Etiket: biyoçeşitlilik

  • ‘Çukurova Biyoçeşitlilik Tanıtım Merkezi’ ziyaretçi akınına uğruyor

    ‘Çukurova Biyoçeşitlilik Tanıtım Merkezi’ ziyaretçi akınına uğruyor

    Adana’nın merkez Çukurova ilçesinde, 39 memeli, 41 kuş, 24 sürüngen, 24 amfibi, 10 kelebek, 12 odunsu gövde, 25 bitki canlandırması olmak üzere toplam 175 türün bulunduğu Çukurova Biyoçeşitlilik Tanıtım Merkezi, 24 Mayıs’ta Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla açıldı.

    Türkiye’nin zengin biyoçeşitliliğini tanıtmak ve koruma bilincini geliştirmek amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Adana’da kurulan merkezi geçen 2 aylık süreçte 300 binin üzerinde kişi ziyaret etti.

    Ziyaretçiler, merkez sayesinde Çukurova Bölgesi’nin ve yakın bölgelerin biyoçeşitliliği hakkında bilgi edinebiliyor. Ayrıca, merkezde interaktif eğitim alanları, belgesel gösterim salonu ve kütüphane de bulunuyor. Ziyaretçiler, bu alanlarda biyoçeşitliliğin önemi ve korunmasıyla ilgili bilgi edinebiliyor, çeşitli eğitim programlarına katılabiliyor.

    “Biyolojik çeşitlilik gerilemeye başlamıştı”
    Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürü Faruk Atmaca, merkezin öneminden bahsetti. Atmaca, “Tüm dünyada özellikle son yüzyılda sanayileşme, nüfus artışı, habitatların bölünmesi ve daralması gibi olumsuz etkilere küresel iklim değişikliği faktörünün de eklenmesi ile biyolojik çeşitlilik gerilemeye başlamış ve bu kavramın önemi de bu vesileyle daha çok anlaşılmaya başlamıştır. Biyoçeşitliliğin takibinin ve doğal yaşam ortamlarının izlemesinin yapılması her şeyden önce tespiti ve kayıt altına alınması ile mümkün olabileceğinden Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından 81 ilimizde ‘’Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” kapsamında çalışma yapılmıştır. Çukurova Bölgesi ve yakın mıntıkaların Biyoçeşitlilik kapasitesinin tanıtıldığı bir ‘’Çukurova Biyoçeşitlilik Tanıtım Merkezi” kurulması düşüncesi bu şekilde ortaya çıktı” dedi.

    “300 bin kişi ziyaret etti”
    Merkezde 175 türün tanıtımının yapıldığını ve 2 ayda 300 bin kişinin merkezi ziyaret ettiğini vurgulayan Atmaca, “39 memeli, 41 kuş, 24 sürüngen, 24 amfibi, eklem bacaklılar, 10 kelebek, 12 odunsu gövde, 25 bitki canlandırması olmak üzere 175 türün tanıtımı yapılıyor. Ayrıca merkezimizi 2 ayda bugüne 300 bin kişi ziyaret etti” ifadelerini kullandı.

    “Okullar açılınca ziyaretçi sayısı artacak”
    Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü’yle ortak çalışma yapacaklarını belirten Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürü Faruk Atmaca, “Okullar açıldığında bu ziyaretçi sayısı daha da artacaktır. Bizim amacımız zaten çocuklara doğa sevgisini aşılamak. Buna inanıyoruz. Zaten İl Milli Eğitim Müdürlüğü’yle ortak çalışma yapacağız ve okullar açıldığında öğrenciler buraya gelecekler” diye konuştu.

  • Bakan Yumaklı’dan ‘biyoçeşitlilik’ açıklaması

    Bakan Yumaklı’dan ‘biyoçeşitlilik’ açıklaması

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Kırıkkale Üniversitesi’nde katıldığı mezuniyet töreninde açıklamalarda bulundu. Öğrencilere hitap eden Bakan Yumaklı, gençlere kendilerine güvenmeleri gerektiğini vurguladı. Bakan Yumaklı, “Arkadaşlar kendiniz olun, kendinize güvenin. Bizim gençlerimiz gerçekten pırıl pırıl. Yeter ki cesaretleri, kendine inançları ve asla vazgeçmemekle ilgili duyguları kuvvetli olsun” ifadelerini kullandı.

    Yumaklı, Bakanlık olarak girişimcilik ruhu taşıyan gençlere ve kadınlara destek verdiklerini belirterek, “Bakanlık olarak buradaki içinde girişimcilik duygusu olan kardeşlerime de Bakanlığımızın özellikle gençlere ve kadın girişimcilere ekstradan çok fazla desteğinin olduğunu buradan belirtmek istiyorum” dedi.
    Kendi işini kurmak isteyen gençlere de çağrıda bulunan Yumaklı, “Eğer kendi işinin patronu olmak isteyen varsa ben kendi işimin patronu olmak istiyorum diyen varsa ve o da bizim Bakanlığımızın uhdesinde olan konular ise değerli kardeşlerim biz Bakanlık olarak hazırız. Lütfen bize gelin bizimle olun” şeklinde konuştu.
    Buradaki törenin ardından kampüs alanındaki keklik salımı programında konuşan Bakan Yumaklı, Türkiye’nin biyoçeşitlilik konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğunu ifade etti. Yumaklı, hala bazı bitki ve hayvan türlerinin Türkiye’de yeni yeni keşfedilmeye devam ettiğini vurguladı. Türkiye’nin dört bir yanının bu anlamda bir cennet olduğunu anlatan Bakan Yumaklı, ülkeye ait bazı türlerin yurt dışına kaçırılma girişimlerinin olduğunu ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün de bu konuyla ilgili yoğun çaba sarf ettiğini aktardı.

    “Türkiye’mize ait bazı türlerin yurt dışına kaçırılma girişimleri oluyor”

    Bakan Yumaklı, zaman zaman medyada doğaya bırakılan bazı türler hakkında haberlerin yer aldığını, bu türlerin bazen keklik bazen balık türleri olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
    “Türkiye, biyoçeşitlilik konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden bir tanesi. Hala bazı hem bitki türleri hem de hayvan türleri ülkemizde yeni yeni keşfedilmeye devam ediliyor. Türkiye’mizin dört bir tarafı bu anlamda cennet. Elbette ki bunlarla alakalı Türkiye’mize ait bazı türlerin yurt dışına kaçırılma girişimleri oluyor. Doğa Moruma ve Milli Parklar teşkilatımız, Genel Müdürlüğümüz bunlarla ilgili çok yoğun bir çaba sarf ediyor ülke dışına çıkmasın diye. Bunun dışında zaman zaman medyamıza da yansıyor bazı türlerin doğaya bırakılması var. Kimi zaman keklik türü oluyor kimi zaman balık türleri oluyor. Yani netice itibariyle biyoçeşitliliğinin korunması adına Bakanlık olarak çok yoğun bir çaba içerisindeyiz.”

    Bakan Yumaklı, bıraktıkları kekliklerin sadece üzerine türkü yazılan bir cins olmadığını, aynı zamanda doğadaki birçok zararlıyı yok eden ve onlarla mücadele eden doğal bir savaşçı olduğunu kaydetti. Yumaklı, bu kekliklerin biyoçeşitliliğin gelişmesine faydalı olduğunu ve özellikle iklim değişikliğinden sonra zararlı türlerin artmasıyla beraber mücadele yoğunluğunun arttığını ve bu mücadelenin faydalı olduğunu anlattı.

    Kırıkkale Valisi Mehmet Makas da mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, öğrencilere tavsiyelerde bulunarak, “Özgüveniniz çok yüksek olsun. ‘Ben’ diyen bir özgüven değil, ‘Biz’ diyen bir özgüven olsun. Birbirini seven, birbirini sayan vatanı, milleti, masum coğrafya için çalışan gençler olun” dedi.
    Üniversitede düzenlenen programların ardından Bakan Yumaklı ve beraberindekiler, Vali Mehmet Makası makamında ziyaret etti. Bakan Yumaklı, Şeref Defteri’ni imzaladıktan sonra Makas’ın makam odasında AK Parti Milletvekili Mustafa Kaplan, Vali Yardımcıları ve kurum müdürleriyle basına kapalı olarak toplantı gerçekleştirdi.

  • İklim değişikliği, denizlerdeki biyoçeşitliliği etkiledi

    İklim değişikliği, denizlerdeki biyoçeşitliliği etkiledi

    Denizlerde yaşanan biyoçeşitlilik kaybının, karada görülenden daha yoğun yaşandığı açıklanırken, Doğu Akdeniz’de yaşanan deniz suyu sıcaklığı değişiminin denizlerdeki biyoçeşitliliği doğrudan etkilediğini belirten Akdeniz Koruma Derneği, Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde deniz suyu sıcaklığında yaşanan değişiminin biyoçeşitliliğe olan etkisine dikkat çekti.

    2012 yılından beri Türkiye’nin Güney Ege kıyılarında denizel ekosistemlerin izlenmesi ve korunması için çalışmalar yürüten Akdeniz Koruma Derneği, izleme çalışmaları arasında yer alan ve Türkiye’nin Güney Ege kıyılarında farklı noktalara yerleştirdikleri izleme istasyonlarıyla deniz suyu sıcaklığını anlık olarak ölçüp kaydederek yaşanan değişimi takip ediyor.
    2015 yılından bu yana Gökova Körfezi’nde, 2020 yılı itibarıyla ise Fethiye-Göcek, Kaş-Kekova ve Datça-Bozburun deniz koruma alanlarında yüzeyden 40 metre derinliğe kadar her 5 metrede bir yerleştirilmiş olan sıcaklık ölçerlerle, deniz suyu sıcaklıkları günbegün anlık olarak kaydedilirken, çalışmalardan elde ettiği çıktıları kamuoyu ile paylaşıyor. Bu izleme çalışmaları, deniz suyu sıcaklığındaki mevsimsel ve yıllık değişimleri, iklim ve insan faaliyetleri gibi faktörlerin etkilerini anlamak için büyük önem taşıyor. Deniz suyu sıcaklığında yaşanan değişimler birçok canlı türünü ve içerisinde yaşadıkları habitatları olumsuz etkiliyor.

    İklim değişikliği, denizlerdeki biyoçeşitliliği etkiledi

    “Denizlerde yaşam su sıcaklığına bağlıdır”

    Akdeniz Koruma Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya çalışmalarından elde verilen sonuçlar hakkında yaptığı değerlendirmede, “Çalışmalarımızdan elde ettiğimiz verilere göre özellikle 2022 ve 2023 yılları arasında gözlenen fark şimdiye kadar elde edilen en çarpıcı rakamlardır. 2022 yılında yaklaşık 25 metrede bulunan termoklin seviyesinin 2023 yılında bariz bir şekilde 30 metrenin altına inmiş olduğu görülmektedir. 27 derece ila 29 derece arası sıcaklıklar 2023 yılının Ağustos ve Eylül aylarında 30 metre derinliğe kadar etkisini göstermiş, özellikle 2023 Ekim ayının tamamında 40 metre derinliğe kadar 26 derece sıcaklık gözlenmiştir. Bir önceki seneye kıyasla 2023 Ekim su sıcaklıklarının 3-4 derece kadar artmış olduğu net olarak anlaşılmaktadır. Bu artış, istilacı ve yabancı balıklar ile omurgasız türlerin derin sularda da etkisini artırabileceği gibi Akdeniz’e özgü sünger ve koralin türlerinin ciddi bir sıcaklık stresine maruz kalması anlamına gelmektedir. Antalya Kaş’a baktığımızda ise Gökova’ya kıyasla en yüksek su sıcaklıklarının 2021 yılında kaydedildiğini, Ağustos ve Eylül 2021 aylarında 29 derece su sıcaklığının neredeyse 40 metre derinliğe kadar indiğini görüyoruz” dedi.

    “Alg popülasyonları azaldı”

    Denizlerde görülen ısı dalgalarının sonuçlarına dikkat çeken Kızılkaya, “Bu ısı dalgalarının sucul ekosistemlerin birincil üreticileri olan alglerin üremeleri başta olmak üzere fizyolojilerini olumsuz etkilemesinin yanında, hem deniz suyu sıcaklıklarında, hem de ani ısı dalgalarının sıklığında görülen artış, son yıllarda alg popülasyonlarında azalmalara neden oluyor. Birçok tür için beslenme, barınma, saklanma ve üreme ortamı oluşturan alglerin azalışı dolaylı olarak habitat oluşturduğu tüm canlıları olumsuz yönde etkilediği, birçok balık türünün üreme ve göç dönemlerini de değiştirdi” dedi.

    İklim değişikliği, denizlerdeki biyoçeşitliliği etkiledi

    Değişen su sıcaklığı birçok yabancı ve istilacı türe davet çıkarıyor

    Denizlerde yaşanan ısınmanın, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu kökenli yabancı ve istilacı türlerin kıyılarda yaşam alanı bulmasına sebep olduğu belirtilen açıklamada, Süveyş Kanalı’nın açılması ve insan faaliyetleriyle kıyılarda görülmeye başlanan birçok tropik türün, ısınan sularda kolayca yaşama ve üreme alanı bulduğu aktarıldı.
    AKD Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, biyoçeşitlilikte yaşanan bu hızlı kaybın reçetesinin ise daha fazla deniz koruma alanlarının belirlenmesi, yıkıcı ve aşırı insan faaliyetlerinin yönetilmesi olduğuna işaret etti.

  • İzmit Körfezi’nde biyoçeşitlilik araştırması

    İzmit Körfezi’nde biyoçeşitlilik araştırması

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen ve İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği projesinin bir ayağı olan dip çamurunun biyoçeşitliliğe etkisi araştırılmaya devam ediliyor. Bu kapsamda İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesine bağlı ‘Yunus S’ isimli araştırma gemisi ile 2024 yılında ikinci örnekleme çalışması yapıldı. 5 yıl sürmesi planlanan İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği projesi ile toplam 8,5 milyon metreküp çamur, dipten çekilerek bertaraf edilecek. Bu güne kadar yüzde 60 kuruluğa ulaşarak denizden çıkarılan çamurun miktarı 430 bin metreküpü buldu.

    4 noktada çalışma

    2023 yılının şubat ayında başlatılan örneklemeler aylık periyotlar dâhilinde sürdürülüyor. Bu kapsamda araştırma görevlileri nisan ayı örneklemelerini aldı. Araştırma gemisi İzmit Körfezi’nde belirlenen noktalardan örnekleme çalışmaları yapıyor. Buna göre dip çamuru çekilecek alanda 3 örnekleme noktası ve çalışma alanının biraz dışarısında ise 1 adet referans örnekleme noktası olmak üzere toplam 4 noktada çalışma yürütülüyor.

    Çalışma dahilinde deniz suyundaki değişken parametreler, besin tuzları, klorofil-a, bakteriyolojik analizler, fitoplankton analizleri, zooplankton analizleri, balık ve bentik organizma çalışmaları yürütülüyor. Bu çalışma ile mevcut denizel biyoçeşitliliğin ortaya çıkarılması sağlanacak. Dip çamuru çekme işlemi öncesinde başlatılan biyoçeşitlilik izleme çalışmasının, dip çamurunun çekildiği dönem ve sonrasını kapsayacak şekilde ileriki dönemlerde de devam ettirilmesi planlanıyor.

    Böylece İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği çalışmalarının muhtemel olumlu etkilerinin ortaya konması sağlanacak.

  • Akdeniz çevresinde zengin biyoçeşitliliği gözlendi

    Akdeniz çevresinde zengin biyoçeşitliliği gözlendi

    Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi dalış ekibi tarafından Mersin Körfezi’nde yürütülen çalışma çerçevesinde Silifke’deki Boğsak Adası çevresinde deniz biyoçeşitliliğinin görüntülenmesi için dalış gerçekleştirildi. MEÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas ile birlikte 5 kişilik ekip, ada çevresinde yaklaşık 30 metrelik dalışla birçok deniz canlısını kayıt altına aldı. Yapılan çalışmada denizlerde insan etkisinin olmadığı alanlarda halen biyoçeşitliliğin üst düzeyde olduğu gözlemlendi.

    Dalış hakkında bilgi veren Prof. Dr. Deniz Ayas, insan faaliyetlerinin etkilemediği deniz alanlarında halen zengin bir biyoçeşitliliğin olduğunun gözlemlendiğini söyledi.


    “Biyoçeşitlilik hala üst düzeyde”

    Prof. Dr. Ayas, “Mersin Körfezi’nde biyoçeşitliliği öne çıkartmaya çalıştık. Mersin Körfezi’nde özellikle balıkçılık ya da kentsel diğer insan aktivitelerine uzak bir noktada bulunan Boğsak Adası çevresindeki biyoçeşitliliği tespit etmek için dalgıç arkadaşlarımızla birlikte sualtı görüntülemeleri yaptık. Bu görüntülerde ve gözlemlerimizde çok yoğun bir biyoçeşitliliğe sahip olduğunu, bunun sebebinin de balıkçılık açısından bu bölgenin kapalı bir alan olmasından kaynaklı olduğunu değerlendirdik. Deniz kestanelerinden deniz yıldızlarına, çok çeşitli yerli ve yabancı balık türlerinden bivalvialara yani çift kapaklılara, gastropodlara çok sayıda deniz canlısının burada yerleştiğini ve bu bölgede yaşamlarının devam ettiğini gözlemledik. Burada insan etkisinin olmadığı, insan faaliyetlerinin etkilemediği deniz alanlarında biyoçeşitliliğin hala üst düzeyde korunduğunu, diğer alanlara göre bariz bir farklılık olduğunu, biyoçeşitlilik açısından bir zenginlik olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz” dedi.

    “Farklı türler gözlemledik”

    Dalışa katılan Su Ürünleri Fakültesi öğrencilerinden Duru Deniz, “Hocalarımızla birlikte bir dalış yaptık. Çeşitli türler gözlemledik. Örneğin dikenli deniz kestanesi gibi farklı türler gözlemledik. Güzel bir dalıştı, renkli bir dalıştı. Deniz biyoçeşitlilik açısından oldukça zengindi ve temizdi. Bu gözlemlerimiz de bizi oldukça sevindirdi” diye konuştu.


    Dalışta yer alan öğrencilerden Mert Acar da, “Bugün hocalarımızla beraber bir dalış gerçekleştirdik. İnsan faaliyetlerinden, avcılık faaliyetlerinden uzak korunaklı olan bu bölgede biyoçeşitliliğin fazla olduğunu görmek, bir sürü farklı canlı türüyle karşılaşmak bizim açımızdan sevindiriciydi. İnsan faaliyetlerinden uzak, kirleticilerden uzak bir alan kalmış olması günümüzde bizi tabii ki çok mutlu ediyor. İnsan faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde de aynı etkiyi gözlemleyebilmeyi umuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Öğrenciler biyoçeşitlilik konusunu yerinde öğrendi

    Öğrenciler biyoçeşitlilik konusunu yerinde öğrendi

    Nilüfer Belediyesi’nin, bölge tarımına alternatif ürün çeşitlerini kazandırmak, yerel tohumları geleceğe aktarmak amacıyla ekolojik tarım şartlarına uygun ürün çeşit denemeleri yaptığı Ürünlü Kent Bostanları, ana sınıfından üniversite düzeyine kadar çok sayıda öğrencinin de görerek öğrenme alanı haline geldi. Ürünlü Kent Bostanları’nı ziyaret eden öğrenciler, yapılan çalışmaları yerinde görerek, doğru tarım uygulamalarını öğrenme imkânı buluyor.

    Ürünlü Kent Bostanları, son olarak öğrencileri ağırladı. Öğretmenleriyle birlikte bostana gelen 5. sınıf öğrencileri, Fen Bilgisi dersinin biyoçeşitlilik ünitesini Nilüfer Belediyesi Ürünlü Kent Bostanları’nda uygulamalı olarak işledi. Onlarca tür ve çeşitte ürünün yetiştirildiği bostanı Nilüfer Belediyesi Kırsal Alan Koordinatörü Arca Atay eşliğinde gezen 80 öğrenci, bitki türlerini dalında inceledi.

    Türkiye’nin, sahip olduğu 3 bini endemik olmak üzere 10 bine yakın bitki türü ile biyoçeşitlilik konusunda dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğu bilgisini öğrencilere aktaran Arca Atay, biyoçeşitliliği olumsuz etkileyen faktörler, biyoçeşitliliğin korunması ve artırılmasına yönelik yapılması gerekenleri de paylaştı. Bostandaki “Tohum Kütüphanesi”nde tohum çeşitleri hakkında bilgi sahibi olan öğrenciler, “Kompost Evi”nde de gıda ve bitki artıklarından elde edilen kompostun üretim aşamalarını gördü.

  • İklim Sözcüleri biyoçeşitliliği gözlemledi

    İklim Sözcüleri biyoçeşitliliği gözlemledi

    Nilüfer’in iklim dostu bir kent olması hedefi ve iklim kriziyle mücadeleye dikkat çekmek amacıyla çocuk ve gençlerin oluşturduğu “Nilüfer İklim Sözcüleri” grubu, bu konuda farkındalığı artıracak ve toplumsal bilinci yükseltecek çalışmalarını sürdürüyor.
    Daha önce Gölyazı ve Akçalar Mahallesi’nde saha çalışması yapan İklim Sözcüleri, bu defa Fadıllı Mahallesi’nde Uluabat Gölü kıyısında bir araya geldi. Nilüfer Belediyesi ve Nilüfer Kent Konseyi’nin 22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde düzenlediği etkinlikte İklim Sözcüleri, bölgenin biyoçeşitliliği, ekosistemi ve leylek popülasyonu hakkında detaylı bilgiler edindi.


    22 okuldan 42 öğrencinin yer aldığı etkinlikte ilk olarak, göl kıyısında gözlem yapıldı. İklim Sözcüleri, ardından Sosyal İklim Derneği eğitmenleri eşliğinde oynadıkları “Hazine Avı” oyunuyla da öğrendiklerini pekiştirdi.
    Fadıllı Mahallesi’ndeki doğal yaşam çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesine yönelik fikirlerini de paylaşan İklim Sözcüleri, bölgede her geçen yıl daha da artan leylek popülasyonu hakkında da şuur ve leyleklerin yaşam alanlarını gözlemleme imkânı buldu.


    İklim Sözcüleri, iklim kriziyle mücadele, Nilüfer’deki ekosistem ve biyoçeşitliliğin korunması konusunda öğrendiklerini paylaşarak, toplumsal bilincin artmasında önemli bir rol üstlenmiş olacak.