Etiket: bilim kurulu

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden mutasyon açıklaması

    Bilim Kurulu Üyesi’nden mutasyon açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, İngiltere’de koronavirüsün yüzde 70 daha hızlı yayılmasına neden olan mutasyonun, hastalığın daha ağır seyrine neden olmadığını belirtti. Prof. Dr Kara, “Türkiye’de de mutasyon takipleri yapılıyor. Bizim ülkemizdeki genetik takiplerde ve mutasyon incelemelerinde şu ana kadar tespit edilmiş böyle bir verimiz yok. Diyelim ki bulaşmayı hızlandırmıştır. Coğrafyamızda şu anda bulaşmanın atlayarak hızlandığı bir yer yok” dedi.

    Prof. Dr. Kara, İngiltere’de yeni ortaya çıkan araştırması devam eden mutasyonun ‘202012VUI’ diye isimlendirildiğini hatırlatarak, bu mutasyonun İngiltere’de vaka artışının hızlı olduğu 60’dan fazla bölgede tespit edildiğini kaydetti. Prof. Dr. Kara, “Bu acaba mutasyondan mıdır? Olasılık olarak yüksek; ama kesin değil. Belki de o bölgelerde hem mevsimsel özellikleri hem insan aktivitesi hem noel döneminin olmasıyla artıyor, belki de virüsün mutasyonuyla artıyor. Bunu bugün için kesin söylemek mümkün değil; çünkü araştırma devam ediyor. Bu mutasyonları devletler düzenli takip ediyorlardı. İngiltere’deki takip sırasında bu mutasyon ilk eylül ayında tespit ediliyor. Eylül ayından beri aslında bilinen ve takip edilen; ama bu şekilde yoğunlaşması ve artması ise son 1 hafta içerisinde gözlenen bir tablo. Bu mutasyon bulaşmayı kolaylaştırıyor mu? Kolaylaştırıyor olma ihtimali var. Çünkü artan bölgelerde görülüyor. Böyle durumlarda önlem alınması gerekiyor ve dünyada bu konuda önlemler alıyor. Dünya Sağlık Örgütü de ‘bulaştırmayı kolaylaştırıyor olma ihtimali çok yüksek o bakımdan siz de önleminizi alın’ dedi. Bizim ülkemiz de diğer ülkeler de bu bakımdan önlemleri alıyor” diye konuştu.

    “ÜLKEMİZDE BU MUTASYONLA İLGİLİ VERİ YOK”

    Türkiye’de de mutasyon takiplerinin yapıldığını aktaran Prof. Dr. Kara, “Eylül ayından itibaren İngiltere’de bulunduğu için bu, sonrasında Danimarka’da, Hollanda’da ve bakıldığında başka ülkelerde de İtalya’da da örnek olduğunu görebiliyoruz. Bizim ülkemizdeki genetik takiplerde ve mutasyon incelemelerinde şu ana kadar tespit edilmiş böyle bir verimiz yok. Diyelim ki bulaşmayı hızlandırmıştır. Coğrafyamızda bulaşmanın atlayarak hızlandığı bir yer yok. Eylül ayından itibaren İngiltere’de görüldüğü için o şekilde gelen kişiler arasında olmuş olma ihtimali olabilir; ama bizdeki testlerde henüz çıkmadı. Önümüzdeki dönemde bu da takip edilecektir. Şu andaki bilgilerimiz bu yeni mutasyonun hastalığın daha ağır seyrine neden olmadığı; ama sayının artışına neden olduğu şeklinde. Hastalananlar daha öncekilerle aynı şekilde hastalığı geçiriyorlar gibi görünüyor; ama hastalanma olasılığı sanki biraz daha yükseliyormuş gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

    “AŞI ÇALIŞMALARINI ETKİLEMEYECEK”

    Prof. Dr. Kara, corona virüsün mutasyona uğramasının mRNA ve inaktif aşı çalışmalarına etkisini değerlendirerek, “mrRNA aşıları spike proteinini direkt olarak hedef alıyor. Spike proteinin belli kısmını hedef alıyor. O bölgeyi vücuda tanıtıp vücudun da kendi savunma silahlarını o bölge için üretmesini istiyor. Bugünkü konuştuğumuz mutasyon o bölgeyi direkt etkileyebilen bir mutasyon gibi görünmüyor. O bakımdan mRNA aşılarını etkilemesini çok fazla beklemiyoruz. İnaktif aşıda da virüsün zaten hemen hemen tamamını spike proteininde olduğu gibi verdiğimiz için orada birden fazla çeşitli antikor gelişimini bekliyoruz. Onun etkilenmesinin büyük olasılıkla olmayacağını söyleyebiliriz. İngiltere’de ortaya çıkan araştırma altındaki bu mutasyon şuandaki aşı çalışmalarını etkileyebilecekmiş gibi görünmüyor” dedi.

    “VİRÜSTEN KORUNABİLME ŞANSI YÜZDE 5’E İNECEKTİR”

    Prof. Dr. Kara, virüs mutasyon geçirse de, kendi bulaştırıcılığını kaybetmediği müddetçe önlemlerin aynı şekilde devam edeceğini vurgulayarak, “Biz karşılıklı konuşurken maskesiz isek aramızdaki mesafe 1 metre ise yaz aylarında 3 ila 5 dakikadan sonra virüsü bulaştırıyorsak, kış aylarında bu 1-2 dakika. Bu virüsün şimdi böyle bir mutasyon geçirmesi bu süreyi belki 1 dakikaya indiriyor. İnsanlar da özellikle de maske, mesafeye dikkat etmezlerse eskiden diyelim ki virüsten korunabilmek için yüzde 50 şansları varsa böyle bir durumda bu şansları yüzde 5’e inecektir. Arada büyük fark var. Bu kadar daha kolay bulaşır hale gelir. Eğer gerçekten bu virüs kendisi açısından bulaşmayı avantaj haline geçirecek bir mutasyonu geçirdiyse bizim için maske ve mesafenin daha önemli olduğunu söylememiz lazım” değerlendirmesinde bulundu.

  • Üniversite ve diğer sınıfların açılması gündeme gelebilir

    Üniversite ve diğer sınıfların açılması gündeme gelebilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, bu hafta itibarıyla hazırlık ve birinci sınıf dışındaki sınıfların da eğitime başladığını belirterek, “Ümit ediyorum ki vaka sayılarında ciddi bir artış yaşanmaz, okullarda da kontrollü bir şekilde eğitimi sürdürebiliriz ve diğer sınıflar, ardından da üniversitelerin de açılması gündeme gelebilir” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, okullarda yüz yüze eğitimin başlamasının yeni vaka sayısında herhangi bir katkısının olup olmadığının Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığınca yakından izlendiğini, ona göre de yeni kararlar alındığını söyledi. Doç. Dr. Kayıpmaz, “Bu noktada bu hafta itibarıyla hazırlık ve birinci sınıf dışındaki bazı sınıflarımızda da eğitim başladı. Ümit ediyorum ki vaka sayılarında ciddi bir artış yaşanmaz, okullarda da kontrollü bir şekilde eğitimi sürdürebiliriz ve öncelikle diğer sınıflar, ardından da üniversitelerin de açılması gündeme gelebilir. Ama burada hep kurallara bağlı olmayı okullarda da üniversitelerde de unutmamamız gerekiyor. Kontrollü bir şekilde eğitimin sürdürülebilir olması son derece önemli” diye konuştu.

    Doç. Dr. Kayıpmaz, Bilim Kurulu’nda okulların tamamının kademeli açılmasıyla ilgili birçok değişkenin değerlendirildiğini ifade ederek, “Bu birçok değişkenin durumuna göre de kararlar veriliyor. Her türlü alternatif her türlü istatistiksel durum ve değişiklik masaya yatırılarak kararlar veriliyor” dedi.

    ‘YÜZ YÜZE EĞİTİMİN DEĞERİ TARTIŞILMAZ’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, vaka sayılarının düşmesiyle okulların tamamında kademeli eğitime de geçilebileceğinin gündeme gelebileceğini ifade ederek, “Gelebilir; çünkü yüz yüze eğitimin değeri tartışılmaz. Ama bir yandan da artık 2020 yılındayız ve gerçekten uzaktan eğitim teknolojilerinde de önemli adımlar atıldı; pandemi dönemi dolayısıyla. Bu karma eğitim modellerinin sürdürülebilir olması önemli ve yüz yüze eğitiminin de özellikle okul hayatının çocuklarımızın, gençlerimizin gelişimi ve akranlarıyla iletişimi açısında son derece büyük önemi var. Bundan dolayı da tedbirli bir biçimde, kontrollü biçimde seyrelterek ve kademelendirerek eğitim ve öğretim sisteminin devam ettirileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

  • Kılıçdaroğlu’ndan hükümete koronavirüs eleştirisi

    Kılıçdaroğlu’ndan hükümete koronavirüs eleştirisi

    Parti Meclisi toplantısı öncesinde konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, corona virüsle mücadele üzerinden hükümeti eleştirdi.

    “Rakamların gerçek olmadığını hepimiz biliyoruz. Ne olursa olsun bizler mücadelemizi adalet için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir salgın var mı var, dünyada var mı var. Nasıl mücadele edeceğiz, stratejiyle. Önce bulaşmayı engelleyecek önlemleri alacaksın. İkinci konu hastalık bulaştıysa, bütün önlemlere rağmen, onu tedavi edeceksin. Şimdi hastaneler tıka basa dolu. Bu devletin iyi yönetilmediğini gösteriyor.

    Bilim Kurulu’nun eksiği sözcüsü olmaması. Vatandaş önce dikkatle dinledi ama üyelerin söylemleri çelişki dolu. Hangi partiden olursa olsun hangi kimlikten inançtan olursa olsun bu topraklarda yaşayan vatandaşlar için muhalefet yapmaya, insanları doğru yola yönlendirmeye çalıştık. Sağlık Bakanı çıktı, normal açıklamalar yapıyor, her akşam belli saatte. Başlangıça güven vermişti ama bir süre sonra Sağlık Bakanı güveni yitirdi. Neden? Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla diye cümleye başladı. Cumhurbaşkanı doktor değil ki. Bu talimattan sonra olaylar güvensiz bir ortama sürüklendi.

    Vaka ve ölüm sayıları da gerçeği yansıtmıyor. Bugün sağlık çalışanları moralsiz, tükenmişlik sendromu yaşadıklarını söylüyorlar. Bu süreçte kim ne derse desin bütün sağlık çalışanlarına yürekten teşekkür etmek benim boynumun borcudur. Onlar günün 24 saatinde çalıştılar, evlerine bile gitmediler. Çoğu sağlık çalışanımız hayatını kaybetti. 18 yıldır ülkeyi yönetenler 5 maskeyi dağıtamadı. 5 maskeyi dağıtamayan siyasal iktidarın bu ülkeyi yönetmeye imkan yoktur. Ekonomik sosyal konseyi toplamak gerekiyordu.

    Bunlar yatsın kalksın CHP’li belediyelere dua etsinler. Bu ülkede infial yoksa CHP’li belediyelerin çalışmaları nedeniyledir. Belediye güzel hizmet veriyor, vatandaş katkıda bulunmak istiyor o paraya bile el koydular. Bunların ne bu dünyada ne diğer dünyada yatacak yerleri yok. 10 milyonu aşan işsizimiz var. Cumhuriyet tarihinin rekoru bu. Çöp konteynerları iyi ki var. Bu çöp konteynerlarından onbinlerce kişi geçiniyor. Hala çıkmış afra tafra ile konuşuyorlar.

    Geçen 7 ayda 80 milyar lira faiz ödendi. Faizi ödemek için de borçlanacaklar. Borç alan emir alır. Trump’ın bir dediğini asla iki yapamaz. Borçlanmak zorundadır. Talimatı oradan almak zorundadır. Papazı o yüzden bıraktı. Bırakmazsa senin mal varlığını incelerim diyor. Söyleyen Trump, Trump aleyhine neden dava açmıyorsun. Açamaz çünkü korkar.”

  • “Mutasyon gerçekleşmezse kışı salgınla geçiririz”

    “Mutasyon gerçekleşmezse kışı salgınla geçiririz”

    Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, 20’nci yüzyılın başından itibaren olan salgınların 2 yıldan önce mutasyonla bittiğini söyledi. Ceyhan, “Bu virüs çok sık mutasyona uğruyor; ama henüz virüsün davranışını değiştirecek mutasyon olmadı. Her an olabilir, bekliyoruz. Böyle bir şey gerçekleşmezse sonbaharı ve kışı da yine salgınla uğraşarak geçireceğiz gibi görünüyor” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı araştırmaya göre, koronavirüsü belirtisiz geçirenlerin oranının 10 binde 26 olarak tespit edildiğini söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, bunun Türkiye nüfusuna oranlanması halinde yaklaşık 215 bin kişinin hastalığı belirtisiz geçirdiğinin görüleceğine dikkat çekti. Ceyhan, “Şu anda Türkiye’nin sorunu bu, özellikle kendileri belirtisiz ya da az belirtili olduğu için farkına varılmayan ancak ortalıkta dolaşan insanlar” dedi.

    Prof. Dr. Ceyhan, ikinci artış döneminin yaşandığını belirterek, “Bu sadece bizim başımızda değil bütün dünyada ülkeler sayıları belli bir seviyeye indirdikten sonra dirençle karşılaştı. Kimisi 200’ler, 300’ler civarında; biz 1000’ler civarında ve aylarca bu böyle devam etti. Tabi bu bir ikinci artışın sinyaliydi. Çünkü normalleşme döneminde bir yerde takıldığınızda ek tedbirler almadığınız zaman maalesef böyle oluyor, aynı seviye gidemiyor. Çünkü bir süre sonra halk tedbirlerden bıkmaya başlıyor, uyum oranları azalıyor ve vakalar artıyor” diye konuştu.

    ‘HENÜZ MUTASYON OLMADI’

    Salgının sona ermesi için toplumsal bağışıklığın sağlanması yönünde beklentilerinin olmadığını, bu vaka sayılarıyla toplumsal bağışıklığın ancak 11 yılda gelişeceğini belirten Prof. Dr. Ceyhan, şunları söyledi:

    “Salgının bitmesi için ikinci olasılık aşı. Aşıya da baktığımız zaman bireysel koruyuculuğu sağlayacak bir aşı önümüzdeki sene çıkabilir. Belki birkaç aşı çıkabilir; ancak salgını durduracak olan bütün dünyanın aşılanması. Bu birkaç seneden önce çok mümkün gibi görünmüyor. O kadar aşının üretilmesi, depolanması, ulaştırılması, uygulanması ancak o kadar zamanda olur. Geri sadece mutasyon ihtimali kalıyor ki bunların içinde en büyük olasılık mutasyon. Çünkü 20’nci yüzyılın başından itibaren olan salgınlara baktığımızda genellikle bir mutasyonla 2 yıldan önce bitmişler. O yüzden her gün takip ediyoruz, bu virüs çok sık mutasyona uğruyor; ama henüz virüsün davranışını değiştirecek mutasyon olmadı. Her an olabilir, bekliyoruz. Böyle bir şey gerçekleşmezse evet, bu sonbaharı ve kışı da yine salgınla uğraşarak geçireceğiz gibi görünüyor.”

    ‘BEKLENTİM, VİRÜSÜN BULAŞTIRICILIĞININ AZALMASI’

    Prof. Dr. Ceyhan, ABD’de 1 ay arayla 2 kez Covid-19 hastalığına yakalanan gencin ikinci hastalığı daha ağır geçirmesini ve genci enfekte eden virüslerin genetik dizilimlerinin farklı çıkmasını değerlendirdi. Arizona Üniversitesi’nin de 1 ay önce benzer çalışma yayımladığını ve daha ağır hastalığa neden olan mutasyon gözlendiğini bildirdiğini hatırlatan Ceyhan, “Ortaya bir klinik sonuç çıkmadı. Şimdi 25 milyonu geçmiş vaka sayısında böyle 1-2 vaka olması çok önem arz etmiyor. Bir istatistiki genelleme yapmak mümkün değil, bunları bekleyip görmek lazım. Ama benim beklentim bu şekilde daha öldürücü bir virüse dönmesinden çok, hastalığın klinik seyri ne olursa olsun bulaştırıcılığının azalması; çünkü esas salgını bitirecek şey o” dedi.

    ‘EN ETKİN ÖNLEM, MESAİLERİN KADEMELENDİRİLMESİ’

    Vaka artışlarının sürmesi halinde alınması gereken tedbirlere yönelik önerilerde bulunan Ceyhan, “Bir defa sokağa çıkma yasakları, iş yeri kapatmaları, artık devlet tarafından da halk tarafından da uygulaması zor tedbirler; ama bunlara gerek kalmadan arada yapılabilecek şeyler var. Bunlardan birincisi ki bence en önemlisi mesailerin kademelendirilmesi, esnek çalışma kamuda sağlandı; ama aynı anda çok sayıda kişinin aynı zaman diliminde işte olması için mecburen kalabalık toplu taşıma araçlarına binmeleri lazım. Bu da kalabalığı artırıyor. Halbuki mesaileri kademelendirirseniz, insanlar bir grup 08.30’da gider, bir grup 09.00’da, bir grup 09.30’da, dönüşleri de farklı saatlerde olduğu için bu kalabalıkları önlersiniz” diye konuştu.

  • Öğretmenlerin 24 Ağustos semineri korkusu

    Öğretmenlerin 24 Ağustos semineri korkusu

    Milli Eğitim Bakanlığı, 31 Ağustos’ta okulların online eğitim ile başlayacağını ve 21 Eylül’de seyreltilmiş eğitim ile devam edeceğini açıklamıştı. Okulların açılacağı tarihin belli olmasıyla öğretmen seminerleri için internette aramalar çoğaldı. MEB, öğretmen seminerlerinin 24 Ağustos tarihinde başlayacağını duyurdu. Öğretmenler ise sosyal medyada #24AğustostaOnline etiketiyle seminerin online ortamda gerçekleşmesini istiyor.

    İşte öğretmen seminerleriyle alakalı son bilgiler…

    Milli Eğitim Bakanlığı, yüzbinlerce öğretmenin merakla beklediği açıklamayı yaptı. Öğretmen seminerleri, 24 Ağustos’ta başlayacak ve online olarak değil yüz yüze yapılacak. İşte MEB’in yaptığı öğretmen seminerleri açıklaması…

    ÖĞRETMEN SEMİNELERİ NE ZAMAN YAPILACAK?

    Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından Öğretmenlerin 2020 Ağustos, Eylül Dönemi Mesleki Çalışma Programı’na göre 24 Ağustos Pazartesi günü başlayacak. Öğretmenler, yeni dönemde yapılacak değişiklikler hakkında seminerlerde bilgilendirilecek. Öğretmen seminerleri 28 Ağustos tarihinde son bulacak.

    MEB’in açıklaması şu şekilde;

    “2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Dönemi Mesleki Çalışma Programı, 24 – 28 Ağustos tarihleri arasında bakanlığımıza bağlı her derece ve türdeki eğitim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenlerimizin katılımıyla, okullarımızda gerçekleştirilecektir. Çalışma programına ilişkin ayrıntılar ayrıca duyurulacaktır.”

    OKULLAR NE ZAMAN AÇILACAK?

    MEB’in yayımladığı genelgeye göre, okulların açılış tarihi 31 Ağustos 2020 tarihi olarak belirlendi. Okulların kapanış tarihi ise 18 Haziran 2021.

    Birinci dönem ara tatili 16-20 Kasım 2020’de, yarıyıl tatili 25 Ocak-5 Şubat 2021’de, ikinci dönem ara tatili 12-16 Nisan 2021’de yapılacak.

    ÖĞRETMENLER SOSYAL MEDYADAN SESLERİNİ DUYURMAYA ÇALIŞIYOR

    Twitter’da #24AğustostaOnline etiketiyle seslerini duyurmaya çalışan öğretmenlerin attıkları tweetler.

    https://twitter.com/Melikee_teacher/status/1296923217924415490

    https://twitter.com/ikikisilik2/status/1297071900095635456

    https://twitter.com/Bhr_ttk/status/1297058647973990401

  • Bilim Kurulu Üyesinden ‘aşı’ açıklaması

    Bilim Kurulu Üyesinden ‘aşı’ açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, yeni tip corona virüs (Covid-19) ve gribin aynı anda geliştiği hastalara grip aşısı yapılabileceğini söyledi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, yaptığı yazılı açıklamada, kabul edilebilir bir aşının, virüsün insana bulaştığında hastalık yapma etkisini azaltacak, ortadan kaldıracak nitelikte olması gerektiğini vurguladı.

    Tüm insanların sorunsuz kullanabileceği aşılar için güven verici çalışmalar yapıldığını belirten Metintaş, aşıların seri üretime geçip kullanılabilir olmasının ise vakit alacağına işaret etti.

    Grip aşısının Covid-19’a karşı etkili olmadığına değinen Metintaş, “Grip aşısı Covid-19 sırasında kullanılabilir. Grip ile Covid-19 aynı anda geliştiyse, influenzanın hafif geçmesini, ölüm riskinin azalmasını sağlamak, böylece iki hastalığın neden olacağı ortak ölüm riskinin azaltılması için grip aşısı olabiliriz. Bu nedenle Covid-19 sırasında grip aşısı, insanlarla teması fazla olan herkese tavsiye edilmeli” değerlendirmesinde bulundu.

    “EN İYİ AŞI MASKE VE SOSYAL MESAFE”

    Metintaş, dünyada hala tüberküloz aşı yenilenmesi, difteri, tetanos, inaktif polyo aşıların geliştirilmeye çalışıldığını aktardı.

    Özellikle Covid-19 endişesi yüksek olan kişiler arasında grip aşısının yaygın biçimde konuşulmaya başlandığını kaydeden Metintaş, şu ifadeleri kullandı:

    “Grip de virüs nedenli bir hastalıktır, kişiden kişiye hava yoluyla kolay geçer. Grip, esas olarak yaşlılarda ve bağışıklık sistemini etkileyen kronik hastalığı olan kişilerde ölüme neden olur. Bu süreçte örneğin bankacılara, öğretmenlere, sağlık personeline grip aşısı yapılabilir. Grip aşısı, Covid-19 ile bağlantılı bir aşı değil fakat iki hastalığın aynı anda bulaşması ihtimalindeki ölüm riskini azaltacaktır. Dönem itibarıyla en iyi aşı maske ve sosyal mesafe. Tüm dünyanın kabul gördüğü bir aşı bulunana dek, insanların bu pandemiden korunmak için belirtilen kurallara uyması şart.”

  • Bilim kurulu üyesi, aşı için tarih verdi

    Bilim kurulu üyesi, aşı için tarih verdi

    Prof. Dr. Ateş Kara, Kovid-19 salgınına karşı yürütülen aşı çalışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Prof. Dr. Kara, Türkiye’deki aşı çalışmalarının laboratuvar tarafında olumlu ilerlemeler olduğunu, hayvan deneyi aşamalarına gelindiğini kaydetti. Prof. Dr. Kara, “Uluslararası çalışmalar biraz daha ileri seviyede, insan çalışması düzeyine gelmiş vaziyette. Dünya Sağlık Örgütü’nün resmi bilgilerine göre, bunların sayısı 25 civarına ulaşmış durumda. En önde olan iki tanesinden birisi haftaya başlayacak, diğeri büyük çaplı insan çalışmalarına yeni başlamış vaziyette” diye konuştu.

    “GÜVENLİĞİNE YÖNELİK 3 AŞAMALI ÇALIŞMA”

    Prof. Dr. Kara, aşının güvenliğine yönelik olan ilk çalışmaların çok az sayıda gönüllü üstünde deneme yapılması olduğuna vurgu yaparak, “Aşının herhangi bir problem çıkartmadığı görüldükten sonra ikinci kısımda da hangi miktarla verdiğinizde ne kadar etki yaptığını gördüğünüz çalışmalar olur. Üçüncü kısımda bu aşının gerçekten koruyucu olup olmadığını gördüğümüz çok daha yüksek sayıdaki insanlara uygulandığında ve aynı zamanda da istenmeyen etkilerinin olup olmadığını değerlendirdiğimiz çalışmalar olur” ifadelerini kullandı.

    TÜRKİYE’DE AŞI NE ZAMAN UYGULANABİLİR?

    İngiltere ve ABD’deki aşı çalışmalarına değinen Prof. Dr. Kara, “Şu anda İngiltere’deki aşı çalışmaları belli bir noktaya geldi ve insan çalışmalarında bu büyük gruba başladı. ABD’deki çalışmada önümüzdeki hafta içerisinde büyük çaplı insan çalışmalarına başlanacak. Bunların sonuçlarının alınması büyük olasılıkla kasım ayı olacak gibi görünüyor. Çok sayıdaki insanla yapılan çalışmayla beraber aşının üretim çalışmaları da başlıyor. Olumlu yürüdüğü anda da kasım ayı gibi ilk doz uygulamaları dünya çapında başlayabilir. Ama bizim ülkemize gelmesi mart-nisan aylarını bulabilir. Türkiye girişimlerde de bulunuyor. Gönüllü olabileceklerle aşıların Türkiye’de de uygulanması kasım aylarında olabilir” diye konuştu.

    “PROTEİNİ HÜCRELERİMİZE ÜRETTİYORUZ”

    ABD’deki son aşının biraz daha farklı geliştirildiğini anlatan Prof. Dr. Kara, uygulamaya girecek aşının, koronavirüsün insan vücuduna tutunması için gereken proteinin nereden sentezlendiğini, onu kodlayan genin RNA’sı çıkarılarak yapıldığını kaydetti. Prof. Dr. Kara, “Aşının içerisindeki RNA insanda kasın içerisine veriliyor. Hücrelerimizin içerisine girerek ilgili proteini sentezliyor. Böylece virüsü değil, virüsün sadece bir proteinini veriyorsunuz ve o proteini de kendi hücrelerimize ürettirmiş oluyoruz. Bu sayede istenilen miktarlarda protein üretilerek güçlü antikor yanıtı oluşuyor. Hücrelerimiz de böylece virüsü tanımış oluyor. Böyle bir proteini taşıyan virüs geldiği anda da hem antikorlar hem de hücreler direkt olarak o virüse karşı harekete geçip virüsün bizim vücudumuzda dolaşmasını engelleyip hastalığı en başında durdurmuş oluyor. Aşı çalışmalarında bugün için bu noktadayız” ifadelerini kullandı.

    “AŞI OLSA BİLE MASKE VE MESAFEYE DİKKAT”

    Aşılarla ilgili olumlu gelişmelerin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kara, “‘Tünelin ucundaki ışık’ diye söyleyebiliriz ve bizim açımızdan çok olumlu gelişmeler bunlar. Ama aşıları olsak bile belki de bizi zatürreden ölümden koruyacak; ama virüs vücudumuza girebilir ve başkasına bulaştırmamızı önlemede yeterli kalmayabilir. O nedenle bugün de, aşının olduğu dönemde de bizim mesafe ve maske konusunda dikkatli olmamız gerekecek” dedi.

  • Azerbaycan, Bilim Kurulunun önerilerini uyguluyor

    Azerbaycan, Bilim Kurulunun önerilerini uyguluyor

    Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgını can almaya ve etkisi göstermeye devam ediyor. Birçok ülke gibi Azerbaycan da koronavirüs ile mücadele ediyor. Başkent Bakü’de pandemi hastanesi olarak hizmet veren Yeni Klinika’daki sağlık görevlilerinin çalışmaları DHA ekibince görüntüledi. Salgınla mücadelede 575 yatak kapasiteli ‘Covid-19 tedavi servisleri’ oluşturulan hastanede, yetişkin ve çocuklar olmak üzere 70 yoğun bakım yatağı hizmet veriyor. Salgınla en ön safta fedakarca mücadele eden sağlık çalışanları, hijyen kurallarını da titizlikle uyguluyor.

    “ŞİKAYETLER HAFİFKEN, BİR ANDA AĞIRLAŞTI”

    DHA’ya konuşan Yeni Klinika Hastanesi pandemiyle mücadele ekibinde yer alan Dr. Dilman Ahmedov, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınıyla ilgili Azerbaycan’ın mücadelesini bu sözlerle anlattı: “Biz Azerbaycan devleti olarak koronavirüs ile mücadeleye Şubat ayında başladık. Bu pandemi hastanesinde klinik olarak mart ayının sonlarında başladık. Eskiden hasta oranı düşüktü. Şikayetleri hafif hasta geliyordu. Ancak sonradan virüsü daha ağır geçiren hastalarımızın oranı arttı. Hasta sayımız çoğaldı. Karantina uygulamasına geçince hasta sayımız azaldı. Tedavi yöntemimiz, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) protokollerine uygun şekilde gerçekleştiriliyor. Dünyada koronavirüs tedavisinde kullanılan antibiyotik ilaçlarını bizler de kullanıyoruz.”

    DR. AHMEDOV: GELEN HASTALAR FARKLI BELİRTİ GÖSTERİYOR

    Salgınla mücadele ekibinde yer alan Dr. Ahmedov, hastalığın belirtilerine ilişkin yaptığı açıklamada, “Gelen hastalarımızda belirtiler farklılık gösterdi. Yüksek ateşi olan da vardı. Ateşi olmayıp eklem ağrıları olan hastalarımız da vardı. Hastanın hastaneye ilk geldiğinde kan sulandırıcı, ateş düşürücü ilaçları kullanıyoruz. DSÖ protokolünde ne uygulanıyorsa, onu kullanıyoruz” diye konuştu.

    DR. ALİLİ: VAKA SAYISI ARTTI AMA TABURCU OLAN HASTA SAYIMIZ DA ARTIŞTA

    Azerbaycan’a pandemi süresince destek olmak üzere İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden gelen Azerbaycanlı Dr. Nesiman Alili ise ülkedeki koronavirüs bilançosuna ilişkin yaptığı açıklamada, “Pandemi sürecinde Türkiye’den Azerbaycan’a gönderilen sağlık ekibinde yer alıyorum. Bizim geldiğimiz zamanlarda istatistikler az düzeydeydi. Virüsün etkisi bir anda yükselişe geçti. Günlük vaka sayıları 30-40’larda iken, bu oran üçlü rakamlara hatta 400-500’lere çıktı. Azerbaycan’da şu ana kadar 30 bin vaka kayıtlara geçti. 400 kadar ölüm var. Taburcu olan hasta sayımız yoğun bakımda olan hasta sayımızı geçmeye başladı. Tedbirleri elden bırakmayıp, bu şekilde zor günleri geçirmemiz lazım” dedi.

    “TÜRKİYE PANDEMİ SÜRECİNDE DE AZERBAYCAN’IN YANINDA OLDU”

    “Türkiye sağlık alanında çok ileri bir ülke” diyen Dr. Alili, şöyle devam etti:

    “Türkiye pandemi dönemini iyi bir şekilde yönetiyor. Azerbaycan ile Türkiye her daim birçok noktada olduğu gibi sağlık alanında da işbirliği yapıyor. En basit örneği birkaç hafta önce Türkiye’den Azerbaycan’a büyük hacimde tıbbi yardım malzeme desteğinde bulundu. Sağlık personeli desteğinde de bulundu. Bunlardan bir tanesi de benim. Ben Türkiye’de görev yapan Azerbaycanlı bir doktorum. Türkiye’deki bilim kurulunun çalışmaları burada da uygulanıyor. Türkiye’nin birçok alanda yaptığı destek gibi pandemi döneminde de Azerbaycan’a destek oldu.”

    AZERBAYCAN’DA SON DURUM

    Ülke genelinde son 24 saatte 321 yeni korona virüs vakası tespit edildiği, 8 kişinin ise hayatını kaybettiği bildirildi. Ülkede son verilerle birlikte toplam vaka sayısı 29 bin 633’e hayatını kaybedenlerin sayısı ise 408’e yükseldi. Ülkede virüsü yenerek taburcu olanların sayısı ise 22 bin 82 oldu. Azerbaycan’da şu ana kadar 676 bin 252 korona virüs testi yapıldı, 535 kişi de iyileşerek taburcu edildi.

  • “Bayramı yeni normal çerçevesinde geçirelim”

    “Bayramı yeni normal çerçevesinde geçirelim”

    Sağlık Bakanlığı koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, Kurban Bayramı’nda Covid-19 önlemlerine titizlikle uyulması çağrısında bulundu. Prof. Dr. Metintaş, ”Kurban Bayramı’nı, Covid-19 pandemisine karşı oluşturulan yeni normaller çerçevesinde geçirmemiz, insanlığa karşı önemli bir dini görev ve sorumluluktur” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, koronavirüs tedbirlerine uymada yetersizlikler nedeniyle henüz istenilen hedefe ulaşılamadığını söyledi. Kurban Bayramı’nda koronavirüs tedbirlerine uyulması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Metintaş, ”Test pozitifliği genel toplum için yüzde 2 civarında olup, hastalık çoğalma hızı 1.03 olarak devam etmektedir. Yani bir hasta birden fazla kişiye bulaştırıcı olma durumundadır. Hastalık çoğalma hızının 1’in altına düşmemesi enfeksiyonun toplum içinde halen yayılmaya devam etmesi anlamına gelmektedir. Nisan ayı içinde alınan sokağa çıkma yasakları gibi sıkı tedbirlere rağmen, Haziran ayında geçilen normalleşme sürecinde tedbirlere uymadaki yetersizlikler nedeniyle hastalık kontrolünde istenilen hedefe henüz ulaşılamamış olup, özenle katedilecek bir miktar yol daha vardır” dedi.

    ‘AĞIR VEBAL YÜKLEYEBİLİR’

    Kurban Bayramı sırasında tedbirlere uyulmamasının ağır veballer yükleyebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Selma Metintaş, sonbahar ve kış aylarında tekrar pandeminin ağır sonuçları olabileceğini ifade ederek, ”Eğer hastalığa karşı vurdumduymazlık yaparsak, insanlara karşı oluşturabileceğimiz bulaştırma riski, bulaştırma hali ya da alabileceğimiz bulaşma riski bizlere ağır bir vebal yükleyebilir. Bir dini bayramda, üstelik dini gereklilikleri yerine getirirken aynı toprakları ve aynı kaderi paylaştığı insanlara tam da bayram günü zarar vermeyi kim ister? O halde Kurban Bayramı’nı, Covid-19 pandemisine karşı oluşturulan ‘yeni normaller’ çerçevesinde geçirmemiz, insanlığa karşı önemli bir dini görev ve sorumluluktur. Bayram sırasında ve hazırlığında, toplum içinde kurban kesiminde, camide, alışverişte Sağlık Bakanlığı Covid-19 Rehberi’ndeki kurallara uyulmalıdır. Pandemiyi durdurmak, bugüne kadar başarılı olan çabaları boşa çıkarmamak, sonbahar ve kış aylarında tekrar pandeminin ağır sonuçlarına katlanmamak, 65 yaş üzeri yaşlı ve kronik hastalığı olan yakınlarımızla daha uzun süreler birlikte olabilmek, ama hepimizi korumak adına, aman dikkat! Her şey daha güzel günler için, biraz daha sabır Türkiyem” diye konuştu.

  • Bilim Kurulu Üyesi uyardı: Yeni yasaklar gelebilir

    Bilim Kurulu Üyesi uyardı: Yeni yasaklar gelebilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, 1 Haziran’da başlayan normalleşme süreciyle birlikte artan vaka sayılarına dikkati çekerek, “Rakamları düşürmezsek yeni yasaklar gelebilir. Bir sürede daha sabretmemiz lazım” uyarısında bulundu.

    Habertürk TV’de yayınlanan Serap Belet ve Selçuk Tepeli ile ‘Gün Başlıyor’ programına katılan Prof. Dr. Özkan, pandemi süreciyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

    Türkiye’nin vaka sayısında binli rakamların altına inmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Özkan, vatandaşlara maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyması uyarısında bulundu.

    Özkan’ın açıklamalarından satır başları:

    * Okulların açılmasıyla ilgili her türlü plana hazırlıklıyız. Ancak, şu anda 15 Ağustos’ta ya da Eylül’de okulların açılır ya da açılmaz diye bir karar çıkması mümkün değil.

    * Her şey toplumun elinde. Eğer kurallara uyup, vaka sayısını düşürürsek toplu alanlarda daha rahat bir yaşam sürecine gireceğiz.

    * Bizim toplumumuz hastalanıp daha sonra tedavi olmaya odaklıyız. Vatandaş alması gereken tedbirleri biliyor ama hayatına uyarlanmıyor.

    * Toplumdaki sağlık okur-yazarlığıyla ilgili Sağlık Bakanlığı’yla 2017’de yapılan çalışmaya göre yüzde 70 düşük. Yani 10 kişiden 7’si sağlıkla ilgili bilgiyi anlama bulma, anlama konusunda yetersiz.

    KURBAN BAYRAMI UYARISI

    * Kişisel kanaatim rakamları düşüremezsek Kurban Bayramı’nda bir engel geleceğini düşünüyorum.

    * Rakamlar böyle devam ederse yasaklar yeniden gelebilir. Çünkü biz sarılmadan, öpüşmeden duramıyoruz.

    “SALGIN DİNAMİK BİR SÜREÇ”

    * Artışın pandemi sürecinin ilk ayları olan mart ve nisana göre artış hızı çok yüksek değil, ancak binli rakamların altına inmemiz gerekiyor.

    * Avrupa Birliği’nin kabul ettiği yüz binde 16 vaka sayısı Türkiye’de yüz binde 20. Bu nedenle bize sınırlarını açmadı.

    * Bilim Kurulu olarak bizi her türlü plana hazırlıklıyız. Salgın dinamik bir süreç

    * Ekim ayında influenza ile birlikte bu tip hastalıkların artmasını bekliyoruz. Bu dönemde okulların açılması da bir dezavantaj. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu da bunun farkında.

    * Evlerimizde de kontrollü sosyal mesafemizi korumalıyız. Sadece sokakta maske takmak yeterli değil.

    * 65 yaş üstü daha fazla hastalanıyor ve entübe oluyor. Ölümlerde 70 yaş ve üzeri. Yaş ortalamamız arttıkça yoğun bakıma ihtiyacımız artıyor. Bu yüzden biraz daha sabretmemiz gerekiyor.