Etiket: bilim kurulu üyesi

  • “Vaka sayısı sıfır dahi olsa güvende değiliz”

    “Vaka sayısı sıfır dahi olsa güvende değiliz”

    Bayram sonrası yeni normale dönüşün bir parçası olarak daha fazla önlemin kaldırılması bekleniyor. Bu anlamda vaka sayısının azaltılmasının önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mehmet Ceyhan uyarıyor: “Ancak sayı sıfır olsa dahi güvende değiliz. Bu sadece test yapılan kişiler arasında güvende olduğunuz anlamına gelir.”

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan Hürriyet’ten Fulya Erbaş’a şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Pandemi eğrileri dağa benzer. Önceleri eteği yatıktır. Sonra dikleşir. İnişte de aynı şekilde. Hızlı inerseniz dirençle karşılaşırsınız. Direnci kırmak için ise asemptomatik vakaları bulup tedavi etmek gerekir. Biz o dönemi yaşıyoruz. Bundan sonra her gün 200-300 vaka olmayacak belki ama süreç bitmiş değil.”

    Tedbirlerin bayramdan sonra yavaş yavaş kaldırılacağının altını çizen Ceyhan şunları söyledi: “Hepsi birden kaldırılamaz. Tüm yasakları bir anda kaldırırsanız, bir problem çıktığında bunun nereden kaynaklandığını bulamazsınız. Mesela bir pozitif vaka yakaladınız. O kişi sinemaya da restorana da berbere de gitmiş. Virüsü nereden kaptı, kimlere bulaştırdı? Nasıl saptayacaksınız?”

    Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü ise “Bayram sonrası, farklı bir dünyaya uyanacağımızı, her şeyin toz pembe olacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz” dedi. Özlü, vaka sayılarında yaşanan düşüşün, çok büyük bir dalgalanma yaşanmazsa, süreceğini; ancak aşı bulunana kadar hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını belirtti.

    Önlemlerin kurallara bağlı şekilde esnetilmeye başlanacağını söyleyen Özlü “Mesela tren seferleri başlayacak ama eskisi gibi tam kapasite değil, yüzde 50 kapasiteyle. İç ve dış hat uçuşları, şehirlerarası otobüs seyahatleri yeniden yapılabilecek ama tüm bunların kendi kuralları olacak” dedi.

    Bilim kurulu üyesi: Bitiş çizgisine varmak üzereyiz

    “Aceleci davranmak yok. Kademeli normalleşeceğiz” diyen Özlü şunları söyledi: “Bitiş çizgisine varmak üzereyiz. Biraz daha sabır. AVM’ler, kuaför ve berberler yeniden açıldı, 16 ilde seyahat yasakları kalktı. Gördük ki, bu yeni ‘kontrollü sosyal hayat’ süreci bizi kötü etkilemedi. Gevşemelere rağmen olumsuz bir etkinin görülmemesi sevindirici olduğu kadar yeni kararlar alınması adına da cesaretlendirici. Bu süreçte maske ve hijyenden vazgeçilmemeli. En kritik olan ise sosyal mesafe. ‘Diğerlerini yapıyorum, bu olmasa da olur’ denmemeli. Hele ki kalabalık ortamlarda maske tek başına koruyucu değildir. Mesafeyi korumaya devam.”

  • Bilim Kurulu Üyesi uyardı! Kredi kartına dikkat

    Bilim Kurulu Üyesi uyardı! Kredi kartına dikkat

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, ayrıca el öpmelerin ve temasın yoğun olduğu bayramda alınan sokağa çıkma kısıtlamasının oldukça yerinde bir karar olduğunu kaydederek, “Yapacağımız en iyi şey bu günlerde görüntülü konuşmak olmak herhalde. Harçlıkları da artık büyüklerimiz küçüklere havale eder diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    Bayram öncesi rakamların son derece umut verdiğini, ölüm, hastanede yatan ve poizitif çıkan vaka sayılarında son derece azalma olduğunu kaydeden Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, “Bayram öncesi hakikaten en iyi günlerimizi yaşıyoruz. Umut verici rakamlar var. Türkiye’de en düşük ölüm sayısını gördük.

    Hastanelerimizde de vaka sayımız son derece azaldı, hem başvuru sayımız hem yatan hasta sayımız. hem de pozitif çıkan hastalarımızda son derece azalma var. Umarım ‘bayramdan sonraya vaka kalmayabilir’ diye düşünmeye ve umut etmeye başladık. Bunu görmeyi bekliyoruz açıkçası” dedi.

    Bayramların; temasın yoğun olduğu dönemler olduğunu, bu nedenle alınan sokağa çıkma kısıtlamasının son derece yerinde bir karar olduğunu aktaran Prof. Dr. Çelik; “Yapacağımız en iyi şey bu günlerde görüntülü konuşmak olmak herhalde. Harçlıkları da artık büyüklerimiz küçüklere havale eder diye düşünüyorum” dedi. Çelik; “Bayramda alınan sokağa çıkma kısıtlaması çok yerinde bir karar.

    Çünkü hakikaten bizim bayramlarımız büyüklerimizle, küçüklerimizle, akrabalarımızla, komşularımızla hasret giderdiğimiz ve en yoğun duyguları yaşadığımız anlar. Bayramda yine o yoğunluğu yaşayacağız ancak maalesef birbirimizden uzak kalmamız gerekiyor.

    Sosyal ve kişisel mesafemizi korumamız lazım. Yapacağımız en iyi şey bu günlerde görüntülü konuşmak olmak herhalde. Harçlıkları da artık büyüklerimiz küçüklere havale eder diye düşünüyorum. Temasın yoğun olduğu dönemlerdir bayramlar, büyüklerimizin elini öpeceğiz, çocuklarımızın yanaklarından öpeceğiz. Bunlar gerçekten de bir risktir. Bayramda tüm Türkiye’de sokağa çıkma kısıtlamasının açıklanması hepimiz tarafından sevinçle karşılanmış durumda” ifadelerini kullandı.

    “ALIŞVERİŞTE KART BANKNOTTAN DAHA RİSKLİ ANCAK BULAŞ OLACAĞI KANAATİNDE DEĞİLİZ”

    Alışverişte kart kullanımının para kullanımından daha riskli olduğunu belirten Çelik, kartın ıslak mendille silinmesi önerisinde bulundu. Ancak bunlardan bulaş olacağı kanaatinde olmadıklarını da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Çelik; “Parada, banknotlarda bulaşla alakalı çok çalışma yapıldı, corona virüs ile değil ama diğer bakterilerle alakalı. Ciddi şekilde bulaş olduğu görülmüş değil. Dolayısıyla korkmaya veya endişe etmeye gerek yok. Kart banknota göre daha riskli açıkçası. Kartta daha fazla banknotlara göre bulaş riski.

    Ancak onun dışında majör temasın olmayacağını biliyoruz. Ama kartları kullandıktan sonra ıslak mendille silmekte fayda var diye düşünüyorum. Yine de bu konuda endişe etmesinler, hiçbir şey yapmasalar bile bulaş olacağı kanaatinde değiliz. Bu konuda kanıtlanmış, bilimsel bir veri yok” şeklinde konuştu.

    Tatil döneminde deniz ve havuzdan bulaşın mümkün olmayacağını, bilim kurulu tarafından alınacak önlem ve tedbirler için rehberler hazırlandığını dile getiren Prof. Dr. İlhami Çelik, tatil bölgelerinde maske kullanılması ve fiziki mesafeye dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Çelik; “Bilim Kurulu çalışma grupları bu konuda rehberlerini hazırladı.

    Tatilde neler yapmalısınız, nasıl oturmalısınız, oteller nasıl hazırlanmalı? Bununla alakalı hepsinin rehberi hazır. Bir tek endişe edilen konu şu; deniz veya havuzdan bulaşır mı? Hayır, deniz veya havuzdan virüs bulaşmaz. Deniz suyundan bulaş pratik ve teorik olarak mümkün gözükmüyor, havuzda da klorlama olduğu için burada da bulaş söz konusu değil. Bu konuda endişe etmeye gerek yok.

    Virüs; hem güneş ışığından, hem radyasyondan hem de sıcaklıktan etkilenir. O yüzden buradan bulaşın mümkün olmadığını, olmayacağını bilmeleri gerekiyor. Tek dikkat edeceğimiz husus, havuzun yeteri kadar klorlanığı mı. Bir başka konu da tanımadığımız insanlarla fiziki mesafeyi korumamız lazım. Maskemizi yine o alanlarda takmamız gerekiyor. Bu konuda endişe duymalarına gerek olmadığını düşünüyoruz” dedi.

    “ANNE SÜTÜNDEN VİRÜS BULAŞMASI MÜMKÜN DEĞİL”

    Virüsün bulunması ile bulaşmasının farklı şeyler olduğunu, o yüzden anne sütünden bulaş olmasının teorik olarak mümkün olmadığını ifade eden Çelik; “Virüsün kanda bulunmasıyla alakalı veriler çok az. Kanda bulunan bir virüs değil açıkçası. Spermde bulunması ayrı şey, oradan virüsün bulaşması ayrı şey. Miktarına bakmanız gerekiyor, bir insana enfekte etmek için ortalama 10 üzeri 8 civarında virüs gerekiyorsa orada 10 üzeri 1 civarında virüs vardır ya da yoktur. Buradan bulaş teorik ve pratik olarak mümkün değildir” diye konuştu.

    “SONBAHARA DİKKAT!”

    Yaz aylarında bulaşların ve vakaların son derece az olacağını ancak sonbaharın ikinci dalgaya yol açabileceği endişesi içerisinde olduklarını da sözlerine ekleyen Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik açıklamalarını şöyle sürdürdü:

    “Yaz ayında ikinci dalgayı beklemiyoruz. Birinci dalgayı yaşadık ve parabolimizi çizdik. Yaz aylarında en alt düzeyde seyredeceğini, bulaşların ve vakaların son derece az olacağını düşünüyoruz. Ancak sonbaharla beraber mevsim dönüşü olması hem de soğukların gelmesi hem de insanların artık kapalı ortamlarda yaşamalarıyla beraber bu bulaşın artacağı görüşündeyiz. Umarız olmaz.

    Virüsün vürülansyla alakalı henüz elimizde net bir şey yok. Mutasyon geçirmiştir, ciddi vaka sayısı azalmıştır. Klinik gözlem olarak bunları görebiliyoruz, çok daha az yayıldığını, bulaştığını veya insanda çok daha az ciddiyette hastalık yaptığını görüyoruz. Ancak bunun ne olacağını ileride göreceğiz. Ama sonbaharda dikkatli olmamız gerekiyor. Virüsün ikinci dalgaya yol açabileceği endişesi taşımaktayız.”

  • Ne zamana kadar maske takacağız?

    Ne zamana kadar maske takacağız?

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel, “Hava akımı oluşturabilen bütün cihazlar hastalığı bulaştırabilir. Klimalar da AVM girişlerindeki klimalar da bunu yapabilir” dedi. Prof. Dr. Yamanel, maske takma tedbirinin ne zamana kadar süreceğine ilişkin ise ”En iyi ihtimal 2021’in başına kadar maske takacağız” ifadesini kullandı.

    11 Mayıs’ta açılan AVM’lerin önünde oluşan kuyruklar, yeni tip corona virüs (Covid-19) salgınıyla mücadelede ek tedbirlerin alınmasını gündeme getirdi. İstanbul İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi, AVM’lerin giriş kapılarındaki havalandırma perdelerinin çalıştırılmasını yasakladı. Ancak Türkiye genelindeki AVM’ler ile diğer birçok mağaza ve iş yeri girişinde havalandırma perdelerinden kaynaklanan risk sürüyor.

    ”HAVA AKIMI OLUŞTURAN CİHAZLAR RİSKLİ”

    Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi (GATA) Yoğun Bakım ve İç Hastalıkları Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel, klima sistemlerinin corona virüsün yayılmasına etkisini değerlendirdi.

    Prof. Dr. Yamanel, “Çin’de yapılan bir çalışma var. Bir lokantada klimanın önünde oturan Covid-19 pozitifli bir hastanın bütün damlacığı diğer masalara dağıldı. Yani hava akımı oluşturabilen bütün cihazlar hastalığı bulaştırabilir. Klimalar da AVM girişlerindeki klimalar da bunu yapabilir. AVM girişlerindeki klimaların çalıştırılmaması aslında uygun olabilir. Bununla ilgili zaten bazı kararlar alınmıştı, bir rehber oluşturulmuştu” diye konuştu.

    ”KALABALIKLARDAN UZAK DURMAMIZ LAZIM”

    Salgının yayılması bakımından en riskli alanların kalabalık ortamlar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yamanel, “Kalabalıklardan uzak durmamız lazım. Yani kalabalık oluşturmamamız lazım. Mesela alışveriş merkezlerinde kalabalıklar oluşturup saatlerce gezmememiz lazım. Eğer bir ihtiyacımız varsa noktasal olarak ihtiyacımızı giderip daha sonra buraları terk etmemiz gerekiyor. Yani kalabalık oluşturmamak bu yeni normalin en önemli kurallarından bir tanesi” uyarısını yaptı.

    NE ZAMANA KADAR MASKE TAKACAĞIZ?

    Prof. Dr. Yamanel, maske takma tedbirinin ne zamana kadar süreceğine ilişkin ise “Global bir bağışıklığı kazanmadıktan sonra bu yeni normale alışmamız gerekiyor. Yeni normalin de 4 kuralı var. Kalabalık oluşturmamak, maske takmak, sosyal mesafeye uymak ve hijyene uymak. Yani biz bunu aşı bulunana kadar, global bir bağışıklık tespit edilene kadar ya da etkin bir ilaç bulunana kadar devam ettirmemiz gerekiyor. En iyi ihtimal 2021’in başına kadar maske takacağız” ifadelerini kullandı.

  • Bilim Kurulu Üyesi: Sessiz taşıyıcılar aramızda

    Bilim Kurulu Üyesi: Sessiz taşıyıcılar aramızda

    Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk, Ramazan Bayramı öncesi, “Bayram vesilesi ile ‘hürmet göstereceğiz’ diye ev ziyareti yapmak, sarılmak-el öpmek onların hayatını riske etmek demektir” uyarısında bulundu.

    Hürriyet gazetesi yazarı Fulya Soybaş’a konuşan Öztürk, “Hepimiz isteriz büyüklerimizle kucaklaşalım, küçükler gelsin, elimizi öpsün ama unutmayalım ki salgınla mücadele ettiğimiz önemli günlerden geçiyoruz” dedi. Öztürk, “Geçmiş bayramlardaki muhabbetin, hürmetin gelecek bayramlara taşınması adına bu bayram hepimize fedakarlık düşüyor” diyerek en ufak bir kural ihlalinin sıkıntılı sonuçlar yaratabileceğini belirttti.

    Öztürk, “Dünya genelinde 65+ en çok kaybın yaşandığı grup oldu. Türkiye’de 2 aydır sokağa kısıtlı olarak çıkabiliyorlar. Bu sayede onları korumayı başardık. Bayram vesilesi ile ‘hürmet göstereceğiz’ diye ev ziyareti yapmak, sarılmak-el öpmek onların hayatını riske etmek demektir. Çünkü özellikle gençler arasında asemptomatik denilen ‘sessiz taşıyıcılar’ var. Virüs taşıdığından kendinin bile haberi olmayan, kendini sağlıklı sanan bu kişiler ile yaşanacak en ufak bir temas tüm aileyi hasta edebilir. O nedenle bu bayramın adı haydi gelin fedakârlık bayramı olsun” ifadesini kullandı.

  • Bilim Kurulu’ndan ‘tatil’ uyarısı

    Bilim Kurulu’ndan ‘tatil’ uyarısı

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr Tevfik Özlü, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, vatandaşlar için tatil tavsiyelerinde bulundu.

    Özlü, şu mesajları paylaştı:

    • Uçuş, transfer, otel, restoran, kafe, plaj, havuz, vb tatil ortamlarında kalabalıklaşmama ve sosyal mesafeyi koruma konusunda dikkatli olunur ve koronavirüs sertifikasyon kurallarına uyulursa tatil sorun olmayacaktır.
    • Rutin tatil formatımızı gözden geçirip, otel konaklamalı, deniz-plaj kalabalığına alternatif olarak; doğada başımızı dinleyebileceğimiz, daha izole, tatil seçeneklerini deneyebiliriz.

    ÖZLÜ’DEN KORONAVİRÜS AÇIKLAMASI: TÜRKİYE’DE İNİŞ EĞRİSİ BAŞLADI

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Tevfik Özlü, dün HaberTürk TV’de Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlamıştı.

    Başlayan normalleşme sürecinin corona virüsü salgınına etkisiyle ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Özlü, şunları söylemişti:

    • Türkiye’de iniş eğrisi başladı. Dünkü rakam düşme eğilimindeydi. Bugünkü rakamı da görmek lazım. İlk intibalar umut verici ama 14 gün beklemek lazım
    • Hava sıcaklığı da etkiliyor. Salgının hızı biraz kesildi. Türkiye’de iniş eğrisi başladı ama dünyada iniş eğrisi yok genel olarak bakıldığında ama duraklama var. Bu da olumlu bir gelişme.

  • Bilim Kurulu Üyesi: Kuyruklar akıl alır gibi değil!

    Bilim Kurulu Üyesi: Kuyruklar akıl alır gibi değil!

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Prof. Dr. Ahmet Demircan, alışveriş merkezlerinin (AVM) önlerinde oluşan kuyruklara ilişkin, “Buna amaçsızca yüklenmenin, gidip oraları dolaşmanın anlamı yok. AVM önündeki kuyruk akıl alır gibi değil. Varsa bir ihtiyacımız, illa oradaysa bunu planlayıp, nokta atışı olarak o mağazaya girip, alıp çıkmaktır bunun doğru olanı” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Demircan, vaka sayısındaki düşüş ile birlikte normalleşme adımları atarken tedbiri elden bırakmamak gerektiğinin altını çizdi. Demircan, “Yeni tespit edilen vaka sayımız azalmakta. Entübe dediğimiz hasta sayımız da git gide azalmakta. Ara ara artışlar olabilir mi diye endişemiz var. Uzun soluklu bir maraton olan bu virüsle mücadeleyi güzel yürütebilmek için bazı normalleşme adımları atarken de tedbiri elden bırakmamak, gevşememek ve önlemlere sıkı şekilde devam etmek gerekir. En kısa sürede bu süreci atlatarak normal hayata dönmeyi diliyoruz” dedi.

    AVM’LERDEKİ YOĞUNLUK

    Prof. Dr. Demircan, evde kalınırsa virüsün enfekte edeceği kişi sayısının azalacağını belirterek,
    “Ne kadar az hareket olursa bu virüs enfekte edecek kişi bulamıyor. Evde kalırsak virüsün enfekte edeceği kişinin ne kadar az olduğunu sokağa çıkma yasağında da gördük. Bu tecrübeyle sabit oldu. Bazı yerler açılmışken buna amaçsızca yüklenmenin, gidip oraları dolaşmanın anlamı yok. AVM önündeki kuyruk akıl alır gibi değil. Varsa bir ihtiyacımız, illa oradaysa bunu planlayıp, nokta atışı olarak o mağazaya girip, alıp çıkmaktır bunun doğru olanı. Maskeyi lütfen indirmeyin, maskesiz çıkmayın. Açılan berberler olsun, AVM’ler olsun izin verilen yerlerde kurallara tam anlamıyla uyalım ki geri dönüş olmasın. Eğer vaka sayısında artış olursa belki tekrar kısıtlama gelme ihtimali de olabilir. Lütfen bu imkanları iyi kullanalım gereksizse evimizde oturalım. Hareketi mümkün oldukça azaltalım. Ne kadar hareket az ise virüsün yayılımı ve pozitif çıkan insan sayısı az olur” diye konuştu.

    ‘BAYRAM SONRASI ÇOK DAHA RAHAT OLACAĞIZ’

    Prof. Dr. Demircan, Ramazan Bayramı’nda insanların kendi önlemlerini almaları gerektiğini vurgulayarak, “Çok daha sıkı gitseydik Ramazan Bayramı’nda kucaklaşabilir miydik? Ama bunu biraz daha ötelemekte fayda var. Kurban Bayramı’nda birlikte oturmak, birbirimizin elini öpebilmek için bu dönemleri sıkı tutmak lazım. Bu bayramda biraz uzaktan bayramlaşalım. Bu bayramda da ne kadar evde kalırsak inanın ki bayram sonrası çok daha rahat olacağız. Bu bayram önce kendimizin kısıtını koyalım” ifadesini kullandı.

    ‘AŞIYI ÇOK ERKEN BEKLEMEMEK LAZIM’

    Türkiye’de ve dünyada yürütülen aşı çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Demircan, “Genel olarak her ülke çalışıyor. Bazıları belki işbirliği yaparak çalışıyorlar. Bu işin tam olarak temizlenmesinde; bağışıklığı artmış insanlarımızın çoğalması, virüsün enfekte edeceği insanların azalması ve aşı bularak toplumun çoğunu aşılarsak o zaman bu işi büyük oranda çözmüş olacağız. Laboratuvarlarda çalışmalar başlayacak, hayvan deneyleri, gönüllü insan deneyleri, bunlar en az 6-9 ay sürecek çalışmalar. Aşıyı çok erken beklememek lazım. Bazı ilaçları çabuk getiriyoruz, bazı testleri çabuk üretiyoruz ama aşı süreç alan bir şey. Aşıda biraz daha zamanımız var” dedi.

    ‘TBF VE TVF’NİN KARARINI SEVİNÇLE KARŞILADIK’

    Toplu yapılan müsabakaların riskli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Demircan şunları kaydetti:
    “Toplu müsabakalar, toplu yapılan bütün işlerde risk var. Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) ve Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) bu kararı alınca sevinçle karşıladık. Doğru olduğunu düşünüyoruz. Futbolda da Sayın Bakanımız ve Futbol Federasyonu Başkanı ile görüşmeler yapıldı. Artıları eksileri söylendi, söyleniyor da. Bu tür şeyler hareket getirici, bulaş riski olan şeyler diye düşünüyoruz. Bütün hareket ve bütün takım sporlarında temas riski yüksektir. Ona göre hareket etmek lazım.”

  • Bilim Kurulu Üyesi: Berberde muhabbeti uzatmayın

    Bilim Kurulu Üyesi: Berberde muhabbeti uzatmayın

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, “Berber salonunda ben kendim de muhabbet etmeyi, süreyi uzatmayı çok severim; fakat artık uzatılmaması gerekiyor. Orada oturup çay içmeyin” dedi.

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyonları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, hafta başında kuaför ve berberlerin açıldığını hatırlatarak, uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Tezer “Berberlere önerimiz ilk olarak ‘randevusuz çalışmayın’ oldu. Ayrıca ‘müşterinizi bilin’, ‘personeliniz en az sayıda olsun’, ‘misafir kabul etmeyin’ uyarılarında bulunduk. Berber salonunda ben kendim de muhabbet etmeyi, süreyi uzatmayı çok severim; fakat artık uzatılmaması gerekiyor. Orada oturup çay içmeyin. Ayrıca gazete okumak, yiyecek tüketmek yine o salonlarda artık olmayacak. Salonlara girerken mutlaka tıbbi maske olacak. Elimizi salona girmeden önce hasta odasına giriyormuş gibi düşünüp hem kendimizi hem karşımızdakini korumak için girişte berberin hazırlamış olduğu dezenfektan ile temizleyeceğiz ve öyle gireceğiz. Berberle temas etmeyeceğiz, yine mesafemiz olacak. Koltuk sayısı az olacak. Aralarında mesafeler olacak. Orada 3’üncü bir kişi oturarak beklemeyecek. Ne kadar koltuk varsa o kadar kişi olacak” diye konuştu.

    ‘3 KURALIN ŞİDDETLE DEVAM ETMESİ GEREKİYOR’

    Türkiye’de şuan rakamların çok iyi gittiğini söyleyen Prof. Dr. Tezer, “Ölüm sayılarımız da azaldı. Ölüm sayılarınız azalabilir; fakat yoğun bakımda yatan hasta sayınız artıyorsa tekrar artacak diye endişe edersiniz. Ancak bizim yoğun bakımda yatan hata sayımız da, solunum cihazına bağlı olan hasta sayılarımız da azaldı ve iyileşen hasta sayımız da çok arttı. Bunlar güzel şeyler; fakat bu olayın bittiği anlamına gelmediğini de hep söylüyoruz. Artık birinci aşama bitti ve sürdürülmesi gereken 2’nci aşama başladı. Yani kurallara uymamız gerekiyor. Kurallara uymazsak rakamlarımız azalmaz. Bazen dalgalanmalar da gösterebilir, artabilir. Bunun için hala; maske, mesafe ve el hijyeni olmak üzere 3 kuralın şiddetle devam etmesi gerekiyor” dedi.

    ‘HER ŞEY KURALLARLA İLİŞKİLİ’

    Koronavirüste ikinci dalganın gelme ihtimalini değerlendiren Prof. Dr. Tezer, “Şuan bunun aşısı yok. Biz şuan aşı yapmıyoruz. İlaç da yok elimizde. Toplumun yüzde yüzü hastalığı geçirmedi. Geçirmeyen kimseler var. Siz önlemleri almazsanız, önlemleri hafifletirseniz mikroorganizma döngüsünü sağlamak için tekrar harekete geçecek ve ikinci dalgaya sebep olacak. Aslında yine her şey kurallarla ilişkili. Önümüzde örnekler de var. Ve başka ülkelerde süreci sürekli izleyip takip ediyoruz. Kurallara uyduğumuz sürece rakamlar daha da azalacaktır. Pandemi tüm dünyayı etkileyen ve o mikroorganizmaya karşı tüm dünyanın mücadele ettiği bir hadisedir. Bu şuan tüm dünyada biliniyor ve bu sürecin hemen bitmeyeceğini gösteriyor. Belki 2021 yılında da olacak. Bizim istediğimiz şey kurallara uyarak bu süreci rahatlatabilmek. Bu dediklerim ‘her şey kötü’ manasında algılanmasın fakat bu bir süreç. Yazın da yönetilmesi gereken bir süreç. Onun için de zaten bütün önlemler alınıyor” şeklinde konuştu.

    ‘KORKULACAK BİR ŞEY YOK’

    Tezer, araçlarda klimaların hastalıkta riski oluşturup oluşturmadığına ilişkin de “Eğer sizde mikroorganizma varsa arabanın içerisinde de biri bulunuyorsa klimaları açıp, hava akımının oluşması durumunda bir risk oluşturabilir. Ancak şuan araçlarda maskesiz oturulmuyor ve ikinci bir kişi de oturacaksa o da aracın arkasında oluyor. Yani eğer aracı sizden başka kullanan kimse varsa el hijyenini de sağladığınız sürece korkulacak çok fazla bir şey de olmuyor” dedi.

  • Bu iki güne dikkat!

    Bu iki güne dikkat!

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Alışverişe, pazar yerlerine, marketlere zorunlu değilse Pazartesi veya Cuma değil hafta ortalarında gidelim” dedi. Twitter hesabından uyarılarda bulunan Özlü, salgının devam ettiğini belirtti.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Mayıs Pazartesi gününden itibaren uygulamaya konulacağını açıkladığı normalleşme adımları kapsamında, berberler, kuaförler, güzellik salonları, alışveriş merkezleri açılacak.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs (corona virüsü) Bilim Kurulu Üyesi ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü de Twitter hesabından corona virüsü salgınına karşı vatandaşları uyardı.

    • Özlü, şunları belirtti:Alışverişe, pazar yerlerine, marketlere zorunlu değilse Pazartesi veya Cuma değil hafta ortalarında gidelim.
    • Telaş etmeyelim, sabırlı olalım. Sırayla, sosyal mesafeyi koruyarak, birbirimize saygı göstererek hızlıca işimizi görelim.
    • Vakit geçirmek için dışarıya çıkmayalım, keyif alışverişi yapmayalım.
    • Sadece zorunlu ihtiyaçlarımızı karşılamak için dışarıya çıkalım.
    • Havalandırmanın iyi olmadığı, insan yoğunluğu fazla olan kapalı alanlardan kaçınalım.
    • Maskemizi usulüne uygun şekilde takalım.
    • Salgın devam ediyor. Bugün 1542 kişi hastalandı ve 47 yurttaşımızı kaybettik.
  • Bilim Kurulu üyesi uyardı: Salgın bitmedi, rehavete kapılmayın

    Bilim Kurulu üyesi uyardı: Salgın bitmedi, rehavete kapılmayın

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Sokağa çıkma yasağının sona ermesinin ardından vatandaşları rehavete kapılmamaları konusunda uyardı: “Salgın bitmedi devam ediyor. Tedbirlere uyarsak normal hayata dönüşümüz daha kısa zamanda olacaktır” diye konuştu.

    Virüsün son olarak dün bin 670 vatandaşımıza bulaştığını ve 61 kişinin ölümüne neden olduğunu hatırlatan Özlü, tedbirlere uyulması halinde normal hayata dönüşün daha kısa zamanda olacağını söyledi. Özlü “Acele edersek, geç kalırız; daha uzun süre evlerimizde kalırız. Biraz daha sabredelim. Tedbirleri gevşetmeyelim. 65 yaş üstü ve 20 yaş altındaki yurttaşlarımızın bir an önce dışarı çıkabilmeleri için hepimizin tedbirlere uyması gerekiyor. Onlar evden çıkmayarak bize yardımcı oluyorlar. Biz de sosyal mesafeyi koruyarak onların zahmetlerini boşa çıkarmayalım” ifadelerini kullandı.

  • Salgın sonrasında normalleşme nasıl olacak?

    Salgın sonrasında normalleşme nasıl olacak?

    Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle ülkemizde de birçok konu belirsizliğini korumaya devam ediyor.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, gündemdeki birçok konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

    “İyileşen sayımız, artık yeni tanı koyduğumuz vaka sayısını geçti. Bu iyiye işaret. Şu anda geldiğimiz nokta, pik noktası yani tepe noktası dediğimiz yere ya geldiğimizin ya da o noktada olduğumuzun göstergesidir.”

    “Bundan sonra azalmanın ne hızda gideceğini bilmiyoruz. Bu, bizim kurallara ve önerilere ne kadar uyduğumuzla ilgili. Liglerin yeniden başlaması için önümüzdeki 7-10 günlük süreç bize fikir verecek.”

    “7-10 günlük süreye ihtiyacımız var”

    “Sonrasında bölgesel verilere bakıp rahatlama işlemleri başlayacaktır. Ama liglerin açılıp oynanması konusunda karar vermemiz ve kesin bir şey söylemek için 7-10 günlük süreye ihtiyacımız var.”

    Salgın sonrasında normalleşme nasıl gerçekleşecek?

    “Salgın sonrasında her şey belirli adımlarla düzelecek. Bir orman yangını gibi düşünün. Önce kontrol altına alınması gerekiyor ve şu an bunu yaptık. Her yerdeki alevin tamamen söndüğünden emin olmalıyız.”

    Kafeler ve bazı işletmeler açılabilir

    “Küçük küçük adımlarla olacaktır bu. İlk etapta açık hava olan ve aradaki mesafenin geniş olduğu masalarda servis başlayabilir diyebiliriz. Sonrasında belki kafeleri veya bazı işletmeleri, içerideki insan sayısına göre açabiliriz.”

    “Nasıl ki belli bir vakadan sonra maske taktıysak, bu sefer de tam tersi bir adım izleyeceğiz. Mesela sadece hastaneye giderken maske takalım diyeceğiz.”

    “Dünyada kuzey ve güney kürenin seyrinin farklı olacağını zaten bekliyoruz. Artı bir de şöyle bir özelliğimiz var. Dünyadaki pek çok ülkenin kontrol önlemleri birbirinden farklı. ”

    Genel anlamda aşağıya doğru bir eğilime geçildi

    “Onun için de dünya geneli için konuşurken farklı, bölgesel konuşurken farklı. Avrupa neredeyse tepe noktasına geldi. Bazı ülkeler hala çıkışta ama genel anlamda bakarsak aşağıya doğru bir eğilimin söz konusu olduğunu ifade edebiliriz.”

    “Bu yüzden karar verilen bölgeye göre özellikler değişecektir. Avrupa için farklı bir durum olabilir, aynı şekilde dünyadaki farklı kıtalarda da futbolun başlama süresi değişkenlik gösterecektir.”

    “Maçlarda kimse olmayacak”

    “Futbolun, basketbolun, voleybolun keyfi seyirci ile öncelikle bunu söylemek isterim. Ama eğer stada gidilecekse bazı şartları sağlamalıyız. Evet, futbolcuları korumalıyız. Ama sonra seyircileri de korumamız lazım.”

    “Ya seyircisiz oynanacaksa kimse olmayacak. Futbolcular hariç, teknik direktör, teknik ekibi, malzemeci, sağlık ekibi ve masör dışında kimse olmayacak. Yönetici dahi gelmeyecek.”

    “Zincir kırılır, tüm önlemler boşa gider”

    “Statta lavoba, giriş-çıkış kapın uygunsa, kişileri tek tek içeri alabiliyorsan yani bu altyapın varsa statta 1-3 bin kişi arasında seyirci olabilir. Ama en ufak birisinde bile eksik olursa zincir kırılır. Aldığın tüm önlemler boşa gider. Hepsi aksar.”

    “Her Şampiyonlar Ligi finalinde dünyanın pek çok noktasından insanlar geliyor. Bu organizasyonu, iki ülkenin finali olarak ele alamayız. Çünkü dediğim gibi dünyanın dört bir yanından akın ediliyor.”

    “Seyircili oynanması zor”

    “Her ülkedeki vaka sayısı sürekli olarak iniş-çıkış gösterebiliyor. 2 hafta sonraki rakamlarla bu iş daha farklı bir noktaya çevrilebilir. Ama bu finalin seyircili oynanması bugünün şartlarında zor gözüküyor.”

    ‘Adaya bırakılmış gibi yaşayacaklar’

    “Tek bir şehirde oynamak ideal olandır. Ama hangi şehir olacağına bakmak için insan hareketliliğini görmek lazım. Bir takım, bir otelde kalacak ve minimum temas sağlayacak. Yani o kişiler bir adaya bırakılmış gibi bir yaşam sürecek”

    “Ama oynanacaksa takımların tek bir ilde olması idealdir. Eğer yeterli şartlar sağlanırsa, sporcuların güvenliği sıradaki adım oluyor. O şehre gidilince sporcuların testleri yapılır.”

    “Mesela bir varsayım üzerinden konuşalım. Ligler, 14 Şubat’ta başlarsa testler 1 Şubat’ta yapılmalı ve sporcular kimseyle görüşmeyip izole kalmalı. Böyle olunca da son 14 gün içerisinde virüsü almış olamazlar. ”

    “Futbol maçını oynarlar, 3 gün sonra yine testlerini yaparız. Ama yine hepsi kapalı kalacak. Bir takım, bir otelde kalacak, bir futbolcu sadece bir odada kalacak. O grup yemekte bir araya gelebilir ama o yemeğe otelin personeli dahi gelmeyecek. Yani o kişilerin bir adaya bırakıldığını düşünün.”