Etiket: baba mesleği

  • Yarım asırdır baba mesleğini sürdürüyor

    Yarım asırdır baba mesleğini sürdürüyor

    Bingöl’ün Solhan ilçesinde yaşayan 4 çocuk babası Mustafa Ulaş, 10 yaşından beri baba mesleği olan ayakkabı tamirciliği yapıyor. Şimdilerde 50 yaşında olan Ulaş, çeyrek asırdan fazladır ilçede bu mesleği yaşatmaya çalışıyor. Bir dönem kardeşleriyle birlikte bu mesleğe devam ettiklerini aktaran Ulaş, kazancın az olması nedeniyle kardeşlerinin farklı mesleklere yöneldiğini söyledi. Ulaş, ”Bu mesleği babamdan aldım. Evliyim, 4 çocuğum var 3’ü kız bir erkek. Aşağı yukarı babamın yanındaki çıraklık yıllarımı da sayarsak yaklaşık 40 yıla yakındır bu mesleği yapıyorum. Babamdan ayrı yaptım bir süre, o da yaşlanınca bıraktı bende devam ediyorum. Kardeşlerim var, onlar az da olsa yetişti bu meslekte ama kazancı fazla olmayınca mecburen onlar başka mesleklere döndüler. Kazancı iyi olsaydı, kardeşlerimle büyütürdük işleri” dedi.

    ”İnşallah yeni ustalar çıkar ama gelmiyor. Gelseler, yetiştiririm”

    Bu mesleği sürdürecek yeni çırakların olmadığını ve bu duruma üzüldüğü söyleyen Ulaş, “Şahsım olarak üzücü bir durum, üzülüyorum bu duruma. İnşallah yeni ustalar çıkar ama gelmiyor. Gelseler, yetiştiririm. Gelen de bakıyor ayakkabıdan koku geliyor, lastik veya ilaç kokusu geliyor ve yapmak istemiyorlar. Üzücü bir durum” diye konuştu.

  • Hastalığına rağmen zanaatını icra ediyor

    Hastalığına rağmen zanaatını icra ediyor

    Tunceli’nin Pülümür ilçesinde yaşayan 68 yaşındaki Nuri Yıldız, babasından öğrendiği tahta kaşık ve kepçe yapımını uzun yıllardır sürdürüyor. Küçük bir keser ve törpü yardımıyla şimşir, meşe ve armut ağacından kaşık, kepçe ve kar küreme küreği yapan Yıldız, daha önceleri karasaban, boyunduruk yaptığını, sepet ördüğünü ancak bunların gelişen teknolojiyle birlikte artık kullanılmadığını söyledi. Yıldız, bu tarz bir zanaatla uğraşmanın yakalandığı Parkinson hastalığıyla mücadele etmesine de katkı sunduğunu ifade etti.

    “Kaybolmaya yüz tutmuş zanaatlar yaşatılmalı”

    Tamamen el emeğiyle çalıştığını ve günde en fazla 10 kaşık ürettiğini dile getiren Yıldız, “Yaptığım ürünleri satması için ilçedeki tüp bayisine bırakıyorum. Çoğu zaman da eşe dosta hediye olarak veriyorum. Tanesini 30 liradan satsam 300 lira ediyor. Yani emeğimin karşılığı değil. Parkinson hastasıyım. Doktorum sürekli hareket et diyor. Ben de bu işle meşgul oluyorum. Hastalığım geçen sene kötüydü ancak bu sene daha iyiyim” dedi.

    Tahta kaşık ve kepçelerin özellikle yapışmaz tava ve tencereler için daha uygun olduğunu söyleyen Yıldız, metale göre daha sağlıklı olan bu kaşık ve kepçelerin temiz yıkanmasının önemine vurgu yaptı. Yıldız, kaybolmaya yüz tutmuş bu tür zanaatların yaşatılması gerektiğinin de altını çizdi.

     

  • Yıllardır baba mesleğini yaşatıyor

    Yıllardır baba mesleğini yaşatıyor

    Küçük yaşta babasının yanında mesleği öğrendiğini anlatan İbrahim Ün; “Okul dönemlerinde hafta ve yaz tatillerinde babamın yanına gidip yardım ediyordum. Bu sayede mesleği öğrendim. Bu zamana kadar meslekte herhangi bir zorluk yaşamadığım. Her hangi bir zorluğu da yok. Yıllardır geçimimi bu meslek sayesinde sağlıyorum. Sadece bu meslekte yetişen eleman sıkıntısı var. İnşallah ileriki zamanlarda bu sıkıntı ortadan kalkar” dedi.

    Rahmetli babasının bu mesleğe 1945 yılında başladığını ve kendisinin de 12 yaşından beri bu mesleğin içerisinde olduğunu belirten Ün; “1988 yılından bu zamana kadar bir fiil bu işle uğraşıyorum. Mesleğimizin tek zorluk tarafı yetişen eleman yok, yardımcı yok. Başka bir sıkıntı yok. Allah’ıma şükür bu meslek sayesinde evimizi yaptık, çocuğumun birini evlendirdim. Yani maddi bir sıkıntı olmaz. Bu mesleği herkese tavsiye ederim. Ben 35 yıldır bu mesleği yapıyorum. Bu meslekte aç kalacağım olayı yok. Benim müşterim senelerdir devam ediyor. Çalıştıktan sonra her meslek devam eder “ diye konuştu.

  • Baba mesleğini Türkiye’de devam ettiriyor

    Baba mesleğini Türkiye’de devam ettiriyor

    Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle Bursa’ya yerleşen Abdül Menem Rabee, 7 yaşından itibaren babasının yanında çıraklık yaparak öğrendiği sedefkarlığı Bursa’da devam ediyor. Kendine kurduğu atölyesinde sanatına devam eden Rabee mücevher kutuları, paravan, rahle, kapı gibi birçok ürünü alıcılarıyla buluşturuyor.

    Yurt dışından da birçok müşterisi bulunduğunu söyleyen Rabee, Makedonya, Yunanistan, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar başta olmak üzere birçok ülkeye özel yapım ürünlerini gönderiyor. Sedef işçiliğinin nadir bulmasından dolayı yapılan ürünlerin çok değerli olduğunu belirten Rabee, sedef işçiliğine özel ilgi duyan insanların ilgi gösterdiğini söylüyor.

    Belirli bir kitle satın alıyor

    Nadir yapıldığı için çok değerli olduğunu ve belirli bir kesime hitap ettiğini söyleyen Abdül Menem Rabee, “Aile mesleğimiz, ben babamın yanında çıraklık yaparak öğrendim. 7 yaşında babamın yanında çırak olarak başladım. 12 yaşından itibaren düzenli olarak sedef işçiliği yapıyorum. 47 yaşımın 35 senesi bu mesleğin içinde geçti.

    Babam vefat ettikten sonra kardeşlerimle birlikte işi devraldık. Sonra Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle Türkiye’ye geldim. Kendi işimi kurdum. Yurt dışından birçok ülkeye özel yapım ürünleri gönderiyoruz. Ayrıca burada antika eşyaları restore ediyoruz. Tamamen el işçiliği olduğu için değeri biraz yüksek. Ustalık gerekiyor ve fazla sedef ustası yok. Yüksek değerinden dolayı özel müşterilere hitap ediyor” diye konuştu.

  • Baba mesleğini üniversiteyle pekiştirdi

    Baba mesleğini üniversiteyle pekiştirdi

    Isparta’da yaşayan 53 yaşındaki İhsan Akkuş 12. yüzyıldan beri varlığı bilinen, desenleri, ilmiği, yün ve pamuk kalitesiyle dünya çapında üne sahip Isparta Halısını şimdilerde Isparta’da bulunan Isparta Etnografya Halı ve Kilim Müzesinde, dokumasını ve tamirini yaparak mesleğini gelecek nesillere aktarmaya çalışıyor. Baba mesleği olan halı tamirciliğinde çocukluğundan beri halı ve kilimlerin içinde büyüyen Akkuş, bu işi meslek edinmeye başlayarak, Güzel Sanatlar Fakültesinde lisans eğitimini tamamladıktan sonra yine Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları bölümü Halı-Kilim ve Eski Kumaş Desenleri Ana sanat dalında yüksek lisans eğitimini tamamladı. Alaylı ve mektepli olmanın avantajlarına sahip olan Akkuş bilgilerini gelecek nesillere mutlaka aktarması gerektiğini belirterek “Gerek dokuma, gerek tamir ve tasarım konusunda yetiştirdiğim insanlar var. Baba mesleği halı tamirciliği ata mesleğim benim. Özellikle dijital tasarım konusunda bilgisayar ekranında tasarım yaparak uygun malzemelerin, ipliklerin nerede olduğunu, nereden temin edeceğimizi sektörün içinde büyümüş olmanın verdiği avantajla biliyorum. Meslek bizi bu noktalara getirdi ben de mesleğe olan ahde vefamı yerine getirmeye çalışıyorum. Kalıcı değiliz geçmişimizde arkamızda hoş bir seda bırakabilmek yaptıklarımız yapacaklarımız bunlardan ibaret” dedi.

    “Kendimizi çalışırken yetiştirmiş gibi olduk”

    Her türlü halı dokuma tekniğinin tamirini yapabildiğini ve çocukluğundan beri bunun içinde olduğunu vurgulayan İhsan Akkuş “Halı tamiri tabi baba mesleği ama işi üniversite okuduktan sonra fark ettik. Aslında tamirin ne olduğunu dokumadan kaynaklı hatalar dokuma sonrası kaynaklanan hatalar veya yıkama sonrası kaynaklanan hataları babamdan kendi evimizde olan atölyemizde öğrendim. Tamirin içinde olduğum için bize sadece bir tek halı veya sadece Isparta Halısı gelmiyordu.

    Her türlü Türkiye’nin değil dünyanın muhtelif bölgelerinden farklı dokuma tekniklerinden halılar geliyordu bunları tamir ederken de o teknikler her zaman benim dikkatimi çekmişti. Aslında bir yerde kendimizi çalışırken yetiştirmiş gibi olduk” şeklinde konuştu.

    Şimdilerde birçok kişiye halı dokuma ve tamir konusunda öğreticilik yapan Akkuş Öğrencileri ile birlikte yaptıkları halılar ile Isparta’da halıcılığın tekrar canlanmasını sağlayacaklarını belirterek “Artık günümüz şartlarında bir sınırsızlık var yani şunda olup bunun arkası olmaz denen bir kavram kalktı. Bugün burada yaptığımız tasarımlarda sınır koymuyoruz kendimize bu yünden olacak başka olmaz değil pamuk, yün, viskon, keten her birini kullanabilme bilgi becerisine sahibiz dolayısıyla yetiştirdiğim insanlar bu malzemelerle birlikte dokuyacakları dokumaların kalitesine göre de ne yapmaları gerektiğini öğretiyorum.

    Bizim halıdan daha fazla dokumacılık kültürümüz var yani dokuma bilgi beceri ve kabiliyetlerimiz var bu vesileyle düne kadar yapamadıklarımızı bugün yapmaya çalışıyoruz yani Isparta halısını yeniden canlandırmaya çalışmamızdaki gaye de bu. Yüzyıllar öncesinde Isparta’da dokunmuş halılarının bugün dünyanın muhtelif müzelerinde sergilenen halıların tekrar üretimini yapıyoruz. Bunları yapmakla kalmayıp üzerine neler katabiliriz onların çalışmalarını yapıyoruz.

    Yeni modellerin yeni tasarımların, dünyanın arz ve taleplerine cevap verebilecek ürünlerin tasarlanması ve üretebilmesi. Biz bunları yapabilirsek dünyadaki rekabet gücümüz artar ve dünyadaki pazardan payımızı alabiliriz. Bu aşamada çalışmalarımız tam gaz dolu dolu devam ediyor. Dolayısıyla Isparta dediğimiz zaman halı değil ama halıcılık olarak bilgi becerimizi katma değeri olan sürdürülebilir halılarla tekrar canlandırmaya çalışıyoruz” dedi.

    Şuan tamamen yün halılar yaptığını belirten Akkuş, yaptığı ürünlerin bir geleceğinin olduğuna, yani yüzyılda geçse üzerinden müzelerde sergilenecek ürünler olduğuna inandığını dile getirdi.