Etiket: baba:

  • Çocuklarının kavgasını ayırmak isteyen baba bıçaklandı

    Çocuklarının kavgasını ayırmak isteyen baba bıçaklandı

    K.Ü. (18) ile E.Ü. (21) oturdukları ikamette bilinmeyen bir nedenle kavga etmeye başladılar. Çocukları arasında çıkan kavgayı ayırmak isteyen baba N.Ü. aldığı bıçak darbesiyle yaralandı. Yaralı baba Ulukavak Mahallesi Fatih Caddesi üzerine gelerek 112 Çağrı Merkezini arayarak yardım istedi. İhbar üzerine cadde üzerine 112 sağlık ekibi ve polis ekibi sevk edildi. Yaralı şahıs olay sağlık ekiplerince yapılan müdahalenin ardından Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı.
    Bıçakla yaralama olayının şüphelisi K.Ü., polis ekiplerince Anadolu 1. Sokak üzerinde yakalanarak gözaltına alındı.

  • Baba ve oğlu teknolojiye direniyor

    Baba ve oğlu teknolojiye direniyor

    Kırşehir’de Ahi Teşkilatı’nın merkezinde yer alan ve eski dönemlerde şehirde ticaretin merkezi konumunda bulunan Uzun Çarşı, günümüzde de ticari merkezlerden bir tanesi olarak biliniyor. Aktar, keçeci, çadırcı, kalaycı gibi esnafların ağırlıklı olarak bulunduğu çarşıda bıçak bileyleme işi ile uğraşan baba ve oğlu, mesleklerinin son temsilcisi olarak zamanın teknolojisine karşı direniyor. Şehirde ve tarihi çarşıda 30 yıl önce mesleğini babasından devralan Murat İşeri, çırak yetişmemesine karşı mesleğini oğluna öğreterek gelecek kuşaklara da zanaatını bırakmak istiyor. İşeri, mesleklerini gelecek kuşaklara taşıyacak kimsenin olmamasından dolayı çocuklarının mesleği devralmasını istediğini söyledi. 30 yıldan bu yana bıçak bileylemesi ve tamiratı yapan İşeri, “Çocuklarım ellerinden geldiğince bizlere yardımcı oluyor. Başka sektörlerde çalışmalarına rağmen bana da yardım edip mesleği öğreniyorlar. Çırak yetişmiyor. En büyük sıkıntımız bu, insanlar çocukları sadece okusun istiyor. Mesleği ben babamdan devraldım, çocuklarıma devrediyorum” dedi.
    Babasına iş yerinde destek olan ve meslek öğrenen Celil Furkan İşeri ise babasından aldığı mesleği öğrendiğini belirtti. Oğul İşeri, “Tarihi Uzun Çarşı’da babamın babasından aldığı mesleği sürdürüyorum. En büyük problem çırak bulamamak. İnşallah bu sorunu da aşacağız” diye konuştu.
    Zamana karşı yarışan tarihi çarşı ise geçtiğimiz dönemlerde modern görünüme kavuşturularak ticaretin şehirde merkezi olma özelliğini taşıyor.

  • Annesine bağırdı diye babasını öldürdü

    Annesine bağırdı diye babasını öldürdü

    Olay, dün akşam saat 21.00 sıralarında Karabağlar ilçesi Bozyaka Mahallesi 3080. Sokak’ta bulunan bir evde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 112 Acil Çağrı Merkezini arayan B.İ. (20), babasını bıçakladığını ve ölmüş olabileceğini bildirdi. İhbar üzerine adrese gelen ekipler, sırtından üç bıçak darbesi alan Cihan İnan’ın (46) hayatını kaybettiğini belirledi. Babasını bıçakladıktan sonra olay yerinden kaçan B.İ. ise, kısa sürede evine yakın bir sokakta yakalanarak gözaltına alındı. Babanın cenazesi, savcı tarafından yapılan incelemenin ardından İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

    Annesine bağırdığı için öldürmüş

    Sorgulanmak üzere emniyete götürülen B.İ.’nin ilk ifadesinde, yaklaşık bir ay önce anne ve babasının tartıştığını ve bu süre zarfında babasıyla konuşmadığını, olay anında evde babası annesine bağırdığı için tartıştığını ve bu tartışmanın devamında cinayeti işlediğini söylediği öğrenildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen B.İ., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

  • Babasını öldürüp kaçtı, cinayeti telefonla ihbar etti

    Babasını öldürüp kaçtı, cinayeti telefonla ihbar etti

    Olay saat 21.00 sıralarında ilçeye bağlı Bozyaka Mahallesi 3080 sokakta bulunan bir evde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre B.İ., 112 Acil Çağrı Merkezini arayarak babasını bıçakladığını, ölmüş olabileceğini bildirdi. İhbar üzerine evde yapılan incelemede sırt kısmından üç bıçak darbesi aldığı öğrenilen baba Cihan İnan’ın hayatını kaybettiği belirlendi. Babasını bıçakladıktan sonra olay yerinden kaçan B.İ. ise, kısa zaman sonra bölgeye yakın başka bir sokakta yakalanarak gözaltına alındı. Evlat cinayetine kurban giden babanın cenazesi, savcı tarafından yapılan incelemenin ardından İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

    Tartışma yüzünden öldürmüş

    Öte yandan sorgulanmak üzere emniyete götürülen B.İ.’nin ilk ifadesinde, yaklaşık bir ay önce anne ve babasının tartıştığını ve bu süre zarfında babasıyla konuşmadığını, olay anında evde babasıyla tartışma yaşadığını ve bu tartışmanın devamında cinayeti işlediğini söylediği ileri sürüldü.

  • Bir babanın en acı günü

    Bir babanın en acı günü

    Kaza, dün Kazım Karabekir Mahallesi Alkın Sokak’ta meydana geldi. Şahin S. idaresindeki iş makinesi, geri manevra yaptığı sırada çocuklarıyla parka giden 29 yaşındaki Ceylan Şahin’e çarptı. Kazada bebek arabasında bulunan Elis Ada (2), iş makinesinin altında kalarak can verdi. 3 yaşındaki Gülbeyaz ve annesi ise yaralandı. Çocuklarını parka götürdüğü ve 9 aylık hamile olduğu öğrenilen anne, bebeğinin ölüm haberiyle sinir krizi geçirdi. Olay yerine gelen baba Mehmet Şahin ise ölen bebeğinin oyuncağına sarılıp, “Elis hadi kalk kızım” diyerek gözyaşlarına hakim olmadı. Anne ve kızı, ilk müdahalelerinin ardından hastaneye kaldırılırken, kahreden kaza görenlerin yüreğini sızlattı.

    Son yolculuğuna uğurlandı

    Elis Ada’nın cenazesi yakınları tarafından morgdan alınarak, Elmalı Cami’ye getirildi. Cenaze namazına Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık da katıldı. Elis Ada’nın cenazesi, Gebze Balçık köyündeki Darıca Mezarlığı’na defnedildi.

    Öte yandan, anne Ceylan Şahin’in doğumu yaklaştığı için tedbirden hastanede kontrol altında tutulduğu bildirildi. Taburcu edilen 3 yaşındaki Gülbeyaz Şahin’in ise sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

  • En acı tesadüf

    En acı tesadüf

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerine Gökçe ailesi Sami Bey Apartmanı’nda yakalandı. Birinci katta oturan baba Özgür (46), eşi Nihal (44) ve kızı 17 yaşındaki Yağmur Serin Gökçe’yi deprem olur olmaz uyandırarak hemen apartmandan dışarı kaçtı. Ancak kaçarken Yağmur Serin Gökçe’nin üzerine apartmandan molozlar geldi. Anne Nihal ve kızı Yağmur Serin Gökçe yaralandı, apartman yerle bir oldu. Apartmanda yaşayan yaklaşık 40 kişi hayatını kaybetti. Anne kız ise hastaneye kaldırıldı. Anne hayata tutunurken, 17 yaşındaki Yağmur Serin Gökçe hayatını kaybetti. Baba depremin etkisini atlattıktan sonra apartmanın müteahhidi hakkında suç duyurusunda bulundu ancak, müteahhit baba-kız firar olduğu için hala yakalanamadı.
    Yağmur Serin Gökçe’nin doğum günü olan 16 Ocak’ta ise babası Özgür Gökçe, önce kızının mezarına giderek dua edip, doğum gününü kutladı. Gökçe, çok acı bir tesadüf olduğunu, kızının doğum gününde sorumlularla hesaplaşmanın, yani mahkemenin ilk günü olduğunu söyledi. Gökçe, mezardan mahkemeye gittiğini belirterek, “Bildiğiniz gibi 6 Şubat sabahı deprem oldu. Ayağa kalkar kalmaz kendimi ve ailemi aşağıya indirmek için uğraştım. Dışarıya kadar çıkabildik ama ne yazık ki kızım molozlara maruz kaldı. Eşim ve ben de moloz altında kaldık. Eşim 35 gün yoğun bakım süreciyle beraber beyin kanaması geçirdi. Ne yazık ki 17 yaşında gözümüzün bebeği kızımızı kaybettik” dedi.
    Baba Gökçe, şöyle devam etti:
    “Bugün 16 Ocak duruşma günü ve kızımın da doğum günü, bir tesadüf mü bilemiyorum. Bugün kızım yaşasaydı 18 yaşında olacaktı. Sami Bey Apartmanı 16 katlıydı ve müteahhidi Abdullah Aybaba’dır, kızı ise Eda Aybaba Çelik. Aradan 1 yıl geçti ama nerede olduklarını bilmiyoruz.”
    Şahıslar hakkında kırımızı bülten çıkartılmasını isteyen Gökçe, “Müteahhit ve kızının yakalanmasıyla ilgili yetkililerden bilgi verilmesini rica ediyoruz. Bizler devletimize inanıyoruz ve adalet karşısına çıkartılacağına inanıyoruz. Bugün duruşma günü olmasına rağmen bu kişiler mahkemeye gelmeyecekler. Bugün kızım 18 yaşına girecekti ama ne yazık ki doğum gününü mezarında kutlamak zorunda kaldık. Buradan yargı mensuplarımızdan rica ediyorum, sizlerin de bir yakını bu enkazda kalabilirdi aynanın karşısında sadece 10 saniye bunu düşünün. Vereceğiniz kararlarda ve yapacağınız uygulamalarda bunu düşünmenizi rica ediyorum. Bir yıldır yüzümüz gülmüyor, ne yazık ki 18 yaşına girecek olan kızımın gününü mezarı başında kutlamak zorunda kaldım” diye konuştu.
    Acılı baba Gökçe, kızından geriye 17. yaşını kutladıkları videonun kaldığını söyledi.

  • Kayıp kızını arayan babanın gözyaşları

    Kayıp kızını arayan babanın gözyaşları

    Üniversite eğitimi alabilmek için İstanbul’dan Antalya’ya gelen Akdeniz Üniversitesi Gastronomi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Merve Şevval Elmas’tan 8 gündür haber alınamıyor. En son Muratpaşa ilçesindeki Düden Park’ta bir işletmenin kameralarına takılan Merve’yi bulmak için arama çalışmaları aralıksız sürüyor. Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Antalya Emniyet Müdürlüğü Deniz polisi ekipleri Merve’nin en son görüldüğü Düden Park açıklarında arama gerçekleştiriyor. Aramalara sahil güvenlik komutanlığına ve deniz polisine bağlı çok sayıda bot ve balık adamla devam ediliyor. Kızı Merve’yi aramak için Antalya’ya gelen baba Osman Elmas ise arama çalışmalarının yapıldığı noktaya gelerek aramaları yakından takip etti. Zaman zaman gözyaşlarına boğulan acılı baba, kızının bir an önce bulunmasını istedi.

    “Şu ana kadar hiç izin almamıştı”

    Yaşananları anlatan Baba Osman Elmas, “Merve 4 Ocak Perşembe günü kaldığı KYK yurdundan 21.36’da ayrılmış. Ama Merve’nin kaybolduğundan bizim 5 Ocak’ta haberimiz oldu. 5 Ocak’ta annesi arayıp kendisine ulaşamadı. Sonra ben aradım ulaşamadım. Daha sonra öğlenden sonraydı galiba ben okulunu aradım; yurdu aradığımda izinli çıktığını ve gece dönmediğini söylediler. Şu ana kadar hiç izin almamıştı. Burada da akraba tanıdık kimse yok. Öyle olunca ben endişeye kapıldım. Sonra aceleyle karakola gittik. Karakola İstanbul’da kayıp başvurusunda bulundum. 81 ilde arama kaydı çıkararak buraya geldik. Burada da hemen polise gittik, kamera görüntülerine ulaşmaya çalıştık. En son Barınaklar Bulvarı’nda bir izine rastladık. Şelaleye doğru yürümüş, şu ana kadar bir haber alamadık” dedi.

    “Ciğerparem gitti benim”

    Kızının geride bir not bırakmadığını ifade eden gözü yaşlı baba Elmas, “Çeyrek altınları vardı, onları dahi almamış. Elbiseleri duruyor, telefonu yok. Kızım sesimi duyuyorsan ne olur beni duy. Çok başarılı bir kızdı. Buraya gelmek istedi, ona saygı duyduk. Şüphelendiğimiz bir durum yok. Arkadaşları ile görüştük, dersleri iyiydi. Umarım diğer sınavlarına da girer. Ekipler yağmura rağmen arama yaptılar, tüm ekipler şu anda arama yapıyor. Tek isteğimiz eğer kızımı gören varsa şelale yakınlarındaki işletmeler 4 Ocak saat 12.00’dan 5 Ocak saat 03.00’a kadar görüntüleri silinmeden bize ulaştırsınlar. Ciğerparem gitti benim, keşke bir kere ona sarılsaydım. Bir kere görmek isterdim, hayatta ise ne olursa bizi duysun. Herkes çok üzgün, senin için kurban kestim. Allah rızası için bize bir haber ver. Çok acı yaşıyoruz, kardeşin uyku uyumuyor” ifadelerine yer verdi.

  • Eski eşi ve kızını öldürdü

    Eski eşi ve kızını öldürdü

    Olay, sabah saatlerinde Ulukapı Mahallesi 154263 Sokak’ta bulunan 3 katlı bir binanın 3. katındaki dairede meydana geldi. İddiaya göre, Bekir Doğan, 3 ay önce boşandığı 3 çocuğunun annesi eski eşi Ayşe Gezer ile kızı Gözdenur Doğan’ın (19) bulunduğu eve geldi. Doğan, yanında bulunan pompalı tüfekle Ayşe Gezer ve Gözdenur Doğan’a ateş etti. Olayda Ayşe Gezer ve kızı Gözdenur Doğan olay yerinde hayatını kaybetti. Katil zanlısı Bekir Doğan ise olaydan sonra polise teslim oldu. Adrese gelen polis ekipleri inceleme yaparken, anne ve kızının cansız bedenleri otopsi yapılmak üzere Seydişehir Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Baba dehşeti: Oğlunu kemerle döverek işkence etti

    Baba dehşeti: Oğlunu kemerle döverek işkence etti

    Adana’nın Kozan ilçesi Dilekkaya Mahallesi’nde çekildiği öne sürülen görüntülerde, A.G. (42) isimli şahsın çocuğunu köşeye sıkıştırıp kemerle acımasızca dövdüğü görüldü. Kemerle dayak yiyen çocuğun ağlayıp babasına kendisini dövmemesi için yalvardığı da görüntülere yansıdı.

    Vicdansız babanın çocuğun yanı sıra eşini de sürekli dövdüğü, çocuğunun kolunu da ısırdığı öğrenildi.

    Sosyal medyada paylaşılan görüntüler infial oluşturdu.

     Serbest bırakıldı

    Bu görüntüler üzerine baba A.G.’nin 2 gün önce jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındığı, ifadesinin ardından sevk edildiği adliyede serbest kaldığı öğrenildi.

    Bu arada, çocuk ve anne devlet korumasına alındı.

  • Deprem sonrası kızının sesli mesajlarıyla yıkılmıştı

    Deprem sonrası kızının sesli mesajlarıyla yıkılmıştı

    Türkiye’yi yasa boğan 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler sonrası çok sayıda insan hayatını kaybederken birçok kişi de yaralanmıştı. Hatay Antakya’da çok sayıda kişiye mezar olan Elit Apartmanı’nda eşi Sena ve kızları 6 yaşındaki Ece Birce ile 9 yaşındaki Elif Eylül’ü kaybeden Mümtaz Gövce’nin vefat eden kızından kalan ses kaydının ortaya çıkması da herkesi duygulandırmıştı. Gövce, depremin üzerinden geçen yaklaşık 1 yılın ardından yaşadıklarını anlattı. Acılı baba, vefat eden kızının yanında bulunan eşinin telefonunda yaklaşık 2 ay önce, 6 Şubat’a ait 13 yeni ses kaydını bulduğunu ilk kez İhlas Haber Ajansı muhabirine anlattı. Yeni bulunan ses kayıtlarından bir tanesinde küçük Eylül’ün kendini tanıttığı, annesi ve kız kardeşinin yanında olduğunu söylediği ve yardım istediği anları dinleyen baba Gövce’nin gözleri doldu. Bir kaç ses kaydını dinledikten sonra fenalaştığını aktaran Gövce, kızından kalan diğer ses kayıtlarını dinleyemediğini belirtti.

    “Kızım bu kadar çaba gösterdiyse Mümtaz sen de ayağa kalk dedim”

    Deprem günü işi nedeniyle ailesinin yanında olmadığını ifade eden 41 yaşındaki Mümtaz Gövce, “İşim gereği İstanbul’daydım, eşim, çocuklarım, ailem Antakya’daydı. Apartman grubuna yazdım, annemi, babamızı arıyoruz; şebeke olmadığından kaynaklı hiç kimseye ulaşamıyoruz. Karayolu üzerinden Antakya’ya gittim, vardığımda öğleden sonra 14.00 falandı. 7’nci gün Zonguldak’tan madenci arkadaşlar sağ olsunlar bizim daireye ulaştılar. Özellikle ses kaydını bırakan kızım Eylül için stetoskop istediler, beden rengi, hiçbir sıkıntısı yoktu. 3’ünü bir çıkarttılar, teşhis ettik, insan bulabildiğine şükrediyor öyle diyeyim. Hayatımın 6 Şubat’tan sonraki süreci; ne babalığımın ne kocalığımın bittiğini düşünmüyorum. Onları bulmak bir görevdi, defnetmek ayrı bir görevdi şimdi onları yaşatmak için de ayrı bir görev olarak bakıyorum. Sesini duyduğumda ‘Baba galiba ben de öleceğim’ diye onun o çabasını, Whatsapp’tan, telefon aramalarından defalarca denemesine, gördüğümde sadece şunu dedim; kızım bu kadar çaba gösterdiyse Mümtaz sen de ayağa kalk, onun bu gayreti karşılıksız kalmasın diyorum” diye konuştu.

    “Nice Eylül, Ece’ler var, bu ülkede bayrağı onlar devralacaklar”

    Yaşadıklarından sonra deprem bölgesinde çalışanlara başladıklarını anlatan Gövce, “Deprem bölgesine kendi imkanlarımızla, yardımseverlerle o süreçten sonraki durumda gerek nakdi gerek tırlarla yardımlar başladı. 11 ay oldu şu çok önemli; o görev bilincini kaybetmeyeceksiniz, onlar vefat etti, bu dünyada değiller ama onları yaşatabilirsiniz. Biri 6 biri 9 yaşında olan 2 kızım vardı, o bölgede birçok çocuk annesiz, babasız kaldı. Çocuklar bizim geleceğimiz o yüzden kızlarımın adına 6 Sıfır 2 diye bir dernek kurulum aşamasında çocuk hakları derneği. Şuna inanıyorum; benim kızım yaşasaydı 20 yıl sonrasına o bizim geleceğimiz olacaktı, nice Eylül, Ece’ler var. Bu Eylül, Eceler, Ahmetler, Mehmetler 20 yıl sonra bizler yaşlandığımızda onlar bu ülkede bayrağı devralacaklar. Ümit ediyorum ki bu ülke yaşamaya, büyümeye devam edecek. Onlara bakar, eğitir, barındırır gibi kendi çocuklarımdan bahsediyorum, başka çocuklara da bu şekil temas etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

    “2 ay önce baktım ki 13 tane ses kaydı var hepsi 6 Şubat’tan”

    Kızının enkaz altındayken aramalar yapmaya çalıştığı, kendisine ses kayıtları attığı telefonu şuan kendisinin kullandığını ifade eden Gövce, “Bu telefonu eşime yeni almıştık 3 gün falan olmuştu. Evde sürekli deprem tatbikatı yapıyorduk, eşim öğretmen olduğu için hem okulda hem evde yapıyordu hatta yatak odasının dizaynını bile öyle yapmıştık. Eşim Sena, böyle bir durumda telefonu Eylül’e vereceğini bile beyan etmişti, kızım kullanmayı biliyordu nitekim vermiş telefon Eylül’ün kucağında çıktı. Ve o telefonu şu an ben kullanıyorum. İlginç bir durum var, Whatsapp yazışmasını şubat ayında telefonu açınca gördüm ama o dönemde deşifre ettirmeme rağmen telefonda hiçbir şekilde başkası yoktu. Bilişim uzmanına baktırdım, şu an böyle söyleyince insanlara biraz garip gelecek ama 2 ay önce çok ilgisiz bir noktada ses kaydı yapayım dedim. Bir kuşun ses kaydını alayım derken bir baktım ki 13 tane ses kaydı var hepsi 6 Şubat. Öğleden sonra 14.00’a kadar kızım her saat başı ses kaydı yapmış. Bunlar içinde; ilk ses kaydında kendini tanıtmış, hepsini dinlemedim. 3 tanesini dinledim sonra 2 gün hastanede müşahede altında kaldım. Bütün yas sürecim tekrarlandı, kızınızın ‘Evet baba ben de öleceğim’ mesajı zordu ama annesinin kanına, saçına dokunduğunu, kardeşinin tenine dokunduğunu anlattığı mesajlar var. ‘Allah’ım daha önce söylediğim kötü şeyler varsa beni affet, beni buradan çıkar’ demiş. Kızımın en ufak bir ağlaması yok, en ufak bir çığlığı yok, isyanı yok tam tersi sürekli kendini tanıtmış bana seslenmiş, hayatı, yaşamayı çok sevdiğini söylemiş. Annesinin, kardeşinin cansız bedenine dokunduğunu söylemesine rağmen öyle bir ortamda aklını yitirmeden çok sakin bir şekilde olanı biteni anlatmış. Sürekli yardım seslenmeleri yapmış” dedi.

    “Kayıtlarda enkazdan çıkma duası var”

    Kısa süre önce telefonda bulduğu ses kayıtlarının kendisini çok etkilediğini ifade eden Gövce, “2 ay öncesine kadar hep yardımlarla, iyilikle, inançla bir şekilde ayakta durdum. Ama 2 ay önceki o 12-13 tane ses kaydı gerçekten bir babanın evladını, sevdiklerini kaybettiğini idrak edip, bir şeyleri tam rayına oturtturma derken ben tekerrür ettim. 6 Şubatı o çaresizliği tekrardan yaşadım. Kayıtlarda yardım duası, enkazdan çıkma duası var, son dua diye bir şey söylemiş çok ilginçtir; Fatiha’yı bol bol okumuş. Umarım unutulmaz, umarım artık gerçekten yatay mimariye geçilir, şu an İstanbul’dayız burası da çok sağlam yapıların olduğu bir yer değil, elimizden geldiği kadar çaba göstereceğiz. Geçen senenin başında annem, babam, kızlar zaten son ailece videomuz o, hayatımızda geçirdiğimiz en güzel yılbaşıydı. Çocuklar büyümüş artık hanımın tabiriyle altlarını temizleme, yemeklerini yedirme derdi yok, kendi çapımızda çok güzel bir sofra hazırlamıştık. Yılbaşı derken yeni bir yıla girme ümidi, çocukların talepleri var; hediye istiyorlar vs. hayatında ilk defa babama kukuleta taktık. Müthiş bir yılbaşı geçirdik, hatta rahmetli eşim dedi ki ‘Mümtaz bu 15 yılın en güzel yılbaşını yaşadık’ bu gerçekten çok mutluyduk, kafayı yiyor insan. Artık yılbaşı kelimesinden nefret ediyorum, bu tür özel günler artık bize ceza, bana hiçbir anlam ifade etmiyor” ifadelerini kullandı.