Etiket: beslenme

  • “Çocuğunuzun boğazından tasarruf yapmak, gerekli mi?”

    “Çocuğunuzun boğazından tasarruf yapmak, gerekli mi?”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay’ı sendika genel merkezinde bugün ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’na CHP Genel Başkan Yardımcıları Lale Karabıyık ve Hasan Efe Uyar ile CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir eşlik etti. Kılıçdaroğlu, eğitimde yaşanan sorunlar ve çocukların beslenme hakkına ilişkin açıklama yaptı.

    Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

    “OKULA GİDEN ÇOCUKLARIMIZIN BESLENMESİ GEREKİYOR”

    “Benim açımdan bu ziyaret son derece önemli. Bir eğitim kurumunu bir sendikayı ziyaret etmek, onların yaşadıkları sorunları dinlemek onların çözüm önerilerini dinlemek keşke her siyasetçinin duyduğu bir kararlı bir şekilde geldiği, dinlediği ve çözüm ürettiği bir sürece dönüşsün siyaset kurumu. Fakat, maalesef yaşadığımız süreçte eğitimin göz ardı edildiğini hepimiz biliyoruz ve görüyoruz.

    Başkan konuşmasında eğitimin bir milli güvenlik sorununa dönüştüğünü ifade etti. Zaten Bakanlığın isminde Milli Eğitim Bakanlığı yazıyor. Eğitimin milli olması gerektiğini ifade ediyor. Eğer eğitim, milli olmaktan çıkarsa yani Türkiye’yi çağdaş uygarlığı yakalamak için hedeflediği bir eğitim olmazsa Türkiye doğal olarak çağdaşlarından kopacaktır ve geriye düşecektir. Osmanlı’nın içinde bulunduğu tablo da maalesef buydu. Dolayısıyla bu gerçekliği hepimizin bir şekliyle görmesi lazım.

    Okula giden çocuklarımızın beslenmesi gerekiyor. İyi bir eğitim almaları gerekiyor. Sorgulayıcı bir eğitim almaları gerekiyor. Laik bir eğitim aslında çağdaş bir eğitimdir. Aksi halde eğitim sistemi çökerse bir ülke gelecek açısından ciddi zaaflara uğrayabilir. Bir ülkeyi geri bıraktırmak istiyorsanız yapacağınız tek şey var: Eğitim sistemini bozmak. Bugün yaşadığımız tablo maalesef bu.

    “ÇOCUKLARIN BOĞAZINDAN TASARRUF YAPAN İKTİDARA OY VERMEK, DEVLETİ FELAKETE SÜRÜKLEMEKTİR”

    Okula giden evlatlarımız var. 2023-2024 eğitim öğretim yılında geçici süreyle çocuklara ücretsiz okul yemeği projesini lafa kaldırıyorlar. Birinci soru şu: Bu soruyu ben, evlatları okula giden ve Ak Parti’ye ve MHP’ye oy veren annelere soruyorum: Çocuğunuzun boğazından tasarruf yapmak ülkenin kalkınması için gerekli mi? Ahlaki midir değil midir? Bu çocukların beslenme hakkı var ve beslenme hakkının kaynağı da vergiler. Ama bizim yani CHP’nin gerek Plan Bütçe Komisyonu’nda gerek TBMM’de evlatlarımıza bir seferlik yiyecek verilsin diye verdiğimiz önergeyi AKP ve MHP milletvekilleri reddetti. 2023-2024 eğitim öğretim yılında deprem bölgesi hariç yemek vermeyeceğiz dediler. Ne için? Tasarruf yapacağız. Tasarruf yapacaksan saraydan yap kardeşim. Çeteler var devleti kene gibi soyanlar. Soyanlardan vergi alırsın yeteri kadar. Çocukların boğazından tasarruf yapan iktidara oy vermek, devleti felakete sürüklemektir. Milli eğitim bu kadar önemlidir.

    “TÜRKİYE’DE YETERSİZ BESLENME NEDENİYLE 1 MİLYON 251 BİN 285 ÇOCUK BODURLUK SORUNU YAŞIYOR. MİLLİ EĞİTİM BAKANI BUNU BİLİYOR MU ACABA?”

    TÜİK’e göre 7 milyon 600 bin çocuğumuz dengeli beslenmiyor. Toplam çocuk sayımız 22 milyon 738 bin 300 bunun yüzde 33,7’si 7 milyon 662 bin 807 evladımız, maddi yoksulluk çektiği için yeteri kadar beslenemiyor. Türkiye’yi bu ayıptan kurtaracak olan sorunu çözecek olan bu siyasal iktidar ama yapmıyor. Birleşmiş Milletler’in 2023 sürdürülebilir kalkınma raporu var. O raporda şöyle diyor: Türkiye’de yetersiz beslenme nedeniyle 1 milyon 251 bin 285 çocuk bodurluk sorunu yaşıyor. Milli Eğitim Bakanı bunu biliyor mu acaba? Saray ve avanesi bunu biliyor mu acaba? Türkiye’nin dokularına iniyor musunuz?

    “MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, MİLLİ OLMA VASFINI YİTİRMİŞTİR”

    Açık ve net… Üç temel soruna değineyim. Bir, özellikle son 20 yılda Milli Eğitim Bakanlığı, milli olma vasfını yitirmiştir. İkinci konumuz, Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim sistemini çağdaşlıktan ve bilimsellikten çıkararak ideolojik bir çatışma alanına dönüştürmüştür. Üçüncüsü, Türk eğitim sisteminin son 20 yılda yaşadığı en temel sorun, liyakatsizliğin kurumsallaştırılmasıdır. Bu üç temel sorunu bünyesinde taşıyan bir Milli Eğitim Bakanlığı ülkenin sorunlarını çözecek evlatlar yetiştiremez. Tam tersine Milli Eğitim Bakanlığı şu anda Türkiye’deki en temel sorunların kaynağıdır.

    “21. YÜZYILIN TÜRKİYE’SİNDE ÜÇ MİLYONU AŞKIN EVLADIMIZ İNTERNETE ERİŞEMİYOR”

    21.yüzyılın Türkiye’sinde üç milyonu aşkın evladımız internete erişemiyor. 57 bin 340 acil derslik yapılması lazım. Deprem öncesi rakam bu şimdi bu rakam daha da büyüdü. Başka bir ayıp, kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen… Öğretmen öğretmendir ya. Öğretmenin kadrolusu gayet doğaldır. Ücretli, sözleşmeli öğretmen ne oluyor? Ayrıca cumhuriyetin 100. yılında seçim meydanlarında söz vermiştim 100 bin öğretmen ataması yapacağız diye. Aslında 100 binden fazla öğretmen açığımız var. İşin gerçeğini düşünürseniz. Ama bu gerçekleşmedi. 100 bin öğretmenin cumhuriyetin 100. yılında atanması lazım. Bu çağrıyı da bütün anneler, öğretmenler 85 milyon adına yapıyorum. Hijyen koşulları çok kötü bunun düzelmesi lazım. 60 bin kişilik yardımcı hizmet kadrosunun atanması lazım. Bir garabetten daha söz ederek sözlerimi bitireyim. Eğitim hizmetleri ödeneği veriliyor öğretmenlere her yıl. 2022’de öğretmenlere verilen ödenek, 1314 liraydı. Bir yıl sonra verilen eğitim ödeneğiyse 1314 liradan 1389 liraya çıkarılmış vaziyette. Yani 75 lira artırılmış.

    “SİYASİ MEŞRUİYETİ OLMAYAN BİR İKTİDARIN ÜLKENİN SORUNLARINI ÇÖZEMEYECEĞİNİ BİLİYORUZ”

    Var olan siyasal iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyetinin olmadığını söylemiştim. Ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan bir iktidarın ülkenin sorunlarını çözemeyeceğini biliyoruz. Neden ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur? Ben mülakatı kaldıracağım deyip seçim vaadinde bulunan bir kişi, seçimi kazandıktan sonra ‘ne mülakatı, mülakat gibi mülakat yapacağız’ diyorlar şimdi. Bu ne anlama geliyor? Yani geçmişte yaptığımız mülakatlar da aslında mülakat değildi. Yani bu da bir anlamda başka bir itiraf.”

    “SANIYORLAR Kİ BİZ BİR DAVA AÇARIZ KEMAL KILIÇDAROĞLU KORKAR VE SUSAR. SİZ BENİ TANIMIYORSUNUZ”

    Kılıçdaroğlu, dokunulmazlığının kalkması üzerine kendisinin 7 Mart 2024 tarihinde ‘sanık’ olarak duruşmaya çağrılmasına ilişkin kendisine davetiye çıkarılması ve hakkında siyasi yasak da talep edilmesiyle ilgili soru üzerine şu yanıtı verdi:

    “Davayı açan da açma talimatı veren de Kemal Kılıçdaroğlu’nu tanımıyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu, haksızlığa boyun eğecek bir adam değildir. Kemal Kılıçdaroğlu, rüşvet alanların takipçisidir. Kemal Kılıçdaroğlu’nu toplumun tanımasının nedeni, yolsuzluk dosyaları konusunda verdiği mücadeledir. Bugünkü TBMM gazi Meclis değildir. Bugünkü TBMM, AKP ve MHP’nin oylarıyla yolsuzluk dosyalarını kapatan bir Meclis’tir. Onlar sanıyorlar ki biz bir dava açarız Kemal Kılıçdaroğlu korkar ve susar. Siz beni tanımıyorsunuz. Benim verilmeyecek hesabım yoktur ama onların verilmeyecek çok hesabı olduğu için susturmaya çalışıyorlar. Cesaretleri varsa yürekleri varsa olayı getirirler TBMM’ye yeniden tartışırız. 17-25’in ne olduğunu devletin nasıl soyulduğunu, nasıl paraları götürdüğünü… Yahu bu adamlarda ahlak ve erdem yok yahu. Trump dedi ki ‘Senin mal varlığını araştırırım’ dedi. Tık yok. ‘Benim verilmeyecek bir hesabım yok’ diye bir cümle kuramadı. O nedenle beni tanımıyorlar. 85 milyon vatandaşıma sesleniyorum, hiç ama hiç çekinmeyiniz ve korkmayınız. Yolsuzlukların üzerine tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin üzerine kararlılıkla gidecek bir kardeşiniz var. Yani adı, Kemal Kılıçdaroğlu. Kararlılıkla gideceğim.”

    “BİR SİYASİ PARTİNİN ALDIĞI KARARI BİZ SAYGI İLE KARŞILAYACAĞIZ”

    Kılıçdaroğlu, bir basın mensubunun İYİ Parti Genel İdare Kurulu’nun İstanbul ve Ankara dahil 81 ilde belediye başkanı adayı çıkaracaklarına ilişkin kararını sorması üzerine şu yanıtı verdi:

    “Bir siyasi partinin aldığı kararı biz saygı ile karşılayacağız. Bir siyasi parti diyor ki biz bağımsız olarak seçimlere gireceğiz diyor. Saygı ile karşılayacağız. Genel seçimlerden sonra kurduğumuz ittifak zaten bitti, bunu daha önce de söyledik. İttifak ne dönemlerde olur? Seçim dönemlerinde olur ittifak. Biz daha önce ittifakın daha uzun süreli olmasını temel nedeni neydi? İktidara geldiğimizde neler yapacağımız konusunda ortak mutabakat metnini hazırlamaktı. Onu yaptık. Yani, iktidara geldiğimizde ne yapacağız? Ekonomiyi ne yapacağız? Sağlıkta, eğitimde ne yapacağız? Dış politikada ne yapacağız? İktidar olduktan sonra bunları tartışmak yerine iktidar olmadan önce bütün bu tartışmaları yapmak ve iktidar olduktan sonra da süratle Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak için. O yüzden o ittifak süreci uzun sürdü.”

    “YARIN ÖZGÜR BEY ADAYLIĞINI İLAN EDECEK”

    Başka bir basın mensubunun CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in partisinin genel başkanlığına aday olacağı iddiasına ilişkin kendisine yöneltilen soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

    “Gayet güzel arkadaşlar. CHP, diğer partiler gibi değildir arkadaşlar. CHP’de her üyenin genel başkan olma hakkı vardır. Bütün kurultaylarımızda, benden öncesi kurultaylarla dahil çok sayıda genel başkan adayı çıkmıştır. Demokratik yollarla adaylıklarını ilan ederler. Adaylıklarını ilan ettiği için biz onları genel merkezimizde gerekli yerleri tahsis ederiz. Gerekli ikramı sağlarız. Yarın Özgür Bey adaylığını ilan edecek. Daha sonra bir başka arkadaşımız İstanbul’dan, bir mektup yazmış ‘Ben de adaylığımı genel merkez ilan edebilir miyim’ diye. Hemen yanıt verdik, elbette. Genel merkezde adaylığınızı ilan edebilirsiniz diye. Cumhuriyet Halk Partisi demek, demokrasi demek. Cumhuriyet Halk Partisi demek, hak hukuk adalet demektir. Cumhuriyet Halk Partisi demek geleceği inşa etmek demektir. Cumhuriyet Halk Partisi kavgaların partisi değil ki… Böyle ‘Hayır sen olamazsın, ben olurum. O zaman ben senin ayağını kaydırırım’ gibi bir düşüncemiz asla yok. Herkes özgürce genel başkan adayı olur ve özgürce yarışır. Sonuçta delegelerimiz karar verecekler, biz ona saygı gösteririz.’

    “SİYASİ MEŞRUİYETİ OLMAYAN BİR SİYASİ PARTİ İLE HANGİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE OTURACAKSINIZ”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Yeni anayasa hazırlıklarımız son hız devam ediyor’ açıklamasına ilişkin soruya ise Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

    “Siyasi meşruiyeti olmayan bir siyasi parti ile hangi Anayasa değişikliğine oturacaksınız? Önce şunu söyleyecekler, ‘Seçim meydanlarında söylediğimiz yalanlar için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından özür diliyoruz. Mülakat birincisi… Bunları söyledik ama montaj videolar yaptık, haksızlık yaptık, ahlaksızlık yaptık, erdemsizlik yaptık özür diliyoruz. Bu özürlerimizi kabul ederseniz buyurun gelin, güzel bir Anayasa yapalım’…”

    “ALLAH AŞKINA ERDOĞAN’IN KAPASİTESİ NEDİR ANAYASA KONUSUNDA KONUŞUYOR”

    Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında “Milletin çeşitliliği” sözünü kullanması ile ilgili sorulan soruya ise şu yanıtı verdi:

    “Allah aşkına Erdoğan’ın kapasitesi nedir Anayasa konusunda konuşuyor. Promtere bakmadan iki cümle kurabilir mi? Anayasa yapacakmış, bugüne kadar kaç tane Anayasa yaptı? Memleketi ne hale getirdiğini gördü. Anayasa bir uzlaşma belgeleridir. Anayasa, sabah öğle akşam değiştirilecek belgeler değildir. Önce Anayasa nedir, bir öğrenmesi lazım. Kaç tane Anayasa hukukçusu ile yan yana gelip de onları dinledi. Türkiye’nin saygın hukukçuları var, kaçını dinledi? Birisi getirip bir kağıt koyuyor önüne ya da promptere bir metin yazıyor, ‘oku’ diyorlar o da okuyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti; akılla yönetilir, promterle yönetilmez. Akılla yönetilir, bilgi ile yönetilir, ahlakla yönetilir, devletle yönetilir. Adalet var mı bu ülkede?

    “UYUŞTURUCU BARONLARI İLE BUNLAR MÜCADELE EDEMEZLER. ÇÜNKÜ SARAY ENGEL OLUR”

    Tutuklanan çete lideri (Ayhan) Bora Kaplan hakkında ise Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

    “En son yakalanan mafya lideri ne diyor? ‘Yurt dışındaki kara paramı kanun çıktı, getirdim’ diyor. Aylardır söylüyorum, mafyanın, uyuşturucu baronlarının yurt dışındaki kara paralarını Türkiye’ye getirdiniz, şimdi de uyuşturucu baronları da Türkiye’ye geliyor. Ne oluyor peki? Hakkında soruşturma, kovuşturma açılamaz diye kanun maddesi var. Bakın, uyuşturucu parası dolayısıyla soruşturma açılamayacak. Uyuşturucu baronları ile bunlar mücadele edemezler. Çünkü saray engel olur.”

    ÖZBAY: “EĞİTİMİN EĞİTİMCİLERİN SORUNUNU DİNLEYİP BİRLİKTE ÇÖZÜM ÜRETME İRADESİNİ BİZLERLE PAYLAŞTIĞI İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM”

    Kadem Özbay ise şunları söyledi:

    “Sayın Başkan’a ziyaretleri için teşekkür ediyoruz. Ülkenin birincil meselesi, olması gereken eğitimi hem partisinin hem de şahsının birincil meselesi olarak gördüğü, eğitimin eğitimcilerin sorununu dinleyip birlikte çözüm üretme iradesini bizlerle paylaştığı için çok teşekkür ediyorum. Tabii ki eğitim, bir ülkenin geleceği. Ancak maalesef ki geleceğimizle ilgili çok umutsuz bir tablo içerisinde olduğumuzu, eğitim emekçilerimizin öğrencilerimizin sorunlarını paylaştık. Neler yapabileceğimizi, neler yapmamız gerektiğini konuştuk. Dünyada başöğretmen unvanlı tek lider olan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ülkede öğretmenlerin maaşlarıyla ev kiralarını ödeyemediği, eğitim çalışanlarının insanca yaşayacak koşuldan çok uzak kaldığı, hem mesleki tükenmişliklerini hem ekonomik tükenmişliklerini ifade ettik.

    “ÇOCUKLARIN OKULLARDA AÇ VE SUSUZ OLDUKLARINI, BİR ÖĞÜN BESLENME HAKKININ BİLE SAĞLANMADIĞINI GÖRDÜK”

    Bugün başta büyükşehirler olmak üzere öğretmenlerimizin artık oralarda kalmak istemediğini gördük ve en önemlisi geleceğimiz olan çocukların okullarda aç ve susuz olduklarını, bir öğün beslenme hakkının bile sağlanmadığını gördük. Seçimden önce okul öncesine yemek vereceğiz diyen siyasi iktidarın ve bunu seçim propagandası yapan siyasi iktidarın seçimden sonra bu sözünü unuttuğunu ne okul öncesinde ne de devamında yemek verilmediğini, eğitimin tam da milli güvenlik meselesi olduğunu, çükü çocuklarımızın okulda aç ve susuz bırakan eğitimin başat aktörleri öğretmenleri ve eğitimcileri açlığa sefalete mahkum eden bu anlayış, aslında ülkenin geleceğine de ne kadar yoksul baktığını gösteriyor.

    “24 KASIMDA İŞ BIRAKACAĞIZ”

    Osmanlının çöküşünde eğitimdeki farklı farklı ikili, üçlü eğitim modelinin çöküşü hazırladığın söylemiştik. Bugün Türkiye’de de eğitim adeta üçlü bir hal almış durumda. Birinde çağdaşlıktan uzaklaşmış bir eğitime mahkum edilen yoksul kalmış halkın çocukları diğerinde tamamen velilerin sırtına yüklenmiş bir eğitim yükü diğerinde de kendi çocuklarını kurtaran varlıklı aileler… O nedenle eğitimde, öğretim birliğinin sağlamanın gerekliliğini ifade ettik. Eylemliliğimizi paylaştık sayın başkanla. Kasım ayının içerisinde bölgesel eylemleri yapacağımızı, her ayın 15 ‘inde maaş bordrolarımızla kamuoyunda yaşadıklarımızı paylaşacağımızı ve 24 Kasım’da iş bırakacağız ve 25 Kasım’da da büyük Ankara buluşmasını gerçekleştireceğiz.”

  • Sıcak yaz aylarında beslenme

    Sıcak yaz aylarında beslenme

    Potasyum kaynaklarından, tam tahıllar, badem, havuç, hurma, ayçiçeği ve muz gibi potasyum kaynaklarından zengin beslenmek gerektiğini ifade eden Diyetisyen Hande Güngör, “Su oranı yüksek, mevsimine uygun sebze ve meyvelerden destek alınmalıdır. Yaz mevsimde öne çıkan su içeriğinden zengin salatalık, marul, kabak, kavun, karpuz, limon, ananas, çilek, üzüm gibi yiyeceklerin çiğ tüketimi sıvı ihtiyacının karşılanmasını destekler. Mide kramplarına sebep olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir. Bu gibi besinler tüketilecekse yavaş ve küçük porsiyonda tüketilebilir. Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını sağlamak için bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir. Tüm sebze ve meyvelerin iyi yıkanması gıda güvenliği açısından önem taşır” dedi.

    Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı, yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılması konusunda da uyaran Güngör, “Yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulma riski olan besinler açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir. Gıda zehirlenmelerinin önüne geçmek için bitkisel bazlı beslenme tercih edilmelidir. Sıcak yaz aylarında bu beslenme önerilerine özen göstererek sağlıklı bir yaz geçirilebilir” diye konuştu.

  • Beslenme tavsiyeleri

    Beslenme tavsiyeleri

    Ramazan’dan sonra beslenme hakkında bilgi veren uzmanlar, özellikle oruç süresince sıvı alımının azaldığını belirterek günlük 2-2,5 litreye çıkarılması gerektiği vurgulandı. Alanında uzman diyetisyenler yaptıkları uyarıda, “Farklı bir beslenme düzenine alışan vücut için oruç sonrasında dikkatli olunmalıdır. Şekerli, hamurlu ve yağlı yiyeceklerden kaçınmak gerekir. Hafif bir kahvaltı ile güne başlamalı ve gün boyu öğün atlamamalı.

    Tatlı tüketilecekse hamurlu ve şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Bayramda tatlı ve hamur işleri tüketiminin artmasıyla sebze, meyve ve kuru baklagil tüketimi azaltılmamalı. Şeker, kalp ve yüksek tansiyon hastaları ile kronik hastaları, sürdürdükleri diyete özen göstermeli. Sabah kahvaltısı ile öğle yemeği arasında, öğle yemeği ile akşam yemeği arasında ve akşam yemeği ile yatma saati arasında olmak üzere meyve, süt, yoğurt gibi besinlerin tüketildiği üç ara öğün olmalıdır. Öğle ve akşam yemekleri de küçük porsiyonlarda, yağ miktarları düşük, kan şekerini hızla yükseltmeyecek besinlerden oluşmalıdır. Öğünler tüm besin gruplarını içermelidir. Ramazan ayı süresince sıvı alımının azaldığını, Ramazan ayının bitişiyle birlikte günlük sıvı alımını artırılarak 2-2,5 litreye ulaşması gerekiyor. Ramazan ayı sonrasında ayran, komposto gibi sıvı içeriği yüksek gıdaların tüketilmelidir” ifadelerine yer verdi.

  • Bayramda dikkatli beslenmek önemli

    Bayramda dikkatli beslenmek önemli

    11 ayın sultanı mübarek Ramazan ayı sona eriyor. Bayram için sofralar kurulacak. Fakat sindirim sorunu yaşamamak için dengeli beslenmek önemli. Aşırı şeker ve karbonhidrat  tüketimi sağlık problemlerini açığa çıkarabilir.

     

    Diyetisyen Fatih Bıçaklar, Ramazan Bayramı sabahında yumurta, peynir, zeytin, tam tahıllı ekmek, yeşillik gibi  bu ürünlerin tüketilmesi gerektiğini söyledi. Bıçaklar, şöyle devam etti. “ Vücut yavaş metabolizma hızından hızlı ya geçecek. Bunu da yavaş sağlamak gerekiyor. Geç bir kahvaltı ve ara öğünle birlikte akşam yemeğini de aynı şekilde  daha uygun geçirirsek sorun olmaz. Tatlıyı tüketmek zorunda kalırsak az miktarda tüketin. akşam ise makarna ve çorba ürünlerini tüketmeyin. Denge sağlamak için. Şeker hastası olanlar yemeğine çok dikkat etmeli. Normal bir tüketim sağlanması aşırıya kaçılmaması lazım. Tarçın,  karanfil gibi ürünler de kullanılmalı” dedi.

  • İl Sağlık Müdürü’nden bayramda beslenme tavsiyeleri

    İl Sağlık Müdürü’nden bayramda beslenme tavsiyeleri

    Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, ramazanda oruçlu geçirilen günlerden sonra bayramda besin ve tatlı tüketimi konusunda uyarılarda bulundu. Dr. Yavuzyılmaz, “Ramazan ayında günlük öğün sayısının azalması ve beslenme düzeninde meydana gelen değişiklikler nedeniyle, bayramda vatandaşlarımız öğün sayısının artmasından dolayı bazı sindirim sistemi rahatsızlıkları ile karşılaşabilirler” dedi.

    Geleneksel olarak bayramda ikram edilen şeker, çikolata ve hamur işleri gibi gıdalar kan şekerini hızla yükselten, enerji içeriği yüksek gıdalar olduğunun bilgisini veren Dr. Yavuzyılmaz, “Bu gıdaları bayramda birdenbire sık tüketmek sindirim sistemi problemlerine ve kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olarak, çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir. Bu nedenle vatandaşlarımızın bayram ziyaretlerinde sunulan ikramlara dikkat etmeleri, aşırıya kaçmamaları, yeterli ve dengeli beslenme ilkelerini unutmamaları gerekmektedir” şeklinde konuştu.

    Bayram süresince çevrenin ısrarcı tutumlarına aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak kalınması gerektiğini belirten Dr. Yavuzyılmaz, “Özellikle bayramda tatlı tüketimi çok isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar küçük porsiyonlar halinde tercih edilmelidir. İkramda bulunurken ise hamur işi tatlılar yerine sütlü tatlılar, taze veya kuru meyveler; şerbetler yerine taze sıkılmış meyve suyu, az şekerli limonata, ayran vb. içecekler sunulmalıdır” ifadelerini kullandı.

    Bayram ve sonrasındaki günler için beslenme önerilerinde de bulunan Dr. Yavuzyılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü;

    “Ramazan ayı boyunca su ve sıvı tüketimin azalmasından dolayı vücutta oluşabilen sıvı kaybının yerine konması için günde en az 2-2,5 litre su içilmelidir. Aynı şekilde Ramazan boyunca gece kalkıp sahur yemeği yemek, ramazandan sonra gece yeme alışkanlığı şeklinde sürdürülmemelidir. Diyabet, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon gibi kronik hastalığı olanların uyguladıkları diyete bayram süresince de uymaya özen göstermelidirler. Bunun yanı sıra Ramazan ayı boyunca enerji harcamamak için azaltılan fiziksel aktivitenin bu dönemin sonlanmasıyla birlikte arttırılması oldukça önemlidir”

  • Ramazan sonrası beslenmeye ve şekere dikkat

    Ramazan sonrası beslenmeye ve şekere dikkat

    Ramazan Bayramında nasıl yemek tüketilmesi gerektiğiyle ilgili açıklamalarda bulunan uzman diyetisyenler, “Ramazan ayının son günlerini yaşarken bayramda nasıl bir beslenme tarzı benimsemek gerektiğini şimdiden planlamak, bayramda aşırı tüketim sonucu oluşabilecek sağlık sorunlarının önüne geçmek açısından önem taşımaktadır. Ramazan ayı boyunca aç ve susuz geçen uzun saatler bayramda bireylerin psikolojik olarak aşırı tüketime yönelmesine neden olmaktadır. Bayramda aşırı tatlı, şeker, hamurişi, yemek tüketimine bağlı olarak en fazla yaşanan hazımsızlık ve mide problemleridir” dedi.


    Ramazan Bayramı süresince nasıl bir beslenme yolu izlenilmesi gerektiğini de açıklayan uzmanlar şu ifadelere yer verdi;

    “Güne hafif bir kahvaltı ile başlanmalı ve aşırı miktarda yemekten kaçınıp az ve sık yemek yenmelidir. Yemek pişirme yöntemi olarak kızartmalar yerine, ızgara veya haşlama tercih edilmeli. Ağır hamur tatlıları, şeker, aşırı yağlı, çok tuzlu, kalori açısından yoğun yiyecekler yerine, sebze ve meyve tüketimine ağırlık verilmelidir. Bayram ziyaretleri nedeniyle yemek saatleriniz, ana ve ara öğünleriniz şaşabilir. İştahınızı kontrol etmek için, ziyaretlere giderken çok aç olmamaya dikkat edin. Çay, kahve gibi kafeinli içecekler fazla tüketilmemeli. Bayramda şuursuzca çikolata ve tatlı tüketilir.

    Fazla çikolata ve tatlı tüketimi, mide yanması, bağırsak bozuklukları gibi şikayetlere neden olur. Bu nedenle alternatif olarak kuru meyveler ve ya sütlü tatlılar tercih edilebilir. Diyabetliler, kalp hastaları, yüksek tansiyonu bulunanlar ve özel beslenme tedavisi uygulayanlar bu tedavilerini asla bozmamalıdırlar. Besinleri dengeli olarak tüketmeye özen gösterin. Süt ve süt ürünleri grubu, protein grubu (et, yumurta, balık, tavuk), karbonhidrat grubu (baklagil ve tahıllar), sağlıklı yağlar, vitaminler ve mineraller için ise lif kaynağı sebze ve meyveler gibi her gruptan yeteri kadar yiyecek tüketmelisiniz. Yemek yerken aşırıya kaçtığınız bir öğünün ardından daha hafif yiyecekler yiyerek dengeyi sağlamaya çalışın. Bu bayram tatilinde fiziksel aktivitenize dikkat etmelisiniz. Bayramda aldığımız fazla enerjiyi yakmak için tempolu yürüyüşler yapabilirsiniz.”

  • Ramazan bayramında beslenme önerileri

    Ramazan bayramında beslenme önerileri

    Hayatın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme en önemli faktörlerden biri olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Veysel Ciğerli, “Ramazan ayı boyunca günlük öğün sayılarının azalmasının ardından bayramda normal beslenme düzenine psikolojik olarak fazla besin tüketimi eğilimine sebep olmaktadır. Bayram sonrası aşırı yemek yeme ile ilgili problemler kaçınılmazdır. Bayramda bir anda aşırı yemek yemek, ağır hamur işleri, tatlıların aşırı tüketilmesi sindirim sistemimiz başta olmak üzere diğer organlarımızda da çeşitli rahatsızlıklara yol açacaktır. Bu sebeple kişilerin bayram ziyaretlerinde sunulan ikramlara dikkat ederek şuurlu bir şekilde tüketim yapmaları gerekmektedir” dedi.

    Hayatın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için esas olduğunu belirten Ciğerli, “Bu sebeple dört besin grubunda bulunan besinlerden 3 ana, 3 ara öğünde yeterli ve dengeli bir miktarda alınmalıdır. Ramazan ayının sonlanması ile beraber tüketilecek besinlerin miktarını aniden arttırmayınız. Az ve sık beslenilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bayram sabahı hafif bir kahvaltı ile güne başlanmalıdır. Kızartma ve kavurma yöntemi ile pişirilen besinler tüketilmemelidir. Besinler iyi çiğnenmeli ve yavaş yavaş yenilmelidir. Ramazan bayramı boyunca etrafındakilerin ısrarcı tavırlarına rağmen aşırı besin tüketiminden mümkün olduğunca uzak kalınmalıdır. Özellikle bayramda tatlı tüketimi çok isteniyorsa, tatlı, çikolata, hamurlu, şerbetli tatlılar tüketmek yerine, tercihinizi sütlü tatlılar ve meyve salatası tarzında tatlılardan yana kullanabilirsiniz. Ramazan ayı boyunca su ve sıvı tüketiminin azalmasından dolayı vücutta oluşabilen sıvı kaybının yerine konması için günde ortalama 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı tüketimini artırmak amacıyla öğünlerde ayran, az şekerli komposto gibi sıvı gıdalar eklenmelidir. Yetişkin bireyler için günde 5 porsiyon sebze-meyve tüketimi olmalıdır. Ramazan ayı boyunca oruç tutma sebebiyle yaşanan kabızlık gibi sindirim sistemi rahatsızlıkların önlenmesinde faydası olacaktır. Sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlıktan korunmak için lif (posa) içeriği yüksek olan sebze, meyve ve kurubaklagiller tüketilmelidir. Lif (posa) içeriği yüksek bu besinler aynı zamanda kan şekerinin de hızla yükselmesini engeller” dedi.

    Diyabet (şeker), kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon gibi kronik hastalığı olanların sürdürdükleri diyete bayram süresince de özen göstermeleri oldukça önemli olduğunu ifade eden Ciğerli, “Özellikle yaşlılar ve tansiyon hastalarının gün boyu çay kahve tüketimlerine dikkat etmeleri, günde 2 fincandan fazla kahve tüketmekten kaçınmaları ve bitki çayları tüketmeleri önerilmektedir. Her gün düzenli yapılan fiziksel aktivite, fiziksel ve zihinsel sağlığı olumlu yönde etkilemektedir. Oruç tutma nedeni ile yavaşlayan metabolizma hızının artmasına yardımcı olmaktadır. Bayramda şeker ve şekerli ürünleri aşırıya kaçmayacak miktarlarda almaya ve satın alırken Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan izinli olmasına, son kullanma tarihinin geçmemiş ve ambalajının bozulmamış olmasına dikkat edilmelidir” diye konuştu.

  • İftar sofrasında hıza dikkat

    İftar sofrasında hıza dikkat

    Güçlü bağışıklığın hayati önem taşıdığını belirten Bursa’daki bir Hastanede görevli Beslenme ve Diyet Uzmanı Veysel Ciğerli, Ramazan ayının sağlıklı beslenme kurallarına uyularak geçirilmesi gerektiğini söyledi. Ciğerli, “Hayatımızın her döneminde sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme yaşamımız için önemli. Özellikle iftar sofralarında hızlı yemek yerine 15-20 dakika boyunca yemeğimizi zamana yayarak tüketmenin doygunluk hissini anlamamıza yardımcı olacaktır. Sindirimi kolaylaştırmak açısından yemek yerken acele edilmemeli, yemekler yavaş tüketilmelidir. Çorba, mideyi rahatlatacağından oruç tutan sağlıklı kişiler için iftar sofrasının vazgeçilmezi olmalıdır. Orucunuzu yarım bardak su ve arkasından çorba ile açabilirsiniz. Ana yemeğe geçmeden önce de 10-15 dakika dinlenilmelidir” dedi.

    Diyetisyen Ciğerli, yemeklerin pişirilme usulü ve iftar sonrası öğünler konusunda da şu önerilerde bulundu:

    “Yemekleri kızartma değil, fırın, ızgara ve haşlama yöntemi ile yaptığınızda sindirim probleminiz olmayacaktır. Böylece Ramazan boyunca kilo artışınızı engellemiş olacaksınız. Tokluk hissimizi artırmak açısından tam tahıllı ekmek, bulgur pilavı, kepekli makarnaları karbonhidrat hakkımız yerine kullanabiliriz. Ramazan’ın olmazsa olmazlarının başında ise pide ve güllaç tatlısı gelmektedir. Bu besinleri tabii ki de tüketeceğiz ancak porsiyon kontrolüne ve zamanına dikkat etmemiz gerekmektedir. Bu arada orucumuzu açtıktan yaklaşık 2- 2,5 saat sonra bir porsiyon meyve ve yanında tüketeceğimiz yoğurt/ayran ile sağlıklı ara öğünümüzü yaparak kan şekerimizi dengeleyebiliriz.”

  • Ramazan’da iftar ve sahur beslenmesi

    Ramazan’da iftar ve sahur beslenmesi

    11 ayın sultanı Ramazan ayında en çok merak edilen konuların başında ‘doğru beslenme’ geliyor. Diyetisyen Cemre Balkan; iftar, sahur ve iftar ile sahur arasında tüketilmesi gereken besinler ile doğru su tüketimi hakkında açıklamalarda bulundu.

    “Kan şekeri sadece tatlı ile yükselmiyor”
    Ramazan ayında en çok yapılan yanlışların başında aşırı tatlı tüketimi ve ani su tüketimi olduğunu ifade eden Diyetisyen Cemre Balkan, “Normal zamanda sürekli besin tükettiğimizden dolayı her aldığımız besinde kanımızdaki şeker yükseliyor ve insülin hormonu devreye giriyor. İnsülinde kandaki şekeri düşürme etkisinde bulunuyor. Bunun sürekli olması demek, vücudun kandaki şekeri sürekli düşürmeye çalışması demek oluyor. Yani vücudun biraz aç kalması lazım ki organlarımız ve vücudumuz yenilenebilsin. Oruç uzun süreli açlık sağlayarak vücudumuza bir detox etkisi yapmış oluyor. Ramazan ayında neredeyse her gün eve giderken her akşam pide almak ve iftarda tatlı yemek gibi alışkanlıklar oluyor. Bu tamamen gelenek etkisi de diyebiliriz. Aslında normal beslenmenizi nasıl sağlıyorsanız öyle devam etmeniz lazım. Normalde tatlı yemeyen bir kişi bile ‘kan şekerim düştü yükseltmem lazım’ diye tatlıya koşuyor. Oysa ki kan şekeri sadece tatlıyla yükselmiyor. Çorba, pilav, makarna, yoğurt ve meyve gibi yiyecekler tükettiğinizde de kan şekeriniz normal haline geliyor. O yüzden standart tüketimimize devam edebiliriz. İftarda bir anda bardak bardak su içersek midemizi genişletip büyütmüş oluyoruz. O yüzden sadece birkaç yudum su yeterli olacaktır. Öncelik olarak kan şekerimizi yükseltecek 2-3 hurma tüketilebilir. Sofradaki iftar yemeklerden biraz uzak durmak gerekiyor. Çünkü onların bile yemek kadar kalorisi olabiliyor. İftarda çorba içtikten sonra 5-10 dakika yemeğe ara verip, ana yemeği salata ya da yoğurtla tüketmek güzel bir yöntem olabilir” dedi.

    “Sahurda 2 litre su tüketmek yerine iftardan sahura kadar yarım saatte bir su tüketin”
    Sahur beslenmesi hakkında da açıklamalarda bulunan Cemre Balkan, “İnsana kilo aldıran durum, kalori dengesidir. Sahurda yemek yiyip, yatmak kilo aldırmaz. Normalde harcadığımız kaloriden daha fazlasını alırsak kilo almış oluruz. Tüm günde yenilenlerin kalorisi bizim kilo dengemizi ekiliyor. ‘Sahurda yediğim için kilo alıyorum’ anlayışı doğru değildir. Ramazan’da doğru beslenmeyi iftar, sonrasında ufak bir ara öğün, taze meyve ve sahur yapmak olarak değerlendiriyoruz. Sahuru da klasik kahvaltı gibi yapmak doğru olacaktır. Sahurda makarna ya da dolma gibi ürünler tüketmemek gerekir. Besleyici ve protein değeri yüksek yumurta sahurda rahatlıkla tüketilir. Karbonhidratlı besinlerden ziyade protein değeri yüksek ürünler tüketmek, daha tok tutucu bir etki yapabilir. Kısacası sahurda yumurta, tuzsuz peynir, süt grubu, pankek tüketilebilir. Maydanoz suyu gibi sular da tüketilmemelidir. Çünkü onlar sabahları vücuttaki tüm suları atar ve bizi gün boyu susuz bırakabilir. Su tüketimi de önemli. Sahurda 2 litre su içmek sadece mideyi şişirmiş oluyor. İçilen suyun birçoğu da tek seferde idrar ile çıkıyor. O yüzden iftar ile sahur arasında yarım saatte bir 1’er bardak su tüketilebilir. Ayrıca sahurda karbonhidrat grubu olarak tam tahıl karbonhidratlar tüketilmesi gerekiyor. Bunlar kilo vermek yerine daha çok tok tutucu ürünlerdir” diye konuştu.

  • Osmangazi Personeline ‘Ramazan’da Beslenme’ Semineri

    Osmangazi Personeline ‘Ramazan’da Beslenme’ Semineri

    Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleşen eğitimde Diyetisyen Saliha Arif, personellere Ramazan Ayı’nda su tüketimi, iftar menüsü, sahurda yenilmesi gerekenler ve israfı azaltmaya yönelik önemli bilgiler verdi. Oruç tutarken yeterli ve dengeli beslenmenin önemine değinen Arif, “Ramazan’da almamız gereken karbonhidrat, yağ, protein ve mineral oranları aynı miktarda olmalıdır. Çünkü uzun süre aç kalınacağı için sahurda daha çok yemek yenilmekte, bu durum da bir takım sağlık sorununu beraberinde getirmektedir. Ancak doğru bir beslenme tarzı ve doğru planlanmış egzersizlerle metabolizmanın yavaşlamasını engelleyebiliriz” dedi.

    Beslenmeye dikkat edilmediği takdirde Ramazan Ayı’nda kilo alınabileceğini söyleyen Diyetisyen Saliha Arif, “Sahur, insanları oruca hazırlayan en önemli öğündür. Bu yüzden mutlaka atlanmamalıdır. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, aralıklı ve her defasında küçük porsiyonlar şeklinde beslenin. Yemeklerinizi hızlı yemekten kaçınarak, iyice çiğneyerek tüketin. Yağlı ve çok baharatlı yiyeceklerden uzak durun.

    Çünkü bunlar daha fazla susamaya neden olacaktır. Orucu, suyla veya tuzsuz peynir, hurma gibi iftariyeliklerle açmak daha sağlıklı bir seçenektir. Ana yemeğe geçmeden 1 kase çorba içip 15-20 dakika beklenmelidir. Bunlara dikkat etmediğimiz sürece Ramazan’da kilo almamız kaçınılmaz olur” diye konuştu. Yaklaşık 1 saat süren seminer sonunda Diyetiysen Saliha Arif, bayramda tatlı tüketimine dikkat edilmesi konusunda da uyarılarda bulundu.