Etiket: balıkçı

  • Balıkçılar denizlerin soğumasını bekliyor

    Balıkçılar denizlerin soğumasını bekliyor

    Rizeli balıkçıların ağlarında hamsi bolluğu yaşanmaya devam ediyor. Yerli hamsinin avlanması arttıkça kilosu 100 TL’den 75 TL’ye ve son olarak 50 TL’ye kadar fiyatı düştü. Balıkçıların hamsiden ötürü yüzü gülse de bir yandan da tezgahlarının farklı balık türleriyle şenlenmesini istiyor. Denizlerin sıcak olmasından ötürü bazı balıklar yakalanmıyor. Balıkçılar tezgahlardaki balık bolluğunun artması için denizlerin soğumasını bekliyor.

    “Denizin sıcaklığından dolayı istediğimiz bereket olmadı”

    Deniz sıcaklıklarından ötürü bekledikleri verimi yakalayamadıklarını vurgulayan Kadir Vural, “Vallahi av sezonunu etkileyen bir küresel ısınma var. Küresel ısınmadan dolayı balık çeşitlerimiz çok kısıtlı. Balıklar ufak. İstediğimiz bereketi alamadık. Şu anda normalde istavrit, hamsi, mezgit ve türlü balıklarımız var. Çinakopa hasret kaldık. Barbuna hasret kaldık. Şu anda sargan çıkması lazım ama oda yok. Hem denizlerin sıcaklıklarından dolayı hem de küresel ısınmadan ötürü. Av sezonunu ileri bir tarihe atabilirlerdi. Eylül ayının 1’i değilde, Ekim ayının 1’i olabilirdi. Geçen sene palumut vardı bu sene yok. Marmara hamsimiz var. Yerli hamsimiz var. Bizim yerli hamsimiz iri olmuyor. Ufak ama lezzetli oluyor. Palamut hamsiyi kovalar. Palamut olmayınca da hamsi bereketli oluyor. Daha serbest dolaşıyor. Hamsinin bolluğu buradan geliyor. Geçen sene palamut fazlaydı. Hamsi azdı. Maalesef gelmedi. Denizin sıcaklığından dolayı istediğimiz bereket olmadı. Havanın soğumasını beklememiz lazım. Bu havalar ne zaman soğuyacak bilmiyoruz. Ekimin sonu gelsin. Belki daha da bollaşabilir. Balık dipte yani yuvada. Daha yukarı çıkmadı. Denizin sıcaklığı yüksek olduğu için şuanda dipte. Havalar soğusun bakalım ne olacak” ifadelerini kullandı.

    “Sezon bittikten sonra bir tek oltacılık olması lazım”

    Av sezonun bitmesinin ardından denizlerde sadece olta ile av yapılması gerektiğini ifade eden Vural, “Düne kadar hava sıcaklıkları 26 derecelerdeydi. Ben 50 yaşındayım. 2-3 senedir Rize’yi böyle görüyorum. Normalde Eylül aylarında kıyamet kopardı. En az 1 ay yağmurlu geçerdi. Eylül’ün sonunda av yasağı açılabilirdi. Hayvanı daha rahat bırakabilirdi. Normalde sezon bittikten sonra bir tek oltacılık olması lazım. Ağ atılmaması lazım. Normalde sezon bittiğinde ufak kayıkçılar ağ atıyorlar ama onları da yasak etmeleri lazım. Sadece olta olması lazım. Yetkililerden şunu rica ediyorum. Şu denizi dalgıçlarımız güzel bir şekilde temizlesin. Denizin dibinde kalan ağlar var. O ağların temizlenmesi lazım. Hayvanlar orada takılıp üreme yapamıyor. Yerli hamsimiz var kilosu 50 TL. Marmara’dan gelen hamsimizin kilosu 70 TL’dir. İstavrit 40 TL, Mezgit 75 TL, Somon var 200 TL. Şuanda bu çeşitlerle idare ediyoruz” diye konuştu.

  • Kıyı balıkçılığı yapılabilecek bölgeler azaldı

    Kıyı balıkçılığı yapılabilecek bölgeler azaldı

    Türkiye kıyılarındaki tüm doğal yaşam alanlarının, özelde ise Akdeniz foku popülasyonlarının ve geleneksel kıyı balıkçılığının sürdürülebilirliğinin sağlanması misyonu olan Sualtı Araştırmaları Derneği SAD-AFAG, Foçalı balıkçılara çizme, yağmurluk ve balıkçılık malzemesi desteği sağladı.
    Balıkçılık ve su ürünleri sektörünün sorunlarıyla ilgili konuların yer aldığı toplantıda, Foça kıyılarında bazı bölgelerin balıkçılığa kapalı alan ilan edilmesiyle ilgili çalışmaların kıyı balıkçılığına olumsuz etkileri konuşuldu.

    “Kıyı balıkçılığı kıyı ekosistemini koruyor”

    Sualtı Araştırma Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi Cem Orkun Kıraç yaptığı açıklamada, “Uzun zamandır çalışmalar yapan; denizlerde, su altı ve kıyılarda doğal kültürel ve tarihi koruyan bir derneğiz. Balıkçılık çalışma alanlarımızdan çok önemli bir tanesi. Balıkçılarımız deniz kıyı ekosisteminin korunması konusunda önemli bir paydaşımız. Geleneksel kıyı balıkçıları ve balıkçılığı bizim için ayrı bir öneme sahip. Çünkü kıyı balıkçıları nesli azalan deniz canlıları ile birlikte aynı ortamda avlanıyor ve dolaşıyorlar, örnek vermek gerekirse deniz kaplumbağaları, yunus balıkları, Akdeniz fokları gibi canlıları aslında koruyan ve onlarla birlikte aynı ortamı paylaşan meslek grubu kıyı balıkçılığıdır. Balıkçılarımızın yanında olduğumuzu, onların gönlünde olduğumuzu göstermek için balıkçılık ekipmanları dağıttık. Kurum olarak, Foça‘da yeteri kadar kıyı balıkçılığına kapalı alanlar mevcut, ek olarak kapalı alanlar oluşturulmasının kıyı balıkçılığına olumsuz etki yapabileceğini düşünüyoruz” dedi.

    “Foça’da avlanma yapılabilecek dört ada kaldı”

    Kıyı balıkçısı Ceyhun Ekinci ise, “Küçük ölçekli bir balıkçıyım, aynı zamanda Sualtı Araştırma Derneği üyesiyim. Derneğin balıkçılarımıza sağladığı çam sakızı çoban armağanı malzemeler balıkçılarımızın bir nebze olsun yüzünü güldürdü. Kıyı ve küçük ölçekli balıkçıların ismi küçük olduğu kadar bir o kadar da sorunları var. Foça balıkçılarının en büyük sorunlarından bir tanesi avlak sahalarının yetersiz kalması ve bir o kadar da denizanası gibi geçici ekolojik problemler. Foça’da bazı bölgelerin kıyı balıkçılığına kapalı alan ilan edilmesi ilgili bir gündem var. Zaten Foça’da balıkçılığa kapalı alanlar var, otellerin kapatmış olduğu alanlar var. Balıkçı kasabası Foça’da avlanma yapılabilecek dört ada kalmış durumda. Küçük ölçekli balıkçılığın ve kıyı balıkçılığının yok olmaması için kapalı alanların genişlememesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

     

  • Oltasını alan baraja koştu

    Oltasını alan baraja koştu

    Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde Karadere Çayı üzerinde sulama amacıyla 1998 yılında inşa edilen Karadere Barajı’nda Türk somonu üretimi yapan firmalardan birine ait kafeslerde yırtılma meydana geldi. Kafeslerden 8 tanesinin yırtılması neticesinde binlerce somon firar edince oltasını alan baraj gölüne koştu. Kastamonu’nun merkez ve Taşköprü ilçeleri başlat olmak üzere çevre ilçelerden de çok sayıda gelen olta balıkçıları, kilolarca yakaladıkları balıkları evlerine götürdü.

    Sabahın erken saatlerinde baraj gölünde balık avına çıkan olta balıkçıları, bu vesile ile yurt dışına ihraç edilen balığın tadına bakma imkanı da buldu.

    Rusya ve Japonya’ya ihraç ediliyor

    Karadere Barajı’nda su ürünleri yetiştiriciliğinin serbest bırakılması üzerine kurulan tesislerde Türk somonu üretimi ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Türk somonu, başta Rusya ve Japonya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine de ihraç ediliyor.

    “Balık tesislerindeki ağların patlaması sonucu baraj alabalıkla doldu”

    İstanbul’dan emekli olduktan sonra Taşköprü ilçesine yerleştiğini ve Karadere Barajı’na da balık tutmaya geldiğini ifade eden Hakkı Altunlu, “Balık tesislerindeki ağların patladığını söylüyorlar. Bizlerinde sonradan haberi oldu. İki gündür falan burada barajda balık tutuyoruz. Balığın tadı lezzetli, bir de balık tutmanın zevki de çok farklı. Bakın şu anda balık oltaya geldi, çekiyorum. Gelen alabalık. Alabalık tesisi var burada, ağlardan patlayınca sürekli alabalık geliyor oltaya” dedi.

    “Alabalık ağlardan kaçtığı için daha çok alabalık ve somon tutuyoruz”

    Kastamonu’dan balık tutmaya geldiğini belirten Birol Çığlıoğlu ise, “Tesislerin balık ağları patlamış diye duyduk, biz de haber alınca geldik buraya, bir hayli balık da tuttuk. Daha öncesinden de geliyorduk buraya fakat çok fazla tutamıyorduk, ancak 3-5 tane tutabiliyorduk. Hava aydınlanırken sabah geldik, bayağı da balık tuttuk. Nasibimizi aldık, az sonra da gideceğiz. Barajın içerisinde kafesler var, herhalde o kafesler patlamış ya da yırtılmış. Nasıl oldu tam olarak bilemiyorum ama balıklar hep kaçmış. Daha önce buradan kime olmazdı, belki 3-5 kişiyi ancak bulabilirdiniz. Fakat şimdi herkes geliyor, dolmuş durumda. Küçük olanları salıyoruz, belli bir boyut altında olanları. Zaten bayağı bir balık tutuyoruz, oltaya geliyor. Sazan var, alabalık kaçtığı için daha çok alabalık geliyor, somon geliyor” diye konuştu.

    “Barajda daha çok alabalık tutuyoruz”

    Taşköprü ilçesinden baraja balık tutmaya gelen Mehmet Acar da, “Barajda bulunan tesislerdeki ağların patlaması sonucu bizler de nasibimiz neyse alalım dedik. Barajda balık tutma yasağı da gelmek üzere. Şimdilik güzel, balık da tutuyoruz. Herkes nasibini almak üzere baraja balık tutmaya gelmiş. Barajda alabalık tutuyoruz şu anda, sazan da var, somon da var. Bugün bereketli bir gün geçiriyoruz. Nasibimiz ne ise onu tutacağız, barajdaki tesislerdeki ağların patlaması sebebiyle barajda balık yaylımı olmuş, duyan baraja balık tutmaya geliyor” şeklinde konuştu.

     

  • Balıkçılar son hazırlıklarını yapıyor

    Balıkçılar son hazırlıklarını yapıyor

    Türkiye’nin üretim ve tarım merkezleri arasında yer alan, Akdeniz’e 321 kilometrelik kıyısı bulunan Mersin’de balıkçılık da ekonomiye önemli bir katkı sunuyor. Mersin merkezi başta olmak birçok ilçede balıkçılar, ekmeğini denizden çıkarıyor. 1 Eylül itibarıyla Karadeniz, Marmara ve Ege’de balıkçılar yeni sezonu açarken, hava sıcaklığından dolayı Akdenizli balıkçılar 15 Eylül’de ‘vira bismillah’ diyecek. Geçtiğimiz yıl 15 Nisan’da başlayan av yasağının bitecek olmasından dolayı mutlu olan balıkçılar, yeni sezondan umutlu. Son hazırlıklarını yapan balıkçılar bir yandan teknelerinin bakımlarını yaparken, diğer taraftan ağ bakımı ve yeni ağ örümü yapıyor.

    Son hazırlıklarını yapan balıkçı Uğur Seher, 15 yıldır balıkçılık yaptığını belirterek, “Ağımıza bakım yapıyoruz. Artık son rötuşlarımızı yapıyoruz. Teknemizi hazırlayıp, 15 Eylül’de ‘vira bismillah’ diyerek denize çıkacağız. Hazırlıklarımız bitmek üzere. Bu sene yine geçen yılki gibi palamut balığının bol olmasını bekliyoruz. İnşallah güzel bir sezon geçiririz diye umutluyuz” dedi.

    Balıkçı Ferdi Çimen ise yaklaşık 30 yıldır balıkçılık yaptığını dile getirerek, “Ağ ve teknelerimizin bakımlarını yapıyoruz. Artık son aşamaya geldik. 15’inde ilk avımıza çıkacağız. Denizdeki bolluk ilk aydan belli olur. Eğer balık bol olursa herkes mutlu olur yoksa sıkıntı yaşayabiliriz. Bu sene özellikle sardalya bol olacak gibi duruyor. Bunun yanı sıra istavrit, kolyos gibi balıkların bol olmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Bu yıl yine bol bir verim bekliyoruz”

    Mersin Balıkçıları Derneği Başkanı Adnan Polat, 1 Eylül’den itibaren Karadeniz, Marmara ve Ege’de av yasağının kalktığını söyledi. Sıcaktan dolayı Akdeniz’de yasağın 15 Eylül’de kalktığını belirten Polat, “Bütün hazırlıklarımızı yaptık. Teknelerimizin bakımları yapıldı, ağlar dikildi ve herkes yeni sezona hazırlandı. 15 Eylül’de ‘vira bismillah’ deyip denize açılacağız. Bu yılda yine bol bir verim bekliyoruz. Geçen yıl palamut bolluğu vardı. Bu yıl da palamut ve hamsi bolluğu bekliyoruz. Tabi Akdeniz’de de değişik balıklar çıkıyor. Barbun, gümüş, mezgit, istavrit gibi Akdeniz’e özel balıklar var. İlk 2-3 ay barbun bolluğu olur. Yüzde 100’e varan indirimler olacaktır. Bu dönemi iyi değerlendirmek gerekir. Önümüzdeki 3 ay balık çok ucuz olur. Et, tavuk gibi gıda ürünleriyle karşılaştırdığımızda balık fiyatları çok uygun. Ayrıca sağlık açısından da iyi bir üründür. Halkımıza taze balık servis ediyoruz. Halkımız bu balıkları yesin, balık kültürümüzü geliştirelim” şeklinde konuştu.

  • Balıkçılar sezondan umutlu

    Balıkçılar sezondan umutlu

    1 Eylül’de av yasağının sona ermesiyle birlikte, gırgır ve trol ile avcılık yapılan teknelerle açılan balıkçılar denizin bereketiyle limanlara dönüyor. İzmir’in Buca ilçesinde bulunan Balık Hali’ndeki tezgahlar dolup taşarken, av yasağının kalkmasıyla birlikte fiyatlar da daha uygun hale geldi. Balık halinde en çok rağbeti hamsi, sardalya, levrek ve çipura gibi deniz balıkları görürken, fiyatının uygun olmasından ötürü hamsi ve sardalyanın daha çok tercih edildiği kaydedildi.

    Kilosu 100-120 lira aralığında

    Hal esnafı Yunus İnce, hamsi ve sardalyanın en uygun fiyatlı balık olduğunu belirterek, “Balıkta bu sezon bol bir bereket bekliyoruz. Sardalya, hamsi, çipura ve levrek gibi deniz balıklarına yoğun bir rağbet var. Fiyatı en uygun balık yine sardalya ve hamsi, en pahalılar ise tekir ve barbun oluyor. Sezon daha yeni açıldığı için fiyatlarda belli bir sabit yok. Sezon açıldığı için fiyatlarda doğal olarak bir düşüş söz konusu oldu ve fiyatları gayet uygun diyebiliriz. Biz balıkları halde kasayla satıyoruz, dışarıda da perakende olarak hamsi ve sardalyanın kilosu 100-120 lira aralığında, barbun ise 250 ile bin TL arası satılıyor” dedi.

    “Biraz daha yağmurların yağmasını beklememiz gerekiyor”

    Yağmur yağdığında ve havanın soğuk olduğunda balık fiyatlarının daha da düşeceğini söyleyen balıkçılardan Abdullah Sağlam ise “Fiyatların daha da düşmesi için biraz daha yağmurların yağmasını beklememiz gerekiyor. Yağmur yağmadığında, hava sıcak olduğundan balıklar daha dipte oluyor ve avda balık sayısı az oluyor; bu yüzden de fiyat yüksek olabiliyor. 13-14 kilo balığın olduğu kasalarda sardalyanın kasa fiyatı 400-600 lira, hamsinin de 600-800 lira arası gidiyor. Çipura ve levrek gibi balıkların fiyatları da boyutlarına göre değişiyor. Av sezonu öncesi balık fiyatları biraz daha pahalıydı. Hamsi bu sene bol oldu” açıklamasında bulundu. Başka bir balıkçı Aydın Salman ise, “Halde daha çok çipura ve levrek satışı yoğun. Levreğin kilosu bin 200 lira civarında. Tanesi 5 kilo olan bir levreğin de kilosu 800-900 lira arası satılıyor. Şu anda fiyatlar böyle ancak hava muhalefetine göre fiyatlar da değişiklik gösterir. Hale balık çok gelirse fiyat uygun, az gelirse pahalı oluyor” diye konuştu.

  • Tezgahların bu sezonki starı ‘hamsi’

    Tezgahların bu sezonki starı ‘hamsi’

    Karadeniz’in bereketli suları bu sezon hamsi ile vatandaşların yüzünü güldürüyor. Geçen sezon bol olan palamut ise bu sene tezgahlarda yok denecek kadar az. Vatandaşlar kırmızı et ve tavuğa göre ucuz olan balığa rağbet gösterirken, balıkçılar da kapış kapış giden hamsinin bu sezon oldukça bol olduğunu söylediler.

    “Hamsinin fiyatı da lezzeti de vatandaşı memnun ediyor”

    Hamsinin bu sezon oldukça bol olduğunu ifade eden balık satıcısı Onurcan Köse, “Sezonun açılmasının ardından kısa bir süre geçti. Bu sene hamsi bol oldu. Eylül 1’den itibaren hamsi satmaya başladık. Fiyatı da lezzeti de vatandaşları memnun ediyor. Kilosu 70 TL’den satılan hamsi, vatandaşın en çok tercih ettiği balık konumunda bulunuyor. Onun yanı sıra mezgit de çok bol çıkıyor. Kilosu 50 TL’den satılıyor. İstavrit 80, barbun 50, kefal 60, zargana da 120 TL’den satılıyor. Bu sene palamut olmayacak. Geçen yıl palamut boldu hamsi olmadı. Bu sene de vatandaşlar hamsiye doyacak, palamut olmayacak. Sezonu böyle kapatacağız diye düşünüyoruz. Şu anda deniz suyu oldukça sıcak. Denizin ısısı düşünce balığın daha da bollaşacağını ve fiyatların düşeceğini umuyoruz” dedi.

    Fiyatlardan memnun olduğunu dile getiren vatandaşlar ise “Balıklar ve fiyatlar bizce iyi. Kilosu 60 TL’den kaya balığı aldım. Balıkların da hepsi güzel. Hamsiyi çok seviyoruz ama sezon yeni açıldı. Soğuklar gelmediği için hamsi tam tatlanmadı. Havalar soğuyunca yağlanan hamsi daha da lezzetlenecek” ifadelerini kullandılar.

  • Asel bebekten acı haber

    Asel bebekten acı haber

    Asel Balcan’ın cansız bedeninin bulunmasının ardından olay mahalline gelen Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Vali Kumbuzoğlu, Asel bebeğin cansız bedeninin bulunduğunu belirterek, “Gönül isterdi ki Asel bebeğimizi canlı bir şekilde ailesine, annesine, annesinin kucağına iade etmeyi çok arzu ederdik ama maalesef 5 gündür yaptığımız arama neticesinde cansız bedenine ulaştık. Birazdan ailesine teslim edeceğiz. Asel bebeğimiz artık cennet bahçesinde. Rabbim tüm ailesine sabırlar versin. Bütün herkesin başı sağolsun.

    Olanca şekilde mücadelemizi gösterdik, 5 gün arama tarama yaptık. Yaklaşık 10 kilometre civarında bir sahayı bütün ekibimizle AFAD çalışanları başta olmak üzere, UMKE, STK’larımız, askerimiz, polisimiz, gönüllü vatandaşlarımız yaklaşık 410 arama kurtarma görevlisiyle, köpeklerimizle, dalgıçlarımızla büyük bir mücadele örneği sergiledik. Gece gündüz çalıştık. Asel bebeğimizle yüreğimiz attı. Çok gayret gösterdik. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok üzgünüz ama bebeğimizi bulduğumuzdan dolayı ona da mutluyuz. En azından cansız bedenine ulaşmak da aileyi de bizleri de memnun etti. Sel felaketleri sadece Aksaray’da değil ülkemizin birçok yerinde cereyan etti. Sel felaketlerinde vefat eden başta Asel bebeğimiz olmak üzere bütün vatandaşlarımızın yakınlarının başı sağolsun, ölenlerin mekanları cennet olsun. Yaralananlara da Allah’tan şifalar diliyorum” dedi.

    Vali Kumbuzoğlu, “Selin özelliği, dere suyunun tamamen balçıkla kaplanması. Balçık yapışkan bir özellik taşıyor. Dolayısıyla taş ağaç parçalarıyla oluşmuş bir balçık Asel bebeğimizi kavrıyor ve kapatıyor. Bu şekilde aramayı da zorlaştırdı. İş makinelerinin de yardımıyla arkadaşlarımız bu balçığı fark ediyorlar ve balçığı üstünden alarak bebeğimize ulaşıyorlar” ifadelerini kullandı.
    Vali Kumbuzoğlu olay mahallinde bulunan Asel bebeğin ailesine başsağlığı diledi. Asel bebeğin dedesi Hanefi Balcan da Kumbuzoğlu’na teşekkür ederek, “Başta siz olmak üzere burada çalışma yapan bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. Evladımıza kavuştuk. Sağ olmasını bekledik ama bu da bir ümit çok teşekkür ederiz” diye konuştu.

    Arama çalışmalarına katılan görevliler de Asel bebeğin ağaç kütüğü üzerinde balçık içerisinde bulunduğunu belirterek, “Kıyafeti balçığa bulaşmış, çorapları elbisesi üzerinde bulduk. Allah rahmet eylesin” dedi.
    Asel bebeğin cansız bedeni görevliler tarafından cenaze aracına taşındı.

  • Balıkçılar “Vira Bismillah” dedi

    Balıkçılar “Vira Bismillah” dedi

    Şile Belediyesi de su ürünleri av sezonu başlangıcını Şile Limanında düzenlenen gelenekselleşmiş etkinlik ile kutladı. Saygı Duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayan programa Şile İlçe Kaymakamı Mehmet Nebi Kaya ve Garnizon Komutanı Albay Mehmet Sutaşır ve Şile Belediye Başkanı İlhan Ocaklı’nın yanı sıra Liman Başkanı Ahmet Serkan Yılmaz, Su Ürünleri Kooperatif Başkanı Ahmet Yıldırım, belediye meclis üyeleri, belediye başkan yardımcıları, kamu kurum amirleri, muhtarlar ile balıkçı esnafı, aileleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

    Tekneler dualarla denize uğurlandı

    Düzenlenen törende Şileli balıkçı tekneleri “Vira Bismillah!” diyerek dualar eşliğinde denize uğurlandı. Tekneleriyle denize açılan balıkçılar, bol ve bereketli bir sezon dilekleri ile ağlarını Şile denizine bıraktılar. Şile’nin denizcilik kültürünü ve balıkçılığını yücelten bu anlamlı etkinlik, bol ve bereketli bir av sezonunun müjdecisi oldu. Özellikle Şile Palamudu ile ün kazanmış olan Şile, yeni av sezonuna büyük umutlarla başladı.

    “Tüm esnafımıza şimdiden bereketli bir av sezonu diliyorum”

    Törende konuşan Şile Belediye Başkanı İlhan Ocaklı, “Bu gece itibariyle başlayacak olan balıkçılık av sezonu öncesinde dualar eşliğinde balıkçılarımızı ve ekmek teknelerimizi Karadeniz’in maviliklerine uğurladık. 72 Km’lik sahil bandıyla, özellikle sonbahardaki eşsiz gün batımıyla, doğal güzellikleri ve lezzetli deniz mahsulleri mutfağı ve bir marka olan Şile Palamudu ile bir deniz ve turizm kenti olan Şile’den tüm komşularımıza ve misafirlerimize selam ediyoruz. İnşallah bu yılda diğer bir marka değerimiz olan Şile Palamudumuz bol olur ve biz de Şile Palamudu Festivalimizin ikincisini daha görkemli şekilde icra eder, balığımızı kıymetli hemşehrilerimizle de paylaşabiliriz” dedi.

    “Denize ve balığa adanmış hayatlar”

    İstanbul’un en önemli balıkçılık merkezlerinden olan Şile, geçmişten günümüze derin bir denizlik kültürünü de beraberinde getiriyor. Şile Belediyesi, su ürünleri av sezonunun başlamasıyla beraber, uzun yıllardır ömrünü denize ve balığa adamış balıkçılarla yapılan röportajların yer aldığı “Denize ve Balığa Adanmış Hayatlar” videosunu sosyal medya hesaplarından yayınladı. Video, Şile’nin denizle bütünleşmiş yaşam tarzını yansıtan balıkçılar ve ailelerinin samimi röportajlarına dayanıyor. Sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar süren özverili çalışmalarını ve denizle kurdukları özel bağı anlatarak, denize ve balığa adanmış bu hayatları gözler önüne seriyor. Şile Belediyesi, deniz ve balığa adanmış bu yaşamları koruma ve bu önemli kültürel mirası gelecek kuşaklara aktarma çabalarına devam ediyor.

  • Balıkçılara destek verilecek

    Balıkçılara destek verilecek

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Poyrazköy’de 2023-2024 su ürünleri av sezonu açılışında konuştu.

    Su ürünleri av sezonunun açılışı vesilesiyle bir arada olduklarını anımsatan Erdoğan, 4,5 aylık hasretin sona erdiğini, Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi’nde gırgır ve trol yöntemiyle avcılık yapacak balıkçıların ağlarının mavi sularla buluştuğunu dile getirdi.

    Bu gece başlayan balıkçılık sezonunun bereketli geçmesini dileyen Erdoğan, “Vira Bismillah” diyerek denizlere açılacak balıkçıların ağlarının hep dolu çıkmasını Allah’tan niyaz ettiğini belirtti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, balıkçılık sektörünün yaklaşık 250 bin vatandaşa istihdam sağladığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Rızkını denizden kazanan kardeşlerimizin ekonomimize yaptıkları katkıları takdirle karşılıyoruz. Balıkçılık sektörüne sağladığımız destekleri en iyi sizler biliyorsunuz. Balıkçılarımızın maliyetlerini düşürmek için 2004’ten itibaren ÖTV’siz yakıt veriyoruz. Bugüne kadar toplamda 15,6 milyar lira ÖTV’siz yakıt desteğinde bulunduk. Su ürünleri avcılarına ve üreticilerine Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri vasıtasıyla indirimli kredi sağlıyoruz. Sektörümüzü 2002’den beri toplam 23,2 milyar liralık sübvansiyonlu krediyle destekledik. Küçük ölçekli kıyı balıkçılarımızı da unutmadık, unutmuyoruz. 12 metreden küçük gemisi olan 14 binden fazla kıyı balıkçımıza da sahip çıkıyoruz. Bugüne kadar 313 milyon lira kıyı balıkçımıza ödeme yaptık.”

    DEPREM BÖLGESİNDEKİ BALIKÇILARA MÜJDE

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asrın Felaketi” 6 Şubat depremlerinden sonra depremzede balıkçıları kaderlerine terk etmediklerinin altını çizdi.

    Deprem bölgesinde balıkçılık yapan vatandaşlarla ilgili bir müjdeyi de bu akşam paylaşmak istediğini dile getiren Erdoğan, “Deprem bölgesindeki gelir kaybı yaşayan balıkçılarımıza destek veriyoruz. Yarın itibarıyla gemi başına 3 bin 500 ila 60 bin lira arasında desteği depremzede balıkçılarımızın hesaplarına yatırıyoruz. Ayrıca afet bölgesi ilan edilen illerde su ürünleri yetiştiricilerimizin zayi olan balık yumurtaları, yavru, porsiyonluk ve anaç balıkları için 2 ay içerisinde destekleme ödemelerini gerçekleştireceğiz. Her iki desteğimizin de hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, üç tarafı denizlerle çevrili, iklim ve coğrafya bakımından dünyanın en güzel ülkelerinden biri olduğunu vurgulayarak, Allah’ın Türkiye’ye bahşettiği bu imkanı değerlendirmenin gayretinde olduklarının altını çizdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, deniz ve su ürünlerinde her yıl ölçek ve hedef büyüterek yola devam ettiklerini söyledi.

    Su ürünleri ihracatında 2023 hedeflerinin 1 milyar dolar olduğunu, 4 yıl önce bu rakama ulaşmayı başardıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Geçen yıl 100’den fazla ülkeye ihracat yapan sektörümüz 1,7 milyar doları ülke ekonomisine kazandırdı. Hedefimiz bu yıl bir rekor daha kırmaktır. Karadeniz’de büyütülen ve ithal somona alternatif olan Türk somonu ile Ege ve Akdeniz’de yetiştirilen levrek ve çipurayı dünyada marka haline getirdik. Yeni pazara girmesine rağmen Türk somonu çok ciddi talep gördü. Geçen yıl 312 milyon dolar olan Türk somonu ihracatını inşallah bu sene 400 milyon dolara ulaştıracağız. Artık balıkçılarımız dünyaya açılıyor. Başta Moritanya olmak üzere Afrika ülkelerinde 50 balıkçı gemimiz, binden fazla tayfa ile avcılık yapıyor. Balıkçılarımız bu şekilde ülkemiz denizlerinde yıllık olarak avladıkları balık miktarının iki katı, yani yaklaşık 600 bin ton balığı okyanuslarda avlıyor. Balıkçılarımız, kurdukları balık işleme tesisleriyle hem yerel halka istihdam sağlıyorlar hem de ülkemize milyonlarca dolar döviz kazandırıyorlar. Yurt dışındaki faaliyetleriyle kazan-kazan anlayışımızı en güzel şekilde temsil eden balıkçılarımızı tebrik ediyorum.”

    “DENİZLERDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SAĞLAMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR”

    Her yaştan insan için balığın yeri doldurulamaz bir besin kaynağı olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Denizlerde sürdürülebilirliği sağlamak hepimizin görevidir. Tabiat hatayı ve ihmalkar davranmayı asla affetmez. Biz denizlerimize ne kadar sahip çıkarsak, denizlerimiz de bize sahip çıkar. Denizlerimize ne kadar ihtimam gösterirsek, denizlerimiz de balığıyla ve diğer ürünleriyle bizlere hizmet eder. Ekim 2022’de Marmara Denizi’nde görülen müsilaj, bizlere bu meselenin savsaklanmaması gerektiğini çok açık ve net göstermiştir. Müsilaj sıkıntısının baş göstermesiyle av araçları kullanılamaz hale gelmiş ve balıkçılarımız Marmara’da hatırlayın, av yapamamıştır.”

    Müsilaja karşı hemen harekete geçtiklerini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Müsilajın süratle temizlenmesini sağladık. Bakanlıklar, üniversiteler, belediyeler ve ilgili kurumlar ile çok yönlü çalışmalar başlattık. O dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesini maalesef kayıp verdik, bulamadık. Marmara Denizi’nin yüzeyindeki müsilajı kısa süre içerisinde yine biz temizledik, tıpkı Haliç’i temizlediğimiz gibi. Şimdi Haliç ne halde görüyorsunuz. Ayrıca Meclis’imizde Müsilaj Araştırma Komisyonu kurduk. Bir daha müsilaj oluşmaması için el birliğiyle çalışıyoruz. Bugüne kadar Marmara Denizi’nden avlanılan balıklarda müsilajla ilgili insan tüketimine risk oluşturacak bir veriye ulaşılmadı. Kontrol ve analizlerimiz aralıksız bir şekilde devam ediyor.”

    “SEKTÖRÜN SIKINTILARINA ÇÖZÜM YOLLARINI GELİŞTİRECEĞİZ”

    Vatandaşların sağlıklı ve güvenilir bir şekilde balık tüketmesi için denetimleri daha da artıracaklarını, balıkçılık ve su ürünleri sektöründeki sorunlara çözüm bulmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun da çalışmalarını sürdürdüğünü dile getiren Erdoğan, “Hükümet ve Meclis el ele vererek, balıkçılarımızın tavsiyeleriyle sektörün sıkıntılarına çözüm yollarını geliştireceğiz.” ifadesini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını tamamlamak üzereyken, dinleyicilerin konuşmaya devam etmesi yönündeki talepleri üzerine, “Ama hemşehrilerim bana şimdi sarma hazırladılar, muhlama hazırladılar. Onları yemeyecek miyiz?” diye karşılık verdi.

    Erdoğan, “4,5 aylık aradan sonra yeniden açılışını yaptığımız balıkçılık sezonumuzun hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum. Tarım ve Orman Bakanlığımız ile Beykoz Belediyemize teşekkür ediyorum. Pruvanız neta, dümeniniz viya, rüzgarınız kolayına, bahtınız açık olsun. Kalın sağlıcakla diyorum.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

  • ‘Vira Bismillah’ deme zamanı

    ‘Vira Bismillah’ deme zamanı

    Trol ve gırgır ile balık avcılığının 15 Nisan’da başlayan yasak dönemi 1 Eylül itibariyle sona eriyor. 1 Eylül’de denize açılacak olan tekneler 4,5 ayın ardından son hazırlıklarını tamamlayarak denize açılmak için beklemeye başlarken, yeni sezonda palamuttan pek umutlu olmadıklarını belirttiler.
    Trabzon’un Yoroz mevkiinde bulunan limandan bu gece denize açılacak olan tekneler yeni av sezonuyla ilgili düşüncelerini belirttiler.

    Yeni sezonda palamuttan pek umutlu olmadıklarını kaydeden tekne sahiplerinden Mehmet Bozoklu “Rızık ne ise o, çıkıp bakacağız. Görünüşe bakılırsa palamutta geçen yılın görüntüsü yok yine de ne olur bilemiyoruz. .Görünüşe göre iyi bir durum yok bakalım ne olur rızkı veren Allah” dedi.
    Tekne çalışanlarından Ali Birinci ise ”Yeni sezon hayırlı olsun diyelim ancak pek balık gözükmüyor. Yine de bakacağız nasip ne ise o. Geçen sene sezon fena geçmedi palamut vardı hamsi yoktu. Hamsi avında bazı olumsuzluklar yaşıyoruz. Farklı yerlerde avlanma serbest burada serbest değil, bunları gidermeleri gerekiyor. Yani ince hamsi oralarda avlanma serbest buralarda yasak. Ya hepten yasaklanacak ya da burayı da serbest bırakacaklar bunu görmeleri lazım. Genelde Karadeniz’de avlanıyoruz ancak Marmara’ya da gidebiliyoruz. Palamut henüz kendini göstermedi ama yine de belli olmaz gelir mi gelir” diye konuştu.

    Tekne çalışanlarından Yavuz Ertuğrul, “Yaklaşık 25 yıldır sektörde çalışıyorum. İnşallah yeni sezonda balık olacak diyoruz ancak geçen seneye nazaran palamut pek yok gibi. Hamsi de olur ya da olmaz şimdiden bir şey diyemeyiz daha erken. Denize çıkıp bakacağız balık nereye giderse biz de peşinden gideceğiz. Şu anda Marmara’da hamsi var diyorlar buralarda bir şey olmazsa Marmara’ya gideceğiz. Daha sonrasında ise hamsi için Gürcistan’a gideceğiz. Mart ayında dönüş yapıyoruz. Geçen seneye göre palamut konusunda umutlar düşük, sonradan ne olur bilemeyiz. Bu sezon vatandaş palamudu biraz zor görür. İstavritte pek görünmüyor. Ereğli taraflarında olduğu söyleniyor. Bizde ne tarafta balık varsa, rotamızı o tarafa doğru çevireceğiz” şeklinde konuştu.