Etiket: Bitlis

  • Bitlis’in tarihi yapıları gün yüzüne çıkarılıyor

    Bitlis’in tarihi yapıları gün yüzüne çıkarılıyor

    Bitlis’te Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Dere Üstü Islah’ projesi bünyesinde yapılan yıkımın ardından onlarca tarihi yapı gün yüzüne çıktı. Tarihi dokunun ön plana çıkarılması ve şehrin nefes alması için başlatılan proje bünyesinde yıkılan iş yerlerinin altında kalan özellikle köprüler ilk günkü ihtişamını koruyarak tekrardan ortaya çıktı. Ayrıca yapıların altında kalan köprüler gibi yine betonarme yapıların arkalarında kalan kale, hamam ve cami gibi yüzlerce yıllık eserler de gün yüzüne çıkarıldı.

    Projenin tamamlandığında Bitlis’i eskiden olduğu gibi bugün de cazibe merkezi haline getireceğini belirten Bitlis Valisi Oktay Çağatay, “Bitlis’i Bitlis’e, tüm Türkiye’ye ve dünyaya hediye etmiş olacağız. 2021 yılı Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığınca ilan edilen riskli alan kararıyla Bitlis Deresi üzerindeki imara aykırı ve risk teşkil eden yapıları tamamen ortadan kaldırdık. Yapıları kaldırdıktan sonra memnuniyetle müşahede ettik ki yapıların işgal ettiği 10 tarihi köprü, Paşa Hamamı ve Behiye Camisi açığa çıktı. Bitlis’te çok eski tarihi yapılar var. 2 bin 500 yıllık bir kale ve tam da şehir ortasından kalenin hemen altında onlarca tarihi esere sahibiz. Mesela Hazo Hanı bin 400 yıllık. Şerefiye, Meydan ve Ulu cami, bunların hepsi tarihi özellikleri ve güzellikleri olan eserler. Bunlar zaman içinde restore edilmişler. Biz yapı altında kalan köprüleri, hamamları, camileri yeniden restore ediyoruz. Aynı zamanda Bitlis Deresi’ni tamamen restore ediyoruz. Kazım Paşa İlkokulundan başlayarak bin 300 metre uzunluğundaki bu dereyi biz taş duvarlarla bezeyip hemen üzerinde millet bahçesi yapıyoruz. Millet bahçesinde çocuklarımızın oyun alanı olacak. Su gösterileri olacak.

    Vatandaşlarımızın dinlenme alanı olacak. Teraslar olacak. Bitlis, muhteşem bir tarihi kimliğini ortaya koyan muazzam bir destinasyon haline gelecek. Biz tüm vatandaşlarımızı burada ağırlayacağız. Bitlis’i Türkiye ve dünyaya armağan edeceğiz” dedi.

    Dere üstü ıslah çalışması ve üzerinde yapılan millet bahçesinin yıl sonuna kadar bitirilmesini planladıklarını sözlerine ekleyen Vali Çağatay, “Geçen yıl yıkım olmuştu. Nisan ayında da başlayan imar çalışmaları başladı. Yıl sonuna kadar bitmesini planlıyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız çok yakından takip ediyorlar. Geçen haftalarda da ziyaret ettiler. Bize de verdikleri talimatlarla inşallah burayı yıl sonuna kadar teslim almış olacağız. Bitlis’i harika kimliği ile tüm Türkiye’ye armağan etmiş olacağız” diye konuştu.

  • Minibüs sürüye çarptı! Koyunlar telef oldu

    Minibüs sürüye çarptı! Koyunlar telef oldu

    Kaza, akşam saatlerinde Van-Tatvan karayolu üzerindeki Yelkenli köyü yakınlarında meydana geldi.

    G.B. yönetimindeki minibüs, koyun sürüsüne çarpıttı.

    Kazada 40 koyun telef olurken, araçta ise maddi hasar meydana geldi.

    Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir gece ansızın gelebiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir gece ansızın gelebiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve tüm bakanlarla Malazgirt Zaferi’nin 951’inci yıldönümü etkinliklerinin yapıldığı Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Çahro mevkine geldi. Burada toplanan kalabalığa hitap eden Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 951. seneidevriyesinde Sultan Alpaslan’ı rahmetle andığını belirterek, “Ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Ahlat bizim medeniyetimizde Kubbetül İslam diye tarif ediliyor. Kıyısında kurulduğu Van Gölü, Nemrut ve Süphan dağlarıyla ve daha nice güzellikleriyle maziden atiye kurduğumuz köprünün kilit taşlarındandır. Avrupa’nın kendi içindeki barbarlığın zirveye ulaştığı, dini amaçlı görünen ama aslında tamamen yağma niyetli haçlı seferleriyle oluk oluk kan döktüğü, doğudan batıya bir medeniyet göçünün yaşandığı çağlarda Ahlat bölgesinin parlayan yıldızı olarak öne çıkmıştır. Gençler Ahlat asırlar boyunca Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te açtığı kapının adeta muhafızı ve tasdik merkezi olmuştur. Hazreti Ömer’den Sultan Alparslan’a nice büyüklerin bize mirası olan bu şehir tıpkı Malazgirt gibi maalesef uzunca bir süre ihmal edilmiştir. Malazgirt ile birlikte Ahlat’ı da tarihi ve manevi ehemmiyetine uygun şekilde yeniden imar ve ihya ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyemizin bir şubesini de burada inşa ederek Anadolu’yu milletimize vatan yapan ecdadın mirasına sahip çıkıyoruz. Okçular Vakfımızın gayretleriyle sadece ecdadın mirasına sahip çıkmakla kalmıyor nesilden nesile gururla aktarılacak bir geleneği de burada yerleştiriyoruz. Gençlerimizin Ahlat’a ve Malazgirt’e sahip çıktıklarını gördükçe büyük ve güçlü Türkiye’nin geleceğine olan güvenimiz 2053 vizyonundan umudumuz artıyor” dedi.

    “Tabi bazıları bu bozkıra bizim ısrarla niye yatırım yaptığımızı, gençlerimizi teşvik ettiğimizi anlamıyor, anlamak istemiyor” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
    “Bu kesimlerin dünyanın dört bir yanındaki toplumların üstelik bizim gibi binlerce yıllık da değil yaşadıkları coğrafyadaki bir kaç asırlık varlıklarını anlamlandırmak için icat ettikleri tarih ve kültür inşa çabalarını hayranlıkla takip ve takdir ettiklerini biliyoruz. Aynı kesimler konu Türkiye olunca, konu Anadolu olunca, konu Türk milleti olunca, konu İslam olunca tam bir mankurtluk tavrıyla küçümseyici, alaycı, horlayıcı bir tavrın içine giriyorlar. Her ne kadar bunların kanından da olsa, imanından da, vatanımıza olan aidiyetinin de şüphe duysak da kendilerine ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı tane tane anlatmayı sürdüreceğiz. Çünkü Cumhurbaşkanı olarak sorumluluğumuz ve mirasçısı olduğumuz medeniyetin kotları bunu gerektiriyor. Evet Ahlat ve Malazgirt geçmişi, bugünü ve yarınıyla Türkiye’dir. Ahlat ve Malazgirt Anadolu’nun ebedi vatanımız olarak tescilidir. Ahlat ve Malazgirt medeniyetimizi yeniden yükseltme irademizin adıdır. Ahlat ve Malazgirt dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku veren o yükselişimizin mührüdür. Ahlat ve Malazgirt yeni nesillere sahip oldukları değerlerin ve vatanın bedelini hatırlatacak bir semboldür. Ecdadın gazadan gazaya koşarak inşa ettiği şanlı tarihi merhum sosyologlarımızdan Erol Güngör şöyle anlatıyor; Savaşa dua ile başlanır, gülbank çekilir, yürüyüşte ve hücumda tekbirler alınır, çarpışma sırasında sancak dibinde ordu hafızları tarafından fetih suresi okunurdu. Bu gelenek Mohaç’ın gazilerini tâ Malazgirt gazilerine, oradan da Bedir’de çarpışan iman ordusuna bağlar. Evet hamdolsun bugünde askerimiz, jandarmamız, polisimiz, korucumuz aynı inançla, aynı cesaretle Bedir’deki iman ordusuna kadar uzanan bir imanla mücadelesini yürütüyor. Dua ile tekbir ile Fetih Suresi ile çıkılan kutlu bir mücadeleden zaferin de muhakkak olduğuna yürekten inanıyor muyuz? Elbette herkes inanmak zorunda değil, iman da bir nasip meselesidir. Kimsenin inancı ve imanıyla canları pahasına mücadele eden, alın terini ve kanını bu uğurda akıtmadan tereddüt göstermeyen kahramanlarımıza saygısızlık etme hakkı da yoktur. Kimse duadan, tekbirden, salavattan rahatsız olmasın. Çünkü bu dualar, tekbirler, bu salavatları; kökeni, inancı, meşrebi ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkesin istiklali ve istikbali için verile cansiperane mücadelenin manevi zırhıdır.”

    “Sultan Alpaslan, Malazgirt’te zafer kazandığında sadece Selçuklu’nun değil, Rum’u, Ermeni’si, Yahudi’siyle Anadolu’daki herkesin geleceğini aydınlatan bir ışık yakmıştı” diyen Erdoğan, “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde her inançtan insanın onurunu garanti altına almıştı. Milli mücadeleyi kazanıp cumhuriyetimizi kurarken de Anadolu’da yaşayan ve Anadolu’ya sığınan herkesin canını ve malını kurtarmıştık. Bu büyük zaferi de İstiklal Marşımızdan hatırlayalım. Bugünde ülkemizi dünyanın en güçlü ülkeleri arasına sokmak için verdiğimiz demokrasi ve kalkınma mücadelesi, kendi vatandaşlarımız ve dostlarımızın tamamı içindir. Hiç şüphesiz son dönemdeki mücadelemizin en somut örneği 15 Temmuz destanıdır. Dudağında tekbir, elinde bayrak, namusun şiarı yiğitler gördüm. Biz bu ülkedeki her bir vatandaşımızın güvenliğini, huzurun teminat altına almak için terör örgütlerinin başını ezdik ezmeye devam ediyoruz. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde ezdik, ezmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Terörle mücadele şehitlerini Şehit Aydoğan Aydın Paşa’nın sözleriyle yad eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Asırlara bedel eser ve hizmetler ürettik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız her yardımı, inşa ettiğimiz her eseri, vatandaşımıza sunduğumuz her hizmeti bu anlayışla hayata geçirdik. Biz obu ülkedeki bir ferdin geleceğine güvenle bakabilmesi için vizyonlarımızı genişletiyor ve büyütüyoruz. Yaklaşık 11 yıl önce bugün bu vizyonun adına 2023 demiştik. Bugün 2053 diyoruz, yarın 2071 diyerek yolumuza devam edeceğiz. Elbette kalkınmadan güvenliği, diplomasiden ekonomiye hiçbir alanda mücadelemiz bitmedi, bitmeyecek. Bilindiği gibi dün Fırat Kalkanı Harekatımızı 6 yıl dönümüydü. Terörle mücadelede sınırlarımız içerisinde ve ötesinde görev yapan şehitlik ve gazilik mertebelerine ulaşan kahraman askerlerimizin her birine şükranlarımı sunuyorum. Halan sınırlarımızda ve ötesinde kahramanca mücadele eden askerlerimize ve tüm güvenlik güçlerimize başarılar diliyorum. Güney sınırlarımızı bir uçtan bir uca, 30 kilometre derinlikte bir koridorla güvence altına alana kadar mücadelemizin bitmeyeceğini buradan tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyorum. Kendileri diledikleri zaman diledikleri yere harekat düzenleyip bize ‘sakın ha’ diyerek parmak sallayanların riyakarlıklarının farkındayız ve bu samimiyetsiz ifadeleri asla dikkate almıyoruz. Ülkemizin güvenlik önceliklerine göre, kendi planlamamıza göre bu operasyonları sürdüreceğiz. Hep söylediğimiz gibi bir gece ansızın gelebiliriz. Hem de her yere gelebiliriz. Bizim diğerlerinden farkımız kimsenin toprağından, birliğinden beraberliğinden gözümüz yoktur. Sadece kendi güvenliğimiz ve dostlarımızın huzuru için çalışıyoruz. Geçmişi sömürge ve katliam lekeleriyle dolu olan hiçbir ülkenin Türkiye’nin bu haysiyetli ve adil mücadelesine söz söylemeye hakkı yoktur. Türkiye’nin önünü 2 asırdır kullandıkları yöntemlerle artık kesemediklerini görenlerin 2023 yaklaştıkça yeni oyunlar, yeni sinsilikler peşinde koştukları boşuna değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar var. Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır. Biz milletimizle birlikte gerektiğinde inşallah külümüzde hisarlar yaparak, bu mücadeleyi başarıya ulaştırmakta kararlıyız. Teslimiyetimiz sadece Rabbimizedir. Onun dışında bizi durduracak geriletecek esarete sefalete zillete sürükleyecek beşeri bir güç tanımıyoruz, tanımayacağız. Ya olacağız ya olacağız. Türkiye’ye, Türk milletine başka bir yol yok.”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Cuma namazını Malazgirt’te kılacaklarını belirttikten sonra Han Otağı’na geçti. Burada bir süre dinlenen Erdoğan ve beraberindekiler, daha sonra Selçuklu Meydan Mezarlığına geçti.

  • Nemrut Kraterinde muhteşem ‘tozlu’ yolculuk

    Nemrut Kraterinde muhteşem ‘tozlu’ yolculuk

    Tatvan ilçesine bağlı köylerdeki çobanlar, binlerce koyunu ekinlere zarar vermemesi için toprak ve tozla kaplı vadiden götürmek zorunda kalıyor. Her gün binlerce koyunu süt sağımı için sürüler halinde köye getiren çobanlar, süt sağımından sonra gün batımına doğru sönmüş volkanik dağ olan Nemrut Dağı eteklerine doğru 15 kilometrelik tozlu yolculuğa başlıyor. Koyun sürülerinin tozlu yolda ilerleyişi, çoban ve koyunları zorlarken gün batımına doğru oluşan siyah, beyaz ve kızıl renkler ise seyri doyumsuz görüntüler ortaya çıkarıyor.

    Özellikle Nemrut Kraterine inmek için dik vadilerden inmek zorunda kalan koyunların inişteki mücadelesi ise zorlu yolculuğu gözler önüne seriyor. Tozu dumana katarak yolculuklarını sürdüren koyunların çıkardığı toz bulutu ise kilometrelerce devam ediyor. Yaklaşık 15 kilometre devam eden tozlu ve zorlu yolculuk ise sürünün Nemrut Kalderasına ve kaldera içinde yer alan göletlere ulaşmalarıyla son buluyor.

    Nemrut Kalderasında görüntülenen tozlu yolculuk film platolarındaki sahneleri aratmazken, koyun sürülerinin tozlu yol ve vadilerden geçişiyle beraber ortaya çıkan görüntüler ise havadan görüntülendi.

    Günün sadece belli saatlerinde yaşanan sahneleri fotoğraflamak isteyen Bitlis Gazeteciler Cemiyeti (BİGACEM) Fotoğraf Kulübü üyesi fotoğrafçılar ise saatler süren bekleyişlerini bir birinden güzel ve özel karelerle ölümsüzleştirmiş oldu.

    Daha öncesinde aynı sahnelerin yaşandığı Van Gölü kıyısında bulunan Kıyıdüzü köyünde benzer çekimler gerçekleştirdiklerini belirten BİGACEM Genel Sekreteri Hakan Okay, Nemrut Kalderasının içinde ilk defa çekim yapma imkanı bulduklarını söyledi. Nemrut Kalderasının yapısı itibariyle daha tozlu olduğu için sürülerin tozlu yolculuğunun fotoğraf karelerini daha da zenginleştirdiğini kaydeden Okay, “BİGACEM olarak 2022 yılı Nemrut Kalderasını tanıtma yılı ilan etmiştik. Bu çerçevede 2022 yılında kaldera ile ilgili ilgi çekecek konulardan oluşacak 222 haber ve etkinlik hedefini önümüze koymuştuk. Bu etkinliklerimizden biri de kalderadaki tozlu yolculuğu fotoğraflamaktı. Daha önce Van Gölü kenarında tozlu yolculuk çekimi yapmıştık. Uzun süredir bunun planlamasını yapıyorduk.

    Bugün de uzun zamandır planladığımız çekimi gerçekleştirme imkanı bulduk. Kavurucu sıcakta ilerleyen sürülerin vadiden geçerken çıkardıkları toz bulutunun, gün batımının kızıllığıyla bütünleşmesi güzel görüntüler oluşturuyor. Fotoğrafçı arkadaşlarımızla birlikte bu değerli görüntüleri tek tek fotoğrafladık. İnşallah bu güzel karelerle kalderanın görünmeyen ve çok bilinmeyen güzelliklerini de görünür kılmış olacağız. Tek amacımız ve hedefimiz tanıtım yılı ilan ettiğimiz 2022 yılında Nemrut Kalderamızı her yönüyle tanıtmak olacaktır” diye konuştu.

  • Kalp Gölü havadan görüntülendi

    Kalp Gölü havadan görüntülendi

    ‘Mükemmeliyet Ödülü’ne layık görülen Nemrut Krateri’nin kendine hayran bırakan göllerinden biri olan ve bölgedeki hayvanların içme suyu ihtiyacını da karşılayan Kalp Gölü’nün tanıtımı için çalışma başlatıldı.

    2022 yılını Nemrut Kalderası’nı tanıtma yılı ilan eden Bitlis Gazeteciler Cemiyeti (BİGACEM), #nemrut2022 sloganıyla başlattığı gönüllü tanıtım projesi çerçevesinde gölle ilgili çekimler yaparak çalışmasını sürdürüyor. Havadan görüntülenen Kalp Gölü, görenleri kendine hayran bıraktı.

  • Eren Abluka-32 operasyonu başlatıldı

    Eren Abluka-32 operasyonu başlatıldı

    İçişleri Bakanlığı, PKK terör örgütünü ülke gündeminden çıkarmak ve bölgede barındığı değerlendirilen teröristleri etkisiz hale getirmek maksadıyla, Bitlis’te 520 personelin katılımıyla, ‘Eren Abluka-32 (Bitlis-Van-Azapşarı) Şehit Güvenlik Korucusu Ekrem Akkaya’ operasyonunun başlatıldığını açıkladı.

    Bitlis İl Jandarma Komutanlığı ve Van İl Jandarma Komutanlığınca müştereken gerçekleştirilen operasyonda; jandarma özel harekat (JÖH), jandarma komando ve güvenlik korucu timlerinden oluşan 520 personel, 51 operasyonel timin görev aldığı aktarıldı.

    Operasyonun ilk gününde 4 sığınak ve barınak imha edildi

    Operasyonun ilk gününde; Hizan ilçesi Azapşar Mahallesi kırsalında gerçekleştirilen arama tarama sonucunda bölücü terör örgütü (BTÖ) mensuplarının kullandığı 4 sığınak ve barınak tespit edildi. Tespit edilen sığınak ve barınaklarda ele geçirilen çok miktarda gıda, yaşam ve temizlik malzemesi imha edilirken, sığınak ve barınaklar kullanılamaz hale getirildi.

    Bakanlık tarafından operasyon ile ilgili yapılan açıklamada, “Yurt içinde terörün tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yürütülen Eren Abluka operasyonları, halkımızın desteği ile inançlı ve kararlı bir şekilde başarı ile devam ediyor” denildi.

  • ‘Nemrut’un Develeri’ turizme kazandırılmayı bekliyor

    ‘Nemrut’un Develeri’ turizme kazandırılmayı bekliyor

    Tatvan ilçe sınırlarındaki volkanik Nemrut Dağı’nın patlamasıyla oluşan ve deveyi andırdıkları için yörede ‘Nemrut’un Develeri’ olarak bilinen lav kayaları yeni ziyaretçilerini bekliyor. 2010 yılında birinci derece doğal sit alanı ilan edilen ve belli bir düzen içinde dikili olan lav taşlarının tarihi ve gizemli yapısı ise dikkat çekiyor.

    Nemrut Krateri’ni oluşturan yüksek enerjili ve çok sıcak piroklastik akıntılar sonrasında rüzgar ve su ile aşınmasıyla oluşan lav kaya blokları “Nemrut’un sönmez ateşi” için odun getiren deve kervanı olduğu söyleniyor. Nemrut efsanesinden esinlenerek yöre halkının deve kervanı olarak adlandırdığı ve insan yüzünü andırdığını belirten 26 adet dev kaya bloklarının turizme kazandırılması bekleniyor.

    Birinci derece doğal sit alanı ilan edilmesine rağmen bölgede pek bilinmeyen yapılara bakım için gerekli önemin gösterilmemiş olması ise tarihi yapının doğal güzelliğine gölge düşüyor. Tarihi güzelliği ile dikkat çeken yapılar fotoğraf tutkunlarının da uğrak noktası haline gelirken, oluşan seyrine doyumsuz görüntüler ise dron ile görüntülendi.

    Yerli ve yabancı turistlerin tarihi güzelliği ziyaret etmeleri gerektiğini söyleyen Enes Tarlan, “Nemrut Kalderası yolu üzerindeyiz. Yerli ve yabancı turistlerin buraya gelmelerini istiyoruz. Fotoğrafçılar olarak en azından fotoğraf çekip Tatvan’ın tanıtımına bir nebze olsun katkı sunmak, yerli ve yabancı turistlerin buraya gelip keşfetmelerini istiyoruz. Yetkililerin buraya önem ve turistik açıdan biraz daha çalışma yapılması belki de Tatvan’da turistik alanlar daha gelişmiş olur“ şeklinde konuştu.

    Nemrut’un develerinin yöre halkı için önemli olduğunu ve bundan dolayı turizme kazandırılması gerektiğini dile getiren Gamze Tunç ise “Türkiye’de turistik açıdan pek bilinmeyen bir bölgedeyiz. Nemrut yolu üzerinde ve yöre halkı tarafından ‘Nemrut’un develeri’ olarak adlandırılıyor. Bu bölgede çok güzel yapılar var ama ne yazık ki değeri bilinmiyor. Doğa harikası bir yer burası. İnceledik ve fotoğraflarını çektik. Dikkatimizi çeken bir şey de bazı taşlar insan yüzünü andırıyor. Yöre halkı olarak insanların buraya gelip fotoğraflarını çekip görmelerini ve sosyal medyada paylaşmalarını istiyoruz. Çünkü peribacaları ne kadar önemliyse bu bölgede de Nemrut’un develeri bizler için o denli önemli. Fakat değeri pek bilinmiyor. Turistik açıdan değeri bilinsin istiyoruz” diye konuştu.

  • Eren Abluka-24 Operasyonu başlatıldı

    Eren Abluka-24 Operasyonu başlatıldı

    İçişleri Bakanlığı, PKK terör örgütünü ülke gündeminden çıkarmak ve bölgede barındığı değerlendirilen teröristleri etkisiz hale getirmek maksadıyla, Bitlis ilinde ‘Eren Abluka-24 (Bitlis-Sallıca-Anadere) Şehit Jandarma Teğmen Baki Koçak Operasyonu’ operasyonu başlatıldığını açıkladı.

    Operasyonda Bitlis İl Jandarma Komutanlığınca; Jandarma Özel Harekat (JÖH), Polis Özel Harekat (PÖH), Jandarma Komando ve Güvenlik Korucu timlerinden oluşan 483 personel ve 43 operasyonel tim görev aldığı belirtildi. Bakanlıktan operasyon ile ilgili yapılan açıklamada ise “Yurt içinde terörün tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yürütülen Eren Abluka Operasyonları, halkımızın desteği ile inançlı ve kararlı bir şekilde başarıyla devam ediyor” denildi.

  • Defineciler tarihi mezarlığa dadandı

    Defineciler tarihi mezarlığa dadandı

    Van Gölü’nün Kuzey tarafından Adilcevaz, Erciş ve Patnos ilçeleri arasında yer alan ve Türkiye’nin en yüksek üçüncü dağı olan 4 bin 58 metre yüksekliğe sahip Süphan Dağı, zirvesinde 40 şehide ait ‘Kırklar Mezarlığı’nın yanı sıra tırmanış için de sıkça tercih ediliyor.

    Süphan Dağı’nın zirvesinde bulunan tarihi ‘Kırklar Mezarlığı’, hem çevre şartları hem de definecilerden dolayı büyük tahribat gördü. Süphan Dağı’na zirve tırmanışı yapan Van Gölü Aktivistleri Derneği Başkanı Erdoğan Özel, Arapça yazılı mezar taşlarını incelediklerini ifade ederek, “Zirvede tarihi bir mezarlık kalıntıları bulunmaktadır. Ne yazık ki define avcıları buralara kadar gelip her tarafı tahrip ettiler. Mezarlıklara saygı duyulmalı ve yetkililerden bu konunun araştırılmasını istiyoruz” dedi.

  • Asırlık tarihi mağaralar keşfedilmeyi bekliyor

    Asırlık tarihi mağaralar keşfedilmeyi bekliyor

    Van Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 2016 yılında tescilli alan olarak ilan edilen İncekaya Mağaraları, tarihi yapısı ve doğal güzelliğiyle kendine hayran bırakıyor.

    Tatvan ilçe merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta bulunan tarihi mağaralar, Van Gölü’nün en güzel koylarının birinde bulunuyor. Doğal güzelliğinin yanı sıra mağaraları ve bitişiğinde bulunan Hazreti Ebubekir’in torunu olduğuna inanılan Şeyh Hüseyin’in türbesi, özellikle hafta sonları ziyaretçi akınına uğruyor.

    İrili ufaklı birçok tescilli mağaranın bulunduğu Van Gölü kıyısındaki mağaraların tarihi 500 yılı aşkın bir tarihe dayanıyor. Yörede Bapiri Kal (Yaşlı Dede) olarak bilinen Hazreti Ebubekir’in torunu Şeyh Hüseyin’in de söz konusu mağaralarda ibadet ettiği rivayet ediliyor.

    Gerek türbe ve gerekse mağaralar için her gün çok sayıda ziyaretçinin akın ettiği tarihi alan, bölgenin önemli turizm destinasyonları arasında bulunuyor. Bakım için gerekli özenin gösterilmemiş olması, tarihi yapının doğal güzelliğine gölge düşürüyor. Mağaraların bazıları Van Gölü manzarasına karşı muazzam bir görüntü sunarken, bazıları da bağımsızlıktan içine girilemeyecek hale gelmiş durumda. Tarihi alanı ziyarete gelen ziyaretçiler, alana gereken özenin gösterilmesi neticesinde bölgenin daha çok tanınacağı ve ziyaretçi alacağına dikkat çekiyor.

    Tarihi alanı ilk defa ziyaret etme imkanı bulduklarını belirten ziyaretçilerden Enver Erbegi, tarihi mağaralara hayran kaldığını ifade etti.

    Alana gereken özenin gösterilmediğine dikkat çeken Ali Dursun ise gereken özenin gösterilmesi durumunda söz konusu alanın kentin önemli destinasyonlarından biri haline geleceğine inandığını dile getirdi.

    Ziyaretçilerden Mina Nisa da, ilk defa ziyaret ettikleri bölgeye hayran kaldıklarını kaydetti.