Etiket: bilim kurulu üyesi

  • Aşılamayla birlikte okullar tekrar açılacak mı?

    Aşılamayla birlikte okullar tekrar açılacak mı?

    Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Öğretmenlerimizin aşılanması ile beraber vaka, hasta sayısı da belli bir seviyeye inerse okulların açılmasını tekrar düşünmek gerekiyor” dedi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, aşıların uygulanmaya başlamasının ardından antikor oluşması için belli bir zaman dilimi gerektiğini belirterek, antikorların oluşması ile beraber giderek daha normal hayata doğru yönelmenin söz konusu olabileceğini ifade etti. Prof. Dr. İlhan, “Ama yine fiziksel mesafeye, maskeye, hijyene, kalabalığa girmemeye, ortamlarda temiz hava girişine mutlaka müsaade etmemiz gerekiyor. Aşı bize mücadelemizde yardımcı olacak. Aşılı kişiler hasta olursa hastalığı daha hafif geçirecekler. Böylece bulaş ihtimali, ağır hasta olma durumu da azalacak. Okullara etkisi şöyle olabilir; belli bir antikor düzeyi oluştuktan sonra vakalar hastalar toplumda belli bir düzeyde gidiyorsa okulların açılması 15 Şubat tarihinde tekrar değerlendirilip ona göre karar verilmesi söz konusu olabilir” dedi.

    ‘İLLERE GÖRE DEĞERLENDİRME YAPILABİLİR’

    Prof. Dr. İlhan, aşılanacak 2’nci grup içerisinde öğretmenlerin de yer aldığını hatırlatarak, “Öğretmenlerimizin aşılanması ile beraber vaka, hasta sayısı da belli bir seviyeye inerse okulların açılmasını tekrar düşünmek gerekiyor. Okulların açıldığı dönemi hatırlarsak, kimi öğrencileriniz okula gelmeyi tercih ederken kimi öğrenciler uzaktan eğitime devam etmişti. Bu dönem muhtemelen böyle bir yaklaşım da benimsenebilir. 15 Şubat’tan sonra okullar açık olsa dahi yine EBA sistemi ile beraber sistemin devam edeceği kanısındayım. Yine zorunluluk söz konusu olmayabilir. Kimileri göndermek istemiyorsa çocuklarını okula göndermeyebileceklerdir düşüncesindeyim. Şu an İstanbul’da, Ankara’da hasta sayısında vaka sayısında yüzde 40’a varan azalmalar var. Anadolu’daki bazı illerimizde bu şekilde olmayabiliyor. İllere göre değerlendirme yapılabilir. Eğer okulların açılmasına karar verilirse Türkiye genelindeki rakamlara göre bakmak gerekiyor. İllerde kendi özelinde değerlendirebilir” diye konuştu.

    ‘ÜNİVERSİTELER İÇİN BİRAZ DAHA SABRETMEK LAZIM’

    Üniversitelerde yüz yüze eğitime ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. İlhan, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın, bütün öğretim üyelerinin, akademik ve idari personelin de bu süreçte aşılanması, kademelendirme içinde yer alma konusunda talebi olduğunu anımsatarak, “Bunu da bakanlığımız değerlendirecektir. Her üniversitenin fakültesine göre kendi teknik altyapısına göre sistem değişiyor. İkinci dönem içinde her fakülte her üniversite kendi teknik alt yapısı kapasitesinde değerlendirme yapmaları gerekiyor. Bunu da yine 15 Şubat’tan sonra ikinci dönem başlayacağı zaman değerlendirmek gerekiyor. Yine üniversitelerde uzaktan eğitime geçebilirler, yüz yüze eğitime geçebilirler, kısmi olarak yüz yüze eğitime geçebilirler. Süreyi biraz uzatarak yaz döneminde de eğitime devam edebilirler. Yeter ki risk azalsın. Üniversite öğrencisi arkadaşlarımız da okullarını çok özlediler. Biz de öğrencilerimizi çok özledik. Biraz daha sabretmek gerekiyor. Şu önümüzdeki 1-1,5 ayı bir görelim. Aşılama nasıl gidiyor bunu görelim ona göre karar verelim. Her üniversite kendi imkanları kendi eğitim koşulları kendi fakültesinin gerekleri doğrultusunda uzaktan eğitime ya da yüz yüze eğitime karar verecektir” ifadelerini kullandı.

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı açıklaması

    Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, toplumun yüzde 60-70’i aşılanabilirse yaza kadar mesafe alınabileceğini belirterek, “Aşıyla ilgili soru işaretleri olabilir. Fakat bu pandemiyi durduracak aşıdan başka bir silah yok” dedi.

    Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Özlü, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu. Yaza kadar tedbirlerin uygulanmasıyla ve aşılamayla kontrolün sağlanacağını söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Hızlı bir şekilde aşılamaya geçebilirsek, tedbirlere, kısıtlamalara ve tavsiyelere uyarsak; yani toplumun yüzde 60-70’ ini aşılayabilirsek inşallah yaza kadar bir mesafe alabiliriz. Kontrolü sağlayabiliriz. Yoksa işimiz zor. Sanıyorum ki yaza kadar tedbirlerin uygulanmasıyla ve aşılamayla bir kontrol sağlanabilir. Güzel bir rahatlama elde edebiliriz, diye düşünüyorum. Ama koşullara uymazsak o zaman süreç daha da uzar” diye konuştu.

    ‘PANDEMİYİ DURDURACAK AŞIDAN BAŞKA BİR SİLAH YOK’

    Aşının risklerinin olduğunu fakat normal hastalığa göre çok düşük olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Aşıyla ilgili soru işaretleri olabilir. Ama aşıdan başka bir çözüm yok. Bu pandemiyi durduracak aşıdan başka bir silah yok. Bir yıldır virüsten kaçıyoruz. Evlerimizdeyiz fakat durduramıyoruz. Virüs yayılıyor, durduramıyoruz. Her gün 250 vatandaşımız ölüyor. Birilerinin annesi, babası, kardeşi, eşi çocuğu ölüyor. Yarın bunların arasında siz ya da ben de olabilirim. Bunun garantisi yok. Bu süreç böyle devam ederken, bu yangın her tarafı sarmış iken aşıdan başka bir çıkış yolu da yok. Onun için aşı yaptıracağız. Tereddüttü olanlar düşünüp tartacaklar. Ama zamanla tereddütleri azalacak. Biz sağlıkçılar olarak hemen yaptıracağız. Siz de etrafınızda aşı yaptıranları göreceksiniz. Bir sorun yaşamadıklarını görünce; aşı yaptırma konusunda talep artacaktır. Keşke daha çok kişi aşılansa ve daha hızlı aşılanma yapılabilse bir an önce bu salgın bitse” diye konuştu.

    ‘AŞIDAN ÖLEN BİRİNİ DUYDUNUZ MU?’

    Çok bunaldıklarını ve yorulduklarını anlatan Özlü, “Bir yıldır herkes evinde mahsur kaldı. İnsanlar, işine gidemiyor. Ekonomik açıdan da sıkıntıya girdiler. İnsanların psikolojileri bozuldu. Kimse eşiyle dostuyla bir araya gelemiyor. Aşı olup normal hayatımıza devam etmek istiyoruz. Aşının tabi ki riskleri var; ama normal hastalığa göre çok düşük. Bu güne kadar dünyada milyonlarca aşı yapıldı. Şu anda dünyada aşı yapılıyor. Kaç gündür Amerika’da, İngiltere’de Avrupa Birliği ülkelerinde aşı yapılıyor. Bizde de şu anda deneme amaçlı yapılıyor. Şu ana kadar aşıdan ölen birisini duydunuz mu? Ama kovidden her gün dünyada 15 bin kişi ölüyor. Onun için aşıyla oluşan risk, çok düşük. Ancak hastalıktan dolayı risk çok büyük” dedi.

  • Aile içi bulaştaki artış nedeni belli oldu

    Aile içi bulaştaki artış nedeni belli oldu

    Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, son dönemde aile içi bulaştaki artışın nedenini açıkladı. İlhan, “İnsanlar sokak kısıtlamasının uygulandığı hafta sonlarında birkaç aile bir araya geliyor. Bunu engellemezsek hafta sonundan 3-4 gün sonra PCR pozitif olarak hepimize yansıyor” dedi.

    Son dönemde filyasyon ekiplerinin yoğun çalışmasına rağmen koronavirüs vakalarında aile içi bulaş oranının çok yüksek olması dikkat çekti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da aile içi bulaş oranının yüzde 85’e ulaştığını belirtti.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, ev içi bulaşın artmasının nedenini açıkladı.

    Prof. Dr. İlhan, son dönemde hasta ve vaka sayısında ciddi düşüşün söz konusu olduğunu belirterek, “6 binlerden 3-4 bin düzeyine gelen hasta sayımız var. Ama dikkat ederseniz son 2-3 gündür aşağı doğru yöneldi; ama biraz sabit kalıyor. Şu an geriye kalanların daha çoğunun aile içi bulaş olduğu konusunda gözlemlerimiz var. İnsanlar hafta sonlarında birkaç aile bir araya geliyorlar. Aynı evde kalan çalışan insanların diğer arkadaşlarını toplayıp evde zaman geçirmesi, büyükleri ziyarete gidip hafta sonu onlarla zaman geçirmek, bizim bunları engellememiz gerekiyor. Bunları engellemezsek hemen hafta sonundan 3-4 gün sonra PCR pozitif olarak hepimize yansıyor” dedi.

    ‘EVDE MESAFELİ OTURMAKTA FAYDA VAR’

    Prof. Dr. İlhan, ev içi bulaşları engellemek için evin sık sık havalandırılması gerektiğine vurgu yaparak, “Son zamandaki vakalara hastalara bakıyoruz, filyasyon ekiplerimiz de bunları söylüyor; aynı aileden aynı soy isimden, aynı evde kalan çalışma arkadaşlarından beraber pozitiflik söz konusu oluyor. Hepimiz dışarıya çıkıyorsak koronavirüs pozitif olabiliriz. Hepimizin koronavirüs pozitif olabileceğimizi düşünerek ev içerisinde de olabildiğince mesafeli durarak bu süreci geçirmek gerekiyor. Elbette herkesin evde maskeli oturma durumu söz konusu değil. Ancak evde olabildiğince temiz havanın içeriye girmesine izin vermek gerekiyor. Evde birbirine mesafeli oturmakta fayda var. Bu dönem biraz daha sevdiklerimizden uzak olma durumundayız. Evin içinden kişiler dışarıya gidip geliyorlarsa, işe gidip geliyorlarsa, alışverişe gidiyorlarsa koronavirüs enfeksiyonunun bulaşabileceğini bilmemiz gerekiyor” diye konuştu.

    ‘TUVALET-BANYO AYRI OLMALI’

    Prof. Dr. İlhan, koronavirüs pozitif olan bazı kişilerin HES kodu ihlali yaptığını belirterek, “Bir evde pozitif kişi varsa kesinlikle dışarıya çıkmamaları gerekiyor. Maalesef buna şahit oluyoruz; koronavirüs testi pozitif olanların yüzde 50’den fazlası HES kodu ihlali yapıyor. Bir de telefonu eve bırakıp dışarıya çıkanları düşündüğümüzde bu rakamın çok daha yüksek olduğunu gözlemliyoruz. Bir kişi pozitifse o kişi imkanlar dahilinde tabii; odası, banyosu, tuvalet ayrı olmalı bu çok önemli. Diğer kişilerle kendi testi negatif olana kadar, tedavi süreci tamamlanana kadar temas etmemeli. Diğer evdeki kişiler de karantina kapsamında oldukları için onlar da 10 gün kimseyle temas etmemeli, dışarı alışverişe dahi çıkmamalı” dedi.

    FİLYASYON EKİPLERİ BİLGİLENDİRİYOR

    Öte yandan sahada temaslı takibi yapan filyasyon ekipleri, vatandaşı aile içi bulaşa karşı bilgilendirip, uyarıyor.

    Altındağ İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Hamit Harun Bağcı, filyasyon ekiplerinin bilgilendirmelerine rağmen aile içi bulaş oranın yüzde 85’lerde olduğunu söyledi. Bağcı, “Filyasyon ekipleri evdeki izolasyonun nasıl olması gerektiğini, diğer temaslıların şikayeti olduğu durumda ne yapmaları gerektiğini anlatıyor. Şu anda bulaşı en fazla arttıran şey insanların birbirini ziyaret etmesi, birbirine gidip gelmesi. Bunlardan uzak durmamız gerekiyor. Yılbaşı da yaklaşıyor, bu dönemde birbirimize gitmeden yılbaşını geçirmenin daha uygun olduğu kanısındayım. Bir kişi pozitif olduktan sonra diğer aile bireylerine bulaştırmaması için imkanlar dahilinde kendisini izolasyona almalı. Ayrı bir oda, ayrı bir banyo kullanması gerekiyor, bu mümkün değilse özelikle ortak alanları kullandıktan sonra dezenfekte edilmesi, bir çamaşır suyu ile suyun karıştırılıp silinmesi gerekir. Bu ihtiyaçları haricinde odadan dışarıya çıkmaması, yemeğini sadece odasında yemesi gerekiyor, teması en aşağıya indirmek gerekiyor ki diğer aile bireylerine bulaşmasın” diye konuştu.

  • Necmi İlhan: “Yılbaşı partisi öldürebilir”

    Necmi İlhan: “Yılbaşı partisi öldürebilir”

    Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, yılbaşında otel, villa, ev gibi yerlerde parti yapma düşüncesinde olanları uyardı. Prof. Dr. İlhan, “Eğer yılbaşında insanlarımızın bir arada olma düşüncesi varsa bundan hemen vazgeçmeleri en doğru yaklaşım olacaktır. Birlikte oldukları zaman diliminde enfeksiyon riski yüksek olacağı için tatil dönüşünde kendilerini hastanelerde bulabilirler, ağır hasta olabilirler, hatta hayatlarını kaybedebilirler” dedi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, DHA’ya açıklama yaparak, yılbaşında uygulanacak 4 günlük sokağa çıkma kısıtlamasına ilişkin uyarıda bulundu. Prof. Dr. İlhan, 1 hafta sonu daha sokağa çıkma kısıtlamasının uygulanacağını, sonrasında ise yılbaşı yasağının başlayacağını belirterek, yılbaşını tatil fırsatı olarak görmemek gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. İlhan, “Yılbaşı koronavirüs ile mücadeleyi güçlendirmek için bir fırsat. Böyle görmezsek hata yaparız. Çevremizden duyuyoruz, şahit oluyoruz; birkaç aile villa tutup bir araya geliyor veya çeşitli partiler yapma arzusuna giriyor. Yılbaşında eğer böyle bir yaklaşım içine girerse vatandaşlarımız, vaka ve hasta sayısı tekrar artacaktır” diye konuştu.

    ‘HATTA HAYATLARINI KAYBEDEBİLİRLER’

    Prof. Dr. İlhan, herkesin öz sorumluluk içinde olması gerektiğine işaret ederek, “Tatil yapmayı, eğlenmeyi belki herkes istiyor; ama sağlık çalışanlarından hemen hiçbirinin tatile gitmediğini, eğlenmediğini bilmemiz gerekiyor. Eğer yılbaşında insanlarımızın, bir arada olma düşüncesi varsa bundan hemen vazgeçmeleri en doğru yaklaşım olacaktır. Yılbaşında 4 gece 3 günlük bir zaman dilimi var. Bu zaman diliminde insanlar aynı mekanda bir arada bulunursalar, villa tutma, bir arada bulunacakları gibi yerlerde olursalar o temas sırasında bir kişi koronavirüs ise hastalığa yakalanmama şansları yok. Üstelik şunu da biliyoruz; vaka ve hastalık sayısına baktığımızda kabaca her 5-6 vakadan 1 tanesi hastalanıyor. Demek ki bu birlikte zaman geçirdikleri kişiler asemptomatik kişiler de olabilir. Onlar koronavirüs hastası olarak tanı almamış olsalar bile birlikte oldukları zaman diliminde enfeksiyon riski yüksek olacağı için tatil dönüşünde kendilerini hastanelerde bulabilirler, ağır hasta olabilirler, hatta hayatlarını kaybedebilirler. Uzun bir zaman dilimi, uzun zaman diliminde ne kadar çok koronavirüs pozitif olan kişilerle bir arada olunursa virüs yükünün de o kadar arttığını bilmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    ‘ÇEKİRDEK AİLE İLE OLALIM’

    Prof. Dr. İlhan, yılbaşını tatil olarak görenlere ilişkin, “Ben yılbaşını tatil olarak gören, bir arada zaman geçirmeyi düşünen vatandaşlarımıza da şunu söylemek istiyorum; biz o gece evimizdeyiz ya da hastanedeyiz ya da sahada filyasyondayız. Bir Kurban Bayramı süreci geçirdik, hepimiz evdeydik. Yılbaşında da evde olunabilir, çekirdek ailemizle zaman geçirebiliriz. Bunu yapmazsak vakaların artacağını çok emin olarak söylemek gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

  • Bilim Kurulu Üyesi: Umarım kötü senaryo gerçekleşmez

    Bilim Kurulu Üyesi: Umarım kötü senaryo gerçekleşmez

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüsün mutasyona uğramasıyla ilgili, “Panik yapmaya gerek yok ama dikkatli olmak ve süreci yakından takip etmekte fayda var. Umarım kötü senaryo gerçekleşmez. Virüsün mutasyonu da yeniden bir salgını tetiklemez” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, İngiltere’de koronavirüsün yüzde 70 daha hızlı yayılmasına neden olan mutasyon ilgili Demirören Haber Ajansı’na (DHA) konuştu. Koronavirüsün mutasyon geçirmesinin yaratacağı etkilerin netlik kazanmadığını belirten Prof. Dr. Özlü, panik yaşanmamasını ancak önlemleri de elden bırakmamak gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Özlü, “Yeni bir virüs varyantı ortaya çıktı. Ciddi bir mutasyon geliştiği görüldü ancak bu mutasyonun etkisiyle ilgili yapılan değerlendirmelerin toplumdaki karşılığını net olarak bilmiyoruz. Bazı gözlemlerle bu uyarlanıyor denildi ama bunu zaman içinde net halde göreceğiz. Panik yapmaya gerek yok ama dikkatli olmak ve süreci yakından takip etmekte fayda var. Mutasyonların ortaya çıktığı alanlara baktığımızda virüsün daha kolay bulaştırıcı bir hale gelebileceğini öngörebiliyoruz. İngiltere’deki vaka artışları da buna paralel geliştiği için böyle bir korku ortaya çıktı” diye konuştu.

    ‘MUTASYONLARIN TOPLUMDAKİ KARŞILIĞI BİLİNMİYORDU’

    Koronavirüslerin daha önce de mutasyon geçirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Özlü, “Aslında mutasyon her zaman olan bir şey ama bu mutasyonların toplumdaki karşılığı bilinmiyordu. Virüsün davranışını değiştirici bir mutasyon olduğu şu ana kadar görülmemişti ama bu mutasyonun virüsü daha kolay bulaştırıcı hale gelmesine yardımcı olduğu, virüse bu konuda avantaj sağladığı yönündeki değerlendirmeler, buna paralel olarak İngiltere’deki vaka artışlarından sorumlu olabileceği gözlemler biraz tedirginliğe yol açtı. Bence de tedbirli olmakta yarar var” dedi.

    UMARIM KÖTÜ SENARYO GERÇEKLEŞMEZ

    Mutasyon geçiren koronavirüsün hastalık oluşturucu ve öldürücü etkisinin, yayılma hızından daha önemli olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Özlü, “Esas olan burada virüsün bulaştırıcılığının yanında hastalık oluşturucu gücünde bir değişiklik olup olmadığı, ölümcüllük oranında bir değişiklik olup olmadığı, bağışıklık oluşturmada farklılığın olup olmadığı gibi soruların cevabını henüz tam olarak bilmiyoruz ama bununla ilgili endişe yaratacak bir bilgi de elimizde yok. Umarım kötü senaryo gerçekleşmez. Virüsün mutasyonu da yeniden bir salgını tetiklemez. 2020’yi hepimiz zor geçirdik, bu kötü deneyime dayanan korkularımız var. Yeni bir virüs, yeni bir salgın, yeni bir dalgalanmaya yol açar mı diye endişe ediliyor. Bundan dolayı İngiltere’ye uçuşlar ve sınırlar kapatıldı. Bunları ön tedbir olarak görmek lazım” ifadelerinde bulundu.

    ‘BULAŞTIRICILIĞININ ARTMASI VİRÜSE KOL KANAT TAKMAZ’

    Sosyal izolasyona dikkat edilmesinin altını çizen Prof. Dr. Özlü, ” Virüsün bulaştırıcılığının artması ona kol kanat takmaz, virüs kendi kendine bulaşmıyor. Virüsü bize bulaştıran bir insan ve biz ona fırsat vermezsek virüs bize bulaşamaz. Virüsün bulaşması için birinin bize taşıması lazım. Süreç içerisinde virüsün kolay bulaşması, hızlı yayılması söz konusu olsa bile tedbir alarak önleyebiliriz. Esas olan şey sosyal izolasyona uymak. Dün bunu yapıyorsak bugün 3 kat daha fazla yapmamız lazım. Topluma, kalabalıklara, başka insanlarla beraber olacağımız kapalı alanlara özellikle girmemeye çalışmak lazım. Kendi hane halkımızla birlikte olmakta yarar var” şeklinde konuştu.

    ‘OLUMSUZ BİR KANIT DA YOK’

    Prof. Dr. Özlü ayrıca, mutasyona uğrayan koronavirüsün aşı çalışmalarına karşı bir etkisi olup olmayacağıyla ilgili ise “Tartışılan konular, aşıyla ilgili sorular, hastalanma ve ölümle ilgili bir değişiklik oluşacak mı? gibi soruların henüz karşılığı bilinmiyor ama bu konuda olumsuz bir kanıt da yok. Olumsuz bir sonuca evrileceğine dair elimizde bilgi yok” dedi.

  • “Virüsün canlı kalma süresi 10 kat arttı”

    “Virüsün canlı kalma süresi 10 kat arttı”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, kış aylarında koronavirüs tedbirlerine çok daha sıkı uyulması gerektiğini belirterek, “Diyelim ki bende virüs var. Ben masamda konuşurken, öksürürken çıkarttığım virüs önceden 1 dakika bile canlı kalamazken belki şimdi 10 dakika canlı kalıyor olabilir” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Türkiye’de koronavirüs hasta sayılarında azalma olduğunu; ancak kış aylarında mesafe, maske kurallarına özellikle çok daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Kara, “Biz sıcaklıktan ve güneş ışığından bu virüsün etkilendiğini söylemiştik. Eskiden masa üstünde belki 1-2 dakikada hatta 30 saniyede güneş varsa etkinliğini kaybediyordu. Şimdi bu süre mevsimin kışa dönmesi havanın soğuması nedeniyle belki 5 dakikaya çıkıyor. Diyelim ki bende virüs var. Ben masamda konuşurken, öksürürken çıkarttığım virüs önceden 1 dakika bile canlı kalamazken belki şimdi 10 dakika canlı kalıyor olabilir. O nedenle size ait olmayan başkasına ait olan ortamlarda, dışardayken mutlaka ve mutlaka el hijyenimize bizim bu dönemde daha fazla dikkat etmemiz lazım. Su ve sabunla el yıkamayı ya da el antiseptiği kullanmayı biraz artırmamız gerekiyor” diye konuştu.

    ‘YILBAŞINI TELEFONLA KUTLAYIN’

    Prof. Dr. Kara, yılbaşının yaklaştığını hatırlatarak, “Yılbaşında birileriyle görüşmek istiyorsanız ‘lütfen bunu seneye yapalım’ deyin. Bu virüsün yaşayabildiği tek konağı insan ve karşılaştığın her insanda da virüsün olma ihtimali var. Şikayeti olmadan herhangi bir bulgusu olmadan da olma ihtimali var. O kişinin virüssüz olma ihtimalinden eminsen, kesinlikle ‘virüsü yok’ diyorsan ‘buna garanti veriyorum’ dersen kabul görüşülebilir. Ama değilse lütfen bu dönemde biraz mesafe ile ve telefonla yılbaşı akşamını kutlayacak şekilde hareket etmeye çalışalım” dedi.

    Okullarda bu dönemin online olarak devam edeceğini vurgulayan Prof. Dr. Kara, “Ara tatilde rakamlara bakılır, şartlara bakılır ve bence o zaman basamak basamak okulların açılması tartışılabilir; ama bugün için baktığımızda bizim ivedilikle rakamların düşmesini sağlamamız lazım” ifadelerini kullandı.

  • Bilim Kurulu Üyesinden yılbaşı uyarısı

    Bilim Kurulu Üyesinden yılbaşı uyarısı

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, ”Yılbaşı kısıtılamasını tatil gibi düşünmemek lazım” uyarısında bulundu.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, yılbaşında uygulanacak sokağa çıkma kısıtlamalarıyla ilgili sosyal medyadan açıklama yaptı.

    ”YILBAŞI KISITLAMASINI TATİL GİBİ DÜŞÜNMEYİN”

    Prof. Dr. Özlü, 2021 yılının daha sağlıklı, mutlu, maskesiz ve mesafesiz bir yıl olmasını dileyerek, ”Yılbaşında dostlarımızla, sevdiklerimizle bir araya gelmeyi düşünebiliriz ama bu güvenli değil. Hem biz zarar görebiliriz, hem de sevdiklerimize, dostlarımıza zarar verebiliriz. Doğru olan bu dönemde kendi evimizde kendi hane halkımızla olmamız. Bu 4 günlük yılbaşı kısıtlamasını tatil gibi düşünmemek lazım. Çünkü Türkiye’de günde 30 binden fazla pozitif vaka tespit ediliyor. Asemptomatik vakaları da alırsanız daha da fazla olduğunu tahmin etmek mümkün. Her tarafta pozitif, virüsü taşıyan ve bulaştıran kişiler var, dolaşıyor çevremizde. Bunlarla karşılaşmak çok yüksek olasılık. Dışarısı, başkalarıyla bir arada olmak güvenli değil. En yakınlarımız, dostlarımız sevdiklerimiz akrabalarım anne babamız kardeşlerimiz de olsa bir arada olmak güvenli değil. Hele başkalarıyla aynı mekanları kullanmak, ortak kullanılan eşyalar, yüzeyler hepimizi tehlikeye atabilir. Onun için biraz daha sabretmemiz lazım” dedi.

    ”BİRAZ DAHA DİŞİMİZİ SIKALIM”

    2021 yılında corona virüs salgınına karşı yapılan aşı çalışmalarında ilerleme kaydedilebileceğini belirten Özlü, “Aşılarla ilgili 3’üncü faz deneme sonuçları yayınlandıktan sonra aşılamaya başlarsak o zaman sanırım yaza doğru çok daha ferah, normal hayata dönmeye çalışacağız. Biraz daha dişimizi sıkalım. Bu dönemde evde olmak daha güvenli. Bu 4 günlük yasak süresince kendi hane halkımızla daha mutlu verimli, kaliteli vakit geçirebileceğimizi planlayalım. İnşallah herşey önümüzdeki yıl daha farklı olur. 2021 sabahı uyandığımızda, ‘Bu bir rüyaymış, çok şükür bitti’ diyebilmeyi hepimiz istiyoruz ama bu kadar da sihirli bir değnek değmiş gibi hayatımızı şüphesiz değiştirmeyecek ama ilerleyen zaman içerisinde yeni yılda hayatımızın giderek daha da normale gireceğini umut ediyoruz” diye konuştu.

  • Covid-19 geçirenler aşı yaptırmayabilir

    Covid-19 geçirenler aşı yaptırmayabilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, “Eğer kişide Covid-19 geçirdikten sonra bağışıklık yanıtı oluşmuşsa, aşı olmasına gerek kalmayabilir. Bu durumda kişinin aşı yaptırmasına gerek olmaz” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, aşının ilk dozu yapıldıktan sonra bağışıklık yanıtının bir şekilde uyarıldığını söyledi. Prof. Dr. Tezer, aşı sonrası asıl uyarılmanın 2’nci dozdan 10 gün sonra maksimum düzeye geldiğini belirterek, “Bu yüzden ‘aşı yaptırdım’ diye maskesiz dolaşmak çok doğru bir yaklaşım değildir. Kişi aşı olsa da maske takmak zorundadır. ‘Maskeyi çıkaracağız’ diye bir algı oluşmasın. Maske takmaya devam edeceğiz. Virüsün dolaşımı devam ettiği sürece 2021 yılında da maske takmaya devam edeceğiz. ‘Aşı oldum, bağışıklık yanıtım güçlü, bende antikor yanıtı çok iyi’ diye maskelerimizi çıkarmayacağız. Sadece maske değil, sosyal mesafemize, el hijyenimize ve kalabalık alanlarda bir araya gelmemeye dikkat edeceğiz” diye konuştu.

    ‘COVİD-19 GEÇİREN KİŞİ AŞI YAPTIRMAYABİLİR’

    Prof. Dr. Tezer, kişi eğer hastalığı geçirdiğini bilmeden aşı olursa, zararlı bir durumun olmayacağını kaydederek, “Koronavirüs aşısı, önümüzdeki günlerde aşamalar halinde uygulanmaya başlayacak. Eğer bir kişide Covid-19 geçirdikten sonra bağışıklık yanıtı oluşmuşsa, aşı olmasına gerek kalmayabilir. Bu durumda kişinin aşı yaptırmasına gerek olmaz. Sağlık Bakanı da açıklamıştı; 6 ay içerisinde hastalığı geçirmiş olanlara aşının yapılmayacağını. Hastalığı geçirdiniz, 6 ay sonra bağışıklık, antikor yanıtınız düşebilir, bunu biliyoruz. O dönemde kişinin bağışıklık yanıtının durumuna bakarak, aşı olabilirsiniz. Ayrıca kişilerin 2’nci ya da 3’üncü kez hastalığa yakalanmalarında bağışıklık sistemlerinin aşırı uyarılmasıyla ağır geçtiğini biliyoruz. Bütün virüsler için geçerlidir bu. Ne kadar yüksek oranda yoğun bir şekilde alırsanız, hastalığı o kadar ağır geçirebiliyorsunuz. Temas miktarınız, süreniz hastalığı ağır geçirmenize de etkili olan diğer faktörlerdir” ifadelerini kullandı.

  • Salgın bitse de virüs ölmeyecek

    Salgın bitse de virüs ölmeyecek

    Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, şu anda Türkiye’ye çok ciddi miktarda  geldiğini ve kendisinin de 2 doz aşı yaptırdığını belirterek, “Bu en azından 25 milyon insanımızın aşılanması demek. Bahar aylarına kadar toplumun önemli bir kısmı aşılanacaktır. Bu toplumun bağışıklanması anlamına gelecek. Dolayısıyla salgının önü kesilecektir” dedi.

    Koronavirüsle mücadele kapsamında salgının önüne geçmek için toplumun önemli bir kesiminin bağışıklanması amacıyla aşı çalışmaları tüm dünyada hızıyla sürüyor. Kendisi de gönüllü olarak 2 doz Çin aşısı yaptıran ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, “Toplumun önemli bir kısmının bağışıklanması için aşı şart. Ancak bu şekilde salgının üstesinden gelinebilir. Bu nedenle aşı dışında çok fazla şansımız yok” dedi.

    Aşının güvenilirliği ve etkinliği ile ilgili çalışmaların devam ettiğini dile getiren Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, “Ülkemizde de bu çalışmalar sürüyor. Ben de bu çalışmaya katılan, deneme aşısını yaptıran bireylerden birisiyim. Bu geleneksel, inaktif bir aşı. Geçtiğimiz salgınlarda da aynı teknikle yapılıyor. Şu ana kadar herhangi bir olumsuz, ciddi bir komplikasyon bildirilmedi. Önemli olan ne kadar koruyacağı ve ne kadar süreyle koruyacağıdır. Bunu da zaman içinde öğreneceğiz” diye konuştu.

    SALGIN BİTSE DE VİRÜS ÖLMEYECEK

    Aşı yaptırmayı düşünmeyenlere uyarılarda bulunan Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, şöyle konuştu:

    “Evet, toplumun büyük bir kesimi bu aşıyı yaptırdığında salgın sonlanacak ancak virüs ölmeyecek, virüs bir yere gitmeyecek. Aşı yaptırmayıp bağışıklık kazanmayan bireylerin on binlerce vaka olmasa bile tek tek de olsa bu virüse yakalanma ihtimalleri olacak. Önümüzdeki süreçte de bu riskleri var. Maske, mesafe, hijyen kuralına aşı yaptırmadığı sürece uyum sağlaması gerekecek. Dolayısıyla aşı yaptırmayanların bunu da düşünmesi, virüsün yok olmadığını bilmesi ve virüsün hala aramızda dolaşabileceğini düşünmesi gerekiyor. Toplumun yüzde 60-70’inin aşılanması ya da bağışıklık kazanması son derece önemli. İnsanların ‘Ben yaptırmıyorum, hasta olursam da bu benim sorunum’ dememesi gerekiyor. Bu kişisel bir korunma değil aynı zamanda toplumsal bir görev. Toplumsal korunma açısından, herkes birbirine karşı sorumlu. Kendilerini ve yakınlarının hayatını tehlikeye atmamak için bu sorumluluk gereği aşıyı yaptırmaları bence daha doğru olur.”

    YAZ AYLARINA NORMALLEŞEREK DÖNECEĞİZ

    Aşılama ile birlikte yaz aylarında normalleşmeye dönülebileceğini kaydeden Gündüz, “Şu anda ülkemize çok ciddi miktarda aşı geliyor. Bu en azından 25 milyon insanımızın aşılanması demek. Ocak ayında başlanırsa bu bir takvim ile olacak. Düzenli, planlı, randevulu bir şekilde olacağını düşünüyorum. Bahar aylarına kadar toplumun önemli bir kısmı aşılanacaktır. Bu toplumun bağışıklanması anlamına gelecek. Dolayısıyla salgının önü kesilecektir. Yaz aylarına çok daha iyi koşullarda normalleşerek döneceğimize inanıyorum” diye konuştu.

  • “Büyükşehirlerde düşüş, Anadolu’da artış var”

    “Büyükşehirlerde düşüş, Anadolu’da artış var”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, alınan son tedbirlerle özellikle büyük şehirlerde vaka sayılarında düşüş olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tezer, “Büyükşehirlerde yüzde 30-40 oranında acil servislere, polikliniklere başvuru sayısının azaldığını biliyoruz. Hala Anadolu’nun birçok bölgesinde maalesef vaka artışları yüksek seyretmeye devam ediyor” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, koronavirüs tedbirleri kapsamında uygulanan kısıtlamaların, bu hafta sonuna doğru etkisinin daha net görüleceğini söyledi. Pandeminin ilk zamanlarında vaka sayılarının fazla olmaması nedeniyle temas edilen kişilerin de daha az olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Tezer, “Şimdi Sağlık Bakanlığı’nın verilerine baktığımız zaman günlük 30 bin civarı vaka bildiriliyor. Bunların da temas ettikleri kişiler var. Filyasyon ekiplerimiz de bütünüyle görevlerini yerine getiriyorlar. Hızlı bir şekilde temas edilen vakaların yüzde 99’una ulaşıyorlar. Yine de temas edip yakalayamadığımız, bilmediğimiz kişiler var. Rakam da yüksek olunca onlar da hastalık geliştirebiliyorlar. Vakaları azaltmanın yollarından biri de kısıtlamaların uygulanmasıdır. Kısıtlamanın derecesi çok önemli; ocak ayında Çin’in yaptığı tam kapanmayla vaka sayıları neredeyse sıfırlandı ve vaka görülmemeye başlandı. Bunu Çin gibi uygulayabilen başka bir ülke var mı? Maalesef yok. Olabilecek mi? Çok zor. Bulunduğunuz şartlar, sosyal yapı ve ortam bunları etkiler” diye konuştu.

    ‘NİSAN-MAYIS AYI GİBİ RAHATLAMALAR GERÇEKLEŞEBİLİR’

    Prof. Dr. Tezer, kısıtlamalar ile birlikte uygulanması gereken kuralların olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

    “Özellikle kısıtlamaların olduğu günlerde insanların ev ziyaretlerine devam etmesi ve maalesef bu süre zarfı içerisinde maskelerin takılmaması; örneğin Almanya misafirliğe gidilse de 5 kişinin üzerinde aynı ortamda olunmamasını istedi. Ayrıca şehrin kalabalık olmayan bölgesinde toplu yapılan etkinliklerde insanların bir araya gelmesi; bunların devam etmemesi gerekiyor. Bu tür etkinlikler devam ettiği sürece yüzde 100 kısıtlama olmazsa, vaka artışları olmaya devam edecek. Yapılan uygulamaların bu haftanın sonuna doğru neticesini görmemiz gerekiyor. Verilere baktığımız zaman büyükşehirlerde yüzde 30-40 oranında acil servislere, polikliniklere başvuru sayısının azaldığını biliyoruz. Anadolu’nun birçok bölgesinde maalesef vaka artışları halen yüksek seyretmeye devam ediyor. Kısıtlamaların daha devam etmesi gerekiyor. Hele ki aşının dünyada yapılmaya başlandığı bir dönemdeyiz. Ülkemizde de kısıtlamayı bir müddet daha devam ettirip, aşının da devreye girmesiyle birlikte bağışıklık oranının ister hastalık, ister aşıyla total olarak yüzde 60-70’lere getirildiği zaman virüsün dolaşımını kısıtlayacağız. Aşılamanın da başlamasıyla birlikte Nisan-Mayıs ayı gibi rahatlamaların gerçekleşebileceğini düşünüyorum.”

    ‘ZORUNLU HALLER DIŞINDA SEYAHAT OLMAMALI’

    Prof. Dr. Tezer, yılbaşında toplu olarak bir araya gelmeleri engelleyecek önlemlerin alınması gerektiğini de dikkat çekti. Prof. Dr. Tezer, “Biz 10 kişiden fazla misafirlerle bir arada olunmaması gerektiğini söylüyorduk. Yılbaşında hareketliliğin artması ile vaka sayılarında artış olur mu diye aynı korku, endişe tüm Avrupa ve dünya ülkelerinde var. Bunların oturulup vaka sayısına göre tekrar tartışılması gerekiyor. Her ilin kendi pandemi kurulları var. Bu kurullar kendi ilindeki, ilçesindeki, kasabasındaki durumları değerlendirip, önlem alabileceklerini düşünüyorum. Yılbaşı zamanı yaklaştı. Çok fazla vakit kaybetmeden pandemi açısından sıkıntı yaratabilecek durumlara karşı önümüzdeki günlerdeki vaka durumuna göre hızlıca değerlendirip, gerekli önlemler alınmalıdır. Şöyle bir sıkıntı olabilir; vaka artışı yoğun olan bir bölgeden daha az yoğun olan bölgelere hareketler gerçekleşebilir. Bunların minimalize edilmesi gerekiyor. Zorunlu şartlar dışında seyahatlerin de olmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.