Etiket: “balık

  • Balıkçı tezgahları renklendi

    Balıkçı tezgahları renklendi

    15 Nisan’da balıkların sağlıklı üremesi için başlatılan av yasağı, 1 Eylül itibarıyla sona erdi. Balıkçılar eylül ayı itibariyle “vira bismillah” diyerek denize açıldı. Yasağın kalkması sonrası Samsun’un Çarşamba ilçesinde balıkçıların karşılaştığı Karadeniz’deki bolluk, balık tezgahlarına yansıdı. Bu durum hem balıkçı esnafının hem de müşterilerin yüzünü güldürerek, “Et ve tavuğa göre çok ucuz” dedirtti.

    “3 tane balık 200 lira, 5 kişi doyuyor”
    Balık bolluğundan memnun olan balık satıcısı Kenan Aydın, “Geçen yıla göre çok daha iyi durumdayız. Bu sene palamut bol, istavrit bol. Bir de hamsi bol olduğu zaman tadından yenmez. Palamut sıcak havayı sever, hamsi ise soğuk havayı sever. Hava şartları böyle kalmaz ama şu anda soğuması lazım. 50 liraya balık satılıyor ama 50 liralık balık gırgır balığı değil, uzatma balıklardır, kıyı balığıdır. Bu balıklar çabuk tüketilmesi gereken balıklardır. Et ve tavuğa göre balıklarımız ucuz. 3 tane balık 200 lira, 5 kişi doyuyor” dedi.


    “Çay parasına balık satılıyor”
    Balık tezgahlarına gelen müşteriler ise balıkların uygun olduğunu belirterek, “Mezgit pahalı ama palamut harika. Balık, hem kırmızı etten hem de tavuk etinden farklı. bu ayda yenebilecek en güzel şey balık. 150 liraydı, 75 liraya indi. 20 gün sonra da 40 liraya inmesini bekliyoruz. Az önce 30 liraya çay içtik, dolayısıyla bugün çay parasına balık satıyorlar, uygun bence” diye konuştu.

    Bir diğer müşteri ise şu ifadeleri kullandı:
    “Balıklar ucuz. Bir çorba parasına bir tane palamut alıyoruz, para sayılmaz yani. Çok değerli balıklar, bu sene balıklar güzel. Tavuk etinden daha çok tüketilecektir çünkü onlardan daha kaliteli. Biz tercih ediyoruz, alıyoruz. Şimdi öğlen yemeğimizi bu balıkla halledeceğiz, fakirin dostudur bu.”
    İlçede balık tezgahlarında mezgit 100, barbun 100-200, istavrit 100, çinakop ise kilosu 150 liradan alıcı buluyor.

  • Bursa’da zehir akan derede toplu balık ölümü yaşanıyor

    Bursa’da zehir akan derede toplu balık ölümü yaşanıyor

    Derenin geçtiği havzada hayat sürmeye çalışan vatandaşlar ise belediye ve yetkililerin soruna çözüm üretmemesinden şikayetçi. Kestel ilçesinde bulunan, Gölbaşı Gölü’nden başlayan ve Nilüfer Çayı ile birleşen Serme Deresi fabrikaların sanayi atıkları sebebiyle adeta katrana döndü. Çevrede bulunan tarım alanlarının su kaynağı olan derede, son zamanlarda toplu balık ölümleri yaşanıyor. Vatandaşlar derenin geçtiği güzergâh boyunca fabrikaların kimyasal ve boya atıklarıyla kirlendiğine vurgu yaparlarken, Kestel Belediyesi’nin sorunla ilgili çözüm üretmemesinden şikayet ediyor.

    Dereye balık tutmaya gelen vatandaşlar katrana dönen manzara ile karşılaştıklarında olta takımlarını açmadan geri dönüyor.
    Bölge sakinlerinden İrfan Dağlı, “4 senedir buradayım, bu güne kadar böyle bir şey görmedim. Dün durulmayacak derecede koku gelmeye başladı. Yetkilileri aradık fakat bizi başka yerlere yönlendirdiler. ‘Müdürlerimiz yok, başka yeri arayın’ dediler. Kimse ilgilenmedi. Derenin halini görüyorsunuz, insanın içi sızlıyor. Bütün balıklar su yüzeyine çıktı. Bu bölgedeki bahçeler derenin suyu ile sulanıyor. Bursa’nın yüzde 90’ı bu dere ile sulanan meyvelerden yiyor. Kokudan duramadığımız için yetkililerden yardım istedik. Kimse ilgilenmedi. Kimin kimyasal atık boşalttığını bilmiyoruz. Fabrikaların olduğu bölgeden geliyor” şeklinde konuştu.

  • Kars’ta göllere 1 milyon 680 bin sazan balığı salındı

    Kars’ta göllere 1 milyon 680 bin sazan balığı salındı

    Tarım ve Orman Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Su Kaynaklarının Balıklandırılması Projesi kapsamında İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen çalışmayla, Kars’taki göllere Elazığ Keban Su Ürünleri Üretim Tesisi’nden getirilen yavru sazan balıkları salındı.
    Kars’ın Sarıkamış ilçesine bağlı Karakurt Köyü sınırlarında bulunan Karakurt Barajı’na Tarım ve Orman İl Müdürü Enver Aydın’ın katılımıyla gerçekleştirilen programda yavru sazan balıkları Karakurt Barajı’nın serin sularında yüzerek gözlerden kayboldu.

    Öte yandan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nce Sazan balığının salınmasıyla, bölgenin su ekosistemine olumlu katkılarda bulunulması ve yerel balıkçılığın gelişmesine destek olması hedefliyor. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nce 1 milyon 680 bin sazan yavrusu getirilmiş olup getirilen sazan yavrularından; 1 milyonu kadarı Çıldır Gölü’ne, 500 bini Karakurt Baraj Gölü’ne, 30 bini Arpaçay Baraj Göletine ve 150 bini ise Kars Baraj Gölüne bırakıldı.

  • Yasak kalktı, tezgahlar balık doldu, fiyatlar uygun

    Yasak kalktı, tezgahlar balık doldu, fiyatlar uygun

    Denizlerde av yasağının 1 Eylül tarihi itibariyle kalkmasıyla birlikte uzun bir aradan sonra tezgahların renklendiğini gören deniz mahsulü severler ilçedeki balık pazarında büyük yoğunluk oluşturdu.

    Av sezonunun başladığı ilk gün balık fiyatlarının yüksek olduğunu, bu nedenle halkın ucuz balık yemesi için ilçeye iki gün sonra balık getirdiğini söyleyen balık satıcısı Hüseyin Coşar, ”Şu anda tezgahımızda palamutu 180, hamsiyi 100, mezgiti 200 ve istavriti 100 TL’den satıyoruz. Fiyatlar gayet uygun. İleriki günlerde balık bollaştığında fiyatlar daha da düşecektir” dedi.

  • Ordulu balıkçılar ‘Vira Bismillah’ diyerek sezonu açtı

    Ordulu balıkçılar ‘Vira Bismillah’ diyerek sezonu açtı

    Türkiye genelinde denizlerde balıkların sağlıklı üremesi için 15 Nisan’da başlayan av yasağı 1 Eylül itibarıyla sona erdi. Balıkçılar hasret kaldıkları mavi sulara av yasağının kalkması ile bu gece itibarıyla kavuştu. Sezonun başlaması dolayısıyla Fatsa ilçesinde bulunan Yalıköy Mahallesi’ndeki balıkçı barınağında tören düzenlendi. Balıkçıların sağ salim denize açılıp dönmesi için dua edilen törene balıkçıların aileleri katıldı.

    Fatsalı balıkçılar bu yıl palamut avının çok olacağını söyleyerek Türkiye’ye bol balık yedireceklerini belirtti.

  • Van’da 400 bin yavru sazan göllere bırakıldı

    Van’da 400 bin yavru sazan göllere bırakıldı

    Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından su kaynaklarındaki nesli tehlike ve baskı altında olan türlerin desteklenmesi, farklı nedenlerle zarar gören su ürünleri stoklarının takviyesi, bilimsel temele dayalı balıklandırma metodunun uygulanması gayesiyle hayata geçirilen “Su Kaynaklarının Balıklandırılması Projesi” devam ediyor. Proje kapsamında Elazığ Tarım ve Orman İl Müdürlüğü bünyesindeki Keban Su Ürünleri İşletmesi’nde getirilen yaklaşık 400 bin adet yavru sazan balığı; Van İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerince kentte bulunan 6 adet su kaynağına bırakıldı. Yapılan çalışmalarla su kaynaklarındaki balık stoklarının artırılması ve ilin ekonomisine katkı sağlanması hedefleniyor.

    “Yavru balıklar 6 adet su kaynağına aktarıldı”
    Konuya ilişkin konuşan Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürü Muhammet Demir, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından su kaynaklarında nesli tehlike ve baskı altında olan türlerin korunması amacıyla balıklandırma çalışması yapıldığını belirtti. Proje kapsamında Elazığ Tarım ve Orman İl Müdürlüğü bünyesindeki Keban Su Ürünleri İşletmesi’nde 400 bin adet yavru sazan balığı getirildiğini ifade eden Şube Müdürü Demir, “Getirilen yavru balıklar ilimizde bulunan 6 adet su kaynağına aktarıldı. Su kaynaklarının korunması, sürdürülebilir balıkçının sağlanması ve balıklandırma kapsamında getirilen balıkların av veriminin en yüksek seviyede olabilmesinin sağlanması amacıyla 6/1 ticari ile 6/2 amatör tebliğde belirtilen usul ve esaslara uyulması gerekmektedir. Ayrıca su kaynaklarına bırakılan balıklara en az bir defa üreme şansı verilmesi gerekmektedir” dedi.

  • Yunus balıklarından vatandaşlara görsel şölen

    Yunus balıklarından vatandaşlara görsel şölen

    Kastamonu’nun Cide ilçesinde bir grup vatandaş gezmek için tekne ile denize açıldı. Denizde seyreden teknenin çevresine yunus balıkları geldi. Bir süre tekne ile yarışan yunus balıkları, suyun üzerine çıkarak teknedeki vatandaşlara görsel şölen sundu. Teknede bulunan vatandaşlar ise o anları cep telefonu ile görüntüledi. Yunus balıkları bir süre sonra uzaklaşarak gözden kayboldu.

  • Yüksek sıcaklık balık türlerini ve omurgasız canlıları yok ediyor

    Yüksek sıcaklık balık türlerini ve omurgasız canlıları yok ediyor

    Deniz Bilimleri Enstitüsü (ICM), Akdeniz’de ortalama su sıcaklığının 28,9 dereceye çıktığını duyurdu. Dünya İklim Konseyi’nin (IPCC) öngörülerine göre küresel sıcaklık artışının sanayileşme dönemi öncesine oranla 1,5 dereceyi aşması hâlinde Doğu Akdeniz’de avlanılan balık türlerinin ve omurgasızların yüzde 20’si yok olabilir. Geçtiğimiz yıl Antalya’da ölçülen en yüksek su sıcaklığı, Temmuz 2023’te 28,7 derece ile kayıt altına alınmıştı. Bu yıl deniz suyu sıcaklığının 32 dereceye kadar yükselmesi, birçok balık türünün gözlenememesine ve deniz canlılarının yok olmasına neden oldu.

    Akdeniz’de balıklar kıyıdan çekilmeye başladı, isparinin yerini gırtlık aldı
    Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, küresel ısınmanın etkisiyle Kızıldeniz’den çok sayıda yabancı istilacı balık türünün sıcak sulara göç ettiğini ifade ederek, Akdeniz’in tropikalleşmeye başladığını aktardı. İklim değişikliği nedeniyle sıcak geçirilen kış mevsiminin de yerli balık türleri üzerinde baskı oluşturduğunu vurgulan Prof. Dr. Gökoğlu, şu ifadelere yer verdi:
    “Deniz suyu sıcaklığı, şu anda 31-32 derece arası seyrediyor. Akdeniz için bu sıcaklık yüksek. Sıcak bir kış geçirdik, deniz suyu sıcaklığının artışı yerli türler arasında baskı oluşturur. Yerli türlerin yaşam alanlarını değiştirmesine sebep olur. Çünkü, sıcaklık bazı kıyılarda balıkların tahammül edemeyeceği seviyeye çıktı. Bu nedenle bazı balıklar kıyılardan çekilebilir, ayrıca Akdeniz gittikçe tropikalleşiyor. Doğu Akdeniz ekosisteminde değişmeler başladı, yabancı istilacı türler gelmeye başladı. Bunlara en güzel örnek, kolyozumuzla sardalyamızın yerini Kızıldeniz Japon sardalyası dediğimiz tür almaya başladı. Kıyılarımızda barbunya balığının yerini forskali barbunu olarak adlandırılan bir tür almaya başladı. İsparimizin, mırmırımızın yerini gırtlık olarak isimlendirdiğimiz balık almaya başladı. Kuzeye serin sulara yerli balıklar çekilirken, onların boşluğunu yabancı türler dolduruyor.”

    “Vahşi sulamadan vazgeçmemiz lazım, nehirler denizlerin ısınmasını önler”
    Prof. Dr. Gökoğlu, deniz suyu sıcaklığı artışının balık göçlerini ve balıkların üremesini etkilemesinin dışında olağanüstü durumlarda balıklarda hastalık görülebileceğine işaret etti. Gökoğlu, “Su sıcaklığının fazla olması nedeniyle kıyılardaki Posedonya çayırları (Posidonia oceanica) ölmeye başladı. Posedonya çayırları, Akdeniz’in Amazon ormanlarıydı, balık yavrularının girip saklandığı, beslendiği, balıkların ürediği ortamlardı. Siz buraları yok ederseniz, balıkları da yok etmiş olursunuz. İnsanoğlu telafisi mümkün olmayan şekilde doğa hükmediyor, her şeyin arkasında insan var. Akarsuları denize ulaştırmamız gerekiyor, vahşi sulamadan vazgeçmemiz lazım. Nehirler denizlerin ısınmasını önler. Oysa biz bütün nehirleri baraj yaptık, suları tutuyoruz, denizlere eskisi kadar su vermiyoruz. Bu nedenle küresel ısınmadan en çok etkilenen yer Doğu Akdeniz. Bizim bulunduğumuz bölge” dedi.

    “Mevsimsel olarak ortaya çıkan melanur dediğimiz balık vardı, bu sene tuttuğumu hatırlamıyorum”
    Kaleiçi Yat Limanı’nda uzun yıllardır balıkçılık yapan Ahmet Boyacı ise, mesleğinin 1968’den beri limanda balıkçık yapan babası Hakkı Boyacı’dan miras kaldığını söyleyerek, babasının aktardığı dönemden bu döneme 45 yıl içinde balık popülasyonunun çoğunun yok olduğunu kaydetti. Boyacı, “Babamın anlatacaklarına bakacak olursak onun anlattığı balık popülasyonunun neredeyse yok olduğunu görebiliriz. Kendi kullandığımız ağlarda da çıkan miktarları göz önünde bulundurursak yok denecek kadar azaldığını görebiliyoruz. Hava sıcaklığı, deniz suyu sıcaklığı, insan popülasyonu, bu popülasyondan kaynaklanan atıklar ve Kızıldeniz’den ülkemize girmiş olan yabancı istilacı balık türlerini başlıca sebepler arasında sayabiliriz. Suyun sıcaklığı ile birlikte var olan balık popülasyonu daha derinlere, daha uzaklara, daha serin sulara kaçıyor ve biz bu konuda büyük bir mağduriyet yaşıyoruz. Körfezin yüzeyinin çamur olması ve çöl kıvamında olması balığın saklanacak, yuva yapacak bir yerinin olmaması da popülasyonun yok olmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yaz ile karşılaştıracak olursak sahil boyunca gezdiğimiz zaman mevsimsel olarak ortaya çıkan melanur dediğimiz balık vardı, bu sene tuttuğumu hatırlamıyorum. Yok denecek kadar az” ifadelerini kullandı.

    “Bazı insanların eğlenceleri bazı canlıların yok oluşuna neden olabiliyor”
    Antalya’da çok sayıda artan sup yapan kitlenin de deniz canlılarının yaşamını etkilediğini savunan Ahmet Boyacı, konu hakkında tedbirlerin artırılması gerektiğini söyledi. Boyacı, “Bazı insanların eğlenceleri bazı canlıların yok oluşuna neden olabiliyor. Örnek verecek olursak, sup yapanlar var, sörf botlarının üzerinde kürekle gidiyorlar. Sabahları saat 5 sularında Konyaaltı Varyant’ın önüne gidildiği zaman bırakın tekneyle geçmeyi yüzülecek yer kalmıyor, çok kontrolsüz. Bu da bir etken” dedi.

    “Sıcaklığa rağmen deniz çok güzel ve tertemiz”
    Konyaaltı Sahili’ne yüzmeye gelen Can Akar isimli vatandaş da deniz suyunun sıcaklığına dikkat çekerek, “Antalya’yı çok seviyorum. Deniz suyu sıcak, özellikle dipleri daha da sıcak. Serinlemek istiyoruz ama bazen serinliyoruz, bazen de tam tersi oluyor. Sıcaklığa rağmen deniz çok güzel ve tertemiz” diye konuştu.

  • İzmir Körfezi’nde korkutan görüntü

    İzmir Körfezi’nde korkutan görüntü

    İzmir Körfezi’nde bu sabah saatlerinde binlerce irili ufaklı balık kıyaya vurdu. Bayraklı ilçesi Turan Mahallesi mevkiindeki toplu balık ölümleri, vatandaşları tedirgin etti. Balık ölümleriyle beraber bölgede kötü koku etkin olurken, körfezin rengi yeşile döndü. Yetkililer bölgeye gelerek denizde numune aldı.

    Balık ölümlerinin ve denizin renginin değişmesinin sebebi zehirli planktonlardan

    ilgili açıklamalarda bulunan Deniz Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, “İzmir Körfezi’nde plankton patlaması bayağıdır var. Balık ölümlerinin temel sebebi planktonlar. Deniz suyunda her 1 litrede yaklaşık 1 milyon plankton vardır. Sıcaklık ve ortamdaki kirlilik artınca sayıları 2 milyona çıkınca ortamda oksijen bırakmazlar. Bunların zehirli olan türleri nedeniyle balıklar ölür. İlk defa İzmir Körfezi’nde 1955 yılında plankton patlaması olmuştu. Türkiye denizlerini maalesef fosseptik olarak kullanıyoruz” dedi.

  • Kuruyan göldeki balıklar balçığın içerisinden kurtarıldı

    Kuruyan göldeki balıklar balçığın içerisinden kurtarıldı

    Denizli kent merkezine yaklaşık 120 kilometre uzaklıkta bulunan Çameli ilçesinin Kolak Mahallesinde bulunan Kolak Gölü, tarımsal sulamada kullanılmasının yanı sıra yayla ve karavan turizmi için tercih edilen merkezlerin başında geliyor. 350 bin metreküp su depolama kapasitesine sahip olan göl hem bölge çiftçisinin tarımsal sulama hem de doğal yaşamdaki canlıların ihtiyacının karşılıyor. Piknik yapmak isteyenler için oturma alanları, çeşme, otopark ve doğaseverler için de yürüyüş yolları bulunan göl, karavan turizmi alternatif bir konum oluşturuyor.

    Uzun yıllar sonra ilk kez kurudu
    Kuraklığın hat safhada yaşandığı bu yıl, düşen az yağış miktarı ve aşırı sıcaklardan Kolak Gölü de olumsuz yönde etkilendi. Tarım ve Orman Bakanlığının yurt genelinde yürüttüğü balıklandırma projesi kapsamında daha birkaç ay önce binlerce yavru sazan balığının bırakıldığı gölet, yıllar sonra ilk kez kurudu. Suların çekilmesiyle Kolak Gölünde sazan balıklarının yaşam ortamının kalmaması üzerine Çameli Belediyesi ve alabalık üreticilerinin işbirliğiyle balçıkların arasından tek tek toplanan balıklar, İmamlar Göledine taşındı.

    Etrafı mesirelik alanı olarak kullanılmaktayken tamamen kuruyan Kolak Gölündeki acı manzara endişeye yol çatı.