Etiket: Bal

  • Balı ‘taş’tan çıkarıyor

    Balı ‘taş’tan çıkarıyor

    Seydişehir’e bağlı Ortakaraören Mahallesi’nde yaşayan Şakir Cırık, Toroslardaki Sayalı Yaylası’nda kayaların arasındaki önceden belirlediği kovuklara, arıların yuva yapması için katran ağacından elde ettiği reçineyi sürüyor. Cırık reçinenin kokusuna gelerek kovuklara yerleşen arıların yaptığı doğal balı sonbaharda topluyor.

    “Bu bal yüzde yüz doğal”

    Şakir Cırık dedesinden öğrendiği yöntemle yıllardır yaylada arıcılık yaptığını anlatarak, “Toroslar’da yıllardır bu yöntemle doğal bal elde ediyorum. Hiçbir katkı maddesi olmadan, arının kendi ürettiği peteğe yaptığı balı topluyorum. Bu bal yüzde yüz doğal. Yerleşim yerlerinden, fabrikalardan uzakta bin 700 metre yükseklikteki yaylada hiçbir kimyevi madde olmayan çiçeklerden toplanan özlerle yapılıyor” dedi.
    İlkbaharda çok basit şekilde hazırladıkları kovuklara giren arıların sonbahara kadar bal yapmasını beklediklerini, ardından da balı hasat ettiklerini anlatan Cırık, “Bu işte en büyük yardımcım eşim. Aldığımız balı dostlarımıza ikram ediyoruz, kendimiz tüketiyoruz. Balını aldığımız arıları kovanlara alıp kışın yiyecekleri kadar bal koyarak yayladaki diğer kovanlarımızın yanına götürüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Mevsim şartlarına göre aldığımız bal miktarı değişiyor”

    Cırık, yayladaki yaklaşık 10 kaya kovuğundan her yıl bal aldıklarını belirterek, “Mevsim şartlarına göre aldığımız bal miktarı değişiyor. Doğal balın özel müşterileri var. En başta şeker hastaları, öksürüğü olanlar, akciğer hastaları, astım ve bronşit hastalığı olanlar, büyüme geriliği bulunanlar, çocuklar, halsizlik yaşayanlar için gelip benden bal alırlar. Bizler de büyüklerimizden gördüğümüz gibi her sabah bir kaşık bu baldan alırız. Ne şekerimiz olur ne kolesterol, doktora gitmeden yaşarız. İlk kez tadanlar daha önce böyle bir bal yemediklerini söylüyor, ertesi yıl yine almaya geliyor. Birçok derde şifa diyebilirim” şeklinde konuştu.

  • Kestane balı üretiminde büyük düşüş

    Kestane balı üretiminde büyük düşüş

    Dünyada son yıllarda görülen iklim değişiklikleri özellikle gıda sektörünü olumsuz yönde etkiliyor. İklim değişikliğinden Türkiye de nasibini alırken, özellikle son yıllarda üretilen bal oranında ciddi düşüşler yaşandığı gözleniyor.

    İklim değişikliklerinin yanı sıra zararlı böcekler de önemli gıdaların üretimini olumsuz yönde etkilerken, Karadeniz Bölgesinin öne çıkan en önemli balları arasında gösterilen Kestane balı da bundan nasibini aldı. Akdeniz’den gelen halk arasında ‘Katil arı’ olarak adlandırılan gal arıları, Türkiye’de kestane ağaçlarına dadanırken bal üretimine önemli ölçüde darbe vurdu. Anavatanı Çin olan, zararlı gal arısı daha sonra Japonya ve ABD’de görülürken, Türkiye’ye ise ilk defa 2014 yılında Yalova’da tespit edilmişti. Çiçeklerin yüzde 80 açmasını engelleyen Gal arısı Kestane balı üretimini olumsuz yönde etkiledi.

    Konuyla ilgili bilgi veren Trabzon Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yusuf Aksoy, söz konusu zararlının Karadeniz’de en çok Kestane balı üretimini etkilediğini belirtti. Balda hasat döneminin sona erdiğini, bu sene istenilen verimin olmadığını belirten Aksoy, ”Hasat dönemi başladı ve bitti. Bu sene bizim açımızdan iyi bir sene değil. Bahar ayları çok yağışlı ve geceleri çok soğuk olması sebebiyle arılarımızı yeteri derecede geliştiremedik. Daha sonra da yağışlar birden bire bal akımı başlayacak dönemde bitmiş olsa bile gece soğukları devam etti. Bu sefer kuraklık baş gösterdi. Bizim arıcımız Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Erzurum, Ağrı bölgelerinde. Bu bölgelerde de bu olumsuzluklar hep var olduğundan kısmen bal oldu. Bazı yerlerde hiç olmadı. Arılar yiyecek balını dahi almadılar. Bazı yerlerde de kısmen oldu ancak tatmin edici değildi.Geçen sene olumlu bir yıl yaşadık ama bu sene çok olumsuz, önceki senelerde olumsuzdu. Özellikle bu sene, diğer yıllara oranla son 20 yıl içerisinde en olumsuz yıllar arasında sayabiliriz. Şu anda hasat bitti. Arıcılar olarak bizim 2 bin 100 üyemiz, 181 bin kovanımız var. Normalde bin 800, iki bin ton civarında bal üretiriz ancak bu sene bin tonlara kadar çıkacağını bile zannetmiyorum yani bu sene çok düşük” dedi.

    “Gal arısı Kestane balı üretimini yüzde 90 azalttı”

    Gal arısı zararlısının kestane balı üretimini yüzde 90 oranında azalttığına dikkat çeken Aksoy, “Bizim öne çıkan balımız kestane balı ancak onda da bir olumsuzluk yaşadı Karadeniz. Şöyle ki; Akdeniz’den giren ‘Gal arısı’ ağaçlara zarar verdi. Çiçeklerin yüzde 80 açmasını engelledi. Bunun yanı sıra yağışların tekrar bu bölgede çok olması nedeniyle Kestane Balı üretimi yüzde 90 soranında azaldı. Orman Gülü balı dediğimiz ‘Deli Bal’ yine o dönemde çok yağışlı geçtiği için o da olumsuz yönde etkilendi. Dolayısıyla arıcı bu çok zor bir yıl geçirdi. Bunun olumsuzluğu da kış boyu devam edecek” diye konuştu.

    “Devlet desteğinin arttırılması gerekir”

    Bal üreticisine devlet desteğinin arttırılması gerektiğini kaydeden Aksoy, “Maliyetler Türkiye genelinde çok yüksek. En azından arıcı maddi yönden desteklenmeli. Arıların beslenmesinde, kışlık besleme şekerlerin indirimli verilmesi gibi desteklerin artırılması lazım. Çünkü arıcı bu sene bal satamayacak. Bal olmadığı yıllarda arılar sıkıntı yaşıyor zayıf, güçsüz, bakımsız olduğu için hastalıklara maruz kalıyor. Dolayısıyla arıların ölüm oranları çok yüksek olacakmış gibi gözüküyor inşallah o şekilde olmaz” şeklinde konuştu.

    Bacasız fabrika

    “Balın hammaddesi doğa” diyen Aksoy, “Arıcılarımız daha çok amatör yönde arıcılık yapıyor biz istiyoruz ki; bu işin içerisinde gençler olsun. Çünkü bu sektör bacasız fabrika. Bir kişinin bir iki tane fabrikası olur ama her arıcının yüzlerce fabrikası var ve içerisinde de binlerce işçi çalıştırıyor. Ham maddesi doğadadır. Arının yayıldığı, arının otladığı çiçekler daha verimli hale geliyor. Onun için hammaddesi doğada bacasız fabrika bizde sahipleriyiz. Gençlerin arıcılık yapmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Çiçek balı üretiminde ilk sırada

    Çiçek balı üretiminde ilk sırada

    Üreticilere bereketli bir hasat dönemi dileyen Yıldız, Sivas’ın arıcılıkta önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyledi.

    Yıldız; ”İlimizin önemli tarımsal potansiyellerinden biriside arıcılıktır. Geniş bir coğrafyada yer alan ilimiz, bitki florası ve aynı zamanda endemik bitki yönünden oldukça zengindir. Arıcılık işletme sayısında ülkemizde 2’nci sırada yer alan ilimiz, bal üretiminde 4’üncü, çiçek balı üretiminde ise birinci sırada yer almaktadır.

    Bal hasat döneminin üreticilerimize kazançlı ve bereketli olmasını diliyorum” dedi.

  • Sıcaklık ve iklim değişikliği bal rekoltesini düşürdü

    Sıcaklık ve iklim değişikliği bal rekoltesini düşürdü

    Bayburt’ta bal sağım sezonu sürüyor. Arıcılar, yıl boyunca bin bir emekle ürettikleri balın sağım işlemlerine, Ağustos ayında başlayıp Eylül’de sonlandırıyor. Bayburt’ta da, aşırı sıcaklık ve mevsim değişiklerinden dolayı son 3 yılda rekolte kovan başına 12 kilogramdan 5 kilograma kadar düştü. Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi bal üretimini olumsuz etkilediğini belirten arıcı Şakir Seven, iklim değişikliği ve yüksek hava sıcaklıkları nedeniyle rekoltede yüzde 100’den fazla bir düşüş beklendiğini kaydetti.

    Son 3 yılda bal üretim rekoltesindeki düşüş sebebinin iklim değişikliği olduğunu ifade eden Seven, “Son 3 yılda çok ciddi manada rekolte düştüğü söz konusu. 2023 yılı içerisindeki hasatta kovan başına 5 kilogramda kalacağını öngörüyoruz. Kovan başı ortalama 12 kilogram bal elde edilirken artı ve eksi olarak tanımladığımızda bu yıl rekolte yüzde yüz düşüş olduğu söz konusu” dedi.


    Aşırı sıcaklıkların rekoltede belirleyici rol aldığına dikkat çeken Seven, “Bizler maalesef 3 yıldır küresel ısınmanın en büyük sıkıntısını sektör olarak yaşamaktayız. Çünkü bu sektör doğa ile temaslı bir sektör. Doğanın yüzde 75 katkısı bulunmaktadır. Arıcının, üreticinin, yetiştiricinin bu sektöre katkısı ise yüzde 25’tir. Özellikle bu sene üretimdeki en önemli düşüş sebeplerinden bir tanesi çok ani gelişen çok yüksek sıcaklıklar oldu. Bu bizim sektörü de olumsuz etkiledi. Bizim sektörde aşırı sıcaklıklar, gece ile gündüz arasında aşırı derecede makasın açılması maalesef üretime de olumsuz olarak yansımaktadır” diye konuştu.

  • Petek üzerinde ‘Allah’ yazısı oluşturdu

    Petek üzerinde ‘Allah’ yazısı oluşturdu

    Karabük’te yaklaşık 6 yıldır arıcılıkla uğraşan Hilmi Acar isimli vatandaşın arıları kovandaki bal peteğine Arapça harflerle “Allah” anlamına gelen bir şekil oluşturması görenleri hayrete düşürdü.
    Karabük Üniversitesinde çalışan ve 6 yıldır arıcılıkla uğraşan Hilmi Acar, Yenice Ihlamur ormanlarına kurduğu kovanların birinde üzerinde Arapça harflerle “Allah” yazan peteği görünce çok şaşırdığını belirterek, “Allah zaman zaman insanoğlunu doğada kendini bir şekilde hatırlatıyor” dedi.
    Uzun süredir emek verdiklerini ve işi öğrenmeye başladıklarını anlatan “Allah” yazılı peteğin bulunduğu kovanın oğlu Muhammet Emin’e verdiğini kaydederek;

    “ Allahu teala ilham etmiş arılarımıza. Allah ismini yazmışlar sırlayaraktan. Görüldüğü gibi bal kısmı sırlaya sırlaya “Allah” yazıyor. Diğer kısımlar çukur, sanki böyle kalemle batırılmış şekilde. Biz bunu tesadüf fark ettik. Peteği alıp süzmek için eve getirmiştik. Oğlumun kaldırınca eşim uzaktan görünce Allah yazıyor dedi.

    İlk önce buradan aldığımda bir tuhaflık olduğunu fark ettim. Ya dedim bu böyle buraları neden böyle çukur çukur yapmış diye enteresan gelmişti. Hatta biraz daha koyayım hepsini sırlasın dedim ama sonra vazgeçtik. Eşimin sayesinde bu yazıyı fark etmiş olduk. Allahu teala zaman zaman böyle doğada kendini hatırlatan şeyleri bize gösteriyor. Buda onlardan bir tanesi, İnsanoğlu hatırlasın diye biz de bu şekilde çekelim istedik” dedi.

    Acar, ayırca Ihlamur balını yedikten sonra diğer balları yemenin biraz daha zor geldiğini de ifade ederek, “Ihlamur başka bir şey. Yenice’ye özel bir şey ve sembolü halinde. Hepimizin bir şeyler üretmesi lazım. Biz bu işe sağ olsun İsmet Karakırık abinin vesilesiyle başladık. Hemen birdenbire bir şey olmuyor. Emek vermeden olmuyor.

    Yıllarca uğraştık ve bu sene altıncı senemiz. Meşakkat çektik ama bu işi biraz biraz öğrenmeye başladık. Arı doğanın aynı zamanda sigortasıdır. Arı yoksa doğa olmaz. Bütün çiçeklerdeki döllenmeleri, bütün çiçeklerdeki varoluşları arı sayesinde olur. Dolayısıyla inşallah biz de bundan istifade etmeye çalışıyoruz” diye ifade etti.

    Karabük Arıcılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi İsmet Karakırık ise, bu yıl aşırı yağışlardan dolayı ıhlamur balının üretiminin kısık olduğunu belirterek, “Allah’a şükürler olsun yeterli. Ama Cenab-ı Allah ne buyurursa olduğu kadar. Biz iyi olduğunu düşünüyoruz. Ihlamur’un kendisi olduğu gibi balı da insan vücuduna çok bir faydası var, ciğerleri koruyor” dedi.

  • Bal üretiminde dünyada ikinci sıradayız

    Bal üretiminde dünyada ikinci sıradayız

    Türkiye’nin dünya bal üretiminde ikinci sırada yer aldığını belirten Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, devlet destekleriyle arıcılığın yaygınlaştırılması durumunda ihracatın 1 milyar dolara çıkabileceğini belirtti. Biyoçeşitliliğin sürdürülmesinde arıların dünyanın kadim emekçileri olduğunu dile getiren Baysal, “İklim değişikliklerinde adaptasyonda, ormanların yenilenmesinde, nebati üretimin arttırılmasında arılar çok büyük öneme sahiptir. Aslında yaşamımızın sürdürülmesinde doğal tozlayıcılar olarak arıların önemi çok büyüktür. Arılar yaşamımızı sürdürmemizde bize destek verirken, ürettiği ürünlerle de hayat kalitemizi arttırıyor. Bal ihracatında şu an 39 milyon dolar seviyelerindeyiz. Doğru desteklerle 1 milyar dolara çıkması mümkündür” dedi.

    “11 koloni arıdan her biri Türkiye’de”

    Dünya gıda ve tarım örgütünün verilerine göre 90 milyon arı kolonisinin olduğunun altını çizen Baysal, “11 koloni arıdan her biri Türkiye’de. Dünyada üretilen 19 kilo balın 1 kilogramı da Türkiye’de üretiliyor. Dünyada Çin’den sonra ikinci sırada Türkiye var. Bizim sorunumuz aslında ihracat ve desteklemelerde. Arıcılık ülkemizde desteklendiği takdirde 1 milyar dolarlık bir rezerve ulaşabiliriz” diye konuştu.

    “Gezgin arıcılar yılda 2 bin kilometre yol yapıyor”

    Gezginci arıcılar içinde yardımların artması için çağrı yapan Baysal, “Biz yılın 9 ayı bal üretimi yapabilen bir ülkeyiz. Gezgin arıcılarımız yılda neredeyse 2 bin kilometre yol kat ederek, yılın belki 6 ayı evlerinden uzakta geçiriyor. Gezgin arıcılar çiçek, çam, meşe, pamuk gibi nektarları takip ederek, bal üretiminin devamlılığını sağlıyorlar. Gezgin arıcılar ülkemiz için çok değerli. Biz desteği sadece arıya, kovana değil üretime vermeliyiz. Üretim, ihracat desteklenmeli. Bal üretimi sırasındaki gerekli olan analiz süreci desteklenmelidir. Böylece arıcılarda bal üretiminden elde edecekleri geliri ülke ekonomisine daha rahat yansıta bilecekler” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye arıcılığın önemli olduğu bir ülkedir”

    Türkiye’de gezgin arıcıların gittiği yerlerde nebati ürünlerin kalitesini de arttırdığını belirten Baysal, “Ne yazık ki ülkemizde bunun farkında değiliz. Geçenlerde bir gazete haberi vardı, bir Milli Park’ta kovan başına para istendiği için park müdürünün görevden alındığı yazıyordu. Bu gerçekten çok üzücü bir durum. Yurtdışında neredeyse gezginci arıcıların üstüne para verilecek. Bizde bunu yapmalıyız. Arının olduğu yerde tozlaşma, çeşitlilik, verim artar. Biz bunu toplum olarak öğrenmeyiz. Bundan sonrada hem toplumun hem de devletin desteği artmalıdır. Türkiye gerçekten arıcılığın önemli olduğu bir ülkedir. Anadolu arısı tüm dünyada neredeyse bütün arı ırklarının kanı olan bir türdür. Türkiye’de de arıcılık çok uzun yıllar önce Kızılırmak deltasından çıktı. Osmanlı döneminde, geleneksel yöntemlerde arıcılık devam ettirilmiş. 1940’larda Köy Enstitülerinin çıkması ile birlikte modern anlamda arıcılığa geçilmiştir. Türkiye aslında bu işi çok iyi biliyor ve yapıyor” dedi.

    “Arı refahını mutlaka önemsemeliyiz”

    Bir kovanda 70 bin işçi arı ve bir kraliçe arının olduğunu sözlerine ekleyen Baysal, “Kraliçe arı ara vermeden 16 kilometre uçabilir ve bu uçuşu yapabilen arılarla çiftleşir. Arıların iki gözlerinin arasında birde gece görüşü sağlayan bir gözleri vardır. Onlara termal gece görüşü sağlar. Bal çok önemli bir besin kaynağıdır. Çam balı ve çiçek balı şekerlenmez fakat bal şekerlenmişse korkmaya gerek yoktur. Isıl işlem gördüğünü bilmemiz gerekir. Bal kullanırken asla metal kaşık kullanılmamalıdır. Her zaman tahta aparatlar ile bal alınıp aktarılmalıdır. Çünkü balın besin değeri düşer, bal özelliğini kaybeder ve reçel yemiş gibi oluruz. Bu kadar önemli besinleri, bu kadar değerli ürünleri bize sağlayan arılara her zaman saygı duymalıyız. Arıcılığı, gezginci arıcılığı desteklemeliyiz. Bütün bunları yaparken de kovanların olduğu fiziki şartları , kovanlardaki arı refahını mutlaka önemsemeliyiz. Biz veteriner hekimler olarak her zaman hayvan refahından bahsediyoruz. Burada da ben arı refahını gündeme getirmek istiyorum, arı refahının önemsenmediği kovanlardan çıkan ürünlerde hiçbir zaman sağlıklı ve güvenli olmayacaktır” şeklinde konuştu.

    “Arılar her zaman bakım istiyor”

    Bursa’nın Kestel ilçesine bağlı Gözede Mahallesi 20 yıldır arıcılık yapmakta olan Orhan Erdem, “15 adet kovanım var. Arıcılık biraz sahipsiz gibi gözüküyor. Arıcılara az destek veriliyor, destekler az olduğu içinde yavaş ilerliyor. Türkiye’de bir kovandan 15 – 20 kilo bal alınıyor. Avrupa ülkelerinde daha çok alınıyor. Gezgin arıcılara sahip çıkılırsa daha çok bal üretimi yapılabilir. Biz sabit arıcıyız bizler kovanları yerinden kaldıramıyoruz, o yüzden fazla bal çıkmıyor. Ama gezgin arıcılara destek verildiğinde daha çok bal üretimi yapılır. Gezgin arıcıların yer ve su sıkıntıları oluyor. Dünyada sahibini tanımayan tek hayvan arıdır onun için arının yanında gezerken çok hareket etmeyeceksiniz. Biz saldırmaması için duman veriyoruz o duman, bunları sakinleştiriyor o zaman pek fazla saldırgan olmuyorlar. Arı her zaman bakım isteyen bir hayvandır, arıya bakmadığın zaman arıcılık yapamazsın” dedi.

  • Kestaneden sonra çiçek balı da umutsuz

    Kestaneden sonra çiçek balı da umutsuz

    Havaların bol yağışlı gitmesinden dolayı kestane balı alamadıklarını söyleyen gezgin arıcılar, çiçek balı için Erzurum’a gitseler de, kötü giden hava şartları nedeniyle istedikleri balı yine alamayacaklarını ve sezonun zorlu geçecek olduğunu ifade ettiler.

    Yaklaşık 10 yıldır Karadeniz Bölgesinde gezgin arıcılık yapan Eynesilli arıcılardan Hasan Kısa, “Sezon sıkıntılı geçtiği. Kestaneden göçtük geldik ama, kestaneden umduğumuz verimi havaların yağışlı gitmesinden dolayı alamadık.

    Buna bağlı olarak bu sene kestane balı fiyatlarında yükselişlerin olacağını söyleyebilirim. Bizim için Erzurum yeni başlıyor. Geçen yıl verim çok yüksekti. Bu sene inşallah geçen yılda olduğu gibi umduğumuzu buradan alırız diye düşünüyorum. Bunun yanında bu sene bayağı bir sıkıntılarımız oldu. Ekonomik zorluklarda yaşadık. Malzemede ve nakliyede artan fiyatlardan dolayı destek bekliyoruz” diye konuştu.

  • Antimikrobiyal tescilli balda ilk hasat

    Antimikrobiyal tescilli balda ilk hasat

    Kıvrım kıvrım akan menderesleri, bin bir çiçekten oluşan doğası ile şifa kaynaklı Eğriçayır Yaylası balının hasadı başladı. Mersin Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Mahir Turhan ve arıcı Celal Çay’ın birlikte yürüttüğü çalışma ile Türk arıcılığında total antimikrobiyal aktivite (TA) değerine sahip olan ilk bal olma özelliğine sahip olan balın hasadı ise özenle yapılıyor.

    Dünya Arıcılık Örgütü tarafından, ‘Dünyanın en iyi balı’ seçilen ve total antimikrobiyal aktivite (TA) sahip olduğu tescillenen Eğriçayır Yaylası balının ilk hasadı için arı maskeleri giyildi, körükler yakıldı, arı kovanlarının içerisinden ballı petekler bir bir alındı. 300 yıllık bir arıcılık geleneğinin temsilcisi olan arıcı Celal Çay, peteklerin sırlarını özenle alarak sağımını özenle sağladı.

    Milyonlarca arının doğal ortamda ürettiği ballar, hem ülke içinde hem de yurt dışında satılmak üzere hazırlanmaya başlandı.
    Türk arıcılığı adına gururlu olduklarını ve yılın ilk balını hasat ettiklerini için mutlu olduklarını belirten arıcı Celal Çay, “Eğriçayır Yaylası’nda 300 yıldır aile olarak arıcılık yapıyoruz. Eğriçayır Yaylası’nda üretmiş olduğumuz bal dünyada nadir bulunan Toplam Anti Mikrobiyal Aktivite (TA) değeri bulunan ballar arasında seçildi.

    Bu sebeple biz çok mutlu ve gururluyuz. Türk arıcıları olarak Anadolu yaylalarında en iyi balı üretip vatandaşlarımızın taleplerini karşılama içerisindeyiz. 2023 yılının ilk hasadına başladık, inşallah tüm arıcılarımız için verimli bir yıl olur” diye konuştu.

    Türk ballarının şifa özelliği
    Eğriçayır Yaylası balının total antimikrobiyal aktivite (TA) değerine sahip olduğunu tescilleyen Prof. Dr. Mahir Turhan da balın şifa özelliğine dikkat çekti. Turhan, “TA değeri yani Toplam Aktivite Değeri balların şifa özelliğini gösteren bir değerdir. Bal tüketilirken dikkat edilmesi konulardan biri balın gerçek olup olmadığı, diğeri güvenilirliği, üçüncü faktör ise şifa değeridir. Bir bal gerçek olabilir, güvenilir olabilir ama her balın şifa değeri aynı değildir.

    ‘TA’ değeri yüksek olan balların şifa değeri yüksektir. TA değerinin yüksek olması yalnızca şifa değerinin yüksek olması değil aynı zamanda doğal bal arayan vatandaşlarımız içinde bir yardımcı unsurdur. Bu değerin yüksek olması onun doğal olduğunun göstergelerinden birisidir. Allah’ın bir lütfu olarak, bu topraklar bal açısından çok zengindir.

    Bu zenginlik içerisinde ‘bu topraklarda niçin TA değeri olmayan bal olmasın’ inancıyla hareket ettik. Eğriçayır ballarında yaptığımız ‘TA’ taramaları çalışmaları bu inancımızı doğruladı” diye konuştu.

  • “Balları afiyetle tamamını yemiş”

    “Balları afiyetle tamamını yemiş”

    Olay, Kastamonu’nun Devrekani ilçesine bağlı İnciğez köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, yerleşim yerine inen bir ayı, İzzet Demirtaş’a ait yüksekliği 2.40 metre olan bahçe çitlerine aşarak 6 kovana zarar verdi. Arı kovanlarındaki balları tüketerek büyük çapta maddi hasar bırakan ayı, yüzlerce arıyı da telef ederek, bir süre sonra ortadan kayboldu.

    “Balları afiyetle tamamını yemiş”

    İşletme sahibi İzzet Demirtaş, “Ormanlık alandan gelen ayı, 4 katlı dikenli tel ile 2.40 metre yükseklikteki saclara kadar uzanıp içeri girmiş. Bahçede bulunan 6 adet kovanı parçalamış. Kovanlardaki balları afiyetle tamamını yemiş. Arılarımın bazıları da telef olmuş. Dikenli tel ile saca rağmen arılığıma giren ayı şaşırttı beni. Korunaklı bir yerdi. Zararımız büyük. Bu davetsiz misafiri bilen yada gören varsa lütfen bizlere bildirsinler” dedi.

  • Kovana ulaşmak isteyen ayı, tellere takıldı

    Kovana ulaşmak isteyen ayı, tellere takıldı

    Olay, ilçeye bağlı Yukarı Çamlıca Mahallesi’nde öğle saatlerinde meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, arı kovanlarına ulaşmak isteyen yavru ayı, kovanları korumak amaçlı çekilen çelik tele takıldı. Ayının çelik tele takılarak çırpındığını gören köy sakinleri ise hemen Doğa Koruma ve Milli Parklar (DMKP) Rize İl Müdürlüğü yetkilerine haber verdi.

    Sakinleştirici iğne ile kontrol altına alınan ayı yetkiler tarafından sağlık müdahaleleri yapılmak üzere tellerden kurtarılarak köylüden teslim alındı. Sağlık kontrolleri ve tedavisi gerçekleştirilen yavru ayı sonrasında yeniden doğaya salındı.

    Arıcılar tarafından oluşturulan çelik tele takılan ayı yavrusunu gören mahalle sakinlerinden Hüseyin Reyhan ve yeğeni Tolga Reyhan yaptığı açıklamada, “Sanırım ayı yavrusu arıcılar tarafından oluşturulan çelik tele takıldı.

    Biz de alanda denk geldik ve mahallemize girmek isterken ayı yavrusu çelik telde asılı kaldığını gördük. Hemen yetkililere haber verdik.

    Yetkililer, ayı yavrusunu gelip kurtaracaklarını güvenli bir şekilde tedavisini yapıp büyütülüp doğaya salacaklarını ifade ettiler” ifadelerini kullandı.