Etiket: biontech

  • BionTech aşısı Hindistan mutasyonuna karşı etkili mi?

    BionTech aşısı Hindistan mutasyonuna karşı etkili mi?

    Mutasyona uğrayan koronavirüs ile ilgili Prof. Dr. Uğur Şahin’den yüreklere su serpen bir açıklama geldi. Şahin son dönemde binlerce kişinin hayatına mal olan Hindistan varyantı hakkında konuşan Şahin, geliştirdikleri aşının bu varyanta karşı etkili olacağından emin olduğunu belirtti.

    Koronavirüs aşısını geliştiren BioNTech’in üst yöneticisi olan Prof. Dr. Uğur Şahin, küresel çapta panik yaratan koronavirüsün Hindistan varyantı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

    BioNTech’in kurucu ortağı Uğur Şahin, firmasının Pfizer ile ortaklaşa geliştirdiği aşının koronavirüsün Hindistan varyantına karşı etkili olduğuna olan güvenini dile getirdi.

    Şahin konu ile ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

    ‘Hala Kovid-19’un Hindistan varyantını test ediyoruz, ancak bu varyantta daha önce test ettiğimiz ve aşımızın başarı gösterdiği mutasyonlar var, bu yüzden kendime güveniyorum.’

    Hindistan’da, Kovid-19’un mutasyona uğrayarak bulaşıcılığı artan türlerinin son dönemdeki vaka artışında etkili olduğu tahmin ediliyor.

    Son dönemde bu varyantın da etkisiyle ülkedeki vaka sayıları rekor üzerine rekor kırmış, bugün açıklanan veriler sonrası ülkedeki ölü sayısı 200 bini geçmişti.

    “AĞUSTOS’A KADAR AVRUPA’DA SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI SAĞLANMIŞ OLACAK”

    Şahin, gazetecilere yaptığı açıklamada Avrupa’nın koronavirüse karşı sürü bağışıklığına Ağustos veya en geç Temmuz ayında ulaşacağını söyledi.

    Aşı olan kişilerden alınan verilerin bağışıklık tepkisinin zamanla zayıfladığını gösterdiğini de belirten Şahin ayrıca, üçüncü doz bir aşıya ihtiyaç duyulabileceğini söyledi.

    ‘ÜÇÜNCÜ DOZA İHTİYAÇ VAR’

    Şahin, “Araştırmalar, BioNTech / Pfizer aşısının etkinliğinin altı ay sonra yüze 95’ten yaklaşık yüzde 91’e düştüğünü gösteriyor. Aşı korumasını yüzde 100’e ulaştırmak için üçüncü bir doza ihtiyacımız var. Ve sonra, muhtemelen her yıl veya belki de her 18 ayda ek bir güçlendirici aşı olmanın gerekli olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

  • Randevulara gidilmeyince aşılar ziyan oldu

    Randevulara gidilmeyince aşılar ziyan oldu

    İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek,  Biontech aşısı için randevu alanların aşı olmaya gitmemesi sonucu o dozların ziyan olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tükek, salgında gelinen son durumla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    “40-60 YAŞ AŞILANIRSA HAZİRAN’DAN SONRAKİ DALGALARDA RAHAT EDERİZ”

    Pandeminin üçüncü pikinde aşının ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü söyleyen Tükek, “Aşı gerçekten umut vaat eden bir durumda. 65 yaş üstü kesim bir miktar daha az yatmaya başladı hastanelere. Ölüm oranları da düştü. Ölüm sayısı az değil tabii ama bu yaştakilerin oranı çok daha azaldı. Demek ki 40-60 yaş arasını da aslında aşılamış olsak, ki haziran gibi onun da tamamlanmasının planlandığı söyleniyor, o zaman hazirandan sonraki süreçte çok daha rahat bir dönem geçireceğiz gibi gözüküyor. İngiltere zaten bunun örneğini verdi. Tek doz aşılamayla bile şu anda vaka sayıları oldukça azaldı. Aşılamadan önce İngiltere’deki vaka sayıları Türkiye’den daha kötü durumdaydı. Tek doz aşılama bile vaka sayılarını oldukça azalttı. Türkiye de eğer haziran gibi 40-60 yaş arasını bitirebilirse hazirandan sonraki olası salgınlarda bizim de çok daha rahat edebileceğimizi söyleyebilirim” dedi.

    “AŞI RANDEVUSUNA GİTMEYEN AŞIYI ZİYAN EDİYOR”

    Salgınla mücadelede bütün stratejinin aşı üzerine kurulması gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Tufan Tükek, özellikle Biontech aşısı için randevu alıp gelmeyenler nedeniyle aşıların ziyan olduğunu söyledi . Tükek, “Toplumda aşılamayı desteklemeyen bazı kitlelerin olduğunu görüyoruz. Bunların da ikna edilmesi gerekiyor. Çünkü gerçekten aşı bu salgını durdurmak için elimizdeki en önemli silahlardan birisi. Özellikle Biontech aşısı, sınırlı sayıda var. Ama randevusuna gelmeyenler olduğu zaman o kişinin aşısı çöpe gidiyor. Çünkü bu aşının saklama koşulları nedeniyle aşı eritildikten sonra tekrar dondurmanız mümkün değil. Mutlaka o anda kullanılması gerekiyor. Kullanılmadığı takdirde boşa gidiyor. Vatandaşlardan ricamız, bu aşılar çok kıymetli, boşa gitmemesi için aşı randevusunu aldığınız zaman mutlaka randevunuza gidin ve aşınızı yaptırın. Çünkü bir flakon 6 kişilik ve dondurulmuş vaziyette. Eritiyorsunuz, uygulamaya başlıyorsunuz. Diyelim ki, o flakondan 4 kişiye aşı yaptınız, geri kalan 2 kişi randevusuna gelmedi. O aşı dozları tekrar kullanılamıyor ve çöpe gidiyor. Dolayısıyla 2 kişinin aşısı boşa gitmiş oluyor. Gerçekten yazık, büyük israf. Bu durumda, başka kişilerin de hakkı yenmiş oluyor. Şu dönem aşıya erişme imkanı bulamayan kişilerin de hakkı yenmiş oluyor” diye konuştu.

    “TOPLU TAŞIMADAKİ KALABALIK SORUNU VAR”

    Prof. Dr. Tükek, büyük şehirlerde filyasyonun uzun vadede çok başarılı olamamasının en önemli nedenlerinden birinin kalabalık toplu taşıma ortamları olduğuna dikkat çekerek, kademeli mesai ile bunun bir nebze çözülebileceğini ancak şu anki vaka sayıları ile artık bunun için de geç kalındığını söyledi. Prof. Dr. Tükek, “İstanbul büyük bir megaşehir. Büyükşehirlerde salgınla mücadelede sadece filyasyon ile başarılı olamayabilirsiniz. Çünkü filyasyon dediğiniz şey, hasta olan kişilerin tespit edilip temaslılarının yakalanması, o kişilerin de başkalarıyla temasının engellenmesi. Ama özellikle toplu taşımadaki kalabalık sorunu varken, bunu sağlamanız çok mümkün değil. Çünkü siz, temaslıyı bulana kadar o kişiler çok kalabalık ortamlarda yolculuk yapmak zorunda kaldığı için, bu süre içerisinde çok rahat bir şekilde hastalığı başkalarına bulaştırabilir” ifadesini kullandı.

    “KALABALIKLAR ÖNLENEBİLİRSE KONTROL ALTINA ALINABİLİR”

    Salgında artışın ancak kalabalıklar önlenebilirse kontrol altına alınabileceğine işaret eden Prof. Dr. Tükek, “İETT’nin bu konuda önerileri oldu. İl Pandemi Kurullları’nda brifingler verdiler. Sefer sayılarının arttırılması gündeme geldi ama seferlerin bu şekilde çok sağlıklı yürümeyeceği söylendi. Koltuk sayısının azaltılması o dönem için uygundu ama ona da devam edilemedi. Kademeli mesai kavramı gündeme gelmişti, özellikle İstanbul’da kademeli mesai ile özel sektör ya da kamu dairelerinde çalışanların mesaileri bir saat geri çekilip belki İETT otobüsleri ve ulaşıma bir miktar daha nefes aldırılması planlandı. Ama şu an uygulanmıyor. Bu kadar yüksek sayıdaki kalabalıkların olduğu durumlarda, kısmi kısıtlamalar ya da tam kısıtlamalardan başka çare yok gibi görünüyor” diye konuştu.

    “BÜYÜKŞEHİRLERDE KISITLAMA ŞART”

    Vaka sayılarının 60 binli rakamlara dayandığı bugünlerde artık kademeli mesainin de çözüm olamayacağına işaret eden Prof. Dr. Tükek, “Bu kalabalıkların önlenmesi adına kesin bir çözüm bulunması gerekiyor. Şehir bazlı planlama aslında çok umut vadeden bir planlamaydı. Küçük şehirlerde, özellikle mahallelerde, semtlerde lokal kısıtlamalar yapılarak çok iyi takip etmek mümkündü krizi. Ama çok geçişli büyük şehirlerde bunu yapmak çok mümkün değil. Dolayısıyla o şehrin komple kapatılması artık söz konusu. Hele böyle 60 binli rakamlarda, iyice kırmızıya çalan renk değişikliği olan ve sürekli de artacağını düşündüğümüz bir tablo ile karşı karşıya isek, artık yapacak başka bir şey olmadığını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

    “MÜCADELEDE EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ AŞI”

    Bu arada İstanbul Valisi Ali Yerlikaya dün sosyal medya hesabı üzerinden İstanbul’da aşılanma oranlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, “İstanbul’umuzda toplam 2.814.919 olmak üzere, 1. doz 1.661.010, 2. doz 1.153.909 aşı yapıldı. 65 yaş ve üstü büyüklerimizin aşı olma oranı yüzde 81,2’ye ulaştı. 15 gün gibi kısa bir sürede 60-64 yaş grubundaki vatandaşlarımızın yüzde 46,4’üne aşı yapıldı. Mücadelede en büyük gücümüz aşı” açıklamasında bulundu. Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesin alınan bilgiye göre ise Türkiye’de yapılan toplam aşı sayısı 18 milyon 499 bine ulaştı.

  • Hangi aşı tercih edilmeli? Uzmanlardan açıklama

    Hangi aşı tercih edilmeli? Uzmanlardan açıklama

    Sağlık  Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Covid-19 aşısı tercihinde önemli kriter olmadığını söyledi. İlhan, “Tamamen vatandaşların isteğine bağlı. Her iki aşı için de en çok görülen yan etkiler; aşı yapılan yerde kızarma, ağrı, sistemik yan etkiler açısından baktığımızda ise en çok alerjik reaksiyon her iki aşı sonrasında görülebiliyor” dedi.

    Çinli Sinovac şirketinin aşısı Coronavac’ın ardından Alman- ABD ortaklığında geliştirilen Biontech aşısının da gelmesiyle aşı randevusu alanlara seçenek sunulmaya başlandı. Bu durum, aşı yaptıracaklarda, tercih konusunda soru işaretlerine neden oldu. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, her iki aşıda da koruyuculuk oranının yüzde 80’den fazla olduğunu belirterek, “Bilinmeli ki her ikisinin de etkinliği yüksek, yan etkileri de birbirine çok benzer. Sinovac’ın Türkiye’de yapılan çalışmasına göre yüzde 83, Biontech’in yurt dışında yapılan çalışmasına göre yüzde 90’lar civarında koruduğu söz konusu. Aşı olmak, bulaşı engellemiyor; kişi hasta olursa ağır hastalık geçirmesini engelliyor. Vatandaşların yapması gereken, aşılama sırası kendisine geldiğinde hangi aşı varsa sistemde o aşılardan birini tercih etmek. Tercihte önemli bir kriter yok, tamamen vatandaşların isteğine bağlı. Bakanlığın web sayfasında da yayımlanmış, topluma yönelik ‘şu kişiler bu aşıyı olsun’, ‘bu kişiler şu aşıyı olsun’ diye bir şey söz konusu değil. Her iki aşı için de en çok görülen yan etkiler; aşı yapılan yerde kızarma, ağrı, sistemik yan etkiler açısından baktığımızda ise en çok alerjik reaksiyon her iki aşı sonrasında görülebiliyor” diye konuştu.

    PROF. DR. CEYHAN: AŞILAR GÜVENİLİR, CİDDİ YAN ETKİ YOK

    Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da insanlara aşı tercih hakkı verilmesinin güzel olduğunu; ancak karışıklığa da yol açabileceğini söyledi. Ceyhan, “Seçme hakkının olumlu sonuç vermesi için insanların aşılar hakkında, salgın hakkında belli bir bilgi birikiminin olması lazım. ‘Aşılar arasında şu fark vardır, bu fark vardır’ şeklindeki verilere bakmak lazım. Aslında ‘etkinlik’ diye baktığımız zaman iki aşıyı kıyaslamak son derece zor. Böyle bir kıyaslama yapmak için aynı toplumda, aynı anda ve aynı şartlarda iki aşıyı farklı gruplara yapıp karşılaştırmak lazım. Böyle bir çalışma yapılmadı. Yan etki açısından baktığınızda inaktif aşının vücutta çoğalmayan bir aşı olduğu için daha az yan etki olmasını bekleriz. Şu an kullanımda olan aşılar güvenilir, ciddi yan etkisi yok. Bu bilgileri kullanarak insanlar karar verecekler” dedi.

    ‘YANLIŞ ÖNERİLER VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, aşı tercihi konusunda hekimlerden kaynaklanan yanlış önerilerin olduğuna dikkat çekerek, “Hekimlerden kaynaklanan bazı yanlış öneriler var. Farklı gruplara farklı aşı uygulanması, ‘şu yaş grubundaysan şunu yaptır,’ ‘şu hastalığın varsa bunu yaptır’ diye böyle bir şey kesinlikle yok. Biz Biontech gelene kadar herkese Sinovac yaptık. Dolayısıyla farklı gruplarda farklı aşıların tercih edilmesi, diye bir olay yok. Aşıyı yaptırabiliyorsa eğer Biontech de olabilir Sinovac da olabilir” diye konuştu.

    ‘ALERJİ KONUSU YANLIŞ ANLAŞILIYOR’

    Prof. Dr. Ceyhan, aşılara karşı alerji konusunun da yanlış anlaşıldığına vurgu yaparak, “Kişilerin herhangi bir yaşam döneminde herhangi bir gıda maddesi ya da ilaca karşı alerjisini hesaba katarsanız toplumun zaten 3’te 1’inde bu alerji hikayesi vardır. Burada kastedilen o değil. Burada kastedilen milyonda bir görülen ve insanı şoka sokan eğer alerji varsa gerçekten şoka sokan bir olay varsa yapılmaz. Bu da insanın çoğu zaman farkında olduğu bir şey değildir. Aşının içerisinde bulunan herhangi bir maddeye karşı anafilaksi gelişmiş olması, insanların çoğunun hikayesinde yoktur, ilk defa orada öğrenilir. Böyle bir şüphesi varsa insanların sağlık merkezlerinde ilk 30 dakikayı geçirmeliler; çünkü yüzde 90’ından fazlası ilk 30 dakikada çıkar bunların” dedi.

     

  • 12-15 yaş çocuklardaki sonuçları açıklandı

    12-15 yaş çocuklardaki sonuçları açıklandı

    Pfizer ve BioNTech yaptığı açıklamada, Covid-19 aşısının 12 -15 yaş arasındaki çocuklarla yapılan testlerde yüzde 100 güvenli ve etkili sonuçlandığını, ayrıca güçlü antikor yanıtları ürettiğini açıkladı.

    Pfizer ve BioNTech Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Covid-19 aşısının, 12 -15 yaş arasındaki çocuklarla yapılan testlerde yüzde 100 güvenli ve etkili sonuçlandığını, ayrıca güçlü antikor yanıtları ürettiğini açıkladı.

    Yapılan açıklamada şirketler, sonuçların birkaç hafta içinde ABD’de acil kullanım izni almalarının önünü açtığını söyledi.

    Pfizer CEO’su Albert Bourla yaptığı açıklamada, aşılarının önümüzdeki okul yılından önce uygulanmaya başlamasını umduğunu söyledi.

    BioNTech ve Pfizer tarafından geliştirilen Covid-19 aşısının klinik deney sonuçları daha önce 16 yaşından büyük kişilerde kullanılmak üzere olumlu sonuçlar vermişti.

    Açıklanan yeni sonuçlar ise aşının 15 yaş ve altındaki kişiler ile ilgili ilk klinik deney sonuçlar olarak dikkat çekti.

    Yapılan açıklamada, 12 ila 15 yaşları arasındaki 2 bin 260 genç ile yapılan klinik deneylerde, Covid-19 aşısı olan gençlerde hiçbir vakaya rastlanmadığı, placebo alan grupta ise 18 kişide virüse rastlandığı bildirildi.

  • Eksi 80 derecede saklanıyor! 2,8 milyon doz aşı Türkiye’de

    Eksi 80 derecede saklanıyor! 2,8 milyon doz aşı Türkiye’de

    Sağlık Bakanlığı, 2,8 milyon doz BionTech aşısının Türkiye’ye getirilerek bakanlık depolarına yerleştirildiğini açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre;

    “Türkiye’de başarılı bir şekilde yürütülen aşı çalışmalarına BionTech aşısı da dahil oldu. Son sevkiyatlarla toplam 2,8 milyon doza ulaşan BionTech aşıları, özel koşullara sahip Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı depolarına yerleştirildi. Analiz çalışmalarının ardından uygulanmaya başlanacak aşı nisan ayında 4,5 milyon doza ulaşacak. Ayrıca 30 milyon doz için firma ile opsiyonlu anlaşma sağlandı. Firmanın üretim kapasitesinin artmasıyla aşının Türkiye’ye getirilme çalışmaları devam edecek. Aşılar, Sağlık Bakanlığı depolarında saklama koşullarına uygun olarak tasarlanan özel odalarda eksi 80 derecede muhafaza ediliyor.

    TÜRKİYE, AŞILAMADA İLK 5 ÜLKE ARASINDA

    Türkiye’ye özgü aşı güvenliğini sağlayan Aşı Takip Sistemi (ATS) ile gerekli olan karekodlama işlemlerinin tamamlanmasıyla birlikte illere sevk edilerek uygulanmaya başlanacak. Sevk sırasında özel koli ve sıcaklık kayıt cihazları kullanılacak. Aşılar, il depolarında kuru buz dolu kolilerde 5-15 gün oda sıcaklığında veya eksi 20 derecede 14 gün saklanabiliyor. Aşı uygulama merkezlerine 120 saat içerisinde uygulanabilecek doz sayısı kadar flakon sevk edilecek. Aşı uygulama merkezi teslim aldığı aşıları, 2-8 derecede aşı dolabında saklayacak. Tüm ülkelerde zaman zaman tedarik sorunları yaşanmış olmasına rağmen Türkiye, aşıya erişim ve uygulanma rakamları dikkate alındığında dünyanın önde gelen ilk beş ülkesi arasında yer alıyor. Türkiye, aşı gönüllüsü güçlü insan kaynağı ile aynı anda iki farklı soğuk zincir gerektiren pandemi aşı uygulamasını da başarılı bir şekilde yürütmeye devam ediyor.

  • 4,5 milyon doz aşı geliyor! Koruyuculuğu yüzde 94,5

    4,5 milyon doz aşı geliyor! Koruyuculuğu yüzde 94,5

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bu ay 4,5 milyon doz geleceğini duyurduğu BioNTech aşısının Türkiye’de Faz-3 çalışmaları kapsamında 500 kişide uygulandığını söyledi. Akova, “Türkiye’deki gönüller Amerika ve Avrupa’da yürütülen bir çalışmanın parçasıydı. Bu çalışma ile ilgili sonuçlar bilimsel makale halinde yayımlandı ve aşının yüzde 94,5 civarında etkili olduğu gösterildi” dedi.

    Bakan Fahrettin Koca, Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin başında olduğu Alman BioNTech firmasının Pfizer ortaklığında geliştirdiği Covid-19 aşısının bu ay Türkiye’ye geleceğini ve sırası gelenlere uygulanacağını açıkladı. Bakan Koca’nın 4,5 milyon doz geleceğini söylediği BioNTech aşısının Faz-3 çalışmaları, Türkiye’de Çin menşeili Sinovac aşısında olduğu gibi Hacettepe Üniversitesi koordinatörlüğünde yürütüldü.

    ‘YÜZDE 94,5 ETKLİ OLDUĞU GÖSTERİLDİ’

    DHA’ya konuşan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova, BioNTech aşısının Faz-3 çalışması kapsamında Türkiye’de yaklaşık 500 kişilik grup üzerinde uygulandığını söyledi. Akova, “Türkiye’deki gönüller Amerika ve Avrupa’da yürütülen bir çalışmanın parçasıydı. Bu çalışma ile ilgili sonuçlar bilimsel makale halinde yayımlandı ve aşının yüzde 94,5 civarında etkili olduğu gösterildi. Ama Türkiye’deki 500 gönüllünün durumuna ait özel bir yayın yapılmadı. O genel havuzun içerisinde Türkiye’deki gönüllerde de benzer bir etkinlik olduğunu kabul ediyoruz dedi.

    ‘2 DOZ YAPILMASI LAZIM’

    Prof. Dr. Akova, bu aşının yurt dışında da değişik ülkeler tarafından kullanım onayı verilen dozunun 2 doz halinde uygulanması olduğunu vurgulayarak, “Ama İsrail’de yapılan çalışmalarda ikinci doz aşı yapılmadan hemen önce kandaki antikor düzeyleri ve aşı yapılan kişilerin takibi sonucunda yüksek oranda koruyuculuğu olduğu gösterildi. Yani tek doz aşının bile koruyuculuğu var. Ama tek doz aşının koruyuculuğuna uzun vadede güvenmek pek doğru olmaz. Çünkü belli zaman içerisinde tek doz aşı ile o antikor düzeyleri düşer, onun için mutlaka 2 doz yapılması lazım” ifadelerini kullandı.

    ‘ÖLÜMLER AŞI İLE İLGİLİ DEĞİL’

    Prof. Dr. Akova, BioNTech aşısından sonra özellikle Norveç’te 80-90 yaş üzerindeki kişilerde ardı arkasına ölümlerin bildirildiğini, daha sonra bunun direkt aşı ile ilişkili olmadığını yönünde açıklamaların olduğunu hatırlattı. Akova, “Bu aşı yapıldıktan sonra birkaç gün içerisinde yüksek ateşe sebep olabiliyor. Ölüm bildirilenler altta yatan ciddi hastalığı olan kronik hastalığı olan yaşlılardı. Dolayısıyla yüksek ateş onların dengesini iyice bozup da ölüme sebep olmuş olabilir; ama bununla ilgili daha ayrıntılı bir bilgi yayımlanmadı. Bu aşının bir de alerjik reaksiyonlara yol açması söz konusu. Milyonda 5 ile 7 arasında değişen ciddi alerjik reaksiyon yapabiliyor. O yüzden bu aşının uygulama protokolünde aşının yapıldığı sağlık merkezinde aşı yapılan kişinin en az yarım saat süreyle gözlem altında tutulması isteniyor. Çünkü bu tür alerjik reaksiyonlar genellikle çok kısa sürede ortaya çıkıyor; ama müdahale edildiği takdirde herhangi bir tehlike arz etmiyor. İlk başlangıçtaki ölümler bildirildikten daha sonra ciddi bir bildirim gelmedi. Aşı ile direkt ilgili olduğu düşünülmedi. Öyle bir şey düşünülmüş olsaydı da aşının durdurulması söz konusu olurdu, durdurulmadı” diye konuştu.

    ‘HANGİ AŞI VARSA ONU OLUN’

    “Bu aşamada verilecek en önemli mesaj; elinizin altında hangi aşı varsa hangi aşıya erişebiliyorsunuz o aşıyı mutlaka olun” ifadesini kullanan Akova, “Ama aşı olduktan sonra da kendinizi korumaya devam edin. Çünkü Sinovac aşısı ilk dozdan sonra koruyuculuğu oldukça düşük olan bir aşı. Mutlaka iki doz yapılıp, ikinci dozdan sonra en az 14 gün sürenin geçmesi lazım. Pfizer-BioNTech aşısının birinci dozdan sonra kısmen daha yüksek koruyucu olduğunu biliyoruz; ama bu korunma önlemlerini aksatmanızı, maske takmamanızı, kalabalıklara girmenizi gerektiren bir durum değil, bu durumda da hastalık bulaşabilir. O nedenle aşı da olsanız kendinizi korumaya devam etmelisiniz, hangi aşıyı bulursanız da onunla bir an önce aşılanmanız önemli olan nokta” dedi.

    ‘YAZA KADAR TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIĞI HEDEFLEMELİYİZ’

    Akova, gelecek hafta 60-65 yaş arasına aşının başlanacak olmasının çok olumlu olduğunu kaydederek, “Bu yaş grubundan sonra artık diğer yaşlardaki riskli gruplar veya toplumda çalıştıkları koşullar nedeniyle risk altında olan gruplar aşılanmaya başlanacak. Şu andaki hızla toplumun yüzde 65-70’lik sürü bağışıklığı ya da ‘toplumsal bağışıklık’ denen rakama çok kısa sürede ulaşmak maalesef mümkün değil. Günde 150-200 bin civarında aşı yapılıyor, bu rakam çok düşük. Yaklaşık 50 milyon kişinin aşılanmasından bahsediyoruz. 50 milyon kişinin aşılanması için günde 1 milyon aşılama yapsanız 1,5-2 ay sürer. Bu da yaz aylarının başını bulacak demektir. Amerika Birleşik Devletleri mayıs ayı sonuna kadar aşıyı erişilebilir hale getirmeyi planlıyor. Bizim de en azından yaz başına kadar bu ‘toplumsal bağışıklık’ dediğimiz rakama ulaşacak aşılamayı hedeflememiz gerekir. Ama onun için bir yandan aşı bulmak ve bir yandan o aşıyı süratle uygulamak gerekir” diye konuştu.

    BioNTech aşısının eksi 70-80 derecede saklanması gerekiyor. Bu nedenle aşının Türkiye’ye getirilirken bu dereceye sahip özel kutularda nakledileceği belirtildi. Aşı, Hacettepe Üniversitesi’de Faz 3 çalışmaları sırasında da eksi 72 derecedeki özel dolaplarda tutulmuştu.

     

  • BioNTech aşısının koruma oranı mutasyona karşı azaldı

    BioNTech aşısının koruma oranı mutasyona karşı azaldı

    Pfizer/BioNTech tarafından yapılan açıklamada, Güney Afrika mutasyonunun aşının antikor korumasını üçte iki oranında azalttığı ve aşının mutasyona karşı etkili olup olmayacağının net olmadığı belirtildi.

    BioNTech/Pfizer ile ABD’deki Teksas Üniversitesi ortaklığında bilim insanları laboratuvar ortamında Güney Afrika’dan ortaya çıkan mutasyonu taşıyan koronavirüsü üretmeyi başardı.

    Araştırmanın sonuçları New England Journal of Medicine’de yayınlandı. Araştırma sonucunda bilim insanlarının laboratuvar ortamında üretilen G.Afrika mutasyonuna karşı üretilen virüsün aşı olan kişilerin kan örneklerinde test ettiği belirtildi.

    ANTİKOR ORANINI ÜÇTE İKİYE KADAR DÜŞÜYOR

    Bilim insanları, G.Afrika mutasyonuna karşı üretilen virüsün ABD’de mutasyonlu virüsün yaygın olarak görülen türüyle kıyaslandığında antikor oranının üçte ikiye kadar düştüğünün fark edildiği belirtildi. Şu ana kadar virüse karşı ne ölçüde antikorun koruma sağladığı konusunda bir sınır tespit edilmemesi nedeniyle antikor düzeyinde üçte ikilik azalmanın bu varyant karşısında aşıyı etkisiz hale getirip-getirmeyeceği ise bilinmiyor. Araştırmaya ilişkin açıklamalarda bulunan Teksas Üniversitesi uzmanlarından Pei-Yong Shi, BionTech/ Pfizer aşısının varyanta karşı koruma sağlamasının da mümkün olduğunu kaydetti.Pei-Yong Shi, açıklamasını şu sözlerle sürdü: Minimum etkisiz hale getirme sınırını bilmiyoruz. Aşının oluşturduğu bağışıklık yanıtının koruma sağlamak için gereken düzeyin çok üzerinde olduğunu söyleyebilirim” ifadelerine yer verdi.

    GÜNEY AFRİKA’DA VARYANTI 31 ÜLKEDE SAPTANMIŞTI

    Birçok ülkede “seyahatle ilişkili vakalar” şeklinde görülen Güney Afrika varyantı, şu ana kadar 31 ülkede saptanmıştı. Bunların bazılarında başta İngiltere, Fransa ve İsrail olmak üzere seyahat öyküsü olmayan vaka kümelenmelerine neden olduğu belirlenmişti.

  • BionTech’ten mutasyonlu virüs açıklaması

    BionTech’ten mutasyonlu virüs açıklaması

    BioNTech-Pfizer, Covid-19’a karşı geliştirilen “BNT162b2” aşısının Covid-19’un mutasyona uğramış yeni türüne karşı etkili olduğunu ve yeni bir aşı geliştirmeye ihtiyaç olmadığını açıkladı.

    Mutasyona uğramış olan Covid-19’a dönük çalışmaların tamamlayarak kamuoyuna açıklama yapan BioNTech-Pfizer, Covid-19’a karşı geliştirdiği “BNT162b2” isimli aşısının Covid-19’un İngiltere ve Güney Afrika’da tespit edilen yeni türüne karşı koruma sağladığını aktardı.

    BioNTech-Pfizer, yapılan laboratuvar çalışmalarında aşının İngiltere ve Güney Afrika’daki yeni türlere karşı nötralize edici antikor tepkisini tetiklediğini tespit ettiklerini belirtti. Açıklamada, laboratuvar çalışmalarında elde edilen sonuçların cesaret verici olduğu ifade edilerek, ürettikleri aşının üzerinde muhtemel yeni türlere göre ayarlama yapabilecekleri kaydedildi.

  • Pfizer/ BioNTech’ten mutasyon açıklamas

    Pfizer/ BioNTech’ten mutasyon açıklamas

    Türk bilim insanı Profesör Uğur Şahin’in kurucusu olduğu BioNTech ve ABD’li Pfizer tarafından geliştirilen yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısının, virüsün İngiltere ve Güney Afrika’da ortaya çıkan mutasyonlarına karşı etkili olduğu açıklandı. Pfizer ve Teksas Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan çalışmada, koronavirüsün vücuda tutunduğu başak proteininde meydana gelen değişikliklerinin etkisiz hale getirildiği belirtildi.

    ABD’li ilaç üreticisi Pfizer ve Teksas Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan bir laboratuvar çalışmasına göre Pfizer/BioNTech aşısı İngiltere’de ve Güney Afrika’da ortaya çıkan koronavirüs mutasyonlarına karşı etkili oldu.

    Pfizer’da viral aşı bilimcisi olan Phil Dormitzer, çalışmada aşıyı olan insanlardan alınan kanların incelendiğini belirtti. Dormitzer, sonuçların cesaret verici olduğunu ifade ederek, “Şimdi 16 farklı mutasyonu test ettik ve hiçbirinin gerçekten önemli bir etkisi olmadı. Bu iyi haber” ifadelerini kullandı.

    Öte yandan, “Bu aşının geri kalan 17. mutasyonda da etkili olacağı anlamına geliyor” diyen Dormitzer, aşını mutasyonlara olan etkisini görmek için çalışmaya devam ettiklerini ve haftalar içinde daha fazla veriye sahip olmayı umduklarını aktardı.

    EN KRİTİK MUTASYONU ETKİSİZ HALE GETİRDİ

    İngiltere’de Ekim ayında ortaya çıkan ve 35’i aşkın ülkeye sıçrayan mutant virüse “VUI-202012/01” olarak isimlendirildi. Bu varyant, 17 farklı mutasyon ile koronavirüsün diğer türlerinden farklılaşıyor. Meydana gelen genetik değişikliklerin ise en önemlisinin N501Y adı verilen ve başak proteininde görülen mutasyon oluşturuyor. Mutasyon, koronavirüsün ACE2 reseptörlerine bağlanarak insan hücrelerine girmesini sağlayan ve virüse “taç” görünümünü veren başak proteinlerinde ) meydana geldiği için önem arz ediyor. Çünkü bu durum virüsün yaklaşık yüzde 50-70 arasında daha bulaşıscı olmasına nedne oldu.

    Çalışmayı gerçekleştiren bilim insanları, aşının başak proteininin N501Y mutasyonu ile koronavirüsü nötralize etmede etkili olduğunu belirtti. Daha önce başak proteinindeki mutasyonun aşıların etkisini azaltabileceğinden endişe ediliyordu.

    GÜNEY AFRİKA VARYANTINDA DA SONUÇ VERDİ

    Bilim adamları, piyasaya sürülen aşıların özellikle Güney Afrika’da ortaya çıkan yeni mutasyona karşı koruma sağlayamayacağına dair endişelerini de dile getirmişlerdi.

    İngiltere’de yer alan Reading Üniversitesi’nde hücresel mikrobiyoloji alanında doçent olan Simon Clarke, bu haftanın başında her iki mutasyonun ortak bazı yeni özelliklere sahip olmasına rağmen, Güney Afrika’da ortaya çıkan varyantın , başak proteininde daha kapsamlı değişiklikler içeren “bir dizi ek mutasyon”un bulunduğunu söyledi. Fakat Dormitzer, aşının “501Y.V2” adı verilen Güney Afrika varyantına karşı da etkili olduğunun göründüğünü ifade etti.

    Diğer taraftan, bilim insanları daha önce sentetik haberci RNA teknolojisini kullanan Pfizer/BioNTech ve Moderna aşılarının bir virüsün yeni mutasyonlarını hedeflemek için hızlı bir şekilde ayarlanabileceğini açıkladı. Koronavirüs aşısını bulan Türk bilim insanı Uğur Şahin, gerektiği takdirde altı hafta içerisinde yeni mutasyona karşı aşı geliştirebileceklerini açıklamıştı.

  • Aşıyı bulan bilim insanı Uğur Şahin’den Türkiye açıklaması

    Aşıyı bulan bilim insanı Uğur Şahin’den Türkiye açıklaması

    Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısını geliştiren, Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, Türkiye ile yapılan aşı anlaşmasının kendileri için büyük bir mutluluk olduğunu belirtti.

    Uğur Şahin, yaptığı açıklamada, Türkiye ile yapılan aşı anlaşmasına ilişkin, “Bu anlaşma çok mutlu ediyor bizi. Türkiye doğduğumuz ülke, anavatanımız. Kalbimizin olduğu yer. Türkiye’deki insanlara yardım edebilecek olmak bizim için büyük mutluluk.” dedi.

    Şahin sözleşmenin detaylarına iliştin, ilk etapta bu yıl sonuna kadar 550 bin dozun Türkiye’ye gönderileceğini vurgulayarak, “Yıl sonu bu dozlar Türkiye’ye gidecek. İlk olarak lojistik konusuna hazırlanmamız lazım. Aşının nasıl yan etkisi olacak, mesela alerji, bu olduğunda nasıl davranılacak, bunların tümünün bilgilendirilmesi gerekiyor. Sağlık personelinin buna hazır olmasını, aşının güvenli bir şekilde verilmesini istiyoruz. Belki birkaç gün gecikme olabilir. 30 milyon aşıyı 2021 sonuna kadar göndermeyi düşünüyoruz. Mart sonuna kadar 4,5 milyon aşı dozu planladık aşılar dünyanın her yerine lazım. Adil bir şekilde dozları yetiştirmek istiyoruz. 2021 sonuna kadar Allah’ın izniyle başarabilirsek, 30 milyonu Türkiye’ye yetiştirebiliriz.” ifadelerini kullandı.

    30 milyonun dışında ellerinde imkan olması ve Sağlık Bakanlığı’nın talep etmesi halinde daha fazla doz göndermek istediklerini anlatan Şahin, “Gelecek yıl için Pfizer şirketiyle beraber 1 milyardan fazla doz üretmek istiyoruz. 80’den fazla ülkeye bu dozları dağıtmamız gerekiyor. Elimizde olduktan sonra Türkiye istediğinde vermek isteriz.” diye konuştu.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya teşekkür

    Türkiye ile yapılan aşı anlaşması nedeniyle sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya da teşekkür eden Uğur Şahin, “Anlaşmalar her zaman için kolay değil, kompleks bir değişiklik gerektirebiliyor. Sorumluluk, kim taşıyacak, sınırlı mı sınırsız mı diye bu problemler vardı. Sayın Fahrettin Koca ile son günlerde 6 kez telefonla görüştük, beraber çözüm bulduk, o da sağ olsun yardımcı oldu. Sonunda anlaşmayı imzalayabildik. Bu bizim için mühim bir olay.” ifadesini kullandı.

    Sözleşmede yer alan sınırlı sorumluluk maddesine de açıklık getiren Uğur Şahin, şunları kaydetti:

    “Tüm anlaşmaları aynı hukuki standartlara göre yapıyoruz Avrupa, ABD ve Japonya’da her yerde aynı standartlar. Sınırlı sorumluluk şirketimizin ne kadar bu masraflara katılacağı konusundaydı. Prensip olarak sözleşme yapma konusunda aynı yöntemlerimiz var. Bu belirli şartlar altında sadece kısmı mali sorumluluk alabiliyoruz. Bu, örneğin dava açıldığında firmanın iflasa gitmemesini güvence altına almakla ilgili. Çünkü meblağ çok yüksek ve bunu taşıyamayız. Bundan dolayı bir limit koymamız gerekiyor. Aksi takdirde olmaz. Bir şey yaptığınızda insanların büyük davalar açma imkanı var. Siz de biliyorsunuz başka firmalar hakkında ‘böyle veya şöyle oldu’ diye iddialar atılıyor. Bu böyle olduğunda firma olarak çaresiz kalıyorsunuz. Çünkü milyarlık davalar açılabiliyor. Bu da hayatımızı zorlaştırıyor. Vatandaş için de güvenli bir aşı ürettik. Bu, dava açılması konusunda bizim güvende olduğumuz anlamına gelmiyor. Bunun için de belirli sınırlar lazım şirketi korumak için.”

    Aşının en önemli yan etkisi alerji

    Uğur Şahin ürettikleri aşının şu ana kadar 1,5 milyon kişiye yapıldığını, bu aşılarda yan etki olarak baş ağrısı, kol ağrısı, biraz yorgunluk ve bazen ateş görüldüğünü ancak bunların bir iki gün içinde gittiğini anlattı.

    Şahin, “Aşının yan etkisi olarak nadir olarak alerji olabilir. Alerji ilk 30 dakikada olabiliyor. O yüzden aşı yapıldıktan sonra 30 dakika sağlık personelinin yanında bulunması gerekiyor. En mühim yan etkisi bu olabilir. 50 bin kişide bir olabilir.” dedi.

    Bu kışın her ülke ve herkes için zor geçeceğini belirten Şahin, şöyle devam etti:

    “Bizim aşılarımız kış zamanında enfeksiyonları azaltacak durumda değil. İnsanların disiplinli olması lazım. Kendilerini korumaları lazım. Başkalarını korumaları lazım. Şimdi bizim aşımız ihtiyar insanlara ve sağlık personeline gidecek. Onları koruyabiliriz. Gelecek yaz enfeksiyon rakamları düşecek. Çünkü yazın bu korona enfeksiyonu azalıyor. Mühim olan bizim aşıyla ve başka aşılarla, Türkiye’de de aşı üretiliyor ve Çin’den aşı gelecek, bütün şirketlerle beraber olarak yeterince aşı dozu Türkiye’ye hazır edebileceğiz. İnsanların yüzde 70’ine aşı yapmamız gerekiyor. Bunu başarırsak, gelecek kış gelmeden önce, o zaman normal bir hayata dönebiliriz. Mühim olan şimdi disiplinli kalmak.”

    Çin’den gelen aşıyı değerlendiren Şahin, “Şimdi Çin’den gelen aşı da etkili olduğunu gösteriyor. Galiba yüzde 85, yüzde 86 etkisi var. Bu güzel ve etkili bir aşı sayılır. Çin aşısı veya BioNTech aşısı veya başka devletin aşısı diye hiç sakınca olmasın. Çinliler de bu aşıyı uzun bir şekilde deneylerden ve klinik testlerden geçirdi. Mühim olan yeterince sayıda aşı Türkiye’de olması lazım. Şimdiye kadar gördüğüm bütün aşılar iyi etki gösteriyor ve yardım edebilir.” diye konuştu.

    “Türkiye’ye yatırım yapmak istiyoruz”

    Şahin, Türkiye’ye yatırım yapmak istediğini ifade ederek, “Biz Türkiye’ye ilk defa ürünlerimizi getiriyoruz. Türkiye’de hem araştırma yapmak istiyoruz. TÜBİTAK ile görüşmelerimiz var. Birkaç üniversitede profesörlerle çalışmaya başladık. Türkiye’de de BioNTech şirketinin bir yerini açmak istiyoruz. Mühim olan bu enfeksiyon aşılarından başka kanser çalışmalarını da Türkiye’de yapmak istiyoruz. Allah izin verirse gelecek yaz Türkiye’de de kanser bölümünde klinik çalışmalarına başlarız. Planlarımız var. Bunları inşallah başarabiliriz. Şimdi 2021 yılında normal bir duruma geldikten sonra hakikaten Türkiye’de değişik yerlerde BioNTech şirketinin ofislerini açmak ve AR-GE yapmak istiyoruz. Türk üniversiteleri ve şirketleriyle beraber çalışmak istiyoruz. İlk senede belki bir iki üç proje olabilir ve başarılı olursak projeleri fazlalaştırabiliriz.” dedi.

    Aşının fakir ülkelere de ulaştırılmasını istediklerinin altını çizen Şahin, aşıya herkesin ihtiyaç duyduğunu ifade etti.

    Şahin, “Biz bu projeye başladığımızda bütün ülkelere aşıyı yollama niyetimiz vardı. Onun için de iki şirketle iş birliğine başladık. Pfizer’ın dünyada her yere aşıyı götürebilecek ve dağıtabilecek kapasitesi var. Ayrıca Fosun şirketiyle iş birliği yaptık Çin’e de aşımızı götürmek için. Bizim niyetimiz hakikaten nerde aşı gerekiyorsa aşıyı götürmek.” diye konuştu.

    Almanya’da yarın aşılamaya başlanacağının hatırlatılması üzerin de Şahin, “Özel bir şekilde mutlu ediyor. İlk defa çalıştığımız, büyüdüğümüz yere, bilim yaptığımız yere aşı verilecek.” ifadesini kullandı.

    Şahin, gelecek yılın sonun kadar 1,3 milyar aşı dozu dağıtmayı hedeflediklerini vurgulayarak, bu dozun dünya için yeterli olmadığını belirtti.

    Kapasiteyi artırma konusunda planlar yaptıklarını anlatan Şahin, “Bu kolay bir konu değil. Aşı kompleks bir şekilde yapılıyor. Yine başka şirketlerle iş birliğine başlayacağız. Kapasiteyi nasıl yükseltebiliriz diye planlarımızı uygulayabilirsek ocak veya şubat ayında bildirebiliriz. Ben yükseltebileceğimize inanıyorum. Daha elimizde garantili bir plan yok.” değerlendirmesinde bulundu.

     “Gelecek yaz başarımızı beraber kutlamak istiyoruz”

    Gelecek yılın yaz aylarına kadar yoğun çalışmaları sürdüreceklerini dile getiren Şahin, “Yeterince aşı dozu insanlara yetiştirme konusunda mesuliyetimiz var. Biz yaza kadar rahat edemeyeceğiz. Yazın dünya nefes almaya başlarsa biz de nefes almaya başlayacağız. O zamana kadar çalışacağız. Çalışmayı seven bir insanım. Çalışmak beni yormuyor. Başarılı olduğumuz zaman mutluluk ve enerji geliyor. Onun için yorgun değilim.” ifadesini kullandı.

    Türkiye’ye Kovid-19’dan korunma konusunda disiplinli ve sabırlı olma çağrısında bulunan Şahin, “Başkalarını, sevdiklerimizi tehlikeye atmamamız gerekiyor. Yardım geliyor. Yaza kadar yetişecek. Sabırlı olalım. İnşallah gelecek yazın sonunda hepimizin normal hayata dönme ihtimali var. İnşallah gelecek yaz bu başarımızı beraber kutlarız.” dedi.

    Şahin, boynunda taşıdığı kolyenin bir nazar boncuğu olduğunu belirterek, “Biz Türkler nazara inanırız. Annem nazara inanıyordu ve her zaman bu nazar boncuğunu takıyordu ve öyle kaldı. İnşallah yardım eder.” dedi.

    Şahin, şu sıralarda işlerin yoğunluğundan dolayı şirketten uzak durmak istemediğini, ancak nisan veya mayıs ayında Türkiye’ye gidebileceğini kaydetti.