ABD’de düzenlenen başkanlık seçimini kazanan Donald Trump’ı dünyanın dört bir yanından tebrik mesajları gelmeye devam ediyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Trump’ı tebrik ederek, “Demokratik sürece aktif katılımlarından dolayı ABD halkını takdir ediyorum. Seçilmiş Başkan Donald J. Trump’ı kutluyor ve ABD ile Birleşmiş Milletler arasındaki işbirliğinin uluslararası ilişkilerin önemli bir ayağı olduğuna olan inancımı bir kez daha teyit ediyorum. Birleşmiş Milletler, dünyamızın karşı karşıya bulunduğu dramatik güçlükleri ele almak üzere yeni yönetimle yapıcı bir şekilde çalışmaya hazırdır” dedi.
Etiket: BM
-
BM Güvenlik Konseyi’nde reform çağrısı
Güvenlik konseyi reformunun gerekliliği
UfC Grubu, 26 Eylül 2024 tarihinde New York’ta düzenlenen bu toplantıda, BM Güvenlik Konseyi’nde kapsamlı bir reform gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti. Grup, kısa süre önce kabul edilen “Gelecek Paktı”nın, Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından Güvenlik Konseyi’nin reformuna yönelik yapılan acil çağrıyı memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti. Açıklamada, Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısının dünya barışı ve güvenliğine yeterince hizmet edemediği ve bu nedenle köklü bir değişime ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.
Reform modeli ve temel ilkeler
Mart 2024’te UfC Grubu tarafından sunulan reform modeli, daimi olmayan üyelerin sayısının artırılmasını ve Güvenlik Konseyi’nin çalışma yöntemlerinin iyileştirilmesini öneriyor. Bu model, daha geniş bir temsil gücüne sahip bir konsey oluşturmayı ve coğrafi dağılımın daha adil hale getirilmesini amaçlıyor. Ayrıca, beş daimi üyenin veto yetkisinin sınırlandırılması gerektiği de önerilen değişiklikler arasında yer alıyor. UfC, bu önerilerin, daha demokratik ve hesap verebilir bir Güvenlik Konseyi’ne doğru atılacak önemli adımlar olduğuna inanıyor.
Afrika kıtasına özel vurgu
Grup, özellikle Afrika kıtasına karşı tarihsel adaletsizliklerin giderilmesi gerektiğine dikkat çekti. Afrika’nın BM Güvenlik Konseyi’nde daha iyi temsil edilmesi gerektiğini belirten UfC, bu kıtanın ihtiyaçlarının reform sürecinde öncelikli olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Reform modeli, Afrika’nın yanı sıra Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler gibi bölgelerin de BM Güvenlik Konseyi’nde daha etkin bir şekilde temsil edilmesini hedefliyor. Bu, bölgeler arası dengenin sağlanması ve küresel karar alma süreçlerinde daha kapsayıcı bir yapı oluşturulması açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Gelecek Paktı ve reform zorlukları
UfC Grubu, “Gelecek Paktı”nın BM Güvenlik Konseyi reformuna yönelik yaptığı çağrıları memnuniyetle karşılarken, bu reform sürecinin zorluklarına da dikkat çekti. Grubun açıklamasında, BM Güvenlik Konseyi’nin reformuna yönelik müzakerelerin, reformun beş ana bileşeni üzerinde yeterli bir ortak zemin bulunmaması nedeniyle yavaş ilerlediği belirtildi. Bu nedenle, şu anda metne dayalı müzakerelere başlamak için yapay bir son tarih belirlenmemesi gerektiği vurgulandı. Grup, reform sürecinin tüm üye devletlerin yararına olacak şekilde ilerlemesi gerektiğine inanıyor.
Devam eden müzakereler ve taahhütler
UfC Grubu, BM Güvenlik Konseyi reformuna yönelik müzakerelerde aktif ve yapıcı bir şekilde yer alma taahhüdünü yineledi. Grup, Güvenlik Konseyi’nin kapsayıcı, şeffaf ve küresel topluma gerçekten hizmet eden bir yapıya kavuşması için müzakerelerin devam etmesi gerektiğini savundu. Bu bağlamda, UfC Grubu, BM Genel Kurulu Başkanı, Hükümetlerarası Müzakereler (IGN) Başkanları, Üye Devletler ve diğer müzakere grupları ile yakın işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirtti.
Reform sürecinin geleceği
UfC Grubu, reform sürecinin sadece birkaç üye devletin değil, tüm üye devletlerin yararına olacak şekilde ilerlemesi gerektiğini vurguladı. Grup, BM Güvenlik Konseyi’nin daha demokratik, hesap verebilir ve etkili bir yapıya kavuşmasının, uluslararası barış ve güvenliği koruma kapasitesini artıracağını belirtti. Ayrıca, bu reformların, BM Güvenlik Konseyi’ni küresel topluma daha iyi hizmet eden bir kurum haline getireceği ifade edildi.
UfC Grubu, bu süreçte kararlılıkla çalışmaya devam edeceğini ve BM Güvenlik Konseyi reformunu hayata geçirme çabalarının sürdürülmesi gerektiğini bir kez daha teyit etti. Grup, bu reformların sadece BM’nin değil, tüm uluslararası toplumun geleceği için hayati önem taşıdığı vurgulandı.
-
Lübnan Başbakanı Mikati, New York’a gidiyor
Lübnan Başbakanlığından yapılan açıklamada, Başbakan Necip Mikati’nin mevcut gelişmeler ışığında çeşitli temaslarda bulunmak üzere Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun düzenleneceği ABD’nin New York şehrine gitmeye karar verdiği duyuruldu. Bu nedenle saat 11.00’de yapılması planlanan kabine toplantısının iptal edildiği aktarıldı.
New York ziyaretini iptal etmişti
Lübnan Başbakanı Mikati, İsrail’in 20 Eylül’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’a düzenlediği saldırıların ardından BM Genel Kurulu ziyaretini iptal ettiğini açıklamıştı. Mikati açıklamasında, “Korkunç katliamları kınıyorum” ifadelerini kullanmıştı.
-
BM Genel Kurulu, İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi istenen kararı kabul etti
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda “işgal altındaki Doğu Kudüs ve işgal altındaki Filistin topraklarının geri kalanındaki yasa dışı İsrail eylemleri” başlıklı acil özel oturum düzenlendi. Oturumda İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki varlığını 12 ay içinde sonlandırması talep edilen karar tasarısı oylama sunuldu. Tasarı, 14’e karşı 124 oy ile kabul edildi. 43 ülke çekimser kaldı.
Kabul edilen tasarıda, İsrail’in daha fazla gecikmeden işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasa dışı varlığını sonlandırması ve karar kabul edildikten sonraki 12 ay içinde Filistin topraklarından çekilmesi talep edildi. İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı kararları doğrultusunda uluslararası hukuk kapsamındaki tüm yasal yükümlülüklerini gecikmeden yerine getirmesi, bunun yanı sıra tüm yeni yerleşim faaliyetlerini derhal durdurması, tüm yerleşimcilerin işgal altındaki Filistin topraklarından tahliye edilmesi istendi.
-
BM, Gazze gündemiyle toplandı
BM Güvenlik Konseyi, Gazze’deki durum ve İsrail’in 10 Ağustos’ta Gazze’nin Daraj bölgesinde bulunan El-Tabin okuluna düzenlediği ve en az 100 Filistinlinin hayatını kaybettiği saldırı ile ilgili olağanüstü toplantı gerçekleştirdi.
Toplantıda konuşan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, çatışmaların devam ettiği Gazze’de durumun siviller açısından felaket derecesinde olduğunu söyledi. DiCarlo, “Gazze’de güvenli yer yok. Buna rağmen sivillere, giderek daha da daralan bölgelere tahliye emri veriliyor” dedi.
BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) İnsanı Yardım Finansman ve Kaynak Nakil Birimi Direktörü Lisa Doughten ise “Sadece iki hafta içinde 250 binden fazla insan, bulundukları yeri terk etmeye zorlandı. Sivillerin güvenliğini sağlaması gereken tahliye emirleri, net bir şekilde tam tersi sonucu ortaya çıkarıyor. Siviller, sürekli olarak yaşamlarını devam ettirebilmek için gerekli olan temel ihtiyaçlarını karşılama imkanları bulunmayan yerlere tahliye ediliyor. Kendilerine güvenli olduğu söylenen yerlerde, devamlı bir şekilde öldürülmeye ve yaralanmaya devam ediliyorlar.” dedi.
Daughten, “Bu daha ne kadar böyle devam edebilir? Harekete geçilmesi için El-Tabin okulundaki gibi daha kaç trajedi yaşanması gerekiyor? Bu Konsey, Gazze’de savaşın etkilediği çocukların gözlerinin içine bakıp, yaşadıkları acıları dindirmek için hiçbir çabanın eksik bırakılmadığını söyleyebilir mi?” diye konuştu.BM Güvenlik Konseyi’ne kararlı hareket etme çağrısı
Cezayir’in BM Daimi Temsilcisi Amar Bendjama, toplantıda BM Güvenlik Konseyi’ni Filistinlileri destekleme konusunda kararlı hareket etmeye çağırdı. Bendjama, okul saldırısı konusunda atılacak kararlı adımların, uluslararası barış ve güvenliği koruma yükümlülüğü olan Güvenlik Konseyi’nin yasal ve ahlaki sorumluluğu olduğunu söyledi. Bendjama, Gazze’de derhal ateşkesin uygulamaya konulması çağrısında bulundu ve Katar, Mısır ve ABD tarafından gerçekleştirilen arabuluculuk çalışmalarına Cezayir’in desteğini açıkladı.
Konuşmasında Bendjama, “İsrail işgal güçleri Gazze’nin Daraj bölgesindeki okulu kasıtlı bir şekilde hedef aldı. Bu, son iki gün içerisinde hedef alınan üçüncü okul oldu. Sivil bir yapı hedef alındı. Uluslararası toplumdan gelen açıklamayla sabit olduğu üzere, bu yapı sivilleri barındırıyordu. Genel Sekreterimiz, bu okulun yüzlerce yerlerinden edilmiş Filistinli aileyi barındırdığını net bir şekilde ifade etmişti” dedi.
Bendjama, “Daraj’daki bu korkunç katliam ve diğer katliamlar, İsrail’e yapılan cömert finansal ve askeri yardımlar olmadan mümkün olmazdı” dedi.ABD: “Endişelerimizi İsrail’e ilettik”
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield ise 10 Ağustos’ta İsrail ordusunun Gazze’deki bir okul ve camiyi içeren komplekse düzenlediği saldırı nedeniyle yaşanan sivil kayıplara ilişkin raporlardan endişe duyduklarını söyledi.
Thomas-Greenfield, “Endişelerimizi İsrail’e ilettik. Hamas ve Filistin Cihadı’nın üst düzey yetkililerini hedef aldıklarını belirttiler. Uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde, sivilleri korumak için ellerinden gelen her şeyi yapmaları gerekiyor” dedi.
İsrail’in Hamas ile mücadele etmeye hakkı olduğunu ifade eden Thomas-Greenfield, “Fakat bunu nasıl yaptığı önem arz ediyor. Defaatle ve tutarlı bir şekilde ifade ettiğimiz üzere, İsrail’in sivil kayıpları minimize etmek için tedbir alması gerekiyor” dedi.
ABD’nin Orta Doğu’da başlıca hedefinin gerginliği düşürmek ve bölgesel bir çatışmadan kaçınılmasını sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Thomas-Greenfield, “Bunun yolu, Gazze’de acil bir ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamaktan geçiyor” dedi.Çin: “Gazze’de hiçbir yer güvenli değil”
Çin’in BM Daimi Temsilcisi Fu Cong, “Sivillerin sığındığı okulu defaatle bombalamak korkunç bir eylemdir. Son 10 ay içerisinde Gazze’de milyonlarca insan, evlerinin yıkıldığını gördü, sevdiklerinden ayrılmak zorunda kaldı ve huzurlu bir köşe arayışıyla yer değiştirmek zorunda kaldı. Fakat her seferinde, ayrım gözetmeyen bombardımanlarla karşı karşıya kaldılar. Şu anda, Gazze’de hiçbir yer güvenli değil” dedi.
Çin’in İsrail’i tüm illegal yerleşim faaliyetlerini derhal durdurmaya çağırdığını da vurgulayan Büyükelçi Fu Cong, İsrail’i iki devletli çözümü zedeleyecek adımlara son vermeye davet etti. -
İsrail’den Gazze’de “yerel ve taktiksel ara” kararı
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırıları 254 gündür devam ederken, İsrail ordusu, “insani yardımların hacmini arttırmak” amacıyla Gazze’nin bir kısmında saldırılarına ara vereceğine duyurdu. Ordu tarafından yapılan açıklamada, “Gazze’ye giren insani yardım hacmini arttırmak amacıyla, BM ve uluslararası kuruluşlarla yapılan ek görüşmelerin ardından Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Selahaddin Yolu’na ve oradan da kuzeye giden yol boyunca, ikinci bir duyuruya kadar her gün saat 08.00’den 19.00’a kadar insani yardım amaçlı askeri faaliyetlere yerel ve taktiksel bir ara verilecektir” denildi.
BM, karardan memnun
Birleşmiş Milletler (BM), İsrail ordusunun saldırılarına ara verme kararından memnun olduğunu belirterek, insani yardımların artırılması için daha fazla “somut önlem” alınması çağrısında bulundu.
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke yaptığı açıklamada, söz konusu duyuruyu memnuniyetle karşıladıklarının belirterek, karar alınsa da henüz ihtiyaç sahiplerine daha fazla yardım ulaştırılamadığını aktardı. -
Filistin hükümeti karşıtı Filistinli gruptan protesto
ABD’nin New York kentinde sabah saatlerinde Filistin hükümeti karşıtı Filistinli 10 kişilik grup, BM Filistin Daimi Temsilciliği binasının bulunduğu sokakta protesto düzenledi. Göstericiler, binanın bulunduğu sokağa broşürler ve taşlar dağıtarak, Gazze Şeridi’nde ölen Filistinlilerin kanını temsilen kırmızı boya döktü. Göstericiler, sokakta bulunan bir polis aracına zarar verdi.
Sokakta devriye gezen bir polis memuru, “Ellerindeki taşları sokağa fırlatmaya başladıklarında binaya saldırmak isteyeceklerini düşündük, bina önünde konumlandık. Tamamıyla organize olmuşlardı” dedi.
-
BM, İsrail’i “utanç listesine” ekledi
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları sürüyor. Bölgede çoğu çocuk binlerce sivili katleden İsrail ordusu tepkilere aldırış etmeden insancıl hukuku çiğniyor. Saldırıların durdurulması için çabalar devam ederken, BM bir karar daha aldı. İsrail, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından kurula sunulan ve silahlı çatışmalarda çocuklara yönelik hak ihlallerini belgeleyen yıllık raporun ekinde alan ‘BM utanç listesi’ne eklendi.
Rusya’nın da bulunduğu listeye dahil olan İsrail’in Başbakanlık Ofisi’nden karara ilişkin yapılan açıklamada, “BM, bugün Hamas’ın destekçileri arasına katılarak kendisini tarihin kara listesine sokmuştur. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) dünyanın en ahlaklı ordusudur ve BM’nin hiçbir hayal ürünü kararı bunu değiştirmeyecektir” ifadeleri kullanıldı.İsrail’den Guterres’e tepki
İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan ise, “İsrail ordusunun dünyanın en ahlaklı ordusu olduğunu biliyorsunuz. Bu ahlaksız karar sadece Hamas’ı ödüllendirecektir. Bugün kara listeye alınan tek kişi, savaş başladığından bu yana ve hatta daha önce aldığı kararlarla teröristleri ödüllendiren, onları çocukları terör eylemlerinde kullanmaya teşvik eden genel sekreterdir” dedi.
Guterres’e tepki gösteren Erdan, “Genel sekreterin bu utanç verici kararı sadece savaşı uzatacak ve acıları arttıracak. Yazıklar olsun ona” şeklinde konuştu. -
Slovenya hükümeti Filistin’i tanıma kararı aldı
İspanya, İrlanda ve Norveç’in Filistin devletini resmen tanımasının ardından Slovenya’dan da benzer bir adım geldi. Robert Golob başbakanlığındaki Slovenya hükümeti, Filistin’i egemen ve bağımsız bir devlet olarak resmen tanıma kararı aldı. Slovenya Bakanlar Kurulu’nun bugünkü toplantısında alınan karar, 4 Haziran Salı günü Slovenya parlamentosunda oylanacak.
“Bu barış mesajı”
Slovenya Başbakanı Golob, düzenlediği basın toplantısında, “Bu karar iki taraf için de mesaj içermekte, çatışmaların derhal durdurulmasını, rehinelerin hızlıca, derhal ve de koşulsuz olarak salıverilmesini istiyoruz. Tanıma mesajı İsrail devleti de dahil hiç kimseye yönlendirilmiş değil. Bu barış mesajı. Bugün, hepimizin, tüm dünyanın Orta Doğu’da kalıcı barışa, iki devletli çözüme yol açacak yönde çalışmak zorunda olduğu anın geldiğine inanıyoruz” dedi.
Golob, önümüzdeki aylarda Batılı ülkelerin Filistin halkının kendi geleceğini tayin etme hakkı ile Filistin devletini tanımasının yanı sıra Arap ülkelerinin de İsrail’in var olma hakkını tanıyacaklarını umduğunu, barışa giden tek yolun iki devleti de tanımaktan geçtiğini söyledi.
Slovenya Bakanlar Kurulu kararının ardından Slovenya Başbakanlık binasına Filistin bayrağı asıldı.
BM üyesi 145 ülke Filistin’i tanıdı
Slovenya, 9 Mayıs’ta Filistin devletini tanımak için çalışmalara başlmış, Başbakan Golob acil bir ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için baskı oluşturmak amacıyla benzer düşünen bir grup ülkeyle koordinasyon halinde olacaklarını söylemişti. Golob, Birleşmiş Milletler’in (BM) sorumlu bir üyesi olarak Orta Doğu’da kalıcı barışın sağlanması için ellerinden gelen her şeyi yapma yükümlülükleri bulunduğunu dile getirmişti.
Şu ana kadar 193 üyeli BM’de 145 ülke Filistin’i tanırken, Slovenya parlamentosunun onayıyla birlikte Filistin devletini resmen tanıyan ülke sayısı 146’ya yükselecek. Aralarında ABD, İngiltere, Almanya, Fransa’nın da aralarında bulunduğu halen 47 ülke Filistin devletini tanımıyor.
-
“Gazze Şeridi’nin kuzeyinde açlık var”
İsrail Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarıyla binlerce sivili katlederken, açlık ve susuzluk kuzey başta olmak üzere tüm bölgeye yayılıyor. Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Cindy McCain Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki insanlık dramına dikkat çekerek, “Kuzeyde açlık var, tam anlamıyla açlık var ve güneye doğru ilerliyor. Bizim sürekli olarak istediğimiz tek şey ateşkes ve Gazze Şeridi’ne güvenli bir şekilde girebilmek için sınırsız erişimin sağlanmasıdır” dedi.
COGAT yalanladı
İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) ise McCain’in sözlerini yalanlayan bir açıklama yaptı. COGAT tarafından yapılan açıklamada, “İsrail Devleti, son aylarda Gazze Şeridi’ne gıda, tıbbi malzeme ve çadır için ekipman sağlamak üzere insani yardım çabalarını artırdı” denildi. COGAT’ın son haftalarda Gazze Şeridi’nde faaliyet gösteren BM kuruluşları da dahil olmak üzere uluslararası toplumla koordinasyon içinde olduğu belirtilen açıklamada, “Başta gıda olmak üzere insani yardım malzemesi taşıyan 100 kamyon her gün Gazze Şeridi’nin kuzeyine gönderilmektedir. Nüfusa oranla Gazze Şeridi’nin kuzeyine gönderilen yardım kamyonlarının sayısı, bölgenin güneyine gönderilenlerden daha fazladır” ifadeleri kullanıldı.
“Uluslararası muhataplar taşınan malların kapsamının azaltılmasını istiyorlar”
İsrail’in son haftalarda bölgenin kuzeyinde ve güneyinde insani durumu önemli ölçüde iyileştirecek çabalara öncülük etiği aktarılan açıklamada, “Uluslararası muhataplar, ‘insani durumun iyileşmekte olduğunu, kuzeydeki depolarda ve pazarlarda çeşitli malların bulunduğunu’ belirtti. İyileşen durum ışığında, gönderilen miktarlar nüfusa oranla çok yüksek olduğu için ‘Gazze Şeridi’nin kuzeyine taşınan malların kapsamının azaltılmasını’ istiyorlar” denildi.