Etiket: bilim kurulu üyesi

  • Vaka sayıları düşmezse hangi yeni tedbirler alınacak?

    Vaka sayıları düşmezse hangi yeni tedbirler alınacak?

    Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimi Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, 2 haftalık kısmi kapanma sürecinde öncelikli hedefin vaka sayısını 50 binin altına düşürmek olduğunu söyledi. Prof. Dr. İlhan, “Vakalar düşmezse bundan bir sonraki aşama AVM’lerin, kuaför, berber salonlarının kapatılması, okula giden çocukların (8 ve 12’nci sınıflar ile okul öncesi) artık hiçbirinin okula gitmemesi, özel sektör ve kamuda çalışma ile ilgili kısıtlamanın iyice arttırılması gibi bileşenler söz konusu olabilir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki haftalık dönemde hedeflenen iyileşme olmazsa daha sert önlemler alınabileceğini söyledi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, vaka sayısının aşağıya doğru yol alması gerektiğini belirterek, “Buna paralel olarak da hem ağır hasta hem de vefat sayısının daha aşağıya doğru yönelmesi gerekiyor. İlk önceliğimiz vaka ayısı. Sürecin başından beri bunu dile getiriyoruz; vaka sayısı azalmadan bir şeyi kontrol etme şansımız pek yok. Biliyorsunuz vakaların bir bölümü hasta oluyor, onların bir bölümü 10-15 gün sonra ağır hasta oluyor, maalesef bunların da bir bölümü 10-30 gün arasında ortalama olarak hayatını kaybediyor. Bunun için bizim ilk işimiz vaka sayısını düşürmek” dedi.

    “65 YAŞ ÜZERİ 4 KİŞİDEN BİRİ AŞISINI OLMADI”

    Prof. Dr. İlhan, 2 hafta içindeki beklentilerine ilişkin, “Şimdiki beklentimiz 15 gün sonra öncelikli olarak vakalar 50 binin altına düşmeli, sonra 40 binin altı gibi rakamları beklemek mümkün. Kısıtlama olunca etkisi ancak 7-14 gün arasında ortaya çıkıyor. Vatandaşlarımızın kurallara uyması ile birlikte bu mümkün. Aynı zamanda 65 yaş üzeri 4 kişiden birisi aşısını olmadı. Bunların da yapılmasıyla beraber daha aşağıya gitmek mümkün; önce 50 bini, sonra 40 bini hedef belirlemek gerekiyor; ulaşılabilir hedefler seçmek gerekiyor ki onu gerçekleştirince devamında ona göre yol almak için” diye konuştu.

    “SONRAKİ AŞAMA AVM, KUAFÖRLERİ KAPATILMASI”

    Prof. Dr. İlhan, eğer 2 hafta içinde vakalar düşmez ve artmaya devam ederse alınabilecek yeni önlemlere ilişkin şöyle konuştu:

    “Bundan önce bu deneyimlerimizi hep beraber yaşadık. Bundan bir sonraki aşama AVM’lerin kapatılması, kuaför, berber salonlarının kapatılması, okula giden çocukların artık hiçbirinin okula gitmemesi, özel sektör ve kamuda çalışma ile ilgili kısıtlamanın iyice arttırılması gibi bileşenler söz konusu olabilir. Mevcut kısıtlamalar hepimizin faydası için, hepimizin gayret göstermesi gerekiyor. Kurallara uymazsak, nisan-mayıs ayında hiç istemediğimiz zamanlarda yaşadığımız durumlara gelebiliriz, yine kayıplarımız çok fazla miktarda artabilir. Hepimizi kurallara uyma konusunda gayrete davet etmek istiyorum. Artık hepimiz gördü, kurallara uyulduğu takdirde vaka sayımız azalıyor ve günlük hayatımıza daha çok dönüyoruz. Diyelim ki kurallara uyduk vaka sayımız 15 gün sonra ya da 1 ay sonra 10 binin altını gördü. O zaman da biz temkinli olmalıyız, kurallara uyma konusunda gayret etmeliyiz, aşımızı yine olmamız gerekiyor ki tekrar bu günlere gelmeyelim. Deyim yerindeyse corona virüsle yaşamaya alışmamız gerekiyor.”

  • Prof.Dr. İlhan ramazanı işaret etti

    Prof.Dr. İlhan ramazanı işaret etti

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Ramazan ayında toplu olarak bir araya gelinmezse toplu olarak iftar yapılmazsa o zaman vaka sayısında azalma beklemek mümkün. Aşıda da hızlı ilerlersek yaz döneminde daha iyi sürece doğru yol alırız” dedi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, virüsün kalabalık yerlerde bulaştığının bilindiğine dikkat çekti. Ramazan ayında toplu iftarların yapılmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. İlhan, “Nitekim rengi kırmızı olan illerimizde de hafta sonu kısıtlamaları başladı, akşam kısıtlamaları da halen devam ediyor. Virüsün yayılmasını istemiyorsak yapmamız gereken tek şey kalabalıkta bir araya gelmemek. Bu, hafta sonu için de ramazan ayı için de geçerli. Ramazan ayında, Cumhurbaşkanı’mız da söyledi, toplu iftarlardan, kalabalık olarak bir araya gelmekten kaçınmak gerekiyor. Toplu olarak bir araya gelmekten kaçındığımız takdirde virüs bulaşının da azalacağını söylemek mümkün” diye konuştu.

    Prof. Dr. İlhan, vaka sayılarındaki artış nedeniyle ülkenin birçok ilinde hafta sonu kısıtlamalarının uygulandığını da anımsatarak, “Ülkenin büyük çoğunluğunda hafta sonları kapandı. Ramazan ayında da restoran ve kafeler paket servise geçecek. Toplu olarak bir araya gelinmezse toplu olarak iftar yapılmazsa o zaman vaka sayısında azalma beklemek mümkün. Aşıda da hızlı bir şekilde ilerlersek yaz döneminde daha iyi bir sürece doğru yol alacağımızı hep beraber görmemiz mümkün” dedi.b

  • “Ramazan için ek tedbirler gelebilir”

    “Ramazan için ek tedbirler gelebilir”

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Kayıpmaz, ramazan ayı içerisinde ek tedbirlerin alınabileceğini söyledi. Doç. Dr. Kayıpmaz, “Ramazan ayı içerisinde de belirli ek tedbirlerin gündeme gelebileceği görülüyor. Kamuda, özel sektörde uzaktan çalışma, bazı kapatma kararları düşünülebilir” dedi.

    Pandemi döneminde yerli üretimin ne kadar önemli olduğunun anlaşıldığına işaret eden Doç. Dr. Kayıpmaz, “Şu anda bizim üniversitelerimizde, bizim insanlarımız tarafından geliştirilen aşıların ön plana çıkmasıyla, üretilir hale gelmesiyle biz bu pandemi, Covid-19 belasından veya bundan sonra karşılaşacağımız diğer solunum yolu hastalıklarından kendi yerli aşılarımızla ancak kurtulabileceğiz. Bu yerli aşılarımızı düşük maliyetli ülkemizde üretebilirsek belki de yurt dışındaki birçok ülkeye de derman olacak şekilde en uygun şekilde sağlayabileceğiz” dedi.

    ‘AŞIYA İNANCI KIRMAYA ÇALIŞMAK, AKIL VE MANTIKLA BAĞDAŞMIYOR’

    Çin’deki ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı kuşattığını belirten Doç. Dr. Kayıpmaz, “Dünyada 130 milyonun üstünde vaka sayısı ve yaklaşık 3 milyon ölüm olgusu ile karşımıza çıktı. Hala bu hastalığı inanılmaz biçimde küçümseyenler, ciddiye almayanlar, hatta böyle bir hastalığın varlığına inanmayanlar var. Bizim kliniklerde gördüğümüz ise genç yaşta, ileri yaşta, hastalık tablosu çok ağır giden insanlar var. Ortada gerçekten bir hastalık var. Böyle bir durumda bu hastalığı küçümsemek, alınan tedbirleri küçümsemek, bizim hastalığı daha hafif atlatmamızı sağlayacak olan aşıya inancı kırmaya çalışmak ne yazık ki akıl ve mantıkla bağdaşmıyor. Aşılama yaptığımız gruplarda aralık ayına göre mart ayındaki vaka sayılarında bir yükseliş görmedik. Ama toplamda baktığınızda aralık ayına göre mart ayında vaka sayısında ciddi bir artış var. Dün itibari ile günlük 54 bin vakaya ulaşmış durumdayız. Ama aşılanan gruplardaki sağlık çalışanları hastalığın yüzde 10’unu oluşturuyordu, hastaların yüzde 10’unu oluşturan sağlık çalışanlarında bu oran şu anda çok çok azalmış durumda. 65 yaş üstünü aşıladık ve aşılananlarda hasta sayılarının aralık ayına göre hemen hemen aynı veya biraz daha az olduğunu fark ettik. Toplamda vaka sayısı artıyor ama aşılanan gruplarda vaka sayısı yükselişe geçmiyor” diye konuştu.

    ‘ERCİYES ÜNİVERSİTESİ’NDE YAPILAN ÇALIŞMA FAZ 2 AŞAMASINDA’

    Özellikle son dönemde vakaların yoğunlaştığı yaş grubunun 20 ile 59 yaş arası olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kayıpmaz, şöyle devam etti:

    “Yani artık gençlerimiz, üretken nüfusumuz daha çok tehlike altında diyebiliriz. Ülkemizde diğer aşılar temin edildikçe meslek gruplarından başlayarak, riskli gruplardan başlayarak genç yaştaki kişilerin de aşılamasına devam edilecek. Yerli aşı anlamında Erciyes Üniversitesi’nde yapılan çalışma faz 2 aşamasında. Önümüzdeki günlerde faz 3’e doğru geçecek. Bu hafta itibari ile ülkemizin en kapsamlı klinik araştırma merkezini Ankara Şehir Hastane’mizde kurduk. Bundan sonra aşı çalışmalarının faz deneylerini, aynı zamanda da ilaç çalışmalarını yürüteceğimiz aşı çalışmalarını açmış bulunmaktayız. Resmi açılışını da birkaç gün içinde yapacağız. Kendi insanlarımızın geliştirdiği aşıları çok daha iyi bir konuma nasıl getirebiliriz buna bakacağız. Pandemiyle bundan sonraki mücadelemiz nasıl olmalı? Özellikle Ramazan ayı içerisinde kritik günler bizi bekliyor diyebiliriz. Günlük 54 bin vaka belli bir süre sonra hasta ağır hastaya, ağır hasta da yaşamını kaybeden vefat sayılarına yansıyor”

    ‘YUMRUK ŞEKLİNDE SELAM DA VERİLMEMELİ’

    Bilim Kurulu’nun mümkün olan en fazla dozda aşının gelmesi için çabalarının devam ettiğine işaret eden Doç. Dr. Kayıpmaz, “Üretici ülkelerden kaynaklanan sorunlardan dolayı istediğimiz doz şu ana kadar gelmiş değil. Bundan sonrasında inşallah kalan dozlar gelirse biz çok daha fazla aşılamayı yaparken bir yandan da alınacak olan tedbirlerle Ramazan Bayramı’nda şu anda olduğumuzdan çok daha iyi bir konumda olabileceğimize inanıyorum. Ramazan ayı içerisinde de belirli ek tedbirlerin gündeme gelebileceği görülüyor. Kamuda, özel sektörde uzaktan çalışma, bazı kapatma kararları düşünülebilir. Pandemi el birliğiyle mücadele etmemiz gereken bir süreç. Evet devletimiz bazı kararlar alıyor. Biz de vatandaş olarak bu kararlara uymak durumundayız. Yumruk şeklinde selamlama şekli gelişti, burada da fiziki temas vardır ve bulaşma riski vardır. Nasıl el ele tokalaşmıyorsak yumruk şeklinde selam da verilmemeli. Bilim Kurulu toplantısında ramazan ayı içerisinde vaka sayılarını düşürmeye, insan hareketliliğini azaltmaya yönelik tedbirler gündeme gelecek. Burada tartışıldıktan sonra Sayın Bakanımız tarafından Cumhurbaşkanlığı kabinemize sunulacak” dedi.

    Konuşmanın ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Duruş Acar tarafından Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Kayıpmaz’a ‘Sağlık Bilimleri ve Yaşam Toplumsal Katkı Ödülü’ verildi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Bilim Kurulu üyelerine tepki

    Kılıçdaroğlu’ndan Bilim Kurulu üyelerine tepki

    Partisinin TBMM grup toplantısında iktidar kadar Koronavirüs Bilim Kurulu üyelerini de eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ” Bilim Kurulu var, hikaye tamamen. Bilim Kurulu’nun ne dediği belli değil. Orada oturanların hiçbirinin bilimle alakası yok” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti kongrelerine tepki gösterdi. Partisinin kurultayı ile AK Parti kongrelerini karşılaştıran Kılıçdaroğlu, “Hangisi örnek, hangisi ülkeyi adaletle yönetir?” diye sordu. Kılıçdaroğlu, “CHP gelse iktidarı yönetebilir mi diyorlar. Bal gibi de yönetir, açlık olmaz, sefalet olmaz” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, Bilim Kurulu üyelerini de hedef aldı.

    İşte Kılıçdaroğlu’nun CHP Grup Tolantısı’ndaki açıklamalarından satır başları…

    ‘VİCDAN YOK MU SİZDE?’

    Hep beraber sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz. Günün 24 saati çalışıyorlar, çocuklarını bile görmüyorlar. Hayatlarını feda ediyorlar. Hayat kurtarmak için hayatlarını feda eden insanların elleri öpülmez mi arkadaşlar? Bir istekleri vardı, Kovid-19 dolayısıyla hayatını kaybedenler için meslek hastalığı olsun. Bunu yapmadılar. Vicdan yok mu sizde?

    Bunun sorgulanması lazım. Çok sayıda sağlıkçı hayatını kaybetti bu süreçte. Şu soruyu sormak gerekir; Bütün bunların sorumlusu kim? Bu ülkeyi yöneten kim? Bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olan kim? Her vatandaşımın sormasını istiyorum. Her vatandaşımız yeri geldiğinde ‘Dur arkadaş’ diyebilmeli.

    ASLI ÖZKISIRLARIN ÖLÜMÜ

    Aslı Özkısırlar. Bu genç kızımız 21. yüzyılda hastanede yatak bulamadığı için hayatını kaybediyor. ‘Bay Kemal’ sorumlu diyecekler. Beyefendi bu işin sorumlusu sensin sen, sen yönetiyorsun bu ülkeyi. Dayısı olana ambulans hazır, peki ya garibana? ‘Dostlarımızla iktidara geleceğiz’ diyoruz. Bizim dostlarımız halktır halk, garibanlardır.

    Kayseri’de Sidar adında 16 yaşında bir kızımız. Evine giderken güvenlik görevlisi çağırıyor, maskeyi nizami takmadın diyor ve ceza kesiyor. Sidar’ın babası esnaf. 900 lira ceza kesiyorlar. Nereden ödeyecekler? Ödeyemiyorlar tabi. 22 Mart’ta bir mektup, icra servisine geleceksin diyorlar ve ödeme emri talep ediliyor. 16 yaşındaki kız maskeyi nizami takmamış, 900 lira ceza, sonra sen ödeyemezsen babandan ev ne varsa haczedeceğiz parayı alacağız diyor.

    AK PARTİ KONGRESİ

    AK Parti’nin kongresinde maskesiz bir sürü insan var. Ceza var mı bunlara yok? E kim bunların dayısı? Bunlara ceza yok. Bunu vicdan kabul eder mi? Ahlak kabul eder mi? Çifte standart devlet yönetiminde olmaz. Birisine ikramiye birisine zulmedeceksin. Devlet böyle yönetilmez, vatandaşlar arasında ayrım yapılmaz. Bunlara da ceza keseceksin o zaman ben de diyeceğim ki seni kutluyorum, vatandaşlar arasında ayrım yapmadın.

    Tuttular Karadeniz’den başladılar kalabalık kongrelere. Ya yanlış bu arkadaş. Kongreler yaptılar, defalarca söyledik yanlıştır diye. Sorsunlar gazetecilere; CHP’nin kurultayı nasıl oldu? Kurultayı yapmadan önce Sağlık Bakanlığı’na yazı yazdık ‘Kongremizi nasıl yapalım?’ diye. Cevap verdiler, kapalı alanda yapmayacaksınız, sosyal mesafeyi koruyacaksınız diye.

    ‘CHP GELSE AÇLIKİ SEFALET OLMAZ’

    Şimdi söyleyin bakalım devleti kim adaletle yönetir, kim vatandaşlarına değer verir. CHP gelse iktidarı yönetebilir mi diyorlar. Bal gibi de yönetir, açlık olmaz, sefalet olmaz.

    BİLİM KURULU’NA TEPKİ

    4 Nisan itibarıyla vaka sayısında ABD’yi geçtik. Bir de Bilim Kurulu var. Allah aşkına kendinize Bilim Kurulu demeyin ya bilime ayıp, ne dedikleri belli değil. Bilim Kurulu var, hikaye tamamen. Orada oturanların hiçbirisinin bilimle ilgisi yoktur. İktidar senin kurallarına uymuyorsa izzet-i ikbal ile çekileceksin.

    Oturmuşlar oraya, Bilim Kurulu ayrı, Sağlık Bakanı ayrı yerden çalıyor, Saray ise kaç kişi ölürse ölsün diyor. Kontrolü tamamen kaybetmişler ve devleti yönetemiyorlar. Sadece tek düşündükleri koltukları.

    Peki bu fatura kime çıkıyor? Saray ve beslemelerinin durumu çok iyi. 1 değil 5 yerden, avro üzerinden maaşlarını alıyorlar. Vergi de ödemiyorlar bunlar. Bunların umurunda değil. 100 kişi değil 100 bin kişi de ölse bunların umurunda değil.

    Bunların derdi ben paramı nasıl alacağım, Londra’daki bankalara nasıl yatıracağım. Peki esnafın, manavın, taksicinin durumu… Esnaf kardeşime soruyorum, senin kapandığın dönemde en çok kongreleri kim yaptı? Her 100 metrede bir dükkan kapandığını görüyoruz, geçinemiyor, kirayı ödeyemiyor adam. Saray’dakiler bunu biliyor mu? Bilse ne olur bilmese ne olur onun gözünde esnaf yok ki zaten. Ama esnaf artık eski esnaf değil sana sandıkta hesabını soracak biliyorum.

  • Bilim Kurulu üyesinden kötü haber

    Bilim Kurulu üyesinden kötü haber

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, koronavirüs pandemisinde “yerinde karar” döneminin başlamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Yavuz, İstanbul’daki son durumu da değerlendirdi ve “İstanbul, ilçeler arası nüfus geçişinin çok fazla olduğu bir il. Bu nedenle açılmalarla ilgili kararlar, ilçe değil il bazında alınmalı. Son bir haftadır test pozitiflik oranları ve vaka sayısında bir artış gözlüyoruz. Bu nedenle İstanbul’da tam açılma için henüz erken” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, illere göre vaka oranlarının açıklanmasının ardından yerinde yönetim dönemine geçilen Türkiye’de, il pandemi kurullarının gözeteceği kriterleri anlattı. İl pandemi kurullarının birtakım eşik değerlere göre açılma ya da kısıtlama kararlarına gideceğini belirten Prof. Dr. Yavuz, “100 bin nüfusta son 7 günde görülen enfeksiyon insidansına (yeni olguların nüfusa oranı) bakılacak. Bu insidans belli eşik değerlerin altına düştüğü zaman açılmaya gittiğinizde riski de düşürmüş oluyorsunuz. Daha güvenli bir yöntem. Şu an Türkiye’de o eşik değerlerin altında olan 10-20 kadar il var mesela. Buralar hem okullar, hem diğer kapalı olan yerlerin açılması anlamında daha güvendeler. Yalnız sadece oranlardaki düşüş değil, bu düşüşün süreklilik göstermesi de gerekiyor. Yani il pandemi kurullarının bakması gereken bir diğer parametre de tabii ki infeksiyon hızının haftalar boyunca düşüş trendi içinde gitmesi, yani artmaması. Düşüş olmuş ama artışa geçtiği bir ortamda açılmalara giderseniz o da sıkıntı yaratabilir” dedi.

    “SADECE NÜFUSA GÖRE ORANLAR DEĞİL, TEST POZİTİFLİK ORANLARI DA ÖNEMLİ”

    Sadece nüfusa göre oranlar değil test pozitiflik oranlarının da önemli bir parametre olacağına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, “Test pozitif oranlarının artması da istenmeyen bir durum. Yani salgının kontrolü açısından olumsuz bir durum. Ayrıca açılma olduğunda da (okul, kafeler vb), enfeksiyon kontrol önlemlerinin sıkı kurallarla belirlenmiş olması gerekiyor. İl pandemi kurulları bunların hepsini bir arada değerlendirerek kararlarını verecek” diye konuştu.

    “YERİNDE YÖNETİMDE İSTANBUL FARKLI DEĞERLENDİRİLMELİ”

    Yerinde yönetim kararlarında İstanbul gibi büyük şehirlerin farklı bir pozisyonda değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, bunun nedenini ise şu şekilde açıkladı: “İstanbul gerçekten hem iş akışı açısından hem de nüfus hareketliliği açısından farklı bir durumda. İlçeler arası hareketliliği çok fazla olan bir il. Onun için İstanbul’da il bazında kararlar alınmalı. İl pandemi kurulu burada ilçe ilçe de tespit edebiliyor enfeksiyon oranlarını ama bu şekilde çok geçiş olduğu için il bazında değerlenmek daha sağlıklı olur. Küçük yerlerde belki il pandemi kurulları diyelim bir köyde çok düşük bir enfeksiyon oranına göre açılma ya da bir köyde çok yüksek oralar nedeniyle kapanma kararı alabilir ama İstanbul’un bu anlamda diğer illere göre gerçekten daha farklı değerlendirmesi gerekir.”

    “HASTANE KAPASİTELERİ DOLU DEĞİL AMA TEST POZİTİFLİK ORANLARI ARTIYOR”

    İstanbul’daki oranların bir önceki haftaya göre yükselme eğiliminde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, bu nedenle tam açılma için henüz erken olduğunu belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bir önceki haftaya göre artış var. Bizim kendi hastanemizde ya da arkadaşlarımızla konuştuğumuzda, hafif bir kıpırdanma olduğunu söyleyebiliriz hem test pozitifliği oranları hem de vaka sayısı anlamında. Bu da biraz alarmda olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Demin söylediğim o azalma trendinin görülmesi ve devam etmesi gerekiyor. Şu anda henüz bu durum yok, hatta biraz yukarı doğru gidiyor test pozitifliği olarak da vaka sayısı olarak da. Her ne kadar hastanelerde bir kapasite sıkıntısı, yoğun bakım kapasitesinde bir doluluk olmasa da ki açılma kararlarında bunlar da önemli kriterler arasında yer alıyor, ağır hasta sayısının çok fazla olmaması iyi bir şey ama test pozitifliği oranlarında ve vaka sayısındaki yukarı doğru gidiş düşündürüyor. Bence İstanbul için tam açılma konusu şu an biraz erken gibi duruyor.”

    “UMARIM BU ARTIŞ MUTANT SUŞA BAĞLI DEĞİLDİR”

    İstanbul’daki artış eğiliminin mutant suşa bağlı olma riski olduğuna da değinen Prof. Dr. Yavuz, “Umarız ki bu artışın nedeni mutant suş değildir. Çünkü o zaman bu önlemler altında hız kesmemiz mümkün olmayacak ve önlemleri arttırmamız gerekebilecek demektir. Ama mutant suşun da özellikle V1’in (İngiltere varyantı) Türkiye’de yayıldığını biliyoruz. Bu nedenle temkinli olmakta çok fayda var. Ayrıca aşı sırası gelen herkesin bir dakika bile kaybetmeden aşısını olması, burada kritik önem taşıyor. Mutant suşun yayılmasını engellemek açısından da bir an önce aşılanmak çok büyük önem taşıyor” dedi.

    “ÇOCUKLARIN EĞİTİMSİZ KALMASI KOVİD’DEN DAHA TEHLİKELİ HALE GELDİ”

    Okulların açılmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Yavuz, şu uyarılarda bulundu: “Belli eşik değerlerin altına düşülse bile okullar açıldığında alınması gereken önlemlere dikkat edilmesi gerekiyor. Aileler çocuklarının maske kullanımına dikkat etmeli. Sınıfların kalabalık olmaması, öğrencilerin belli günler gitmesi, bu tip önlemlerin alınıp alınmadığını aileler de takip etmeli. Çocukların gerçekten artık eğitime dönmesi gerekiyor. Çok büyük öncelik haline geldi bu. Çünkü eğitimden eksik kalmaları, Kovid’in yarattığı tehlikelerden daha büyük bir hale geldi. Bu nedenle aslında her yerde eğitimi öncelemek gerekiyor. Çocukların da aileleri tarafından hem maske kullanımı, hem arkadaşlarıyla mesafelerini korumaları ve el temizliği ile hijyen konusunda eğitilmelerini tavsiye ediyorum. Ayrıca çocuk hastayken kesinlikle okula gönderilmemeli. Bu özellikle önemli. Çünkü çocuklar aslında hastalıktan çok etkilenmese de hastalığın yayılımı açısından risk yaratıyor bu. Ayrıca evde riskli biri varsa (komorbit hastalığı olan biri ya da risk grubu bir yaşlı), eğer mümkünse okula giden çocukla aynı evde kalmamalı. Ayırma şansı yoksa da aynı odada ikamet etmemeli.”

    “65 YAŞ ÜSTÜ İÇİN SERBESTLEŞMEYİ BİR AY SONRA DAHA NET SÖYLEYEBİLİRİZ”

    Büyük çoğunluğu aşılanan 65 yaş üstü vatandaşlar için serbestleşmenin de işaretlerini veren Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı: “Hastalıktan koruduğu düşünülen aşıların ülkemizdeki Faz 3 sonuçlarını kısa bir sürede görmeyi umuyoruz. Eğer 65 yaş üstünde korunma oranları da beklediğimiz yönde çıkarsa, onlara da gevşetmeler getirilebilecek. Tabii ki gene maskelerini bırakmayacaklar. Ama onların aşı olduktan sonra ağır hastalık geçirmeyeceklerine tam olarak ikna olmamız gerekiyor. Önümüzdeki 1 ay içinde de bunları çok daha net bir şekilde görebileceğiz. Kısaca 1-2 ay daha temkinli davranıp aşı sonuçlarını da bekleyecek şekilde hareket etmekte fayda var.”

  • Normalleşmeye yakın olan illeri açıkladı

    Normalleşmeye yakın olan illeri açıkladı

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, 15-21 Şubat tarihlerini kapsayan her 100 bin nüfusta görülen vakaların yer aldığı haritada ‘düşük riskli’ görülen 5 ilin yanında normalleşmeye yakın diğer illeri de değerlendirdi. İlhan, Ankara ile birlikte Eskişehir, Adana, Mersin, Hatay, Antalya, İzmir, Çanakkale gibi illerin de iyi durumda olduğunu söyledi.

    Sağlık Bakanlığı’nın koronavirüsle mücadele kapsamında açıkladığı illerin haftalık vaka oranlarına göre 100 bin nüfusta vaka sayısı 10’un altında kalarak ‘düşük riskli’ görülen iller Hakkari, Şırnak, Muş, Batman ve Diyarbakır oldu.

    Vaka sayısı 100 bin nüfusta 100’ün üzerinde çıkan 12 il ise ‘yüksek riskli’ olarak haritada yer aldı. Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, illerin haftalık güncel verilerini, harita üzerinde inceleyerek, normalleşmeye yakın ve uzak illeri değerlendirdi.

    Prof. Dr. İlhan, il il 100 bin nüfustaki vaka sayılarının yer aldığı haritanın, 1 Mart’ta başlayacak ‘yerinde karar’ için anahtar olacağını söyledi. İlhan, haritaya göre illerin kendi aralarında kategorize olduğunu net olarak gördüklerini belirterek, “Rize, Trabzon, Giresun, Ordu ve Samsun illerimiz 100 binde 200’den fazla. Konya, Aksaray, Osmaniye, Karaman illerimizin 100 binde 100’den fazla olduğunu gözlemliyoruz. Onun dışındaki illerimiz genel olarak aslında 100 binde 100’ün altındalar” dedi.

    ‘ANKARA, ESKİŞEHİR İYİ DURUMDA’

    Prof. Dr. İlhan, vaka sayası 10’un altındaki düşük riskli 5 ilin yanında normalleşmeye en yakın diğer illeri incelerken, “Ankara, büyükşehir olarak baktığımızda aslında iyi bir durumda, Ankara’daki vatandaşlar kurallara uyuyorlar. Eskişehir iyi durumda, İzmir biraz daha olumsuz durumda; ama aslında Ankara’ya oldukça yakın gibi düşünülebilir. Antalya biraz daha yüksek, bir üst seviyede gibi düşünmek gerekiyor, Mersin beraber şekilde yüksek. Adana örneğin Ankara’ya yakın bir skalada, Ankara ile benzer bir değişim yapılabilir. Hatay, Ankara’ya benzer bir zaman diliminde. Doğuya doğru Adıyaman’da olumsuz bir durum söz konusu, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş görece daha iyi. Batıda Kütahya Eskişehir’den nüfusu az olmasına rağmen daha olumsuz rakamlara sahip, Balıkesir daha olumsuz rakamlara sahip, Çanakkale daha iyi rakamlara sahip. Doğuda da batıda da yüksek illerimiz de var düşük illerimiz de var. Buna göre hareket edilip kurallara uyulursa biran önce o yüksek illerimiz de kısa zamanda aşağıya doğru gelir” dedi.

    ‘KAPANMAYA DOĞRU DA YOL ALMA OLABİLİR’

    Prof. Dr. İlhan, yerinde karar döneminin illeri rahatlatmaya yönelik bir yaklaşım olduğuna dikkat çekerek, “Ancak bu yaklaşım mutlaka açılışa doğru gidecek bir yaklaşım değil. Bu sisteme göre illerimizin eğer vaka sayısı fazlaysa kapanmaya doğru da yol alma söz konusu olabilir. Ya da bugün ‘mavi’ bölgede dediğimiz 100 binde çok daha düşük rakamlara sahip ilimizde vaka sayısı çok artarsa yeni normal ile birlikte çok riskli gruba da girip, yine bir kapanmaya doğru yol alabilir. Haritada iller risk durumuna göre renklendirilebilir. Tam kesinleşince uygulama tarihi, uygulama yaklaşımı bakanlığın sayfasında yayınlanır, ona göre de her ilimiz kendi sınıfını görüp, alınacak önlemleri ve açılmayı değerlendirir” diye konuştu.

    ‘TÜM İLLERİN MAVİYE DÖNMESİ MÜMKÜN’

    Prof. Dr. İlhan, açılmanın yanlış anlaşılmaması gerektiğini vurgulayarak, “Açılma fiziksel mesafeden, maske takmaktan vazgeçeceğiz anlamına gelmiyor. Bir ilimizde vaka sayısı çok düşük olsa dahi mutlaka kapalı ortamların havalandırılması, kalabalığa girmeme ve açılacak kafe ve restoranların kurallara uyması gereken yaklaşımların benimsenmesi gerekiyor. Okullarımız da açılacak, aşılamada çok ciddi bir seviyeye ulaştık. Hep beraber kurallara uyarsak tüm Türkiye’de renklerin maviye döndüğünü görmek mümkün olacaktır” diye konuştu.

    KARADENİZ’DE ARTIŞIN NEDENİ

    Prof. Dr. İlhan, Karadeniz’deki vaka artışının nedenine ilişkin, “Nedeni hem o bölgede mutant virüs daha çok olabilir, hem de o bölgede vatandaşlar daha çok bir araya gelebilirler, daha çok maske takmayabilir, kapalı ortamlarda bir araya gelebilirler. Bunları üst üste koyduğumuzda bunların nedeni ikisi de olabilir. Biliyorsunuz mutant virüs PCR pozitiflikten sonra geriye doğru dönük araştırılıyor, bunun sonuçları bu illerimizdeki filyasyon sonuçları o illerde bulaşın acaba nasıl olduğuna dair yapacağımız tarama sonuçları bunları söyleyecektir, kısa zaman içinde de ortaya çıkar. Aşikar olan şu ki ne olursa olsun vaka sayısı yüksek. Mutant virüs olsa da olmasa da özellikle o bölgede kalabalık ortama girilmemeli, ortam temiz hava ile havalandırılmalı, maske, temizlik kuralına uymalı. Bu illerde diyelim ki 100 binde 200’den 300 civarına yükseldi, İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu kararı ile örneğin o ile giriş çıkış yasaklanabilir, o ilde vakaların çok olduğu özelikle bazı mahalleler, ilçeler varsa oraya giriş çıkışın kapatılması söz konusu olabilir. Veya sokağa çıkma kısıtlamaları örneğin ilin bir bölgesinde kaldırılabilir, bir bölgesinde farklı bir yaklaşım geliştirilebilir” ifadesini kullandı.

    İl haritasında Ankara’da 100 bin nüfusta görülen vaka sayısı 35.39, İzmir’de 42.67, İstanbul’da 68.23 olarak yer aldı.

  • “Mutant virüs yüzde 30 daha bulaşıcı”

    “Mutant virüs yüzde 30 daha bulaşıcı”

    Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, Adana’da vakaların pik yaptığı 2020 yılının kasım, aralık aylarına göre yoğun bakımlardaki hasta sayılarının kısıtlamalarla birlikte yarı yarıya azaldığını bildirdi. Gündüz, bulaşıcılığı yüzde 30 oranında daha fazla olan mutant virüslerden korunmak için de kişisel koruyucu tedbirlerin aynı oranda artırılması gerektiğini belirtti.

    Özellikle son aylarda kısıtlamalarla birlikte vaka sayılarında düşüş olduğunu, bu durumun yoğun bakımlara da yansıdığını belirten ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, “Özellikle kasım, aralık ayına göre yoğun bakımlarımızda çok şükür ki yarı yarıya hasta sayılarında azalma görüyoruz. Tabi bu virüsün etkinliğini yitirdiği anlamına gelmiyor. Bu tamamen alınan önlemlerin, kısıtlılıkların uygulanması anlamına geliyor. Hasta ya da vaka sayısı ne kadar azalırsa, yoğun bakımlarda da ağırlaşan hasta sayısı o kadar azalıyor” dedi.

    ‘YOĞUN BAKIMLARDAKİ HASTA SAYISI AZALDI’

    Yoğun bakımlardaki doluluk oranının son günlerde azaldığını dile getiren Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, “En kırılgan yaş grubumuz özellikle 65 yaş üstü gruplar. Ağırlıklı olarak yoğun bakımlarda bu grupları tedavi etmeye devam ediyoruz. Ancak yine 40’lı-50’li yaşlardaki hastalarımız da zaman zaman kötüleşebiliyor, yoğun bakım tedavisi görebiliyorlar. Yine de bugünlerde yaşlı hasta grupları biraz daha diğerlerine daha yüksek seviyede. Çocuklarda biraz daha şanslıyız. Hastaneye yatmak zorunda kalan çocuklarımızın sayısı da bir miktar azaldı. Bunlar daha çok kronik rahatsızlıkları, eşlik eden başka hastalıkları olan çocuklarımız ama sayıca çok yüksek değil. Dolayısıyla erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da bir azalma var” diye konuştu.

    ‘MUTANT VİRÜSLER YÜZDE 30 DAHA BULAŞICI’

    Son zamanlarda dünyada ve Türkiye’de görülen mutant virüslerin en önemli özelliğinin en az yüzde 30 oranında bulaşıcılığının fazla olması olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Gündüz, buna yönelik alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

    “Bizim şu ana kadar aldığımız verilerden elde ettiğimiz sonuç; mutasyona uğrayan virüslerin daha hızlı bulaştığıdır. En az 3’te 1 oranında daha hızlı bulaşıyor, bu daha da yüksek olabilir. Bu bilgiye kesin sahibiz ancak mutasyona uğramış virüslerle hasta olanların daha ağırlaştığına dair elimizde herhangi bir veri yok. Bu konuda da henüz yoğun bakımlara daha hızlı geçiyorlar diye bir şey söylemek mümkün değil. En az 3’te 1 oranında hızla bulaşan mutant virüsler varken kişisel koruyucu tedbirlerimizi de en az bu oranda artırmalıyız. Mesafeyi yine 3’te 1 oranda artırmalıyız. Maskeyi daha doğru kullanmalıyız. Kapalı ortamlarda çok uzun süre kalmamalıyız. Kalmak zorundaysak havalandırmaya dikkat etmeliyiz. Virüsün artışını engellememiz tedbirlerle olacak. Çünkü henüz toplumun tamamı da aşılanmadı. Aşı takvimi devam ediyor. Toplumun önemli bir kısmı aşılanana kadar bu mutant virüslerin de varlığını bilirken tedbirlerimizi yarı yarıya artırmamız son derece önemli. Buna da muhtemelen bahar ayının sonuna kadar devam etmemiz gerekiyor gibi görünüyor”

  • Bilim Kurulu üyesinden mutant virüs açıklaması

    Bilim Kurulu üyesinden mutant virüs açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, mutasyonlu virüsün Türkiye’deki yayılımına ilişkin açıklama yaptı. Akın, “Öyle bir mutantla karşılaştık ki yayılımı Vuhan’dan dünyaya dağılan virüse göre çok hızlı. 33 ilde saptadık; ama tüm illerde bunu saptamak için çalışma sürdürülüyor. Yarın bir başka rakamla karşılaşabiliriz” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın, mutasyonlu virüsün şu ana kadar Türkiye’de 33 ile yayıldığını söyledi. Akın, “Öyle bir mutantla karşılaştık ki yayılımı Vuhan’dan dünyaya dağılan virüse göre çok hızlı. 33 ilde biz saptadık ama Türkiye’nin tüm illerinde bunu saptamak için çalışma sürdürülüyor. Yarın bir başka rakamla karşılaşabiliriz. Bu yayılıyor. Çünkü şehirlerarası ulaşımda durma yok. Herkes yine eşe, dosta, akrabaya ziyaretlerini yapıyor. Sosyal amaçlı ziyaretler olduğu için iller arası geçiş oluyor ve çok hızlı bir şekilde yayılacağını görüyoruz. İngiltere örneğini biliyorum; İngiltere’de yaklaşık 5 hafta sonunda saptanan tüm virüslerin yüzde 70’i bu mutant virüs oldu. Yani çok hızlı yaylıyor” diye konuştu.

    ‘BİR PARÇA TEDİRGİNİZ’

    Akın, mutant virüsün hastalık şiddetinde bir değişiklik yapmadığına dikkat çekerek, “Hastalığın şiddeti değişmiyor; ama yüzde 1 ölüm varsa 100 kişiden 1’ini kaybedebilirsiniz, ama vaka sayısı 100 bin olursa bin kişiyi kaybedersiniz; onun için de ölüm sayısının artmasından, yoğun bakımlara yüklenilmesinden bir parça tedirginiz. Şu an yük taşınıyor. Çünkü vaka sayısı kontrol edilebilir ölçüde; ama kontrol edemediğimiz yeni mutant vakaları artıyor. Bunu kontrol etmek için çaba harcamak lazım. Burada devlete iş düşüyor, yönetimlere iş düşüyor; ama vatandaşa da iş düşüyor. Yani bizlere önerilere katılarak tüm toplumun korona belasından korunmasında yardımcı olması lazım bireylerin” diye konuştu.

    ‘TÜRKİYE’NİN ŞU ANDA YÖN DEĞİŞİMİNE İHTİYACI YOK’

    Akın, mutasyonlu virüsle enfekte olmuş ve hastaneye yatmış bir kişinin, yine koronavirüslü bir kişi ile yan yana yatırılmadığını söyleyerek, “O ayrı bir yerde yatıyor. Hastane düzeyinde bu önlem var. Tedavi modelinde bir değişiklik yok, aynı tedaviyi uyguluyoruz. Vatandaşlarımızın maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyacağını düşündüğümüz için toplumda özel bir değişiklik yapmadık. Ama virüsün yarattığı yük ile elde ettiğimiz bazı bilgilere göre oynama yapılabilir. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Biraz daha takip ediyoruz; çünkü aynı şekilde İngiltere’yi ya da bir başka ülkeyi de takip durumundayız. Danimarka’nın, Almanya’nın çeşitli sıkıntılar var, Hollanda epeyce sıkıntıda. Bunları da takip ediyoruz. Yerel bilgileri de kullanarak, belki ileride bu korunma önlemleri ile ilgili bazı önerilerde bulunabiliriz. İngiltere çok sıkı önlemler alarak, vaka sayısını ciddi olarak düşürdü. Demek ki sıkı önlemlere ihtiyaç olabilir. Bugün için Türkiye’de bunlar takip edilen durumalardır. Türkiye’nin şu anda herhangi bir yön değiştirmeye ihtiyacı yok. Ama dediğim gibi bunu bugünden söylüyoruz. Yarından sonraki rakamlar neler düşündürür bilmiyoruz” dedi.

    ‘YAZA DOĞRU RAHATLAYABİLİRİZ’

    Aşılama çalışmalarıyla birlikte biraz rahatlama olabileceğini vurgulayan Akın “İki doz aşılanan nüfus yüzde 65-70’lere ulaştığı zaman epeyce rahatlamış olacağız. Ancak bu arada virüs de boş durmuyor. Virüs de kendi yaşamını sürdürmesi için zaman zaman yeni mutantları ortaya çıkarıyor ve bu yeni mutantların topluma yayılmasıyla tekrar ataklar yapıyor. Karşılıklı bir satranç mücadelesi gibi düşünün. İki taraf da hamle yapıyor. Ama aşılamayla hiç olmazsa, hastalanmaları görürüz; ancak ağır vakalar ve ölümleri daha az göreceğiz gibi bir düşüncem var. 2’nci doz aşıyı almış nüfus yüzde 65-70’ler olursa bu da yaklaşık 50 milyon kişiye denk geliyor, 50 milyon kişiye 2 doz aşı yapmış olursak, bir mesafe almış oluruz. Bu rahatlayacağız anlamına gelmiyor; çünkü aşı olursanız, yine maske, mesafe, hijyeni korumanız lazım. Şu anda hızlı bir şekilde aşımızı tamamlayalım. Mayıs, Haziran, Temmuz ayına doğru bir rahatlama olabilir. Hem insanların sokağa çıkması hem de bağışıklanmış kişi sayısının artmasına bağlı olarak biraz daha rahatlayabiliriz; ama 2021’de çok fazla rahatlayacağımızı düşünmemek lazım” ifadelerini kullandı.

     

  • “Mutasyonlu virüste maskenin önemi arttı”

    “Mutasyonlu virüste maskenin önemi arttı”

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, mutasyonlu virüsten korunmada mevcut salgın tedbirlerinin önemine dikkati çekerek, “Mevcut alınan tedbirler, mutasyonlu virüste de işe yarıyor. Burada maskenin önemi öncekine göre arttı. Maskede dikkat edilmesi gereken en büyük özellik, usulüne uygun takılması” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, mutasyonlu virüs ile ilgili Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Özlü, mutasyonlu virüsün daha kolay bulaştığını belirterek, maskenin önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Özlü, “Virüsün mutasyon geçirmesi virüse başka özellikler kazandırdı. Biz virüse karşı tedbir alarak kendimizi koruyacak konumdayız. Mevcut alınan tedbirler mutasyonlu virüste de işe yarıyor. Burada maskenin önemi öncekine göre arttı. Mutasyonlu virüsten korunmak için yapmamız gereken maske, mesafe, hijyen ve sosyal izolasyon. En güzeli kapalı alanlara diğer insanların da bulunabileceği alanlara girmekten kaçınmak. Kapalı mekanları sürekli havalandırmak. Eğer diğer insanlarla beraber olmak zorundaysanız maskenizi doğru bir şekilde takıyor olmanız şart. Ama sizin tek başınıza maske takmanız yeterli değil. Orada bulunan diğer insanlarında maske takması gerekiyor. Maskede dikkat edilmesi gereken en büyük özellik ise usulüne uygun maske takılması” diye konuştu.

    ‘MUTASYONLU VİRÜS DAHA KOLAY BULAŞIYOR’

    Maske kullanımına ilişkin Prof. Dr. Özlü, “Bu virüs daha da kolay bulaşıyor. Hava yolu ile bulaştığı yönündeki kanaat giderek artıyor. Sadece damlacık yolu ile değil havada asılı kalan damlacık çekirdeklerinin de solunması ile de akciğerlere ulaşabileceği yönünde bulgular var. Daha dikkatli olmak lazım. Maske konusunda daha da titizlenmek gerekiyor. Maskenin yüze doğru oturması lazım. Özellikle burun üzerindeki tel kısmını burnumuza göre ayarlayıp kenar kısımlarından havanın kaçmasını engellemek gerekiyor. Maskenin sık sık değiştirilmesi gerekiyor. Aynı maskeyi defalarca kullanmamak lazım. Çift maske kullanımı gündemde ama maskenizi eğer usulüne uygun kullanıyorsanız ve etrafınızdaki herkes de maskeli ise tek maske sizi büyük oranda korur. Diğer insanlar maske takmıyorsa ve mesafeyi korumakta zorlanıyorsanız ikinci maskeyi takmak daha doğru olacaktır” dedi.

    ‘GENEL BİR DİKKATSİZLİK VAR’

    Kent sakini Sevde Başaran, sağlık otoritelerinin uyarılarını dikkatle dinlediklerini söyleyerek, “Maskeyi çok doğru kullandığımızı düşünmüyorum. Hele ki son normalleşme döneminden sonra kurallara uymaya pek özen göstermiyoruz. Ama mutasyonlu virüs sonrası çift maske takmak gerektiği söyleniyor. Genel bir dikkat olması lazım. İnsanlar çoğu kez maskelerini burunlarını dışarıda bırakacak şekilde kullanıyor. Toplu taşıma araçlarında özellikle şoförlerde genel bir dikkatsizlik var. Mutasyonlu virüse karşı önlemimizi çift maske takarak hijyen ve sosyal mesafeyi koruyarak almaya çalışıyoruz” diye konuştu.

    ‘MASKEYİ DOĞRU KULLANDIĞIMIZI DÜŞÜNMÜYORUM’

    Kurallara herkesin uyumu noktasında çağrıda bulunan Gülay Köroğlu ise, “Maskeyi doğru kullandığımızı düşünmüyorum. Maske zaten tek başına yeterli değil. Kurallara uymak lazım. Evden çıkmamaya özen gösteriyoruz. Çift maske kullanmadım hiç, ama kalabalığa da hiç girmedim. Biz dikkat ediyoruz ama çevrede bulunan insanlar pek dikkatli olmadığı zaman tek başına aldığın önlem salgını durdurmuyor ne yazık ki” dedi.

  • Mutasyonlu virüs görülen il sayısı 23’e yükseldi

    Mutasyonlu virüs görülen il sayısı 23’e yükseldi

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Turan, mutasyonlu virüsün görüldüğü il sayısının 23’e yükseldiğini söyledi. Prof. Dr. Turan, “Son günlerde özellikle İngiltere’deki görüntüler bu virüsün yarattığı hastalığın da şiddetinin oldukça yüksek olduğu şeklinde. Bu da şu anlama geliyor ki bireylerin hastaneye, yoğun bakıma ihtiyaç duyma oranları artabilir. Bu nedenle dikkatli olmak zorundayız. Mutasyonel virüsün yayılmaması için elimizden geleni yapmamız gerekiyor” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçen hafta yaptığı açıklamada mutasyonlu virüsün 17 kentte görüldüğünü duyurmuştu. Bakan Koca, dün Bilim Kurulu toplantısı ardından yaptığı açıklamada ise Türkiye’de görülen mutasyonlu virüsü dikkatle takip ettiklerini belirterek, “Riskli mutasyonlar sınır tanımadan yayılıyor. Ülkemizdeki İngiltere mutasyonu 196 oldu, 2 Güney Afrika, 1 de Brezilya varyantı ile karşılaşıldı. Yeni mutasyonların görüldüğü ve vakaların yeniden artışa geçtiği bugünlerde tedbirlerden taviz vermeden mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

    ’23 ŞEHİRDE MUTASYONLU VİRÜSE RASTLANDI’

    Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Doç. Dr. Sema Turan, mutasyonlu virüs görülen kent sayısının 23’e yükseldiğini belirtti. Turan, virüslerin doğada var olabilmesi için daima kendilerinde bir değişim yaratmaları gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:

    “Bütün viral enfeksiyonlarda her yıl virüs yapısını bir miktar değiştirir. O nedenle virüsler de kendini korumaya alıp, mücadele etmeye devam ederler ve yapılarını değiştirirler. Bunu bazen tek bir proteinini değiştirerek yapabilmekteler. O nedenle şu anki mutasyonlu virüslere baktığımızda kendi yapılarında bir miktar değişiklik yarattıklarını görüyoruz. 23 şehirde mutasyonlu virüse rastlandı. Özellikle yurtdışından gelen veriler yüksek bulaştırıcılık oranına sahip olduğunu gösteriyor. Ancak hastalık şiddetinin nasıl olduğu konusunda net bir bilgi yoktu. Fakat son günlerde özellikle İngiltere’deki görüntüler bu virüsün yarattığı hastalığın da şiddetinin oldukça yüksek olduğu şeklinde. Bu da aslında şu anlama geliyor ki bireylerin hastaneye, yoğun bakıma ihtiyaç duyma oranları artabilir. Bu nedenle dikkatli olmak zorundayız. Mutasyonel virüsün yayılmaması için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.”

    “PCR TESTİ İLE BELİRLENİYOR”

    Turan, mutasyonlu virüsün belirlenme sürecine ilişkin ise 81 ilde laboratuvarlarda yapılan analiz ile mutasyonlu virüs olup olmadığının tespit edildiğini söyledi. Turan, “Aslında bu da benzer şekilde bir PCR testi. Bunun çok büyük bir farklılığı yok. Sadece mutasyonel virüsü tanımlamak için de özel bir takım çalışmalar yapılıyor. Laboratuvarda yapılan işlemlerle virüsün mutasyonlu olup olmadığı ortaya konabiliyor. Mutasyona uğramış virüs çok önemli bir konu. Aslında bu dünyanın yaşadığı bir sorun. Mutasyonlu virüsün hastalık şiddetinin de yüksek olduğunu öğrenmek bu noktada bizim tedbirlere daha sıkı bağlanmamız gerektiğini gösteriyor. Biz tam da aşılamanın başladığı bir dönemde tedbirleri de elden bırakmayarak aslında dünyaya örnek olabiliriz, bu noktada mutasyonlu virüsün yayılmasına engel olarak” ifadelerini kullandı.

    “ÖNÜMÜZDEKİ BAHAR AYLARI ÇOK TEHLİKELİ”

    Turan, son dönemde vaka saylarındaki artışa dikkat çekerek, “Tedbirin elden bırakılmaması gerektiği dönemi yaşıyoruz aslında. Aşılama sürecinin başlaması ile birlikte halkımız da belki bir miktar rahatlama yaşıyor olabilir. Fakat bu asla güvenilebilecek bir şey değil. Çünkü aşılamak hastalığın bulaştırıcılığının geçeceği anlamına gelmez. Sadece aşılanan kişiler hastalığı hafif atlatırlar. Aşıda da beklentimiz bu yönde zaten. Hele de son günlerde mutasyonun ortaya çıkışıyla birlikte İngiltere’de yaşanan hadiseler, Güney Afrika varyantı önemli gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor. Önümüz bahar ve bahar ayları çok tehlikeli. Hepimiz de sıkıldık. Fakat bahar aylarında daha da bir dikkati elden bırakmamak gerektiğini söylemeliyim. Rehavete kapılma durumu bizim için çok sıkıntılı olacak. O nedenle mutasyon varken ve bu durum yaşanmaya halen devam ederken bizim de daha dikkatli olmamız gerekiyor” dedi.