Etiket: bilim kurulu üyesi

  • Bilim Kurulu üyesi: “Vaka sayıları önemini kaybetti”

    Bilim Kurulu üyesi: “Vaka sayıları önemini kaybetti”

    Dünyada ve Türkiye’de vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını kaydeden Özlü, “Vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını görüyoruz. Dünyada böyle Türkiye’de de böyle” diye konuştu.

    Hastalığın öncekinden farklı özelliklere sahip olduğunu ifade eden Özlü, hastane doluluk oranları ya da yoğun bakım doluluk oranlarında da endişe verecek bir durum gözükmediğini ifade ederek, “Son zamanlarda Covid-19 vakalarında küresel olarak bir artış var özellikle Avrupa’da çok belirgin. Onun dışında Japonya’da, Kore’de, Amerika’da vaka sayıları artıyor. Türkiye’de gözlemimiz vaka sayılarının arttığı yönünde. Sağlık Bakanlığının yayımladığı verilerde de bu bariz olarak görülüyor. Vaka sayıları artık önemini kaybetti. Sonuç itibariyle biz vaka sayıları üzerinden pandeminin gidişini takip edersek yanılabiliriz. Çünkü, pek çok kişi aslında hastalığı geçirdiği halde test yaptırmıyor. Hepimiz yakın zamanda buna benzer bazı hastalıklar geçirdik ama, hangimiz gidip test yaptırdı ne kadarımız test yaptırdı? Dolayısıyla vaka sayılarının gerçek rakamı yansıtmadığını düşünüyorum çok daha fazla vaka olduğu kanaatindeyim. Ama ne var ki; vaka sayıları bence önemli değil artık. Çünkü, hastalık öncekinden farklı özelliklere sahip oldu. Burada esas olan bizi tedirgin etmesi gereken hastaneye yatışlarda artış olup olmadığı, yoğun bakım doluluk oranlarında artış olup olmadığı ve ölüm sayılarında artış olup olmadığı. Bu açıdan bakılırsa aslında vaka sayılarındaki artışa rağmen ölüm sayılarının artmadığını görüyoruz. Dünyada böyle Türkiye’de de böyle. Hastane doluluk oranları ya da yoğun bakım doluluk oranlarında da endişe verecek bir durum gözükmüyor” ifadelerini kullandı.

    “Omicronla beraber hastalık daha hafif bir forma dönüştü”

    Omicronla beraber hastalığın daha hafif bir forma dönüştüğünü kaydeden Özlü, “Omicronla beraber hastalık daha hafif bir forma dönüştü. Toplumda da aşılanma oranlarımız oldukça iyi hastalığı geçirenlerde çok sayıda var. Dolayısıyla gerek aşılanma gerek hastalığı geçirme yoluyla toplumsal bağışıklık belli ölçüde oluşmuş durumda. Omicrondaki değişimde dikkate alındığında artık Covid-19’un eskiden olduğu gibi ağır, ölümcül bir tehdit olmaktan toplumsal açıdan çıktığını görüyorum ben Onun için vaka sayılarındaki artışı daha önceki dalgalarda yaşadığımız gibi bir korku ya da panikle karşılamıyorum” dedi.

    “Kronik hastalığı olanlar, yaşlılar ve bağışıklığı baskılanmış kişiler için hala hastalık önemli bir tehdit”

    Özellikle kronik hastalığı, yaşlı olanlar bağışıklığı baskılanmış kişiler için hala hastalığın önemli tehdit olduğunu belirten Özlü, “Özellikle kronik hastalığı olanlar, yaşlı ve bağışıklığı baskılanmış olan kişiler için hala hastalık önemli bir tehdit. Onlar kendilerini mutlaka korumaları lazım. Tavsiyem; özellikle 65 yaş üzeri ya da eşlik eden kronik hastalığı olanlar ya da bağışıklığı baskılayan bir tedavi almakta olan kişilerin bilhassa aşısız aşı yaptırmamış herhangi bir kişinin çok dikkatli olması lazım. Kalabalık, kapalı, iyi havalandırılmayan ortamlara girmemelerini tavsiye ederim. Eğer böyle ortamlarda bulunmaları gerekiyorsa kısa süreli olarak bulunmaları ve mutlaka usulüne uygun şekilde maske takmalarını tavsiye ederim. Özellikle toplu taşıma bunun için önemli. Artık maske kullanma zorunluluğu yok ancak, risk altındaki kişilerin kendilerini korumaları için maskeyi mutlaka bu ortamlarda takmalarını, hasta olan kişilerle temas etmemelerini tavsiye ederim. Kendi evladı, torunu, komşusu, arkadaşı da olsa ateşi olan öksüren, aksıran, hapşıran, burnu akan solunum yolu enfeksiyonu belirtisi olan kişilerle çok temas etmemelerini bir araya gelmemelerini ya da gelmek zorunda ise mutlaka iki tarafında maskeli olmasını ve açık havada bir araya gelmelerini tavsiye ederim. Herhangi bir kişi eğer solunum yolu enfeksiyonu bulgusu varsa öksürüyorsa hapşırıyorsa, burnu akıyorsa ateşi varsa kırgınlık, boğaz ağrısı varsa Covid-19 ya da grip olabilir ya da soğuk algınlığı olabilir hiç fark etmez ne olursa olsun en iyisi bir hafta kendini izole etmesi evde kalması topluma karışmamasıdır. Bunu yapamıyorsa, topluma karışmak zorunda ise mutlaka maskeli olarak sosyal alanlarda bulunması gerekir. Bu toplumu korumak için diğer insanları korumak için sosyal sorumluluk duygusuyla böyle hareket etmemiz gerekiyor. Şu anda bunun dışında çok önemli bir tehdit görmüyorum ama takip etmek lazım” şeklinde konuştu.

    “Virüs sürekli değişiyor, mutasyon geçiriyor”

    Virüsün sürekli değiştiğini ifade eden Özlü, “Çünkü virüs sürekli değişiyor, mutasyon geçiriyor bunları Dünya Sağlık Örgütü izliyor bizler de izliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte farklı bir bulgu ortaya çıkarsa tabi ki ona göre yeniden durum değerlendirilir. Ama şu an itibariyle dünyada da böyle tekrar kapanmalar maske veya diğer tedbirlere geri dönüş yok. Böyle bir eğilim yok. Çünkü hastalık evet devam ediyor yayılıyor virüs ama öncekiyle karşılaştırıldığında daha hafif bir hastalık şeklinde ve artık pekte ölümcül değil, baktığınız zaman griple aşağı yukarı benzer durumda bir hastalıkla karşı karşıyayız. Bu bizi tedirgin etmese de de paniğe neden olmasa da dikkatli olmamız gerektiği hususu açık yani dikkatli olmakta fayda var. Özellikle risk grubu kişilerin daha dikkatli olması lazım ama toplumsal olarak hepimizin kendini korumak isteyen bu tür hastalıklara karşı dikkatli olmasında yarar var. 2020-2021 yılında yaşadığımız gibi toplumsal tehdit ortamının tekrar yaşanacağını düşünmüyorum böyle bir beklentim yok. Takip edeceğiz önümüzdeki güz dönemine geçildiğinde vaka sayılarında bir miktar artış olabilir yaşanabilir. Bu çok beklenmedik de bir şey değil. Zaten solunum yolu enfeksiyonlarında genelde güz ve kış mevsiminde vaka artışları görülür. Sadece Covid-19 için değil grip için de böyle soğuk algınlığı için de böyle. Vaka artışlarını takip edeceğiz, vaka sayıları üzerinden bir değerlendirme yapmak vaka sayıları üzerinden bir panik oluşturmak bence çok doğru değil artık. Daha çok hastalığın seyrini izleyerek karar vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

  • Bilim Kurulu üyesinden maske uyarısı

    Bilim Kurulu üyesinden maske uyarısı

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüs ile ilgili açıklamalarda bulundu. Pandemiden ders alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özlü, “Pandemi büyük ölçüde önemini yitirdi. Toplumsal bir tehdit olmaktan çıktı gibi görünüyor. Umarım, bu süreç devam eder ve tümüyle hayatımızdan çıkar yani gündemden büyük oranda düştü. Herkes hayatına geri döndü öyle gözüküyor. Şimdi tabi burada konuşulması gereken önemli bir husus daha var. O da bu pandemiden bizim neleri ders aldığımız çünkü sadece pandemi ile sınırlı kalmaksızın bundan sonraki yaşantınızda da solunum yolu enfeksiyonu bulgularına sahip olan insanların hepimizin zaman zaman böyle hastalıkları oluyor. Korana olabilir veya başka grip olabilir fark etmez; öksüren, hapşıran, burnu akan, ateşi olan yani solunumsal bir enfeksiyon bulgusu taşıyan kişilerin mutlaka kendilerini bir hafta evde izole etmelerini ve sosyal alanlara kalabalıklara karışmamalarını eğer girmeleri gerekiyorsa da maskelerini takmalarını tavsiye ediyorum. Bu tabi toplumsal duyarlılık açısından sosyal sorumluluk açısından önemli” dedi.

    ‘DİKKAT EDERSEK BU ZİNCİRİ KESMİŞ OLUYORUZ’

    Hastalıkların salgınlara dönüşmemesi için maske kullanımının önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Uzak Doğu ülkelerinde pandemiden önce de bu davranış modeli vardı. Bundan sonra bizde de devam etse iyi olur. Hasta kişilerde maske kullanımı önemli çünkü sonuç itibarıyla ağır hastalığa neden olmasa bile bu tür bir bulaş kişinin hayatında 3 veya 5 günün çalınmasına neden oluyor. Sizden bir başkasına geçiyor, okuluna gidemiyor, işine gidemiyor, işte hastalanıyor rahatsız oluyor, hayat kalitesi bozuluyor, hastalık yayılıyor. Oysa hastalandığımızda dikkat edersek bu zinciri kesmiş oluyoruz. Onun için maske kullanımının hasta kişilerde, hastalık döneminde semptomların devam ettiği dönemde, devam etmesi gerektiğini bunun pandemiden alınan bir ders olarak devam etmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

  • Bilim Kurulu üyesinden ‘yeni dönem’ mesajı

    Bilim Kurulu üyesinden ‘yeni dönem’ mesajı

    Sağlık Bakanı Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun yarın en önemli toplantılarından birini gerçekleştireceğini duyurmuştu. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan da özellikle maske konusunda gevşeme kararları beklenen toplantı öncesi konuştu.

    Prof. Dr. İlhan, vaka ve vefat sayılarında düşüşün devam ettiğine dikkat çekerek, “Vaka sayılarımız son 1 haftadır 5 binin altında. Uzunca süredir bu rakamlara hasret kalmıştık. Büyük hastanelerimizde koronavirüs vakaları olmakla birlikte genel olarak ülkemizde hem toplumda hem de hastanelerimizde bir rahatlama söz konusu” dedi.

    ‘YENİ DÖNEM’

    Prof. Dr. İlhan, Bilim Kurulu toplantısında muhtemelen bu sürecin değerlendirileceğine vurgu yaparak, “Muhtemelen bu sürecin değerlendirmesi yapılıp, bu süreç sonrasında bir yeni dönem belirlenecektir düşüncesindeyim. Maske için bakıldığında; Amerika’da, Avrupa’da maske kullanımının giderek azaldığına şahit oluyoruz. Ancak bir yandan da düşünüldüğünde özellikle riskli yerlerde maske kullanımın devam ettiği konusunda bilgilere sahibiz. Örneğin; hastanede maske takmak hem kişiyi hem sağlık çalışanlarını korumak için doğru bir yaklaşım. Çok uzun süreli bir uçak yolculuğunda, tren yolculuğunda, otobüs yolculuğunda maske takmak kişiler için koruyucu bir yaklaşım olarak görünmekte. Maskenin özellikle çok kalabalık ve kapalı yerlerde koruyuculuğunun yüksek olduğuna hepimiz şahit oluyoruz. Bu nedenle belki bu tip çok riskli yerler dışında bir rahatlamanın söz konusu olabileceğini beklemek mümkün” diye konuştu.

    ‘BİREYSEL ÖNLEMLER ÖNE ÇIKIYOR’

    Prof. Dr. İlhan, vakarda tekrar artış beklenip beklenmediğine ilişkin ise şunları söyledi:

    “Koronavirüs sürecinin nereye doğru yol alacağı birkaç faktör ile ilişkili. Bunlardan biri; virüsün ağır hastalık yapacağı bir varyantının ortaya çıkıp çıkmaması. Bu durum her zaman söz konusu olabilir ama şu anki bilgilerimize göre çok daha düşük bir olasılık gibi görünüyor ama bu riskin her zaman söz konusu olduğunu bilmek gerekiyor. İkincisi, toplumların koronavirüs salgını için hem bireysel olarak hem de toplumun genelinin ne kadar bağışık olduğu. Ülkemiz için bakıldığında 3 doz aşı olan 27 milyondan fazla vatandaşımız var. 2 doz aşı olan da 53 milyondan fazla kişi var. Koronavirüsten korunmada aşının önemli faktör olduğunu söylemek gerekiyor. Aşı olanların son doz üzerinden 6 ay geçtiyse özellikle de kronik hastalığı olan vatandaşlarımız ve 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın 1 doz daha hatırlatma dozlarını olmaları en doğru yaklaşım olacaktır. Üçüncüsü de toplumların davranış biçimleri. Kişiler çok dikkatsiz davranıyor, risk grubunda olan kişiler ile temasta bulunmaktan çekinmiyorsa kendisinde semptomlar olan kişi toplum ile bir arada olmaktan çekinmiyorsa burada da bir riskin söz konusu olabileceği söz konusu. Geldiğimiz dönem daha çok bireysel önlemlerin, aşılamanın öne çıktığı bir yol olarak gözükmekte.”

  • “Risk altındalar” diyerek aşısızları uyardı

    “Risk altındalar” diyerek aşısızları uyardı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “‘Omicron hafif bir hastalık halini aldı’ diyerek yanılmamak lazım. Aşılı olmayanlar ya da tam doz aşısı olmayanlar gerçekten risk altında” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, tam doz aşılılarda hastalığın hafif seyrettiğini belirterek, “Ama aşısızlarda hala ağır seyredebiliyor ve ölümlere yol açabiliyor. Özellikle yaşlılarda, bağışıklığı baskılanmış kişilerde kronik hastalığı olan kişilerde yine hastane yatışları yoğun bakım desteği gerekebiliyor ve maalesef ölümlere neden olabiliyor. ‘Omicron hafif bir hastalık halini aldı’ diyerek yanılmamak lazım. Aşılı olmayanlar ya da tam doz aşısı olmayanlar gerçekten risk altında. O bakımdan hastalığın hafif seyretmesi kişinin bağışıklık sisteminin güçlü olmasıyla ilişkili. Bunu da en başta aşı ile sağlıyoruz. Bunun için mutlaka hatırlatıcı doz aşılarımızı zamanında yaptırmış olmamız şart” dedi.

    Kronik hastalığı olanlara yönelik uyarılarda da bulunan Prof. Dr. Özlü, “Yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılayan bir hastalığı ya da bağışıklığı baskılayan bir tedavi almakta olanlar çok dikkatli olmalı. Hala onlar için Omicron ağır seyreden ölümcül seyreden bir hastalıktır şeklinde devam ediyor. Bu kişilerin kendilerini tek başına korumaları mümkün değil çünkü evden dışarı çıkmasa bile oğlu, kızı, gelini, damadı, torunu, komşusu, akrabası onun yanına geliyor. Ziyaret ediyor. Dolayısıyla ne kadar kendisi dikkat etse bile dışarıda irtibatta olan, hayatın içinde olan insanlar gelip bulaştırabiliyorlar. Dolayısıyla hepimizin dikkatli olması gerekiyor. Yani ben gencim ya da işte aşılıyım ya da herhangi bir hastalığım yok bunu hafif atlatırım, diye düşünmemek lazım. Siz kendiniz hafif atlatmış olsanız bile sizden hastalığı kapabilecek olan bir yakınınız, bir tanıdığınız, bir arkadaşınız, komşunuz, akrabanız o kadar şanslı olmayabilir. Onda ağır seyredebilir hatta onun maalesef kaybıyla sonuçlanabilir” dedi. (DHA)

     

  • Bilim Kurulu üyesinden normalleşme açıklaması

    Bilim Kurulu üyesinden normalleşme açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, 3 büyükşehirde vakaların düştüğünü hatırlatarak, “Tam doz aşılı popülasyonun yüzde 70’in üzerine çıkması gerekiyor. Türkiye’de şu an aşılanma oranı yüzde 50-60 arası. Normalleşme anlamında bunu yüzde 70’in üzerine çıkarmamız gerekiyor” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı 12-18 Şubat’ı kapsayan vaka sayısı haritasına göre, 100 bin kişide görülen vaka sayısı; son 1 haftada İstanbul, Ankara ve İzmir’de azaldı. Haritaya göre, İstanbul’da 100 bin kişide görülen vaka sayısı son 1 haftada 717,58’den 617,50’ye, Ankara’da 1323,97’den 1216,83’e, İzmir’de ise 1017,38’den 776,25’e düştü.

    ‘DÜŞÜŞÜN BELİRGİN OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ’

    Son verileri değerlendiren Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, Türkiye genelindeki vaka sayılarında son 3 haftadır düşüş yaşandığını belirterek, “Özellikle bu son haftada ciddi düşüş var. Bu düşüşün önümüzdeki günlerde daha da belirgin olacağını düşünüyoruz. 3 büyükşehirde ülke nüfusunun büyük bir bölümü yaşıyor dolayısıyla sayılar düşmeye devam edecektir. Ankara, İstanbul ve İzmir’de düşüşün gerçekleşmesi sevindirici. Artık küçük ve orta ölçekli illere dikkat etmek gerek. 15 günlük yarıyıl tatili süresince büyük illerden küçük illere seyahatler oldu. Bu kısa gidiş gelişlerde virüs o kentlere taşındı” dedi.

    ‘SEYAHATLERİN ETKİSİNİ GÖRECEĞİZ’

    Küçük ve orta ölçekli kentlerde düşüşün beklenen oranda olmayabileceğini söyleyen Prof. Dr. Şener, “Yarıyıl tatili nedeniyle bu dönem, aslında o seyahatlerin etkisini göreceğiz. Anadolu illeri ve sahil şeridini buna dahil edebiliriz. Bu kentlerde düşüş daha yavaş olacaktır. Mart ayının ikinci yarısından itibaren bu illerde de düşüş göreceğiz çünkü Omicron varyantının süreci böyle oldu. Girdikleri ülkelerde önce pik yaptı sonra takip eden 3 hafta içinde keskin düşüşler yaşandı. Türkiye’de 1 hafta gecikmeli de olsa, şu an yaşanan süreç beklenen bir sonuç. Önümüzdeki günlerde bu düşüşü daha keskin göreceğiz ama tedbiri elden bırakmamak gerek” diye konuştu.

    NORMALLEŞME TAKVİMİ

    Keskin düşüşlerin etkisiyle normalleşme takviminin açıklanıp açıklanmayacağı konusunda da değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Şener, “Bunu öngörebilmek çok zor çünkü bizim aşılanma oranlarımız çok dalgalı. Vaka hızının düşmesi tabii ki sevindirici ama bir taraftan da geleceğe umutla bakabilmek için aşılanma oranının yükselmesi gerekiyor. Aşılanma oranı şimdi hızlı yükseliş trendinde değil. Turkovac’ın ilk girdiği zaman aşılanma hızında ciddi bir tırmanış oldu. Vatandaşlarımızda merak ve ilgi uyandırdı. Turkovac temelli aşılanma hızında ciddi bir tırmanış oldu ama şimdi aşılanmada bir tırmanış yok. Bunu biraz daha yukarı çıkarmak gerekiyor. Tam doz aşılı popülasyonun yüzde 70’in üzerine çıkması gerekiyor. Türkiye’de şu an aşılanma oranı yüzde 50-60 arası. Normalleşme anlamında bunu yüzde 70’in üzerine çıkarmamız gerekiyor. Çünkü Avrupa’da tam doz aşılama oranının yüzde 70’in üzerinde olan ülkelerde normalleşme takvimi açıklandı. Türkiye için de bu baraj aşıldığı andan itibaren bizim içimiz daha rahat olacak” dedi.

  • Bilim Kurulu üyesinden maske uyarısı

    Bilim Kurulu üyesinden maske uyarısı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın, maskenin, hastalığın bulaşmasını engellediğini söyleyerek, “70 bin vakanın olduğu dönemde maskeyi kullanmamak, kendimizi riske atmak demektir. Biz enfekte olursak aynı evde yaşadığımız insanları da riske atıyoruz. İş yerimizden, sokaktan, okuldan enfeksiyonu eve getirmemenin tek yolu, maskedir” dedi.

    Prof. Dr. Akın, yaptığı açıklamada, pandeminin başladığı günden bu yana maske kullanımının öneminden bahsedildiğini söyledi. Türkiye’de günlük 6 bin civarında vaka açıklandığı zamanlarda ciddi kısıtlamaların uygulandığını anımsatan Akın, “Maske hastalığın bulaşmasını engelliyor. 70 bin vakanın olduğu bir dönemde maskeyi kullanmamak kendimizi riske atmak demektir. Biz enfekte olursak aynı evde yaşadığımız insanları da riske atıyoruz. İş yerimizden, sokaktan, okuldan enfeksiyonu eve getirmemenin tek yolu maskedir. Eğer vaka sayıları ciddi bir düşüş gösterirse ki düşüş bekleniyor, o zaman belki maskelerin çıkarılması ile ilgili değerlendirme olur. Batılı ülkelerde maske konusunda rahatlık sağlanan ülkelere bakarsak hatırlatma dozu da dahil olmak üzere aşılama oranları yüzde 80-90 civarında. Türkiye’de ise 2’nci doz aşı olanlar yüzde 60-70 civarında. Türkiye toplumsal bağışıklık açısından geride kalmış durumda. Onun için bizim biraz daha maske takma konusunda duyarlı olmamız lazım” diye konuştu.

    ‘RİSK ÇOK YÜKSEK’

    Prof. Dr. Akın, maske kullanımı olmamasını doğru bulmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:

    “Örneğin; şu anda Hacettepe Hastanesi’ndeyiz. Açık alanlara baktığınız zaman insan sayısı sınırlı. Elbette ki maskesiz dolaşabilirsiniz. Hastanenin önüne girdiğiniz zaman bir kalabalık var. O kalabalığa muhakkak maske ile girmek lazım. Artık biz maskeyi nerede kullanacağımızı iyi bilmemiz lazım. Herkes kendisini nasıl koruyacağını iyi biliyor. Muhakkak kendilerini enfeksiyondan korumak için maskelerini taksınlar. Çok hızlı bulaşan bir enfeksiyon ile karşı karşıyayız. Vaka sayılarının düşmesi aldatıcı olabilir. ‘Vakalar azalıyor’ gibi düşünmeyelim. Tekrar hareketlenme olabilir. 70 bin vakayı küçümsememek lazım. Dünyadaki herkese maske takma ve önlemler konusunda bıkkınlık gelmiş durumda. Çok uzamış gibi geliyor; ama virüs için böyle bir şey yok. O olabildiği kadar insanların vücudunda kendisini çoğaltmaya çalışıyor. Bu mücadeleden insanoğlunun daha karlı çıkabilmesi için muhakkak maskesini takması lazım. Buna rağmen enfeksiyon etkenini alırsa bundan korunmak için aşısını tamamlaması lazım. Benim net önerim, hala risk çok yüksek. Risk çok yüksek olduğu için özellikle kapalı alanlarda ve kalabalık ortamlarda maske takmayı sürdürelim. Buna rağmen riski en aza indirebilmek için de tam aşılı hale geçelim.”

    ‘HER BİREY KENDİ MÜCADELESİNİ YAPMASI LAZIM’

    Prof. Dr. Akın, yeni varyantla karşılaşılabileceğini söyleyerek, Türkiye’de Alfa, Delta ve Omicron varyantı ile karşılaştıklarını söyledi. Omicron’un, Delta’ya göre bulaşıcılığının daha yüksek olduğunu belirten Akın, şöyle konuştu:

    “Yeni karşılaştığımız varyantın bulaşma kabiliyeti artıyor. Bunun sebebi de virüs kendi neslini sürekli çoğaltarak yeryüzünde tutma gibi bir çaba gösteriyor. Ne kadar tedbirsizseniz ne kadar aşısızsanız ve kuralları ihmal ediyorsanız, virüsün yeni varyantlar ortaya çıkarması için fırsat yaratıyorsunuz demektir. Bu da bir şekilde toplumda yayılıyor. Unutmayın ki Güney Afrika’da kasım ayında görüldü. Türkiye bunun etkisine aralık-ocak ayında girdi. Dünyada herhangi bir ülkede yeni varyant görülmesi senin ülkeni de risk altına sokuyor. Bütün dünyanın el birliğiyle bu pandemiyle mücadelesi çok önem taşıyor. Biz kendi ülkemiz olarak kendi mücadelemizi yapalım. Her birey kendi mücadelesini yapması lazım. Muhakkak kişisel sorumluluğumuzu üzerimizde taşıyalım. Kişisel sorumluluğumuz topluma karşı sorumluluğumuzun ve saygımızın gereğidir.”

  • “Türkiye tehdit altında” diyerek uyardı

    “Türkiye tehdit altında” diyerek uyardı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, “90 bin bandında günlük yeni vaka ilan ediyorsanız, hastalık halen ülkeyi tehdit ediyor demektir. Şu anda ölüm sayılarında da artma olduğuna göre Türkiye hala Covid-19 vakaları ile ilgili tehdit altında. Günlük yaklaşık 200 kişinin ölümü hiç azımsanacak bir rakam değil. O yüzden de tehdit çok büyük” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı ve Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Akın, yaptığı açıklamada, günlük koronavirüs vaka sayılarının salgının başladığı günden bu yana ilk defa 90 binlerin üzerine çıktığını belirtti. Bu durumun, hastalığın yaygın olduğu anlamına geldiğini söyleyen Akın, herkesi dikkatli olunması konusunda uyardı.

    “TÜRKİYE COVİD-19 TEHDİDİ ALTINDA”

    Akın, “90 bin bandında günlük yeni vaka ilan ediyorsanız hastalık halen ülkeyi tehdit ediyor demektir. Sadece bizi değil, pek çok ülkede de aynı sorun yaygın olarak devam ediyor. Çünkü bu varyantın en önemli özelliği, çok hızlı yayılıyor olması. Yani yürürken karşılaştığınız pek çok kişi hastalık taşıyıcısı olabilir. Bu yüzden de hastalık şu anda yükselme eğiliminde gibi gözüküyor. Umarım daha fazla yayılmaz. Çok fazla miktarda enfeksiyon vakası varsa Türk toplumu muhakkak biraz tedirgin olması, dikkatli olması ve önlemleri alması lazım. ‘Omicron’ varyantının ilk görüldüğü dönemlerden sonra Türkiye’de en azından ölüm sayılarında bir düşme eğilimi vardı ama şu anda ölüm sayılarında da artma olduğuna göre Türkiye gerçekten de hala Covid-19 vakaları ile ilgili tehdit altında” diye konuştu.

    ‘TÜRKİYE COVİD-19 RİSKİNİ YÜKSEK ORANDA TAŞIYOR’

    Prof. Dr. Akın, çok fazla kapalı ve açık alan toplantılarının yapıldığını belirterek, “Bu da ‘Omicron’ varyantı ile seyreden Covid-19 vakalarının hızla yayılmasını daha da artırıyor. Okulların 15 günlük sömestir tatiline girmesiyle ciddi bir şekilde toplumda da hareketlenme oldu. Bu hareketlenme şehirler arası oldu. Dolayısıyla hastalığın yoğun olduğu bölgelerden başka bölgelere de enfeksiyon taşıyan kişiler geçti. Burada da yeni odaklar oluşmasına sebep oldu. Bir önemli nokta da AVM, sinema gibi sosyal etkinliklerin çok yoğun olduğu bölgelerde, çok fazla sayıda özellikle aşısız olduğunu beklemediğimiz çocuk, genç yaş grubu ve maske kullanmama, mesafeye dikkat etmeme olaylarını gözlemliyoruz. Bu da hastalığın yayılmasını ve bunların arasında da düşük oranda olsa bile hastaneye gidip hastanede yoğun bakıma kadar gidebilecek vaka olasılıkları var. Bu nedenle Türkiye hala Covid-19 riskini yüksek oranda taşıyor” dedi.

    ‘TEMEL SEBEP HALA COVID-19 ENFEKSİYONU’

    Prof. Dr. Akın, Türkiye’de koronavirüs vakasının, grip enfeksiyonuna yakalananlara göre 15 kat daha fazla olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:

    “Biz H1N1 pandemisi sırasında resmi kayıtlara göre yaklaşık 700 civarında vaka kaybettik. Bunların önemli bir kısmı gebelerdi. Her yıl 200 ile 500 kişiyi gripten kaybedebilirsiniz bizim ülkemizde. Dünyada da bu rakam 200 bin ile 500 bin olarak tahmin ediliyor. Şu anda Covid-19’a bakarsanız yaklaşık olarak 3-4 milyon belki de 5 milyon insan kaybedilmiş durumda. Yıl içinde bakarsanız bunun sayısının yaklaşık olarak 2,5 milyon olduğunu görürsünüz. Şu anda Covid-19 hala insan öldürmeye devam eden bir pandemi olarak kendini gösteriyor. O yüzden de şu anda griple Covid-19’un karşılaştırmasını yapmak mümkün değildir. Bizim şu anda dominant (üstün) toplumda soğuk algınlığının, grip benzeri hastalığın, yoğun bakımlara yatışın ve kaybettiğimiz vakaların temel sebebi hala Covid-19 enfeksiyonudur. ‘Omicron’ varyantının hafif seyrettiğine dair uluslararası ve ulusal bilgiler olmakla beraber sadece, Türkiye’nin günlük olarak kaybettiği vaka sayısında ‘artış mı var’, ‘azalma mı var’ buna bakılmasını öneriyorum. Günlük yaklaşık 200 kişinin ölümünü bu ülke tolere etmemesi lazım. Bunların ölüm sebebi doğrudan Covid-19’dur. Dolayısıyla hiç azımsanacak bir rakam değil. O yüzden de tehdit çok büyük.”

    ‘OKULLARDAKİ BULAŞMA EN GERİDEKİ YER’

    Toplumda yapılan birçok etkinliğin risk oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Akın, “Restoranlardaki kafelerdeki fütursuzca ihmalkar oturuşlar risk yaratıyor. Okullardaki bulaşma en gerideki yer. Bilim Kurulu okullarla ilgili herhangi bir kapatma ya da süreyi uzatmayla ilgili bir şey düşünmüyor. Okullar toplumda odak olma açısından en dikkatli ve en iyi olanı. Bilim Kurulu’nda önlemler zaman zaman tartışılıyor. Özellikle aşıya teşvik edici önlemler çok önemli. Aşı belki hastalığın bulaşmasını engellemiyor ama hastalanmayı engellediği için iş gücü kaybının önüne geçiyor. Bilim Kurulu’nda en fazla konuşulan konulardan biri, aşılamayı artıracak önlemler” dedi.

  • Umut veren açıklama: Salgının sonu gelebilir

    Umut veren açıklama: Salgının sonu gelebilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘Omicron’ varyantının hızlı yayılması ve hastane yükünün fazla olmamasının beklentiye yol açtığını belirterek, “Yoğun bakım ihtiyacının da çok olmaması, ‘Acaba bu hızlı şekilde tüm dünyada herkesi enfekte ederse ve bağışıklık oluşturursa salgının sonunu getirebilir mi’ beklentisine yol açtı. Evet, bu mümkün olabilir” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘Omicron’ varyantı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

    Özlü, mevcut vaka sayılarından daha fazla virüsün yaygın olduğunu belirterek, “‘Omicron’a bağlı dalga dünyada devam ediyor. Vaka sayıları tabi test yapılanlar üzerinden tüm dünyada değerlendiriliyor. Oysa ‘Omicron’ artık biraz sıradanlaştı gördüğümüz kadarıyla. Pek çok kişi hafif bir üst solunum yolu hastalığı gibi ya da bir soğuk algınlığı gibi nezle, grip gibi geçiriyor. O bakımdan test de yaptırmıyor. Yaptırmak da istemiyor insanlar testi çünkü test yaptırdığında pozitif çıkarsa hayatı ona bağlı olarak biraz aksayacak; okuluna, işine gidemeyecek, randevuları iptal etmek zorunda kalacak. O bakımdan test yaptırmadan griptir geçer, deyip aldırış etmiyor” dedi.

    “HAFİF SEMPTOMLARLA AYAKTA GEÇİRİLİYOR”

    Ben bu mevcut vaka sayılarının ötesinde ‘Omicron’un çok yaygın olduğunu düşünüyorum diyen Prof. Dr. Özlü açıklamasını şu ifadelerle devam ettirdi.

    “Çevremizde son 1 ay içinde mutlaka üst solunum yolu hastalığı geçiren pek çok kişinin olduğunu biliyorum. Boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı, yanma, baş ağrısı, hafif burun akıntısı, hapşırma, hafif öksürük gibi semptomlarla ayakta geçiriliyor. Genel itibarıyla baktığınızda ağır bir tablo pek oluşmuyor dolayısıyla da tanı olmuyor. Böyle bir durum var”

    ‘AŞISINI YAPTIRMAYANLARIN BİR AN ÖNCE AŞILANMASINI İSTİYORUZ’

    ‘Omicron’ varyantının, salgının seyrindeki etkisini de değerlendiren Prof. Dr. Özlü, “‘Omicron’ varyantının bu kadar hızlı yayılması ve çok şükür çok hastane yükünü artırmaması, yoğun bakım ihtiyacının çok olmaması şöyle bir beklentiye yol açtı. ‘Acaba bu hızlı bir şekilde tüm dünyada herkesi enfekte ederse ve bir bağışıklık oluşturursa salgının sonunu getirebilir mi?’ Evet, bu mümkün olabilir. Böyle olabileceğini biliyoruz. Hakikaten salgının ilk dönemlerine bakarsanız, vaka sayıları çok daha fazla ama hayat devam ediyor. Şu anda bu kadar hastalığın yaygın olmasına rağmen hepimiz normal hayatımızı yaşamaya devam ediyoruz. Tedbirlerle birlikte tabi ki. Yani biraz sıradan normal bir hastalığa döndüğü gibi bu sadece ‘Omicron’un daha hafif yapıcı hastalık olmasıyla ilgili değil. Bence aynı zamanda yaygın aşılama ile daha önce hastalığı geçirenlerin kazandığı bağışıklıkla elde edilen bir sonuç. Ülkemizde 2 doz, 3 doz ve hatta 4 doz aşısını yaptırmış olan çok sayıda insan var. Yeterli mi? Henüz değil. Tabi aşısını yaptırmayanların da bir an önce aşılanmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Tatil uyarısı: Virüs Anadolu’ya taşınıyor

    Tatil uyarısı: Virüs Anadolu’ya taşınıyor

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, okulların tatil olmasıyla birlikte büyük kentlerden Anadolu’ya bir insan hareketliliği oluştuğunu belirterek, “Bu hareketlilikte İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden Anadolu’ya virüs taşınıyor. Giderken yanlarında virüsü de götürüyorlar maalesef. Aslında virüsün eli ayağı yok. Kendisi gelip de bize bulaşmıyor. Bir insan bize bulaştırıyor. Bu dönemde insan hareketliliğini minimuma indirmemiz lazım” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu. Eğitim ve öğretimde verilen aranın ardından virüsün büyük kentlerden Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayıldığını söyleyen Prof. Dr. Özlü, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat çekti.

    KÜÇÜK KENTLERE TAŞINIYOR

    Virüsün çok kolay bulaştığını kaydeden Prof. Dr. Özlü, “Okulların tatil olması ile büyük kentlerden Anadolu’ya, yani küçük kentlere bir insan hareketliliği oluşuyor.

    İnsanlar çocuklarının okulların tatile girdiği tarihlerde tatil planlaması yapıyorlar. Ya memleketlerine, eşine, dostuna gidiyor ya da turistik tesislere, kış turizmi gibi alanlara gidiyorlar. Bu hareketlilikte İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden Anadolu’ya, küçük kentlere ve hatta kırsal alanlara virüsün taşınması anlamına geliyor. Giderken yanlarında virüsü de götürüyorlar maalesef. Aslında virüsün eli ayağı yok. Kendisi gelip de bize bulaşmıyor.

    CENAZELERE DİKKAT

    Bir insan bize bulaştırıyor. Dolayısıyla bu insan hareketliliği gerek toplu taşımada, gerek aile içi bir araya gelmelerde, gerek kalabalık toplantılarda, nişan, söz gibi törensel faaliyetler de özellikle tatil zamanlarında planlanıyor. Bazen cenazeler taziyeler oluyor. Öyle durumlarda hani bir bakıyorsunuz birdenbire bir pozitif kişi varsa eğer etrafa bulaşıyor ve yeni vaka ortaya çıkıyor” dedi.

    Virüsün çok kolay bulaştığını belirten Prof. Dr. Özlü, “Çok dikkatli olmak lazım. Bu dönemde insan hareketliliğini minimuma indirmemiz lazım. Kapalı ortamlarda hane halkı dışında insanlarla bir arada olmak, birlikte yemek içmek, oturup kalkmak, uzun süre birlikte vakit geçirmek riskli. Onun için bu tatil sürecinde bunlara dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mutlaka ve mutlaka eskiden beri söylediğimiz sosyal mesafenin korunması, maskenin sosyal alanlarda takılması önemli. Bunlara dikkat edersek en az hasarla bu süreci atlatabiliriz” diye konuştu.

  • Bilim Kurulu üyesi açıkladı: Vakalar daha da artabilir

    Bilim Kurulu üyesi açıkladı: Vakalar daha da artabilir

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, kalabalık yılbaşı kutlamalarının bu hafta içinde vakalara yansıyabileceğini söyledi. İlhan, “Biraz daha vakalar yukarı doğru yol alabilir. PCR testi için başvuru sayısı neredeyse 2 kat arttı. Neredeyse her 5-6 testten 1’i pozitif çıkmaya başladı. Bu da ‘Omicron’ sürecinin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar hızlı şekilde vakaların arttığını gösteriyor” dedi.

    Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, vaka sayılarındaki artışa ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. İlhan, vaka sayılarının 50 binin üzerine çıktığını, yakın zamanda bu rakamın 18 binlere kadar düştüğü hatırlattı.

    ‘Omicron’ varyantının dünya ile birlikte Türkiye’yi de etkilemeye başladığını belirten Prof. Dr. İlhan, “Hatta bütün dünyada hakim olan ‘Delta’ varyantı yerine ‘Omicron’ alabilecek gibi görünüyor, belki ülkemizde de böyle olur geldiğimiz aşamada. ‘Omicron’un bu kadar yoğun olması hızlı bulaşın ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha gösteriyor. Vaka artışı Türkiye’nin her yerinde maalesef aynı düzeyde söz konusu olabilir. Türkiye’nin her yerinde, kapalı ortamlarda, kurallara uyulmadığı yerlerde hastalığın daha hızlı yayıldığını söylemek mümkün. Ben kendi fakültemden örnek vereyim; Gazi Üniversitesi’nde PCR testi için başvuru sayısı neredeyse 2 katı arttı. Neredeyse her 5-6 testten 1’i pozitif çıkmaya başladı. Bu da ‘Omicron’ sürecinin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar hızlı şekilde vakaların arttığını gösteriyor” dedi.

    ‘KURALLARA RİAYET ETMEMİZ GEREK’

    Prof. Dr. İlhan, kimilerinin hızlı bulaş olduğu için öldürücülüğünün daha az olduğunu düşünerek ‘Çok da etki yapmayabilir’ diye düşündüğünü vurgulayıp, “Evet böyle olabilir; ama bir yandan da bir anda bu kadar çok kişinin enfekte olması, enfekte olan kişilerin sayısını arttırdığı için kimde ne hastalık yapacağı konusunda da koronavirüs ile ilgili halen daha bilinmezler söz konusu olduğu için ağır hastalık yapabilir. Topluma baktığımızda bir kısım vatandaşımız daha aşılı değil, bir kısım vatandaşımız da aşılı olsa da hatırlatma dozunu yaptırmadıkları için antikor düzeyi düşük olabilir ve herkes aynı düzeyde korunmuyor olabilir. Geldiğimiz aşamada ‘Omicron’ varyantının çok hızlı bulaştığını da düşündüğümüzde riskin ne kadar yüksek olduğuna şahit oluyoruz. İster aşılı olalım, ister aşısız olalım bu kadar hızlı bulaşan bir varyant söz konusuyken kurallara riayet etmemiz gerekiyor. Hazır ülkemizde 3 ayrı aşı da söz konusuyken, aşı olmayanların bir an önce aşılarına başlamaları, aşı olanların da bir an önce hatırlatma dozlarını yaptırmaları en doğru yaklaşım olacaktır” diye konuştu.

    ‘YILBAŞI SONRASI PCR KUYRUĞU UZADI’

    Prof. Dr. İlhan, yılbaşı öncesi bilim insanları ve devlet görevlilerinin ‘Bir araya gelmeyelim’ ve ‘Kapalı ortamlara dikkat edelim’ diye uyarıda bulunduğu dile getirerek, şöyle konuştu:

    “Ama bir kısım vatandaşımızın maalesef bir araya gelmekten imtina etmediğine, kalabalıkta yakın mesafede bir araya geldiğine şahit olduk hatta Ankara’da perşembe, cuma günü trafik neredeyse yüzde 30 rahatlamıştı. Bu da bize insanların muhtemelen tatil beldelerine ya da farklı yerlere seyahat ettiğini gösteriyor. Yılbaşında vatandaşların şüpheli bir teması olduysa, kalabalık ortamlarda bir araya geldilerse, geldiklerinde de farklı bir bulguları varsa ateş, solunum sıkıntısı, halsizlik gibi mutlaka PCR testi yaptırmaları, sonucu negatif gelene kadar kendilerini karantinaya almaları en doğru yaklaşım olacaktır. Yılbaşı süreci geçeli 5 gün oldu, bu hafta içinde yılbaşındaki kalabalık maalesef vakalara yansıyabilir. Biraz daha vakalar yukarıya doğru yol alabilir. Örneğin; yılbaşı öncesinde bizim fakültemiz hastanesinde sıra daha azken şimdi PCR testi sırasının çok uzadığını söylemek mümkün hatta geçen yıl bu günlerde İstanbul ve Ankara’da yaşadığımız gibi sıranın çok olduğuna şahit oluyoruz. Bu yüzden vatandaşlarımız aşılı olsa da olmasa da ‘Pandemi bitti’ diye düşünmemeli, önlem almaktan kaçınmamalılar.”