Etiket: Bal

  • Bilecik’te bal üretimi 88 tondan 221 tona çıktı

    Bilecik’te bal üretimi 88 tondan 221 tona çıktı

    Bilecik İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce Bilecik’te yer alan arı işletmelerinin sağlık taramaları ve bilgilendirme çalışmaları yapılıyor. İl Müdürü Necmettin Yoldaş, “Modern ve Teknik Arıcılık Yolunda Bilecik Kovan Dağıtım Projesi ile üreticilerimize yapılan kovan dağıtımı ve arılarda varroa hastalığı ile mücadele için yapılan ilaç dağıtımı gibi desteklemeler ile 2018 yılında 11 bin 800 adet olan kovan sayımız 2024 yılında 25 bin adete ulaşmış olup, bal üretimimiz ise 88 tondan 221 tona çıkmıştır” dedi.

    Bal, balmumu, arı sütü, polen ve propolis gibi ürünler ekonomik değeri yüksek, insan sağlığı ve beslenmesi açısından önemli gıda maddeleri olarak biliniyor. Bilecik’te arı işletmelerine yönelik risk esasına dayalı resmi kontroller İl Müdürlüğünce yürütülüyür ve bu denetimler yıl boyu aralıksız olarak devam ediyor.

  • Bal hasadı gerçekleştirildi

    Bal hasadı gerçekleştirildi

    Yeşilhisar MYO’nun arıcılık uygulama alanında yapılan hasada Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Yeşilhisar Belediye Başkanı Halit Taşyapan, Yeşilhisar İlçe Tarım ve Orman Müdürü Salih Bektaş, Yeşilhisar MYO Yaptırma Derneği Eski Başkanı Emekli Albay Mustafa Zeki Kocabeyoğlu, Yeşilhisar MYO Müdürü Dr. Öğr. Gör. Zekiye Kocakaya ile öğretim elemanları katıldı.

    Kovandan paketlenmeye kadar balın tüm üretim aşamalarını yakından izleyen Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, uygulama ve proje odaklı üniversite misyonu ile mesleki ve teknik yükseköğretimde Türkiye’nin önemli üssü haline gelen Kayseri Üniversitesinin “eğitirken üreten, üretirken de eğiten“ bir üniversite olduğunu kaydetti.

    Rektör Karamustafa, “Laborant ve Veteriner Sağlık ile Bitki Koruma programlarında eğitim veren Yeşilhisar Meslek Yüksekokulumuzda son dönemde yapılan arıcılık çalışmalarında önemli mesafe kat edildi. Bugün buraya, arıcılık uygulama alanına bal hasadını gerçekleştirmek için geldik. Öğrencilere uygulamalı eğitim çerçevesinde yapılan arıcılık çalışmalarında bal hasadını gerçekleştirdik. Oldukça verimli bir üretim söz konusu. Başta Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere Yeşilhisar Belediyemize ve buradaki çalışmalara destek veren herkese teşekkür ederim. Bizim tek bir sevdamız var, tek bir amacımız var. Uygulama ve proje odaklı, iş dünyası ile bütünleşen, sürdürülebilir kalkınmayı, bölgesel kalkınmayı kendisine misyon edinmiş Kayseri Üniversitemizin, güçlü ve büyük Türkiye’mizin daha da ileri gidebilmesi için nitelikli insan kaynağı yetiştirmek. Mesleki ve teknik yükseköğretimde Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olma yolunda hızla ilerleyeceğiz. Ben bal üretim çalışmalarında emeği geçen tüm öğretim elemanlarımıza ve öğrencilerimize ayrıca teşekkür ediyorum. Kayseri Üniversitesi olarak şehrimizin ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlarda nitelikli insan kaynağı yetiştirmeye birçok farklı alanda devam edeceğiz” diye konuştu.

    Bal hasadının ardından Yeşilhisar Meslek Yüksekokulu’nu da ziyaret eden Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, burada uygulamalı eğitim kapsamında yapılan bıldırcın yumurtası üretim çalışmaları hakkında da bilgiler aldı.

  • Altın sıvıda hasat başladı

    Altın sıvıda hasat başladı

    Bal üretiminde Türkiye’de ilk sıralarda yer alan Sivas, organik bal ve arı ürünleri ile de söz sahibi olma yönünde iddiasını sürdürüyor. Geniş bir yüzölçümüne sahip, bitki florası bakımından ve aynı zamanda endemik bitki yönünden birçok türe ev sahipliği yapan Sivas’ta 6 bin 500 ton bal üretimi beklenmekte. Zara ilçesine bağlı Ahmethacı köyünü ziyaret eden Sivas Valisi Yılmaz Şimşek’te bal hasadı yaptı. Arıcı kıyafeti giyerek hasadı gerçekleştiren Vali Şimşek, arıcılara bol ve hayırlı hasatlar dileğinde bulundu.
    Yıllardır arıcılık ile uğraşan Amil Şimşek’e misafirperverlikleri için teşekkür eden Vali Şimşek “Zara ilçemiz Ahmethacı köyünde bir arıcılık işletmesine konuk olduk. Misafirperverliklerinden dolayı Amil amcamıza ve Gülsen teyzemize teşekkür ediyoruz. Gerçekten burada çok güzel bir arıcılık tesisi oluşturmuşlar ve yıllardır da arıcılıkla uğraşıyorlar. 300 arıdan 80 arıya düşmüş ama hala arıcılığa devam ediyorlar” dedi.

    ” Bal üretiminde de ülkemizde dördüncü sıradayız”

    3 bin 750 üreticinin olduğu Sivas’ta bu yıl yaklaşık 6 bin 500 ton bal üretiminin beklendiğini ifade eden Vali Şimşek “Sivas ülkemizin önemli bir tarım ve hayvancılık merkezi ve arıcılık da bu anlamda öne çıkan bir faaliyet. Çünkü ilimiz arıcılığa son derece elverişli. Geniş bir coğrafyası var ve bu coğrafya da arıcılığa elverişli bitki örtüsü ve zengin bir faunaya sahip ilimiz ve gün geçtikçe memnuniyetle görüyoruz ki ilimizdeki arıcılık faaliyetleri de gelişiyor. Arıcılık yapan vatandaşlarımızın sayısı artıyor. Bizlerde devlet olarak arıcılık yapılmasını, arıcılık yapan vatandaşlarımızı destekliyoruz. Gerek eğitim faaliyetleriyle gerekse zaman zaman projelerle kovan desteği veriyoruz ve çeşitli malzeme desteği veriyoruz. Bunun da sonucu alıyoruz. Çünkü ilimizde şuanda işletme anlamında büyük bir artış söz konusu. Arıcılık işletmesi sayısı bakımından ilimiz şuanda Türkiye ikincisi. İlimiz genelinde toplamda 3 bin 750 civarında bir arıcılık işletmesi söz konusu. Bal üretiminde de ülkemizde dördüncü sıradayız. Yaklaşık 6 bin 500 ton civarında bal üretimi söz konusu. İnşallah bu tür çaba ve çalışmalarımızla ilimiz genelindeki arıcılık işletme sayısını ve bal üretimini daha da yüksek seviyelere, daha iyi noktalara taşımayı hedefliyoruz. ” ifadelerini kullandı.

  • Coğrafi işaretli Geven balı hasadı başladı

    Coğrafi işaretli Geven balı hasadı başladı

    Hasat etkinliğine Tarım ve Orman Müdürü Saadettin Taşkesen, İl Müdür Yardımcısı İsmail Gürbüz, İlçe Tarım Müdürü Nejat Arslan, Elazığ Arı Yetiştiricileri Birlik Başkanı Fırat Canbay, Elazığ Süt Üreticileri Birliği Başkanı Halef Ortaç, Elazığ Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlik Başkanı Mahmut Sezer ve üreticiler katıldı.
    Etkinlikte konuşan Taşkesen “Balın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Geçmişi milattan önce 700’lü yıllara kadar dayanır. MÖ 2000’li yıllarda Hititler ve Babillerin ilk çivili yazılarında bal ve bal mumlarına rastlanmıştır. Bu dönemde kadınların bal topladıkları figürler vardır. Bal aynı zamanda Kur’an da ve diğer kutsal kitapların büyük çoğunluğunda da yer almış kadim bir insan gıdasıdır. Bal geçmişten günümüze doğal olarak üretilen nadir ürünlerden birisidir. İlimizde de Elazığ Geven balı coğrafi işaret tescili almış doğal bir baldır” dedi.

    Elazığ Geven balının Tarım ve Orman Bakanlığının oluşturduğu coğrafi işaretli bal haritasındaki yerini 2022 yılında aldığını anlatan Taşkesen, ‘’Avrupa’da coğrafi işaret alması için de 2023 yılının başında Arı Yetiştiricileri Birliği tarafından tescil başvurusu yapılmıştır. Geven balının Avrupa Birliği tescilini aldıktan sonra tüm Avrupa ülkelerinde ve dünyanın birçok yerinde pazara sunulacaktır. Kurum olarak öncelikle Geven Balının tescilini korumak, üretim miktarını artırmak ve hak ettiği değerde raflardaki yerini alması için 2024 yılında oluşturulan komisyonla denetimlerimiz devam ediyor. Yapılan denetimler de bugüne kadar herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. Geven balının coğrafi işaretteki tüm özelliklerini koruduğunu” diye konuştu.

    Elazığ Arı Yetiştiricileri Birlik Başkanı Fırat Canbay ise ”Bölgemizdeki arı yetiştiricilerimizin bir yıllık emeğinin ürüne dönüştüğü hasat programındayız. Bulunduğumuz yer Sivrice’nin Hazar havzası olarak bilinen, yaklaşık 170 arı yetiştiricimizin konakladığı tarım alanından, zirai ilaçlardan uzak, organik üretimin yapıldığı bir bölge. Geven balının üretimi bin rakımdan başlayıp 2 bin 300 rakıma kadar devam etmektedir. Bulunduğumuz bölge yaklaşık 2 bin rakımlı bir bölge olup, yüzde 45’in üstünde geven poleni içerdiği için monofloral olarak geven balı üretilmektedir. Coğrafi işaretli Geven balı başta apiterapik olmak üzere, yoğun antioksidan özelliği ve yine bölgenin nem oranının düşük olmasından dolayı iyi bir antibakteriyel özelliğe sahiptir’’ şeklinde konuştu.

    Canbay, Elazığ’da bu yıl hava şartlarından dolayı kovan başına ortalama 6 kilogram rekolte beklendiğini, bunun Elazığ ve ülke ekonomisine sağlayacağı katkının 500 ton olacağını söyledi.

  • Konya’da 2 bin 500 rakımda ayılar 6 kovanı parçaladı

    Konya’da 2 bin 500 rakımda ayılar 6 kovanı parçaladı

    Yüksek rakımlı yaylalarda sahiplendirme usulü karakovan arıcılık yapan İbrahim Tontul, daha doğal ve kaliteli bal üretimi için her zaman yüksek rakımları tercih ettiğini söyledi. Tontul, yüksek rakımlardaki doğal balın talibinin sadece kendileri olmadığını belirterek, “Toros Dağlarındaki dağ yamaçlarında, 2 bin -2 bin 500 rakım arasında 4 tane arılığım var. Buraya koyduğum arılığıma uğrayan ayı 6 tane kovanımı parçalamış. Bir tanesinde 3-4 arı kalmış gerisini tamamen yemiş. Dün gece bekledim acaba tekrar arılığa gelir mi diye ama gelmedi. Bir dahaki sefere şansa bırakmamak için bugün buradan bu arıyı kaldırmam gerekiyor. Burada çok da emeğim vardı. Buraya araba gelmiyor, yol yok, zaten normal şartlarda zor geliyoruz. Bölgedeki ayılar da ağızlarının tadını biliyor. Buradan kaldırmazsak hiçbir kovanımızda arımız ve balımız kalmaz” dedi.

  • Doğal bal üreticileri tedirgin

    Doğal bal üreticileri tedirgin

    Şırnaklı yüzlerce arıcı her yıl yaşadıkları sorunu bu yıl da yaşadıkları için tedirgin olduklarını dile getirdi. Arıcılar, başka illerden gelen gezginci arıcıların Beytüşşebap ve Uludere yaylalarında doğal bal üreten arıcılara zarar verdiğini kaydetti. Hatay, Siirt, Mardin ve Diyarbakır’dan Şırnak yaylalarında gelen gezginci arıcılar bal arılarına şeker verip, kısa sürede sağım yaptıktan sonra başka bölgeye giderek yılda 3 kere sağım yapıyor. Şırnaklı arıcılar ise doğal bal ürettikleri için yılda bir kere sağım yapabiliyor. Bu sorunun günden güne büyüdüğünü söyleyen arıcılar tedirgin olduklarını dile getirdi.

    Ballarını satamadıkları için ellerinde kaldığını söyleyen arıcı Rıdvan Enç, Faraşin yaylasında konaklatılan 100 binden fazla arılı kovan olduğunu söyledi. Enç, “Arıcılığın zorluğundan bahsetmek istiyorum. Bu sene çok arı yoğunluğu var. Arı yığını var. Bu yıl bal üretimi için verimli geçeceğini zannediyorum. Bal üretimi için geliyoruz. Dışarıdan gelenler ise şeker veriyor. Bize zarar veriyor. 100 bin arılı kovan var. Elimizde balımız kalıyor. Süzmeciler daha ucuza verdiği için bizim doğal balımız elimizde kalıyor. Bu konuda bir çözüm bulunsun istiyoruz. Faraşin yaylası çok güzel bir yayla ancak dışarıdan gelenler bize, arılarımıza zarar veriyor” dedi.

  • Ardahan’da bal sağımı devam ediyor

    Ardahan’da bal sağımı devam ediyor

    İlkbaharda zengin floraya sahip 2 bin rakımın üzerindeki yayla ve dağlara bırakılan kovanlarda organik üretim yapılan Ardahan çiçek balı, kent ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Meşakkatli bir uğraşın ardından üretilen ve kendine özgü aromasıyla bilinen balın ilk sağımı yapıldı. Dünyanın en önemli 4 ırkı arasında yer alan Kafkas arısının binden fazla bitki nektarından topladığı “Ardahan çiçek balı” kalitesiyle de adından söz ettiriyor. Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaretle tescillenen Ardahan balı, 700-1000 TL arasında alıcı buluyor.

    “Coğrafi işaretli organik bal projesi”

    Ardahan Arıcılar Birliği Başkanı İlhan Evliyaoğlu, Coğrafi İşaretli organik bal üretiminin başlayacağını söyledi. Evliyaoğlu, ’’ Tarım Bakanlığı tarafından yapılan organik bal üretimi projesi bu yıl itibariyle hayata geçecek. Bu projeye 24 arıcımız müracaatta bulundu. Bu arıcılarımıza, 10’ar kocan ve arıcılık ekipman ve malzemeleri verilecek. 2025 yılı itibariyle hem coğrafi işaretli organik bal üretimi yapılacak, hem de coğrafi işaretli bal üretimi yapılacak. Bu proje ile Ardahan arıcılığını bir adım daha ileriye taşımış olacağız” dedi.

    Organik bal üretiminin diğer bal üretiminden farklı olduğunu söyleyen Evliyaoğlu, ’’Organik bal üretecek olan arıcılar yerleşim biriminin dışında olacak. Üretilecek balın hijyen olması. Bu üreticiler organik şirketler tarafından sürekli olarak denetlenecek. Uygun olan şirketle bu balı üretebilecek” dedi.

  • Erzincanlı arıcıların “tatlı” hasat telaşı başladı

    Erzincanlı arıcıların “tatlı” hasat telaşı başladı

    Erzincan’da, kavurucu sıcak altında giydikleri özel kıyafetler ve taktıkları maskelerle bal hasadı yapan arıcılar sezonun ilk hasadını yapmanın sevincini yaşıyor.

    Bitki çeşitliliği bakımından zengin ve yaklaşık 500 civarında endemik bitki türüne sahip olan Erzincan ve yaylalarında arıcılık yapan arıcıların zorlu hasat mesaisi sürüyor.

    Arıları ile birlikte yılın büyük bölümünü yaylalarda geçiren arıcılar, sıcak havaların etkisini sürdürmesine aldırış etmeden taktıkları maskeler ve giyindikleri özel kıyafetler ile arıları kovanlardan uzaklaştırmak için duman çıkaran körük yardımıyla kovanlardaki petekleri çıkarıp, bal süzme işleminin yapıldığı çadırlara taşıyor. Çadırlara taşıdıkları bal peteklerini bal süzme makinesinden geçiren arıcılar, süzdükleri balları tenekeler ve şişelerde paketleyip Türkiye’nin dört bir yanına gönderilmek üzere satışa sunuyor.

  • Aşırı sıcaklar bal üretimini etkiledi

    Aşırı sıcaklar bal üretimini etkiledi

    Manisa’da hava sıcaklıklarının son zamanlarda 45 derecelerin de üzerine çıkması bal üretimini de etkiledi. Isıyı düşürmek için kovandan ayrılamayan arıların bal üretmemesi hem arıları hem de bal üretimini olumsuz etkiliyor. Aşırı sıcaklığa bağlı bitki florasının da azalması hem arıların beslenme güçlüğü çekmesine de neden oluyor.
    Konu hakkında bilgi veren Arıcılık Eğitim ve Ana Arı Üretim Merkezi Eğitmeni ve Arıcılık Teknikeri Hüseyin Balkaya, “Maalesef artan yüksek ısı nedeniyle arılar bundan çok olumsuz etkileniyor. Arının aktif olarak rahat çalışabilmesi için ideal bir ısı ortamına ihtiyacı var. Bu ısı dış ortam ısısı 38 derecenin üzerine çıktığı an maalesef bütün kuluçka ve bal üretim faaliyetini durduruyorlar ve doğadan su taşıyarak ve kanatlarıyla kovan içine yelpaze yaparak kovan içini serinletmeye çalışıyorlar. Bu da hem daha fazla bal, enerji ve zaman harcamalarına neden oluyor. Bal toplamak yerine zamanlarını kovanı serinletmek için kullanıyorlar. Bu da arıcıların bal verimini olumsuz yönde etkiliyor. Şu an arıları gözlemlediğimiz zaman sabah saatlerinde aktif bir çalışma gözlemliyoruz. Öğle saatlerinde ısının artmasıyla birlikte kovanı serinletmeye çalışıyorlar” dedi.

    Türkiye genelinde bu durumun yaşandığını kaydeden Balkaya, “Türkiye genelinde böyle bir durum var. Yüksek ısılar sadece burada yaşanmıyor. Ülkemizin bir çok bölgesinde aşırı sıcaklar yaşanıyor. Buna istisna bölgeler var. Karadeniz, Doğu Anadolu bölgesinde ısı anlamında büyük bir risk yok. Fakat Ege, Akdeniz, İç Anadolu hatta Marmara bölgesinin belirli kısımlarında problemler yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
    Bal üretiminin fiyatları da olumsuz etkileyebileceğini söyleyen Balkaya, “Bal üretiminde verimin düşmesi, daha az bal üretilmesi bununla birlikte maliyetlerin artması beraberinde bal fiyatlarında artışlar da öngörüyoruz” dedi.

    Yüksek ısıların görüldüğü bölgelerde üretim yapan arıcılara tavsiyelerde bulunan Balkaya, doğru kovan seçiminin etkin bir rol oynadığını belirterek, “Arıcılarımız doğru bir kovan seçmeliler. İzolasyonlu arı kovanı olmalı. Eğer bu özellik yoksa kapak altlarına yalıtım malzemeleri koymak suretiyle ve ya üstlerine bir gölgelik koymak suretiyle kovan iç ısısının düşmesine ya da mevcut ısının korunmasına yardımcı olabilirler” diye konuştu.
    Henüz arı ölümleriyle karşılaşmadıklarını söyleyen Balkaya, “Geçmiş yıllarda bundan 4-5 yıl öncesinde Aydın bölgesinde aşırı sıcaklardan dolayı arı ölümleri oldu. Ama bölgemizde böyle bir duruma çok şükür ki rastlamadık. Ancak arılar da zamanla yüksek ısılara adapte olmaya başlıyorlar. Arı hatları da bunda çok önemli. Bazı arı hatları ısıya dirençli. Yüksek ısılarda direnç ortaya koyabiliyor. Bizim Ege Bölgesine Kafkas arısı getirdiğiniz zaman 35-36 derecelerde ölüm riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Bizim bölgemizin yerli arıları yüksek ısılarda ölüm yaşanmıyor. Fakat yüksek ısıdan ziyade tarımsal ilaçlar öldürebiliyor. O da bizi üzüyor” dedi.

  • Yeşil balı görünce şaşkına döndü

    Yeşil balı görünce şaşkına döndü

    Aşağıdereköy Mahallesi mevkiinde yaklaşık 200 kovanıyla arıcılık yapan Ali Uyar, kovanlarına bakım yaptığı sırada yeşil balı görünce şoke oldu. Sarı ve kahverengi tonlarında bilinen balların aksine yeşil renkte olan bal, numune alınarak üniversiteye gönderildi. Yeşil balın insan sağlığı üzerine etkileri ve renginin yeşil olma sebebi üzerine çalışmalar başlatıldı. Yeşil balın orijinalliği yapılacak olan incelmenin ardından netlik kazanacak. Hususa ilişkin olarak yaptığı araştırmalar çerçevesinde aynı tür balın Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı Zekerya Köyü’nde keşfedildiği ve geçen sene kilosunun yaklaşık 20 bin liradan satıldığını belirten arıcı Ali Uyar, balın fenolik tatlarının yüksek değerlerde çıkması durumunda değerinde satışa çıkarabileceğini söyledi.

    “Herhangi bir yem veya katkı maddesi olduğunu düşünmüyorum”

    Yeşil renkteki balı incelenmesi için üniversiteye gönderdiğini aktaran Ali Uyar, “10 yıldır sabit olarak buradayım. Bu bölge ıhlamur balı ve akasya balı açısından üretim yaptığımız bir bölge. Aslında biz de faaliyet olarak burada sabit olarak arı üstü üretiyoruz. Arı üstünün yanında da ıhlamur balı ve akasya balı üretimlerini gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık iki hafta önce bir kovanımızda yeşil renkte bir sıvı gördüm. Ondan sonra diğer gözlemlerimde de diğer kovanlara baktığımda da herhangi bir emare yok bu üründen getirmiyordu. Bu ürünü aldım üniversiteye tahlile gönderdim. Sonuçlarını bekliyoruz. Ben daha çok havaların sıcaklığından geceleri çiğ yağdığında oluşan bir fruktozun olduğunu düşünüyoruz herhangi bir yem veya katkı maddesi olduğunu düşünmüyorum çünkü diğer kovanlarda getirirdi. Öyle bir şey olmadığı için şu anki benim fikrim bir bal türü olduğunu düşünüyoruz” dedi.

    “Kovanın tamamı bu balla dolu”

    Balın yeşil renkte olmasındaki ihtimalleri değerlendiren Uyar, “Gördükten sonra kovanda araştırma yaptım. Baktım, Artvin Ardanuç ilçesinde bu tarz bir bal üretilmiş. Ama rengi biraz daha opak bizimkisi çok cırt renkte. Aslında normalde arılarda bir yem katkı maddesi var mavi renkte gıda boyası gibi kış döneminde beslendiğinde herhangi bir şekilde bala katkı olmasın geçmesin diye gıda boyasını yeşillendiriyorlar ama bu ona benzemiyor. Ona da benzese diğer kovanlar da getirirdi. Ben şimdi diğer kovanları da kontrol ettim. Burada yaklaşık 200 tane kovan var. Diğer kovanlardaki yaptığım kontrollerde herhangi böyle bir sıvı yok. Böyle renkte bir ürün de yok. Bu arı bunu sürekli getirmeye de devam ediyor. 2-3 hafta takip ediyorum. Bir yere bir şey dökülse, şekerli bir madde olsa bunun bitmesi lazım. Belli bir süre getirir. Kovanın tamamı bu balla dolu. Biz bu merakımızı gidermek için üniversiteye gönderdik. Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak” diye konuştu.

    “20-30 bin lira edecek kadar değerli midir tartışılır”

    Balın orijinalliği teyit edildikten sonra değerlerine göre fiyat biçilebileceğini aktaran Uyar, “Yeni Zelanda’da da üretimi yapılmış çok yüksek sıcaklıklarda ortaya çıkan bir balmış. Ağaçların yüksek sıcaklıkta nemle beraber kustuğu bir pigmentmiş bu. Bakalım biz de göreceğiz 20 bin lira, 30 bin lira onlara tabii ki değerle alakalı bir şey demiyorum ama merakımı yenelim. İçerik olarak güzel bir şey gelirse polen analizi yapılacak, hangi kaynaktan alındığı tespit edilecek. Ondan sonra fenoliklerine baktırırız değeri çok yüksekse biz de ona göre bir fiyat beliririz. Artık 20-30-50 bakacağız. Bu tarz şeyler işte biraz da aslında reklam ve pazarlamayla ilgili. Çiçek çeşitliği ne kadar fazlaysa aslında içerik o kadar zengindir. Bu yeşil bal değerli midir? Tamam evet fenolikler bakıldığında belki çok değerli içerikleri vardır anti bakteriyel özelliktedir şifalı diyebiliriz ama 20-30 bin lira edecek kadar değerli midir o tartışılır” şeklinde konuştu.

    “20-30 bin liraya satayım gibi bir derdim yok”

    Yeşil balın diğer ballardan farklı olmadığını aktaran Uyar, “Doğada böyle bir şey olup olmadığıyla alakalı ilgimi çektiği için üniversiteye gönderdim. Ben bunu böyle alayım, sunayım kilosu 20-30 bin liraya satayım gibi bir derdim yok. Ama dediğim gibi değerli bir içeriğe sahipse ben de değerini satmaya çalışırım tabii ki. Normal bal yediğimizde nasıl hissederiz? Gerçekten böyle şifalı bir şey yiyormuşuz gibi ya da işte doğanın bir kokusunu alırız, kestanenin veya ıhlamurun kokusunu alırız. Ya da işte bir keskinlik oluyor, boğaz yakar ya da aroması bize çocukluğumuzu hatırlar. Bu yeşil balı yediğinizde çocukluğunuza gidiyorsunuz, bir şekerleme tadı var gibi ama sonra o da boğazı biraz yakıyor. Tamamen bir gizem var ortada. Bu gizemi inşallah işte çözmeye çalışıyoruz. Üniversite bu konuda araştırmasını yapacak. Bakalım biz de nasıl bir şeyle karşılaşacağız” ifadelerini kullandı.

    “Doğada yetişen Alman Papatyasında bu renk pigmenti varmış”

    Alman Papatyasında bala yeşil rengini veren bir pigment olduğunu belirten Uyar, “Bu yapılan bilimsel çalışmalarda özellikle Yeni Zelanda, Endonezya taraflarında rastlanmış bir de Artvin’de bu haberi görünce araştırdım. Doğada yetişen Alman Papatyasında bu renk pigmenti varmış. Bu verebilir bizim buralarda evet ekili normal tarlalarda biraz oluyor ama bu kadar çok arını getirebilecek kadar mı onu bilmiyoruz. O kovan diğer kovanlara nazaran biraz az çalışıyor sadece o kaynağa yöneliyor. Ben bir çıtada var zannettim ama tüm kovan o baldan dolu bu çok ilginç bir şey. Normalde böyle bir şeyle rastlanması gerçekten zordur. Arı dışarıdan bulduğu herhangi bir yerdeki şekerli bir gıdadır diyelim. Onu az bulur getir ama bu sürekli getiriyor o yüzden bende bu şüphe oluştu” dedi.