Etiket: bosna hersek

  • Kürek milli takımı Balkan şampiyonu oldu

    Kürek milli takımı Balkan şampiyonu oldu

    9-11 Eylül tarihlerinde Bosna-Hersek/Visegrad’da düzenlenen 2022 Balkan Şampiyonası’nda Kürek Milli Takımı, şampiyonaya Genç ve Yıldız kategorilerinde toplam 20 ekip ve 38 sporcu ile katıldı. 2022 Balkan Şampiyonu olan Kürek Milli Takımı, 7 Altın, 5 Gümüş ve 3 Bronz madalya ile toplam 15 madalya kazandı.
    Genel sonuçlarda 74 puanla birinci sırada yer alarak Balkan şampiyonu olan ay-yıldızlılar, Erkeklerde 49 puanla birinci sırada, kadınlarda ise 25 puanla ikinci sırada yer aldı. Genel sonuçlara göre şampiyonayı Romanya ikinci, Sırbistan ise üçüncü sırada tamamladı.

    Kürek Milli Takımı’nın aldığı dereceler ise şu şekilde:
    Genç Erkekler (JMA)
    İki Tek (Enes Biber – Aytimur Selçuk)
    İki Çifte (Ahmet Ali Kabadayı – Halil Kaan Köroğlu)
    Dört Tek (Alper Şevket Eren – Cevdet Ege Mutlu – Fatih Mehmet Avcı – Yusuf Ziya Ateş)
    Sekiz Tek Dümencili (Aytimur Selçuk – Enes Biber – Alper Şevket Eren – Cevdet Ege Mutlu – Yiğit Yaşar Doğruok – Fatih Mehmet Avcı – Ahmet Ali Kabadayı – Mahmut Tiryaki – Nazım Arda Kabasakal (d)

    Yıldız Erkekler (JMB)
    İki Tek (Yasin Şen – Eren Akbaş)
    Dört Tek (Metehan Yavuz – Berat Aydın – Mehmet Emin Sarıoğlu – İbrahim Hakkı Canyiğit)
    Sekiz Tek Dümencili (Metehan Yavuz – Berat Aydın – Mehmet Emin Sarıoğlu – İbrahim Hakkı Canyiğit – Şakir Özdemir – Mustafa Sarı – Yasin Şen – Eren Akbaş – Nazım Arda Kabasakal (d)

    Gümüş madalya alan milliler ise şu isimlerden oluşuyor:
    Genç Kadınlar (JWA)
    İki Tek (Irmak Fertuğ – Simla Suay Alıncı)
    Dört Tek (Irmak Fertuğ – Simla Suay Alıncı – Şerife Şirin Çevik – Eda Erkan)

    Yıldız Kadınlar (JWB)
    Tek Çifte (Derensu Kutluata)
    İki Çifte (Damla Sungunapa – Sıla Ergül)
    Dört Çifte (Derensu Kutluata – Sıla Ergül – Damla Sungunapa – Nisan İpar)

    Bronz madalya alan milliler şunlar:
    Genç Erkekler (JMA)
    Tek Çifte (Eren Efe Kara)
    Dört Çifte (Ahmet Erdem – Mehmet Poyraz Saltık – Giray Yazçayır – Emir Elma)
    Yıldız Erkekler (JMB)
    İki Çifte (Gökman Kaan Sezer – Süleyman Yılmaz)

    Dördüncü olan milliler:
    Genç Kadınlar Tek Çifte (Eda Erkan)
    Genç Kadınlar İki Çifte (Sıla Ergül – Damla Sungunapa)
    Yıldız Kadınlar Dört Çifte (Irmak Fertuğ – Nisan İpar – Yağmur Berkkam – Simla Suay Alıncı)
    Yıldız Erkekler Dört Çifte (Gökmen Kaan Sezer – Süleyman Yılmaz – Muhammet Kuday Bulut – Mehmet Yıldız)
    Yıldız Erkekler Tek Çifte ise Erdem Taş, şampiyonayı 5. olarak tamamladı.

  • İki ülke arasında kimlik kartıyla seyahat

    İki ülke arasında kimlik kartıyla seyahat

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balkan turunun ilk ziyareti kapsamında geldiği Bosna Hersek’te temaslarını sürdürüyor. Erdoğan, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Üyeleri ile gerçekleştirdiği gerçekleştirdiği ikili görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi.

    İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 30.yıldönümünde Bosna Hersek’te bulunmaktan memnuniyet duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ziyaretimize ayrıca tarihi bir nitelik kazandırmıştır. Dışişleri Bakanlıklarımız tarafından yapılan açıklamada belirtildiği gibi Türkiye-Bosna Hersek ilişkileri müstesna nitelik taşımaktadır. Siyasi askeri ve ekonomik ilişkilerin ötesinde sahip olduğumuz tarihi kültürel ve beşeri bağlar ilişkilerimizin sağlam temelini oluşturuyor. Değerli mevkidaşlarımla gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde ilişkilerimizi daha da ileri seviyelere taşımak için atabileceğimiz adımları ele aldık” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Ekim’de yapılacak seçime hazırlandığını dile getirerek, “Seçim arifesinde böyle bir seyahati gerçekleştirmek bizler içinde gerçekten ayrı bir mutluluk vesilesi. Türkiye’nin Bosna Hersek’in huzur refah ve istikrarına verdiği önemi toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğini bir kez daha vurguladık. Bosna Hersek’i önümüzdeki dönemde yoğun bir gündem beklemektedir. Gerek yapılacak seçim adil, şeffaf ve yapıcı ortamda gerçekleştirilmesi sadece Bosna Hersek için değil tüm bölgemiz için hayati bir öneme sahiptir. Seçime giden süreçte ülkenin refahına katkı sağlayacak bir seçim atmosferinin teşvik edilmesi Bosna Hersek’in huzuru ve istikrarı açısından özellikle mühimdir. Bu vesileyle seçim sonuçlarının tüm Bosna Hersek için şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum. Tarafların rızası dahilinde Bosna-Hersek’teki mevcut sıkıntıların aşılması amacıyla Türkiye olarak elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyorum. Görüşmelerimizde geçen sene yüzde 35’e yakın artışla 876 milyon dolar seviyesine ulaşan ikili ticaretimizi geliştirmek, yatırımlarımızı daha da artırmak amacıyla neler yapabileceğimizi ele aldık. 2019’da temelini attığımız Saraybosna Belgrad otoyolu projesine büyük önem veriyoruz. Sıkıntıların yaşandığı bir konuyu dostlarım bize açtılar biz de finans noktasındaki ilişkiler ağı açısından Ziraat Bankamız ile ilgili konuyu müdüre gerekli talimatı verdim. Süratle bu konuyu çözecekler” ifadelerini kullandı.

    “Yarın Sırbistan’da da böyle bir anlaşmayı imzalayacağız”

    Bu projeyle bölge ülkelerinin yanı sıra bölge halklarını da birbirine bağlayacak bir proje olduğunu sözlerine ekleyen Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

    “Türkiye olarak Bosna Hersek’e yönelik kalkınma yardımlarımızı hız kesmeden sürdürürken bir yeni adım da özellikle artık kimlik kartlarıyla. Türkiye-Bosna Hersek arasındaki gidiş gelişleri yapabilme kararını verdik. Dışişleri Bakanlarımız süratle gerekli prosedürü bitirecekler. Türkiye’den Bosna Hersek’e, Bosna Hersek’ten Türkiye’de kimlik kartlarıyla seyahat yapılabilecek. Yarın aynı şekilde Sırbistan’da da böyle bir anlaşmayı imzalayacağız. Bulgaristan’la da aynı şekilde böyle bir anlaşmayı imzalamıştık”

    TİKA’nın 1995 yılından bu yana bine yakın projeyi hayata geçirdiğini sözlerine ekleyen Erdoğan, Bosna Hersek’in yanında olmaya devam edeceğimizi bir kez daha vurguladı.

  • Bosna Hersek’in bağımsızlığı Bursa’da kutlandı

    Bosna Hersek’in bağımsızlığı Bursa’da kutlandı

    Eski Yugoslavya’dan ayrılarak 29 Şubat-1 Mart 1992 tarihlerinde yapılan referandum ile bağımsızlığını kazanan Bosna Hersek’in ‘Bağımsızlık Günü’ Bursa’da da törenle kutlandı.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlenen Bosna Hersek’in Bağımsızlık Günü kutlama törenine; Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yanı sıra Bosna Hersek’in Ankara Büyükelçisi Adis Alagiç, Preporod Kültür Sanat Derneği Başkanı Prof.Dr Sanjin Kadric ve Bursa’da yaşayan Boşnak vatandaşlar katıldı.

    Törendeki konuşmasına Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’i rahmet ve minnetle anarak başlayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, İzzetbegoviç’in ‘Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın ve unutturmayın’ sözünü hatırlattı. Yugoslavya’nın dağılmasıyla bağımsızlığını ilan eden Bosna Hersek’te yeni kurulan devletin Sırp toplumu tarafından kabul edilmediğini dile getiren Başkan Aktaş, “O süreçte Sırpların Müslüman Boşnak halkına neler yaptığını hala hatırlıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar ama biz biliyoruz ki mazlumların hamisi konumundaki Türkiye, o gün de bugün de inşallah bundan sonra da Boşnak kardeşlerinin yanında olacak. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük katliam Srebrenitsa’da yaşandı ve birkaç gün içerisinde 8 bin 372 Boşnak katledildi. Avrupa’nın ortasındaki bu soykırıma tüm dünya, Avrupa sessiz kaldı. Müslüman coğrafyalarda akan kanın durması, en büyük temennimizdir, duamızdır” dedi.

    “Daha da güçleniyoruz”

    Bosna Hersek Ankara Büyükelçisi Adis Alagiç ise bundan 30 yıl önce Bosna Hersek’te yaşayan tüm halkların yüzde 65’inin referanduma çıktığını ve yüzde 99.8 oranında ‘Evet’ denildiğini hatırlattı. Alagiç, “Ne için ‘Evet’ denildi? Bağımsız, egemen, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir ülkeye evet dediler. Böyle bir devlet istedik diye, ülkemiz büyük saldırı altında kaldı. Ne oldu? 30 sene sonra ülkemiz yaşıyor, her zamankinden daha güçlü. 194 ülke tarafından tanınmış ve her geçen gün daha da güçleniyor” diye konuştu.

    Preporod Kültür Sanat Derneği Başkanı Prof.Dr Sanjin Kadric, Bosna Hersek’in en önemli resmi günlerinden birinin Bağımsızlık Günü olduğunu ve bugünü coşku içinde kutladıklarını belirterek, “Bizim için önemli olduğu kadar Türk dostlarımız için de önemli olduğunu burada çok net görüyorum” şeklinde konuştu.

    Konuşmaların ardından, sahne alan sanatçıların Boşnak ezgileri eşliğinde Bosna Hersek’in Bağımsız Günü coşku içinde kutlandı.

  • Bosna Heyeti’nden Fetih Müzesi’ne ziyaret

    Bosna Heyeti’nden Fetih Müzesi’ne ziyaret

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Saraybosna Kanton Kültür ve Spor Bakanı Samir Avdic ile beraberindeki heyeti Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde ağırladı.

    Bursa’nın fethinin 3 boyutlu anlatıldığı Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi,
    dünyanın en büyük tam panoramik müzesi olma özelliğiyle kısa sürede yurt içi ve yurt dışında ilgi odağı olmayı başardı. Açıldığı günden bu yana binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Fetih Müzesi, son olarak Saraybosna Kanton Kültür ve Spor Bakanı Samir Avdic’in yanı sıra Bosna Hersek Ankara Büyükelçisi Adis Alagiç, Saraybosna Tarih Arşivi Müdürü Haris Zaimovic, Bosna Hersek Devlet Arşivi Müdür Yardımcısı Fuad Ohranovic ve Tarih Uzmanı Elma Dervisbegovic’e kapılarını açtı.

    Saraybosna Kanton Kültür ve Spor Bakanı Samir Avdic ile beraberindeki heyet, ilk olarak Osmanlı döneminin önemli olaylarının resmedildiği tabloların yer aldığı sergi salonunu gezdi. Daha sonra panoramik resmin yer aldığı kubbe bölümüne çıkan misafirler, 3 boyutlu resmi gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemedi. Müzenin her bölümünü büyük bir hayranlıkla inceleyen Bakan Avdic, hatıra para basma setinde Osmanlı sikkesi basmayı ihmal etmedi.

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, ziyaret sonunda Saraybosna Kanton Kültür ve Spor Bakanı Samir Avdic’e Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi’ye ait olan miğferin biblosunu hediye etti. Bakan Avdic ise böylesine önemli bir eseri tüm dünyaya kazandırdığı için Başkan Dündar’ı kutladı. Samir Avdic, aynı zamanda müzenin anı defterini de imzaladı.

  • Bosna Hersek Büyükelçisi’nden BTSO’ya ziyaret

    Bosna Hersek Büyükelçisi’nden BTSO’ya ziyaret

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Bosna Hersek’in Ankara Büyükelçisi Adis Alagiç ve beraberindeki heyeti ağırladı. Büyükelçi Alagiç, Bosna Hersek’in NATO üyeliği sürecinin son aşamaya geldiğini belirterek, “NATO üyeliği Bosna Hersek’te yeni fırsatlar oluşturacak” dedi.

    Oda hizmet binasında gerçekleşen ziyarette Büyükelçi Alagiç ve Bosna Hersek Bursa fahri konsolosu Muzaffer Çilek’i, BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cüneyt Şener, Meclis Başkan Yardımcısı Metin Şenyurt, yönetim kurulu üyeleri Muhsin Koçaslan ve Yüksel Taşdemir, divan kâtibi Gülçin Güleç ağırladı. Bursa’nın ihracat ve katma değerli üretim performansı ile Türkiye’nin büyüme hamlesine en üst düzeyde katkı sunan şehirlerin başında geldiğini belirten Şener, “Balkan coğrafyamızın önemli ülkelerinden olan Bosna Hersek ile önemli bir ticaret hacmimiz var. Bosna Hersek’e ihracat yapan firma sayımız 300’ün üzerinde. Özellikle Bursa ve Bosna Hersek arasında benzer birçok yön var. Fakat ekonomik ilişkilerimiz hala yeterli değil. Aşı uygulamalarının yaygınlaşması ve pandeminin etkisinin minimuma indirilmesiyle Bursa ve Bosna Hersek arasında ticareti artıracak etkinlikler planlamalıyız” dedi.

    Bosna Hersek’in Ankara Büyükelçisi Adis Alagiç, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’na daha önce farklı programlar kapsamında ziyarette bulunduğunu belirterek, BTSO’nun firmalara vizyon katacak önemli projelere imza attığını vurguladı. Alagiç, Bursa iş dünyası temsilcileriyle Bosna Hersek arasındaki ekonomik işbirliğinin önümüzdeki dönemde daha da artacağına inandığını dile getirdi. Bosna Hersek’te imalat sanayi üretiminin bu yılın ilk 4 ayında önemli artış gösterdiğini, turizm sektöründe de özellikle son 10 yılda yüzde 30 büyüme kaydedildiğini ifade eden Alagiç, “Ülkemizde Türkiye için önemli fırsatlar var. Avrupa’nın tam ortasındayız. Turizm alanında ülkemize önemli bir ilgi var ama otel ve restoran niteliği bakımından istediğimiz düzeyde değiliz. Bu noktada yeni yatırımcılara ihtiyacımız var. Yatırımcılar için devletimizin destekleri mevcut” ifadelerini kullandı.

    “620 milyonluk pazarın merkezindeyiz”

    Bosna Hersek’in NATO üyeliği sürecinin sona yaklaştığını belirten Alagiç, “NATO üyeliği bizim için çok önemli. Çok kısa bir zamanımız kaldı. Üyelik sürecinin tamamlanması ülkemize değer katacaktır.” dedi. Dünyada hızla güçlenen bir rekabet ortamının olduğunu kaydeden Alagiç, Bosna Hersek’in stratejik konumu ile bölgede ekonomik olarak gelişmesini istikrarlı bir şekilde artıran bir ülke olduğunu vurguladı. Türk iş insanlarının Bosna Hersek’e daha fazla yatırım yapmasını, daha çok mal satmasını istediklerini belirten Alagiç, “620 milyonluk bir pazarın tam merkezindeyiz. Bosna Hersek’in Avrupa Birliği ülkeleri ile serbest ticaret anlaşmaları Türk firmaları için fırsat olabilir. Elçilik olarak Türk iş insanlarımızın yanındayız” dedi.

  • Başkan Aktaş’tan Saraybosna’ya ziyaret

    Başkan Aktaş’tan Saraybosna’ya ziyaret

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, beraberindeki heyetle Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’ya resmi ziyaret gerçekleştirdi.

    Ziyaret kapsamında Saraybosna Büyükşehir Belediye Başkanı Abdulah Skaka ile bir araya gelen Aktaş, görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, iki kardeş şehir arasındaki ilişkilerin güçlenerek devam ettiğini söyledi.

    Skaka ile geçen yıl da bir araya geldiklerini anımsatan Aktaş, “Akabinde Şubat 2020’de Saraybosna’da buluşarak yapacağımız çalışmalarla ilgili ön anlaşmalar yaptık. Fakat çok kısa bir süre sonra başlayan Kovid-19 pandemi süreci çalışmalarımızı olumsuz etkiledi.” diye konuştu.

    Saraybosna ile Bursa arasındaki kardeş şehir ilişkisinin 41 yılını doldurduğunu kaydeden Aktaş, “Biz de 41 kere maşallah diyerek bunu güçlendirerek devam ediyoruz.” dedi.

    Aktaş, Bursa’nın 3 milyondan fazla nüfusuyla Türkiye’nin en güçlü ikinci ihracat şehri olduğuna dikkati çekerek, “Otomotiv, tekstil ve ahşap sanayi Bursa’nın öncelikleri arasında. Çok güçlü sanayi kuruluşlarımız ve çok güçlü sanayicilerimiz var. Dost ve kardeş ülke Bosna Hersek’te ve dolayısıyla onun başkenti Saraybosna’da bu iş insanlarını buluşturarak karşılıklı kültürel etkileşimle beraber ticari altyapıyı da temin etmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Bursa’nın Saraybosna’nın daha büyük hali olduğunu aktaran Aktaş, iki şehrin hem coğrafyaları hem de içinde yaşayan insanların özellikleri itibarıyla benzerlikler taşıdıklarını söyledi.

    Aktaş, gelecek dönemde sanat ve meslek edindirme kurslarıyla ilgili çalışmaların gerçekleştirileceğine işaret ederek, özellikle kadınlara yönelik eğitimlerle ilgili Bursa’dan Saraybosna’ya eğitmenler gönderileceğini aktardı.

    Meslektaşı Skaka’ya Bosna Hersek’te 15 Kasım’da yapılacak yerel seçimlerde başarılar dileyen Aktaş, “Aldığımız bu başkanlık emanetini her iki şehrin halklarının menfaatleri doğrultusunda kullanacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.” şeklinde konuştu.

    Skaka da Bursa’nın Saraybosna’nın en eski kardeş şehirlerinden biri olduğunu belirterek, Saraybosna’daki tarihi yapıların ayağa kaldırılması ve restorasyonunda Bursa’nın önemli bir rol oynadığını kaydetti.

    Saraybosna’nın özellikle Türkiye’deki kardeş şehirlerle ilişkilerini daha da güçlendirmeyi hedeflediğini söyleyen Skaka, “Bugünkü görüşme Bursa ile Saraybosna arasındaki, Türkiye ile Bosna Hersek arasındaki, en nihayetinde de iki ülkenin halkları arasındaki iyi ilişkilerin devamı niteliğindedir.” diye konuştu.

    Saraybosnalı mektep öğrencilerine Kur’an-ı Kerim dağıtıldı

    Aktaş, Saraybosna ziyareti kapsamında Saraç Ali Camisi ile Sedrenik Camisi’ni ziyaret ederek mektep öğrencileriyle sohbet etti.

    Hayrat Vakfı şubesi ve Diyanet Vakfı marifetiyle öğrencilere Kur’an-ı Kerim dağıtan Aktaş, “Okul eğitimleri devam ederken Kur’an-ı Kerim eğitimi almak için buralara koşup gelen çocuklarımızı görmek açıkçası bizleri duygulandırdı. Çocuklarımızın hem eğitimlerini almaları hem dinimizi öğrenmeleri noktasında Diyanet teşkilatının da Bosna Hersek İslam Birliğinin de çok büyük gayretini gördüm, Hayrat Vakfının da onlara destek verdiğini gördüm.” ifadelerini kullandı.

    Aktaş, Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in kabrinin de bulunduğu Kovaçi Şehitliği ile Firuz Bey Hamamı’nı da ziyaret etti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Srebrenitsa mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Srebrenitsa mesajı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen ve en az 8 bin 372 Boşnak sivilin acımasızca öldürüldüğü Srebrenitsa soykırımının 25. yılı dolayısıyla video mesaj yayımladı.

    https://youtu.be/p777XpDhykQ

  • Ünlüler Srebrenitsa kurbanlarının ismini okudu

    Ünlüler Srebrenitsa kurbanlarının ismini okudu

    Srebrenica Soykırımı’nın 25’nci yıl dönümünde Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı’nın düzenlediği ‘Srebrenica İçin Okumalar’ etkinliği kapsamında ünlü isimler, 25 soykırım kurbanının adını okudu.

    Bosna Hersek’in Srebrenitsa şehrindeki Potoçari’de 11 Temmuz 1995’te yapılan ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın tanık olduğu ‘en büyük soykırım’ olarak tarihe geçen Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 25 yıl geçti. 1995’ten beri, her yıl 11 Temmuz’da, 8 bin 372 soykırım kurbanı törenlerle anılıyor. Yakınlarını kaybedenler, mezarların başında dualar ediyor. Ancak bu yıl, yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle kitlesel anma etkinliklerinin yapılmayacağı, cesedi bulunan 9 kişinin Potoçari Mezarlığı’nda defnedileceği ve sadece ailelerinin katılacağı sade bir tören düzenlenerek hayatını kaybedenlerin anılacağı öğrenildi.

    Her yıl 11 Temmuz’da, İstanbul’da çeşitli organizasyon ve etkinlikler düzenleyerek Srebrenica Soykırımı’nın hatırlatılmasına ve hayatını kaybedenlerin anılmasına öncülük eden Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı bu yıl, ‘Srebrenica İçin Okumalar’ adlı etkinlik düzenledi. Etkinlik kapsamında, sanatçı Suzan Kardeş, sanatçı Haluk Levent, sanatçı Kenan Vural, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Yazar Ayşe Kulin, tarihçi Prof Dr. Hatice Oruç gibi isimler isimler Srebrenica’nın 25 kurbanının adını okudu.

    https://youtu.be/MSNOFm6BwIg

  • Avrupa’nın en büyük insanlık trajedisi: Srebrenitsa

    Avrupa’nın en büyük insanlık trajedisi: Srebrenitsa

    Avrupa’da 2’nci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa Soykırımı’nın 9 kurbanı daha bugün defnedilecek.

    Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da, 1995 yılının Temmuz ayında yaşanan soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 9 soykırım kurbanı, Potoçari Anıt Mezarlığı’nda kılınacak cenaze namazının ardından ebedi huzura kavuşacak.

    Cenaze namazı öncesinde ise aralarında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu birçok dünya liderinin, soykırımın 25’inci yıl dönümü dolayısıyla gönderdiği görüntülü mesajların gösterileceği anma programı yapılacak.

    Bu yıl defnedilecek soykırım kurbanlarının en genci öldürüldüğünde 23 yaşında olan Salko İbisevic, en yaşlısı ise 70 yaşında öldürülen Hasan Pezic olacak.

    Toprağa verilecek diğer kurbanlar ve yaşları ise şöyle:

    “Sead Hasanovic (24), Alija Suljic (26), Hasib Hasanovic (25), Zuhdija Avdagic (48), Bajro Salihovic (52), İbrahim Zukanovic (54), Kemal Music (27).”

    Potoçari Anıt Mezarlığı’na bugüne kadar 6 bin 643 soykırım kurbanı defnedilirken, bugünkü cenaze töreninin ardından bu sayı 6 bin 652’ye yükselecek.

    Srebrenitsa’da ne oldu?

    Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

    Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık bölgede, fabrikalarda ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar ise toplu mezarlara gömüldü.

    Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.

  • Srebrenitsa tanığı anlattı: 9 ay ormanda yaşadık

    Srebrenitsa tanığı anlattı: 9 ay ormanda yaşadık

    Eski Yugoslavya’daki iç savaş esnasında Sırpların, kasabada 8 binden fazla Boşnak Müslümanı öldürmesi ve “2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük katliam” olarak nitelenlendirilen Srebrenitsa Katliamı’nın üzerinden 25 yıl geçti. Binlerce Müslümanın katledildiği yüz binlercesinin zulme uğradığı bu acı olayın üzerinden 25 yıl geçse de acısı hala taze… Soykırıma tanıklık eden Boşnak Müslümanları yaşadıkları o anları Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı.

    KATLİAMDAN KAÇIŞI ANLATTI

    Fransa’da yaşayan Bekir Husejinoviç, 11 Temmuz 1995’te Bosna Hersek’in Srebrenica şehrinde Boşnaklara saldıran ve bir gece 8 bin 372 insanı öldüren Çetniklerden kardeşiyle birlikte kaçarak Bosna Hersek’teki Tuzla kentine ulaşmaya çalıştı. Kameniçko Brdo’da kurulan tuzağın Srebrenica sütunun yıkmasıyla birlikte binlerce insanla birlikte oradan kaçmaya çalıştı ve kardeşiyle bir ormana girdi. 9 ay boyunca ormanda yaşayan Husejinovic, Srebrenica Soykırımı’nı, ormanda kaldığı süre boyunca yaşadıklarını ve ailesine kavuştuktan sonraki hayatını yazdığı defteri kitaplaştırdı.

    PATLAYAN MAYINDAN ŞANS ESERİ KURTULDULAR

    Bosna Hersek’in Srebrenica şehrinde, 11 Temmuz 1995’te Çetniklerin (Milliyetçi Sırp güçleri) saldırdığı ve bir gecede 8 bin 372 insanın öldüğü Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 25 yıl geçti. Aradan geçen bunca yıla rağmen, soykırım mağdurlarının yaraları hala taze. Bosna Hersek’in Bratunac şehrinde doğan Bekir Husejinovic, daha sonra güvenli olduğunu düşündükleri için ailesiyle birlikte Srebrenica’ya taşındı. Temmuz 1995’te Sırp güçlerin Srebrenica’ya saldırmasının üzerine Bekir Husejinoviç, kardeşiyle oradan uzaklaştı ve 15 binden fazla insan ile birlikte yürüyerek Bosna Hersek’in Tuzla kentine ulaşmak için yola koyuldu. Ancak Tuzla’ya ulaşamadan, Çetniklerin kurduğu mayın patladı. Çok sayıda insan hayatını kaybetti ancak Husejinoviç, kardeşiyle birlikte kurtulanlar arasındaydı. Husejinoviç, bir ormana girdi ve 9 ay boyunca bir ormanda yaşadı.

    “ARTIK ÖLENLERİN VE YARALANANLARIN SAYISINI TUTAMIYORDUK”

    1992’de başlayan kuşatmayı, Srebrenica Soykırımı’nı, ormanda kaldığı süre boyunca yaşadıklarını ve ailesine kavuştuktan sonraki hayatını kitaplaştıran Husejinoviç, “1993’te annemle ve kardeşlerimle Srebrenica’ya yakın bir bölgeye yerleştik. Eğitimimiz için de kolaylık olacaktı. İçinde bulunduğumuz durumdan dolayı bazen dersler erkenden bitiyordu. Bölgeye insani yardım gönderiliyordu. Tam da “Belki bir şeyler düzelecek ve savaş son bulacak” diye düşünürken, hafızalarda en karanlık tarih gün olarak kalacak o Temmuz ayı geldi. 6 Temmuz’da başlayan Çetnik işgali 5-6 gün sürdü. Artık ölenlerin ve yaralananların sayısını aklımızda tutamıyorduk, bilmiyorduk. Srebrenica artık Çetniklerin elindeydi” sözleriyle işgali anlattı.

    “15 BİNDEN İNSAN ORMANA KAÇTI”

    Kardeşiyle Tuzla’ya doğru yürümek için yola koyulduklarını söyleyen Husejinoviç, “Ben, erkek kardeşim ve birkaç akrabamız Tuzla’ya doğru yola koyulduk. Yolun açık olacağı söylenmişti ve biz hiçbir sorun yaşamadan Tuzla’ya geçecektik. Annem ise küçük erkek kardeşim ve iki kız kardeşimle Potoçari’ye, Birleşmiş Milletler’in ‘güvenli bölgesi’ne geçtiler. 5’nci kilometrede, Kameniçko Brdo’da bize kurulan bir tuzak vardı. Yolda mayınlar vardı. Kameniçko Brdo’daki tuzak, Srebrenica sütununu devirdiği bilinen ilk pusudur. 15 binden fazla insan dağılmaya ve ormanlara kaçmaya başladı. Binlerce insan hayatını kaybetti, çok az insan başardı hayatta kalmayı” diyerek kendisinin de hayatta kalma mücadelesini kazananlardan biri olduğunu dile getirdi.

    “9 AY BOYUNCA ORMANLARDA YAŞADIK”

    15 gün yürüdüklerinin vurgulayan Husejinoviç, “Ağustosun başlarında Çetniklerin bölgesi olan bir dağa ulaştık. Sonra bir asfalta çıktık, 3 kişiydik. Sonra bir grupla karşılaştık ve onlara katıldık. Onların da amacı, bizim gibi Srebrenica’ya ulaşmaktı. Yemek bulmak içinde bazı köylere girdik. Çünkü su ve yemeğe ihtiyacımız vardı. Aksi takdirde tek bir adım atacak, yürüyecek halimiz yoktu. 9 ay boyunca bu şekilde sürdürdük yaşamayı” dedi. 6 Nisan 1996’da Rasim barışı koruma birliklerinin bulunduğu sınır kapısına ulaştıklarını dile getiren Husejinoviç şöyle devam etti: “Kardeşim ve diğer 3 kişi geride kaldı. Çünkü oraya yaklaşmaya cesaret edemediler. Hepimiz orada bulunanların Çetnikler olabileceğini düşünüyorduk ama benim 1 gün bile dayanacak gücüm yoktu artık. Son 2 günümüz dolaşarak geçti. Çok yorulduk. Öyle ki nerede olduğumuzdan bihaberdik. Bir önceki gece “Bir gün daha böyle geçerse öleceğim, ben gidiyorum gelmek isteyen benimle gelsin” dedim. Çünkü gerçekten dayanacak gücüm kalmamıştı. İngilizcem biraz iyiydi. Bazen durup dinlendiğimiz noktalarda radyodaki anonsları duyuyorduk. Sırbistan ve Bosna Hersek sınırına barışı sağlama birliklerinin geldiği söyleniyordu. Sınır kapısına ulaştığımızda etrafta kimse yoktu. Biz de el sallamaya başladık. Amerikan askerlerinden biri bizi fark etti. Yanımıza doğru yaklaştı ve haliyle tanıyamadı. Tabii biz de korkunç görünüyorduk. Üstümüzde yırtık, kirli kıyafetler vardı. Oldukça zayıflamıştık ve saçlarımız çok uzamıştı. Hemen diğer askerlere çağrıda bulundu ve durumu bildirdi.”

    “YAŞADIĞIMIZ ZORLUKLARIN ARDINDAN EVE DÖNDÜĞÜMÜZE İNANAMIYORDUK”

    Husejinoviç, “Bana kim olduğumuzu sordu. Tabii o an korkmuştum çünkü tüfeğini bize doğrultmuştu. Sonra siyah üniforması olan başka bir asker geldi. Boşnakça konuşuyordu. “Siz kimsiniz?” diye sordu. O an “Kaçsam mı, kim olduğumu mu söylesem” ikilemine düştüm. Ama artık çok geçti, dönemezdik. Dönüp kaçmaya başlasak ateş edeceklerdi. Bütün sorularını tek tek cevapladık, durumu anlattık. Çok şaşırdı. Çünkü biz çocuktuk. Birinden anahtar istediğini duydum. Kapıyı açtı ve bölgenin güvenli olduğunu söyledi. O an inanamadık çok korktuk. “Buyurun” dediğinde ise rahatladık. 9 ay yürüdüğümüz yolları, gördüğümüz rüyaları, yaşadığımız açlığı ve sonunda bulunduğumuz noktaya gelmiştik” diyerek yaşananları anlamanın ve anlatmanın zor olduğunu söyledi. Husejinoviç, diğer arkadaşlarına da ulaşmaya çalıştıklarını söyleyerek, “Birkaç saat sonra diğer arkadaşlarımızı da bulduk. Onlar bizden uzun süre ses çıkmayınca oradaki adamların Çetnikler olduğunu düşünüp, korkmuşlar ve kaçmışlar tabii. Ertesi gün de ailemizin yanındaydık. O aile ile kavuşma anı, tarif edilemeyecek kadar duygu dolu bir an. Düşünün, bir annesiniz ve 16 yaşındaki oğlunuz karşınıza çıkıp ölmediğini söylüyor. Çevredeki herkes çok duygulandı ve ağladı” şeklinde konuşarak o duygusal anları anlattı.

    “ELLERİM ÇOK YAŞLI BİR ADAMIN ELLERİ GİBİ GÖRÜNÜYORDU”

    Yerel ve ulusal basının da orada olduğunu dile getiren Husejinoviç, “Çok sancılı geçen o sürecin ardından ailemize kavuşmuş olmamız ilgi çekiciydi. Ertesi gün savaş muhabiri Sale Brkiç bizimle röportaj yapmak için Tuzla’dan geldi. Benim ellerim çok kötü bir durumdaydı. Soğuktan, sudan, topraktan kaynaklı bir görüntüydü bu. Brkiç, beni çekmeye başladı. Ellerim 70 yaşında, yaşlı bir adamın ellerine benziyordu. Kitabımın adı da bu yüzden ‘Yaşlı adamın ellerine sahip olan çocuk’ oldu.” dedi.

    “BURADA YAŞANANLARI ANLATMANIN BİR BORÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM”

    Yaşanan zor zamanları bir deftere yazdığını ve kitaplaştırmak gibi bir düşüncesi olmadığını belirten Bekir Husejinoviç, “Boşnak bir komşumla ve ailemle anlaşıp, serbest bölgeye geçtikten 1 ay sonra başıma gelenleri, Srebrenica soykırımından nasıl kurtulduğumu ve yaşadıklarımı bir deftere yazmaya başladım. Aslında en başında o defterde yazılanlar, benim ve ailemin okuması içindi. Şartlar da yazdıklarımı kitap haline getirmek için pek uygun değildi. Her şeyi unutmak istiyordum. Sonra fark ettim ki ben orada yaşananları anlatmak durumundayım, bu benim borcum. Bir anda o gücü hissettim kendimde. Kitabımda Bosna Hersek’te yaşananları birçok konudan ele aldım. Soykırım mağdurlarının canı yandı belki ama o da bir güç meselesi. Birinin çıkıp “Yapma” demesinden korktum. Bu kitabı, bu insanlara adadım. Bu kitapta gördüğünüz eller, benim ellerim. Yukarıdaki fotoğrafta da benim yoldaşlarım, arkadaşlarım var. Hepimizin söyleyecek sözü var. Ben, Srebrenica Soykırımı’nın daha fazla anılması gerektiğini düşünüyorum” diyerek yakın zamanda kitabını Fransızca’ya, İngilizce’ye, Türkçe’ye ve Almanca’ya çevirmeyi planladığını söyledi.

    “SOYKIRIMDA KARDEŞİMİ KAYBETTİM”

    Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 25 yıl geçse de yaraların iyileşemediğini dile getiren Husejinoviç, “Umarım orada hayatını kaybedenlerin ailelerinin yaraları iyileşir. Ben soykırımda kardeşimi kaybettim. Benim yaram hiçbir zaman kapanmayacak. Bende onun bir fotoğrafı var. 17 yaşındayken öldürüldü. İnsan kabul edemiyor. Bunun yaşandığını, onun hayatta olmadığını biliyorum ama bunu kabullenemiyorsunuz” ifadelerini kullanarak o dönemin kendisinde bir travma yaşattığını ve yaşananları unutmanın mümkün olmadığını belirtti.