Etiket: beyin göçü

  • Beyin göçü oranı arttı

    Beyin göçü oranı arttı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021-2023 yılı Yükseköğretim Beyin Göçü İstatistikleri’ni açıkladı. Buna göre, yükseköğretim mezunlarının beyin göçü oranı 2015 yılında yüzde 1,6 iken, 2023 yılında yüzde 2 oldu. 2023 yılında yükseköğretim mezunu kadınların beyin göçü oranı yüzde 1,6, erkeklerin beyin göçü oranı ise yüzde 2,4 olarak gerçekleşti.

    En yüksek beyin göçü oranına sahip alan bilişim ve iletişim teknolojileri oldu

    En yüksek beyin göçü oranına sahip eğitim ve öğretim alanları bilişim ve iletişim teknolojileri (yüzde 6,8), mühendislik, imalat ve inşaat (yüzde 4,4) ve doğa bilimleri, matematik ve istatistik (yüzde 2,6) oldu.

    En yüksek beyin göçü oranına sahip bölüm moleküler biyoloji ve genetik oldu

    Mezunların beyin göçü oranları incelendiğinde, en yüksek beyin göçü oranına sahip lisans programları sırasıyla, moleküler biyoloji ve genetik (yüzde 17,9), biyomühendislik (yüzde 10,2), işletme mühendisliği (yüzde 9,8), elektronik mühendisliği (yüzde 9,1), matematik mühendisliği (yüzde 8,9) ve bilgisayar mühendisliği (yüzde 8,4) oldu.

    Mezunların en çok göç ettiği ülke Amerika Birleşik Devletleri oldu

    Bir lisans programını tamamlayanların göç etmek için tercih ettikleri ilk beş ülke sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri (yüzde 21,4), Almanya (yüzde 17,5), Birleşik Krallık (yüzde 11,2), Hollanda (yüzde 6,9) ve Kanada (yüzde 4,9) oldu.

    ABD ve Kanada’yı en çok işletme mezunları tercih etti

    Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’ya göç eden mezunlar içinde en büyük paya sahip lisans programı işletme olurken, Almanya, Birleşik Krallık ve Hollanda’yı en fazla tercih eden mezunlar bilgisayar mühendisliği bölümünden oldu.

  • “Türkiye’ye beyin göçünü özendiriyoruz”

    “Türkiye’ye beyin göçünü özendiriyoruz”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, ‘Ulusal ve Uluslararası Lider ile Genç Araştırmacılar Programları’ tanıtım toplantısında, “Programlarımızla bir yandan Türkiye’ye beyin göçünü özendirirken, diğer yandan üst düzey bilimsel çalışmalar yapan nitelikli insanlarımızın ülkemizde kalmasını teşvik ediyoruz. Türkiye’ye gelecek lider veya genç araştırmacılarımıza mali teşviklerin yanında 720 bin TL’ye kadar araştırma proje desteği vereceğiz” dedi.

    Bakan Varank, ‘Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Ulusal ve Uluslararası Lider ile Genç Araştırmacılar Programları’ tanıtım toplantısına katıldı. TÜBİTAK’ta gerçekleştirilen toplantıda TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal da yer aldı. Bakan Varank, bilim insanlarını Türkiye’ye kazandırmak için hayata geçirilen Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ve Ulusal Lider Araştırmacılar Programını anlattı. Türkiye’ye beyin göçünü sağlama hedefine yönelik Uluslararası Lider Araştırmacılar Programının ilk çağrısına 152’si Türk vatandaşı 91’i yabancı uyruklu olmak üzere 243 araştırmacı başvurduğunu hatırlatan Varank, “Bu başvuruların 173’ü alanında dünyadaki ilk 100 üniversiteden, 31’i dünyada en çok Ar-Ge harcaması yapan global şirketlerden, 28’i ise dünyadaki en başarılı ilk 250 kamu kurumu ve enstitüden yapıldı. Bu başvurular sonucunda 74’ü teknik bilimler, 18’i yaşam bilimleri, 16’sı temel bilimler, 12’si sosyal ve beşeri bilimler ve 7’si sağlık bilimleri alanında olmak üzere, 21 farklı ülkeden 127 çok üst düzey araştırmalar yapan lider araştırmacıyı ülkemize kazandırdık” dedi.

    ‘TÜRKİYE’YE BEYİN GÖÇÜNÜ ÖZENDİRİYORUZ’

    Bu projeler için bugüne kadar yaklaşık 328 milyon lira kaynak ayırdıklarını bildiren Varank, 2020 yılında Türkiye’de araştırmalarına devam eden bilim insanları için başlatılan Ulusal Lider Araştırmacılar Programının sağladığı imkanlar açısından yeni ve öncü olma özelliği taşıdığını ifade etti. Bakan Varank, “Bu program ile bilimin sınırında, çığır açıcı, alışılagelen araştırma yöntemlerinin dışında unsurlar içeren yüksek riskli proje ve fikirlere sahip Türkiye’de ikamet eden yetkin bilim insanlarını destekliyoruz. Geçtiğimiz yıl bu program kapsamında 108 araştırmacı arasından seçilen 38’i Türk, 4’ü yabancı uyruklu, farklı alanlarda 42 bilim insanına destek verdik. Her iki programla bir yandan Türkiye’ye beyin göçünü özendirirken, diğer yandan üst düzey bilimsel çalışmalar yapan nitelikli insanlarımızın ülkemizde kalmasını teşvik ediyoruz” diye konuştu.

    ‘720 BİN TL ARAŞTIRMA PROJE DESTEĞİ VERECEĞİZ’

    Bakan Varank, Uluslararası Lider Araştırmacılar ve yeni başlattılan Uluslararası Genç Araştırmacılar Programı ile bu yıl en az 100 lider veya gelecek vadeden genç araştırmacıyı daha Türkiye’nin bilim ekosistemine dahil etmeyi hedeflediklerini kaydetti. Varank, “TÜBİTAK’ın çağrısıyla Türkiye’ye gelecek lider veya genç araştırmacılarımıza burs, aile yaşam gideri, sağlık sigortası ve yol desteği gibi mali teşviklerin yanında 720 bin TL’ye kadar araştırma proje desteği vereceğiz. Bu program kapsamında, ‘uluslararası lider’ araştırmacılarımıza 1 milyon lira, ‘uluslararası genç’ araştırmacılarımıza da 500 bin lira araştırma başlangıç ödeneği imkanı tanıyoruz. Aynı şekilde, halihazırda ülkemizde ikamet eden araştırmacılar için başlattığımız yeni programla, ulusal lider araştırmacılar için 1 milyon lira, ulusal genç araştırmacılar için de 750 bin liraya kadar Ar-Ge destek teşvik paketi sunuyoruz. Türk veya yabancı dünyadaki tüm bilim insanlarını TÜBİTAK’ın başlattığı çağrılara başvuru yapmaya; araştırmalarını Türkiye’de sürdürmeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

    ‘BU ALANLARI SİYASETİN DIŞINDA TUTUN’

    Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Bakan Varank, muhalefetin Türkiye’de modern, bağımsız, özgür bir araştırma ortamının olmadığı yönündeki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu:

    “Biz bu alanları kesinlikle siyasetin dışında tutmamız gerektiğini biliyoruz ve siyasi olarak bu alanlara yaklaşmıyoruz. Muhalefetin en büyük problemi bilim, eğitim, sağlık alanını adeta siyasetin bir arenası görerek tepki vermeleri. FETÖ ile irtibatlı Türkiye’deki darbe girişiminde etkisi olan isimlerin Türkiye’de özgürlük ortamının olmadığından bahsetmesi gerçekten absürt iddialardır. Türkiye’de FETÖ’ye dönük özgürlük alanı elbette yok. Biz teröristlere, darbe girişiminde bulunan insanlara kapılarımızı açacak değiliz. Muhalefete çağrı yapmak istiyorum; gelin bu alanları siyasetin dışında tutun. Türkiye’ye dönen bilim insanlarımız üzerinde adeta bir mahalle baskısı kurulmaya çalışılıyor. Yurtdışından irtibata geçen bilim insanları, hocalarımız ‘yeni çağrı açmıyor musunuz, biz Türkiye’ye gelmek istiyoruz’ diyorlar. Onun için bu projeleri başlattık. Asla muhalefetin söylediği gibi Türkiye’de bilimsel anlamda araştırma-geliştirme yapılacak bir ortamın eksikliği yok. Dünyada bilim insanlarını el üstünde tüten tutan ülkeler gibi bizde bilim insanlarımızı el üstünde tutuyoruz, onlara her türlü desteği veriyoruz ve onların yaptıkları çalışmaların siyasetten bağımsız olarak bu ülkenin geleceğine, çocuklarımıza, torunlarımıza yapılan yatırımlar olduğunun farkındayız.”

  • Bakan Varank: Tersine beyin göçünü teşvik eden politikalar uyguluyoruz

    Bakan Varank: Tersine beyin göçünü teşvik eden politikalar uyguluyoruz

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Ülkemizi biyoteknoloji, kuantum hesaplama, hızlandırıcılar ve yeni nesil nükleer reaktörler gibi çığır açıcı kritik teknolojilerde öncü ülkelerden biri yapmak istiyoruz. Bu noktada; tersine beyin göçünü teşvik eden politikalar uyguluyor, gençlerdeki teknoloji geliştirme farkındalığını erken yaşlarda ortaya çıkarmayı teşvik ediyor ve sanayide doktoralı istihdamı destekliyoruz” dedi.

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, Memur-Sen ve Ostim Teknik Üniversitesi işbirliğinde video konferans yöntemiyle düzenlenen Kamu Yönetimi ve Kalkınma Kongresi’ne katıldı. Bakan Varank, kalkınma farklılıklarının gelir ve servet dağılımında ciddi adaletsizliklere neden olduğu bir dönemin yaşandığını söyledi. Bakan Varank, insanlığın önemli bir bölümünün açlık ve yoksulluk içerisinde hayatına devam etmeye çalıştığını belirterek, “En temel insani ihtiyaçlara bile erişimde büyük imkânsızlıklar yaşayan toplumlar var. En zengin ile en fakir arasındaki gelir makası günden güne daha fazla açılıyor. Şöyle somut bir örnek vereyim; Dünyadaki en zengin 26 kişinin serveti, dünya nüfusunun neredeyse yarısının servetine eşit. Tabii bu durumun temel nedenlerine baktığımızda karşımıza pek çok faktör çıkıyor. Bilimin, teknolojinin ve yenilik yapma kabiliyetinin sadece birkaç ülke ya da şirketin elinde toplanması yetişmiş insan kaynağı, güçlü sermaye birikimi, kurumsal kapasitenin gelişmişliği gibi faktörler benim ilk aşamada aklıma gelenler” diye konuştu.

    ‘YAŞAM KOŞULLARINDA BÜYÜK İYİLEŞMELER SAĞLADIK’

    İstikrarlı, şeffaf ve sonuç-odaklı bir kamu yönetimi anlayışının kalkınma süreçlerini de hızlandırdığını belirten Bakan Varank, “İşte biz son 18 yılda uyguladığımız tüm politikalarda; üzerimize düşen hızlandırıcılık ve istikamet tayin etme görevlerini en iyi şekilde uygulamanın gayretinde olduk. İstişare ve uzlaşı kültürünü öne çıkararak, toplumun farklı kesimlerinin birlikte iş yapabilmesinin önünü açtık. Gerçekleştirdiğimiz reformlarla, kamu yönetiminde şeffaflığı ve hesap verebilirliği önemli ölçüde iyileştirdik. Bu atılımlar sayesinde, Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırım ve hizmetlerini gerçekleştirdik. Sanayiden teknolojiye, sağlıktan ulaştırmaya her alanda Türkiye’ye çağ atlattık. Milletimizin refahını yükselttik, yaşam koşullarında büyük iyileşmeler sağladık. Kat ettiğimiz mesafenin bilincindeyiz, ancak elbette bununla yetinmek niyetinde değiliz. Türkiye emsalleriyle karşılaştırıldığında, hakikaten önemli avantajlara sahip. Bu avantajları maksimum ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmek için, iddialı bir kalkınma vizyonuyla hareket ediyoruz” diye konuştu.

    ‘ÖNCÜ ÜLKELERDEN BİRİ YAPMAK İSTİYORUZ’

    Yurt içi sanayinin gelecek dönem rotasını belirlemek üzere, Sanayileşme İcra Komitesi’ni kurduklarını kaydeden Bakan Varank, “Bu Komite, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde toplanacak ve sanayimize ölçek kazandıracak politikalarda yönlendirici olacak. Savunma sanayinde gösterdiğimiz başarının bir benzerini, pekâlâ imalat sanayinin pek çok alt sektöründe gerçekleştirebiliriz. Salgınla birlikte dijital dönüşümün önemini, hatta daha da mühimi bu teknolojilere hızla adapte olabildiğimizi gördük. Üretimin bel kemiği olan KOBİ’lerin dijital dönüşümünü hızlandırmak üzere Model Fabrikalar kuruyor; teknoloji tedarikçilerine de çok çeşitli destekler sağlıyoruz” dedi.

    ‘TERSİNE BEYİN GÖÇÜNÜ TEŞVİK EDEN PROJELER’

    Varank, üretim öncesi ve sonrası süreçlerde, teknolojinin nimetlerinden ne kadar faydalanılırsa, rekabet gücü ve verimliliğin de o denli arttığına vurgu yaparak, “Buradan hareketle uluslararası işbirliklerinden de en iyi şekilde faydalanmaya çalışıyoruz. Dünya Ekonomik Forumu ile iş birliği halinde 4’üncü Sanayi Devrimi Merkezini ülkemize kazandırdık. Ülkemizi biyoteknoloji, kuantum hesaplama, hızlandırıcılar ve yeni nesil nükleer reaktörler gibi çığır açıcı kritik teknolojilerde öncü ülkelerden biri yapmak istiyoruz. Kalkınmada insan kaynağının ve girişimciliğin üstlendiği dönüştürücü rolün fazlasıyla farkındayız. Bu noktada; tersine beyin göçünü teşvik eden politikalar uyguluyor, gençlerdeki teknoloji geliştirme farkındalığını erken yaşlarda ortaya çıkarmayı teşvik ediyor, ve sanayide doktoralı istihdamını destekliyoruz. Erken aşama girişimlerin güçlenmelerini teminen, finansmana erişimlerini çeşitlendiren ve kolaylaştıran yeni mekanizmaları hayata geçiriyoruz” ifadesini kullandı.

    ‘İLK DEFA ÇOK YÜKSEK İNSANİ GELİŞME SEVİYESİNE ULAŞTIK’

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da kalkınmanın, geçmişte uzun zaman boyunca ekonomik kalkınma ile özdeşleştirildiğini belirterek, “Ekonomik kalkınmanın tek başına hedef olmadığını biz bugün biliyoruz. Ekonomik kalkınma, sosyal kalkınma ona eşlik ederse, insani gelişme onunla beraber entegre olursa bir anlam ifade ediyor. Türkiye, son 18 yılda insani gelişme endeksinde dikkat çekici bir ilerleme kaydetti. Son 18 yılda ciddi iyileşmeler sağladık. Geçen yıl açıklanan endekse göre tarihimizde ilk defa çok yüksek insani gelişme seviyesine ulaştık. İnsani gelişme seviyesini ayrıca en hızlı yükselten 9’uncu ülke durumundayız. Son 18 yıldır, ekonomik büyümeyi, kalkınmayı temel oluşturacak pek çok yasal düzenlemeyi hayata geçirdik. Bakanlık olarak da esasında temel olarak çalışma hayatını düzenleyen reformları gerçekleştirmiş olduk” dedi.

    ‘DOKTOR SAYIMIZ YÜZDE 175 ARTTI’

    Bakan Selçuk, “Koronavirüs salgını bize gösterdi ki ekonomik kalkınma ile sosyal kalkınma bağının kuvvetli kurulması gerekiyor. Gerek çalışma hayatında gerek sosyal güvenlik başlığı altında gerek sosyal hizmetler ve sosyal yardımlar olarak, bu 4 başlık altında toparladığımız sosyal koruma kalkanı altında vatandaşlarımıza ulaşmaya çalışıyoruz. Bir kez daha gördük ki insan kaynağımızın, kamu personelimizin hizmet ulaştırma noktasında nasıl fedakar çalıştıklarını gördüğümüz bir süreci hepimiz yaşamış olduk. 2002’de 2,5 milyon kamu personelimiz mevcutken, bugün 4 milyonu aşkın kamu personelimiz var. Öğretmen sayımız son 18 yıldır yüzde 70, doktor sayımız yüzde 175, hemşire sayımız yüzde 365 arttı. Koronavirüs salgınının etkilerini azaltmak anlamında da istihdam kalkanı paketi altında birçok teşvik ve destek programını açıkladık. Teşvik ve desteklerimizden 1,7 milyon iş yerimiz ve 11 milyon sigortalı çalışanımız yararlanıyor” diye konuştu.

    Bakan Selçuk, veri tabanları ve bilgi sistemleri geliştirmenin faydasını en çok salgın sürecinde sosyal yardımları vatandaşlara ulaştırırken gördüklerini belirterek, “e-Devlet uygulamaları arasında da en çok kullanılan 10 uygulamadan 5’i bakanlığımız ve kuruluşlarına ait hizmetler. Bu noktada bakanlığımızın bu teknolojik dönüşüme ne kadar önem verdiğinin bir göstergesi. İnanıyoruz ki gelecek, bilgi temelli ekonomi üzerine kurulacak. Bilgi teknoloji hamlesi de ülkemizin yükselen gücü olma yolunda en büyük kaynaklarından da birisi olacak” ifadesini kullandı.