keşişin katıldığı 7. Konsil bütün Hıristiyanlarca kabul gören son konsildir ve bu inancın şekillenmesinde çok önemli rolü olmuştur. Bu nedenle Hıristiyan aleminde İznik kenti özel bir öneme sahiptir.

    Evliya Çelebi 1058’de (1648) İznik’e uğradığında gördüğü Ayasofya’yı, “çarşı içinde üzeri kurşun örtülü, bir minareli büyük bir mâbed” olarak tarif ettikten sonra buranın yandığını ve Kanûnî Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a tamir ettirildiğini belirtir. İznik Ayasofyası’nın ikinci defa harap oluşunun sebebi ve kesin tarihi bilinmemektedir. Fakat İznik’ten geçen yabancı seyyahların ifadelerinden, XVIII. yüzyılın sonları ve XIX. yüzyılın başlarında caminin harap ve terkedilmiş durumda olduğu öğrenilmektedir. Nitekim J. von Hammer 1804 yılında İznik’e uğradığında Ayasofya’yı harap ve yarı yıkık durumda bulmuştur. Bu bilgiye göre mâbed hiç değilse XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren terkedilmiş olmalıdır. Bu bakımsızlık iki yüzyılı aşkın bir süre devam etmiş, Ayasofya’nın içi yeşillikler ve sarmaşıklarla kaplanmıştır.

    Orhan Gazi tarafından İznik’in fethiyle 1331 yılında camiye dönüştürülen yapı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından yenilenmiştir. 1935’lerde Alman Arkeoloji Enstitüsü uzmanları bazı sondajlar yapmışlar, 1953’te içindeki kalın toprak tabakası müzeler idaresince kaldırılmıştır. Son yıllarda duvarlarda bazı takviyeler yapılmış, içi ve etrafı temizlenmiş ve bina öylece muhafaza altına alınmıştır. 1979-1981 yıllarında çevresindeki topraktan arındırılan yapının bütünü ve 1985’te güney doğusundaki mezar şapeli olan ek yapısı ortaya çıkarılmıştır. Minareye çevrilen eski çan kulesi minare olarak restore edilmiş ve 2007’de Müze olarak hizmet vermeye başlanmıştır.

    Mülkiyeti Orhan Gazi Vakfı’na ait olan ve günümüzde Orhan Cami olarak bilinen ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebini değerlendiren Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ’olur’un ardından tarihi yapı 2011 yılında camiye çevrildi.

    Tarihi binanın önündeki ’Ayasofya Müzesi’ yazılı tabela da kaldırılarak yerine ’Ayasofya (Orhan) Camii’ tabelası konuldu. İznik Müftülüğü tarafından imam ataması yapılan camide 9 yıldır ibadet yapılabiliyor.

  • ABD: Türkiye’de dini özgürlükler endişe verici boyutta

    ABD: Türkiye’de dini özgürlükler endişe verici boyutta

    AK Parti ve MHP’nin cami olarak ibadete açmayı planladığı Ayasofya, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın dini özgürlükler raporunda yer aldı.

    ABD Dışişleri Bakanlığı, birçok ülkedeki dini kısıtlamalar ve azınlıkların durumunu değerlendirdiği Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun (USCIRF) güncellenmiş son halinde, Türkiye’de dini özgürlüklerin endişe verici bir boyutta seyrettiği değerlendirmesinde bulundu.

    Euronews’in haberine göre raporda Ayasofya ve Kariya müzelerinin statüsünün değiştirilmesine yönelik son günlerde dile getirilen tartışmalar ile ülkedeki en büyük dini azınlık olan Alevilerin resmi olarak tanınmamasına ilişkin açıklamalar yer aldı.

    Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan tepki açıklamasında ise, “ABD Dışişleri Bakanlığının yayınladığı 2019 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun ülkemize ilişkin bölümü, yine kaynağı belirsiz iddialar içeren, objektiflikten uzak bir dille kaleme alınmıştır.” denildi.

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “Raporda, Ayasofya ve Kariye hakkında belirtilen hususları yine son dönemde yapılan bazı açıklamalar bağlamında hayretle karşılıyoruz. Ayasofya ve Kariye, Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkiyetindedir ve her türlü tasarruf yetkisi Türkiye’nin iç işlerini ilgilendiren bir konudur. Bu eserlere dair verilmiş ya da verilecek kararlar başka ülkelerin işi olamaz.” açıklamasında bulundu.

    ERDOĞAN’IN ÇAĞRILARI RAPORDA

    Raporda, “Erdoğan, İstanbul’da Türkiye’nin ilk Süryani kilisesi olduğu belirtilen ibadethanenin temel atma törenine katıldı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan diğer yandan, tarihi Ortodoks Bazilikası olan ve 1935 yılından bu yana müze statüsünde olan Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi yönünde birçok kez çağrıda bulundu.” ifadelerine yer verildi.

    UNESCO yetkilileri ise Ayasofya’nın müze statüsünün değiştirilebilmesi için kendilerinin izninin gerektiğini açıklamıştı.

  • Akşener’den Ayasofya çıkışı: Hayırdır Sayın Erdoğan?

    Akşener’den Ayasofya çıkışı: Hayırdır Sayın Erdoğan?

    İYİ Parti’nin Ayasofya Müzesi’nin toplu ibadete açılması talebiyle verdiği önergenin AK Parti’nin oylarıyla reddedilmesinin ardından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a göndermede bulundu.

    İYİ Parti, Ayasofya’nın toplu ibadete açılması için TBMM’ye önerge verdi. Önergeye AK Parti ret, MHP ve HDP ise çekimser oy kullandı. Önerge reddedildi.

    Konuyla ilgili İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Twitter hesabından Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a göndermede bulundu.

    “HAYIRDIR SAYIN ERDOĞAN ?”

    İYİ Parti resmi Twitter hesabından paylaşılan, ”Siyasette #GeriVites’in ne olduğuna ve nasıl yapıldığına dair bu öğretici nitelikteki tutumundan ötürü @Akparti’ye teşekkür ederiz” sözlerini alıntılayan Akşener, ”Hayırdır Sayın Erdoğan” ifadelerini kullandı.

    ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

    İstanbul’un fethinin 567. yıl dönümünde Ayasofya’da Fetih Suresi okunmasının ardından Yunanistan’dan tepki gelmişti. Yunanistan’ın açıklamalarının ardından Erdoğan, ”Yunanistan boş durmuyor, kuru sıkı atıyor. Türkiye’ye laf atılır mı? Sen kiminle dans ediyorsun? Haddini bil! Sen haddini bilmezsen Türkiye’nin yapacağı şey bellidir” ifadelerini kullanmıştı.

    ”TEMMUZDA GEREKLİ ADIMLAR ATILACAK”

    AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Ayasofya’nın ibadete açılması önerisi ile ilgili yaptığı açıklamada önergeyi reddedeceklerini ve temmuz ayında gerekli adımların atılacağını söyledi. Mehmet Muş açıklamasında şunları söyledi:

    “İbadete açılması önerisine şimdi ret veriyoruz ama temmuzda gerekli adımlar atılacak.”

  • “Hayırdır Erdoğan?”                  Meral Akşener’den Ayasofya göndermesi?

    “Hayırdır Erdoğan?” Meral Akşener’den Ayasofya göndermesi?

    Önergenin reddedilmesinin ardından sosyal medya hesabından paylaşım yapan Akşener, İYİ Parti resmi Twitter hesabından paylaşılan, ”Siyasette #GeriVites’in ne olduğuna ve nasıl yapıldığına dair bu öğretici nitelikteki tutumundan ötürü @Akparti’ye teşekkür ederiz” sözlerini alıntılayarak, ”Hayırdır Sayın Erdoğan” diyerek Erdoğan’a göndermede bulundu.

    ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

    İstanbul’un fethinin 567. yıldönümünde Ayasofya’da Fetih Suresi okunmasının ardından Yunanistan’dan tepki gelmişti. Yunanistan’ın açıklamalarının ardından Erdoğan, ”Yunanistan boş durmuyor, kuru sıkı atıyor. Türkiye’ye laf atılır mı? Sen kiminle dans ediyorsun? Haddini bil! Sen haddini bilmezsen Türkiye’nin yapacağı şey bellidir” ifadelerini kullanmıştı.

    AKP NE DEMİŞTİ?

    AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Ayasofya’nın ibadete açılması önerisi ile ilgili yaptığı açıklamada önergeyi reddedeceklerini ve temmuz ayında gerekli adımların atılacağını söyledi. Mehmet Muş’un yaptığı açıklama şöyle. “TBMM’de devam eden Ayasofya’nın cami olarak tekrar kullanıma açılmasıyla ilgili “İbadete açılması önerisine şimdi ret veriyoruz ama temmuzda gerekli adımlar atılacak”

  • AK Parti ‘Ayasofya açılsın’ önergesini reddetti

    AK Parti ‘Ayasofya açılsın’ önergesini reddetti

    İYİ Partinin Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması talebiyle verdiği önerge, AK Parti’nin oylarıyla reddedildi. MHP ve HDP ise çekimser oy kullandı.

    İYİ Parti Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu’nun sunduğu önergede şu ifadeler yer alıyor:

    “Günümüz toplumsal ve tarihsel gereklilikleri ile milli şuurumuzun diri tutulması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla Ayasofya Cami’nin Müslümanlar için toplu ibadethane olarak kullanılması amacıyla; Anayasa’nın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması konusunda gereğini arz ederiz.”

    Çekimser oy kullanan MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli de dünkü açıklamasında Ayasofya’nın cami olması ile ilgili yapılacak çalışmalara da destek vereceğini söylemiş ve “Ayasofya Müslüman Türk milletinin fetih camisidir. Bu hakikat değişmeyecektir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Ayasofya’dan çan sesi değil, Allah’ın izniyle ezan sesi yükselecektir” demişti.

    AK PARTİ’DEN AÇIKLAMA

    AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Ayasofya’nın ibadete açılması önerisi ile ilgili yaptığı açıklamada önergeyi reddedeceklerini ve temmuz ayında gerekli adımların atılacağını söyledi. Mehmet Muş’un yaptığı açıklama şöyle.

    “TBMM’de devam eden Ayasofya’nın cami olarak tekrar kullanıma açılmasıyla ilgili “İbadete açılması önerisine şimdi ret veriyoruz ama temmuzda gerekli adımlar atılacak”

  • Erdoğan’dan Yunanistan’a : ‘Sen kiminle dans ediyorsun? Haddini bilmezsen Türkiye’nin yapacağı şey bellidir

    Erdoğan’dan Yunanistan’a : ‘Sen kiminle dans ediyorsun? Haddini bilmezsen Türkiye’nin yapacağı şey bellidir

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Sevgili halkıma hitap ediyorum. Aman ne olur, ihmal etmeyin. Tek çare: Maske, mesafe ve temizlik” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yunanistan boş durmuyor, kuru sıkı atıyor. Türkiye’ye laf atılır mı? Sen kiminle dans ediyorsun? Haddini bil! Sen haddini bilmezsen Türkiye’nin yapacağı şey bellidir” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT spikeri Sermin Baysal Ata, SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ve Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’nun sorularını yanıtladı.

    İşte Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:

    “KORONAVİRÜSLE MÜCADELE SÜRECİ”

    Gerçekten koronavirüs musibeti, hakikaten sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı etkiledi. Dünya ülkeleri arasında getirdiği zararlar var. Başka ABD, Çin, Rusya olmak üzere ciddi zararlar gördüler. ABD’de 45 milyon işsizden bahsediliyor. Türkiye’de hamdolsun ilk çeyrekte dünyada 1 numarayız. Büyümede 4,5 gibi bir oranı yakaladık.

    “AĞAÇLARDAN BİRİSİ SAKURA DİĞERİ ÇAM”

    Şu anda Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ni hamdolsun yap işlet devretle bitirdik. Bütün donanımıyla en ileri teknolojiyi bu hastanede görebilirsiniz. Tomografisinden MR’ına varıncaya kadar bütün konularda. Bazı eksikler var. İnşallah bütün çevredeki peyzaj alanlarıyla ilgili çalışmalar devam ediyor. Ağaçlandırma çalışmaları devam ediyor. Sakura ağacı 15 gün ömrü olan bir ağaç. Yeşilini hiç atmıyor. Onu da biz çamla telafi ediyoruz. Çam ise 4 mevsim malum. Sağlık Bakanlığımız da buradaki özellikle doktor, hemşire, sağlık memurları bu konuda çok güçlü bir ekiple burayı donanım altına aldı.

    “BİZ BURADA BİR ŞEHİR HASTANESİ YAPACAKTIK”

    Yeşilköy’ün belli bir bölümünü kalktık 45 günde yapma sözü verdik. Biz burayı 1800 oda yapalım dedik. Sağolsun yüklenici firma sözü verdi. Dedi ki, 2 hastaneden bir tanesini ben üstleneceğim dedi. Bir tanesini de o üstlendi. Diğerini de Sancaktepe’de yaptık. Orası da askeri havaalanıydı. Oranın yanına 1800 odalı yaptık. Biz burada bir şehir hastanesi yapacaktık. Burada 1800 odalı acil durum hastanesini yaptık. 16’şar ameliyathane var. Diyalizler vesaire hepsi. İstenildiğinde bu odalar yoğun bakıma dönüştürülüyor.

    “RAHAT BİR ŞEKİLDE YOLLAR KULLANILABİLECEK”

    Maalesef İstanbul Büyükşehir Belediyesi bizde olduğu zaman bu yolları belediyemiz yapacaktı. Şu anda belediye mâlum zihniyete kaptırılınca bunlar ‘bizim paramız yok yapamayız’ dedi. Allah’tan ki işbaşındayız. Ulaştırma Bakanımız sağolsun kısa zamanda yolları bitirdi. Şimdi bir de oraya metroyu yapıyoruz. Bakanlığımız onu da bitirecek. O da bitince hastaneye geliş gidişler çok daha rahat olacak. İstanbul’a bu yakışırdı.

    “TEK ÇARE: MASKE, MESAFE VE TEMİZLİK”

    Sevgili halkıma hitap ediyorum. Aman ne olur, ihmal etmeyin. Bir kere maskeyi ihmal etmeyin. İki mesafe. 1,5 metre kesinlikle bu mesafeyi koruyalım. Üç temizlik. Elimizi bir yere sürdük, hemen elimizi yıkayalım. Dezenfekte olalım. Yapalım ki, başımıza iş almayalım. Eğer buradaki tedbirlerimiz yerli yerince hakikaten ele alınırsa ben inanıyorum ki, kısa zamanda 65 yaşındaki kardeşlerim, ağabeylerim bu işten zarar görmeyecektir. 18 yaş altı onları da birleştirdik. İki bölümde değerlendiriyorduk. Orada da gençlerimiz de ‘Ben gencim nasıl olsa bana bir şey olmaz’ demesin. Bu hafta sonu maalesef piknik alanlarında, yol kenarlarında, askere gidenler filan yaptıkları işler, doğru şeyler değil. Sen meydana gelen bir olayda bu işi telafi edemezsin. Bu virüs farklı bir virüs. Tek çare Bilim Kurulu hocalarımızın söyledikleri maske, mesafe, temizlik.

    “ÜNİVERSİTESİ OLMAYAN ŞEHRİMİZ KALMADI”

    Bugünün rakamlarına baktığımızda 989’a düştü. Vefat 18’e kadar inmişti, bu defa 19, fena sayılmaz. Yoğun bakımda 625. Burası artık daha da aşağı insin istiyoruz. Entübe 261 burayı da aşağıda görmek istiyoruz. Bugün iyileşenlerin sayısı güzel. Olumlu bir sinyal. Test 39 bin 361 bayağı yüksek. Ben daha çok vefata da bakıyorum. Ne kadar sıfırlarsak çok daha tabii mutlu olacağız. Gelişmeler bu noktada fena değil. Şu anda dünyada 11. sıradayız. Sayın Trump’a bu rakamları verince ‘Ooo’ dedi. Biz siyasette yola çıktığımızda Türkiye’yi dört temel taş üzerinde yükselteceğiz demiştik: Eğitim, sağlık, adalet, emniyet demiştik. Bu dört temel taşın üzerine ulaşımı, tarımı, dış politikayı ilave ettik. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. 81 ilin 81’inde üniversitemiz var.

    “RAHAT BİR ŞEKİLDE İLAÇLARINI ALABİLİYORLAR”

    Avrupa’da, Amerika’da ücretsiz ilaç alabilir misiniz? Bay Kemal zamanında hastanelerin alt katında eczaneler vardı, ilacı bulamıyordunuz. Biz bunu kaldırdık, dedik ki istediğiniz eczaneden ilacını alırsın. Rahat bir şekilde eczaneden ilaçlarını insanlarımız alabiliyor. İnsanlar ölüyor torbalar içerisinde bir yana koydular. Ülkenin adını vermeyelim şimdi. Fransa’yı dinlediğinizde havasından geçilmiyor. Tablo ortada. 100 kişiden 18’i Fransa’da hayatını kaybetmiştir. Hamdolsun biz de çok farklı seyretti. Hala da böyle seyrediyor. Biz vatandaşlarımızda herhangi bir ayrımı yapmıyoruz. Bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz.

    İki tane tersten yapışık yavru. Yaşları 2,5. Türkiye’de bunu kimlere gösterdiysek bir netice alamadık. Dediler ki, ‘Bu ameliyatı İngiltere’de Keşmirli bir doktor yaptı’. Doktor arkadaşlarım resimleri çektiler gönderdiler. Biz bu iki yavrumuzu Antalyalı, bunları İngiltere’ye gönderdik. Doktor Keşmirli. Bizden de iki doktor gönderdik. Doktor Celani adı. Bizim iki doktor da ameliyatı girdiler. Kırk iki kişilik ekiple ameliyat gerçekleşti. Hamdolsun bu yavrularımız şu anda başarılı geçen ameliyattan sonra oradaki belli bir süreyi doldurdular. Belki bir ay, belki 15 gün sonra Türkiye’ye dönüş olacak.

    “ORADA BİR TÜRK ARMATÖR VE DOKTOR SAHİP ÇIKTI”

    İyi niyetimizle adımı attık. Orada bir Türk armatör, bir de Keşmirli ‘Bedeli ne ise biz ödeyeceğiz’ dediler. Bu bedeli üstlendiler. Öyle olsa da olmasa da biz bu işi üstlenmiştik, yapacaktık. Bu yavruların ameliyatı böylece gerçekleşmiş oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin devleti bu. Bütün vatandaşlarına genç yaşlı sahip çıkmak için elinden geleni yapıyor.

    “O GÜN BİZ ELAZIĞ DEPREMİNİN ALTINDA KALIRDIK”

    Orada gördüğünüz gibi Elazığ depreminde Fethi Sekin hastanesi olmamış olsaydı, o şehir hastanesi biz orada adeta depremin altında kalırdık. Ama o gün en ufak sıkıntı yaşamadan bütün yaralıları bu hastanemize taşıdık. Bunlar zaten yaşanır, konuşulmaz. Manisa, Kayseri, Eskişehir şehir hastaneleriyle donatılmış yerler.

    “MUHALEFETİN BAŞINDAKİ ZAT BU HESAPTAN ANLAMAZ”

    Yıl sonuna kadar 5 şehir hastanesi daha yapacağız. Hedefimiz 30 büyükşehirin 30’una da bu şehir hastanelerini inşallah yapacağız. Ana muhalefetin başındaki zat ‘Bunun hesabını ver’ diyor. Bunun hesabını vermekten anlamazsın. Yapılan şey ortada, devletin cebinden 1 kuruş çıkmadan bu hastaneler yapılıyor. Tek şey işleticiyle devletin arasındaki protokoldür.

    HEMŞİREMİZ YAVRUSUNU GÖREMEDEN VEFAT ETTİ

    Çam ve Sakura Hastanesi’nin finansörü Japonya. Japon Başbakan’la açılışını birlikte yaptık. Buna benzeyen örnekleri çok yapacağız. Şimdi yavruların ismi geldi, Derman ve Yiğit. Çarşamba günü inşallah geliyorlar. Bu arada kaybettiklerimiz için Allah rahmet eylesin. Bir hemşiremiz yavrusunu göremeden vefat etti. Allah rahmet eylesin. Balkondan istiklal marşı çağrısı yaptık. Ben de eşimle birlikte balkondan istiklal marşı okuduk. İnşallah telafi eder aslımıza döner, çalışmalarımıza devam ederiz.

    ARKADAŞLARIMIZIN TEKLİFİYLE O İSMİ VERDİK

    Yatırımların durması gibi bir şey bizim kitabımızda yazmıyor, yazmayacak. İnşallah bu yıl sonuna kadar 15 kadar daha baraj açılışı yapacağız. Bunlar açılışı yapılacak olanlar. Temelini atacağımız barajlar var. Ilısu’dan yıllık gelirimiz 1,5 milyar olacak. Gerek tabii burada sulama, gerekse enerji bu noktada özellikleri olan bir yer. Malum ülkemizde bir numara, dünyada iki numara. Aynı şekilde Ilısu çok çok önemli. Hakkını teslim edelim. Temelini Veysel Eroğlu hocamızla beraber atmıştık. Arkadaşlarımızın teklifi üzerine Ilısu Barajı’nın adını Veysel Eroğlu verdik.

    BUNLAR OLMASAYDI MÜCADELEDE BAŞARILI OLAMAZDIK

    Halk siyasetten hizmet bekler. Bu hizmeti yapmayı mecburuz biz. Savunma sanayiinde çok ciddi bir sıçramanın içerisindeyiz. Mesela SİHA’lar, İHA’lar, şimdi Akıncı geliyor. Bunlar olmamış olsaydı terörle mücadelede beklenen mücadeleyi elde edemezdik. SİHA’larla başarıyı elde ettik, İHA’larla koordinatları belirledik F-16’lar indi vurdu. Bir de şimdi aşı ve ilaç çalışması yapıyoruz. İnşallah burada sağlık vadisi kuruyoruz. Sağlık Bakanlığımız ODTÜ’nün çevresinde onun da çalışmasını yapıyor. Aşı ilaç da dışa bağımlılığı bitirmemiz gerekiyor.

    EN MODERN VE NİTELİKLİ SAĞLIK YATIRIMLARI

    Çalışmalar daha çok kök hücre, gen tedavisi, uzaktan teşhise ilişkin gibi alanlarda araştırma geliştirme yatırımlarımıza önem veriyoruz. İnşallah Türkiye’yi en modern ve nitelikli sağlık yatırımlarına getireceğiz. Biz 5 milyon 500 bin kişiye 1000’er lira o sıkıntılı dönemde destek verdik. Buna bile muhalefet ne verdiniz ki diyor. Bunun dışında bir çalışmamız daha var. Sosyal Dayanışma Vakfı bu tür garip gurebaya, fakir fukaraya Aile Dayanışma Sosyal Bakanlığımıza bağlı, dar gelirlilere maaş veriyor. O ayrı konu. Buna karıştırmıyoruz.

    Vefa Sosyal Destek Grubu ev ev dolaşıp ellerinde kolilerle yardım yaptılar. Bütün bunların yanında biz önümüzdeki döneme yönelik de ekonomide yatırımlarımızı artırarak girdiyi aktif pasif dengesinde çok daha iyi noktaya taşıyıp, ikinci çeyrekte belki bir sıkıntılı olacak ama Allah’ın izniyle üç, dörtte bu işi toparlayacağız. Faiz çekildi, enflasyonda düşüşte. Bunlar ekonomimizi olumlu istikamette etkilerken yatırımcıya diyorum ki, faiz aşağı çekildi. Hadi bakalım buyrun yatırıma. Bu sahtekarlara soygunculara karşı başta İçişleri Bakanlığımız olmak üzerine hepsi üzerine gidiyorlar. Denetimler gerçekleşiyor. Vatandaşlarımızın mağduriyetine neden olanlar için yasal işlemler başlatılıyor. Haksız fiyat artışlarının yapılması durumda MASAK bunlarla ilgili incelemelerini başlatacak. Ülkenin ekonomik güvenliği konusunda gerekli mücadeleyi vereceğiz. Ticaret Bakanlığı bünyesinde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturuldu. Bu kurul fahiş fiyat ve stokçuluk uygulamalarını denetleyecek

    Tespit edilmiş alanların dışında birçok alanları farklı bir şekilde değerlendirerek fırsata dönüştürmeyi hedefliyoruz. Sağlık turizminde Türkiye artık bir çekim alanı haline inşallah gelecek. Geçenlerde sayın Putin’le görüşme yaptım. Vatandaşlarınız Türkiye’yi özlediler, gelmek istiyorlar, önlerini açın onlar Türkiye’ye gelsin, Haber geldi, Türkiye’yi gidilebilecek destinasyonlar içerisine koymuşlar.

    Bir defa kimse ben varsam başka kimse yok deme hakkına sahip değil. Sen varsan, senin dışında da 195 tane ülke var. Bir korona virüs yaşıyoruz , ne oluyor, güç müç herhangi bir şey kalıyor mu? Bu dayanışma kültürünü kavrayamadığımız sürece kayıptayız. Biz o dayanışma kültürünü dünyaya biz korona olayında anlattık. 120 ülkeye yardım elimiz uzandı. Bizim kadim tarihimizde böyle bir özellik var. Elimizi tüm insanlığa uzatıyoruz. Tüm insanlık aynı ruhla çalışmaya devam etsin. Dünyada barış özgürlük hakim olsun.

    YUNANİSTAN’A ÇOK SERT TEPKİ: SEN KİMİNLE DANS EDİYORSUN?

    Yunanistan boş durmuyor, kuru sıkı atıyor. Türkiye’ye laf atılır mı? Sen kiminle dans ediyorsun? Haddini bil! Sen haddini bilmezsen Türkiye’nin yapacağı şey bellidir. Güney Kıbrıs’ta iki tane camimizi kimisi sabote edip molotof kokteylle yakmaya, bir tarafta Yunan bayrağını, öbür tarafta paçavra asıyorlar. Siz bunları yaptığınızda karşılıksız kalır mı? Siz uyarılara kulak asmıyorsunuz. Bu sefer de kalkıyorlar ‘Sakın ha! Ayasofya’yla ilgili orayı camiye çevirmeyin’ Türkiye’yi siz mi idare ediyorsunuz, biz mi? Türkiye’nin kurumları var. Parlamentosu var Danıştay’ı var. Karar verilir icra makamı gerekli adamı atar. Bunun için sizden izin almaya, müsaade almaya asla tevessül etmez. Bugün sayın Bahçeli açıklama yaptı. Şimdi bu bir şeyi gösteriyor. Demek ki bu ülkenin dinamiklerinde tutuşan, yanan bir şey var. Biz bir hukuk devleti olarak Danıştay’ın vereceği bekliyoruz. Sonra da atılması gereken neyse ona göre atılır.

    Bir de kara var. Karada da atılan ve atılmakta olan adımlar var. Şimdi bu konuyla ilgili Dışişleri Bakanlığımızın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile yaptığı çalışma var. O çalışmalar üzerinden de yine bir adım inşallah atılacak..

    SİHA’larla ilgili siparişler var. Yetiştiremiyorlar. Akıncılar var. Devletin attığı adımlar var. Gelişmeler inşallah farklı bir zemine doğru kayar. Üretimde inşallah sıkı bir adım atılmış olacak.

    F-35 KONUSU

    Şu anda o gündeme gelmedi. Şu anda çalışma grupları oluşturduk. Şu anda sayın Trump’la bu akşam yaptığımız görüşmede de onu oluşturduk. Dışişleri Bakanımız, İstihbarat bu çalışmayı yapacak inşallah.

    M4 Yolu dediğimiz bu güzergahta zaman zaman bazı sıkıntılar olsa da iş fena gitmedi. Şu an itibarıyle de gidiyor. 200 bin civarında İdlib’li de geri döndü. Özellikle kuzeyde bizim briket evler yapıyoruz. Ev demeyeyim, briket konutlar, konaklar diyeyim. Bir aileyi barındırabilecek 30-40 metrekare kadar. Şu anda bu konutlarda AFAD, Kızılay, STK’larımız yoğun şekilde çalışıyorlar. İlk etapta 20 bin planlamıştık, belki 50 bine çıkaracağız. Bu konuda 50 bini yakalarsak İdlibliye bir rahatlama verecek. Süleyman Bey de dün oralardaydı. Bu konutlarla oradaki rahatlama inşallah özellikle İdlib’i daha rahat hale getirecek. Süleyman Bey’in de bugün anlattığı gibi bu insanların Allah yardımcısı olsun. Allah gösteresin biz ne kadar hamd etsek, şükretsek azdır. Bu insanlar kar kış demeden çok daha zor şartlarda yaşadılar. Şimdi iyi şartlarda briket konutlarını yerleştirmeye çalışıyoruz.

  • Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

    Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’nin Libya’daki varlığı, Yunanistan’ın Ayasofya ile ilgili açıklamaları ve TBMM’de milletvekillikleri düşürülen üç isimle ilgili MHP’nin tavrına yer verildi.

    “AYASOFYA’DAN ÇAN DEĞİL EZAN SESİ YÜKSELECEK”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ayasofya ile ilgili tartışmalar için “Son günlerde Yunanistan’ın sivil ve askeri yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamalar milli tahammülü zorlamaktadır. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır Ayasofya’dan çan sesi değil Allah’ın izni le ezan sesi yükselecektir.” ifadelerini kullandı.

    “DEMOKRASİ VE AHLAKIN ZORUNLU BİR GEREĞİDİR”

    Bahçeli, CHP’li Enis Berberoğlu ile HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın millletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin ise, “İki HDP’li, bir CHP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.

    Bahçeli’nin hedefinde HDP’nin Ankara’ya yürüyüşü kararı da vardı. Bahçeli kararla ilgili “HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır” dedi.

    Medya, Tanıtım ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı tarafından paylaşılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “TÜRKİYE DÜŞMANLARI DÖRT KOLDAN ÜZERİMİZE GELMEKTEDİR”

    Türkiye’mizi kapsam ve hedefine alan stratejik tehditlerin mahiyeti çeşitlenirken, muhtevası hem çetrefilleşmekte hem de çetin bir hal almaktadır.

    Milli hassasiyetlerimizi tahriş, milli haklarımızı taciz, milli haysiyetimizi tahrip etmek için sürekli tertip ve tezgâh kurgulayan iç ve dış odaklar ülkemizi köşeye sıkıştırmak amacıyla menfi ve menfur operasyonlarını devamlı güncellemektedir. Türkiye düşmanları dört bir koldan ısrarla üzerimize gelmektedir.

    “KAĞITTAN KAPLANDAN FARKSIZ OLAN MUHALİFLER…”

    Gerçekleri çarpıtmak geldiğimiz bu aşamada imkânsızdır. Türkiye’nin zafiyetini kollayan, açığını kovuşturan, olmayan acziyet ve ataletini konuşan çıkar lobisinin yerli ve yabancı uzantılarını bundan sonra gizleyip saklayacak hiçbir maske kalmamıştır.

    Yağmura ve rüzgâra dayanıksız kâğıttan kaplandan farksız olan Türkiye muhaliflerinin tuzakları beyhude, iftiracı ve izansız taarruzları boşunadır. Bunlar ne yaparsa yapsın muvaffak olamayacaklardır. Feraseti yüksek aziz milletimiz karanlık niyetlerin, kapalı devre çalışan servis elemanlarıyla hıyanet figüranlarının ziyadesiyle farkında ve bilincindedir.

    “LİBYA’DAKİ VARLIĞIMIZ CHP VE İTTİFAK ODAKLARINI TELAŞLANDIRDI”

    Geldiğimiz bu aşamada, Türkiye özet olarak şu ana başlıklarla ifade edilebilecek iç ve dış stratejik tehditlere direkt maruz ve muhataptır:

    Libya’daki haklı, hukuki ve meşru varlığımız dış güçleri rahatsız ettiği gibi, CHP’yi ve ittifak ortaklarını da telaşlandırıp ürkütmektedir.

    Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle 27 Kasım 2019’da uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde imzalanan “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” bölgesel dengeleri etkilemekle kalmamış lehimize çevirmiştir.

    Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarımız bu sayede güçlü olarak savunulmuş, bununla birlikte güvenceye kavuşturularak teyit ve tescil edilmiştir. Türkiye tarihin sesine kulak vermiş, coğrafyanın mesajına dikkat kesilmiş, deniz ve kara sınırlarımız üzerinde kuşku uyandıran mesnetsiz şayia ve şaibelerin sabırla üstesinden gelmiştir.

    “KİRALIK TETİKÇİ KOMPLOLARI ÇUVALLADI”

    Türkiye ile Libya arasında kurulan diyalog köprülerinin tarihsel, kültürel ve ülkesel müktesebata müzahir olacak şekilde tesisi ve temini sağlanmıştır.

    Darbeci Hafter’in işgal ve yıkım girişimleri boşa çıkarılmıştır. Kiralık tetikçilerin komploları çuvallamıştır. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra iç işgal cephesi de Türkiye ile Libya arasındaki müspet ilişkileri asla hazmedememişlerdir.

    CHP emperyalizmin sınır bekçisi olmak uğruna milli hedeflere kara çalmış, zalim planların tedarikçisi ve teşvikçisi konumuna göz göre göre düşmüştür. Siyasetin ayrık ve ayıplı markası CHP’nin bu durumu yürek yaralayıcı, utanç vesikasıdır.

    Libya’da Hafter’in mevzi kaybı, istila ettiği yerlerden aşama aşama çekilmek zorunda kalması Zillet İttifakı’nı sukutu hayale uğratmış, ters köşeye yatırmıştır. Türkiye’nin kaybına umut ve siyasi ikballerini bağlayanlar küresel zulmün içimizdeki taşeronlarıdır.

    “CHP, İP VE HDP’NİN İSTEDİĞİ DE BUDUR”

    Milli varlığımızın karşı kutbunda birleşen, bekamıza diş bileyen, pusu kuran, çevremizi önce boşaltıp sonra da kuşatmak isteyenler kandan nemalanan zalimlerdir.

    Son gelişmeler heveslerin kursaklarda kaldığının ispat ve ilanıdır. Ne var ki, Libya merkezli oyunlar bitmeyecek, pis senaryolardan vazgeçilmeyecektir. Stratejik tehditlerin dozajında herhangi bir azalma bu ortam ve şartlar dahilinde oldukça zor ve zahmetli bir zamana ihtiyaç duymaktadır.

    Türk milletinin dayatmayla Anadolu’ya çekilip içe kapanması, etrafındaki hadiselere ilgisiz ve iradesiz yaklaşması, herkes bilmelidir ki, vatanı orta ve uzun vadede tamiratı ve telafisi neredeyse imkansız risklere mahkum edecektir. CHP-İP-HDP’nin istediği de budur.

    “CHP YANLIŞA DÜŞMÜŞTÜR”

    KOVİD-19 sonrası yeni bir dünyanın çatısı örülüp kapısı aralanırken milli ve haklı davalarımızdan taviz vermemiz, tarihin gerisine düşmemiz, bizzat içinde olmamız gereken olayları yedek kulübesinden izlememiz düşünülemeyecektir.

    Bu nedenle CHP yanılmıştır, yanlışa düşmüştür, yanlış ata oynamıştır. CHP tutsak alınmış, FETÖ-PKK-küresel vampirlerin yörüngesine girmiştir. İnanıyorum ki, emel ve eylem ortaklarıyla birlikte hukuki ve demokratik bedeli de mutlaka ödeyecektir.

    “‘NE İŞİMİZ VAR LİBYA’DA’ DİYENLER”

    Ne işimiz var Libya’da, ne arıyoruz Suriye’de sorusunu soran gafiller süngüleri düşmüş, sadakatleri erimiş mağlup ve mankurtlardan başkası değildir. Vatan müdafaasının sınır hattı Misak-ı Milli Haritası’nın son eşiğinden başlayacaktır.

    Türkiye’nin haklarından, tezlerinden, ülkülerinden ödün vermesi milli şerefini tartışmaya açacaktır. Mücavir toprak ve ülkelerdeki mevcudiyetimizin yegâne dayanağı uluslararası hukuk ve milli güvenlik mülahazalarıdır.

    Bilinmelidir ki, sınır ötesinde bulunduğumuz meskûn mahallerden geri dönersek, tehditlere boyun eğersek, eşzamanlı şekilde Türk vatanına hainler ve zalimler hücum edecektir.

    “RUSYA’NIN TUTUMU ESAD’A GÜVEN VERMEKTEDİR”

    Suriye’de son iki hafta içinde verdiğimiz şehit sayısı ikidir. İdlib’in güneyindeki M-4 Karayolu hala temizlenmiş değildir. Bugüne kadar Türk-Rus askerlerinden mürekkep birlikler 15 kez ortaklaşa devriye görevini yerine getirmişlerdir.

    Moskova Mutabakatı’nın üzerinden de üç ay geçmiştir. Rus yönetiminin sık sık Türkiye’ye yükümlüklerini yerine getirme uyarısı sorumsuz ve sorunlu bir dilin aleniyet kazanmasıdır.

    M-4 Karayolunun 6’şar kilometrelik kuzey ve güneyinde mezkur mutabakat hükmü gereğince görevini harfiyen icra eden ülke Türkiye’dir. Bu kapsamda Libya ve Suriye’de ikili oynayan Rusya’nın siyasi tutumu güvensizlik aşılamakta, terör örgütlerine ve Esad rejimine güven vermektedir.

    “SURİYE’NİN GELECEĞİNİ BİZZAT SURİYELİLER BELİRLEMELİDİR”

    Milli bekamızı tehdit eden terör musibeti vatan toraklarıyla birlikte sınır ötesindeki alanlardan muhakkak temizlenecektir. Toplumsal sinir uçlarımıza dokunan seri tahrik ve saldırganlıkların cevabı inanıyorum ki misliyle verilecektir.

    CHP’nin, HDP’nin, İP’in ve diğer ziyan olmuş siyasi zihniyetlerin müfsit ve müfrit zorlamalarına aldırış edip itibar edecek milli ve ahlaki düşünen hiç kimse yoktur.

    Önemle altı çizilmesi gereken husus şudur: Suriye’nin geleceğini bizzat Suriyeliler belirlemelidir. Fakat tezahür eden Suriye Anayasa Komitesi’nin 2.tur görüşmeleri Cenevre’de 25-29 Kasım 2019 tarihinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

    “TÜRKİYE TARİHİN DOĞRU TARAFINDA DURUŞ GÖSTERDİ”

    BM Suriye Özel Temsilcisinin 19 Mayıs 2020’de, Suriye’de çatışan tarafların anayasa taslak çalışmaları için Cenevre görüşmelerini yeniden başlatmasıyla ilgili düşünce ve teklifi Suriye meselesinin siyasi çözüm için yeni bir teşebbüstür.

    Türkiye tarihin doğru tarafında duruş göstermiştir. Kaldı ki komşu ülkelerin siyasi ve toprak bütünlüklerine de saygılıdır.
    Bu saygının hatalı yorumu, buna eklemlenmiş hunhar operasyon ve projeler aynısıyla ters tepecek, nifak eken felaket biçecektir.
    Türk milleti bölgesel ve küresel emperyalizme karşı tek ses, tek bilek, tek yürektir.

    “YUNANİSTAN AKLINI BAŞINA ALMALIDIR”

    Son günlerde Yunanistan’ın sivil ve asker yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamalar milli tahammülü zorlamaktadır. Yunanistan yönetimi aba altından gösterdiği sopanın kendi tepesine ineceğinden ya habersizdir ya da nefret ve öfke selinin tesiriyle körleşmiştir.

    İki durumda da kaybedecek olan bellidir. Komşuluk hukukunu yok sayıp iki asırdır şantaj ve saldırgan bir siyasetin müellifi olan Yunanistan aklını başına almalı, denizin dibine gömülmek istemiyorsa denetim ve kontrolü elden bırakmamalıdır.
    Türkiye hiçbir küstahın sabah akşam tehdit edeceği bir ülke değildir.

    Herkes haddini hududunu iyi bilmelidir. Savaş baltalarını çıkarıp fütursuzca sallayanlar unutmasınlar ki, Türk milleti muzaffer ve kahraman bir millettir.

    Yunanistan Savunma Bakanı’nın askeri çatışma ihtimalini de ifade ederek “Her türlü senaryoya göre hazırlık yapıyoruz” demesi korkak bir meydan okumadır.

    Türkiye Cumhuriyeti, stratejik bir tehdide dönüşen Yunanistan’ın Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve diğer milli konulardaki alçak hesaplarını alt üst edecek muktedirliğe sahiptir.

    “BİZANSI İHYA PEŞİNDE KOŞA AHMAKLAR…”

    Ayasofya Caminde manevi aşk ve adanmışlıkla okunan Fetih Suresi’nden rahatsızlık duyan, egemen devlet vasfımızı hiçe sayıp hayasızca tepki gösteren Yunan Hükümeti’ne hatırlatırım ki, Ayasofya fethin kutlu bir sembolü, kutsal bir emanetidir.

    Kıbrıs Limasol’daki Köprülü Camisi’nin avlusuna molotofkokteyli atanların ve Larnaka’daki Tuzla Camisi’nin duvarına Bizans bayrağı asanların kimlerden beslendiği aşikârdır.

    Camilerimize yönelik bu çirkin saldırıları şiddetle lanetliyor, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin suçluları derhal bulup cezalandırmasını ümit ediyorum. Bizans’ı ihya peşinde koşan ahmaklar boşa kürek çekmektedir. Zulmün perdesi 567 yıl önce kapanmıştır.

    Ayasofya Müslüman Türk milletinin fetih camisidir. Bu hakikat değişmeyecektir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.
    Ayasofya’dan çan sesi değil, Allah’ın izniyle ezan sesi yükselecektir.

    “KARANLIK ELLER PROVOKASYONA HIZ VERDİ”

    Uzun bir süredir milli ve manevi değerlerimiz seri ve sistematik şekilde istismara uğramaktadır. Karanlık eller son günlerde provokasyonlarına hız vermişlerdir.

    Zamanlama itibariyle şüphe uyandıran bu düşmanca muamelelerin iç huzur ve barış ortamımızı bozmak, budamak, sabote etmek gayesi taşıdığı açıktır.

    İzmir’de bazı camilerimizin hoparlörlerinden korsan müzik yayını yapan alçaklardan Etimesgut’ta işlenen bir cinayeti Türk-Kürt karşıtlığına sabitlemeye çalışan satılmışlara, dahası Kiliselere yönelik saldırılarla birlikte Hrant Dink Vakfı’na gönderilen tehdit mektubuna varıncaya kadar fitne ve bozguncu emeller boş durmamıştır.

    “SOKAK EDEBİYATI YAPAN CHP VE YEDEKLERİ…”

    25 Mayıs 2020 Pazartesi günü ABD’de işlenen ırkçı cinayet sonucunda sokaklara çıkan göstericileri Türkiye’de emsal gösterip devamlı surette sokak edebiyatı yapan CHP ve yedeklerinin yangına körükle gitmeleri tehlikeli bir tuzaktır.

    Türk yargısının hükmünü verdikten sonra Anayasa’nın 84. maddesinin 2.fıkrasına göre milletvekillikleri düşürülen ve işledikleri suçların hukuken karşılığını gören eski milletvekillerini müdafaa bahanesiyle CHP-HDP-İP’in aynı kareye girmesi ibretlik bir tablodur.

    “ANKARA’YA YÜRÜYÜŞ HABİS VE HAİN BİR HEDEFİN İCRA PLANIDIR”

    HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır.

    Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, CHP’li yöneticilerin devamlı; “Bizi sokağa çekmek istiyorlar” beyanı sinsi bir hazırlığın, sokaktan iktidar ve ikbal devşirmenin gizli ajandasıdır. Hiç kimse bu bayat numaraları yemeyecek, yutmayacaktır.

    CHP-HDP-İP şer bir amacın sacayağıdır. Kılıçdaroğlu’nun bedel ödemekten bahsetmesi, TBMM Genel Kurulu’nda CHP-HDP ittifakının sıra kapaklarına vura vura, nefes alamıyoruz propagandasıyla gözler önüne serilmesi büyük bir tehdittir.

    DEMOKRASİ VE ADALETİN ZORUNLU GEREĞİDİR

    Hakkında fezleke düzenlenen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını 7 Mart 2016’da ilk kez dile getiren CHP Genel Başkanı’dır. “Bağımsız yargının önünde hesap verelim” diyen bizzat bu şahıstır.

    İki HDP’li, bir CHP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur.

    Milletvekili sıfatını taşımalarına rağmen suç işlemiş şahısların, diğer tutuklu ve hükümlü kişilerin aksine, milletvekilliğinin sağladığı haklardan istifade talepleri, anayasal bir kuralın dönem sonuna bırakılmasını istemeleri kınanması gereken bir çelişki, aynı zamanda da haksızlıktır. Bu haksızlık giderilmiş, adalet yerini bulmuştur.

    “4 HAZİRAN’DA GAZİ MECLİS AYIKLANMIŞTIR”

    TBMM, teröre yardım ve yataklık yapan suçluların sığınacağı yer olamayacaktır. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların sonu bellidir, bundan da hiç kimse muaf tutulamayacaktır. 4 Haziran 2020 tarihinde Gazi Meclis ayıklanmıştır.

    Sokağa göz kırpan, sokakta gelecek arayan, yeni bir Gezi çıkmazına umut bağlayan, milletimizin huzur ve güvenliğine kast eden kim olursa olsun karşılarında Türk devletinin kudretini bulacaklardır.

    Cumhur İttifakı’nın dış destek ve tesirli muhtemel sokak hareketlerini kaynağında söndürmeye gücü yetecektir. Bekçilerimizi terörle ilişkilendiren, polislerimizi ve askerlerimizi hayasızca isnat eden gafiller sabrımızı test etmemelidir.

    “TÜRKİYE SOKAKTA BULUNMAMAIŞTIR”

    KOVİD-19 salgınının yaralarını sarmaya azim ve inanmışlıkla çaba gösteren Türkiye’yi; sokakların karanlığına, asayişsizliğin kundağına, kutuplaşmanın kuytusuna hiçbir mihrak itemeyecektir.

    Türkiye sokakta bulunmamış, sokağa da teslim edilmeyecektir. İstikbal hedeflerimizi perdelemeye, istiklal sevdamızı nefessiz bırakmaya hiç kimsenin provokasyon ve rezil projesi kafi gelemeyecektir.

    Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletine fedakârca, hiçbir karşılık beklemeden hizmete sonu cefada olsa sefada olsa kararlılıkla devam edecektir. Türklüğün sancağı inmeyecek, Türk milleti hiçbir zulmete tamam demeyecektir.

  • Yunanistan’a sert çıkış: Ayasofya fethedilmiştir!

    Yunanistan’a sert çıkış: Ayasofya fethedilmiştir!

    Çavuşoğlu, “Ayasofya, Türkiye Cumhuriyetinin mülküdür ve fethedilmiştir” ifadesini kullandı.

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 24 TV’de katıldığı bir programda soruları yanıtladı.

    Ayasofya’da Fetih Suresi’nin okunmasına Yunanistan’dan gelen tepkinin sorulması üzerine cevap veren Dışişleri Bakanı; “Türkiye Cumhuriyeti’nde ezanın ya da Kur’an-ı Kerim’in nerede okunacağını biz başka birine mi soracağız? Türkiye’ye bu konuda akıl verecek son ülke Yunanistan. Avrupa’da camisi olmayan tek başkent Atina’dır. Ayasofya, Türkiye Cumhuriyeti’nin mülküdür ve fethedilmiştir.” ifadelerini kullandı.

  • Dışişleri’nden Yunanistan’a Ayasofya yanıtı

    Dışişleri’nden Yunanistan’a Ayasofya yanıtı

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “Avrupa’da minarelerden ezanların yükseldiği ve karşılıklı saygı ilkesinin öneminin anlaşıldığı bir dönemde, başkentinde cami bulunmayan tek Avrupa ülkesi olan Yunanistan’ın Ayasofya’da Kuran-ı Kerim okunmasından rahatsız olması bu ülkenin içinde bulunduğu psikolojinin anlaşılması açısından ibretliktir” dedi.

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın Ayasofya’da Kuran-ı Kerim okunmasına ilişkin açıklaması hakkındaki soruya yazılı yanıt verdi. Aksoy, Ayasofya’da her Kur’an-ı Kerim okunmasından sonra Yunanistan’ın hiçbir sonucu olmayacak açıklamalar yapmaya devam ettiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi:

    “Avrupa’da minarelerden ezanların yükseldiği ve karşılıklı saygı ilkesinin öneminin anlaşıldığı bir dönemde, başkentinde cami bulunmayan tek Avrupa ülkesi olan Yunanistan’ın Ayasofya’da Kuran-ı Kerim okunmasından rahatsız olması bu ülkenin içinde bulunduğu psikolojinin anlaşılması açısından ibretliktir. Kovid-19 salgınını bahane ederek Batı Trakya’da yüzyıllardır okunan ezanı susturmaya yeltenen çevrelerin çabaları hala hafızalarda tazedir. Türkiye, Ayasofya’nın ne dünya çapındaki abidevi niteliğine ne de 1972 UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme’ye aykırı hareket etmiştir. Türkiye’nin bir miras unsuru olan İstanbul tarihi alanlarına gösterdiği titizlik ve özen sayesinde bu eserler bugünün nesillerine ulaşmıştır. Ayasofya, Türkiye’nin ve insanlığın önemli bir değeri olarak kalacak ve korunmaya devam edilecektir. Yunanistan’ı tarihsel komplekslerinden arınmaya davet ediyoruz.”