Etiket: Bina

  • BUÜ, binalar için deprem testi

    BUÜ, binalar için deprem testi

    Son olarak Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından gündeme gelen bina güvenliği ve sağlamlığı konularının ardından, Türkiye genelinde binalarını kontrol ettirmek isteyen vatandaşların sayısı her geçen gün artıyor. BUÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden yapılan açıklamada yıllardır verilen Yapıların Performans Değerlendirmesi hizmetinin genişletilmiş olarak sürdürüldüğü ifade edildi. Üniversite, bünyesinde görev yapan deneyimli akademisyen ve bilim insanlarının tam güvence ile yürüttüğü deprem testi çalışmaları konusunda bilgilendirme metni paylaştı.

    Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “Yürürlükte olan yönetmeliklere göre binalar için yapısal güvenlik iki şekilde belirlenmektedir. Birinci uygulama, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun gereği Riskli yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar çerçevesinde gerçekleştirilen risk değerlendirilmesi. Bu risk değerlendirilmesi uygulamada “Kentsel Dönüşüm” olarak da bilinmektedir. Kat maliklerinin başvurusu ile gerçekleşen bu inceleme sonucunda binanın riskli çıkması durumunda binanın yıkılması gerekli olmakta, devletin sunduğu desteklerden yararlanma imkanı olmaktadır.

    Bu uygulama tek bir binadan ziyade bir arada bulunan çok sayıda bina için uygun olmaktadır. Binanın kritik kat olarak adlandırılan katından bina boyutlarına ve eleman sayısına göre kolon veya perdeden belirli sayılarda karot alınarak beton dayanımı, beton örtüsünü sıyrılarak da donatı miktar ve konumu belirlenmektedir. Dolayısıyla bu risk belirlemede binanın sadece kritik kat olarak seçilen katında işlemler gerçekleştirilmektedir. İkinci uygulama ise Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne göre binanın depreme göre performansının belirlenmesi.

    Tüm binanın toptan değerlendirilmesini içermektedir. Bu çerçevede ilk olarak binadan bilgi toplanmaktadır. Binalardan bilgi toplanması çerçevesinde daha önce yapılmış çalışmalardan da yararlanarak gerçekleştirilecek işlemler, zemin özelliklerinin belirlenmesi, bina geometrisinin belirlenmesi, yapısal sistemin tanımlanması, temel sisteminin belirlenmesi, mevcut hasar durumunun değerlendirilmesi, daha önce yapılmış olan değişiklik veya onarımların belirlenmesi, eleman boyutlarının belirlenmesi, malzeme özelliklerinin tespiti (kolon veya perdeden karot alınması, her katta belirli yapı elemanlarında beton örtüsünü sıyırarak donatı tespiti), sahada derlenen tüm bu bilgilerin binanın varsa projesine uygunluğunun kontrolüdür. Belirtilen incelemelerden elde edilen veriler kullanılarak binanın bilgisayar ortamında modellenmesi gerçekleştirilmektedir.

    Bina modeli oluşturulduktan sonra bina özelliklerine ve fonksiyonuna bağlı olarak yönetmelikte öngörülen hesap yöntemine göre Binanın Deprem performans analizi gerçekleştirilmektedir. Bu analiz sonucuna göre binanın yönetmelikte öngörülen deprem için yeterli performansa sahip olup olmadığı belirlenmektedir. Performansının yeterli olması durumunda bu durum raporlanmaktadır.

    Performansının yetersiz olması durumunda ise güçlendirme projesi hazırlanmaktadır. Güçlendirme projesinin maliyetine göre binayı yıkıp yeniden yapma ya da binayı güçlendirme seçenekleri irdelenmektedir. Sunulan iki seçenekte de binada az da olsa tahribat yapılmakta ve sonrasında bunlar onarılmaktadır. Birinci uygulama sonucunda binanın riskli olup olmadığı, ikinci uygulamada ise binanın deprem güvenliğinin yeterli olup olmadığı net olarak belirlenmekte olduğu.

    Bunların dışında da tahribatsız yöntemler kullanılarak yani binaya hiç zarar vermeden malzeme özellikleri tahmini olarak belirlenebilir. Ancak buradan hazırlanacak rapor yönetmeliklere uygun net kararları içermeyecektir. Sadece binanın durumu ile ilgili olarak malikler ya da kiracılar binaların yapısal güvenliğini yaklaşık olarak öğrenebileceklerdir. Bu ön rapora göre güçlendirme gerekli çıkması halinde detaylı incelemeye geçilmek durumunda kalınabilir.

    Uygulamada depremlerden sonra genellikle ortaya çıkan binanın titreşimini ölçerek ya da radarla tarayarak deprem testi yapıyoruz diyenler vatandaşımızı kandırmaktadır. Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği bu hizmetlerin yanında özel firmaların hazırlamış olduğu raporlara üniversite onayı niteliğinde danışmanlık hizmeti de vermektedir.

    Bu hizmetler için Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanlığı’na dilekçe ile veya mail yoluyla ([email protected]) başvurulması gerekmektedir.”

  • ‘Acil yıkılacak ve ağır hasarlı binalara girmek yasak’

    ‘Acil yıkılacak ve ağır hasarlı binalara girmek yasak’

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Hatay Afet Koordinasyon Merkezinde açıklamalarda bulundu.

    “Acil yıkılacak binalara girmek yasaktır”

    Depremin ardından acil yıkılacak binaların durumuna açıklık getiren Bakan Soylu, “Depremin ardından hem acil yıkılacak binalar, hem de ağır hasarlı binalar ortaya çıktı. Bunlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tespitleri ile gerçekleştirildi. Hala bu tespit çalışması devam ediyor. Bu tespit çalışmasında ortaya çıkan sonuçlar nihai sonuçlar değildir. İtiraz edilebilir sonuçlardı. Vatandaşlarımız itiraz ettikleri andan itibaren yeniden ekip giderek değerlendirilecektir. Bu durum nihaileşinceye kadar binalarda herhangi bir işlem yapılmayacaktır. Acil yıkılacak binalar girilmesi yasaktır, kesinlikle yasaktır. ‘Benim orada eşyam var, yarım saat gireyim’ gibi bir şey söz konusu değildir. Dün akşamki depremler bize göstermiştir ki deprem hareketliliği devam etmektedir. Böyle bir riski almak doğru değildir. Bütün kolluk birimlerine talimat verdik. Kimse bu evlerden kısıtlı süreli ve taşıma yönünde zinhar herhangi bir giriş yapıp oradan bir eşya taşımaya, bir malını almaya yönelik bir süreci söz konusu değildir” şeklinde konuştu.

    “Bugünden itibaren ağır hasarlı binalara da girmek yasaktır”

    Ağır hasarlı binaların durumu ile ilgili alınan yeni kararı da açıklayan Bakan Soylu, “Ağır hasarlı binalar hakkında geçmişten işleyen prosedür açıktır. Ağır hasarlı binalara girmek de risklidir. Ancak geçmişte prosedür şu idi. Bu konu yetkinlik gerektiren bir konudur. Yani hoca düzeyinde kişilerin karar vereceği konudur. O da kısıtlı süre için izin verirler. Şimdi bu art arda gelen depremlerden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ile değerlendirmelerimiz neticesinde bugünden itibaren buradan eşya alınama ve kısa süreli girilmesi de yasaklanmıştır. Yani ağır hasarlı binalara da girmek yasaktır. Çünkü bu riski ve sorumluluğu taşıyamayız. Bu konuda hem AFAD, hem aile bakanlığımız eşya yardımı yapabilecektir. İki üç gün sonra eşya yardımı miktarı açıklanacaktır” diye konuştu.

    Bakan Soylu, deprem bölgesinde yeni inşa edilecek şehirlerin nereye kurulacağı konusunda ise her şehrin valiliği bünyesinde şehrin paydaşları ile bir araya gelinerek karar verileceğini söyledi.

    “Fahiş fiyat görülürse gereği yerine getirilecektir”

    Depremin ardından ortaya çıkan fahiş nakliye fiyatlarını da değerlendiren Soylu, “Normalde 5- 6 bin liralık şehir içi, şehirlerarası 8-9 bin liralık taşınmayı 20-25 bin liraya çıkaran fahiş bir takım fiyatlar gördük. Bir kere bunun hesabını devlet sorar da bir de bu dünyanı öteki dünyası var bunun hesabını Allah da sorar. Buradan insanlar canını zor kurtardılar. Hereksin bir sıkıntısı var. Bunun üzerinden burada bir istismar yapmaya çalışmak elbette ki bir kötülüktür. Bu konuda valilerimize OHAL’in ortaya koyduğu çerçeve içerisinde gerekli talimatları verdik. Bu konuda bir fahiş fiyat görülürse gereği yerine getirilecektir. Bunu da ayıplıyoruz. İlgili ticaret ve esnaf odalarının da bir çağrı yapması, bu denetimi kendilerinin yapması esastır. Bize ait bölümünü biz yaparız ama bu aynı zamanda ahlaki meseledir. Bir meslek gurubu açısından da bir ahlaki meseledir. İşini iyi yapanlara da haksızlıktır. Ben o meslek odalarının yerinde olsam yarın bir toplantı yapar bunları tespit eder, onları bir daha o meslek odalarında temsil edilmemelerini sağlarım. Eğer herkes elbirliği ile bir fedakarlık yapıyor ve birileri bunu istismar ediyorsa, ona dönemin en ağır cezası verilmelidir. Keşke şöyle kanunlar olsa da bu insanlar ömürleri boyunca ticari kısıtlı olsa, kamu hizmetinden men edilse. Anlaşılıyor ki ahlak duygusu, inanç duygusu yok olmuş insanlar buradan para üzerinde istifade etmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

    Kiralar konusunda yaşanan artışlara da değinen Soylu, “Birden kiranın bu kadar artıyor olması ayrı bir istismar meselesidir. Ayıptır günahtır, çadırda kalan insanların ahı, o enkaz altında günlerce kalıp bir büyük lütufla Allah’ın lütfu ile bugün yaşayan insanların ahı tutar. Bu konuda kira fiyatını arttıranlara bunu bir kez daha hatırlıyorum. Bu paranın bir hayrını görmezsiniz. İster bizi sevin sevmeyin. Bu paranın hayrını görmezsiniz. İnsanlar çocuklarının arzularında korkularından isteklerinde kendilerini başka bir yere taşımak isteyecekler, bugün bir çocuğa sordum ‘Kortun mu’ diye ‘Dişlerim titredi’ diyor. Bunu anlamayıp ben kiramı 10 bine çıkarıyorum diyenler vicdan sahibi değillerdir. Bu milletin birliğine de halel getiriyorlar” dedi.

    Yapılacak konteyner şehirlerde kimlerin hak sahibi olacağını da açıklayan Bakan Soylu, şunları söyledi:
    “İlk olarak evleri yıkılmış olanlar. İkincisi ağır hasarlı ev sahibi olanlar, acil yıkılacak binaların ev sahipleri olanlar buradan birinci derecek yararlanma hakkına sahip. Ardından oturduğu evi orta hasarlı tespit edilip başka oturacak evi olmayanlar. Daha sonra oturmakta olduğu evi yıkılmış, ağır ve orta hasarlı olup oturabileceği kendine ait başka bir evi olmayan kiracılar. Burada bir şart değişikliği getirdik. İlk kez kiracılara kira desteği veriyoruz. Bundan önce hiçbir afette böyle bir destek verilmedi”

    Vatandaşlardan “Evim yuvan olsun” kampanyasına destek isteyen Bakan Soylu, “Şu ana kadar ağır hasarlılar, yıkılmışlar, acil yıkılacaklar, ki bunlara orta hasar eklemiş değiliz, o da eklendiği zaman bağımsız birim sayısı 400 bin sınırına gelmiş oldu. Bu şu demektir. Tespit tamamlanınca bu rakam biraz daha artmış olacaktır. Özellikle burada bir kısım vatandaşlarımız konteynerlerde kalacaklar. Bir kısım vatandaşlarımız kiraya çıkmayı tercih edecekler. Bir kısım vatandaşlar başka illerde barınma imkanı sağlanacak. Vatandaşlarımızdan özelikle bir iki evi olan, yazlığı olan vatandaşlarımızın ortaya koyacağın yardımlaşma duygularıyla kampanyaya katılmalarını arzu ediyoruz. Katılanlar var. Bu topyekun sadece konteyner, çadırlar, sadece kendi bölgesinde çözülebilecek bir mesele değil. Bu şehirlerdeki insanlar, bu şehirlerde yaşamaya devam edecekler. Şehirlerin yapısı, demografisi, şehirlerin bütünlüğü korumak. Bunun da olabileceğini düşünüyorum” dedi.

    Türkiye’nin alelade bir deprem süreci yaşamadığının altını çizen Bakan Soylu, “Birbirimizle dayanışma süreci içinde olmamız gerekir. Buradan siyaset çıkarmaya çalışan olacaktır. Herkes kendi yüzünü bu zor sürçte göstermektedir. Yalanları, iftiraları, ‘Nasıl siyasi çıkar elde edebilirim’ uğraşları görüyoruz. Biz bunların ancak milletimizin moralini bozabilecek olanlarını düzeltebiliyoruz. Çünkü bununla uğraşacak vaktimiz yok. Birleri eline kamera almışlar, el feneri almışlar ‘Acaba nerede bir eksik görürsem bunu kamuoyuyla paylaşırsam zarar oluştururum’ kanaatiyle dolanıyorlar. Oysa milletimizin desteğe ihtiyacı var. Baştan beri bu işi koordine eden AFAD elbette ki ülkemizin her noktasına ulaşmaya çalışmaktadır. Şu anda bir millet kenetlemiş vaziyetle, devlet en ücra noktalara kadar koordinasyon içinde ulaşmaktadır. Bu kadar yaygın alan, neredeyse Hollanda’nın 3 katı büyüklüğünde bir alanda bu depreme bütün kapasitesi ile devlet ilk dakikadan itibaren müdahale etmiştir. Eksiklik bulmaya çalışanlar söylesin. Onların belediyeleri de AFAD’ın emri altındadır. Kaç saatte gelmişlerdir? Kaç saatte? Lütfen kimse vicdansız hareket etmesin. 3. günün sonunda artık herkes ‘Gıdamız yeter’ demiştir. Milyonlarca öğün yemek verilmektedir. Çadır kentler kurulmuş, en ücra noktaya ulaştırılmıştır. Elbette ki bu bölgede yaklaşık 3 milyon hane var, herkes korku yaşıyor. Biz biliyoruz ki 3 milyona da çadır versek talep edecekler. Çoluk çocuk insanlar, bu depremler devam ettikçe dışarıda olmak isteyecekler. Onun da bir öncelik sırası vardır. Sadece AFAD koordinasyonunda dağıtılan 301 bin çadır söz konusudur. Çadır sevkiyatı devam ediyor” diye konuştu.

    Deprem süreci ile ilgili provokasyonlar konusunda da uyaran Bakan Soylu, “Bazı muhalif gazetelerde birkaç köşe yazarı, yabancı ülkeden buralara bir takım görevlendirilmiş kişiler deprem sabahı ile ilgili bir takım tezviratları ortaya koymaktalar. Bunların hepsinin yalan olduğunu söylemek istiyorum. Lütfen bu yalanları, iftiraları ortaya koyanlar çalışanların ve bizlerin zamanını almayın. Önümüzde bu işleri bitirdiğimiz zaman çok vaktimiz olacak. İstediğiniz iftiraları atabilirsiniz. Onların hepsinin bulunduğu kalıplar, insanlıklarını unutturdu. Biz deprem bölgesinde her hafta sokak hayvanlarının istifadesi için bile bir tır mama gönderiyoruz. En azından insanlıklarına dönmelerini bu süreç içerisinde istirham ediyoruz. Eğer biraz insan olabilirlerse bu dönem içerisinde mutlu olacağız. Arkadaşlarımız bu işlerle uğraşmamış olacaklar. Hırsızlık ihbarlarının yüzde 99 küsurunun sahte çıktığı bir dönem yaşadık. Bu kabul edilebilir değildir. Kötü niyetliliktir” dedi.

    Bakan Soylu Hatay’da 5 enkazda cenazelere ulaşma çalışmalarının sürdüğünü, ardından çalışmaların tamamlanacağını söyledi.

  • Deprem bölgesine ilk etapta 250 bin konut

    Deprem bölgesine ilk etapta 250 bin konut

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ağır hasar verdiği Gaziantep’in Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde yapımı devam eden geçici barınma merkezlerini inceledi.

    Deprem bölgesine ilk etapta yapılacak 250 bin konutla ilgili hazırlıkları anlatan Bakan Kurum, hasar tespiti tamamlanan illerde aşama aşama yeni konutların yapımına başlayacaklarını, ilk ihalenin ise 22 Şubat’ta yapılıp, Mart ayında temellerin atılacağını ve yeni evlerin 3-4 katlı olacağını söyledi.

    ”KONUTLARIMIZ ZEMİN ARTI 3-4 KATI GEÇMEYECEK”

    Sabah gazetesine konuşan Kurum, ”Deprem sebebiyle oluşan yeni kırıklar dahil zemini her türlü ayrıntılarıyla birlikte mikro- bölgeleme ve ayrıntılı jeolojik etüt raporlarıyla, zemin etüt raporlarıyla hocalarımızla, jeologlarımızla, jeofizik mühendislerimizle inceliyoruz. En doğru, en sağlam zemine ve o zemine göre yapılaşmayı seçerek, radye temel üzerine tünel kalıp sistemiyle yöresel mimariye uygun, zemin artı 3-4 katı geçmeyecek konutlarımızın inşasının sürecini de eş zamanlı inşallah yürütüyor olacağız.” dedi.

    “HASSAS DAVRANIYORUZ”

    Kurum, “Vatandaşımız müsterih olsun. Zeminin sağlamlığından, kullanılacak inşaat malzemelere kadar her türlü ayrıntıyı düşünüyoruz. Hassas davranıyoruz.” dedi.

    Bakan Kurum, bu amaçla TOKİ koordinasyonunda, Emlak Konut, Yapı İşleri, Kentsel Dönüşüm, Mekansal Planlama ve Milli Emlak Genel Müdürlüklerinin eşgüdüm içinde çalıştığının altını çizdi.

    ”İLK ETAPTA 200-250 BİN KONUTUN İNŞAATINA BAŞLAYACAĞIZ”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, hasar tespiti tamamlanan illerde aşama aşama yeni konutların yapımına başlayacaklarını, ilk ihalenin ise 22 Şubat’ta yapılıp, Mart ayında temellerin atılacağını ve yeni evlerin 3-4 katlı olacağını söyledi.

    Kurum, “İlk etapta hemen 200-250 bin konutun inşaatına başlayacağız. Hasar tespiti tamamlandıkça diğer konutların da yapımını gerçekleştireceğiz. Bizim için esas olan verdiğimiz söz. Yıkım nerede ise biz, tüm imkanlarımız ve gücümüzle oradayız. Kimseyi dışlamamız, ötekileştirmemiz, iş planında geriye atmamız söz konusu olamaz. Nifak tohumu ekenlere itibar etmeyin.” diye konuştu.

    APARTMAN ALTI DÜKKAN YOK

    ”1 ay içinde ilk temeller yükselecek.” diyen Kurum, ”Deprem bölgesinde 2-3 ay içinde kalıcı ve güvenli konutların şantiyeleri görülecek.” şeklinde konuştu.

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, kent ve konut tasarımında yerel dokunun, sosyolojinin de gözetileceğini, “altı dükkan, üstü daire döneminin ise kapanacağını” da vurguladı.

    ARSA KARŞILIĞI TAKAS

    Kurum, “Eski kent merkezlerinde ayrıntılı jeolojik ve jeoteknik etüdler yapmak suretiyle vatandaşımızı da mağdur etmeyecek anlayışla gerek imar kısıtı, gerekse yapılaşma şartlarının hepsini yeniden gözden geçireceğiz. Tek katlı ve yatay mimaride dükkanlar açılmasını planlıyoruz. Arsa karşılığı takas veya yeni yapılan konutlardan teklif edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

  • Bina çöktü sonradan yapılan ek yapı ayakta kaldı

    Bina çöktü sonradan yapılan ek yapı ayakta kaldı

    Hatay’ın merkez Antakya ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli depremlerde bir bina çökmesine rağmen yanında bulunan ek yapısı yıkılmadı. Narlıca Mahallesi Atatürk Caddesi’nde bulunan 4 katlı bir bina depremler sırasında çöktü.

    Bu binanın yanında yer alan oda şeklindeki ek yapısı ise ayakta kaldı.

     

  • Deprem bölgesi için genelge

    Deprem bölgesi için genelge

    İçişleri Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, depremde hasar gören binalardan eşyaların tahliye edilmesine ilişkin genelge yayımladı.

    Genelgede, ‘yıkık’, ‘acil yıktırılacak’ binalara kesinlikle girilmesine müsaade edilmeyeceği belirtilirken, kontrollü tahliye yapılacak binalara da nasıl girileceği ve nelerin alınabileceği anlatıldı. Ayrıca tahliyelerin valilikler ve kaymakamlıklar koordinasyonunda, kolluk kuvvetleri gözetimde yapılacağının altı çizildi.

    Buna göre; afet gören alanlarda ‘yıkık’ ve ‘acil yıktırılacak yapı’ niteliğinde olduğu belirlenen yapılara kısa süreliğine de olsa girilmesi ve eşya alınması yasaklandı. Ağır hasarlı tüm yapılara giriş izni ve eşya alımı konusu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca görevlendirilen uzmanların raporu doğrultusunda değerlendirilecek. Binasının hasar derecesi ağır hasarlı olarak belirlenmiş olan ve 30 günlük itiraz süresi içerisinde bina hasar durumuna itiraz etmeyecek vatandaşların eşyalarını alabilmeleri, yapıları ile ilgili uzmanlarca oluşturulacak tahliye raporuna uygun şekilde planlanacak.

    Planlamalar iletişim çadırlarında vatandaşlarla paylaşılacak. Uzman raporunda ‘girilemez’ şeklinde belirtilmesi durumunda can güvenliğini teminen yapıya girişe izin verilmeyecek.

    SABİT EŞYALAR ALINAMAYACAK

    Yapıya kontrollü 30 dakika girilebilir raporu verilmesi durumunda, 30 dakika kadar süre içerisinde yalnızca değerli eşya (pasaport, kıymetli evrak) alımına müsaade edilecek.

    Yapıya kontrollü 2 saat girilebilir raporu verilmesi durumunda, 2 saat içerisinde en fazla 4 kişi binaya girmek suretiyle eşyalarını alabilecek. Yapıya sabitlenmiş ve sökümü esnasında titreşim yaratacak her türlü faaliyet yasaklandı. Mutfak dolabı, kalorifer peteği, PVC kapı, pencere, her türlü yapıya monte aksamlar, elektrik ve aydınlatma tesisatı gibi eşyaların sökülmesi ve alınması yasaklandı.

    KOLLUK GÖZETİMİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK

    Tahliye çalışmalarının genel koordinasyonu, valilikler veya kaymakamlıklar tarafından sağlanacak. Tahliye, kolluk kuvvetleri gözetiminde gerçekleştirilecek, belirtilen tüm kurallara uyulması zorunlu olacak.

    Tahliye sırasında artçı sartıntı gibi olası mücbir sebeplerle tahliyenin durdurulması zorunluluğu oluşması halinde tahliye derhal sonlandırılacak ve bu durum tutanak altına alınacak. İçeri girilmesine müsaade edilmeyen veya içerisinden eşya tahliyesi yapılamayan vatandaşlarımız için ayrıca eşya yardımı yapılacak.

  • Binalarla ilgili soruşturmada 131 tutuklama

    Binalarla ilgili soruşturmada 131 tutuklama

    Depremlerde yıkılan ya da imara aykırı değişiklik tespit edilen binalarla ilgili cumhuriyet başsavcılıklarınca resen başlatılan soruşturmalarda 430 şüphelinin sorumlulukları belirlendi.

    Yakalanan şüphelilerden 131’i tutuklandı, 127’si hakkında adli kontrol tedbirleri uygulanması kararlaştırıldı.

    Başsavcılıkların talimatıyla halen 17 kişi gözaltında bulunurken, şüphelilerden 11’inin hayatta olmadığı, 5’inin yurt dışında olduğu tespit edildi, 54 şüpheli de ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

    Ayrıca 28 zanlı hakkında yakalama kararı, 57 kişi hakkında da gözaltı talimatı verildi.

    Halen 2 kişinin ise “şüphelilik vasfı” değerlendiriliyor.

  • Dicle Üniversitesi rektörlük binası boşaltıldı

    Dicle Üniversitesi rektörlük binası boşaltıldı

    Depremlerin ardından Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi rektörlük binası da depremden etkilendi.

    Binada incelemelerin ardından bazı noktalarda hasar tespit edilmesi nedeniyle tedbiren boşaltıldı. Üniversitenin yönetimi, üniversite içinde bulunan öğrenci merkezine taşındı.

    Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İdris Bedirhanoğlu, rektörlük binası çok kötü durumda olmadığı, bazı kolonlar hasar gördüğünü söyledi.

    Tedbir amaçlı şimdilik boşaltıldığını belirten Dr. Bedirhanoğlu, “Detaylı incelendikten sonra orası için bir şey söylemek mümkün” dedi.

  • Depremde yıkılan binalarla ilgili soruşturma

    Depremde yıkılan binalarla ilgili soruşturma

    Depremlerde 11 ilde yıkılan ya da imara aykırı değişiklik tespit edilen binalarla ilgili başsavcılıklarca resen başlatılan soruşturmalarda 309 zanlının sorumlulukları tespit edildi.

    Yakalanan şüphelilerden 83’ü çıkarıldıkları hakimliklerce tutuklandı, 62 şüpheli hakkında adli kontrole hükmedildi. Ayrıca 8 şüpheli hakkında yakalama kararı, 69 kişi hakkında da gözaltı talimatı verildi.

    Başsavcılıkların talimatıyla halen 18 kişi gözaltında bulunurken, şüphelilerden 10’unun hayatta olmadığı belirlendi.

    Yapılan incelemelerde, 4 zanlının ise yurt dışında olduğu tespit edildi, 24 şüpheli de ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

    HIRSIZLIK VE YAĞMA SUÇLARINDAKİ SORUŞTURMALAR

    Cumhuriyet başsavcılıkları, depremler sonrasında bölgede gerçekleşen hırsızlık, yağma, nitelikli dolandırıcılık olaylarıyla ilgili de harekete geçti.

    Bu kapsamdaki soruşturmalarda ise 319 olayla ilgili 243 şüpheli saptandı.

    Bu şüphelilerden 152’si çıkarıldıkları hakimliklerce tutuklandı, 31 kişi hakkında adli kontrole hükmedildi.

    Soruşturmalar çerçevesinde 29 şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarılırken, 4 kişi ifadesinin ardından serbest bırakıldı, 8 şüpheli ise halen gözaltında bulunuyor.

     

  • “‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ söylemi eksik”

    “‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ söylemi eksik”

    Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, Kahramanmaraş merkezli 11 ilde etkili olan büyük depremler hakkında açıklamalarda bulundu.

    Bilim insanlarının beklediğinin çok üstünde bir depremin olduğunu kaydeden Çeltik, bundan sonra can ve mal kayıplarını en aza indirecek çalışmalar ve öngörülerde bulunulmalı, çok ciddi şekilde kontrol ile denetim yapılması gerektiğine dikkat çekti.

    Süregelen söylemlerin değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Çeltik, “Doğru söylemler kullanmalıyız, söylemler bizi eylemlere dönüştürüyor. ’Deprem öldürmez, bina öldürür” kesinlikle eksik bir söylem. 1940’taki gazete manşetleriyle, bugün arasında fark yok. Hala yanlış binalar ve müteahhitlerden bahsediliyor. Bu söyleme devam edersek, doğayla inatlaşmaya geçiyor. Şöyle algılanıyor, o zaman taşıyışı sistemleri değiştirelim insanlar ölmez diyorsunuz. 1940,1950,1970,1971,1972,1999,2023’de hala insanlar binaların içinde ölüyorlar. Deprem bölgesinde incelemelerde bulunduk, bir çok bina 2000 yılı sonrasında yapılmış. Binalar öldürüyor. Ama hattının 50 ile 500 metre uzaklıkta camı bile kırılmayan gecekondular gördük. Mühendislik, yapı denetim hizmeti almayan binalarda cam kırığı bile yok” diye konuştu.

    “Bina zemin ilişkisinde ciddi problem var”

    Bu noktada fay hatlarına uzak bölgelerde evlerin yapılması gerektiğine vurgu yapan Çeltik, “Fayda, yanlış yer seçimi, sıvılaşma problemi, binalar, statik hatalarda insanları öldürüyor. Söylemlerimiz doğru zemine, doğru bina ve doğru denetim yapılması gerekir. Bu problemlerin ekseriyetinin yanlış yer seçiminden kaynaklandığını gördük. Adana’da depremden 200 kilometre uzaklıkta 14 katlı bir bina yıkılmış. Etrafında benzer ve aynı büyüklükte binalar var yıkılmamış. Bina zemin ilişkisinde ciddi problemler var. Yine Adana’da aynı iki binadan biri bıçakla kesilmiş gibi ortadan ikiye ayrılmış. Yarısı duruyor, yarısı yıkılmış. Burada kesinlikle zeminde bir problem var. Binaların temel sistemleri aynı birime oturtulmalıdır ki temel aynı anda çalışsın. Eğer temelin yarısı doğal, yarısı dolguya oturuşa bina doğru çalışmaz ve yıkılır” ifadelerini kullandı.

    “Yanlış zemin “

    Kahramanmaraş bölgesinde Göksun ilçesi dahil yamaç ve dağlık alanlardaki yapıların zarar görmediğini ifade eden Çeltik, “ Dağdadır ama yakınından fay hattı geçiyordur o başka. Bizim ilk tespitimizi ülkemizde bina yerleşiminde yanlış zemin kullanıyoruz. Geçmişte insanlar her zaman dağlara ve yamaçlara doğru yerleşmişleri ovaları boş bırakmışlardır. Biz bugün ısrarla ovalara yerleşmeye devam ediyoruz. Bina öldürür, eksik söylemdir. Yanlış yer seçimi, çürük zeminler ve binada öldürür. Doğru olan ise doğru zemine doğru bina ve doğru denetimdir. Bizi üzen ve korkutan ve bu tablonun değişmeyecek olmasıdır. Aynı şeyleri yaparak doğru sonuç beklemek mümkün değildir. Artık bir şeyleri değiştirme vakti geldi” dedi.
    Çeltik,2020 yılında bölgedeki fay üzerindeki bölgedeki il ve ilçe bürokratlarına uyarıcı yazılar göndermelerine rağmen çok az kişinin geri dönüş yaptığını hatırlattı.

    “Yapıların yüzde 80’i düzelecektir”

    Artık yapılan kentleşmeyi kaldırma ve değiştirmenin mümkün görünmediğine değinen Çeltik, “ Ülke olarak bugün kolumuzun biri kırıldı. Beklenen büyük depremler var. Bunlar için ciddi maliyetler gerekiyor. Dönüşümler artık çok kolay değil. Ama hızlı şekilde şunu yapabiliriz. Yeni yerleşim alanlarını yaparken, doğru yer seçimi önemli çünkü bugün binlerce ruhsat alınmaya devam ediyor. Bugün deprem oldu ama diğer taraftan insanlar beton dökmeye devam ediyor. İnşaat sektörü devam ediyor ama bu binalarda ciddi problemler var. Geçmişi dönüştürelim ama yarınımızı kurtarmak için bugünden gerekli önlemler alınabilir. Birkaç yönetmelik değişikliğiyle önümüzdeki dönemin yapılarının yüzde 80’i çok daha güçlü olacaktır. Bugün yapmayacaksak peki ne zaman” ifadelerine yer verdi.

  • Tabakların bile kırılmadığı binanın sırrı

    Tabakların bile kırılmadığı binanın sırrı

    Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu ise işin sırrını, “Her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir” diyerek açıkladı.

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ili vuran iki büyük depremde binlerce insanımız hayatını kaybetti. Enkaz çalışmaları ekipler tarafından sürdürülürken, Kahramanmaraş’ta tek bir hasarın olmadığı bina tüm Türkiye’nin gündemine oturdu. Binanın altında bulunan züccaciye dükkanında tabaklar bile kırılmazken, çatalların bile devrilmediği dükkanda tek bir hasarın bile olmadığı görüldü. Yine aynı şekilde züccaciye dükkanının yanındaki süper markettin raflarında da tek bir ürün bile devrilmedi. Bu iş yerlerinin hemen karşısındaki alanda bulunan bina ise iki büyük depremle yıkıldı.

    “Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir”

    Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu da, herkesin konuştuğu binanın bu sırrını açıkladı. Kozanoğlu, tüm projelendirmelerin ve zemine uygunluğun doğru tahsisi sonucunda, bu örnekteki gibi binaların hasar almayacağını belirtti.

    Prof. Dr. Kozanoğlu, “Aslında binalardan beklediğimiz, temenni ettiğimiz davranış, böyle bir depremde binaların az hasarlı, orta hasarlı, belki de hasarsız sınıfı geçmesiydi. Dolayısıyla beklenen bu binadaki gibi hasarsızlıktı. Bu binanın özeline baktığımız zaman bitişik nizam olmadığını görüyoruz. Binanın zeminiyle ilgili, projelendirilmesiyle ilgili her şey doğru yapıldıysa, binadan beklenen davranış budur. Sağlam zemine oturan bir binanın altında, örneğin kaya zemine oturtulan bir binanın altından deprem çok hızlı, saniyede 600-700 metre hızla geçer. Yumuşak zeminlerde bu saniyede 300-400 metre hıza kadar düşer. Deprem eğer hızlı geçerse yapı rezonans olmaya zaman bulamaz. Dolayısıyla depremin periyodu ve zemine aktarılan periyoda bağlı olarak o yapıdaki tabaklar da yıkılmaz; binaya da bir hasar gelmez. Bu binada her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir. Depremin de buradan daha hızlı geçtiğini tahmin edebiliriz” dedi.

    Dünyada da örnekleri var: “Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir”

    Kozanoğlu, “1995 yılında Japonya’daki Kobe depreminde 100 bine yakın bina yıkıldı ve Japonlar bundan ders aldılar. Bu depremden sonra Japonya’da bir çok deprem oldu ve bu hasar almayan binadaki gibi örnekler özellikle Japonya’da çok karşımıza çıktı. Yine Mexico City Depremi de çok enteresan bir depremdir. O depremde de zeminden kaynaklı olarak binalar çok yavaş salınım yapmışlardır. Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir. Bu tamamen depremin o andaki periyodu, zemine olan etkisi ve zeminden de yapıya olan etkisinden; yani zemin-yapı ilişkisi ile ilişkilidir. Binayı da doğru projelendirirseniz, detaylara gerekli özeni gösterdiyseniz, binanın bu davranışı aslında normaldir” açıklamasında bulundu.

    “Aynı iki proje dahi olsa, binalar farklı davranış gösterebilir”

    Öte yandan Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, aynı iki proje dahi olsa binaların farklı davranış gösterebileceğine vurgu yaptı. Kozanoğlu, “Fay üzerine yapılan binalar, yıkılmama şansı az binalardır. Bu depremde öteleme 7.3 metreydi. Böyle bir yan atıma hiç bir binanın dayanması mümkün değil. Fayın üzerinde bina olmaması lazım. Fayın yakınındaki binalar da farklı davranabilir. Projeleri farklıdır, metrekareye düşen kolon sayısı farklıdır, yapının davranışına etki edecek duvarlar durumu farklıdır. Birinde çok fazla duvar varken diğerinde yoktur. Birinde zemin kat tamamen boşaltılmışken diğerinde yoktur. Aynı iki proje dahi olsa birinde duvar var diğerinde yoksa binalar farklı davranır. Zeminden de gelen farklar varsa bu binalar farklı davranış gösterebilirler. Doğru yapılan proje, doğru malzeme ve doğru uygulama. Eğer binada da izinsiz eklenen veya çıkartılan malzeme yoksa, bu binanın en azından insanların kaçacağı zamanı bulacağı şekilde ayakta kalmasını bekleriz” diye konuştu.