Etiket: bakteri

  • Yeni bir bakteri türü bulundu

    Yeni bir bakteri türü bulundu

    Aydın’daki üniversitede çalışmalarını sürdüren akademisyenler, sürüngenlerin bağırsağında yaşayan Helicobacter cappadocius adı verilen yeni bir bakteri türünü buldu.

    ADÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Kurtuluş Olgun, Prof. Dr. Nazan Üzüm ve Prof. Dr. Aziz Avcı’nın yer aldığı çalışmada Apathya cappadocica (Kayseri Kertenkelesi) ve Ophisops elegans (Tarla Kertenkelesi) isimli kertenkelelerin bağırsağında yaşadığı tespit edilen Helicobacter cinsine ait yeni bir tür bulundu. Söz konusu türe Helicobacter cappadocius ismi verilerek bu cinsin dünya genelindeki tür sayısı 85’e çıkarıldı.

  • Bir markada daha salmonella şüphesi

    Bir markada daha salmonella şüphesi

    İtalya merkezli Ferrero çikolata şirketinin ardından salmonella bakterisi şüphesi ABD merkezli Mondelez çikolata şirketine sıçradı.

    Fransız Le Figaro gazetesinin haberine göre Oreo, Mikado ve Pepito’nun üreticisi olan şirket, ürünlerinde salmonella bakterisi olma ihtimali üzerine 3 üretim sahasını kapattı.

    Şirket yöneticilerinin kapatma nedenini “büyük temizlik” olarak öne sürdüğü haberde, asıl nedenin salmonella bakterisi uyarısı olduğu iddia edildi.

    Haberde, üretimdeki yavaşlama nedeniyle piyasalarda söz konusu ürünlerde arz sıkıntısı yaşandığına dikkat çekilirken ayrıca, şirketin faaliyetlerini durdurduğu fabrikalarda yeniden üretime geçmesinin uzun zaman alacağı tahmin edildi.

    İtalyan çikolata üreticisi Ferrero’nun geçtiğimiz Nisan ayında Belçika’daki fabrikasında üretilen bazı Kinder ürünlerinde salmonella bakterisi tespit edilmişti. Ferrero, Nisan ayında Belçika’nın Arlon kentindeki fabrikada üretilen Kinder marka birçok ürününü geri çağırmıştı. Belçika tarafından şirketin üretimi askıya alınmıştı. Geçtiğimiz temmuz ayında Belçika tarafından yeniden üretimine izin verilen şirketin salmonella bakterisinin tespit edildiği Kinder sürpriz yumurtaların hala satılmaması ise dikkat çekmişti.

  • Kurban etinde bu hatayı yapmayın

    Kurban etinde bu hatayı yapmayın

    Kurban Bayramı’na sayılı günler kala doğru et tüketimi konusunda önemli bilgiler veren Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Demirci, “Pişirilme işlemi sonrası buzdolabına konulan etlerin çıkarılıp yeniden dondurulması en büyük sorunlardan biri. Etin uzun süre oda sıcaklığında tutulması bakteriyel enfeksiyonlar açısından risk taşıyor” dedi.

    Kurban Bayramı’na çok kısa bir süre kaldı, bayramla ilgili hazırlıklar da başladı. Kurban Bayramı’nın yaz aylarına denk gelmesi nedeniyle sağlık açısından birtakım önlemlerin alınması gerektiğini hatırlatan VM Medical Park Pendik Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Demirci, önemli uyarılarda bulundu. Yoğun miktarda ve gün boyu her öğünde et ve et ürünleri tüketilmesinin sağlık açısından oldukça zararlı olduğunu belirten Doç. Dr. Hakan Demirci, “Özellikle kalp ve damar, diyabet, mide ve sindirim sistemi hastalığı olan ve kötü kolesterole sahip kişilerde et tüketiminin sınırlandırılması gerekir. Çay, kahve, kuruyemiş, tatlı, gazlı içeceklerin de gittikçe artan miktarlarda tüketileceği göz önünde bulundurulursa öğünlerin dengelenmesi önem taşır. Gün içerisinde su mutlaka tüketilmelidir. Sebze ve meyvelerle etlerin dengeli şekilde sindirimine katkıda bulunulmalıdır” diye konuştu.

    “KIRMIZI ETTE BİRÇOK HASTALIK ÜREYEBİLİR”

    Etlerin pişirilmesi ve saklanmasının önemine de değinen Doç. Dr. Hakan Demirci, “Çok yoğun etin, yüksek miktarlarda tüketilmesinden ziyade daha küçük parçalarda ve ufak öğünlerde tüketilmesine dikkat edilmeli. Bunun dışında, kurban kesilir kesilmez etin taze ve hızlı bir şekilde tüketilmesinden ziyade 24 ila 48 saat kadar soğuk havada dinlendirilmesi sindirim sistemi problemleri açısından çok daha yardımcı olacaktır. Özellikle reflü sorunu yani mide asidinin artması ve gastriti önleme açısından etin dinlendirilmesi fayda sağlayacaktır. Kırmızı ette birçok hastalık üreyebilir. İnsanlarda enfeksiyona da yol açabilir. Özellikle buzdolabına konulan etlerin pişirilme işlemi sonrası tekrar dışarı çıkartılıp, ardından yeniden dondurulması en büyük sorunlardan biridir. Uzun süre oda sıcaklığında tutulması da bakteriyel enfeksiyonlar açısından büyük problemler yaratabilir” ifadelerini kullandı.

    “O ETİN TÜKETİLMEMESİ İMHA EDİLMESİ GEREKİR”

    “Ekinokok” adı verilen kistatik parazitlere karşı uyarılarda bulunan Doç. Dr. Hakan Demirci, “Kedi ve köpek kistleri olarak değerlendirdiğimiz büyükbaş ve küçükbaş hayvanların sakatatlarında bulunan bazı enfeksiyonlar vardır. Özellikle karaciğer gibi bu tür organların tüketilirken mutlaka gözle çok iyi kontrol edilmesi gerekir. Nodüller üzerinde beyaz plaklar olabilir. Karaciğer kesildiği ve doğrandığı zaman homojen yapısı bozulur. İçinde özellikle beyaz topakların olduğu görülebilir. Bu gibi durumlarda o etin tüketilmemesi, imha edilmesi gerekir” dedi.

    KÜÇÜK ÇOCUKLAR SİNDİRİM SORUNUNA DİKKAT!

    Fazla et tüketiminden sindirim sisteminin baştan aşağı etkilendiğini söyleyen Doç. Dr. Demirci, “Reflü adı verilen mide asidi fazlalığı, sindirim sisteminin zorlanmasına bağlı görülen gastrit görülebilir. Yine bu dönemde yoğun yağlı ve kızartma tarzı etlerin tüketilmesine bağlı safra kesesi hastalıkları görülebilir. Pankreasın iltihaplanması da sık karşılaşılan hastalıklar arasında yer alır. Özellikle küçük çocuklar, ileri yaştaki kişiler, diyabet, kronik damar ve kalp hastalığı olan kişilerde, mide ve bağırsak hastalığı olan kişilerde et tüketiminin kısıtlanması ve yoğun miktarlarda tüketilmeyip öğünlere bölünecek şekilde tüketilmesi gerekir. Ayrıca küçük çocuklar da sindirim sorunu, karın ağrıları yaşayabilirler” uyarısında bulundu.

  • Mersin Şehir Hastanesi musluklarında “Lejyoner Hastalığı” iddialarına açıklama

    Mersin Şehir Hastanesi musluklarında “Lejyoner Hastalığı” iddialarına açıklama

    Mersin İl Sağlık Müdürü Sinan Bahçacı, Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin musluklarında “lejyoner hastalığına” neden olan mikrop üremelerine yönelik önlem alınmadığı iddiasıyla yapılan “asılsız habere” ilişkin hukuki süreç başlattıklarını bildirdi.

    Bahçacı, yazılı açıklamasında, bazı internet sitelerinde hastane musluklarından alınan numunelerde “lejyoner hastalığına” neden olan mikropla karşılaşıldığı ve buna önlem alınmadığı iddialarının yer aldığını hatırlattı.

    Sağlık tesislerinde, bağımsız enfeksiyon kontrol komiteleri tarafından 6 ayda bir periyodik kontrol yapıldığını aktaran Bahçacı, numunelerin analiz edildiğini ve üreme görülmesi durumunda işlem gerçekleştirildiğini belirtti.

    Bahçacı, şu anda herhangi bir bulgu olmadığı bilgisini vererek şunları kaydetti:

    “Haberde iddia edilen olayda, hastane Enfeksiyon Kontrol Komitesi ilgili yönetmelik kapsamında gerekli çalışmaları yapmış, dekontaminasyon işlemlerini titizlikle uygulamıştır. Alınan tedbirler ve takipler neticesinde ilerleyen dönemlerde alınan kontrol numunelerinde hastalığa yönelik herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Ayrıca yönetmelik gereği hastanemizde tedavi gören hastalara lejyoner hastalığı sürveyansı yapılmaktadır. Şu ana kadar yatan hastalarımızdan alınan numunelerde vakaya rastlanmamıştır. Hastane yönetimi üzerine düşeni eksiksiz olarak yerine getirmiş, haberde iddia edildiği gibi vatandaşın sağlığını tehlikeye atacak bir tutum içinde olmamıştır. Sağlık tesislerimizde var olan kurullar düzenli olarak çalışmaktadır.”

    Bu tarz iddiaların, vatandaşlara hizmet etme azimlerini kıramayacağını aktaran Bahçacı, “Biz sağlık çalışanları olarak her şartta vatandaşlarımıza hizmet etmeye devam edecek ve hizmet yarışında aldığımız bayrağı daha da ileriye taşıyacağız. Hiçbir somut belgeye dayanmayan, mesnetsiz iddialar içeren bu habere imza atanlarla ilgili İl Sağlık Müdürlüğü olarak hukuki süreci başlatmış bulunmaktayız.” ifadesini kullandı.

  • Uluslararası Uzay İstasyonu Mars yolculuğu için yeni test

    Uluslararası Uzay İstasyonu Mars yolculuğu için yeni test

    Radyasyona ve diğer çevresel tehditlere karşı çok yüksek dirence sahip bir bakterinin, Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) dışında 3 yıl boyunca yaşadığı ve Mars’a yapılacak bir yolculuğa dayanabileceği bildirildi.

    CNN’nin haberine göre, mikropların bir gezegenden diğerine taşınarak yaşamı başlatabileceklerine ilişkin teoriyi test etmek amacıyla tasarlanan Japon Tanpopo misyonu çerçevesinde, alüminyum levhalar içinde kurutulmuş Deinococcus bakterisi topakları, UUİ’nın dışındaki panellere yerleştirildi.

    Çeşitli kalınlıklarda Deinococcus topakları koyulan levhalardan 1, 2 ve 3 yıl sonra veri toplandı ve bakterinin ne kadar dayandığı test edildi.

    Uzmanlar, 0,5 milimetreden daha büyük topaklar halindeki bakterilerin DNA hasarıyla kısmen hayatta kaldığını gözlemledi.

    Bilim insanları, ayrıntıları “Frontiers in Microbiology” dergisinde yayımlanan çalışma için “bulguların, birkaç yıl içinde mikropların gezegenler arası transferinin olasılığını desteklediği” değerlendirmesi yaptı.

    “Bakterilerin Conan”ı olarak anılan Deinococcus’un, soğuğa, sıvı kaybına ve aside karşı dayanıklı olduğu belirtiliyor.

    Guinness Dünya Rekorları Kitabı’nda yaşamın ışığa en dayanıklı formu olarak anılan Deinococcus bakterisinin bir insanı öldürebilecek radyasyonun 3 bin katına direnç gösterdiği ifade ediliyor.

  • BUÜ, daha önce rastlanmayan bir bakteri keşfetti

    BUÜ, daha önce rastlanmayan bir bakteri keşfetti

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Veteriner Fakültesi Su Ürünleri Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Soner Altun ve ekibinin, daha önce rastlanmayan bir bakteri türünü tespit ettiği bildirildi.

    Rektörlükten yapılan yazılı açıklamaya göre, Veteriner Fakültesi araştırma ekibi, “Akuakültürden izole edilen Vibrio spp. ve Pseudomonas spp. türlerinin identifikasyonu, genotiplendirilmesi, antimikrobiyal duyarlılık ve direnç genlerinin belirlenmesi” konusunda yürüttükleri TÜBİTAK projesi kapsamında tespit edilmemiş yeni bir Pseudomonas türünü tanımlayıp literatüre kazandırdı.

    Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Prof. Dr. Altun, Türkiye’nin gökkuşağı alabalığı üretiminde Avrupa ülkeleri arasında en yüksek kapasiteye sahip olduğunu belirtti.

    Altun, bu üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla balıklarda hastalık yapan etkenlerin tespiti ve bunlara yönelik koruma kontrol önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti.

    Ekibinde yer alan araştırma görevlileri Dr. Muhammed Duman ve Dr. İzzet Burçin Satıcıoğlu ile kültürü yapılan gökkuşağı alabalıklarında hastalıkların tespiti amacıyla 2010 yılından bu yana Türkiye’nin 6 farklı bölgesinde inceleme çalışması yaptıklarını anlatan Altun, balıklarda hastalık yapan birçok etken belirlediklerini bildirdi.

    Uluslararası alanda ilk kez isimlendirilen “Pseudomonas sivasensis” bakterisiyle ilgili bilgilerin, mikrobiyoloji alanında yeni tür tanımlamalarının yapıldığı “Systematic and Applied Microbiology” dergisinde de yayımlandığını belirten Prof. Dr. Soner Altun, şunları kaydetti:

    “Bu bakteri türü, Su Ürünleri Hastalıkları Ana Bilim Dalı çalışma ekibi tarafından 2013 yılında Sivas’ta bir alabalık işletmesinden Pseudomonas sp. olarak izole edildi. Yapılan polifazik analizlerle de yeni bir tür olduğu belirlenmiştir. İspanyol araştırmacılarla yapılan iş birliği sonrası bakteri ‘Pseudomonas sivasensis’ olarak isimlendirildi. Bu etkenin aynı zamanda İsviçre ve Belçika’da akciğer enfeksiyonu geçiren klinik hastalardan da izole edildiği rapor edildi.”

    Kültür balıklarında hastalığa yol açan farklı bakteri türlerinin tespit ve isimlendirmeleri konusunda çalışmaların sürdüğünü belirten Altun, buna göre balıklarda kontrol önlemlerinin alınmasına yönelik aşı çalışmalarının devam ettiğini sözlerine ekledi.