Etiket: bağışıklık

  • Bağışıklık sistemi için ‘baharat çayı’

    Bağışıklık sistemi için ‘baharat çayı’

    Hava sıcaklıklarının zaman zaman mevsim normallerinin üzerinde olması bazen de normallerin altına düşmesi insanları etkiliyor. Hastalanan çok sayıda kişi ise hastanelerin ve aktarların yolunu tutuyor. Vatandaşlar, hastalıklardan korunmak ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak için bitki çayları ve baharatlara ilgi gösteriyor.
    Konya’da 43 yıldır baba mesleği olan aktarlığı devam ettiren Yafes Sinop (73), mevsimlerin dengesiz olduğu zamanlarda baharat çayı diye bilinen bitki çayının içilmesi konusunda tavsiyede bulundu. Yafes Sinop, yapılan bu çayın zaman zaman ya da gelişigüzel içilebileceğini ve yapıldıktan sonra bir hafta boyunca bu çayın tekrar tekrar ısıtılıp içilebileceğini söyledi.

    Baharat çayı gribal enfeksiyonlarda etkili

    Hastalıklardan korunmak isteyen müşterilere genelde baharat çayı verdiklerini ifade eden Yafes Sinop, “Buna zencefil, tarçın, havlıcan, hibiskus, hatmi, karanfil, kuşburnu, ayva yaprağı, ıhlamur ve adaçayı da ilave edilebilir. Bu çay hazırlanıp biz genelde öğütülmüş değil, doğal kök ve bitki olarak veriyoruz. Biraz biraz baharatlardan atıp kuşburnu biraz fazla koyulur. 15-20 dakika kaynatılıp, eğer demleme olacaksa da altında su kaynaması gerekir.

    15 dakika kaynatılıp biraz dinlendirilip afiyetle içilir. İçimi de güzel. Bunu kullananlarda gribal enfeksiyon hemen hemen yüzde sıfır gibi olur, yalnız bunu kış mevsiminde kullanmak kaydıyla. Ayrıca hibiskus var, ekinezya var. Bunlar da kullanılır ama biz genelde 7’li grubu veriyoruz. Hazırlanan çayı bir hafta boyunca tekrar tekrar kaynatıp içme imkanı da var” dedi.

    Baharat çayının çeşitli faydaları olduğunu belirten Yafes Sinop, “Akşama kadar belki biz bir dünya bitki çayı içiyoruz. Bahsettiğim çaylar periyodik kullanılabilir de gelişigüzel içilebilir de. Çünkü hem ısıtıcı özelliği var hem toksin atıcı özelliği hem sinir sistemini rahatlatıcı bir özelliği var hem de kan dolaşımını düzenleyici etkisi var” ifadelerini kullandı.

     

  • ‘Güçlü bağışıklığın sırrı renkli beslenmek’

    ‘Güçlü bağışıklığın sırrı renkli beslenmek’

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Sena Pekşen, bağışıklık sistemi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Bağışıklık sisteminin insan vücudunu hastalıklara karşı koruyan güçlü bir savunma sistemi olduğunu belirten Dyt. Pekşen, “Grip, soğuk algınlığı, yüksek ateş, boğaz ağrısı ve baş ağrısı gibi birçok hastalıkla savaşabilmek için güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak önemlidir. Bağışıklık sistemi, beslenme, egzersiz ve uyku kalitesine dikkat edilerek güçlendirilebilir” diye konuştu.

    “Akdeniz tipi beslenme bağışıklık sistemini pozitif etkiler”

    Akdeniz tipi beslenmenin bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkileri olabileceğini vurgulayan Dyt. Sena Pekşen, “Akdeniz tipi beslenme, mikrobiyota çeşitliliğini artırır, probiyotik bakterileri sağlar ve bağışıklık sisteminin düzenli çalışmasını destekler. Renkli ve çeşitli yiyecekler tüketmek, güçlü bir bağışıklık sistemi oluşturmanın önemli adımlarındandır. Her yiyeceğin içerdiği fitokimyasal türü ve miktarı farklılık gösterir” şeklinde konuştu.
    Dyt. Pekşen, Akdeniz tipi beslenme için aşağıdaki besinleri bol miktarda tüketebileceğimiz besinleri şöyle sıraladı:
    “Sarımsak: Anti-mikrobiyal özelliklere sahip olan sarımsak, bağışıklık sistemini destekler.
    Zencefil: Anti-enflamatuvar özelliklere sahip olan zencefil, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara karşı koruyucu etkiye sahiptir.
    Zerdeçal: Kurkumin adı verilen bileşen içeren zerdeçal, anti-kanser, anti-enflamatuvar ve anti-oksidan özelliklere sahiptir.
    Bal: Antitümör ve anti-modülatör etkilere sahip olan bal, bağışıklık sistemini destekler.
    Yaban mersini: Antioksidanlar açısından zengin olan yaban mersini, bağışıklık sistemini destekler.
    Balık: Somon, sardalye gibi yağlı balıklar omega-3 yağ asitleri bakımından zengindir ve bağışıklık sistemini destekler.
    C vitamini içeren besinler: Turunçgiller, kızılcık, kivi, maydanoz, ıspanak, karalahana, brokoli, renkli biberler gibi C vitamini içeren besinler bağışıklık sistemini güçlendirir.
    A vitamini içeren besinler: Havuç, kabak, tatlı patates gibi A vitamini içeren besinler bağışıklık sistemini destekler.
    Probiyotikler: Yoğurt, ayran gibi probiyotik bakteriler içeren besinler hem anti-enflamatuvar hem de anti-mikrobiyal etkilere sahiptir.
    Çinko içeren besinler: Çinko eksikliği alerjilere ve enfeksiyonlara yol açabilir. Yumurta, baklagiller ve çiğ kuruyemişler çinko açısından zengin besinlerdir ve beslenmeye eklenmelidir.
    Su: Vücut direncini artırmak ve bağışıklığı güçlendirmek için günde en az 2 litre su tüketmek önemlidir.”
    Dyt. Pekşen, “Bu besinleri dengeli bir şekilde tüketmek, bağışıklık sistemini destekleyebilir ve hastalıklara karşı direncinizi artırabilir” dedi.

    Öksürüğe iyi gelen çay tarifi

    Dyt. Pekşen, öksürüğü geçirmeye yardımcı çay tarifini ise şu şekilde paylaştı:
    “Malzemeler: Bir çay kaşığı toz zencefil, bir çay kaşığı toz zerdeçal, bir tatlı kaşığı bal, bir bardak ılık su, yarım limon.
    Yapılışı: Öksürüğü geçirmeye yardımcı olması için, zencefil, zerdeçal ve balı karıştırın ve sıcak su ekleyerek çözdürün. İçine dilimlenmiş limonları ilave edin. Bu çayı tüketerek öksürüğünüzü hafifletebilirsiniz. Unutmayın, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve dengeli beslenmek, bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin önemli adımlarıdır.”

  • Toplumun yüzde 50’si bağışıklık kazandı

    Toplumun yüzde 50’si bağışıklık kazandı

    Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, geçen yıl Nisan ayından itibaren yıl sonuna kadar farklı rahatsızlıkları nedeniyle ameliyat olan ve Covid-19 semptomu bulunmayan bin 67 hastadan 55’inin PCR testi pozitif çıktı. Prof. Dr. Orhan Yıldız, çalışmada hastalığın pik olduğu dönemde PCR pozitiflik oranını yüzde 6,5, normal dönemde yüzde 1 olarak tespit ettiklerini söyleyerek, “Bu çalışmaya göre şu anda toplumun yüzde 50’sinin hastalığı geçirdiğini ve kitle bağışıklığı kazandığını söyleyebiliriz” dedi.

    ERÜ Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Yıldız, 5 kişilik ekibi ile geçen yıl Türkiye’de koronavirüs salgınının başlamasından 1 ay sonra, Nisan ayından itibaren hastanede farklı rahatsızlıkları nedeniyle ameliyat olan hastalar üzerinde çalışma başlattı. Hem hastayı hem de ameliyata girecek sağlık personelini korumayı da amaçlayan çalışma kapsamında yıl sonuna kadar bin 67 hastaya PCR testi yapıldı. Covid-19’a bağlı şikayeti olmayan bin 67 hastadan 55’inin koronovirüs testi pozitif çıktı. Yapılan çalışmada hastalığın pik yaptığı dönemlerde ameliyat olan hastaların PCR pozitiflik oranı yüzde 6-6,5 olarak belirlenirken, vaka sayısının daha düşük olduğu normal dönemde ise yüzde 1 olarak saptandı.

    ‘TOPLUMUN YÜZDE 50’SİNİN HASTALIĞI GEÇİRDİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ’

    Açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Orhan Yıldız, “Hastanemizde ameliyat olacak hastalar taşıyıcı mı yoksa hasta mı belirlemek, ameliyat ekibini de korumak istedik. Önlem amaçlı yaptığımız bu çalışmada hastalardan elde ettiğimiz verileri değerlendirdik. Bin 67 kişide yaptığı değerlendirmede yaş, cinsiyet ve alt hastalıklarını çıkardık, genel analizlerini de yaptık. Gördüğümüz Kayseri ve Türkiye’de pikin yaşandığı dönemde yüzde 6-6,5 oranında PCR pozitif çıktı. Daha sakin dönemde ise yüzde 1’in altındaydı. Buna göre Kayseri ve Türkiye için toplumun yüzde 50’sinin hastalığı geçirdiğini ve kitle bağışıklığı kazandığını söyleyebiliriz” dedi.

    ‘DEĞERLİ BİR ÇALIŞMA’

    Prof. Dr. Yıldız, yapılan çalışmanın toplumda önemli bir kesimin hastalığı semptomsuz geçirdiğini göstermesi açısından değerli olduğunu anlatarak, “Virüsün yeni hali çok daha bulaşıcı. Son yaşayacağımız ‘pik’ çok sarsıcı olabilir. İkinci pik yaşandığında çok zorlanmıştık. Yeni bulaştırıcı mutant çok daha fazla hızlı bulaştığı için hastanelerin üçüncü pikte çok daha fazla zorlanacağını, kapasitesini aşacağını düşünebiliriz. Bu yüzden dikkatli olmak gerekir. Sars ve Mers virüsünden çok farklı bir virüs. Biz bilim insanları bunu çok merak ediyorduk; Sars ve Mers gibi bir anda kaybolacak mı diye. Bizi yanıltan bir hastalık oldu. Diğerleri gibi kaybolacağını düşündük. Farkı, çok bulaştırıcı olması. Merse göre ölüm oranı az olması çok iyi bir şey. Mersteki ölüm oranları olsa idi 5-6 milyonla kalmazdı bu iş. Çok daha fazla ölüme neden olurdu. Bulaşıcılığı fazla, ölüm oranı diğerlerine göre daha düşük” ifadelerini kullandı.

  • Oxfor’dan yeni araştırma: Koronavirüse yakalananlar 6 ay bağışıklık kazanıyor

    Oxfor’dan yeni araştırma: Koronavirüse yakalananlar 6 ay bağışıklık kazanıyor

    İngiltere’de Oxford Üniversitesi, 12 bin sağlık çalışanı üzerinde gerçekleştirdiği araştırmada, koronavirüs (Covid-19) geçirenlerin 6 ay içinde yeniden koronavirüs olmalarının çok düşük bir ihtimal olduğunu açıkladı.

    İngiltere’den koronavirüse yakalanıp, geçirenlerin yeniden (Covid-19) olur mu? sorusuna yanıt gibi araştırma geldi. Oxford Üniversitesi, 12 bin sağlık çalışanının katıldığı bir koronavirüs bağışıklığı araştırması gerçekleştirdi. Araştırma ekibi, 12 bin kişinin 30 hafta boyunca takip edildiği araştırma sonucunda ortaya çıkan raporda, koronavirüsü geçiren kişilerin kısa vadede tekrar koronavirüs olmayacaklarından neredeyse emin olduklarını ifade etti. Araştırma ekibi, koronavirüsten iyileşen kişilerin 6 boyunca bağışıklık kazandığını belirterek elde ettikleri sonucu “iyi haber” olarak değerlendirdi.

    “KISA VADEDE KORONAVİRÜS OLMAYACAKLARINDAN EMİN OLABİLİRİZ”

    Oxford Üniversitesi’nde Bulaşıcı Hastalıklar Profesörü ve araştırma üzerinde çalışan David Eyre, ” En azından kısa vadede, COVID-19 olan çoğu insanın tekrar olmayacağından emin olabiliriz. Enfeksiyondan korumanın daha uzun sürüp sürmediğini öğrenmek için çalışma devam ediyor” dedi.

  • Bilim Kurulu Üyesi Türkiye’nin bağışıklık oranını açıkladı

    Bilim Kurulu Üyesi Türkiye’nin bağışıklık oranını açıkladı

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşılan yeni vaka ve ölüm sayıları ile ilgili açıklamalarda bulundu.

    ”GENÇLER ÇOK RİSKLİ”

    Türkiye’deki hekimlerin tedavi konusunda başarılı olduklarını söyleyen Prof. Dr. Özkan, yaşlı nüfusun koruma ve kontrol önlemlerine daha çok uyduklarını belirtti. Prof. Dr. Özkan, yoğun bakım hasta sayılarında artış yaşanmasına rağmen, genele göre bir düşüşün olduğunu ve ölümlerin de bu nedenle azaldığını düşündüğünü söyleyerek, “Bu kontrol ve koruma yöntemleriyle ilişkilidir. Gençler çok riskli. Gençler hastalığı hafif geçirdiklerini düşünüyorlar ancak, bağışıklık sistemlerini ve hastalığı nasıl geçireceklerini bilmiyorlar. Bunun kimse için garantisi yok. Eğer semptom göstermeden hastalığı geçiyorsak, başkalarını bulaştırma ihtimali o kadar yüksektir. Bu yüzdem gençlerin daha özen göstermesi, çocuklara ve yetişkinlere örnek olması gerekiyor” dedi.

    ”BAĞIŞIKLIK OLARAK BİNDE 8 RAKAMI DÜŞÜK”

    Prof. Dr. Özkan, 153 bin kişiye uygulanacağı açıklanan Covid-19 tarama testlerinde şu ana kadar 118 bin kişiye ulaşıldığını ifade ederek, şunları söyledi:

    “Tamamı yakında biter. Bu ulaşılan rakam yüksek bir rakamdır. Kabaca sonuçların çok değişmeyeceğini düşünüyorum. Türkiye’deki nüfusta antikor gelişmesi yani hastalığı geçirmiş ve bağışıklık kazanma durumu binde 8’dir. Bin kişiden 8 kişi. Biz demek ki 11 Mart’tan beri önlemlerimizi iyi almışız. Bireyleri ve toplumu korumuşuz, hastalığı geçirmemişler. Artık bireylerin yapması gereken yöntemle sosyal hayatımıza başladık. O yüzden hastalıkla karşılaşacağız. Yani binde 8 kişi hastalığı geçirmiş, gerisi duyarlı, yani hastalanabilir. Onun için dikkatli olmak lazım. Türkiye’de bin kişiden 8’i corona virüs geçirmiş ve bağışıklık bırakmış. O yüzden önlemlerimize devam etmemiz gerekiyor. Bağışıklık olarak binde 8 rakamı düşük. ‘Bu hastalık bitti, artık toplumda görülmez, insanlar bağışık’ dediğimiz durumda rakamlar yüzde 60 civarındadır. Biz binde 8’deyiz. Kontrol önlemlerine devam etmemiz gerekiyor. Eğer önlemleri alarak sosyal yaşamı yaşarsak, hastalığı hafif geçirmelerle biraz daha bağışıklığımız artabilir ya da aşı çıkana kadar biz bu süreyi kendimizi ve çevremizi koruyarak geçirebiliriz.”