Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesine bir hafta önce alınan ve yaşadığı solunum sorunuyla entübe edilen Ali Çağlar bebek, Bilkent Şehir Hastanesi Çocuk Bölümüne sevk edilerek tedavi sürecine başlandı. Yaşadığı solunum sorunu nedeniyle Kırşehir’de hastaneye başvuran Ali Çağlar Bebeğin annesi Ebru Çağlar, çocuğunda solunum sorunu olduğunu söyledi. Anne Çağlar; “Kırşehir’de hastaneye başvuru yaptık. Çocuğum tedavi altına alındı. Solunum sorununun artması nedeniyle entübe yapılmıştı. Daha gelişmiş hastaneye sevkine ihtiyaç duyuldu ve 3 gündür sevk bekliyorduk. Çocuğumuzun sevk işlemi gerçekleşti. Şuan durumu normale gidiyor. Bizleri destekleyen herkese teşekkür ederiz” dedi.
Etiket: bebek
-
Bebeğin boğazına çengelli iğne kaçtı
Güroymak ilçesinde 8 aylık bebek, evde bulunan çengelli iğneyle oynarken onu yuttu. Öksürmeye başlayan minik çocuğun, hastanede çekilen röntgen sonucu çengelli iğneyi yuttuğu fark edildi. Güroymak Devlet Hastanesi’nden Tatvan Devlet Hastanesi’ne ambulansla sevki gerçekleşen minik çocuk, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Operatör Dr. Hakan Tuhan tarafından yapılan başarılı operasyonla sağlığına kavuştu. Çengelli iğnenin saplı olduğu soluk borusundan çıkarılan bebek, 2 saatlik gözlemin ardından taburcu edildi.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Operatör Dr. Hakan Tuhan, “8 aylık bir bebek, Bitlis’in Güroymak ilçesinden tarafımıza danışıldı. Güroymak ilçesinde çekilen röntgen sonucunda çengelli iğnenin soluk borusunun girişinde olduğunu teyit ettik. Yapılan müdahaleler sonucunda çengelli iğneyi çıkardık. Çıkardıktan sonra iki saat kadar gözlem altında tuttuk hastamızı. Daha sonrasında herhangi bir komplikasyonla karşılaşmadık ve sorunsuz bir şekilde taburcu ettik” dedi.
Açıklamalarında bu tür sorunla karşılaşan ailelere de bilgilendirmelerde bulunan Tuhan, “KBB pratiğinde kulakta, burunda, boğazda yabancı cisimlerle çok sık karşılaşmaktayız. Çocuklar en fazla boncuk olmak üzere kâğıt ve madeni paralar, nohut, fasulye, mısır parçası gibi tanecikli gıdaları kulaklarına, burunlarına sokabiliyorlar ya da yutabiliyorlar. Bu gibi durumlar hayati tehlike arz edebilmektedir. Soluk borusuna kaçma riski taşıdığından dolayı ailelerin bu konuda biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor. Bu gibi şüpheli maddeleri, çocukların ulaşamayacağı yerlerde bulundurmaları gerekiyor. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ailelerin herhangi bir müdahale girişimi içerisinde bulunulmamasını, en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını öneriyoruz” ifadelerini kullandı. -
Bursa Metrosu’nda ağlayan bebeği klarnet ile uyuttular
Metro içerisinde şarkı söyleyerek para kazanan gençler, bir bebeğin uyumayıp sürekli ağladığını görünce duruma müdahale ettiler. Bebek arabasının yanına giden gençler, çantadan çıkardıkları klarnet ile bebeğe ninni çaldı. O anlar saniye saniye amatör kameraya yansıdı.
Önce çok şaşıran bebeğin annesi bebek uyuyunca gençlere teşekkür etti. Bebek susup uyuyunca metrodaki yolcular müzisyen gençleri bahşiş yağmuruna tuttu.
-
Oğullarına Ömer Halis ismini verdiler
Odunpazarı ilçesi Çankaya Mahallesinde yaşayan Nuri Demir ve Ece Demir çifti yeni doğan bebeklerine 15 Temmuz 2016’da hain darbe girişiminde bulanan işgalcilere karşı duran kahraman şehit Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’in ismini verdi. Bir yıldır evli olan Demir çifti, şehit asker Halisdemir’in adını çocuklarına verdikleri için gururlu olduklarını ve bu isimden dolayı şeref duyduklarını belirti. Demir çiftlerinden Nuri Demir, tır şoförlüğü yapmasından dolayı sürekli şehir dışına çıktığını ve şehidin memleketi Niğde’ye her gittiğinde sürekli şehidin mezarını ziyaret ve dua ettiğini ifade etti. Anne Ece Demir de bebekleri Ömer Halis Demir’in de ileriki yaşlarda asker olmasını temenni ettiğini söyledi. Demir ailesi ayrıca Şehit Ömer Halisdemir’in ailesine ulaşabildikleri takdirde bebek Ömer Halis ile birlikte ziyaret edip ellerini öpmek istediklerini dile getirdi.
“Ömer Halis ismi gurur taşıyan bir isimdir”
Aile babası Nuri Demir, Ömer Halis adını daha evlenmeden önce geleceklerini planlarken düşündüklerinden bahsetti. Şehidin isminin gurur taşıyan bir isim olduğuna vurgu yapan baba Demir, ”Yaklaşık bir yıldır evliyiz. Ömer Halis ismini sevgiliyken de düşünüyorduk. Yani evlendiğimiz zaman ilk çocuğumuz erkek doğarsa bu şeref duyacağımız ismi koymak istedik. Ömer Halis ismini koyduk, soyadımız de Demir olduğundan dolayı Ömer Halis Demir oluyor. 15 Temmuz’daki hain darbeden sonra ismini Ömer Halis koymak istedim. Çünkü bu ismi gurur taşıyan bir isimdir. Ailem şeref duydu, hepimiz duygulandık. Özellikle bu şeref duyduğumuz yiğidimiz, askerimiz, kardeşimiz Ömer Halisdemir’e mekânı cennet olsun diyoruz. Ailesine de başsağlığı diliyorum. Ömer Halisdemir mezarına bayağı çok gittim eskiden. Ailesiyle bir türlü tanışma fırsatımız olmadı ama ilerleyen zamanlarda Allah nasip kısmet ederse ailesine gitmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“15 Temmuz’dan beri Ömer Halis ismi aklımdaydı”
Anne Ece Demir ise bebeklerine şehit asker Ömer Halisdemir’in isminin koyma hikâyesini şöyle anlattı;
“Eşimle ilk tanıştığımızdan beri zaten isminin Ömer Haliç Demir olmasını istiyorduk. Sürekli bunu konuşuyorduk kendi aramızda. Büyüdüğü zaman asker olması için onu teşvik edeceğim. 15 Temmuz darbesi olduğunda ben küçüktüm ama yine de hatırlıyorum, çok etkilenmiştik o zaman. Sürekli ağladığımı hatırlıyorum. O zamandan beri aklıma düşmüştü Ömer Halis ismi olarak. Ömer Halis Demir olarak koyacaktık, şansımıza soyadı tuttu ve soyadı ’Demir’ oldu. Ömer Halis ismini koyduk. Eşimin işi gereği o sık sık şehidin mezarına uğruyor ziyaret ediyor, dualarını eksik etmiyor. Ben fazla gidemiyorum oralara. O yüzden daha hiç uğrama fırsatım olmadı. Ailesiyle tanışmayı çok istiyoruz. İnşallah nasip olur, elini öptürmeyi isteriz. Askerimizin 35 kurşunla vurulması, o hain insanların hani onu o hale getirmesi çok duygusal bir olay. Konuşurken bile ağlamamak için zor duruyorum. Mekânı cennet olsun. Sürekli hamileyken de rüyalarımda falan görüyordum. Ömer Halis Demir ismini taşımasından gurur duyuyorum. Umarım o da büyüdüğünde Ömer Halisdemir gibi asker olur. Onun yolunda ilerler, vatanına, milletine saygılı, sevgili bir evlat olur. Onu çok seviyoruz” dedi. -
Selçuk ve Sümeyye Bayraktar’ın 2’inci bebekleri dünyaya geldi
Sümeyye ve Selçuk Bayraktar çiftinin Asım Özdemir ismindeki erkek çocukları dünyaya geldi. Mutlu haberi sosyal medya hesabından duyuran Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, “Yaratan ve esirgeyen Rabbimize hamd olsun. Evladımız Asım Özdemir Bayraktar, pazartesi sabahı dünyaya geldi.
Rabbimize şükürler olsun; bebeğimiz ve annemiz sağlıklı. Dualarınızı ve bir Maşallah’ınızı alırız. Rabbim, hepimize hayırlı nesiller ihsan eylesin” ifadelerini kullandı.
-
7 kiloyla dünyaya geldi
Şili’de Perşembe günü 7 kilo 105 gram ağırlığında bebek dünyaya geldi. Annenin doğum sonrası tedavisi devam ederken, bebek bir başka hastaneye sevk edilerek yoğun bakıma alındı. Hastane tarafından yapılan açıklamada, bebeğin durumunun kritik olduğu kaydedildi.
Kadın doğum uzmanı Marcia Venegas, bebeğin ülkede dünyaya gelen en kilolu bebek olduğunu dile getirerek, “Yedi kilodan ağır bir bebeğin dünyaya gelmesi nadir bir olay. Şili’de böyle bir olay hiç yaşanmamıştı. Şu ana kadar doğan en ağır bebek 6.7 kilogram ağırlığındaydı” ifadelerini kullandı. Bebeğin babası Luis Contreras ise, “Çok duygusalım, bebeğimin böylesine karmaşık bir sağlık durumunda olacağını düşünmemiştim” dedi. -
Derede bebek cesedi bulundu
Gaziantep’in Şehitkamil ilçesindeki Tüfekçi Yusuf Bulvarı mevkiinde bulunan Allaben Deresi’nde vatandaşların ihbarı üzerine yapılan çalışmalarda bebek cesedi bulundu. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık görevlileri, bebeğin yaşamını yitirdiğini belirledi. 4-5 aylık erkek bebek cesedinin gece saatlerinde bu noktaya bırakıldığı tahmin edilirken bebeğin cenazesi, otopsi yapılmak üzere Gaziantep Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis, şüphelileri bulmak için çalışma başlattı.
-
“Bebeğime zarar vermek istemedim”
Kayseri Adalet Sarayı 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, F.T. ve avukatı hazır bulundu. F.T. ifadesinde, çok pişman olduğunu ve zarar vermek için yapmadığını söyledi. Mahkeme heyeti tarafından yapılan ilk yargılamada karar çıktı. Heyet F.T.’ye önce ‘Alt soydan akrabayı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Daha sonra ‘iyi hal’ indirimi uygulayan heyet, cezayı müebbede indirerek, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Olay
Edinilen bilgiye göre, ilçeye bağlı Selçuklu Mahallesi Kılıçel Sokak üzerinde meydana gelen olayda, ekmek toplayan yaşlı kadın çöpte hareketsiz şekilde bir bebek olduğunu gördü. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri yaptıkları ilk müdahalede yeni doğduğu tespit edilen bebeğin hayatını kaybettiğini belirledi. Polis ekipleri de çevrede güvenlik önlemi alarak, inceleme yaptı. Talihsiz bebeğin cansız bedeni yapılan incelemenin ardından hastane morguna kaldırıldı. Geniş çapta inceleme başlatan polis ekipleri de bebeği çöp kutusuna atan kişi veya kişileri yakalamak için geniş çapta çalışma başlatan Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Selçuklu, Osmanlı ve Danişment mahallelerindeki yaklaşık 750 hamile ve yeni doğum yapmış kişilerin kayıtlarını çıkartarak bütün kadınlarla tek tek mülakat yaptı ve sonuç alamadı.
550 saatlik kamera kaydı incelendi
Çalışmalara devam eden cinayet dedektifleri, 550 saatlik kamera ve fiziki çalışmalarda, mahallede ikamet eden bir kadının 15 gün önce bir markete hamile olarak geldiğini, bebek cesedi bulunduktan 1 gün sonra aynı kadının karnının şişliğinin olmadığını ve yanında bebek olmadığının da kameralardan tespit edilmesi üzerine kadının kimliğini tespit etti.
Emniyette itiraf etti
Şüpheli F.T.’nin (35) adresini de belirleyen ekipler, operasyon düzenleyerek kadını gözaltına aldı. Emniyetteki sorgusunda suçunu itiraf eden F.T., 10 ay önce sosyal medyada tanıştığı bir şahıstan hamile kaldığını ve evde ölü olarak doğurduğu bebeğini çöp konteynerine attığını belirtti.
Tutuklandı
Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen F.T., çıkarıldığı mahkemece ‘kasten adam öldürme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
-
Hastane ihmali iddiası! 3 bebeğini kaybetti
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde yaşayan Hamide ve Akın Okutucu çifti, en mutlu günlerinde hayatlarının kabusunu yaşadı.
23 Mayıs’ta sancısı gelen Hamide Okutucu, Gebze’de Özel bir Hastaneye gitti. Erken doğum yapan Okutucu, dördüz bebek dünyaya getirdi. Erken doğum sebebiyle bebekler kuvöze alındı. Doğumdan 2 gün sonra aile bebeklerden birinin vefat haberini aldı. Birkaç gün sonra da ikinci ve üçüncü bebekleri de hayatını kaybetti.
İddiaya göre, doktor tarafından aileye bebeklerde mikrop olduğu ve bunun ırsi olduğu söylendi. Aile, 4’üncü bebeği Cemre’nin kurtulması için çaresizce beklemeye başladı. Bebeğinin durumunun kötüye gittiğini ve vücudunda yanıklar olduğunu gören anne ile baba Okutucu, hastane ve doktor araştırması yaptı. 3 ay boyunca bebeği entübe kalan ve iyileşemeyen kadın, çocuğunu başka hastaneye sevk ettirdi. Bir ay boyunca tedavi altına alınan bebek, iyileştirilerek ailesine teslim edildi. Aile, bebeklerinin ölümünden sorumlu tuttukları hastane ve doktordan şikayetçi olurken, kendi bebeklerinden sonra aynı hastanede başka bebeklerinde öldüğünü söyledi. Bebeklerinin vücudunda yanık izi olduğunu, kemiklerinin gözüktüğünü söyleyen aile, sorumluların cezalandırılması için hukuk mücadelesi başlattı.
“Bebeğimin vücudunda şişlik ve yara gördüm”
23 Mayısta erken doğum yaptığını söyleyen anne Hamide Okutucu, “4’üz bebek doğurdum. Bir bebeğim 2 gün sonra vefat etti, sanırım kanaması olmuş. Ama diğer 3’ü gayet sağlıklıydı. Doktor, ikinci bebeğimiz Erdal’ın biraz rahatsızlığı olduğunu söyledi, sonra ‘İyiye gidiyor’ dedi. Her gün yanına gidiyordum, gayet iyiydi. Sonra bir gün bebeğimin vücudunda yaralar gördüm. ‘Neden oldu’ diye sorduğumda, idrarını yapamadığını söylediler. Ertesi gün yine gittiğimde bebeğin şişmiş olduğunu gördüm. Ne olduğunu anlayamadık, çok üzüldük, bir gün sonra da bebeğimiz vefat etti. Bebeğim yıkandığı esnada kafatasının patladığını söyledim. Otopsi yaptırıp yaptırmadığımızı sordular, biz o acıyla düşünemedik” diye konuştu.
“Mikrobun anne sütünden geçtiğini söylediler, meğerse benimle ilgisi yokmuş”
Hastanede ilk başta Cemre ile Emre isimli bebeklerinin durumlarının iyi olduğunu söyleyen anne Okutucu, “Hemşireler bebeklerimi kucağıma verdiler, gayet iyilerdi. Bir gün sonra gittiğimde Cemre’yi makineye soktuklarını öğrendim. ‘Bunlarda da mikrop var, aileden ırsi olabilir’ dediler. Hatta bu mikrobun anne sütünden geçtiğini söylediler. Bunun üzerine derin dondurucudaki anne sütünü çöpe dökmek zorunda kaldım. Meğerse benimle ilgisi yokmuş, mikrop hastane ortamından bebeklerime bulaşmış. Sonradan Emre’de fenalaşınca konuyu başka hastanelerdeki doktorlara danışmaya başladım. 2 profesörle danıştım bana, ‘Bebekleri o hastaneden almamız lazım, yüzde 30 şansları var’ dediler” şeklinde konuştu.
“Bebekler mikrop kaptığı için hiçbir hastane onları almak istemedi”
Doktorun yanına gidip bebekleri almak istediğini belirten anne Okutucu, “Doktora, ‘İki bebeğimi kaybettim siyah çanta içinde verdin, artık ben dayanamıyorum. Bebeklerimi ver, başka hastaneye gönderelim’ dedim. Doktor, ‘Vermem, kendiniz yer bulunca vereceğim’ dedi. Hastane araştırdım. Bebekler mikrop kaptığı için hiçbir hastane onları almak istemedi veya hastanelerde boş yer bulamadım. En sonunda Emre daha da kötü oldu ve kendisini kaybettik. Cemre’nin de durumu çok kötüydü. Kendi çabalarımızla Ümraniye Devlet Hastanesi’ne gittik ama boş yoktu. Göztepe’ye gittik, oradaki doktor bebekte mikrop olduğu için almak istemedi” ifadelerini kullandı.
“Gebze’de bulunan hastane doktorunun bize çıkardığı zorluk ve tedaviyi yapamamasından dolayı 3 çocuğumu kaybettim”
Daha sonra Sağlık Bakanlığı devreye girdiğini söyleyen Hamide Okutucu, “En son bebeğimi Bağcılar’da bulunan bir hastane kabul etti. Özel Hastaneden bebeğimizi aldık ve diğer hastaneye naklini sağladık. Doktor bebeğin durumunun çok kötü olduğunu, bütün damarlarının patladığını söyledi. Kuvözde kolunu yakmışlardı, kemikleri gözüküyordu. Gebze’de bebeğim hiç besleme almadan 3 ay entübe kaldı. 3 gün sonra Bağcılar hastanesinde bebeğimi uyandırdılar. Bir hafta sonra entübeyi tamamen kaldırdılar. Bize bir ayda çocuğumuzu teslim ettiler. Bağcılar’da bize, ‘Eğer o bebekler burada olsaydı, yaşardı’ dediler. Gebze’de bulunan hastane doktorunun bize çıkardığı zorluk ve tedaviyi yapamamasından dolayı 3 çocuğumu kaybettim” dedi.
“Doktor bana hep, ‘Bak o bebek çok iyi, ırsi olarak senin çocuklar hasta’ diye beni kandırdı”
“Başka ailelerin canı yanmasın” diyen Hamide, “Cemre bebeğimi Gebze hastanesinden aldıktan sonra orada başka bebekte öldü. Doktor bana hep, ‘Bak o bebek çok iyi, ırsi olarak senin çocuklar hasta’ diye beni kandırdı. O sağlam dediği bebekte bir hafta sora vefat etti. Allah kimseyi evladı ile sınamasın, çok kötü bir şey. Mezarlarına gittiğimde hala dayanamıyorum. Evladı yıkayıp gömmek çok kötü bir şey. Doktor dalga geçer gibi bebeklerim ölünce diğerleri iyi diyordu ama birkaç gün sonra diğerleri de ölüyordu. Yüzyıl Hastanesi yakın bir de doktorum bana güvence verdi diye orada doğum yaptım. Bebeklerimle hiçbir şekilde ilgilenilmedi, bile bile öldürdüler. Bunun hesabının sorulmasını, doktorun cezasını çekmesini istiyorum. Cemre 1 kilo 230 gram doğdu, 3 ay boyunca kilosu düştü” diye konuştu.
” Özel Hastanedeki doktorunun en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum”
Eşi ile zor dönemden geçtiğini söyleyen Akın Okutucu, “3 bebeğimizi kaybettik. 3 ay boyunca Özel Hastaneye gidip geldik. Doğumdan 2 gün sonra bir bebeğimin vefat ettiğini öğrendim. Gidip bebeği almamı istediler, o durum benim içi çok zordu. 3 çocuğum vefat ettikten sonra diğer çocuğumun başka hastanede bir ayda iyileştirilip bana verilmesi akıl alır gibi değil. Doktorun cezasını çekmesini istiyorum. Doktor, ‘Bebeklerde mikrop var, ondan oldu’ dedi. 3 cenaze aldık, bir sağlamı alınca hissettiğim duyguyu tarif edemem. Özel Hastanedeki doktorunun en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum” şeklinde konuştu.
“İlgililerden ve yetkililerden bu sürecin hızlandırılmasını istiyoruz”
Suç duyurusunda bulunan aile Avukatı Tayfun Budak, “Okutucu ailemizle beraber başka ailenin de çocuğu vefat etti. Savcılık, bakanlığa soruşturma için izin talebinde bulundu. Bu da 2.5 ay önce gerçekleşti fakat henüz bir sonuç yok. Yargılamanın hızlı şekilde sonuç vermesini, soruşturma aşamasına geçilmesini, ilgililerin cezalandırılmasını talep ediyoruz. Savcılık ile görüştüğümüzde bize en az bir yıl içerisinde dönüş yapacağını söylediler. Fakat biz ilgililerden ve yetkililerden bu sürecin hızlandırılmasını, bir an önce soruşturma izni verilerek hastanenin gerekli cezayı alması için soruşturma, akabinde kovuşturma yapılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Hastane cenazeleri teslim ederken rapora ölüm nedenlerini yazmıyor. Burada ihmal ve olayın üstünün örtülmesi söz konusudur”
Konuşmasını sürdüren Budak, “Yaptığımız araştırmalarda bebeklerin yoğun bakımda sorumlu doktorun da hastanede kadrolu olmadığını öğrendik. Tamamen amatörlük, baştan savma söz konusudur. Bu özel hastane aktif şekilde hala hastaları hala kabul ediyor, sağlık faciası olması söz konusu. Burada bir an önce aksiyon alınması en büyük temennimiz. Ölüme sebebiyet verme, güveni kötüye kullanma, görevi ihmal suçları söz konusudur. Hastane yönetiminin ve bölümden sorumlu doktorun cezalandırılmasını talep ediyoruz. Cemre bebek kan enfeksiyonuna yakalanıyor. Muhtemelen diğer vefat eden bebeklerde de aynı durum vardı. Hastane cenazeleri teslim ederken rapora ölüm nedenlerini yazmıyor. Burada ihmal ve olayın üstünün örtülmesi söz konusudur” dedi.
-
Antalya’da ‘bebek firarda’
Olay, dün öğle saatlerinde Kepez ilçesi Şafak Mahallesi’nde yaşandı. İsmi öğrenilemeyen 2 yaşlarındaki erkek çocuğu, annesi dışarıda iken babasının uyuyakalmasını fırsat bilip kapıyı açıp dışarı çıktı. Evinden yaklaşık 500 metre uzaklığa sokakta yağmur altında yürüyen minik afacanı çevredeki vatandaşlar fark ederek bir dükkana götürdü. Vatandaşlar durumu polise bildirirken, ıslanan ufaklığın üstündeki giysiler çıkartılıp yeni kıyafetler giydirildi.
Cep telefonundan video açılınca sakinleşti
Belirtilen adrese gelen polis ekipleri, küçük çocuğun korku yaşamaması için genelde dükkan dışında bekledi, ardından annesinin bulunması için çalışma başlattı. Oldukça korktuğu gözlenen minik yavruya vatandaşlar üşümemesi için battaniye getirdi. Zaman zaman ağlayan ufaklığa yine komşular tarafından süt, kraker verildi, cep telefonundan da video izletildi.
Vatandaşlar gözyaşı döktü
Çocuğu sokakta yürürken fark eden vatandaşlardan Güldane Demiray, “Yolda arabanın başında duruyordu. Yalnızdı ve durumuna çok üzüldüm. Yolda kaza geçirebilirdi. Yanından geçen bir başka kadına seslendim ve elini tutup getirmesini söyledim. Ağlıyordu hep. Kıyafetlerini değiştirdik. Benim de torunlarım var, durumuna çok üzüldüm” diyerek gözyaşı döktü.
Gözyaşları, mutluluk gözyaşına dönüştü
Bir süre sonra ise kayıp başvurusunda bulunan çocuğun annesi polis ekiplerince olay yerine getirildi. Üzerindeki kıyafetlerin farklı, kafasının battaniyeyle örtülü olmasından dolayı ilk başta oğlunu tanıyamayan anne, yüzünün gösterilmesiyle büyük sevinç yaşadı. Büyük korku yaşadığı görülen anneyi karşısında gören küçük çocuk ise ağlayarak annesine sarıldı.
Ufaklık ve annesi işlemler için polis merkezine götürüldü.