Etiket: Bitlis

  • Köy çocuklarına bayramlık ayakkabı

    Köy çocuklarına bayramlık ayakkabı

    Dünyaya gelmeden önce babasını, doğduğu gün de annesini kaybederek devlet korumasında büyüyen, fotoğrafçılık ve organizatörlük yaparak geçimini sağlayan Kadir Özdemir, kendi imkanlarıyla temin ettiği ve sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlara kayıtsız kalmayan hayırseverlerin gönderdiği ayakkabıları Doğu ve Güneydoğu illerindeki köyleri gezerek çocuklara giydiriyor.

    Kurban Bayramı nedeniyle ayakkabı dağıtımını hızlandıran Özdemir, Bitlis ve ilçelerindeki köyleri de gezerek köy çocuklarına ve yaylalardaki çadırlarda kalan çocuklara bayramlık ayakkabı hediye ediyor.

    6 yıldır binlerce çocuğa ayakkabı hediye eden Kadir Özdemir, bayramlarda çocukları sevindirmenin ve hediyeler vermenin ayrı bir güzelliği olduğunu söyledi. Özdemir, “Bütün köyleri gezip çocuklara ayakkabı dağıtıyoruz. Bu bayramda da Bitlis ve Ahlat’ın köylerine geldik. Maddi durumu olmayan çocuklarımıza ayakkabı giydiriyoruz, onların yüreğine dokunuyoruz, o mutluluğu yaşıyoruz. Çocuk olma dünyanın en güzel şeydir. Bende onlar gibi hala çocuğum. Bu işi yaparken onlar gibi davranıyorum.

    Yardım etmek, onların kalbine dokunmak, onlar gibi olmak çok güzel bir şey. Küçükken bende onlar gibiydim, benim ayağımda da ayakkabı yoktu. Bende bu yoldan geldim, bu yoldan geldiğim için bu işi yapıyorum. Çocukluğumu yaşayamadığım için bu işi yapıyorum. Bu bayram ayrı bir güzellik olsun çocuklara. Onlar mutlu olunca bizde mutlu oluyoruz” dedi.

    Ayakkabı hediye edilen köy çocukları ise kendilerini sevindiren ve ayakkabı hediye eden Kadir Özdemir’e teşekkür ettiler.

  • Dünyanın ikinci en büyüğü! Manzarasıyla hayran bırakıyor

    Dünyanın ikinci en büyüğü! Manzarasıyla hayran bırakıyor

    “Avrupalı Seçkin Destinasyonlar” projesi çerçevesinde ‘Mükemmeliyet Ödülü’ alan 2 bin 250 rakımlı Nemrut Krater Gölü, her mevsim doyumsuz manzarasıyla görsel şölen sunuyor.

    Doğal güzelliklerinin yanı sıra bünyesinde barındırdığı sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası, kuş türleri ve biyoçeşitliliği ile de dikkatleri üzerine çeken krater gölü, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.

    Havadan da görüntülenen krater gölü, doğal güzelliğiyle seyrine doyumsuz görüntüler sunuyor.

    İlk defa geçen yıl ziyaret etme imkanı bulduğu Nemrut Kalderasına bu yıl tekrar geldiğini belirten Nafiz Tüzün, kalderanın kendine hayran bırakan bir güzelliği olduğunu ifade etti.

  • Kuş cenneti Arin Gölü yok oluyor

    Kuş cenneti Arin Gölü yok oluyor

    1657 hektar alana sahip ve deniz seviyesinden 1650 metre yükseklikte bulunan Arin Gölü, eşsiz manzarası ve onlarca çeşit kuş türüne ev sahipliği yapıyordu.

    Dikkuyruk, Uzunbacak, Kızılbacak, Van Gölü Martısı, Karabaş Martı, Angıt, Kılıçgaga, Kaşıkgaga ve Küçük Batağan gibi onlarca kuş türünün yaşadığı Arin Gölü’nün yüzde 40’ının kuruduğunu ifade eden Göldüzü Köyü Muhtarı Halis Oruçlu, “Arin Gölü, bilinçsiz tarımsal sulama nedeniyle giderek kuruyor. Eşsiz manzara ve onlarca çeşit kuş türünü misafir eden Arin Gölü biterse bizler de bitmiş oluyoruz” dedi.

     

  • Sürülerin tozlu yolculuğu

    Sürülerin tozlu yolculuğu

    Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Kıyıdüzü’ndeki çobanlar, binlerce koyunu buğday tarlalarına ve ekinlere zarar vermemesi için toprak ve tozla kaplı vadiden götürmek zorunda kalıyor.

    Her gün binlerce koyunu süt sağımı için sürüler halinde köye getiren çobanlar, süt sağımından sonra gün batımına doğru sönmüş bir volkanik dağ olan Nemrut Dağı eteklerine doğru 7 kilometrelik tozlu yolculuğa başlıyor. Çobanlar ve koyun sürüleri günde 2 defa Nemrut Dağı’na gidiş geliş yaparak yaklaşık 15 kilometrelik tozlu yolu yürümüş oluyor. Koyun sürülerinin tozlu yolda ilerleyişi, çoban ve koyunları zorlarken gün batımına doğru oluşan kızıl renkler ise seyri doyumsuz görüntüler ortaya çıkarıyor.

    Koyun sürülerinin tozlu yol ve vadilerden geçişiyle beraber ortaya çıkan görüntüler havadan dron ile görüntülendi.
    Kıyıdüzü köyünde çobanlık yapan Murat Gülhan, “Her gün 2 defa toz, duman içinde Nemrut Dağı’na gidip geliyoruz. Bizim işimizde budur. Biz ancak bunu beceriyoruz, başka işimiz yok” dedi.

    Çoban Umut Alican ise her gün 15 kilometre tozlu vadide koyunları ile yolculuk yaptıklarını söyledi. Alican, “Ekinlere ve buğdaylara zarar vermemek için mecburen bu tozlu kullanıyoruz. Günde 2 defa gidip geliyoruz. Her gün 15 kilometre bu tozlu vadi yolunu kullanıyoruz. Her gün bu tozu yutuyoruz. Ekmeğimizin peşindeyiz” diye konuştu.

  • Uzman isimden polen uyarısı

    Uzman isimden polen uyarısı

    Yaz aylarında polenlerin artması alerjik sorunları da beraberinde getiriyor. Bu dönemi kabusa çeviren alerjik reaksiyonlar, insanlarda burun kaşıntısı, göz akıntısı, kızarıklık ve sürekli hapşırma gibi şikayetlere yol açıyor. Son zamanlarda alerjik reaksiyonlardan dolayı hastaneye başvurma oranının arttığını söyleyen Doktor Mustafa Alıcı, polen ve astım şikayetleri ile aşırı derece polene maruz kalan vatandaşları uyardı.

    Polen alerjisinde artışın yaşandığını belirten Doktor Alıcı, “Havaların ısınması ve baharın gelişi ile birlikte alerji vakalarında artış görmeye başladık. Bu süreçte daha çok polen alerjisinin arttığını görüyoruz. Genelde mevsimsel olarak değişme ile birlikte daha çok yeşil alanların çim ve ağaçlı alanlarda çiçek tozlarına karşı bir reaksiyon olarak görüyoruz. Tabi bu polen alerjisi ile birlikte hastalarımızda bazı belirtiler meydana geliyor. Genelde burun akıntısı, kaşıma, hapşırma, göz yaşarması, gözlerde kanlanma, batma ve yanma gibi belirtiler ile bu alerji kendini göstermektedir.

    Hastalarımıza tavsiyemiz bilinen bir alerjisi var ise bu alerjilerinin olduğu alanlardan uzak durmaları, alerji ve göğüs uzmanına gözükmelerini istiyoruz. Çünkü bu hastalarda genetik yatkınlık olduğunu biliyoruz. Özellikle çocuklarda atopik yürüyüş dediğimiz belirtiler var. Bunlar ise ilk olarak egzama tarzında alerjik döküntüler daha sonra burun akıntısı, hırıltılı solunum ve öksürük gibi şikâyetler daha ileriki süreçlerde daha çok etkileyip nefes almasında sıkıntılar yaşıyor. Hasta alerjik astıma doğru ilerleyen bir sürece geçmiş oluyor. Erkenden çocukluk döneminde alerjenlere maruz kalma devam ederse atopik denilen süreç devam edip müdahale edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

    “Çok güneşli günlerde dışarıya çıkılmaması gerekiyor”

    Polen alerjisi olan hastaların güneş ışınlarına da hassasiyeti oluştuğunu söyleyen Doktor Alıcı, “Çok güneşli günlerde dışarıya çıkılmaması gerekiyor. Çok fazla polenin ve tozun olduğu yerlerde de bulunmamak gerekiyor. O ortamlarda bulunmak zorunda kalan insanlar ise alerjik ilaçlar dediğimiz ilaçlar var ve hastalarımıza onu kullanmalarını tavsiye ediyoruz. Bu ilaçlar sadece o süreçte oluşan rahatsızlıkların görülmemesini engelliyor. Bu alerji vücudumuzda her zaman olacak bir şeydir” ifadelerini kullandı.

    “Polene maruz kalan insanlar mutlaka maske kullanmalıdır”

    Alerjisi olan kişilerin çevre ile bir etkileşim içerisinde oldukları zaman maske kullanması gerektiğini açıklayan Alıcı, “Bu alerjene maruz kalacak bir ortamda kalıyor ise hastamız bu gibi durumlarda el ve yüz temizliği çok önemlidir. Elleri buruna çok fazla dokundurulmaması gerekiyor. Solunum yolu ile bu alerjik maddeleri alıyoruz. El, yüz ve elbise temizliği çok önemlidir. Dışarıdan eve girerken o elbiselerin çıkarılması, dışarıda bekletilmesi ya da silkelenmesi gerekiyor. Maske kullanılması çok önemlidir” diye konuştu.

    Polen şikâyetlerinden dolayı göz hastalıkları polikliniğinde yoğunluğun yaşandığını söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Meltem Toklu da, “Yaz aylarının başlaması ile polikliniğimize kaşıntı, kızarıklık ve kapaklarda şişlik gibi şikâyetler ile başvuran hastaların sayısı arttı. Bu hastalarda kaşıntı ile beraber ellerindeki bakterileri göze taşımakla oluşan enfeksiyonlar ve çapaklanmalar çok sık gördüğümüz şikâyetlerdir. Bu alerjik semptomlardan doktora gelmeden kurtulmanın yolu ilk olarak güneş gözlüğü takılmalıdır. Çok kaşıntılı dönemlerde göze soğuk havlu uygulanma ya da soğuk müdahaleler yapılmalıdır. Çayır, çimen ve otluk alanlarda bulunduğumuzda sonrasında mutlaka eller ve yüz bol bol yıkanmalı. Polenler ve bu alerjen maddelerle bağlantı mutlaka azaltılmalıdır. Bunun dışında özellikle kadınlarda gece mutlaka saçları toplamalarını öneriyoruz” dedi.

    “Gözler çok kaşındığı takdirde korneada incelme oluşur”

    Polenin yan etkilerinin farklı göz hastalıklarının oluşumuna neden olduğunu vurgulayan Toklu, “Gün içerinde göze yapışan polen ve alerjenler göze ve yüze temas ederek alerjiye daha çok neden oluyor. Gözleri çok kaşıntılı bir dönem olduğu için korneada incelmeye neden olarak astigmatizmaya ve farklı kornel hastalıklara neden olabiliyor. O yüzden kesinlikle çok kaşıma, ovuşturma göz sağlığı açısından risklidir. Hasta kontak lens kullanıyor ise bu yoğun alerjik dönemlerde ara vermeli ve kullanmamalıdır. Bu önlemlerden sonra hala hastada şikâyetler fazla ise o zaman bir göz uzmanına başvuruyu öneriyoruz. Özellikle çocuklarda erken yaşlarda bu çok fazla önemsenmiyor. Daha sonra hastaneye geldiklerinde gözde kalıcı hasarlar bırakabiliyor ve görme kaybına bile yol açan kalıcı hasarlar bırakabiliyor. Özellikle çocuklarımıza dikkat edelim ve erkenden hastaneye getirmeye özen gösterelim” diye konuştu.

  • Tarımsal ilaçlamada ZİHA kullanımı

    Tarımsal ilaçlamada ZİHA kullanımı

    Tarım ve Orman Bakanlığının yüzde 50 hibe desteği verdiği ZİHA ile çiftçi Halil Süleymanoğlu, buğday tarlalarında pas hastalığına karşı ilaçlama yapıyor. Kırsal Kalkınma Desteklenmesi Programı Kırsal Altyapı Yatırımları B İş Planı çerçevesinde akıllı tarım uygulamaları alt başlığında desteklenen ZİHA ile çiftçiler hem iş gücünü hafifletmiş olacaklar hem de zaman kaybını önlemiş olacaklar.

    Konuyla ilgili Bitlis İl Tarım ve Orman Müdürlüğünden yapılan açıklamada, “Traktör ile yapılan zirai mücadelede, traktör tekerlek iz genişliğinden dolayı ürünlerde yüzde 3’e varan kayıpların oluştuğu, iş gücü ve zaman kaybının çok olduğu, makine ekipman amortismanlarıyla beraber bu yöntemin ekonomik anlamda rantabl olmadığını, ancak ZİHA ile yapılan mücadele yönteminde bu risklerin ortadan kaldırıldığı, yöntemin daha pratik ve ekonomik olduğunu tespit ettik” denildi.

    Bitlis’in Ahlat ilçesinde çiftçilik yapan Halil Süleymanoğlu ise, bu şekilde günde 700 dekar alanı fazladan ilaçladıklarını belirtti. Süleymanoğlu, “Biz bu ZİHA’lardan önce traktörlerle ekinlerimizi ilaçlıyorduk. Bu şekilde ilaçlama yaparken büyük bir zarar yaşıyorduk. Traktörün ekinlere ve toprağa verdiği zararlardan dolayı büyük bir sıkıntı yaşıyorduk. Bunları bertaraf etmek için ZİHA kullanmayı tercih ettik. Hem de bu şekilde teknolojiden faydalanmak istedik. Ekinlerimizi hem zamansal hem de çok güzel bir kalitede ilaçlamış olduk. Biz bunu Bitlis’te ilk yaptık. Bundan sonra bütün arkadaşlara bunu öneriyoruz. Daha önce günde 200-300 dekar ancak ilaçlama yapabiliyorduk ama şimdi ZİHA ile günde bin dekar alanda ilaçlama yaptık” dedi.

  • Dere üstü açıldı tarihi köprüler ortaya çıktı

    Dere üstü açıldı tarihi köprüler ortaya çıktı

    Yaklaşık 7 bin yıllık tarihi ile birçok medeniyete ev sahipliği yapan Bitlis’te, son yıllarda dere üstü ve çevresinde yapılan bazı yapıların altında kalarak kaybolan 8 tarihi köprü tekrar gün yüzüne çıkarıldı.

    Bitlis Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürü Doğan Yorulmaz, kadim şehir Bitlis’in tam ortasından geçen gerek dere üstünde gerekse derenin hemen yanında birçok betonarme yapılar olduğunu belirterek, “Bu da çarpık yapılaşma ve kentleşmeye neden oluyordu. Bunları bertaraf ederek alanı ve tarihi ortaya çıkarmak için bu proje hayata geçirilmeye karar verildi. 6306 sayılı kanun bünyesinde Cumhurbaşkanlığımızın kararı ile bu alan riskli alan ilan edilerek dere üstündeki tüm taşınmazların kamulaştırılarak tahliye ve yıkım işlemleri kararlaştırıldı.

    Bu aşama geçen yıl Bitlis Belediyesi Başkanlığınca kamulaştırma işlemleri tamamlandı ve valilik koordinesinde ise tahliye ve yıkım işlemleri tamamladı. Yıkım işlemlerinin ardından alanda birçok tarihi ve kültürel yapı gün yüzüne çıkarıldı. Bu alanın kazanımı içinde Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığınca yenileştirme projesi hazırlandı, ihalesi yapıldı ve bu sürece de başlamış durumundayız. Alanda sadece TOKİ’nin değil birçok kurumun da yatırımı var. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Karayolları Genel Müdürlüğünün de restorasyon çalışmaları olacak. Yol üzerinde bir daha kazıya izin vermemek anlamında birçok çalışma yürütüyoruz. Proje çerçevesinde derenin ıslahı ile beraber içerisinde suyu gölet haline getirmek, menfezler yaparak sadece Alemdar Köprüsü hariç diğer mevcut köprülerimiz araç trafiğine kapatarak sadece yaya köprüsü olarak kalacak. Bununla beraber gezinti alanları, yeşil alanlar ve birçok yapıyı bu proje çerçevesinde yapıp halkımızın kullanımına sunacağız” dedi.

    Dere üstü yıkımıyla birlikte köprülerle beraber birçok tarihi yapının gün yüzüne çıkarıldığını sözlerine ekleyen Yorulmaz, “Yıkımdan sonra dere üzerinde 9 tane köprümüz oldu. Bunların 8 tanesi yeni ortaya çıktı. Alemdar Köprümüzle birlikte diğer 8 köprümüzün de restorasyon çalışmaları yapılarak halkımıza kazandırılacak. Bununla beraber Paşa Hamamı olsun, Hazo Hanı olsun ve Hacı Behiye Camii’nin restorasyon çalışmaları Vakıflar Genel Müdürlüğümüzce ihalesi yapıldı. Şu anda onlarında onarım çalışmalarına başlandı. Hiç görülmemiş olan köprülerimiz, köprü ayaklarında çeşmelerimiz, kemerli yapılarımız, sur duvarlarımız da ortaya çıktı ve bunların tescilleri yeni yapıldı. Onlarında zamanla restorasyonu yapılarak halkımıza kazandırılması sağlanacak” diye konuştu.

    Köprü ayaklarına döşenen taş duvarların sadece geçici olarak ve köprünün yapısının korunması ile ilgili olduğunu belirten Doğan Yorulmaz, sözlerine şöyle devam etti:

    “Köprü ayaklarımızda taş duvarların yapıştırılması ile ilgili olan imalatımız tamamen köprüyü şu aşamada geçici bir süreyle korumak amaçlıdır. Çünkü henüz köprülerimizin restorasyon projesi hazırlanıp ihalesi yapılmadı. Bu süreçte gerek sudan gerekse dış ortamlardan köprülerimizi koruyabilmek adına taş duvarlarımızı köprü ayaklarına dayayarak suyun köprü ayağı altındaki dolgusunu aşındırmasını engellemeyi hedefledik. Bu projeler hazırlanıp ihalesi yapıldıktan sonra o bölgedeki taş duvarlar kalkıp projesine uygun olarak tekrar inşa edilecek. Köprülerimiz orijinal halleri ile hizmete sunulacak.”

    Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Demirtaş ise projenin çok doğru bir proje olduğunu belirterek, “Bitlis Deresi’nin üzerinin açılmasıyla ilgili şu anda bir proje yürütülüyor. Projenin maksadı tarihi dokuyu ortaya çıkarmaktır. Bu çerçevede başta köprüler olmak üzere Paşa Hamamı, Bitlis Kalesi’nin daha güzel görünmesi Ulu Camii’nin görkemli bir şekilde yapısını ortaya çıkarmak gibi fikirler var. Yapılan çalışma çok gerekli bir çalışmaydı. Proje çerçevesinde yerinde yapmış olduğumuz incelemeler neticesinde Bitlis Deresi’nin şehir merkezi bölümünün üzerinde 10 tane köprü olduğunu tespit ettik. Bunların bir tanesi Alemdar Köprüsü, bir diğeri şehrin girişindeki Çağlayan Köprüsü’dür. Bu köprüyle ilgili bir çalışma mevcut değil. Köprünün üzeri betonla ve asfaltla kapatılmış durumda. Alemdar Köprüsü eskiden beri açıktaydı, yani proje çerçevesinde ortaya çıkarılmış değil. Buna göre proje çerçevesinde ortaya çıkarılan köprü sayısı 8 tanedir” diye konuştu.

  • 12 yaşında kitap yazdı

    12 yaşında kitap yazdı

    Tatvan Van Gölü Ortaokulu’nda eğitim gören 7’nci sınıf öğrencisi Eylül Akbay, 9 yaşında tanıştığı Yazar Ayşe Şengül’den esinlenerek kitap yazmaya karar verdi. İlk kitap yazma denemesine 5’nci sınıftayken başlayan Akbay; öykü, masal, şiir ve kompozisyon yazıları yazdı. Daha sonra pandemi sürecinde küçük kardeşinin yaşadığı olaylardan esinlenen Akbay, ilkokul düzeyinde 50 sayfalık “Hayvanların Minik Kahramanı” adlı hikâye kitabı yazdı. Pandemi sürecinde teknolojiye inat yaşıtlarına örnek olan Akbay, eğitim gördüğü okulda ilk imza gününü gerçekleştirerek kitabını okuyucularıyla buluşturdu.

    “Kitap satışından elde edeceğim geliri Okul Aile Birliğine bağışlayacağım”

    İmza gününü eğitim gördüğü okulda gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşayan Akbay, kitap satışından elde edilen gelirleri de Okul Aile Birliğine bağışlayacağını söyledi. İmza gününde çok güzel tepkiler aldığını söyleyen Eylül Akbay, “4’üncü sınıftayken Ayşe Şengül adında bir yazar ile imza gününde karşılaştım. Bize hikâyesini anlattı ve bayağı etkilendim. Ondan sonra kitap yazacağımdan emindim. 5’inci sınıfta kitap yazmaya ilk adımımı attım. Fakat yazım yanlışları olduğu için pes ettim. Daha sonra 6’ncı sınıfta tekrardan yazmaya karar verdim. Annem fikirler vererek kitabımı düzeltmemi sağladı. Türkçe hocama danıştım ve bana çok moral vererek fikirler sundu. Ben de kitabımı tamamlayarak yayın evine gönderdim. Yayın evinde Yazar Ayşe Şengül, bana çok yardımcı oldu. Daha sonra kitabım çıktı ve bugün de ilk imza günüm. Çok heyecanlıyım. Çok güzel tepkilerle karşılaştım. Bugünden sonra yüzlerce kitap yazmayı düşünüyorum. Kitabımın gelirini ise okulumun aile birliğine bağışlamayı düşünüyorum. Bu kitabı oluşturmamda emeği geçen başta ailem olmak üzere okul müdürüme, öğretmenlerime ve Yazar Ayşe Şengül’e çok teşekkür ederim” dedi.

    “Bugün de kızımın heyecanına ortak oluyorum”

    Kızına kitap yazma konusunda hep destek sağladığını ve her zaman motive ettiklerini belirten anne Özlem Akbay ise kızının kitap yazmaya başladığında çok heyecanlı olduğunu belirterek, “Eylül yazar olmak istediğini bize söyledi. Bu kararı verdi ama kitap yazımı pandemi sürecine denk geldi. Kardeşinin hikâyelerini görüp bana anlattı. Bende bunu kitaba aktarması gerektiğini söyledim. Belki defalarca kez denedi. Kardeşinin hikâyelerini yazmaya başladığı zaman çok severek yazdı. Ben hep destekçisi oldum ve onu sürekli motive ettim. Sonunda çok güzel bir eser ortaya çıkardı. Ayşe Şengül hocamızla görüştüm ve kitabı yazmamız da yardımcı oldu. Çok şükür ki kitabımız ortaya çıktı. Bugün de kızımın heyecanına ortak oluyorum. Çok mutluyum ve gururluyum. Ne mutlu bize ki böyle güzel bir günde mutlu şeyler yapıyoruz. Birçok arkadaşı Eylül’ü görerek kitap yazabileceklerine inandılar. Bu konuda ben onların da destekçisiyim ve elimden geleni yapacağım” ifadelerini kullandı.

    “Çok küçük yaşlarda çok büyük başarılara imza atan öğrencilere şahit olduk”

    Küçük yaşlardan itibaren çocuklara ne verilirse mutlaka onun alınacağını dile getiren İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Nevzat Ulus da, “Daha küçük yaşlarda öğrenciyi cesaretlendirmek, bu tarz kitaplar yazmayı başarabilmek, eğitimin iyi yanlarından biri. Küçük yaşlardan itibaren siz çocuklara ne verirseniz, mutlaka onu alırsınız. Biz çok küçük yaşlarda çok büyük başarılara imza atan öğrencilere şahit olduk. Bizler işimizi yapıp öğrencileri cesaretlendireceğiz ve çocuklarımızın daha küçük yaşlarda eserler verme noktasında desteklerimizi esirgemeyeceğiz. Ben bu vesile ile emeği geçen okul idaresini, öğretmenlerimizi ve ailesini tebrik ediyorum” diye konuştu.

    “Eylül birçok yarışmada sürekli derece alan örnek bir öğrencimizdir”

    Eylül’ün kitap yazma macerasına başladığı günden beri hep destek olduklarını dile getiren Van Gölü İlkokul ve Ortaokul Müdürü Şahin Ballıkaya da, “Eylül, ilçemiz çapında yapılan şiir, kompozisyon gibi birçok yarışmada sürekli derece alan örnek bir öğrencimizdir. Bu macerasına başladığı günden beri biz onunla bu yolda beraber yürüdük. Ben maddi ve manevi her türlü desteği sunan başta ailesi olmak üzere öğretmenlerime teşekkürlerimiz sunuyorum. Yazarlık bir tutku işi. Bu tutkusundan vazgeçmemesi ve ilerleyen yıllarda ülkemize ses getirecek çok daha güzel eserlere imza atmasını diliyorum” dedi.

    “Eylül abla bizlere çok büyük bir örnek oldu”

    Kitap okumanın insanı güçlendirdiğini söyleyen öğrenci Elif Sena Taşkın ise, “Eylül abla bizlere çok büyük bir örnek oldu. Bu kitap ile bizim geleceğimizi çok güzel şekillendirdi. Bende büyüdüğüm zaman kitap yazacağım” şeklinde konuştu.

  • Van Gölü kıyısında çürümüş ceset bulundu

    Van Gölü kıyısında çürümüş ceset bulundu

    Tatvan-Van karayolu güzergahında bulunan Van Gölü kıyısında yürümek için giden vatandaşlar çürümüş ceset buldu.

    İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri tarafından yapılan incelemede cesedin bir erkeğe ait olduğu tespit edilirken, cesedin ne zamandan beri göl kıyısında olduğuna ilişkin araştırmalar devam ediyor.

    Ceset otopsi için Tatvan Devlet Hastanesi morguna kaldırılırken üzerinden kimlik çıkmadığı öğrenildi.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Bitlis’in 9 köyünde sokağa çıkma yasağı

    Bitlis’in 9 köyünde sokağa çıkma yasağı

    Bitlis’te terör operasyonu nedeniyle 9 köyde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

    Bitlis’te terör örgütü PKK’ya yönelik operasyon nedeniyle bölgedeki 9 köy ve bağlı mezralarında ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

    Valilikten yapılan açıklamada, il merkezindeki bazı köy ve bağlı mezralarında sokağa çıkma yasağı ilan edildiği belirtildi.

    Açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Bitlis ili merkez ilçesi sınırlarındaki Ağaçpınar, Ayrancılar, Kaşıklı, Kayalıbağ, Karaca, Konalga, Yeşilsırt, Narlıdere, Tanrıyar köy ve mezraları bölgelerinde bölücü terör örgütü mensuplarının bulunduğu ve barınma amaçlı sığınak/barınak tesis ettikleri bilgisi alınması neticesinde, bahse konu alanlarda, teröristlerin yakalanmaları, halkımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması için İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesi gereğince 11 Eylül saat 03.30’dan itibaren ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.”