Etiket: boğaziçi üniversitesi

  • Bakanlıktan Boğaziçi Üniversitesi açıklaması

    Bakanlıktan Boğaziçi Üniversitesi açıklaması

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu alanın imara açılarak turizm yapıları yapılacağı iddialarının gerçeği yansıtmadığını açıkladı.

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu alanın imara açılarak turizm yapıları yapılacağı iddialarına ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi alanının iki farklı koruma statüsü altında olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

    “Bugün bazı basın yayın organlarında yer alan iddialara ilişkin açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Ülkemizde doğal korunan alanların statüleri, 2011 yılında başlatılan ‘Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırmalar’ ile bilim insanlarının da yer aldığı ve alanında uzman kişilerin katıldığı çalışmalarla titizlikle incelenmekte ve yeniden ele alınmaktadır. Ülkemizin bütün doğal sit alanlarında olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu alanda da yine bilimsel çalışmalar sonucu doğal sit alanları daha korumacı bir yaklaşımla belirlenmiştir. Boğaziçi alanı 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu kapsamındaki imar planı kararlarıyla korunmakta olup, bu alanda mevcut eski sit statülerinin de herhangi bir derecesi bulunmamaktadır. Bakanlığımızca Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma raporlarındaki öneriler de göz önüne alınarak yapılan tescil işleminde 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’na göre yapılaşmanın bulunduğu alanlar ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak tescillenmiştir. Diğer taraftan yapılaşma kısıtlaması getirilen alanların yanı sıra doğal yapısını kaybetmemiş veya az kaybetmiş özellikte olan alanlar da ‘Nitelikli Doğal Koruma Alanı’ olarak tescil edilerek koruma kararı güçlendirilmiştir. Boğaziçi Üniversitesi ve kampüsünün bulunduğu alan, doğal sit statüsünün yanında Boğaziçi Kanunu hükümleri gereği ayrı bir koruma statüsüne de sahiptir. Söz konusu alanda Boğaziçi Kanunu’na aykırı hiçbir uygulama ve faaliyetin gerçekleştirilmesi, yapılaşmaya açılması kesinlikle mümkün değildir. Ekolojik temelli bilimsel çalışmalar kapsamında yapılan tescil ile alanda mevcut yapı ve yerleşimler dışındaki yapılaşmaya izin verecek bir düzenleme söz konusu değildir. Ayrıca sit haritası incelendiğinde üniversite arazisindeki boş alanların ve yeşil dokunun tamamı nitelikli doğa koruma alanı olarak belirlenmiş olup, bu statü 1. derece doğal sit statüsü ile eşdeğerdir. Bu alanlarda yeni yapılaşma mümkün değildir. Bu alan yeşil alan olarak korunacaktır. Sürdürülebilir alanda ise üniversitenin mevcut bölüm binaları ve yurtlar bulunmaktadır. Söz konusu haberde Boğaziçi Üniversitesi’ndeki bir grubun yaptığı eylemler de hatırlatılarak, ‘Boğaziçi Üniversitesi imara açılacak, turizm yapıları inşa edilecek’ şeklinde spekülatif başlıklar kullanılarak alanın imara açılacağını iddia etmek tamamen asılsızdır, yalandır. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik, bilinçli ve kötü niyetli bir yaklaşımdır, provokasyondur. Sonuç olarak Boğaziçi öngörünüm alanı ve sahil şeritlerinde koruma esasları ve yapılanma şartları Boğaziçi Kanunu ve imar planı kapsamında belirlenmekte olup, bu alanlarda Boğaziçi Kanunu’na aykırı hiçbir uygulama ve faaliyetin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Ayrıca Bakanlığımız bünyesinde Boğaziçi Üniversitesi arazisine yönelik herhangi bir planlama çalışması bulunmamaktadır.”

  • Boğaziçi ve Marmara üniversitelerine rektör ataması

    Boğaziçi ve Marmara üniversitelerine rektör ataması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararla, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne ise Prof. Dr. Mustafa Kurt atandı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi ve Marmara üniversitelerine yaptığı rektör atamalarına ilişkin kararlar Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Buna göre, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne ise Prof. Dr. Mustafa Kurt atandı.

    Söz konusu atamalar, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü ve 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci, 3’üncü ve 7’nci maddeleri gereğince gerçekleştirildi.

    PROF. DR. MEHMET NACİ İNCİ KİMDİR?

    Prof. Dr. Naci İnci, 1987’de Marmara Üniversitesi’nden fizik dalında lisans derecesini, 1992’de ise fiber optik sensörler alanında İngiltere’deki Heriot-Watt Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı.

    Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde 1993-1994 yılları arasında optik haberleşme alanında doktora sonrası çalışmalar yapan İnci, 1994 senesinde Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde yardımcı doçent, 1996’da ise doçent oldu.

    İnci, 1998-1999 yıllarında fiber optik sensörlerin endüstriyel uygulamaları üzerine Japonya’da Gunma Üniversitesi’nde konuk araştırmacı olarak çalışırken, 1999–2005 yılları arasında Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesinde öğretim üyeliği yaptı, üniversitenin temel ve araştırma laboratuvarları ile diğer lisans ve lisansüstü programlarının kurulmasında görev aldı.

    Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’ne 2005 profesör olan ve 2014–2018 döneminde bölüm başkanlığı yapan İnci, Almanya’daki Stuttgart Üniversitesi, Japonya’daki Gunma Üniversitesi, Norveç Teknik Üniversitesi ile İngiltere’deki Heriot-Watt Üniversitesinde konuk profesör olarak bulundu.

    Fiber optik, nano partiküller ve uygulamalarının fiziği, optik sensörler, kuantum optiği, kuantum bilişimi, kuantum kriptografisi konuları üzerine çalışan ve araştırmalar yürüten İnci’nin üniversite-sanayi ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik katkıları kapsamında ise iki uluslararası patenti bulunuyor.

    PROF. DR. MUSTAFA KURT KİMDİR?

    Lisans eğitimini 1981 -1985 yılları arasında, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nde tamamladı.

    Yüksek Lisansını yine Marmara Üniversitesi’nin Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Eğitimi’nde 1985-1987 yılları arasında yaptı. Doktora eğitimini de Marmara Üniversitesi’nde 1987 -1993 yılları arasında tamamladı.

    Prof. Dr. Mustafa Kurt, 2018’den bu yana Marmara Üniversitesi’nde Rektör yardımcı ve 2019’dan beri de İletişim Fakültesi Dekan Vekili olarak görev almaktaydı.

  • Boğaziçi Rektörlüğü’ne vekaleten Mehmet Naci İnci getirildi

    Boğaziçi Rektörlüğü’ne vekaleten Mehmet Naci İnci getirildi

    Cumhurbaşkanı kararnamesiyle görevden alınan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu’nun yerine vekaleten yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Naci İnci atandı.

    Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atamalara ilişkin kararlar, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Buna göre; Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu görevden alındı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bu gelişme üzerine Bulu’nun yerine vekaleten yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Naci İnci’yi atadı.

    REKTÖRLÜK ADAYLIĞI İLANI

    Ayrıca, YÖK’ün rektörlük adaylığı başvuru ilanına çıkıldı. Belirlenen şartları taşıyan adaylar yarından itibaren 2 Ağustos’a kadar başvuruda bulunabilecek. Başvurular bizzat veya posta ile YÖK Başkanlığı’na yapılabilecek.

  • Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu görevden alındı

    Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu görevden alındı

    Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu, Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile görevden alındı.

    Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atamalara ilişkin kararlar, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Buna göre; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcılığına Fatma Öncü, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcılığına Mehmet Hamdi Yıldırım atandı.

    MELİH BULU GÖREVDEN ALINDI

    Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince görevinden alındı. İstanbul Arel Üniversitesi Rektörlüğüne ise Ahmet Ercan Gegez atandı.

  • Boğaziçi Üniversitesi’ne iki rektör yardımcısı atandı

    Boğaziçi Üniversitesi’ne iki rektör yardımcısı atandı

    Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör yardımcılığı görevine Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ve Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Naci İnci getirildi.

    Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanması sonrası üniversitenin üst yönetim kadrosu şekillenmeye başladı.

    Üniversiteden yapılan yazılı açıklama göre rektör yardımcılığı görevine Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ve Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Naci İnci getirildi.

    Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu kimdir?

    Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Kumbaroğlu, doktorasını 2001’de ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden aldı.

    Doktora sonrası araştırmalarını iki yıl boyunca İsviçre’de ETH Zürich ve ABD’de Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı bünyesinde yürüten Kumbaroğlu, ardından Boğaziçi Üniversitesinde akademik kariyerini sürdürürken bu esnada konuk öğretim üyesi olarak Almanya’da RWTH Aachen Üniversitesi, Brezilya’da Sao Paulo ile Campinas üniversiteleri, Nijerya’da Port Harcourt Üniversitesi, Çin’de Çin Bilimler Akademisi ve KKTC’de ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü bünyesinde enerji dersleri verdi.

    Enerji Piyasalarına Bilimsel Katkı dalında Türkiye’nin ilk “Enerji Oscarı” ödülünü 2011 yılında alan Kumbaroğlu, ayrıca 2012’de Çin Bilimler Akademisi tarafından, “Visiting Professorship for Senior İnternational Scientists” ödülüne layık görüldü.
    “Sustainability”, “Innovative Energy Policies”, ve “Journal of Self-Governance” and “Management Economics dergilerinin yayın kurulu üyesi olan Prof.Dr. Kumbaroğlu’nun enerji ve çevre modellemesi, ekonomisi ve politikaları üzerine çok sayıda bilimsel yayını da bulunuyor.

    Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliğinin (IAEE) 2016 Dönem Başkanlığı’nı yürüten Gürkan Kumbaroğlu, IAEE Türkiye temsilciliği olan Enerji Ekonomisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı sürdürüyor.

    Prof. Dr. Mehmet Naci İnci kimdir?

    Prof. Dr. Naci İnci, 1987’de Marmara Üniversitesinden fizik dalında lisans derecesini, 1992’de ise fiber optik sensörler alanında İngiltere’deki Heriot-Watt Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı.

    Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde 1993–1994 yılları arasında optik haberleşme alanında doktora sonrası çalışmalar yapan İnci, 1994 senesinde Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde yardımcı doçent, 1996’da ise doçent oldu.

    İnci, 1998–1999 yıllarında fiber optik sensörlerin endüstriyel uygulamaları üzerine Japonya’da Gunma Üniversitesi’nde konuk araştırmacı olarak çalışırken, 1999–2005 yılları arasında Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı, üniversitenin temel ve araştırma laboratuvarları ile diğer lisans ve lisansüstü programlarının kurulmasında görev aldı.
    Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’ne 2005 profesör olan ve 2014–2018 döneminde bölüm başkanlığı yapan İnci, Almanya’daki Stuttgart Üniversitesi, Japonya’daki Gunma Üniversitesi, Norveç Teknik Üniversitesi ile İngiltere’deki Heriot-Watt Üniversitesi’nde konuk profesör olarak bulundu.

    Fiber optik, nano partiküller ve uygulamalarının fiziği, optik sensörler, kuantum optiği, kuantum bilişimi, kuantum kriptografisi konuları üzerine çalışan ve araştırmalar yürüten İnci’nin üniversite-sanayi ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik katkıları kapsamında ise iki uluslararası patenti bulunuyor.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Boğaziçi açıklaması

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Boğaziçi açıklaması

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ” Bahçeli ile yeni Anayasa konusu gündeme geldi. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olayları, oradaki öğrencilerimizin bir olayı olarak tanımlamak ve bunu bu şekilde kabul etmek mümkün değil” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazı sonrası açıklamalar da bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları;

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:

    Bu ara malum bu Türkiye’nin yepyeni bir Anayasa’ya ihtiyacının olduğu bir dönemde, bizim de gündeme taşıdığımız bir konuydu.

    Bu konuyla ilgili olarak Cumhur İttifakı’mızın diğer müttefiki konumunda sayın Bahçeli de düşüncelerini zaten açıkladı.

    Yepyeni bir Anayasa’ya ihtiyacımız olduğunu kendileri de söylemişlerdi. Bu konu üzerinde görüş alış verişinde bulunduk. Seçim kanunu, siyasi partiler kanunuyla ilgili neler yapabiliriz bunların üstünde durma fırsatı bulduk.

    Ülkemizde malum son zamanlardaki sorunlarla ilgili bu konuları görüşme şansımız oldu.

    BOĞAZİÇİ’NDEKİ OLAYLARA İLİŞKİN AÇIKLAMA

    Şunu çok açık net söylemeliyim. Sizler zaten tespit etmiş durumdasınız. Şu anda Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olayları oradaki öğrencilerimizin olayı olarak tanımlamak, o şekilde kabul etmek mümkün değil.

    “ÖĞRENCİLERİMİZLE YAKINDAN UZAKTAN ALAKASI YOK”

    Bunun öğrencilerimizle yakından uzaktan alakası yok.

    Bu işin başını hem siyasetin bir boyutu çekiyor, ki dün akşam işte görüyorsunuz dağdan beslenenlerin yani HDP’nin Kadıköy’de yapmış olduğu çağrı ve oradaki gösteriler bunun çok açık net ifadesidir.

    Aynı şekilde ana muhalefetin başının bu işte üstlendiği görev ortadadır.

    Tüm bunlarla beraber ortak hareket ettikleri akademisyenler de bu işin içinde yer alıyor.

    “BUNDAN ÖNCE BEN İKİ TANE REKTÖR ATADIM”

    Şunu da söyleyeyim. Akademisyenlerin içerisinde bu işe teşne olanlar da var.

    Bir defa bir çoğu maalesef hala şunu öğrenememişler. Bu ülke hukuk devletidir. YÖK’ün yetki alanı var ve bu ülkenin cumhurbaşkanının yetkileri var. Bundan önce ben iki tane rektör atadım. Onların atamasını da yine ben yapmıştım. YÖK teklifini yapmıştır, ben de onadım. Bunları ben yaptım.

    Şimdi Melih bey ile ilgili de 9 tane aday önüme geldi. Ve bu 9 adaydan bir tanesi olan Melih beyi yine aynı şekilde ben atamasını yaptım.

    “YÜREKLERİ YETSE CUMHURBAŞKANI DA İSTİFA ETMELİDİR DİYECEKLER”

    Peki Melih bey kimdir, nedir diye baktığımız zaman; Melih bey iki farklı üniversitede rektörlük yapmış bir insan. ODTÜ’den gelme, Boğaziçi ile ilişkileri olan bir insan. Ve alanında başarılı olan bir arkadaş. Ve kendisini oraya atamaktan dolayı da bazı TV kanalları çıkmışlar, “istifa etmelidir” Yürekleri yetse Cumhurbaşkanı da istifa etmelidir diyecekler.

    Osman Kavala denilen kişinin karısı da yine aynı şekilde Boğaziçi’nde bu provokatörlerin yanında yer alan bir kadındır.

    ABD’YE TEPKİ

    Biz ülkemizi, nadide üniversitemizi, bunlara alın istediğiniz gibi karıştırın mı diyeceğiz? Amerika ve AB ne diyorlar? “Biz Boğaziçi’nde olanları kınıyoruz” Amerika’ya ben şunu söylerim, şurada seçim öncesinde Amerika’daki olaylardan demokrasi adına hiç utanç duymuyor musunuz? Oradaki olaylarda herkes birbirini nasıl tehdit etti, ırkçılıkta tavan yaptınız. Zenci vatandaşlarınızı, orada polisler nasıl yere yatırıp öldürdüler? Nasıl izah edeceksiniz?

    Macron sesleniyor AB’den… Ya Macron sen önce sarı yelekliler meselesini hallet.

    “BU İŞİ BİR DAHA GEZİ OLAYLARIYLA AYNI YERE GETİREMEYECEKLER”

    Bu işi bir daha Gezi olaylarıyla aynı yere getiremeyecekler. Onun için de bütün emniyet teşkilatımız her türlü adımını kararlılıkla atıyor. Dün biz mesela YÖK – Anadolu işbirliği olarak külliyede oturum yaptık. 76 üniversite ile ben bu görevi aldım devraldığımda. Şu anda 207 üniversite var. Bakınız karıştıra karıştıra sadece Boğaziçi Üniversitesi’ni karıştırdılar. Fakat Boğaziçi üniversitesi geriye düşüyor. Melih bey, burayı yeniden ayağa kaldırmak için gelen bir arkadaşımız.

    Siz kalkıp da rektörün odasını işgal etmeye yeltenirseniz ona da hoşgeldiniz demezler.

  • BAOB: Boğaziçi Üniversitesi yalnız değildir

    BAOB: Boğaziçi Üniversitesi yalnız değildir

    Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB), üniversitelerine, akademik geleneklerine sahip çıkan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, öğretim üyeleri ve onlarla dayanışma eylemleri yapanların polis şiddetine maruz bırakılmasına karşı basın açıklaması gerçekleştirdi. BAOB Demokrasi Meydanı’nda gerçekleştirilen açıklamayı, Bursa Akademik Odalar Birliği adına TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı BAOB Dönem Sözcüsü Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu yaptı.

    Yaslıoğlu tarafından yapılan açıklama şöyle:

    “Bilindiği gibi ülkemizde üniversitelerin özerkliğine müdahale edilerek, liyakat önemsenmeden ve kurumların özgünlükleri dikkate alınmadan antidemokratik biçimde Cumhurbaşkanlığı tarafından rektör atamaları yapılmaktadır.

    Boğaziçi Üniversitesi’nde atama yolu ile üniversite dışından rektör atanması, başta üniversitenin öğrencileri ve öğretim üyeleri olmak üzere Boğaziçi Üniversitesi’ne aidiyet hisseden tüm kamuoyu tarafından haklı bir tepkiye neden olmuştur. Akademisyenlerden öğrencilere, çalışanlardan mezunlara kadar Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin tümünün parçası olduğu haklı protestolara haksız, hukuksuz ve anayasaya aykırı bir biçimde şiddet uygulanarak müdahale edilmiş ve öğrenciler gözaltına alınmıştır. Tek istekleri demokratik ve özerk bir üniversite olan ve rektörlerin seçimle belirlenmesini talep eden öğrencilere terörist yaftası vurulmuş, Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmadıkları ileri sürülmüştür. İddianın aksine Rektörlük önündeki gösteri ve protesto nedeniyle gözaltına alınan 51 kişinin de Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğu anlaşılmıştır.

    “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 34. maddesinde “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Şeklinde vücut bulan anayasal hakkın hukuki dayanak olmadan kısıtlanmasının ve akabinde kolluk tarafından yine herhangi yasal bir dayanak olmaksızın keyfi şekilde talimatlar verilip ardından gözaltına alma işlemlerinin yapılmasının, demokratik hukuk devleti olgusunun işlediği ve yerleştiği ülkelerde asla yeri yoktur.

    İfade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile ilgili olarak AİHS’nin 10. ve 11. maddelerinin uygulanmasına ilişkin AİHM’nin birçok içtihadında; her kanun dışı durumun toplantı ve gösteri özgürlüğüne müdahale gerekçesi olamayacağı ve bu müdahaleyi haklı göstermeyeceği, toplantı düzenleme özgürlüğünün demokratik toplumlarda korunması gereken temel haklardan olduğu; bir toplumu toplum yapan değerlerden olduğu ve bu nedenle de bu hakkı sınırlamaya yönelik müdahalelerin çok dar yorumlanması gerektiği; bu tür toplantılarda gerekli hoşgörünün gösterilmesi, toplanma özgürlüğü ve bu özgürlük çerçevesinde düşüncelerini ifade etme hakkının, demokratik toplumun temel özelliklerini teşkil ettiği; şiddete teşvik ya da demokratik ilkelerin reddi dışında –bazı görüşler ya da kullanılan ifadeler resmi mercilerin gözünde ne kadar sarsıcı ve kabul edilemez görünebilse de– koruyucu tedbir niteliğinde olan radikal önlemlerin toplanma ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik olarak kullanılmasının demokrasiye zarar vermekte olduğu; hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik toplumlarda barışçıl yöntemlerle toplanma özgürlüğünün uygulanmasının önemi vurgulanmıştır.

    04.02.2021 günü Bursa’da anayasa ve yukarıda sözü edilen AİHS’ne dayanan izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını kullanan 17 yurttaşımız haksız ve hukuksuz yere gözaltına alınmışlardır.

    Bizler aşağıda imzası bulunan Akademik Meslek Odaları Boğaziçi Üniversitesi’nde verilen haklı mücadelenin yanında olduğumuzu belirtirken üniversitelerin çok hızlı bir biçimde kendi yöneticilerini seçebilecekleri demokratik ve özerk bir yapıya kavuşturulmaları, gerek idari gerekse de akademik yönden şeffaf ve hesap verebilir olmaları talebimizi bir kez daha yineliyoruz.”

    Bursa Barosu
    Bursa Eczacı Odası
    Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası
    Bursa Tabip Odası
    Bursa Veteriner Hekimler Odası
    TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şubesi
    TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şubesi
    TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi
    TMMOB Maden Mühendisleri Odası Bursa Şubesi
    TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi
    TMMOB Meteoroloji Odası Bursa Temsilciliği
    TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi
    TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubesi
    TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası Bursa Şubesi
    TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi

  • Bursa’da izinsiz gösteri! Çok sayıda gözaltı

    Bursa’da izinsiz gösteri! Çok sayıda gözaltı

    Bursa’nın Nilüfer ilçesinde, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki gösterilere destek vermek için toplanan 17 kişi, polis ekiplerince gözaltına alındı.

    Nilüfer ilçesi Görükle Mahallesi’nde bulunan bir parkta, öğle saatlerinde toplanan 17 kişiye polis ekipleri dağılmaları yönünde uyarıda bulundu.

    Tüm uyarılara rağmen dağılmayan gruptaki kişiler, gözaltına alınarak, Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Gözaltına alınan 17 kişinin işlemleri sürüyor.

     

  • Erdoğan’dan Boğaziçi tepkisi: Öğrenci misiniz terörist mi?

    Erdoğan’dan Boğaziçi tepkisi: Öğrenci misiniz terörist mi?

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Artvin-Bilecik-Çankırı-Gaziantep-Iğdır 7’nci olağan il kongrelerine AK Parti Genel Merkezi’nden canlı bağlantıyla katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolarla ilgili olarak ”Siz öğrenci misiniz, yoksa rektörün odasını basmaya kalkışan, orayı işgale kalkışan terörist misiniz? Buna fırsat vermeyeceğiz, gereği neyse yapmaya devam edeceğiz” dedi. Yeni anayasa çalışması hakkında da açıklamada bulunan Erdoğan, ”Süreci sabote etmek yerine olumlu katkı sunmak tüm grupları anayasa çalışmasının içinde görmek istiyorum. Bunu da samimiyetle söylüyorum” diye konuştu.

    Erdoğan, AK Parti 7. Olağan Artvin, Bilecik, Çankırı, Gaziantep, Iğdır il kongrelerine parti genel merkezinden canlı bağlantıyla katıldı.

    AK Parti’nin tüm kademelerinde vazifelerine devam eden ve yeni görev üstlenenlerden bu anlayışla çok daha azimli ve verimli çalışmalar beklediklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Unutmayın ‘davası hak olanın yardımcısı Hak’tır. Hak olan davada zafer de muhakkaktır’ şiarıyla yönümüzü 2023’e dönerek gece gündüz milletimizin gönlüne girmenin yollarına bakacağız. Kendini AK Parti ailesinin bir ferdi olarak hisseden herkese, gönlümüzün de kapımızın da partimizin de tüm kademelerin de sonuna kadar açık olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Teşkilatlarda görev alacak kardeşlerimden bu büyük potansiyeli harekete geçirecek, dirayeti, vefayı ve engin gönüllülüğü göstermelerini bekliyorum. Milletin kurduğu, milletin yaşattığı, milletimizin hizmetkarı olan partimize yakışan, sahada ülkemizdeki her bir bireyin desteğini alma hedefiyle çalışmaktır. İnşallah hep birlikte bunu başaracağız.”

    Erdoğan, Türkiye’nin bir yandan salgınla mücadele ederken diğer yandan da siyasi ve ekonomik hedefleri hayata geçirdiğini dile getirerek uluslararası alanda Türkiye’nin haklarını ve menfaatlerini korumak için kararlı bir mücadele yürüttüklerini belirtti.

    “Ülkemize husumeti, politikalarının merkezine yerleştiren güçlere ve onlardan cesaret alan terör örgütlerine karşı kararlı bir duruş sergiliyoruz.” diyen Erdoğan, bugüne kadar yaptıkları fedakarlıkların boşa gitmemesi ve elde edilen kazanımlardan geriye gidiş olmaması için çalıştıklarını, bununla kalmayıp yeni kazanımlar için yeni adımlar atmanın hazırlıklarını yürüttüklerini anlattı.

    “BU MÜCADELENİN LOKOMOTİFİ ELBETTE CUMHUR İTTİFAKI’DIR”

    Küresel, siyasi ve ekonomik dengeler sarsılırken, Türkiye’nin gelecek dönemde kendine güçlü bir yer edinmesini sağlamayı hedeflediklerini aktaran Erdoğan, “Bu mücadelenin lokomotifi elbette Cumhur İttifakı’dır.” dedi.

    Böyle tarihi bir mücadeleye ülkedeki tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve her kesimin destek vermesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Ama maalesef ülkemizde siyasi hırsları ve ideolojik saplantıları kendi vatanlarına ve halklarına olan sorumluluklarının önüne geçmiş bir kesim vardır. Bunların öncüsü ve sözcüsü de CHP’dir. Büyük bir üzüntüyle ifade etmek isterim ki CHP, 7/24 açık bir yalan partisine, başındaki zat da 7/24 yalan söyleyen bir adamcağıza dönüşmüştür. Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili yapmış olduğu açıklamalara baktığınız zaman, hala terör örgütlerinin birer temsilcisi olanları ‘bu ülkenin evlatları’ veya ‘kendisinin de arkadaşları’ olarak tanımlıyor. Terör örgütlerinin üyesi olan bu gençleri biz, ülkemizin gerçek manada milli ve manevi değerlere sahip gençleri olarak kabul etmiyoruz. Zira siz öğrenci misiniz, siz talebe misiniz, yoksa siz rektörün odasını basmaya kalkışan, orayı işgale kalkışan terörist misiniz? Bu ülke, teröristlerin hakim olduğu bir ülke olmayacak buna da asla fırsat vermeyeceğiz, bunun böyle bilinmesini istiyorum. Onun için de gereği neyse bunu yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Artık bu ülke Taksim’deki bir Gezi olayını yaşamayacak ve yaşatmayacaktır. Bay Kemal, sen eğer bu yolda devam edeceksen buyur devam et, terörist arkadaşlarınla yola devam edeceksen buyur o yola devam et ama biz, teröristlerle beraber olmadık olmayacağız.”

    “CHP’DEN BİZİM BEKLENTİMİZ YOK”

    Erdoğan, Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te teröristlere nasıl oraları mezar edip, nasıl inlerine girdilerse bundan sonra da her yerde aynı şekilde buna devam edeceklerinin altını çizerek, “LGBT, yok böyle bir şey. Bu ülke millidir, manevidir ve bu değerlerle geleceğe yürümektedir. Kardeşlerim, bizim bu yapıdan beklentimiz, elbette her konuda yanımızda yer alması değildir. Hatta bizim yanımızda hiç yer almasa da olur. CHP’den bizim beklentimiz yok. Bizim bunlardan beklentimiz, ülkemizin ve milletimizin ortak menfaatleri, sıkıntıları, sevinçleri bu hususta asgari düzeyde de olsa bir anlayış birliği sergilemeleridir.” değerlendirmesini yaptı.

    “Gölge etmeseler yeter, ona bile razıyız.” ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Türkiye, terörle mücadele ederken, terör örgütlerinin ve teröristlerin yanında yer almasalar yeter. Önce kendi içlerinde tecavüz, taciz, bütün bu adiliklerden arındırılmış bir siyasi parti olsunlar yeter. Türkiye sınırlarını güvenli hale getirmenin kavgasını verirken emperyalistlerin tetikçiliğine soyunmasalar yeter. Türkiye, Doğu Akdeniz’de haklarını korurken karşımızdakilerin tezleri ile ortaya çıkmasalar yeter. Türkiye, Avrupa Birliği’nden Amerika’ya kadar, nice gücün haksız ithamlarına maruz kalırken onların değirmenlerine su taşımasalar yeter. Türkiye salgınla mücadele ederken milletimizin moralini bozmaya, yürütülen faaliyetleri sabote etmeye çalışmasalar yeter. Türkiye, küresel ekonomik krizin etkileriyle boğuşurken yalanlarla ortalığı bulandırmasalar yeter. Yine söylüyorum kendi partilerinde taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık ayyuka çıkmışken başkalarına çamur atmak yerine, önce kendilerini temizleseler yeter. Yalanı gür sesle ve kendinden emin bir edayla söyleyince herkesi inandırabileceğini sanan bu sıkıntılı zihniyeti milletimizin takdirine havale ediyoruz.”

    Önceki günkü Kabine Toplantısı’nın ardından diğer pek çok hususla birlikte ekonomiyle ilgili de kapsamlı değerlendirmeler yaptığını, rakamlar verdiğini anımsatan Erdoğan, hem bugüne kadar yaptıklarını hem de bundan sonra yapacaklarını milletle paylaştıklarını belirtti.

    “Dün CHP’nin başındaki zat çıktı, yine tamamı yalan, tamamı yanlış, saptırma olan ithamlarla bu hakikatleri gölgelemeye çalıştı.” ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Halbuki kendisinin bu hezeyanları ortaya saçtığı saatlerde, ocak ayı ihracatımızın 15 milyar doları aşarak tüm zamanların rekorunu kırdığının müjdesi milletimize paylaşılıyordu. Çiftçilerimize destek ödemesi yapılmadığını söyleyen bu zat, geçen yıl yapılan 22 milyar liralık destek ödemelerini, bu yıl yapılacak 24 milyar liralık destek ödemelerini yok sayıyor. Kulağı var ama duymuyor, gözü var ama görmüyor. Zira bu zatın, bu adamcağızın kalbi mühürlenmiş. Bu zat, Türkiye’nin dünyanın en büyük gıda ihracatçılarından biri olarak yurt dışından aldığı buğdayı ve diğer ürünleri işleyip küresel düzeyde sattığını görmek istemiyor. Ülkemizin tarımsal üretiminin kendi ihtiyacını karşılamaya yettiğini kavramakta zorlanan bu zat, geçen yıl bitkisel üretimimizin 124 milyon tonla cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdığını bilmiyor.”

    Erdoğan, çiftçiye ekmesi, biçmesi, üretmesi için her türlü desteği verdiklerini, bundan sonra da daha fazlasıyla vereceklerini, görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, söylemeyen dillere diyecek sözlerinin olmadığını söyledi.

    “Arkadaşlarımız bu zatın iddialarının her birine tek tek cevaplarını vermişlerdir, vereceklerdir.” diyen Erdoğan, milletin sağlıktan sanayiye, tarımdan eğitime kadar her alanda neler yaptıklarını, hangi yatırımları gerçekleştirdiklerini, hangi hizmetleri verdiklerini bizzat yaşayarak gördüğünü vurguladı.

    “ATEŞİ SUYLA, YALANI DA HAKİKATLE SÖNDÜREBİLİRİZ”

    Kendilerini anlatmadıkları her yerde yalan ve iftira furyasının alıp başını gittiğini söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
    “Sizlerden, son 18 yılda ülkemize kazandırdığımız her eseri, milletimize getirdiğimiz her hizmeti bıkmadan, usanmadan farklı yönleriyle sürekli anlatmanızı istiyorum. Ateşi suyla, yalanı da hakikatle söndürebiliriz. Seçim gününe kadar hep birlikte sahada adım atmadık tek karış yer, elini sıkmadık, hatırını sormadık, gönlünü kazanmadık tek bir vatandaşımızı bırakmayana kadar çalışacak, koşturacağız. Bu konuda il başkanlarımızdan mahalle ve köy temsilcilerimize, sandık müşahitlerimize kadar, teşkilatlarımızın tüm mensuplarına önemli görevler düşüyor. Sizlere güveniyor ve bizi mahcup etmeyeceğinize inanıyorum.”

    YENİ ANAYASA

    Önceki gün hukuk ekonomi reformlarıyla ilgili hazırlıklar konusunda milleti bilgilendirirken aynı zamanda yeni sivil bir anayasa ihtiyacını
    tartışmanın da vaktinin geldiğini söylediklerini anımsatan Erdoğan, “Bu anayasa, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başta olmak üzere ülkemize kazandırdığımız tarihi atılımların üzerinde inşa edilecektir.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Değiştirile değiştirile iç bütünlüğünü ve tutarlılığını kaybeden mevcut anayasayı bir kenara bırakıp yeni sivil bir anayasa üzerinde çalışmak, Türkiye’nin önünde 2053’e kadar uzanacak engin ufuklar açacaktır. Yeni anayasa çalışmasına hiç şüphesiz Cumhur İttifakı’ndaki ortağımızla öncülük edeceğiz. Sayın Bahçeli’nin dün bu konuda yaptığı olumlu açıklamaları ve çizdiği çerçeveyi memnuniyetle karşıladık. Elbette böylesine kapsamlı bir çalışma, ülkedeki tüm kesimlerin içinde yer almasıyla anlamlı hale gelecektir. Süreci sabote etmek yerine, olumlu katkıda bulunmak isteyen tüm grupları, herkesi yeni anayasa çalışmalarının içinde görmek istiyoruz. Bunu da tüm samimiyetimle söylüyorum. Yeni anayasa sürecinin dünyanın ve bölgenin son yıllarda geçirdiği büyük değişimlerin ülkemizin önünde açtığı fırsatların değerlendirilmesini kolaylaştıracak bir yönü olacağına da inanıyorum.”

    “BİZE 1 ADIM GELENE 5 ADIM, 10 ADIM GİTMEKTE TEREDDÜT ETMEYİZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin tarihi boyunca hep değişimlerin gerisinden gitmek yerine değişimlerin önünü açan, değişime öncülük eden bir anlayışla hareket ettiğini dile getirdi.

    Bugün de aynı şekilde yollarına devam ettiklerini, siyaseti polemik tuzağı olmaktan çıkartıp hizmet yarışı haline dönüştürmekte, ahlaki ve ilkeli temelini güçlendirmekte kararlı olduklarını anlatan Erdoğan, bunun için iktidar kadar muhalefete de sorumluluk düştüğünün hatırdan çıkarılmaması gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Şu ana kadar terör örgütlerinin vesayetindeki partilerin gölgesinde kalan bir ana muhalefetin bu sorumluluğu yerine getirebilmesinin zor olduğunu gördük. Hiç değilse bundan sonra karşımızda gerçekten Türkiye’nin partisi gibi davranan, yerli ve milli olabilmeyi başaran, sorunun değil, çözümün parçası olan bir ana muhalefet görebilmeyi umut ediyoruz. Demokrasilerde muhalefetin ne kadar önemli olduğunun bilincinde olan bir parti olarak böyle bir gelişmeden ancak mutluluk duyarız. Bunun bizim değil, milletimizin talebi olduğunu da özellikle belirtmek isteriz. Yapılan reformların, demokratik ve ekonomik kalkınmamızın çarpan etkisi haline dönüşmesini, ülkemizin elde ettiği kazanımların sürekli ileriye taşınmasını da ancak bu şekilde sağlayabiliriz. AK Parti olarak bu doğrultuda bize 1 adım gelene 5 adım, 10 adım gitmekte, büyük ve güçlü Türkiye hedefi ne gerekiyorsa yapmakta asla tereddüt etmeyiz. Cumhur İttifakı ile ülkemizin yakaladığı büyük fırsatı tarihi bir zafere dönüştürme mücadelemizde yanımızda yer alacak herkese yüreğimiz de kollarımız da kapımız da açıktır.”

    KONGRELERDEN NOTLAR

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından “Rabia” işareti yaparak, “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” dedi. Erdoğan’ın sözlerini, canlı olarak bağlandığı kongredekiler de tekrarladı.

    Kongrelerde söz alan il yönetimlerinden isimler de Erdoğan’a “sevgi ve selamlarını” iletti. AK Parti kongrelerine, eski il yöneticileri ile MHP’den temsilciler de katıldı.

    Bilecik Kongresinde söz alan İl Gençlik Kolları Başkanı Muhammed Karadayı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı selamlayarak, “Bilecik gençliği Ayasofya gençliğidir, Bilecik gençliği Mescid-i Aksa gençliğidir, Bilecik gençliği olarak 2023 hedeflerinde sizin arkanızda alnı ak, başı dik yürümeye, koşmaya devam edeceğiz.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Bizim gençlerimiz polisine saldıran değil, bizim gençlerimiz kendisine gelenlerin kendisinde hayat bulduğu bir gençliktir. Boğaziçi Üniversitesi’nde olduğu gibi LGBT’ci, şucu, bucu değil, polisine saldıran değil, tam aksine tüm polisiyle beraber el ele, dimdik yoluna devam eden bir gençlik. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.” karşılığını verdi.

  • Rektör Bulu: “LGBT haklarını savunan birisiyim, istifayı asla düşünmüyorum”

    Rektör Bulu: “LGBT haklarını savunan birisiyim, istifayı asla düşünmüyorum”

    Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör protestolarının odağındaki Prof. Dr. Melih Bulu, kendisine yöneltilen eleştirilerle ilgili konuştu. “LGBT bireylere yönelik asla bir tepkim söz konusu değil. Ben de LGBT bireylerin haklarını ve özgürlüklerini savunan bir insanım” diyen Prof. Bulu, istifa etmeyi asla düşünmediğini de sözlerine ekledi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan, öğrenci ve akademisyenlerin protesto ettiği Prof. Dr. Melih Bulu, yaşananlarla ilgili olarak Habertürk yazarı Nagehan Alçı’ya konuştu.

    Bulu, Alçı’nın şahmeran figürlü Kabe fotoğrafına yöneltilen tepkiler sonrası Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ Çalışmaları Aday Kulübü’nün kapatılmasıyla ilgili yönelttiği soru üzerine şunları söyledi:

    “Nagehan Hanım öncelikle şunu söyleyeyim: Burada LGBT kimliği hedef alınıyor gibi bir yaklaşım yok, Boğaziçi kurumsal olarak her kimliğe saygılıdır. Benim LGBT bireylere yönelik asla bir tepkim söz konusu değil. Ben de LGBT bireylerin haklarını ve özgürlüklerini savunan bir insanım. Ancak bu üniversitede kulüpleşmek için önce aday kulüp statüsü alınıyor siz de biliyorsunuzdur, 2 senelik bir izleme süresi oluyor. LGBT aday kulüptü, henüz kulüpleşmemişti.”

    “2 seneyi doldurup ne zaman kulüpleşecekti?” şeklindeki soruya da Bulu, “Açıkçası süre aşımı vardı, bizden önceki yönetim işi uzatmış, 6 ay kadar önce dolmuş süre. Bu infiale yol açan serginin materyalleri LGBT kulüp odasından çıkınca, bir de üzerine PKK ile ilgili bir materyel de yine aynı odada bulununca kulüp adaylığı iptal edildi. Öğrenciler bunun üzerine rektörlük binasını ablukaya aldılar” yanıtını verdi.

    Nagehan Alçı da PKK ile ilgili materyale takıldığını ve bu nedenle tutanağa ulaştığını söyledi. “Gözaltı ve ardından gelen 2 tutuklamaya konu olan tutanakta KONGRAGEL üst başlıklı Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri isimli bir kitabın söz konusu kulüp odasında bulunduğu kayda geçmiş” bilgisini veren Alçı, “Arkadaşlar doğru mu bu? Böyle bir doküman çıktı mı kulüp odasından?” diye sordu.

    ‘Konuşmak istedim, kabul etmediler’

    Bulu, devamında göreve geldiği ilk gün kendisini protesto eden öğrencilerin yanına gittiğini, onları ikna etmeye çalıştığını anlatarak “İlk gün ne diyorsam aynısını demeye devam ediyorum Nagehan Hanım. Bakın dün daha önce olmayan bir şey oldu, rektörlük binasının tüm kapılarını tuttular. Benim dışarı çıkmamı engellemeye çalıştılar” diye konuştu.

    Bulu, neden öğrencilerle görüşmeyi denemediğinin sorulması üzerine de şunları söyledi:

    “Denedim, onlara aranızdan bir ekip seçin, gelin konuşalım, dedim, kabul etmediler, benim onların yanına gitmemi istediler. Ancak çok kalabalıktı, bunu emniyet ve benim koruma polisim güvenlik açısından riskli buldu, ‘Sizi koruyamayız’ dediler. Sonuçta abluka bitmedi. Defalarca çağrı yapmamıza rağmen bitmedi. Ben eve gidemediğim için polisin müdahalesi şart oldu.”

    ‘Başta bu krizin 6 ay içinde biteceğini öngörmüştüm, öyle de olacak’

    Bulu, bundan sonra ne yapacağıyla ilgili yöneltilen soruya da “Asla istifayı düşünmüyorum. Başta bu krizin 6 ay içinde biteceğini öngörmüştüm, öyle de olacak” yanıtını verdi.

    Alçı’nın “Peki ama bitme emaresi var gibi görünmüyor. Üstelik 6 ay çok uzun bir süre, böyle karmakarışık bir 6 ay geçer mi?” şeklindeki sorusu üzerine de Bulu, “Elbette böyle sert geçecek bir 6 ay değil. Tansiyon düşecek ancak 6 ay içinde kriz tamamen biter” ifadesini kullandı.

    Bulu, geldiğinden beri 100 kadar akademisyenle konuştuğunun, 20 kadar hocanın mahalle baskısı uygulayarak bu işi bloke ettiğini ileri sürdü.

    ‘Partisi tepki gösterdiği için tavır değiştirdi’

    Bulu, danışman olarak atadığı Uluslararası Ticaret Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Oğuzhan Aygören’in bu görevi reddetmesiyle ilgili olarak da şunları kaydetti:

    “Oğuzhan Hoca ile eski tanışıklığımız var Nagehan Hanım. Aramızda hep birlikte ne yapabiliriz diye konuşurduk. Ben kendisini rektör danışmanlığına atadığımda başta her şey iyiydi ancak sonra mensubu olduğu DEVA Partisi’nden çok tepki geldi, o nedenle geri adım atmak zorunda kaldı.”